17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Saray’a keyfi askerlik muafiyeti yetkisi 926 MAYIS 2019 PAZAR HÜSEYİN HAYATSEVER Bayramdan önce kabul edilmesi beklenen ve askerlik sistemini tamamen değiştiren yeni askerlik yasasında Cumhurbaşkanına ucu açık bir şekilde askerlikten muafiyet tanıma yetkisi verilmesi dikkat çekti. TBMM Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edilen ve Meclis Genel Kurulu’nda bayramdan önce görüşülerek kabul edilmesi beklenen yasada “özel durumlarda muafiyet ve erteleme” başlığı altında cumhurbaşkanına askerliğini yapmayanlara muafiyet tanıma yetkisi veriliyor. Yasanın 45’inci maddesinin ikinci fırkasında “Barışta, olağanüstü hal veya seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini henüz yapmadan, Cumhurbaş Meclis’e sevk edilen yeni askerlik yasasında Cumhurbaşkanı’na askerliğini yapmayanlara muafiyet tanıma yetkisi veriliyor. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, yasa maddesinin keyfi uygulamalara açık olduğuna dikkat çekerek “Bu maddeyi iyi niyetli yorumlayamayız” diye konuştu. kanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulur” hükmü yer alıyor. ‘Demokratik ülkede olmaz’ Maddenin bu haliyle yasada yer almasını Cumhuriyet’e değerlendiren emekli tümgeneral Ahmet Yavuz, yasa maddesinin keyfi uygulamalara açık olduğuna dikkat çekerek “Bu maddeyi iyi ni yetli yorumlayamayız. Savaş haliyle sınırlı bırakılsaydı saygı duyarım. Ama ne iş yaptığı belli olmayan kişilerin bir kişinin kararıyla askerlikten muaf tutulması kabul edilemez” dedi. Yavuz, “Demokratik bir ülkenin böyle bir yasası olamaz. Sadece savaş şartları için böyle bir hüküm konulabilir. Fakat normal zamanları da kapsayan böyle bir yasa olmaz, olmamalı. Çok yanlış ve tehlikeli bir madde” diye konuştu. Özel durumlarda muafiyet yetkisi mevcut 1111 sayılı Askerlik Yasası’nda da yer alıyordu ancak muafiyet için 2018’den önce Bakanlar Kurulu Kararı gerekiyordu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından çıkartılan 700 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle ‘Bakanlar Kurulu Kararı’, ‘Cumhurbaşkanlığı Kararı’na dönüştürüldü. Ancak yeni askerlik yasasında ‘Cumhurbaşkanı Kararı’ şartı yerine “Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlar” hükmüyle yetinildi. Yaş ve süre de onda Yasada cumhurbaşkanına askerlik süresini yarıya indirme ya da iki katına çıkarma yetkisi de verilirken 20 yaş olan askerlik çağı da cumhurbaşkanı tarafından 5 yıl uzatılıp kısaltılabilecek. l ANKARA Atatürk sevgisiniAraştırmacı yazar Gürel, ‘Atatürk fotoğrafı ihtiyacı olan kurum kalmayacak’ diyor arsivde bırakmadı ADD Bilim Danışma Kurulu üyesi araştırmacıyazar Ahmet Gürel, Türkiye’de arşivcilik ya pan sayılı kişilerden. 10 bine yakın tarihi fotoğrafa sahip Gü rel, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun’a arşivinin bir di jital kopyasını da hediye etti. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Bilim Danışma Kurulu üyesi araştırmacıyazar Ahmet Gü rel, Türkiye’de bulunan sayılı fotoğraf arşivlerine sahip... Araştırmaktan ve üretmekten vazgeçmeyen Gürel’in şu an ki hedefi ise Türkiye’de Atatürk fo toğrafına ihtiyaç duyan bir kurum kalmayana dek ça lışmak. Halihazırda 18 ki tabı ve 20’nin üzerinde belgeseli bulunan Gürel’in ECE PİROĞLU arşivi 10 bin fotoğraftan oluşuyor. Gürel ile çalış malarını ve 10 bin fotoğ raflık arşivini konuştuk ... Türkiye’de Atatürk fotoğrafına ihti yaç olan kurum kalmamasını isteyen Gürel, “Bir hedefim var. 80’li yaşlara kadar yaşarsam eğer, Türkiye’de Ata türk fotoğrafı ihtiyacı olan kurum kal mayacak. Şu an ticaret yapılıyor, tica ret yapılmasına karşıyım. Mesela, bir sergiyi geziyorsunuz ve İngiltere’den fotoğraflar gelmiş. Bir kere kullanmak kaydıyla. Benim ülkemde çektiğin fo toğrafı bana parayla veriyorsun. Bu ol mamalı, bunu engellemeliyiz” ifadele rini kullandı. Arşivini, karşılıklı kurumlarla ‘al ver’ stratejisi üzerine geliştirdiğini ak taran Gürel, “Böyle alverler ile benim arşivim bir numara oldu. Ben o arşivle 500’e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açtım” diyor. Artık sergi açmak isteme diğini belirten Gürel, şöyle anlatıyor: 11 yıl aradan sonra... Cumhuriyet gazetesine en son 2008 yılında İlhan Selçuk’u ziyaret etmek için geldiğini söyleyen Gürel, “O ziyaretimde ‘Devrim Şehitleri’ belgeselini hazırlıyordum. Cumhuriyet’ten Uğur Mumcu arşivini istedim. Fotoğrafları bir yerden kopyaladığımız zaman kötü oluyordu. O zaman bin fotoğraf hediye etmiştim. 11 yıl aradan sonra Alev Coşkun’a yaptığım ziyarette ise 10 bin fotoğraf içeren arşivimi hediye ettim” dedi. Ahmet Gürel, gazetemize ziyaretinde Coşkun’un yanı sıra Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya ve Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu üyesi, yazarımız Işık Kansu ile görüştü. ni anlatan Gürel, “Arşivi, İş Banka sı istedi ben de hediye ettim. Katalog yapılacak ise ben katkı koymak iste “Kim önemsiyorsa bu işi onlara hedi dim. İstiyorum ki yapılan bütün ka ye etmeye başladım. Sergi açmak iste lıcı katalogların her biri doğru düzgün yenlere dijital kopyalarını yolluyorum. olsun” diyor. Hem onların oluyor, hem sergiyi kendileri basıyorlar. Aynı zamanda Köy Enstitüsü albümü saklıyorlar. Böyle olunca 10 yıldır Köy Enstitüsü ar Türkiye’nin neresinde ‘BENİM KİTLEM şivi oluşturduğunu söyle isterlerse orada açı ÖĞRENCİLER’ yen Gürel, “Onların, üst yorlar sergiyi. Tabii leri dökük, gariban, ya tüm hepsi 10 kuruluşu geçmedi. Daha çok üniversitelerin Atatürk ilke ve inkılap kürsülerine yolladım.” Kitlesinin öğrenciler olduğunu söyleyen Gürel, “Sadece İzmir’in Kurtuluşu ve 1919 zaferleriyle ilgili 17 konferans verdim. Konferanslarım, ilkokul öğrencilerine ve büyüklere oluyor. Büyükler, otuz kişi gelmedi. Çocuklar, yüz kişi lınayak gelişlerinden başlayarak 700 fotoğraflık bir seri hazırladım. En sonunda Hasan Ali Yücel’in ‘Her biri kendini Atatürk Gürel, aynı za geldiler. Kitlenin yine genç ol gibi hissediyor’ dediği manda Atatürk’ün evliliğini gerçekleştirdiği Uşakizade Köşkü’nde ması lazım. Büyüklere artık yapacak bir şey yok” diyor. ana kadar 700 fotoğraf. İki belgesel ve birer saatten oluşuyor. Pencereden me yapmış olduğu 15 yıl boyun zunlar konuşuyor. Herkes hikâye ca müdürlüğün arşivine önemli katkı anlatır gibi hayatını anlatıyor. Şu an ları olduğunu söylüyor. Emekli olduk iki tane üçüncüsünü yapacağım” di tan sonra arşivini biraz tanzim ettiği ye anlatıyor. Aynı sisteme dayalı 5 ta ne de Kıbrıs Belgeseli hazırladığını aktaran Gürel, “63 olaylarında bulunmuş olan Kıbrıs mücahitleri konuşuyor. 45 tane kalmış hayatta ben 3’ünü buldum ve çektim” diye ekliyor. “Çanakkale”, “Atatürk”, “Köy Enstitüleri” ve “Kıbrıs” arşivlerinin Türkiye’de olmayan bir arşiv olduğunu kaydeden Gürel, “Çünkü kimsenin böyle bir merakı yok. 250 fotoğrafın yer aldığı bir katalog hazırladım. 3 ay sadece fotoğraftaki kişilerin adlarını bulmak için uğraştım. Öyle zor oldu ki...” diye anlatıyor. Kataloğu Atatürkçü Düşünce Derneği’ne hediye ettiğini kaydeden Gürel, “5 bine kadar satacaklar. Onu ben 23 misline çıkarmak istiyorum. Çünkü benden sonra o kişileri bulacak kimse yok. Yüz tarama sistemi var bilgisayarlarda ama günümüzü tanıyor sadece. O devirde Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Mazhar Müfit Kansu biliniyor sadece geri kalan yok. 10 sene sonra hepten yok olacak. Bu şekilde çalışmaya devam edeceğim” diyor. l İSTANBUL Emniyet, ‘gizli’ fişleme dosyası yollayıp öğrencilerin yurtlardan atılmasını ve burslarının kesilmesini istedi Emniyet’ten 7 üniversiteye fişleme OZAN ÇEPNİ Emniyet’in üniversite öğrencilerini fişleme dosyalarının kapsamı genişlemeye devam ediyor. Üniversite yönetimlerine yazılan yazılarla öğrencilere disiplin cezaları verilmesini isteyen Emniyet, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne de “gizli” yazı ile talimat gönderdi. Emniyet, başlatılan soruşturmalar hakkında bilgi vererek haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan öğrencilerin yurtlarından atılmasını ve burslarının kesilmesini istedi. Üniversite rektörlüklerine iletilen son fişleme listesinde Ankara Üniversitesi, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde eğitim gören öğrenciler yer aldı. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nün bilgi amaçlı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’na da gönderdiği resmi yazıda, öğrenciler hakkında idari işlem yapılması istendi. Emniyet’in “gizli” ibareli yazısı ayrıca ÖĞRENCİLER YARGIYA TAŞIDI Fişlenmenin ardından bursları kesilen öğrenciler, hukuksuz işlemi Ankara 11. İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Gençlik ve Spor Bakanlığı ise öğrencilerin burslarının kesilmesini savunarak, öğrencilerin başvurusunun “haksız ve hukuki dayanaktan yoksun” olduğunu öne sürdü. Öğrencilerin davasına karşı esasa ilişkin itirazlarda da bulunan bakanlık, sadece Emniyet’in yazısı ile bursların kesildiğini itiraf etti. Gençlik ve Spor Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü, öğrencilerin “Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında veya eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim ku rumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (Direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunma” fiillerini işledikleri gerekçesiyle bursların kesildiğini bildirdi. Ancak Emniyet’in “gizli” yazısında ve dava dosyalarında bakanlığın gerekçesine ilişkin bir bilgi ve belge yer almadı. Bakanlık, Ankara 11. İdare Mahkemesi’ne sunduğu savunmada da bursların kesilmesine ilişkin fişleme belgesi dışında herhangi bir kanıt sunamadı. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü Kredi Dairesi Başkanlığı ve Ankara Kredi ve Yurtlar Kurumu Belge Müdürlüğü’ne gönderildi. Yazıda öğrenciler hakkında soruşturma başlatıldığı belirtilerek “Gerekli işlemlerin başlatılması, almış oldukları barınma ve burs hizmetleri gözden geçirilerek sonucundan Valiliğimize bilgi verilmesi” talimatı verildi. “Gizli” damgalı talimattaki öğrenciler hakkında açılan soruşturmalar da dikkat çekti. Türkiye’nin en iyi üniversitele rinde hukuk, sosyoloji, nükleer enerji mühendisliği, inşaat mühendisliği, uluslararası ilişkiler bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler hakkında, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “gösteri ve yürüyüşe katılma”, “katıldıkları gösteri ve yürüyüşte kendiliğinden dağılmama”, “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamaları ile soruşturma açıldığı belirtildi. Burslar kesildi Emniyet’in talimatının ardından fişleme listesinde yer alan öğrencilerin 500 TL’lik bursları kesildi. Listede yer alan öğrencilerden hangilerinin burs, hangilerinin de öğrenim kredisi aldığı belirtilerek, nasıl işlem yapılacağı da açıklandı. Gerekçe ise sadece “Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nün yazısı gereğince kredisinin kesildiği” denilerek belirtildi. Öğrencilerin burslarının kesilmesi için herhangi bir yargı kararı aranmadı. Kesilen burslar öğrenim kredisine dönüştürüldü. Emniyet’in yazısı sonrasında ödenen bölüm de öğrencilere borç sayılarak öğrenciler devlete borçlandırıldı. l ANKARA YSK kararı: Hukuk ortaçağı! Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) gerekçeli kararına, “Akıl sağlığımızla alay ediyor” demekle, bütün boyutlarını sıralayıp, “Ortaçağ karanlığı ile hukuk devleti çabası karşı karşıya gelmiş” demek arasında geniş bir yelpazede bakılabilir. Birinci uçtan başlayalım... Öylesine yığma bir karar ki; yedi üye gerçeğin anlaşılmaması için her şeyi koymuş. AKP’nin aklı zorlayan iddiaları ayrıntılı olarak yazılıp, onların üzerinden karar oluşturulmuş. AKP’nin olağanüstü itiraz başvurusunu yaptığı 16 Nisan’dan sonra 44 sayfalık dilekçeyi satır satır irdeleyip şu yorumu yapmıştık: “AKP, YSK’ye, ‘Elimde somut delil yok ama, hapisteki seçmenden kısıtlı seçmene, sandık kurulu başkanlarından sayımdöküm cetvellerine kadar her şeye bak, küçükbüyük bulduğun bütün hataları sırala, kararına gerekçe yap’ demiş...” Dilekçe; AKP’nin YSK’yi belge bulmak için memur etmesinden başka bir şey değildi. YSK, bu memuriyetini yerine getirmiş, bulabildiklerini gerekçe yapmış. “15 bin kısıtlı seçmen oy kullandı” dediler, 706 çıktı. “Sayımdöküm cetveli usulsüz olan sandık sayısı 9 bin” dediler, 108 çıktı. “6 bin 500 sandıkta başkan kamu görevlisi değil” dediler, 754 çıktı... Bunların da seçim sonuçlarını etkilemediği 4 üyesinin 38 sayfalık muhalefet şerhinde tek tek anlatılıyor... HHH İstanbul’da 31 bin 186 sandıkta 10 milyon 500 bin seçmenin oy kullandığı dikkate alınırsa, örneğin oy kullanmaması gerektiği halde kullanmış görünen 706 seçmenin en azından bir bölümünün imza yerinde kayma olabileceği, önceki seçim deneylerinden de biliniyor. 764 sandık kurulu başkanının kamu çalışanı olmaması nedeniyle seçmenin oyu nasıl etkilendi? Bu sorunun cevabı yok. Her şey bir yana, AKP’nin 31 Mart günü sandıkların başında 45 bin görevlisi vardı. Bugüne dek bir tek AKP’li sandık görevlisi çıkıp, “Benim bulunduğum sandıkta kamu görevlisi olmamasından kaynaklanan nedenle şu şu sakıncalar yaşandı” demedi. AKP, genel başkanından başlayarak koro halinde sesleniyor: “YSK hırsızlığı tescil etti...” Hırsız kim? Belli değil... Ne kadar oy çalmış? Belli değil... Hangi yöntemle çalmış? Belli değil... Bu durumda ortaya şu çıkıyor: Bilinmeyen hırsızlar, bilinmeyen yöntemlerle, ne kadar olduğu bilinmeyen miktarda oy çalmış! Biliyoruz çok zor ama, kamu görevlisi olmadığı halde sandık kurulu başkanı olanlardan 50’si çıksa, haydi bu çok diyelim 20’si, olmadı 5’i, dese ki: “Ben şu sandıkta görev aldım. Hiçbir usulsüzlüğüm yoktur. Şahsımın adının hırsızlıkla anılmasını kabul etmiyorum...” Demokrasi böyle yerine oturur... HHH Bu koşullarda ne yapacağız? 31 Mart seçimleri, “Bu iktidar sandıkla gitmeyi kabul etmez, bir yolunu bulur” algısını yıktı. Ancak YSK’nin İstanbul seçimini açıklayamadığı gerekçelerle yenileme kararı ile birlikte bu kez şu algı tehlikesi var: “Bu iktidar sandıkta kaybetse bile YSK’de kaybetmez...” YSK’nin 11 üyesinden 7’sinin müzakere bile etmeden, karara koyacağı gerekçelerin tümünü öteki üyelerle paylaşmadan böyle bir yolu açması ne yazık ki, o tehlikeli algıyı besliyor. Bütün bunlara karşın, sandık için direnmek, sandıkta başarı elde etmek için çalışmak, halkın sandığa yönelik beklentisini diri tutmak gerekiyor. Gerekçeli kararın açıklandığı 22 Mayıs’tan bu yana yeni fısıltı dalgaları, olasılık hesapları, hava durumunu andıran 23 Haziran sonrası tahminleri yayılmaya başladı. Bu da iki uç; bir yanda şu: AKP, 23 Haziran’dan sonra dağılacak... Öteki de şu: Ne olursa olsun AKP İstanbul’u vermeyecek! Bu duyguların dışında, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla oturması için çalışmak gerekiyor. YSK’nin 7 üyesi “dünya dönmüyor” dedi... Ortaçağ karanlığına teslim olamayız...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle