19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 26 MAYIS 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Biri yer biri bakar kıyamet bundan kopar! Yani inadına mı yapıyorsunuz, bilmiyorum Meclis Başkanı Mustafa Şentop Meclis’in şeref holünde eski ve yeni milletvekillerini toplayıp iftar yapıyor. En az yirmi kişinin oturduğu yuvarlak masalarda, iftariyelikler, şerbetler, ardından ara sıcaklar, ardından et ya da balık, ana yemek, ardından tatlı, ardından Türk kahvesi, çay. Afiyet olsun gözümüz yok ama gönlümüz rahat değil. Çünkü tam şuramda, kalbim sıkışıyor ve mendil satan iki küçük çocuğun, nasıl olmuşsa olmuş, alanın yan tarafındaki korkulukların yanına gelmiş, iftariyeliklere, kızarmış ete, mis gibi pastırmalı böreklere yutkunarak bakışını görüyorum. Yahu siz nesiniz? Meclis başkanı, sonuçta kendi kesenizden değil, okul, fabrika, yurt yapılması için bizim vergilerimizle biriken devlet bütçesinden bu hovardalığı yapıyorsunuz. Evet, hovardasınız ama bu hovardalığı benim paramla yapıyorsunuz. Bir söz vardır halk arasında neyse söylemeyeceğim, anlayan anlar. Siz de anlarsınız. Yurttaşlarının oruç açacak dört tane zeytin ve bir pideyi almakta zorlandığı bir ülkede nedir bu kendine bonkörlük! Tek eksiğiniz misafirlere “diş parası olarak yarım altın” vermemişsiniz. Ayıp etmişsiniz, belki de Saray’ın sahibi bu konuda size bir uyarı yapmıştır: “Diş parası sadece benim davetlerimde verilebilir” diye. Fakat bu hovardalığı yaparken, belli ki, dikkatiniz dağılmış, çünkü hiçbir aklı başında iktidar yolsuzlukların tek tek açıklandığı bu zamanda böyle hovardalıklar yapmamalıdır. Çünkü biri yer biri bakar, kıyamet bundan kopar! Sizi muhteşem iftarınızla bırakıp, bir kadın olarak, bir anne olarak yüreğimi sıkıştıran başka konulara geçelim. İktidar eliyle bireysel silahlanmanın teşvik edildiği bu zamanda, nisan ayı içinde, yani 30 günde tam 34 kadın öldürülmüş. Öldürülen kadınların 7 tanesi devletten korunmalarını talep etmiş. Bu korunma meselesinde de bir tuhaflık var, biraz bundan söz etmek istiyorum. Koruma verilen kadınlar, korumanın yemek ve yol parasını karşılamak zorundaymışlar. Yani kadın zaten mağdur, çok parası da yok ama emir büyük yerden; vereceksin! Kadınları sevmediğiniz öylesine belli ki, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Zaten bu korumalar da kadını koruyamıyor. Silahını, bıçağını çeken karısını, sevgilisini öldürüyor ve dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayacak savunmalar yapıyorlar: “Sevdiğim için öldürdüm”, “Benimle yeniden birlikte olmadığı için öldürdüm”, “Onuruma dokundu öldürdüm”, “Şeytana uydum öldürdüm”. Say saya bildiğin kadar, mazeretten bol ne var. Peki ya hâkimler, şimdi şu hâkim indirimden söz etmenin tam zamanı. Türk Ceza Kanunu’nda insan öldürmenin cezası belli. Amma velakin işte tam burada hâkimler tarafından uygulanan bir iyi hal indirimi söz konusu. Hâkimler de bu indirimleri bol keseden uyguluyorlar. Memlekette kadın öldürmek neredeyse suç değil, çocuklara tecavüz etmek suç değil, yolsuzluk yapmak suç değil ama bu yazıda olduğu gibi gerçekleri söylemek suç! Vallahi doğru konuşuyorum, bir örnek, birileri oturmuş benim yazılarımı gözden geçirmiş ve dört yıl önce Cizre’de bir sağlıkçının keskin nişancı tarafından vurulduğunu anlattığım bir yazımı bulup, “Terör örgütü propagandası yapmak”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla beni basın savcılığına ihbar etmiş. Tabii hemen soruşturmaya çağrıldım. Paşa paşa gittim bakalım ne olacak? Şimdi Meclis Başkanı, sayın hâkimler bana kızabilirler, kızsınlar da! Bu arada bir arkadaşım önemli bir kitaptan söz etti, Amerikalı bir yazarın, Prof. Martha Stout’nun “Yanı Başınızdaki Sosyopat” adlı bu kitabında dünyada oldukça önemli bir miktar insanın doğuştan sosyopat (antisosyal kişilik bozukluğu) olduğundan söz ediyor. Sosyopatlar (genetik olarak) insana ait en önemli şeyden, duygudan yoksun olarak doğuyorlarmış. Asla acı duymuyorlarmış, merhamet onlardan çok uzakmış, asla üzülmüyorlar, asla paylaşma duyguları yok ve sevmeyi bilmiyorlar. Bu ara bu konuda epey malzeme biriktirdim, basit bir örnek, intihar etmek için apartmanın damına çıkan bir insana “atla, atla” diye bağırmak ve alkış tutmak bir sosyopat davranışıymış. Çok örnek var ama yazmıyorum, çünkü birileri durup dururken gocunabilir. Şimdilik kısadan hisse. Gerçek fotoğrafta Ekrem İmamoğlu, Muharrem İnce ile el sıkışıyor. Kafa görmüyor! Rakibi ile arasındaki oy farkının; kurallara montajı yapılmış sahte fotoğraf uygun damgalanma ta İmamoğlu, Benyamin Netah yan, dolayısıyla iptal yahu ile el ele... edilen oyların bir bölü Gerçek fotoğraf, Cumhurbaş mü, “Benim seçmenim kanı Erdoğan’ın İngiltere’de Ne cahildir, hatasını gör turei Karta Ortodoks Musevi Cemaati üyeleriyle yaptığı görüşme sırasında çekilmiş. Erdoğan’ın Kara propaganda mezden gelelim abisi” mantığıyla geçerli saydırıldığı için düştüğünü kafasına İmamoğlu’nunki monte kamuoyundan gizliyor! edilen sahte fotoğrafta, Ekrem sonra İstanbul seçimini de kaybe İşte bu ‘Kara Bey saçları lüle lüle, siyah şapkalı dip üçüncü kez şansını denemeye Propaganda’dır. En açık tanımı dinci Yahudilerle oturuyor.* hazırlanan Binali Yıldırım ve onu da Joseph Goebbels tarafından Zaten cumhurbaşkanlığı forsu ta illaki bir musluk başını tutsun yapılmıştır: “Yayılması amaçlanan şıyan Türk bayrağı, her iki görselde diye il il gezdiren Cumhurbaşkanı fikrin gerçek ya da yalan olması fark de koltuk başında duruyor... Erdoğan’a kadar tüm AKP iktidarı, etmez. Önemli olan ne kadar çok ki Sosyal medyada “fake news” kamuoyunu gerçek dışı söylemlerle şiye ulaştığınız ve ne kadar çok kişiyi diye anılan çakma haberler yay yönlendirmeye çalışıyor… inandırabildiğinizdir.” makla görevli bir iftiracılar timi var. Bu söylemlerin başında, zaten Kara propaganda, tarihte ezelden Bu sahtekârların hep AKP iktidarına yarayacak yalanlar yaydığına bakılırsa, kendilerine takılan AK Trol lakabını hak ettikleri ve hatta “para karşılığında yalan propaganda” yaptıklarını düşünmek mümkün. Mümkün, çünkü yalan ve iftira AKP’nin sadece anonim hizmetlileri tarafından kullanılan bir Kara Propaganda aracı değil! esastan ve usulden hukuksuz olarak iptal edilen İstanbul seçiminde, CHP’nin yaptığı sezdirilen “oy hırsızlığı” ve Binali Yıldırım’ın ağzından “Çünkü çaldılar” yalanı geliyor. Oysa seçimin iptali için YSK’ye yazdırılan ve hukuki ileri tutarı olmayan gerekçeli kararda bile oy hırsızlığına atıf yok... ebede var olan ve iletişim araçlarının gelişmesiyle kullanıldığı alan baş döndürücü hızla genişleyen bir reklam türüdür. Dincilerden lobicilere, sanayiden ticarete, herhangi bir rekabet alanında karşı tarafı kötülemek için iftiraya ve yalana dayalı bir reklam türü... Demokrasi varsa yok, AKP’nin Kara propaganda aracı olarak yalan ve iftira Eğrisi: Çünkü çaldılar. Doğrusu: Çünkü bu sefer çalamadılar! Ama ikinci kez İBB Başkanlığı’na yoksa var! Ama siyasal alanda, rakipsiz bir ayrıştırma yöntemidir: Demokratik rejimlerde kara propagandaya dayalı siyaset, önce azil ya da istifa, ardın AKP’li Esenler Belediye Başkanı aday Yıldırım, “çünkü çaldılar” ya dan hukuki kovuşturmaya yol açan Tevfik Göksu’nun Trabzon do lanına sosyal medyada: “Neden ağır cezalık bir suçtur. Ancak ve ğumlu Ekrem İmamoğlu’na “Rum çalındı diyoruz? Oylar çalınmamışsa yalnız otoriter ya da totaliter rejimler Pontus”lu imasından tutun; başba 29 bin 400 olarak açıklanan fark 13 de devlet politikası olabilmesi, kara kanlık makamı lağvedildikten beri bin 700 seviyesine nasıl düştü?” propaganda yapan muktedirlerin de dir BB adayı gösterildiği İzmir’den tweet’iyle kuyruk takmakta beis demokrat olmadığını ortaya koyar! Dünya siyasal coğrafyasına baktığımızda, kara propagandaya başvuran iktidarlardan istisnasız hepsinin otoriter ya da totaliter olduğunu, ama bazılarının yolsuzluktan beslendiğini görürüz. Örneğin Çin Halk Cumhuriyeti, halen totaliter bir rejim. Ama baskıladığı halkın ve ülkenin yararına büyük işler başaran Çinli muktedirlerin yolsuzluk yaptığı söylenemez! Oysa saltanatları sırasında ailecek edindikleri ve yakınlarına edindirdikleri akıl almaz servetlerin hesabı “henüz” sorulamayan nepotist muktedirler, diktatörlerden çok daha zararlı... Yolsuzluklarını ve derme çatmalığı çok açık kara propagandalarını sürdürebilmek için kitlesel cehalete, dolayısıyla bilinçsiz ve bilgisiz halk tabanını din afyonuyla uyutmaya ihtiyaçları var. Ama Türkiye’de insanların afyonunu patlatacak ve uyuyanları bazen kahkahayla uyandıracak zekâ da, mizah da var: AKP üyesi kadınlar, yaklaşan seçimlerde kendi adaylarına oy toplamak üzere kapı kapı dolaşırken yaşlı bir kadınla karşılaşıp sormuşlar : Teyzeciğim biz Allahın Kulları Partisi AKP’den geliyoruz, oyunu bize verecek misin? Teyze cevaplamış: Evladım az önce Cenabı Hak Partisi CHP’den geldiler, oyumu onlara vereceğim. Hem onların adayı nur yüzlü bir çocuk, üstelik imamın oğluymuş! * teyit.org sitesinden alıntıdır. Herkesin eğlencesi kendine. Bendinizin en büyük Allah sabırlar versin. Ortaya ilk çıktığında “Menderes’in ve Turgut keyfi de ondaki değişimi Özal’ın devamıyım” demişti. izlemek. Menderes edebiyatı faz Fethullah, Bahçeli, Kürt la etkili olmadı. ler, PKK gibi değişimleri (dö Halef selef oldular ama Kaymaklı ama yaslınüşümleri) malum. AKP liderimiz sürekli kendini yenileme peşinde. rahmetli Demirel’i ise hiç sevmedi, Demirel de onu. Menderes’i hatırlayan ve et Böylece yenilmezlik kazanacağına inanıyor. Aktroller kilenecek olan seçmen yüzde 5 bile değil. Ama yine de yeniliyor. Çünkü özü ile sözü ayar tutmuyor: Bir dönem de “Sosyal medya denen şey toplumların baş belasıdır!” buyurmuş ve eklemişti: “En büyük bela Twitter!. Çünkü yalanın daniskası burada! Benim de partim var, ben şimdi istesem onlar Taksim’e 20 bin kişi çıkardılarsa ben de 500 bin kişiyi Kazlıçeşme’ye çıkarırım. Biz bunu yapacak güçteyiz!” (02.06.2013 NTV) On binlerce sosyal medya korsanı istihdam ediliyor. Sonucunu beğenmediği seçimi iptal ettirebiliyor. “Milyonları istediğim yere yığarım!” diyor. Ama partisi son seçimde 23.9 milyon oy aldığı halde en yakın rakibinin bile Twitter’de 10 milyon izleyici gerisine düşüyor. Haklı. Twitter sahiden püsküllü bir bela! Turgut Özal’ın devamı olduğuna milletin en azından yarısı tanık oldu. Hiç sevmeyenler bile Tayyip Bey’i tanıdıktan sonra Özal’a rahmet okudular. Bendeniz gibi 1970 ortalarında gazeteciliğe başlayanlar siyaset derslerini Demirel’den almışlardır. Özal da o dönemin Erdoğan’ı idi. Erdoğan elinden geldiğince muhalifleri hapse attırıyor, Özal da En büyük bela dediği halde yedi yıldır sabah akşam tweet’leyip duruyor. Yine de en büyük rakibine yetişemiyor. En büyük rakip ne İmamoğlu, ne Kılıçdaroğlu! Yenemedği tek hasmı Külliye’ye bir türlü getirtip “saray artizi” yapamadığı Cem Yılmaz. Tayyip Bey “Benim de partim var! İstesem milyonları istediğim yere yığarım” falan diyor. Ama Twitter’da mizahın yıldızı Cem Ylımaz’a bir türlü yetişemiyor. (Bu yazı üzerine Aktrollere çifte mesai talimatı vermezse yetişeceği de yok.) Ülkenin sözde en kudretli tek adamını Twitter’da 13 milyon 765 bin kişi takip ediyor. Dersimli Sünni Komünist Partili Başkan Fatih Maçoğlu’nun girişimi ile belediye meclisi karar vermiş Tunceli Belediyesi’ne, Dersim levhası da asılmış. Başkan, organik siyaseti bildiği gibi AKP liderini de çözmüş. Zamanlaması çok yerinde. Onay makamı Vali diyor. Vali ise AKP’nin temsilcisi. Çok iyi biliyor ki, Kürt asıllı yurttaşlar gibi Alevi seçmenin oyunu çekmek için de AKP lideri, “Dersimli” laflar edecek: “Ey Dersimli Kemal! Sana ne oluyor? Benim atalarım da Dersim’in Sünnilerinden! Önce Gürcistan’a sonra da Rize’ye göçmüşler” derse şaşırmamak gerek. rakiplerinin siyaset yasağını halkoyu ile uzatmak istiyordu. Ama Tayyip Bey kadar şanslı olamadı. Demirel, kiralık pervaneli bir uçakla seçim gezisine çıkmıştı. Uçağa sadece Cumhuriyet’i davet etmişti. Pilotların hemen arkasındaki koltukta yan yana idik. Meydanda yapacağı konuşmayı herkes duyacaktı. Amacım ağzından özel laf alıp habere “renk” katmaktı. Tayyip Bey gibi siyah beyaz değildi. “Efendim dedim, Sayın Özal ve bazı bakanlarının uçak kullanma merakı var. Siz de mühendissiniz, siz de hiç...” Asık bir suratla sözümü kesti: “Gardaşım, uçak muçak merakı değil. Onlar yukarıdan arazi beğeniyorlar!” Bir esprisi ile milyonları kırıp geçiren mizah ustası Ylımaz’ı ise 14 Oruçlular dikkat HHH Tayyip Bey, 3. köprü ve Kana milyon 79 bin kişi izliyor.! Bugün Yassı Ada’ya ziyareti var. listanbul için uzun süre Bakanı Bunun tek açıklaması var: Bu özünde hüzünlü bir ziyaret. Binali Bey ile İstanbul üzerinde Biri 17 yıldır milletin anasını bile Ama vefakâr, cefakâr halkımız uçakla dolaşıp durdular. Acaba, ağlatırken, ötekinin bir tek nük canlı yayına ve Tayyip Erdoğan’a Yassı Ada yukarıdan yassı kada tesine milyonlar kahkahalarla doyacaktır. yıfa mı benziyor ki, 120 odalı otel gülüyor. Dileyelim oruçlar sakatlanmasın. vesaire binalarla donattılar. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] GEZİ DİRENİŞİ 6. YILINDA ‘Karanlık gider Gezi kalır’ Taksim dayanışması, Gezi Direnişi’nin 6. yılında Beşiktaş Abbasağa parkında “Karanlık gider Gezi kalır” sloganıyla etkinlik düzenledi. Etkinlikte konuşan Taksim Dayanışması’ndan Deniz Özgür, “Gezi Direnişi Totaliter yönetimin aldığı ilk ve en ağır darbedir. İktidarın aldığı bu yara yüzünden 16 arkadaşımız yargılanıyor. Bu direnişi unutturmaya çalışanlara karşı her yıl onları anıyoruz ve anmaya da devam edeceğiz” dedi. Atölye ve konserlerin gerçekleşeceği etkinliğe Taksim Dayanışması sözcüleri, Gezi şehit aileleri, milletvekilleri katıldı. Kadın Savunma Ağı, Mor Dayanışma, Emek Partisi ve Kaldıraç’ın stantlar kurup gençlere Gezi Direnişi’yle ilgili bildiri dağıttığı etkinlikte, parkın çeşitli yerlerine “Karadeniz İsyandadır, Gezi Direnişini Savunuyoruz ve Doğanın Talanına Karşı İsyandayız” dövizleri asıldı. Mor Dayanışma grubu ise kendisine cinsel şiddette bulunan kişiyi öldürdüğü için mübbet hapis cezasına çaptırılan Nevin Yıldırım için mektup kampanyası başlattı. Şebnem Sönmez’in sunuculuğunu yaptığı etkinlikte katledilen gazeteci Hrant Dink, Gezi Direnişi sırasında yaşamını yitirenler ve darağacına asılan Erdal Eren’in yer aldığı belgesel gösterimi yapıldı. Etkinlikte Taner Önler, Haluk Önol, Serap Yağız, Teneke Trampet, Velvele Band ve Murat Meriç konser verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet CUMARTESİ ANNELERİ 26 MAYIS 2019 SAYI: 34199 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:39 03:30 04:02 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:31 13:06 17:04 05:19 12:51 16:46 05:46 13:13 17:06 Akşam 20:31 20:13 20:31 Yatsı 22:15 21:53 22:08 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 24 YILDIR adalet arıyorlar Galatasaray Meydanı’na girmeleri engellenen Cumartesi Anneleri 739. haftalarında kayıpları için Çukurçeşme Sokak’ta bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) binası önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylem polis ablukasında gerçekleşti. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası’nda gerçekleşen buluşma aynı zamanda Cumartesi Anneleri oturumlarının 24. yıldönümü. Eyleme CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Haydar Tanverdi, HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Gülistan Kılıç Koçyiğit destek verdi. Kayıp yakını Maside Ocak, 739. hafta açıklamasını okudu. Ocak, Galatasaray Meydanı’nın 40 haftadır yasaklı olmasına tepki göstererek, “Biliyoruz vazgeçmezsek eninde sonunda kötülüğe karşı iyilik, vicdan ve biz kazanacağız” dedi. “F Oturumu”nun 374’üncü haftasında ise cezaevinde hasta tutuklu Adnan Öztel’in tedavi edilebilmesi için serbest bırakılması istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle