24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 9 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ HAFTA SONU Dijital ilham perileri Ne soruyor: istiyorsunuz İnsanları vampirleştirip türünü yok eden bir virüs, yine tüm insanlığı kısırlaştırarak 25 yıl boyunca tek bir çocuğun bile doğ mamasına sebep olan bir başka virüs, hafıza döngüsünde sıkışıp kalan ve her gece aynı partiye giderek ertesi sabah aynı güne uya nan bir kadın, küresel sermaye aktörlerinin deniz ülkütekin çocuklarının eğitim gördüğü bir okula git mek zorunda kalan ve kendi değerleri ile yeni yaşantı sı arasında sıkışıp kalan evsiz bir genç ve benzer pek çok örnek... Hepsi zihninizin içinde sizinle birlikte yaşıyor, hayatınızdan bir parça oluyor, gitmek istediklerin de ise o parçayı ken dileriyle birlikte gö türüyorlar. Sıkışmışlık his si ve hayatta kalma dürtüsü; daha ge niş anlatımıyla ne rede olursanız olun, hangi sisteme en tegre yaşıyorsanız yaşayın, bir labiren tin içinde dönüp duruyormuş his si, eş zamanlı olarak büyük bir yı kımla insanlığın büyük kısmının yok olmasının ardından, hayatta kalan seçkinlerin! Yaşam ve me deniyeti yeniden kurma hedefi si ze eşlik ediyor. Bu eşliğin diziler ve filmlerden oluşan uluslarara sı alanda izleyici bulan yapımlar la evlerinize giren bir kurgu evre ni olduğunu düşünebilirsiniz. Pe ki günlük hayata döndüğünüzde bu evreni ardınızda bırakabiliyor musunuz? Evet mi hayır mı? Cevabınız evet ise sizi dijital içerik platformu Netflix’in yapımlarına bir göz atmaya davet ediyorum. Geçen yıl tüm marka değerlendirme istatistiklerinde dünyanın en güçlü 100 markası içinde gösterilen platform, içerik üretimi alanında çağ değiştiren bir yeniliği evlerin oturma odalarına, televizyon ekranlarına yerleştirmeye başladı. 20. yüzyılın konvansiyonel medya araçlarının size dayattığı içeriklere artık mecbur değilsiniz. Sayısız seçenek ve içerik dijital içerik olarak istediğiniz saatte ve biçimde sizleri bekliyor. Ne bor ne de toryum, yeni dünyanın en büyük madeni dijital kablo ağlarının arasında yer alıyor. Ağzınıza takılan bir nakarattan, duvarınızın rengine hemen her şey bu madende gizli... Cevabınız hayır ise, size günümüz dünyasının en değerli madeni ile tanıştırayım; petrol, bor veya toryumdan bahsetmiyorum. Bu madenin ismi veri. Çağımızın en önemli madenciliği toprak altında değil, dijital hatların, kablosuz bağlantı ağlarının içinde yapılıyor. Gazetecilik jargonuna “veri gazeteciliği” olarak geçen, oysa kamuya büyük verinin, çok küçük kısmını sunan bir akışla karşı karşıyayız. Milyonlarca insanın duygusal yönelimleri, bel li durumlara karşı gösterdikleri tepkiler, coğrafi, arketipsel ve ulus özelliklerinin duygu ve davranışlara eklediği kitlesel yönelim biçimleri dijital olarak depolanıyor. Bu, sandığınızın aksine gizli bir bilgi de değil. Büyük veri ismiyle teknoloji haberleri içinde izlediğiniz, ama ne için kullanıldığını tam olarak bilmediğiniz bir ağ. Peki bu ağdaki yığın içinden ortaya çıkan veriler nerede karşınıza çıkıyor? Defalarca dinlediğiniz şarkıda aklınızda çıkmayan bir nakarat, ruh halinizi değiştiren bir müzik klibi, bitirdiğinizde hayatınızı değiştiren bir kitap, tam olarak sizi betimlediğini düşündüğünüz bir film karakteri, dakikalarca izlemekten kendinizi alıkoyamadığınız bir sanat eseri, çocukluğunuzda izlediğiniz ve hâlâ aklınızdan çıkmayan bir çizgi film... Dijital ilham İlhama atıf yapmak, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir söylence olsa da günümüzde pek çok şey gibi ilham perilerinin de dijitalleştiğini söyleyebiliriz. Yaratıcı kişiye ay ışığı eşliğinde geldiğine inanılan, yaratıcının büyük kitleleri harekete geçirecek ve zamanları aşacak güçte bir eseri ardında bırakmasını sağlayacak ilhamın günümüzdeki karşılığı belki de Netflix evreninde. İzleyiciye sunulan bir labirentte veya postapokaliptik (Kıyamet Sonrası Bilim Kurgusu) kurgu dünyasında yarattığı karakter özdeşleşimi ise veri toplamak için en uygun alan. Peki bu büyük veri nasıl elde ediliyor? Cevabını merak ediyorsanız, Netflix’te kısa süre önce yayına giren “Black Mirror Bandersnatch” isimli filme bakalım. Küçükken annesini kaybetmiş, babasıyla sorunları olan ve 1984 yılında yaşayan Stefan isimli bir gencin, Bandersnatch isimli (okuyucunun kendi macerasını seçebildiği) kitaptan esinlenerek yarattığı bilgisayar oyunu üzerine kurulu bir hikâyesi olan filmi asıl farklı yapan ise, tıpkı esinlendiği kitapta olduğu gibi izleyicinin karaktere kendi seçimleri doğrultusunda yön vermesi. İlk bakışta, ilgi çekici parlak bir fikir gibi görünse de, bu yöntem filmin kendi hikâyesi ile birebir örtüşüyor. Çünkü Stefan’ın (sizin) vereceği kararlara göre birkaç farklı son kurgulanmış. Bu sonlardan bir tanesinde ise Stefan babasının, kendini çocukluğundan beri manipüle eden “Program ve Kontrol Çalışması” isimli bir deneyin parçası olduğunu öğreniyor. Ancak kurguda babanın işlevini izleyici ele almış oluyor ve izleyicinin verdiği kararlarla, Stefan’ın delirmesine sebep olan bu yönlendirme biçimi günümüz eğlence anlayışının bir parçası olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla katmanlı olay örgüsüne izleyici, sırf karaktere dijital platform üzerinden yön vererek değil, aynı zamanda kurgunun işlevini yerine getirerek de dahil oluyor. İçerik boyunca izleyici kendini, kurgunun ve karakterlerin efendisi gibi hissetse de filmin sonlarından birinde, ana karakterin iyice karmaşıklaşan hayal dünyası içinde çırpınışı sırasında bilgisayar ekranında beliren ve ana karaktere bir Netflix televizyon şovunun içinde olduğunu bildiren yazı kurguyla gerçeği, ana karakterle sizi birbirinden ayrılmaz hale getiriyor. Sadece oyun! Abartı olduğunu düşünüyorsanız sosyal medya üzerinden Stefan’ın hayatını, verdiği kararlarla mahvettiğini düşünerek travma yaşayan izleyiciler için Stefan’ı oynayan Fionn Whitehead’ın açıklamasını ekleyeyim: “Herkese söylüyorum, o kadar endişelenmeyin, bu sadece bir oyun!“ Filmin ya da oyunun gerçekçi yapısının izleyici tarafında yarattığı etkiler başlı başına bir deney alanını çağrıştırsa da asıl büyük veri yi oluşturan kısmını göz ardı etmemizi sağlıyor. Filmin bir sahnesinde Stefan zihinsel olarak kontrolsüz bir durumdadır, babası da onu sakinleştirmeye çalışmaktadır. Sahnede izleyiciye “Stefan babasını öldürsün mü” diye sorulur. Sadece bu sahnede verilen cevaplar üzerinden oluşacak veriyle oldukça büyük bir veri elde etmek mümkün. İnsanların ne kadarı böyle bir baskı altında ve paranoya şüphesi içinde ailesinden birisini öldürebilir. Bu in sanların oranı ABD’de ne kadar ya da Türkiye’de? Verdiğiniz cevaplar belki kişisel olarak bir önem taşımıyor, ama büyük verinin parçası olarak size, hayran olacağınız pop yıldızı, yazın tercih edeceğiniz moda renkler, bir sonraki intihar bombacısının rotası ya da izleyeceğiniz dizi olarak dönmesi mümkün. Şimdi bir labirentin içinde sıkıştığınızı ve büyük bir felakete doğru gittiğinizi düşünüyor musunuz? Cevabınız evetse, başa dönün! GRİBE KARŞI TAMAMEN SİLAHSIZ DEĞİLİZ! Griple savaşın yılmaz neferleri FATMA ÖZSEL ÖZCAN (*) Kış aylarında bizi dermansız bırakıp yatağa mahkum eden soğuk algınlığıyla vücudumuzun savaşı ortalama 12 hafta sürmektedir. Merak etmeyin bu savaşta eliniz kolunuz bağlı değil, bol ca dinlenme ve doğa ananın biraz yardımıyla iyileşme sürecinizi hızlandırabilirsiniz. Kışın acilleri doldurup taşıran, bitip tükenmek bilmeyen bu hastalıkta dengeli beslenmemize yardımcı hastalık savaşçısı 13 besinle hastalık sürecini hafifletebiliriz. 1 ET VE TAVUK SUYU: İlikli kemik, kırmızı et ve tavuktan elde ettiğiniz suları isterseniz içecek gibi tüketebilirken yemeklerinize de katabilirsiniz. Protein ve çinko, harap olan dokuları tamir ederek hastalıkta kas kaybını önler. 2 SARMISAK: Sarmısak çiğ olarak tüketildiğinde bağışıklık güçlendirici etki göstermektedir. 10 gramın üzerinde tüketimi tansiyonu düşürebildiğinden düşük tansiyonlu bireyler tüketirken dikkatli olmalıdır. Sarımsağın antimikrobiyal etkilerini keşfeden ortaçağ hekimleri, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için yüzlerine taktıkları maskeyi sarımsak özsuyu ile ıslatırlardı. 3 YOĞURTKEFİRTURŞU: Bağırsak sağlığının önemi gün geçtikçe artmaktadır. Yapılan son çalışmalar probiyotik bakterilerin bağırsaklardaki artışının bulaşıcı hastalıkları önlediğini göstermektedir. Günde 2 küçük kase yoğurt ve 2 su bardağı kefir tüketerek bağırsak dostu bakterilerinizi artırabilirsiniz. Ev yapımı turşular, içerisindeki tuz oranlarının yüksekliği nedeniyle kalp ve damar hastalıkları için riskli bir yiyecektir. Turşunun içerisindeki sirke, tuz ve probiyotik bakteriler enfeksiyonlarla savaşmamıza yardımcı olduğundan daha az tuzlu, daha çok sirkeli turşular tüketebilirsiniz. 4 BROKOLİ: Zengin vitamin, mineral ve lif içeriğiyle soğuk algınlığıyla savaşan destekçi bir bağışıklıkseverdir. Tabağınıza ekleyeceğiniz haşlanmış, zeytinyağı ve limonla harmanlanmış bir porsiyon brokoli sizi daha dinç hissettirecektir. Polifenol çeşitliliğinin sağlanması için diğer sebzeler de beslenmemizde mutlaka yer almalıdır. 5 YULAF: Beta glukan, E vitamini ve polifenol zenginliğiyle immün sistemi desteklemektedir. Anne sütüne en yakın süt kabul edilen keçi sütüne katılan, 45 yemek kaşığı yulaf, birer tatlı kaşığı tarçın, zerdeçal ve bir porsiyon kırmızı meyveyle hasta kahvaltılarını daha çekici kılabilirsiniz. 6 SİYAH TURP: Turp; askorbik asit (C vitamini), folik asit ve potasyumca zengin olduğu gibi, aynı zamanda iyi bir B6, riboflavin, magnezyum ve kalsiyum kaynağıdır. Turpun faydalı etkileri için çiğ ve taze olarak tüketilmesi önerilmektedir. Turpun içerisine bal konulup bir gece bekletilip süzülerek elde edilen sıvının sabah akşam birer fincan içilmesi en etkin tüketim şeklidir. Bir rivayete göre Lokman Hekim, gezgin olarak hekimlik yaparken Turfan’a gelmiş. Turfan’ın her yerinde turp yetiştiğini görünce, “Bu yurdun insanları hastalanmaz, çünkü burada turp çok. Onun için burada kalıp hekimlik yapmaya gerek yok” demiştir. 7 HAM BAL VE PROPOLİS: Propolis, arıların bitki sap, yaprak ve tomurcuklarından topladığı antibakteriyel ve antioksidan etkilere sahip bir arı ürünüdür. Düzenli tüketildiğinde bağışıklığı güçlendirerek hastalanma sıklığının azalmasına yardımcı olur. Antioksidan etkisi nar suyu ile karşılaştırıldığında, nar suyundan tam 80 kat daha güçlü antioksidan etkiye sahip olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Ham bal pastörize edilmemiş işlemden geçirilmemiş baldır. Pastorize edilmemiş bal kristalize olabilir. Ham bal ve propolis tüketimi soğuk algınlığı semptomlarını hafifletmektedir. Özellikle şeker hastaları ve kilo problemi yaşayanlar ve alerjisi olanlar dikkatli olmalıdır. 8 ZENCEFİL: Öksürük düşmanı olan zencefil mukuslara etki ederek balgam atı mını kolaylaştırır. Günde 23 defa içilen zencefil çayı hastalık belirtilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur. 9 ZERDEÇAL: Büyük bir antioksidan ve iltihap sökücüdür. Sıcak suyun içerisinde karabiber, bal ve limon karışımıyla en büyük etki sağlanır. Son yıllarda yapılan araştırmalar zerdeçalın vücut direncini artırarak halsizliği ortadan kaldırmaya yardımcı olduğunu göstermektedir. Günde bir çay kaşığı toz zerdaçalı güvenle tüketebilirsiniz. 10 SU: Vücut ısının dengelenmesi ve mikroplarla verilen savaşta su önemlidir. Hastalık döneminde çay, kahve tüketimi azaltılmalıdır. Günde 2 fincan güvenilir aktarlardan, familyasından emin olunan papatya, kuşburnu ve adaçayı tüketilebilir. Günlük sıvı tüketimi artırılarak en az 2.53 litre su içilmelidir. 11 C VİTAMİNİ: Önemli antioksidanlardan biri olan C vitamini vücuttan zararlı maddelerin atılmasında ve savunma sisteminin güçlendirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu C vitaminin en bol olduğu besinlerdir. Hastalık döneminde günde 56 porsiyon meyve ve sebze tüketimine dikkat edilmelidir. 12 BALIK: Son yıllarda D vitamini ve omega 3’ün bağışıklık hücrelerinin üretiminde etkili olduğu ve eksikliklerinin birçok hastalıkla ilişkili olduğu bulunmuştur. Soğuk kış günlerinde haftada 23 kez mevsimine uygun balık tüketimi bağışıklığımızı olumlu yönde etkiler. Balığı çeşitli nedenlerle tüketemeyenler ceviz, fındık, zeytinyağı tüketimlerini artırmalıdır. 13 HAVUÇ: Antienfeksiyon vitamini olarak bilinen A vitamini yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze meyvelerde bulunur. A vitamini yağda çözünen bir vitamin olduğundan bu besinleri pişmiş ve yağ eklenmiş olarak tüketmeniz önemlidir. Havuç tarator, içerisindeki havuç, sarmısak, zeytinyağı ve yoğurtla çok lezzetli hastalık önleyici bir mezedir. (*) Beykoz Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Arş. Gör. Dyt. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle