19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL / ASLAN YILDIZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 12 HAZİRAN 2019 ÇARŞAMBA 5 Pasaportu iptal edilmişSP lideri, geçen yıl ‘terörle iltisaklı olduğu’ gerekçesiyle pasaportunun 1015 gün verilmediğini açıkladı Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamolla oğlu, 24 Haziran 2018 seçim lerinden sonra pasaportunun “terörle iltisaklı isimler ara sında göründüğü” gerekçesiyle iptal edildiğini açıkladı. Karamollaoğlu, dün katıldı ğı bir canlı yayın programında yurtdışına çıkmak için pasa portunu yenilemek üzere nüfus müdürlüğüne git tiğini, ancak kendisine Karamollaoğlu pasaport verilmediği ni duyurdu. Karamollaoğlu, bu karara gerekçe olarak ise isminin terörle iltisaklı isimler arasında göründüğünün söylendiğini aktardı. 24 Haziran seçimlerinin ardından nüfus müdürlüğüne gittiğini ifade eden Karamollaoğlu, “Nüfus müdürü sıkıldı falan, ‘Ne oldu?’ dedim. ‘Efendim, size pasaport veremeyiz’ dedi. ‘Niye veremezsiniz?’ dedim. ‘Sizin isminizin karşısına ‘terör’ yazmışlar’ dedi. Genel seçimlerden hemen sonra oluyor bu olay. Ne yazmışlar? Terör. ‘Peki niye yazmışlar?’ dedim. ‘Onu biz soramıyoruz efendim’ dedi. Benim gibi 1701 bin insanın isminin önüne, terör ile irtibatlıdır diye yazmışlar. Allah’tan korkun ya, bu kadar düşmez bir insan! Bu olaydan hemen 1015 gün içinde kaldırdılar sonra. Niye kaldırıldı, nasıl kaldırıldı, o ifade neden konuldu bilmiyorum. Devlet böyle yönetilmez. Ben bunu bir sene sonra söylüyorum ama bu bir skandal! Bu yazıyı yazdıran İçişleri Bakanlığı. Bakanın talimatı falan var mı bilmem” dedi. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Ge nel Müdürlüğü’nün resmi Twitter hesabından konuya ilişkin yapılan açıklamada ise, “Genel Müdürlüğümüz sistemlerinde Sayın Karamollaoğlu’na ilişkin herhangi bir şerh ve kayıt söz konusu olmayıp, kişinin 06.07.2018 tarihinde başvurusu üzerine adına 13.07.2018 10.07.2023 tarihine kadar geçerli Diplomatik Pasaport düzenlendiği, 12.07.2018 tarihinde kendisine teslim edildiği ve pasaportunun aktif olduğu tespit edilmiştir” denildi. l Haber Merkezi Devlet Bahçeli’nin sosyal medya üzerinden gösterdiği tepkinin ardından partide eleştiriler sürüyor MHP’de ‘Kürdistan’ rahatsızlığı AKP’nin Kürt oylarını almak için son zamanlarda kullandığı söylemlere tepki gösteren MHP’de, parti tabanının da AKP’ye tepki gösterebileceği ifade ediliyor SELDA GÜNEYSU Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’daki “Kürdistan” sözüne Genel Başkan Devlet Bahçeli’yle başlayan tepki sürüyor. MHP ayrıca Binali Yıldırım ile CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun ortak yayını için gazeteci İsmail Küçükkaya’nın moderatör olarak seçilmesiyle ilgili “AKP’ye sitemli.” MHP’de, “Küçükkaya’nın adı belirlenirken, Genel Başkanımızın Küçükkaya’ya tavrı nedeniyle nezaketen sorulmalıydı” yorumları yapılıyor. Önce Yıldırım’ın Diyarbakır’da “Kürdistan” ifadesini kullanması, ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanlığı’na seçilen Neçirvan Barzani’nin yemin törenine katılması kulislerde, “AKP yeni çözüm süreci açılımını başlatmak istiyor” diye tartışılırken, İstanbul seçimi öncesi AKP kanadının bu hamlesine MHP’nin ne yanıt vereceği konuşuluyordu. Bahçeli, önceki gün, “Kürdistan diye bir yer yoktur” diyerek isim vermeden Yıldırım’a tepki gösterdi. Ancak Yıldırım’ın bu ifadeleri MHP’de tartışılmaya devam ediyor. MHP’de, “AKP’nin bu yönlü hamlelerinin, İstanbul seçiminde Kürt kökenli seçmenlerin etkin rol oynayacağını düşünmesinden ve Kürt kökenli seçmenlerin eğiliminin daha çok Ekrem İmamoğlu’na yönelmiş olmasından kaynaklandığı” dillendiriliyor. Ancak “AKP’nin bu yaklaşımının MHP tabanından da tepki görebileceğine” dikkat çekiliyor. İttifak bozulur mu? MHP’de, Yıldırım’ın “Kürdistan” ifadesinin ve Çavuşoğlu’nun ziyaretinin “Cumhur İttifakı bozuluyor” şeklinde değerlendirilmesinin de “yanlış olduğu” belirtiliyor. Bahçeli’nin önceki günkü Yıldırım’a yönelik “Kürdistan diye bir yer yoktur” sözlerinin “ittifakın bozulmasından ziyade AKP’ye bir uyarı niteliği taşıdığına” dikkat çekilirken, “AKP’nin, MHP’nin politik duruşuna ters düşen bu tür söylemlerden kaçınması gerektiği” vurgulanıyor. ‘MHP’ye danışılmadı’ MHP, Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun ortak canlı yayını için gazeteci İsmail Küçükkaya’nın moderatör olarak seçilmesi noktasında AKP’ye sitemli. Küçükkaya’nın moderatörlüğü ile ilgili “MHP’ye sorulmadan karar alındığı” öğrenilirken, MHP’li yetkililer, Bahçeli’nin Küçükkaya’nın “MHP ile ilgili yorumlarına” daha önce de tepki gösterdiğine de dikkat çekiyor. MHP’de, “AKP’nin danışmasına, sormalarına gerek yok. Kendilerinin bileceği iş, ama Genel Başkanımızın İsmail Küçükkaya’ya karşı tavrı herkesin malumu. Nezaketen sorabilirlerdi” yorumu da yapılıyor. l ANKARA TEMELLİ’DEN YILDIRIM’A: Kürt halkı nezdinde bir değeriniz yok! HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’daki “Kürdistan” ifadesine ve Kürtçe konuşmasına tepki göstererek “Diyarbakır, Diyarbakır olalı böyle bir Kürtçe duymadı. Bir kişi anlamış, o da Mehdi Eker” dedi. Temelli, AKP’ye, “Kürt halkı nezdinde bir değeriniz, itibarınız olmayacak” diye seslendi. Temelli, partisinin grup toplantısında Yıldırım’a şu tepkiyi gösterdi: “Diyarbakır’a gitmiş ve ‘Kürdistan mebusu’ demiş, Kürtçe konuşmuş. Diyarbakır, Diyarbakır olalı böyle bir Kürtçe duymadı. Bir kişi anlamış o da Mehdi Eker. Oysa 31 Mart’a giderken AKP Genel Başkanı Erdoğan, ‘Kürdistan’ diyoruz diye meydanlarda, ‘Defolun gidin, Kürdistan orada’ diye sürekli bize, Kürtlere hakaret... Terörist olduk, ‘defolun’ hakaretlerine maruz kaldık, fakat yine Allah’ın işine bakın geçen gün Çavuşoğlu’nu Kürdistan’da gördük. Hem de demokrasi şehitlerini anmak için saygı duruşundaydı. Çavuşoğlu, ‘bilinmeyen dilde’ konuşulan bir yemin törenini izliyordu. Bu Meclis’te Kürtçe konuşulduğunda bir halka ‘bilinmeyen dil’ diye hakaret eden bir partinin mebusu sunuz, ama 35 oy ya da kirli pazarlıklarınız için hiçbir şey olmamış gibi ‘Kürdistan’ da diyorsunuz, Kürtçe de konuşuyorsunuz, Kürtçe konuşanları da saygı içinde dinliyorsunuz.” ‘Çıkar amaçlı’ “Birkaç kelime Kürtçe konuştunuz diye Kürt halkı nezdinde bir değeriniz, itibarınız olmayacak. Çünkü, bu sözler ve Kürtçe konuşma girişimi samimiyetsizdir, çıkar amaçlıdır” diyen Temelli, hâlâ “HDP’nin tavrını soranların olduğunu” belirterek “tavırlarının nerede bir kayyım varsa” dile getirdi. Temelli, “Duyduk ki İstanbul’da bir kayyım varmış, şimdi de onu süpürmeye gidiyoruz. Algı yöneterek akıl karıştırmaya çalışıyorlar. Bizim amacımız, AKPMHP faşist blokunu geriletmektir” dedi. 31 Mart seçimlerinde ortaya koydukları stratejiyi aynı kararlılıkla sürdürdüklerini anlatan Temelli, “Bu mücadele, uzun soluklu mücadeledir. İstanbul seçimi bunun önemli bir uğrağıdır. İstanbul seçimi aynı zamanda Tatvan, Muş, Bitlis, Viranşehir, Şırnak seçimidir. Bu bilinçle orada olacağız, oylarımızı kullanacağız” görüşünü dile getirdi. l ANKARA / Cumhuriyet Rize’den AKP’ye ‘Pontus’ tepkisi AKP’lilerin Ekrem İmamoğlu ile başlayarak Karadenizliler için kullandığı “Pontus” söylemine bir tepki de Rize’den geldi. Çaykur Rizespor’un sosyal medyadaki taraftar sayfası, “Pontus” imasında bulunan AKP’li yetkilileri sosyal medyada yaptıkları açıklama ile eleştirdi. Yapılan açıklamada, “Şehrimizin de içerisinde bulunduğu bölgenin bazı kişiler tarafından, ‘Lazistan’ veya ‘Pontus’ şeklinde anılması bizlerin nazarında hiçbir şey ifade etmemektedir. Bizler ırk veya anadil farklılıklarını bir kenara bırakarak Türklük kimliği altında toplanmış bir milletiz. Karadeniz insanını ötekileştirme amacı taşıyan bu söylemleri kınıyoruz! Biz Türk milletinin fertleriyiz, devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, dilimiz Türkçe, bayrağımız ay yıldızlı al bayrak, Türk bayrağıdır! Biz hep birlikte Türkiye’yiz!” ifadeleri kullanıldı. l İç Politika VP ADAYINDAN CANLI YAYIN ELEŞTİRİSİ Vatan Partisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mustafa İlker Yücel, adaylara eşit imkânlar sunulmadığına dikkat çekerek, medya sansürüne tepki gösterdi. Yücel, 23 Haziran’da yinelenecek İstanbul seçimlerine dört adayın katıldığını belirterek “Pusulada dört parti olacak ama televizyonda, gazetelerde, internet sitelerinde sadece iki parti gösteriliyor. Televizyonlarda Binali Yıldırım 1531 dakika, Ekrem İmamoğlu 1094 dakika, Necdet Gökçınar 56 dakika, Mustafa İlker Yücel 29 dakika yer alıyor. Her gün çoğulculuk derler, çokseslilik derler, demokrasi derler ama bir söz hakkını bile çok görürler. İşte sizin demokrasiniz budur! Bu bir Amerikan demokrasisidir” dedi. l İç Politika Yıldırım’dan ‘ekümenik’ skandalı AKP’nin İBB başkan adayı Binali Yıldırım, Twitter hesabından Fener Rum Patriği Bartholomeos’un isim gününü, Türkiye’nin resmi olarak tanımadığı “ekümenik patrik” statüsüyle kutladı. Yıldırım gelen tepkiler üzerine tweet’ini sildi. Yıldırım, twitter hesabından “İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi Ekümenik Patriği ve İstanbul Başpiskoposu Patrik Bartholomeos’un isim gününü kutluyor, sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum” mesajını attı. Gelen tepkiler üzerine mesajını silen Yıldırım sonraki mesajında, “ekümenik” ifadesini kullanmadı. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM Ge nel Kurulu’nda Yıldırım’ın söz konusu tweetini okurken, “Bu doğru mudur” diye sordu. CHP milletvekili Gamze Taşçıer de Twitter hesabından Ekrem İmamoğlu’na “Pontus” iması yapıldığını hatırlatırken, “Sonra da Rum Ortodoks Patriği’ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tanımadığı ‘ekümenik’ ifadesi ile selam gönderirsiniz. Tepki alınca da hemen silersiniz. AKP adayının bu ifadesi gaftan öte büyük bir skandaldır! Aman Binali Bey dikkat edin, bunun bir sonrası ‘İstanbul’u Konstantinapol yapacağız’ ifadesi olur. Öyle tweet atmayasınız” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Tepkiler üzerine sildiği mesaj Sildiği mesajın yerine attığı yeni mesaj ‘Büyük miting yok’ Binali Yıldırım, Bakırköy’de dün AKP seçim çadırını ziyaret etti. Yıldırım, gazetecilerin “Miting olacak mı?” sorusuna, “Şu an büyük miting programımız yok. Gittiğimiz yerlerde toplanan vatandaşlarla selamlaşırız, onların hal ve hatırını sorarız, dinleriz, önerilerini alırız. Bu şekilde kampanyamızı tamamlamış oluruz” şeklinde yanıt verdi. Yıldırım, “Cumhurbaşkanı’nın miting yapmaktan vazgeçtiği konuşuluyor” sorusuna ise “‘Miting yapacağım’ dedi de mi vazgeçti? Hiç bir zaman miting ka rarı alınmadı” cevabını verdi. Yıldırım, İSTOÇ esnafı ile gerçekleştirdiği kahvaltı programında bir yurttaşın “İsmail Küçükkaya taraf” diye bağırması üzerine Yıldırım, “Kim olursa olsun, vız gelir tırıs gider. Önemli değil” diye yanıt verdi. ‘Pankart kalksın’ Öte yandan CHP’nin başvurusu üzerine Kadıköy İlçe Seçim Kurulu, Yıldırım’ın Kadıköy İskelesi’ne asılan dev pankartının kaldırılmasına karar verdi. l DHA Milli Eğitim Bakanlığı’ndan imam hatip güzellemesi OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, imam hatiplerin devlet okulu olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğunu unuttu. Yılmaz’ın yönettiği genel müdürlüğün ve bağlı imam hatiplerin faaliyetlerinin yer aldığı 2019 OcakMart almanağında skandal ifadeler yer aldı. Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu’ndaki laiklik hükümlerini hiçe sayan Yılmaz, imam hatipleri din ve “dünya” işlerini bütünleştiren okullar olarak tarif etti. Yılmaz, sunuş yazısında güncel siyasette önce çıkan “beka” kavramı ile imam MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Yılmaz, milyarlar harcanan imam hatiplerin mendil içindeki paralarla kurulduğunu söyledi. hatipleri de birleştirerek “İnsanımıza ve yetişmekte olan nesillere, doğru bir din bilgisinin, kültürünün ve eğitiminin verilmesi fert ve toplumun ihtiyacının karşılanması, milletimizin huzuru ve bekası için çok önem arz etmektedir” dedi. Kanuna göre din hizmetlerini yerine getirecek görevlileri yetiştirme amacını taşıyan imam hatip okullarının amacını Yılmaz “Din eğitiminin gayesi; din ve dünya ayrımı olmaksızın hayatı bir bütün halinde gören anlayışla insanı eğitmek” olarak açıkladı. Yılmaz, hükümetin dindar ne sil projesinin kalesi olarak gördüğü imam hatipler için “Allah’a kulluk bilinciyle kendisine, ailesine, çevresine ve tüm insanlığa faydalı kâmil insanlar yetiştirmektir. Nitelikli bir din eğitimi ile güzel ahlaklı fertlerden müteşekkil toplumlar oluşturulacak; adaletin tesis edildiği, hak ve hukuka riayet edilen, yaşanabilir bir devlet ve dünya kurmak, fertlerin ve toplumların dünya ve ahiret saadetini temin etmek mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı. Yılmaz, her yıl MEB bütçesinden aslan payının aktarıldığı ve son 17 yılda mil yarlarca lira aktarılan imam hatiplerin kuruluşuna ilişkin ise “İmam hatip okulları, halkımızın devletinden talep ettiği din eğitiminin samimi ve masum bir tezahürüdür. İmam hatip okulları, halkdevlet kaynaşmasını ve bütünleşmesini sağlayan resmi kurumlardır. Halkımız zor şartlar altında kazandığı rızkından, ailesinin ve çocuklarının nasibinden kısıtlayarak bu okullara yardım etmiş. Mendillerde toplanan paralarla, gece gündüz demeden gösterilen fedakâr gayretlerle imam hatip okulları inşa edilmiş ve devlete teslim edilmiştir” dedi. Yılmaz, imam hatiplerin artık markalaştığını da savundu. l ANKARA Go home Suriyeli Yemek yediğiniz restoranda, elinde kâğıt mendillerle masanıza yanaşıp tabağınıza bakarak yutkunan Suriyeli çocuğu “Teşekkürler” diyerek istediğiniz kadar kibarca uzaklaştırın... Kucağında bebeğiyle kaldırıma oturmuş, kendi daha çocuk bir Suriyeli annenin avcuna istediğiniz kadar para koyun... Göç yollarında boğularak hayatlarından olan sayısız mülteci için istediğiniz kadar üzülün... Parlak gözlü Suriyeli oğlan çocuklarının çıplak elleriyle çöp karıştırmasını istediğiniz kadar sıkılarak izleyin... Dondurma ısmarladığınız, hamburger aldığınız, çocuğunuzun eskilerini verdiğiniz Suriyeli küçüklerin gelecekleri için istediğiniz kadar endişelenin... İçinizde onlar için yardım toplayanlar olsun... Sivil toplum örgütlerinde çalışanlar... Mülteci sorunuyla ilgili haberler, araştırmalar yapanlar... Savaşın, ülkeden kaçmanın, ülkesiz kalmanın, başka bir ülkede her şeye yeni baştan başlamanın, göç yollarının, mülteci kamplarının, insan tacirlerinin, ölüm kalım savaşının ne anlama geldiğini bilecek kadar empati sahibi olmanız gerçekleri değiştirmez. Kürt, Türk, Suriyeli fark etmez... Sizin sahip olduğunuz alana girip sizi rahatsız ettikleri anda karşınızdaki kim olursa olsun ona düşman kesilirsiniz. Yaşam standartları sizinkinden düşük olan kalabalıklarla alanlarınızı paylaşmayı istemezsiniz. Algınızda istilacı, kaba ve talepkâr olarak kodlanmış “başkaları”nı püskürtme refleksleriniz hızla harekete geçer. Mülkiyet ve mahremiyet kutsallarınız hemen devreye girer. Eviniz sizin evinizdir. İşiniz sizin işiniz. Ülkeniz sizin ülkeniz. Gelenekleriniz ve görenekleriniz sizin gelenek ve görenekleriniz. Çocuğunuzu kendinizin zannedecek kadar şuursuz olduğunuz... Karınızı gerçekten sizin, kocanızı gerçekten sizin sandığınız... Eviniz ne kadar sizin eviniz, aileniz ne kadar sizin aileniz, sorgulamadığınız... Bir ülkeniz, bir devletiniz, bir inancınız var zannettiğiniz... Yaşadığınız toprakların bir zamanlar başkalarının ülkesi olduğunu, o topraklarda daha önce nice devletin insanlar için değil kirli bir erk için kurulup kurulup yıkıldığını, inançların birbirlerinin içinden geçe geçe devamlı dönüştüğünü hiç düşünmediğiniz... Size ait şeylerden oluştuğunu sandığınız bir yanılgının ateşinde, mülkiyet ve mahremiyetlerle donatılmış kor bir hayatı atalarınızdan devralmanın şuursuzluğundan kurtulmak için bir şey yapmadığınız sürece... Kuşların özgürce uçtuğu, bitkilerin kaygısızca tohum attığı, derelerin kadim yollarında engel tanımadan aktığı şu gezegende, kendi çizdiğiniz tehlikeli sınırların içinde birbirinize kötülükler yapa yapa... Ve bu kötülüklerin haklılığı ya da haksızlığı üzerine kafa yora yora... Yaşamaya mahkum olduğunuz şu hayatta; Canınızı dişinize takarak sürdürdünüz ve bir gün olduğu gibi devretmek için kendinize benzeyen çocuklar büyüttüğünüz, onlara hâlâ kendilerini korumayı, sahip oldukları maddi ve manevi şeylere sahip çıkmayı ve gerekirse onların uğruna savaşıp ölmeyi öğrettiğinizden beri... Hep bir düşman var tarihinizde, birileri hep “öteki”. Kapılarınız o yüzden sıkı sıkı kilitli. Kimse girmesin diye kapattığınız hayatınızdan siz de dışarı çıkamıyorsunuz. Ve başınıza gelen şeylerin altından o yüzden kalkamıyorsunuz. Yüzemezsiniz... O sizden daha yoksul ve sizden daha “alt” bir kültüre sahip Suriyelilerin çadır kurduğu ve kendi bildiklerince yaşadığı bir sahilde siz yüzemezsiniz. Sizin kendi bildiğinizce yaşadığınız başka bir sahilde de, sizinle birlikte bir başkaları yüzemez. Kutsal bellediğiniz o mahremiyet ve mülkiyet, insanlık için rezil bir lanet. Sandık başkanları AKP üyesi çıktı! Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) tartışma lı İstanbul kararının ardından yeniden oluşturulan sandık kurullarında, Esenyurt’ta görevlendirilen 29 sandık görevlisinin AKP üyesi olduğu ortaya çıktı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet edilmesi üzerine yapılan incelemede, görevlendirilen sandık başkanlarından 10’unun, sandık görevlilerinden ise 19’unun aktif parti üyesi olduğu öğrenildi. Seçmen üyelerden 226 kişinin de aktif parti üyesi olduğu belirtildi. Sandık kurulu görevlilerinin AKP üyesi olduğu ortaya çıkınca Esenyurt 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, 29 sandık başkanı ve üyesinin 23 Haziran seçiminde görev alamayacağına dair karar aldı. Kararda, “Sandık kurulu başkanları ve memur üyelerden aktif siyasi parti üyesi oldukları bildirilen toplam 29 kişinin sandık kurulu başkanı ve memur üye olarak görev yapamayacakları anlaşıldığından, yerlerine kaymakamlık makamınca sunulan yedek listelerden görevlendirilmesine karar verildi” denildi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle