18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1317 MART 2019 PAZAR Duayen yenidenÜnlü fotoğrafçı Bruno Barbey’in ‘My Morocco’ sergisi Leica Galeri’de açıldı İstanbul’da Dahaönceİstanbul’u fotoğraflayıp sergi açan ustayla bir araya gelerek karelerini konuştuk Meknes 1985: “Bu benim için önemli bir fotoğraf. Fas’ın ilk sultanının türbesi.” Sale, Rabat yakınları: “Bu da benim için önemli bir fotoğraf, çünkü ben çocukken burada oyun oynardım. Fotoğrafta ise küçük kızın saçına kına yakıyorlar.” ORHUN ATMIŞ Yapı Kredi bomontiada’da kurulan Leica Galeri İstanbul, 2019 yılının ilk sergisinde Magnum fotoğrafçısı Bruno Barbey’i ağırlıyor. Sanatçının katılımıyla 14 Mart tarihinde gerçekleştirilen açılış davetine fotoğraf severler yoğun ilgi gösterdi. 1964 yılında bu yana Magnum Fotoğraf Ajansı’na üye olan, 19921995 yılları arasında ise ajansın başkanlığını yürüten Barbey’in “My Morocco / Benim Fas’ım” başlıklı sergisi, Fotografevi işbirliğiyle 25 Mayıs’a kadar görülebilir. 50 yılı aşkın süredir beş kıtada fotoğraflar çeken sanatçıyla bir araya geldik. Sergi fikrinin nasıl ortaya çıktığını ve fotoğrafların ne anlam ifade ettiğini şöyle anlatıyor usta fotoğrafçı: “Ben Fas’ta doğdum. 12 yaşına kadar da orada yaşadım. Fotoğrafçı olmaya karar verdiğimde Fas’a geri dönüp orayı fotoğraflama projem de vardı. Birçok defa gi dip geldim, 30 yıl boyunca aralıklarla çektiğim fotoğraflar bu sergide yer alıyor.” Fas’taki Fes şehrinin favori şehirlerinden biri olduğunu söyleyen Barbey, yüzyıllardır değişmeyen bu şehri fotoğraflamış. Barbey, şehir “canlı bir müze gibi” diyor. Sergide yer alan fotoğraflardan bazıları da bu şehre ait. Türkiye’de Fas ile sergi açmanın fikrinin ise kültürel yakınlıktan kaynaklandığını ve bazı insanların Fas’ı ziyaret etmesini sağlayabileceğini ifade ediyor Barbey. ‘Mesafe koymuştum’ 78 yaşındaki us Bruno Barbey ta isim Nijerya, Kamboçya, Vietnam, Bangladeş ve birçok Or tadoğu ülkesinde iç savaş lar ve ayaklanmaları takip eden bir fotoğrafçı, ancak kendini savaş fo toğrafçısı olarak görmediğini söylü yor. Nedenini ise “Magnum’dan ön ce fotoğraf muhabirliği yapmıyor dum. Magnum’daki fotoğrafçıların çoğu iki yönlü, dünyada meydana gelen tarihi olayları da fotoğraflıyor lar, başka uzun süreli işler de ortaya koyuyorlar. O yüzden savaş fotoğrafları da çektim. Ama ben kendimi savaş fotoğrafçısı olarak tanımlamıyorum” sözleriyle açıklıyor. Son yıllarda İstanbul’a sıkça yolu düşen fotoğrafçının 2010 yılında “Bruno Barbey’nin İstanbul’u” isimli bir sergisi açılmıştı. Serginin Yapı Kredi Yayınları’ndan bir de kitabı çıkmıştı. İstanbul’a olan ilgisini sorduğumuzda, “Çok fazla gelirdim, evet. Ama politik şartlardan ötürü biraz mesafe koydum” yanıtını veriyor Barbey. Ancak İstanbul’la ilgili fotoğraf çalışmalarını tamamlamak, bunun için de İstanbul’a daha fazla gelmek istediğini de belirtiyor. “İstanbul benim en sevdiğim şehirlerden biri” diyen Barbey, diğer sevdiği şehirler arasında Rio de Janeiro, Şangay, Hong Kong’u sayıyor. Fransız Ulusal Liyakat Nişanı sahibi sanatçı günümüzde ağırlıklı olarak Çin’de fotoğraf çekiyor ve yeni bir proje üzerinde çalışıyor. 2018’in ekim ayında hayatını kaybeden usta fotoğrafçı Ara Güler’le uzun yıllar önce tanışan Barbey, Güler’i de anarak onun misafirperverliğinden ve cömertliğinden bahsediyor. Modern ressam Faure, Eskişehir’de Faure İngiltere’de yaşamını sürdüren Monacolu modern resim sanatçısı Patrick Faure dün başlayan ve 24 Mart’a kadar sürecek olan “Hepimiz İkarus’uz” temalı sergisi için Eskişehir’deydi. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin davetlisi olarak Karikatürlü Sanat Evi’nde düzenlenen sergide Patrick Faure, Göbeklitepe ve Yazılıkaya gibi Türkiye’nin ceşitli antik şehirlerinden esinlenerek yaptığı çalışmalarını Eskişehirli sanatseverlerle buluşturuyor. Patrick Faure, ayrıca Eskişehir’de “Amerikalı Kızılderililer” serisini de sanatseverlerle buluşturacak. l Kültür Servisi Boğaziçi Caz Korosu Avrupa Turnesi’ne çıktı Bugüne kadar yaptığı en büyük Avrupa Turnesi’ni gerçekleştirecek olan Boğaziçi Caz Korosu, Genel Sanat Yönetmeni ve kurucu şefi Masis Aram Gözbek yönetiminde 5 ülkede ve 8 farklı şehirde konser vererek Türkiye’yi temsil edecek. Koro, 1525 Mart tarihleri arasında gerçekleştireceği turnenin ilk konserini önceki gün Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da verdi. Koro, bugün Sırbıstan’ın Novi Sad ve yarın Zrenjanin şehirlerinde, 19 Mart’ta Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, 20 Mart’ta Avusturya’nın başkenti Viyana ve 22 Mart’ta da Graz şehrinde konser verecek. Son konserler Slovenya’nın 23 Mart’ta Ljubljana ve 24 Mart’ta Koper şehirlerinde olacak. l Kültür Servisi Sofi Tukker’den anlamlı destek New York çıkışlı jungle pop ikilisi Sofi Tukker, 30 Mart akşamı Zorlu PSM’de verilecek konserinde Givin mobil uygulaması aracılığıyla genç kızların eğitim bursuna destek oluyor. Uygulama üzerinden TEV’e bağış yapan kullanıcılar konser bileti, çeşitli hediyeler ve sanatçılarla tanışma fırsatı yakalayacaklar. l Kültür Servisi Güreli ve Kalben aynı sahnede Popüler müzik tarihimizin anıt isimleri ile yeni kuşağın gelecek vaat eden sanatçılarını aynı sahnede buluşturan “Kökler ve Filizler” serisi mart ayında da Babylon’da devam ediyor. Serinin dördüncüsünde; besteci ve söz yazarı Mehmet Güreli ve özgün sesiyle dikkat çeken Kalben, “Kendine Has” konserleri kapsamında 20 Mart akşamı Babylon’da konser verecek. Biletler, Mobilet iOS ve Android uygulamaları ile mobilet.com üzerinden ve Babylon Gişe’den satın alınabiliyor. l Kültür Servisi Muratpaşa’da alkışlar Tanini için Türk sanat müziğinin isimlerinden Melihat Gülses ve piyanoda Burçin Büke, kanunda Tahir Aydoğdu, neyde Bilgin Canaz’dan oluşan Tanini Trio, Antalya’da Muratpaşa Belediyesi Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde konser verdi. Antalyalı sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği konseri Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve eşi Ümran Uysal da izledi. Tanini Trio, konser sonunda ayakta alkışlandı. l İHA Fazıl Say, gençlerle birlikte TİM’de çaldı Fazıl Say, ÇEV Sanat’ın Genç Yetenekler projesi kapsamında eğitimlerini sürdüren Elvin Hoxha Ganiyev ve Cemal Aliyev’le önceki gün TİM Show Center’da konser verdi. “Fazıl Say & Genç Yetenekler” isimli konserde ilk olarak Fazıl Say, Beethoven’ın bir eserini yorumladı. Ardından Fazıl Say, Elvin Hoxha Ganiyev ve Jamal Aliyev; César Franck’ın keman sonatını; Say’ın “Dört Şehir Sonatı” ve “Space Jump” adlı eserlerini birlikte seslendirdiler. Üçlü konser sonunda İzmir Marşı’nı dinleyiciyle buluşturdu. l Kültür Servisi Patlıcan yerine beka yiyin! Baktılar ki “Eyyy kadınlar, eyyy feministler, eyyy ezan bayrak düşmanları, eyyy ezan okunurken düdük öttürüp ıslık çalanlar” yalanları tutmadı... Baktılar ki kendi yandaşları bile “Bu kadar yalan yeter” demeye getirdi... Baktılar ki yalan karşısında hakikat er geç ortaya çıkar... Yine de görmezden geldiler. Utandılar mı? Özür mü dilediler? Yanılmışız mı dediler? Yine aldatıldık ya da “aldatılmışız” dediler mi? Yoo! Tam tersin yaptılar. Kimi Çorum, Maraş katliamlarını hatırlattı “kırmızı çizgimiz” diyerek, kadınları tehdit etmeyi sürdürdü. Sonuçta söylem biraz çarpıtılarak şuna dönüştü: “Ezanımıza da saldırsalar, ekonomimize de saldırsalar diz çöktüremeyecekler.” Son çırpınışlar Ekonomi deyince: (Özlem Yüzak’ın “Yoksa ezberi patates mi bozacak?” yazısını kaçırmadınız umarım!) Ezan tutmadı ekonomi verelim misali, ekonomimizin nasıl da şahlandığını dillerine doladılar. Şimdi sıkı durun: “Patlıcan yazın ucuzlar, biberdomates yaz aylarında bollaşır. Bekayı patlıcanla mukayese etmek izansızlık değil mi? Bekayı tencerenin kaynayıp kaynamadığıyla değerlendirmek haksızlık değil mi?” “Patlıcan pahalıysa bu dünyanın sonu değildir, ucuzladığında herkes alır doya doya yer. Peki beka yenir mi?  Ucuzu, pahalısı olur mu?” “Beka olmadan aç kalktım tok yattım demek hiç mümkün olur mu? Beka yoksa vatan yoktur, akşam kuracağımız bir sofra, bereket, bağımsızlık yoktur.” Son yılların mizah şaheseri bu konuşmayı önce Canan Karatay yapıyor sandım. O da her sebzeyi mevsiminde yiyin diyor ya... Meğer o değil, Bahçeli’ymiş konuşan... Cumhur İttifakı’na önerim: “Siz siz olun patlıcan bulamıyorsanız; beka yiyin.” Vatanın, ülkenin değil, kendi bekanızı yiyin. Eskişehir’de bahar Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen “Kent ve Kültür” söyleşilerinde Haydar Ergülen’in konuğuydum. Güzel insanları, büyülü insanları konuştuk. Ev sahibi hem Eskişehirli hem de şair olunca sohbet su gibi aktı... İstanbul’dan sonra Eskişehir tam bir bahar havasında... Yılmaz Büyükerşen’in yarattığı bu mucize kent, aynı zamanda gençliğin, üniversitelilerin, öğrencilerin, kültür ve sanatla iç içe yaşayanların; estetiğin egemen olduğu kent... Bu özellikler tamam. Ama bence gerek Eskişehir’in, gerek her kesimin sevgisini kazanmış Ahmet Ataç başkanlığındaki Tepebaşı ilçesinin en önemli özelliği, burada ayrımcılığın olmaması... Ve bu özellik insanın içini müthiş rahatlatıyor! Darısı öteki illerin, ilçelerin başına... Hapisteki Ayşe Düzkan’a 8 Mart geride kaldı. Benim de aklım 8 Mart’ı hapishanede geçiren ve Feminist Gece Yürüyüşü’ne ilk kez katılamayan Ayşe Düzkan’da kaldı. Ayşe Düzkan ülkemizdeki feminist hareketin önemli bir kalemi. Gazeteci ve yazar. Neden mi hapiste? (Abes bir soru... Günümüzde, ülkemizde bir yazarın neden hapiste olduğunu sormak kadar aptal bir soru olamaz... Geçelim.) KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin “Nöbetçi Yayın Yönetmenliği”ni yaptığı için hapiste. 8 Mart nedeniyle PEN Türkiye Yazarlar Derneği olarak içimizden birinin onu ziyaret etmesini istedik. Avukat olarak hapistekileri sınırsız ziyaret etme hakkı olan yazar arkadaşımız, aynı zamanda Uluslararası PEN Yönetim Kurulu üyesi Burhan Sönmez, Bakırköy Cezaevi’ne gitti... Ancak Ayşe Düzkan’ı görmesine izin verilmedi. Efendim, meğer uygulama değişmiş! Artık hapistekiler, “mahkum” statüsüne geçerse, sadece 3 defa avukat görüşmesine izni varmış... Velhasıl, avukat olarak bile Ayşe Düzkan’a ulaşamadı. Burası Türkiye! Sevgili Ayşe Düzkan, eğer bu yazıyı okursan bil ki, bu 8 Mart’ta dünyadaki 150 PEN Merkezi’nin yazarları sana sevgilerini iletti. NOT: Sevgili okurlar, bugün İstanbul Yeşilköy’deki CNR EXPO Kitap Fuarı’nın son günü. Saat 14.00 16.00 arasında kitaplarımı imzalıyorum. Yolu düşenleri beklerim. Yaşanm?şl?ğ?n, emeğin, mücadelenin, vahşi doğan?n yazar? jack london 10 kitab?yla yordam e d e b i y a t ’ta! Usta çevirmen Mete Ergin’in Türkçesiyle... Tamamı 2272 sayfa 10 Kitap, 150 TL. YordamEdebiyat • YordamEdebiyat • YordamKitap • www.yordamkitap.com C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle