18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 17 MART 2019 PAZAR TASARIM: İLKNUR FİLİZ PAZAR YAZILARI Huzurun olduğu yer... Melekleri bile İsveçli “Modern olmak için zahmete girmeyin. Ne yazık ki bu ne yaparsak yapalım kaçamayacağımız bir durum.” Salvador Dali... Büyülü bir ortamdaydık, rüya gibiydi! Gerçek gibi gelmiyordu ama gerçekti. Köye kabul edilen ilk yabancıydım. İnanması zor olan bu gerçekliği tüm teknolojik imkânlara rağmen ne yazık ki kaydedemezdim, buna izin yoktu. Bu köyde fotoğraf çekmek yasaktı. Çaresiz her anı zihnime kazımalıydım... Eşyasız bir evde, yer sofrasının etrafında oturuyorduk. Palmiye ağacından, ahşap, bungalov tipi bir ev. Cakarta’dan birlikte geldiğimiz dördü Endonezyalı ve ben beş misafir, diğerleri arkadaşım Wiwi’nin köyden tanışları, yaklaşık 30 kişiydik. Her gün olduğu gibi akşam 6’da hava kararmış, geceyi ay ışığına emanet etmişti. Dışarıya yetse de o ışık evde yetersizdi. O yüzden kendi yaptıkları meşalenin loş ışığında, yüzlerimizi zor seçebiliyorduk. Yer soframız muz ağacı yapraklarının yere uzunlamasına serilmesiyle kuruldu. Buralarda muz, palmiye ağaçlarının her şeyinden faydalanılır. Bazen yaprakta pirinç pişirilir, bazen sepetler, çantalar örülür, gerektiğinde kıyafet olur. Modern hayatın uzağında... Arkadaşım Wiwi Somoersano, Cakarta’dan çıkmadan önce birçok hazır yemek satın almıştı. Pirinç, erişte, et yemeği, sebze boldu. Onları tek tek çıkarıp özenle yapraktan masa örtümüzün üstüne yerleştirdi. Yemeğe başlamak için hiç kimsenin acelesi yoktu, köyün Büyük Şefi’ni bekliyorduk. Burası Java Adası’nda Cakarta’ya karayolu ile sadece 5 saat uzaklıkta Baduy bölgesi. Medeniyet sadece 5 saat uzakta ama onlar yüzyıllarca gerideymiş gibi bir yaşam sürüyor... Bölgede İç Baduy ve Dış Baduy köyleri var. İç Baduy’da Cibeo, Cikesik ve Ci kartawana adındaki üç köy tediğimiz bir tuvalet, müm en ilkel olanları, medeni künse duş, el yüz yıkamak yeti tamamen reddeden tı. Ev sahibimiz bize bu ih ler. Her şey doğal yaşamla uyumlu. Kadın ve erkekler tek tip kıyafet giyer, ayak Gülseren Tozkoparan Jordan tiyaçlarımızı gidereceğimiz ırmağa kadar eşlik etti... Eve dönünce yorgunlu kabı, çorap yok. Diş macu ğun üstüne bir çay ya da nu, fırçası, sabun vs. yok. kahve ne güzel gider derken kocaman Dış Baduy’a modern hayat çoktan bir taze hindistan cevizi geldi. Oraların göz kırpmış. Sözgelimi güneş ışığı ile en güzel, en doğal içeceği. Tepesi şarj edilen aydınlatma, cep telefonu, ni ustaca kesti yaşlıca evsahibimiz, de otobüs, tren gibi ulaşım aracı kullanan linince bir miktar su dışarıya fışkırdı ve lar var. Oysa İç Baduy’da günlük hayat bize uzattı. Çok severim hafif tatlı bu ta alışkın olduğumuz hiç birşey yok. Dış içeceği, tok tutar, susuzluğa iyi gelir. Baduy’u içerden ayrılanlar kurmuş. Çıkmak isteyen çıkar, zorlama yok ama dö Belge alma mücadelesi nüşü de yokmuş. Büyük Şef içeri geldiğinde hepimiz Bu bölgeye ikinci gidişimdi, ilkinde bir ayağa kalktık, selamladık, tanıştık. Da grup yabancı kadınla gidip Dış Baduy’da ha önce Wiwi beni götürmek için izin is bir evde kalmış, gözlemlerimi yazmış tediğinde, Şef fotoğrafımı görmek iste tım. Endonezya miş, ben de gön lılar iki tür kö dermiştim. ye girip geze Görür gör bilir ancak ya mez oradan ol bancılar için madığımı anla böyle değil. İç mış. Wiwi, nasıl Baduy’a yaban farkettiğini so cı girmesi ya runca burnun sak. Sömürgeci dan demiş. Böy lerin zulmünden lece burun ya saklanan bölge pılarımızın deği insanları yaban şik olduğunu ilk cıları istemiyor kez farkettim. muş. İlk gidişimde gruptaki yerel arka Meğer Büyük Şef beni Araplara benzet daş o tarafa girmişti. Ben çok istememe miş. Neyse ki Wiwi’nin torpili sayesinde karşın rehberimiz risk almayıp beni gö izin çıkmıştı. türmemişti. Wiwi onlara çeşitli projeler yaparak Sonra orayla sıkı bağları olan Wiwi ile yardım ediyor. Köye doğru yürürken an tanıştım. Benim aslında Endonezyalı gi lattı. Geçen yıla kadar doğum belgesi bi koyu tenli olduğumu ve eğer konuş bile olmayan bölge sakinlerine bitmez mazsam anlamayacaklarını ve beni kö çabaları sonucu nüfus cüzdanı çıkarıl ye götüreceği bir gruba dahil edebilece mıştı. Modernliğe ait istedikleri tek şey ğini söylediğinde inanılmaz gelmişti. buydu. Böylece hükümetten arazilerini Ve şimdi gerçekten oradaydım... Ver genişletmeyi talep etmişlerdi, nüfus art diğimiz molalar ve belli bir noktada ara maktaydı ve tek geçim araçları olan pi bayı bırakıp 1 saatlik yürüyüşten son rinç ektikleri alanlar yetmiyordu. Hatta ra kalacağımız eve ulaştığımızda ilk is Wiwi’nin söylediğine göre, önceki yıl ev sahibimiz Safri ve birkaç Baduylu iki gece üç gün çıplak ayakla yürüşün sonunda Endonezya’nın bağımsızlık gününde Başkanlık Sarayı’na ulaşıp Başkan Jokowi ile tanışma şerefine ermiş, bazı dileklerini iletmişlerdi. Büyük Şef’le tanışmanın ardından yemeğe geçildi. Wiwi bize tercümanlık ediyor, benim vatanımı anlatmaya çalışıyordu. Dünya hakkında neyi ne kadar bildiklerini tahmin etmek zordu... Ziyaretimizin gerçekleştiği dönem onların SEVA dedikleri özel bir oruç dönemiydi. Anlattıklarına göre, nisan ayını da içeren ve bahar gelmeyen ülkede bahara tekabül eden bu 3 aylık sürede az yemek yeniyor. Hayatın başlangıcını temsil eden yumurta yenmiyor. Oruç sürecinde seyahat edilmiyor, birbirleriyle daha az konuşuyorlar. Ziyaretçi kabulü de kısıtlamalardan. Ama Wiwi aileden sayıldığı için kapılar bize de haliyle açıldı. Bölgede 152 farklı inanç var. Baduy insanı dünyada sadece bir yaratıcının olduğu inancında. Dünyaları tamamen iyi olma üzerine kurulmuş, kötülük bilmezler, anlaşmazlık yok, boşanma yok, ölene dek tek eşliler ancak eş ölürse tekrar evlenmek olası. Çocuklar sokakta güvende, kadın cinayeti yok, yiyecek az ama taşında toprağında huzur kokuyor. Ve daha daha ne güzellikler var, bu köşeye sığdıramayacağım... Yemek bittiğinde geç olmuştu, tek tek ayrıldı köylüler. Şefe bu imkânı bana sağladığı için teşekkür ettim. Wiwi’ye şöyle dedi. “Herkes dünyanın her yerinde 5 yıldızlı bir otelde kalabilir ama bizim köyde kalamaz, arkadaşın köye giren ilk yabancıdır. Gecenin tadını çıkarsın.” Bu ayrıcalığı derinden hissederek, ev sahipleriyle birlikte 13 kişi, 50 m2’ lik salonda, matlarımızın üzerine dip dibe uzandık. Gece tuvalete gitmemeyi dileyip doğa ve gecenin sesini dinlerken uyuyakalmışım. [email protected] Daha düşük kira, daha yüksek maaş Üç günlük Berlin seyahatim sırasında aklımda hep tren miz yetersiz. Daha iyi öğretmenlik yapmak için burada köprüsünün altında, yız” diyor. eskiden umumi Alan giderek kala tuvalet olan küçük bir büfede satış yapan Burgermeister adlı çok popüler hambur FİGEN ATALAY balıklaşırken otobüsüme binmek üzere durağa gidiyorum ama 4 dakikada bir sefer yapan TXL 30 da Paris sokakları YİNE karıştı Fransa’da geçen yıl akaryakıt zamlarına tepki olarak başlayan, Cumhurbaşkanı Emmanuel gerciyi yazmak vardı. Ama kuyruk beklemek zor gelince “Efsane” olduğu söylenen hamburgerlerin tadına bir türlü bakamadık, currywurst’la (körili, soslu sosis) yetinmek zorunda kaldık. Berlin, tıpkı New York gibi en azından bir süre yaşamak istediğim kentlerden. Şehrin verdiği özgürlük duygusu insana kendini iyi hissettiriyor. Buna son 50 yılın en sıcak ve güneşli havası kika boyunca gelmeyince, otobüs sürücülerinin de iş bıraktığını öğreniyoruz! Toplu ulaşım aksayınca taksi bulmak da imkânsız. İki İspanyol ve bir Avusturyalı ile kader birliği yapıp taksi çağıyoruz. Şansımıza şoförümüz bir Türk. Cengiz, sollayarak, korna çalarak, ceza yemeyi göze alıp hız limitinin üstüne çıkarak bizi alana zamanında yetiştiriyor. [email protected] Macron karşıtı gösterilere evrilen “Sarı Yelekliler” eylemleri dün de sürdü. Başkent Paris’te göstericiler 18. haftada yine sokaklara çıktı. Polisin biber gazı ile müdahale ettiği, kimi eylemcilerin ünlü ChampsElysées caddesindeki bazı mağazaları yağmaladığı, bir gazete bayiini ve bir aracı ateşe verdikleri belirtildi. Güvenlik güçleri olaylar sırasında 20 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Le Figaro gazetesinin haberinde, “Sarı Yeleklier” eylemleri sırasında bir binada yangın çıkması sonucu 11 kişinin ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı öne sürüldü. da eklenince kentten ayrılmak iyice zorlaşıyor. Aklımda bunlar, elimde valizim havaalanına giden TXL otobüsüne binmek üzere otelden kentin merkezi olan Emirdağ kökenli Belçikalı balkabağı! Alexanderplatz’a doğru yürürken karşıma birden ellerinde pankartlarla sarı (sağlık çalı Hakiki Kabakçı mahlası ile genellikle Belçikalı Türkleri ve Emirdağlıları ye “yufka içine konan terayağı ve yumurta ile kızartılmış yufka” olduğunu anla ğı çorba için iyi değil. Biz Belçikalılar balkabağından çorba yapıyoruz. Siz tatlı yapı şanları) ve turuncu (öğretmen ren başarılı taşlamalar yazan arkadaşı tırken araya girip soruyorum: “Çekirdek yorsunuz. Kabak tatlınızı tattım ama bizim ler) yelekliler çıkıyor! Eylem mız Mesut Kocabaş’ın üçüncü kitabı “Ka leri Emirdağ’ın Elhan köyünden gelen ve için fazla şekerli” diye devam ediyor. olur da izlenmez mi? Bazen ça bak Tadı”nın tanıtım ve imza günündeyiz. Belçika’da yetiştirilen balkabağından sen 56 yıl önce Ronald evinin önünde bal lan müzikle dans eden bazen Topakev Medya Kültür ve Folklor Derne de kabak tatlısı yapıyor musun?” İlk kez kabaklarını sergilerken Mehmet Çelik’in sloganlar atan Ver.di Sendika ği yöneticisi Şükrü Sağlam ‘Mercimek duyduğu belli. Espri yaptığımı sanıyor. geldiğini, “bu balkabakları iyi değil, Türk sı üyesi öğretmenlerle sohbe li bükme’ ve “kabak tatlısı” getiriyor. Ya Masadakilerden bir iki kişi “Mehmet geti balkabağı daha iyi” dediğini daha sonra te başlıyoruz. Eğitimci olduğu nında da demli bir Türk çayı. “Çekirdek riyor, Belçikalı yetiştiriyor” diye araya gi da kendisine Türkiye’den çekirdek getir nu söyleyen Thomas, önce çok leri Emirdağ’ın Elhan köyünden getirtilip, rince ciddiye alıyor. “Emirdağ’da kabak diğini anlatıyor. Emirdağ kökenli Belçikalı merak ettiğim sloganı çeviri Belçikalı bir çiftçi tarafından Brüksel’de tatlısı ve Elhan köyünün balkabağı meş balkabağının öyküsü böyle başlamış. Ni yor bana: “Düşük kira, yüksek yetiştirilen Bal Kabağı’ndan yapıldı bu ka hur mu?” diye merakla soruyorum. “Ka san ortasında ekiliyor çekirdekler, eylül maaş istiyoruz.” bak tatlısı” deyince espri yaptığını dü bak tatlısı sabun kalıbı gibi olacak, ke de kocaman balkabağı oluyor. Pes etmeyeceğiz şünüyorum. Açıklamaya başlıyor. Mehmet Çelik diye bir arka narında pölük pörçük olmayacak. Ham maddeyi işlemek “Tanesini 35 Avro’ya satıyorum Mehmet’e. Siz Türkler çok pazarlık yapı Berlin’de son 5 yılda kirala daş getiriyor çekirdekleri. Belçi önemli. İyi işlem olmazsa yorsunuz. Ama artık ben de öğrendim” rın çok arttığını anlatan Tho kalıya ektiriyor, büyüyen balka ham madde bir şeye yara diyor Ronald. Bilgisayarından çeşit çe mas, 550 Avro kira verdiğini, maaşının ise 1500 Avro oldu baklarını da arabasının bagajına koyup Belçika’daki Türklere ERDİNÇ UTKU maz, heder olur. Türkiye’de en iyi kaliteli balkabağı Bi şit balkabakları gösteriyor. Türk komşuları ve Türkiye’ye tatile giden Belçika ğunu söylüyor. Benimle kıyas satıyor. Hatta Chaussée de Ha lecik Osmaneli’nde yeti lı arkadaşları da çekirdek getiriyormuş lanınca durumunun hiç de fena echt’taki Türk lokantalarındaki kabak tat şir. Emirdağ’da güzel kabak tatlısı yapan Ronald’a. olmadığını, maaşımın tamamı lıları da bu balkabaklarından diyor. yok. Afyon’da var.” Belçikalıların bizim Emirdağ köken nın neredeyse sadece kira ve aidata yettiğini aklımdan geçire Etkinlikte “Belçika’da kişi başına 2 sertifika düşüyor” diye dalga geçtiğim için mi Türkiye’den çekirdek... li balkabaklarına ilgi gösterip göstermediklerini soruyorum. Bana yeni fotoğraf rek Thomas’ı dinlemeye devam bilmem, Hakiki Kabakçı’ya sertifika yerine Soluğu Emirdağ kökenli Belçi lar gösteriyor ve değerli bir süs eşyasını ediyorum: “Geçinemiyoruz. Ma “Emirdağ kökenli Belçikalı bir balkabağı” kalı balkabağını yetiştiren Roland anlatır gibi bizim balkabağının kıvrımla aşlarımıza zam isteğiyle gösteri veriliyor. “Belçikalıyla görüşüp hemen yaz Kempeneers’in evinde alıyorum. 30 yıl rını övüyor. “Belçikalılar dekorasyon ola yapıyoruz, iş bırakıyoruz. Hükü malıyım diyorum” 4 ay önce. Yıllardır oto Sabena’da çalıştıktan sonra emekli olan rak alıyor” diyor. Belçikalılar “çikolatalı metin zam isteğimizi kabul ede mobillerinin bagajında memleketten bal ve artık ilginç hobilerle uğraşan 67 yaşın kabak tatlısı” yapsın demeyi geçiriyorum ceğine eminim. Eylemlerimiz işe kabağı getirerek kabak tatlısı yapan Emir daki Roland sanki beni bekliyormuş gibi içimden. Sonra fikrimi Türk lokantalarına yaramazsa asla pes etmeyece dağlılar soruna pratik bir çözüm bulmuş. kapıda. Neşeli ve sempatik biri. saklıyorum. İlk kez bir yazı yazarken ağ ğiz, kabul ettirmenin başka yol Brüksel’de Emirdağ denince akla ge Bahçesinde yetiştirdiği, “çekirdekleri zım sulandı. Yarın ilk işim Chaussée de ları da var.” len ilk isim olan Metin Edeer ile yolumuz Türkiye’den getirilen balkabağından” satın Haecht’a gidip, Emirdağ kökenli Belçika İlkokul öğretmeni Karolin ise geleneksel Emirdağ mutfağının Brüksel almak istediğimi, söylüyorum. Mevsimi ol lı balkabağından yapılma tahinli ve cevizli “koşullar hem bizim hem öğ temsilcisi Yörük Çadırı’nda kahvaltıda ke madığını, eylül ayında diğer Belçika balka kabak tatlısı yemek olacak! rencilerimiz için kötü. Maaşları sişiyor. Edeer Brüksel’in ilk Türk pideci bakları ile birlikte evinin önünde sergile mız düşük, eğitim materyalleri si olan Metin Pide’nin sahibi. Oymaç’ın yip sattığını, belirtiyor. “Türkiye balkaba [email protected] sanıyordum! Çok küçük bir hesabımın ol duğu bankadan bir yıldır, iki ayda OSMAN İKİZ bir kocaman bir zarf geliyor. Ekte gönderdikleri iki A4 sayfadaki soruları ya nıtlamamı istiyorlar. Ön mektupta bunun yasa gereği zorunlu olduğu, soruları yanıt lamamam halinde hesabımın kapatılacağı belirtiliyor. Her yıl verilen vergi beyanna melerinde zaten herkes ekonomisiyle ilgili bütün verileri devlete bildiriyor. Yani dev let herkesin ekonomisini kuruşu kuruşuna biliyor. Öyleyse insanlara bankalar aracılı ğıyla aynı eziyeti reva görmelerinin nedeni acaba ne olabilir diyeceksiniz. Belirtildiği ne göre, devlet kara paranın peşindeymiş. Bunu anlayabiliyorum, vergi ödemek bu ülkede kutsallık ölçüsünde bir görev sa yılır ama, vergi cennetlerine kaçırılan pa raların da az buz olmadığı yolunda gaze telerde sıkça haberler yayımlanır. Doğru su ben bunlara pek inanmak istemiyorum. Hayalimdeki İsveç’e toz kondurmak iste miyorum. Daha doğrusu istemiyordum. Nasıl toz kondurabilirdim ki. Gençliği miz yolda bulunan cüzdanların polise tes lim edildiği ve sahibine ulaştırıldığı gibi anekdotları dinleyerek geçti. Bunların et kisinde kalmış olmalıyım ki, bir gece rü yamda Allah katındaki meleklerin İsveç li olduğunu görmüştüm. Melekleri bile İs veçli zannediyordum ama, birkaç hafta önce yaşamımın yarısından çoğunu ge çirdiğim bu ülkeyi tanıyamamış olabilece ğimi yazmıştım. Hatta kitaplar alıp oku yup İsveç’i anlamaya çalışacağımı da be lirtmiştim. Kitapları aldım. Bir yanda kitaplar, öte yanda gazetelerdeki mide bulandırıcı ha berler. Ahlak deyince dünya bir tarafa, İs veç bir tarafa diye düşündüğümden ha berler kahredici. Neyse, “Svensson Kim dir” kitabında merakımı giderici, bilgile ri buldum. Kitabın bölümlerinden birinin başlığı “Svensson ve Ahlak”. Daha birin ci cümlede yıkıma uğradım. “Svensson’un söylediği ile yaptığı her zaman uyuşmaz, özellikle ahlak söz konusu olunca” diyor ilk cümlede. Bu kitabı münafıkın biri yaz mış olmalı. Şöyle devam ediyor: “Vergi ka çırmak, içkili araba kullanmak, kaçak işçi çalıştırmak çok az rastlanan şeyler değil dir.” Allah Allah, ben deryada yaşayıp de nizi bilmeyen balıklar gibi yaşamışım me ğer burada. Stockholm Üniversitesi, kri minoloji bölümünden Prof. Jerzy Sarnecki de paragrafın son cümlesinde sanki beni uyuduğum uykudan uyandırmak için ses leniyor: “Svensson’un çok dürüst olduğu yolunda bir efsane vardır ama gerçek öyle değildir.” Keşke şu kitapları almasaydım. Hayal dünyasında yaşamak daha iyiydi. ‘Hitler’ emekliliği Geçenlerde okuduğumuz bir haber hepimizi şaşırttı. Şaşkınlık yerine şoka uğradık desem daha doğru olacak. Meğer Almanya 1950’de yürürlüğe giren bir yasa uyarınca, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’in saflarına katılan yabancılara emekli aylığı ödüyormuş. İsveç’ten 200 kişinin Hitler’in saflarına katıldığı biliniyordu ama onlara hâlâ maaş ödendiğinden kimsenin haberi yoktu. Çoğu öldüğünden, bazıları dul eş olmak üzere şu anda düzenli “Hitler emekliliği” ödenenlerin sayısı İsveç’te 15 imiş. Haberde, diğer ülkelerdeki Hitlercilere de Almanya tarafından düzenli emekli aylığı ödendiği belirtiliyordu. Belçika’da bu uygulamaya büyük tepki gösterilmiş. Belçikalılar “Bu rezaleti sonlandırın” diye Almanya’yı protesto etmişler. İsveç’ten böyle bir protesto sesi yükselmedi. İsveçliler sadece gelen emekli aylıklarından İsveç’te vergi alınmalıdır diye hassasiyet gösterdiler. İsveçliler için vergi kutsallık ölçüsünde önemlidir diye belirtmiştim. Hitler falan işin ayrıntısı olsa gerek... Ah şu politikacılar “Svensson Kimdir” adlı kitabın, “Svensson ve Ahlak” bölümü, “İsveçlinin özü ve sözü birbirini tutmaz” anlamına gelen cümleyle başlıyordu. Alın işte günlerdir Liberal Halk Partisi’nden bir milletvekilinin yolsuzluk haberiyle yatıp kalkıyoruz. Söz konusu milletvekili kadın, başka şehirden olduğu için Stockholm’de aylığı 13 bin krondan (yaklaşık 1300 Avro) ev kiralamış. Parlamento da hanımefendiye her ay en üst sınır olan 8 bin kronluk ödeme yapmış. Ortaya çıktı ki, hanımefendinin kiraladığı evin sahibi kocasıymış ve bu çarkı altı yıldır sürdürmekteymiş... Parti başkanı kamuoyu baskısı altında zor durumda kaldı. Vekile istifa etmesini rica etti. Bakalım ne olacak. Çevre Partisi’nin eski sözcüsünden havayolu taşımacılığında zehirli atık gazların azaltılması için ne yapılabileceği konusunda bir öneri hazırlaması istendi. Raporu sipariş eden çevre sorunlarından sorumlu başbakan yardımcısı. O da Çevre Partisi’nin şimdiki sözcüsü. Eski sözcü hanımefendi raporunu hazırladı. Raporda uçaklarda bioyakıt kullanılmasını önerdi. Ertesi gün gazetelerde okuyoruz ki hanımefendi, bioyakıt şirketinin yönetim kurulu üyesiymiş. Bu günlerde de şirketin hisse senetlerinden almış. Şeytan diyor ki.... [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle