19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 23 MAYIS 2019 PERŞEMBE [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Tam sayı (298/113): Siyasi partilerin suskunluğu NURI ALAN Emekli Danıştay Başkanı Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) toplantı ve karar yeter sayısı konusu kamuoyunda yeterince tartışıldı; hukukçular toplantı yeter sayısının yedi, karar yeter sayısının dört olduğu hususunda birleştiler. Bu görüşe katılmayanlar iki ayrı noktada itirazda bulundular. Yedek üyelerin belirlenmesi Anayasa Mahkemesi’nde senelerce süren yedek üye uygulaması, YSK için emsal oluşturmaz; çünkü Anayasa Mahkemesi’nin yedek üyeleri, üye gönderen kurumlarca doğrudan “yedek üye” olarak seçilirler. YSK üyelerinin seçiminde durum farklıdır. Üyelerin tamamı Yargıtay ve Danıştay tarafından üye olarak seçilir; yedek üyelik ad çekme ile belirlenir. Birinci itirazın gerekçesi budur. Toplantı ve karar yeter sayısının saptanmasında yedek üyelerin ne şekilde belirlendiği değil, anayasada “asıl üye” “yedek üye” ayrımının yapılmış olması etkilidir. Eğer bir kurulun oluşumunda yedek üyelik varsa bunlar ancak asıl üyelerin haklı özre dayanarak bulunamadıkları toplantılara ve kararlara katılabilirler. (Ayrıntılı bilgi 12 Mayıs 2019 tarihli Cumhuriyet Seçim Kanunu’nun 113’üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte ne 1961 Anayasası yürürlüğe girmiş ne de 1982 Anayasası mevcuttur. YSK anayasa kuralını, kendisinden önce yürürlüğe girmiş, düzenleme amacı farklı bir yasa kuralı ile yorumlamaya çalışmaktadır!.. savunmaktadırlar. YSK’de on bir üyelik yapı ilk kez, Temsilciler Meclisi Seçim Kanunu’nun (13.12.1960/158) 20’nci maddesi ile kurulmuştur. Bu kanuna göre “YSK bir başkan ve altı üyeden kuruludur.” Yargıtay altı, Danıştay beş kişi (yasanın deyimi) seçer; bu düzenlemede yedek üye yoktur. Daha sonra 2.5.1961 tarihli Resmi Gazete’de Seçim Kanunu yayımlanmış, aynı gün yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 11’inci maddesine göre “Yüksek Seçim Kurulu bir başkan ve altı üyeden kurulur” yani YSK budur; mürettep sayı (toplantı yeter sayısı) bir başkan altı üye olmak üzere yedi kişidir. Maddenin diğer hükümleri 1961 Anayasası’nın 75’inci, 1982 Anayasası’nın 79’uncu maddesinde öngörülen kurallarla aynı içeriktedir. İşte seçim kanununun 113’üncü maddesinde yer alan “tam sayı” ifadesi aynı kanunun 11’inci maddesindeki kuruluşa, mürettep sayıya yapılan bir göndermedir. Farklı bir anlatımla, seçim kanununun bir maddesi kuruluşu saptamış, toplantı yeter sayısının “yedi” olduğu görüşünün ikinci bir hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Maddenin dördüncü fıkrası yedi üyenin altında; beşinci fıkrası ise çift sayıda toplanmaya ve karar vermeye imkân sağladığı için, yedi üye ile toplanmayı öngören anayasanın 79’uncu maddesine aykırıdır. 113’üncü maddenin ortaya konulan anlamı karşısında, bu maddeyi seçim kanununun 187’nci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan 5545 sayılı milletvekili seçim kanunu yönünden ayrıca değerlendirmeye gerek bulunmamaktadır. Siyasi partilerin sessizliği Yukarıda açıklanan gerekçeler, bugüne kadar yazılanlar, yapılan sözlü açıklamalar YSK’nin yedek üyelerin de katılımı ile toplanıp karar vermesinin geçerli bir hukuki nedeni olmadığını, yaptığı uygulamanın anayasanın 79’uncu maddesine aykırı olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle İBB seçiminin ve seçimi kazananın tutana lerin hiçbirinden bunları eleştiren, kınayan bir ses yükselmemiş; bu tutumları, muhalefetteki siyasi partileri de “fiili durumlara” ortak konuma düşürmüştür. Anayasayı korumak, kurallarına sadakat tüm kurum ve kuruluşların, tüm kişilerin görevidir; üstelik milletvekilleri bu konuda milletimizin önünde namusları ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir. Bu fiili durumlara karşı hukuki itiraz yollarının kapalı olması, benzer uygulamalar nedeni ile bugüne kadar yapılan başvuruların olumlu sonuç vermemesi, bunların seçmenin ilgi alanı dışında kalması bu duyarsızlığın nedeni olarak ileri sürülemez. Evet, sandık önemlidir; ancak, siyasi partilerdeki bu sessizliğin devamının, yönetimin anayasayı keyfine göre uygulama yönündeki eğilimini, giderek, güç sahiplerinin istek ve iradelerinin hukukun yerini alması yolundaki çabalarını hızlandıracağı, onları bu yolda cesaretlendireceği hususu da göz ardı edilmemelidir. YSK kararları Bu incelemenin yazımının tamamlandığı gün (20.05.2019) YSK’nin yerel seçimlerle ilgili iki kararı TV haberlerine yansıdı. İBB seçiminin ve başkanlık mazbatasının iptaline ilişkin gerekçeli kararın biriki gün içinde açıklanacağı, kararın 200 sayfa olduğu; ikinci ola gazetesinde yayımlanan yazıda). 123. madde başka bir maddesi de tutanaklara yapı ğının iptaline ilişkin kararının hukuki lan itirazların incelenmesinde bu kuru bir değeri yoktur; ortaya çıkan sonuç luş biçimini esas alarak toplantı yeter hukuk ile açıklanamaz; fiili bir durum rak, yedek üyelerin de katılımı ile alınan bu kararın kaldırılması yolundaki talebin YSK tarafından reddedildiği du Üzerinde durulması gereken ikinci sayısını yedi olarak belirlemiştir. söz konusudur. yuruldu. itiraz, 298 sayılı seçimlerin Temel Hü Bu nedenle maddedeki, “tam sayı” 2019 yerel seçimlerinde, bunun ya Kararın 200 sayfa olduğuna ilişkin kümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkın ifadesine başka bir anlam yüklemek; nında anayasaya açıkça aykırı bir uy haber doğru ise yukarıda açıkladığım da Kanunun (Seçim Kanunu) 113’üncü bu ifadeyi ne henüz seçim kanunun gulama daha olmuştur: İşçi niteliğin görüşler ve eleştiriler doğruluk kazan maddesinin üçüncü fıkrası hükmüdür. yürürlüğe girdiği tarihte halkoyuna su de olmayan kamu görevlilerinin dahi maktadır. Çünkü gerekçeyi oluştura Bu fıkra YSK’nin, seçimin sonunda ve nulmadığı için yürürlüğe girmemiş görevlerinden ayrılmadıkça aday ola cak iptal nedenlerinin karar toplantı rilecek tutanaklara karşı yapılan itiraz olan 1961 Anayasası’nın 75’inci mad mayacaklarını öngören bir seçim sis sında açıklanıp, tartışılması, değerlen ların incelenmesinde tam sayı ile top desi ile ne de o tarihte henüz mevcut teminde, TBMM Başkanı, anayasanın dirilmesi gerekir. 200 sayfayı doldura lanmasını öngörmektedir. İtiraz eden olmayan 1982 Anayasası’nın 79’un 94/son maddesinin açık hükmünü hi cak gerekçe ne zaman, hangi toplan ler fıkradaki tam sayının YSK’nin asıl cu maddesi ile ilişkilendirerek YSK’nın çe sayarak iktidar partilerinin İBB ada tıda açıklanmış, tartışılmıştır. Tekzip ve yedek üyelerinin tamamını kapsa on bir üye ile toplanabileceği görüşü yı olarak seçime katılıp siyasi faaliyet edilmeyen basın haberlerinde iptal ka dığını; bu nedenle, tutanaklara yapılan ne hukuki dayanak olarak göstermek te bulunmuş, bu durum yaklaşık ola rarını veren yedi üyenin bırakın huku itirazların incelenmesinde YSK’nin on mümkün değildir. Aksine 113’üncü rak iki ay devam etmiştir. ki gerekçelerini açıklamayı, tartışma bir üye ile toplanıp karar alabileceğini maddedeki “tam sayı” ifadesi, YSK’nın TBMM’de üyesi bulunan siyasi parti ve değerlendirmeye bile katılmadık ları ifade edilmiştir. Karara muhalif olan Axessleyenler üyelerin görüşlerini yazmak için çoğunluk kararını bekledikleri yolundaki haberler de bunların da çoğunluk kararının gerekçesini tam olarak bilmediklerini, do klimalarda layısıyla karara esas olan gerekçenin, en azından yeterli şekilde ortaya konulmadığını ve tartışılmadığını doğrulamaktadır. YSK 4399 sayılı kararında, yedek üye ekstra taksitlerle lerin katılımı ile toplanıp karar vermesinin nedenlerini açıklamıştır. YSK’nin bu kararının gerekçesinde yer alan görüşlerin tamamı bu yazımda ve 12 Mayıs 2019 ferahlıyor tarihli yazımda karşılanmıştır. Ancak bir iki konuyu biraz daha açmak gerekiyor. Anayasa, kanunla düzenleme yapılabilecek alanları açıkça belirlemiştir. Çok sa yıda anayasa maddesinde bunun örnek leri bulunmaktadır. Anayasa kurala bağ ladığı bir konuda, kanunla düzenleme ya pılmasını öngörmüyorsa uygulamayı ana yasanın getirdiği kural çerçevesinde yap mak zorunludur. Örnek: Anayasanın “Seçimlerin Ge nel Yönetim ve Denetimi” başlıklı 79’un cu maddesinin ikinci fıkrası YSK’nin gö rev ve yetkileri ile ilgili ana kuralları be lirtmiş, hemen arkasından üçüncü fıkra sı da bunların kanunla düzenleneceğini açıklamıştır. Aynı maddenin dördüncü ve beşinci fıkraları YSK’nin oluşumunu dü zenleyen kuralları belirlemiş, bu kuralla rın kurulun yapısı, toplanması ve karar vermesi için yeterli olması ve boşluk bu lunmaması nedeniyle, ayrıca kanunla dü zenlenmesine gerek görmemiş, izin ver memiştir. Anayasanın bu bağlayıcı kural ları belli kanun hükümlerine ve “yerinde lik” görüşlerine dayanılarak genişletile mez, daraltılamaz. Yukarıda Seçim Kanunu’nun 113’üncü maddesinin yasallaşma süreci ve anlamı açıklanmıştır. Bu madde yürürlüğe girdi Axess’le kampanyaya dahil üye işyerlerinden yapacağınız 200 TL ve üzeri klima alışverişlerinize, vade farksız 27 arası taksitli işlemlerde +5 taksit fırsatı sizi bekliyor. Son Gün: 30 Haziran ği tarihte ne 1961 Anayasası yürürlüğe girmiş ne de 1982 Anayasası mevcuttur. YSK Anayasa kuralını, kendisinden önce yürürlüğe girmiş, düzenleme amacı farklı bir yasa kuralı ile yorumlamaya çalışmaktadır!.. 4399 sayılı kararda, seçim kanunun da (298) ve YSK Kanununda (7062) “Kurul’un yedi üye ile toplanacağına ilişkin açık bir hüküm ve düzenleme yok” gerekçesi de ileri sürülüyor. Doğ Kampanya, kampanyaya dahil olan markaların Axess POS üye işyerlerinde geçerlidir. Kampanyada +5 taksit imkanı 200 TL üzeri vade farksız 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 taksitli işlemlerde geçerlidir. Uygulanacak azami taksit sayısını alışverişin gerçekleştirildiği üye işyeri belirlemektedir Kampanyadan Axess, Wings, Free ve ticari kart sahipleri faydalanabilir. Bank’O Card Axess kartlar artı taksit kampanyasına dahil değildir. Free için kampanya katılım ücreti kampanya ve işlem başına 2,9 TL olup ilk ekstreye yansıtılacaktır. Bank’O Card Axess ile en fazla 3 taksit yapılabilmektedir. 50.000 TL ve üzeri limitli ticari kredi kartları ile yapılan taksitli işlemlerde, işlem tutarı üzerinden Taksitli İşlem Komisyonu tahsil edilmektedir. Yasal mevzuat gereği, mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi bireysel ve ticari kredi kartları için on iki ayı geçemez. Bu süre bireysel kredi kartları için; elektronik eşya alımlarında üç ay, kuyumla ilgili harcamalarda (Basılı ve külçe halinde olmayan altın ürünleri) 4 ay, tablet alımlarında, kulüp ve derneklere yapılan ödemelerde, yurt dışına ilişkin havayolları, seyahat acenteleri ve konaklama ile ilgili harcamalarda altı ay, fiyatı üç bin Türk Lirasına kadar olan televizyon alımlarında, sağlık ürünü alımlarında, vergi ödemelerinde ve yurt içine ilişkin havayolları ve konaklama ile ilgili harcamalarda dokuz ay olarak uygulanır. Bireysel kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek kuyum (Basılı ve külçe altın), telekomünikasyon, doğrudan pazarlama ile ilgili harcamalar, yurt dışında yapılan harcamalar ve yemek, gıda, alkollü içecek, akaryakıt, kozmetik, ofis malzemesi ile hediye kart, hediye çeki ve benzeri şekillerde herhangi somut bir mal veya hizmeti içermeyen ürünlerin alımlarında taksit uygulanamaz. Akbank T.A.Ş. kampanyayı durdurma ve kampanya şartlarında değişiklik yapma hakkını saklı tutar. ru, ama nedeni belli: Çünkü toplanma sayısını anayasa belirlemiş; yasada tekrarı zorunlu değil. Böyle bir yorum biçimini benimsemek, “ilgili yasada doğrulanmadıkça, yinelenmedikçe” anayasa kurallarının keyfi olarak uygulanmasının yolunu açar. Bu yorum, ayrıca “yasada yedek üyelerin katılmasını engelleyen bir hüküm yok” görüşünü de örtülü olarak içeriyor. Çok tehlikeli bir yorum; keyfe göre anayasa oluşturmanın yolunu açar. Bu karara karşı söylenecek daha çok söz var. Uzatıp, okuyucuyu yormak iste miyorum. Kalanı “Hukuk Başlangıcı”, Hu kuka Giriş” ders kitaplarında yazılı... Bir devlet kaç türlü çökertilir Bir devlet günümüzde üç türlü batırılır ve bugün Türkiye bu her üç süreçle de karşı karşıyadır. 1) Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik yoluyla: Halkın birbiriyle ve devletle olan ilişkilerinde kuralları yok edip, kaba kuvveti, şiddeti egemen kılıp, devlete güveni yok ederek. 2) Neoliberal Neoemperyalizm yoluyla: Ülkenin sermayesini, teknolojisini ve işgücünü doğrudan veya dolaylı olarak sömürerek. 3) Demokrasinin yozlaştırılması yoluyla: Seçimlerin sandıkta çalınması ve seçilenlerin, ifade, basın, muhalefet özgürlükleri başta olmak kaydıyla temel hak ve özgürlükleri ihlâl etmeleri sonucunda yönetenlerle yönetilenler arasındaki hizmet akdini (anlaşmasını/taahhüdünü) ve seçilmiş hizmetlinin denetlenmesi/değiştirilmesi ilişkisini zedeleyerek. HHH Türkiye’nin yaşayan en bilge iki Hukuk Profesöründen biri olan Ahmet Mumcu’nun (öteki Prof. Rona Aybay’dır) son kitabı, haktan, hukuktan, adaletten ayrılan bir devletin nasıl çöktüğünü anlatıyor. “TÜRKLER; Devlet ve Hukuk” adını taşıyan, Ankara’da Turhan Kitabevi tarafından yeni yayımlanan kitap, devlet kavramı ve tarihte Türklerin kurdukları devletler, özellikle de Osmanlı üzerinde odaklanıyor. Mumcu kuramsal olarak devleti, “itaat edenler ile itaat edilenler arasındaki ilişkiler” üzerinden tanımlıyor. Bu ilişkilerdeki uyum bozulduğu ve itaat edilenler (yöneticiler) korku siyaseti ile iktidarı elde tutmaya başladıkları zaman hukukun da iktidar aracı yapıldığını ve bunun da çöküşü başlattığını söylüyor. (ss.8788) Mumcu’nun kitabı tarih üzerinden günümüz sorunlarına ışık tutan çok değerli bir çalışma... Hukuk ve adaletten ayrılan iktidarların devleti nasıl çökerttiğini anlatıyor... Mutlaka okunmalı ve dersler çıkarılmalı. HHH Genç kuşağın dikkat çeken yazarı Mehmet Ali Güller’in dünyadaki Liberalizm/ Emperyalizmin oyunlarının tarihini ve bugününü anlattığı “Amerikan Hegemonyasının Sonu” kitabı da Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yeni yayımlandı. Bu kitapta Güller, Türkiye’ye ilişkin olarak da pek çok ayrıntılı bilgiye yer veriyor ve özellikle de, Ortadoğu bataklığında Emperyalizmin “Sopa ve Havuç” politikasını anlatıyor. (ss. 221251) Bu kitabı Merdan Yanardağ’ın yine Kırmızı Kedi tarafından 7. baskısı yapılan “Bir ABD Projesi Olarak AKP” adlı kitabı ile birlikte okursanız, bir ülkenin NeoLiberalizm/NeoEmperyalizm aracılığıyla nasıl batırıldığını daha iyi görürsünüz. HHH M.I.T. üniversitesinin Profesörü Daron Acemoğlu ülkemizin övündüğü iktisatçılarından biridir. Doğan Kitap’tan çıkan Türkçe’ye Faruk Rasim Velioğlu tarafından çevrilen “Ulusların Düşüşü” adlı James Robinson ile birlikte yazdığı kitapta, Kapitalizmin, Emperyalizmin ve Liberalizmin tarihi, Osmanlı İmparatorluğu ile de ilişkilendirilerek incelenmiş ve hangi ülkelerin niçin geliştikleri irdelenmiş. Sonuç olarak, hangi ülkelerde karar alma mekanizmaları Demokratik olarak işliyor ve hangi ekonomiler Hukuk Devleti ilkelerine göre örgütlenmişlerse onların daha hızlı ve daha akılcı biçimde geliştiklerini saptamışlar. Benim çok şey öğrendiğim kitabı okuyup bitirdiğinizde neden “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye garip bir adla anılan ve ucube bir Anayasa’ya dayandırılan “Tek Kişi Rejimi”nin Türkiye’yi batıracağını çok net olarak görüyorsunuz. HHH CEHALET BİATTIR, KÖLELİKTİR, İKTİDARDIR... BİLGİ BİLİNÇTİR, CEHALETE BAŞKALDIRIDIR, BASKIYA DİRENMEKTİR!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle