24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HAFTA SONU EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY 119 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ Dayanışma yaşatırÖyküArin,nadirolarakgörülenJMMLilemücadeleediyor.Nakiliçinbirayıkaldı Kuruldu, tepki gelince ligden çekildi Öykü Arin 3.5 yaşında, lösemi tedavisi için kök hücre bağışı bekleyen onlarca çocuktan biri. Türkiye’de ve dünya da pek çok insanı yan yana getirdi. Başka ço cuklar için de umut oldu. Öykü’nün ailesi de kızlarının iyileşeceğine yürekten inanıyor. Umut, onları ayakta tutuyor. Şimdi sıra biz de. Öykü’yü yaşatmak elimizde. Öykü’nün fo toğraflarına bakıp ah vah demek, sosyal med yada kampanya videolarını paylaşmak, be ğenmek yetmez. Yapmamız gereken kök hüc re bağışı için harekete geçmek. İşlem çok basit ve kısa. En ya kın Kızılay’ın kan alma merkezi ne gidip form dolduruyorsunuz. hilal köse İki dakika bile sürmeden bir tüp kan veriyorsunuz. Hepsi bu... Öykü Arin, hastalığının tanı sından önce çok sık hastalanmış. Vücudun da, morararak kaybolan, kırmızı döküntüler ortaya çıkmış. Kanındaki lökosit 18 binin al tına düşmüyormuş. Pek çok doktor ve anabi limdalına başvuruyla, ağır antibiyotik tedavi leriyle geçen yaklaşık yedi ayı var. Hastalık hızla ilerliyor. Bir ay içinde nakil olması ge rekiyor. Anne Eylem Şen Yazıcı, Öykü’ye ge beyken organ bağışının önemini anlatan bir belgesel çekmiş. O sırada, bir gün bağışa ihti yacı olacağını hiç düşünmemiş. Şimdi herke se çağrı yapıyor. “Bir gün sizin ya da sevdik lerinizin de başına gelebilir. Donör olun ve asla vazgeçmeyin. Ben bütün kalbimle Öykü Arin’in iyileşeceğine inanıyorum” diyor. Yazıcı, “Kök hücre veya organ bağışı yaparken aslında, kendiniz için, sevdikleriniz için, geleceğiniz için de bunu yapmış oluyorsunuz. Kaçınmayın” diyor. Çok cesur bir çocuk n Hastalığın tanısı ne zaman konuldu? Öykü Arin’de, 2018 Mart’ında bir takım döküntüler oldu. Sık sık hasta olmaya başladı. Yaklaşık 7 ay boyunca tanı konulamadı. Çok sayıda doktora gittik. Farklı farklı anabilimdalına başvurduk... En son Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Hemotoloji Anabilimdalı’nda Şebnem Hoca ve Özlem Hoca JMML tanısını koydu. n Ne hissettiniz o an? Kronik hastalığı var ve tanı koyulamıyor diye daha gergindim öncesinde. Tanı konulunca çok zor bir hastalık ama çaresi var uygun donör bulunacak, her şey iyi olacak diye düşündüm. Uygun donörün bulanamaması benim için bir hayal kırıklığı oldu. Ama genetik eşleşme gerçekten kolay değil. Şimdi Türkiye ve 12 ülkede kök hücre bağışı için kampanya yürütüyoruz. n Şimdi nasılsınız? Öykü nasıl? İyiyiz, umutluyuz. Tabii ki kaygılı günlerimiz de oluyor ama ben bütün kalbimle Öylü Arin’in iyi olacağını düşünüyorum. Çok güçlü, çok cesur bir çocuk. Tanının konulduğu hastanede nakil yapılamıyor. Donör bulunduğunda Antalya Medikal’de nakil yaptırmaya karar verdik. Bir ev kiraladık Antalya’da. Uygun donörün bulunmasını burada bekliyoruz. n Şu anda herhangi bir tedavi uygulanıyor mu? Nakilden başka kesin tedavi yolu yok. Nakil öncesi azasitidin denilen bir tedavi uygulanıyor. Üç kere yapıldı. Bir çeşit kemoterapi. JMML tipik lösemi değil. Nakil için yüzde yüz uyumlu donör gerekiyor. Bulunamazsa da Haplo dedikleri anneden yarı uyumlu kök hücre nakli denenecek. Onun riskleri daha yüksek. n Beklerken günleriniz nasıl geçiyor? tının pozitif yönde değişmesi için çaba göstermek her zaman önemli ve kıymetli bir şey oldu benim için. 2014 yılında Kornea İkilisi diye bir belgesel yapmıştım. n Öykü’ye gebeymişsiniz o sırada... Belgesel Kızılay’ın düzenlediği “Bir İyilik de Sen Yap” yarışmasında birinci oldu. Ödül töreninde dört aylık hamileydim. Doğrusu hiç aklıma gelmemişti bir gün benim de bir başkasından bağış yapılmasına ihtiyaç duyacağım. Şimdi hep şunu söylüyorum. Bu herkesin başına gelebilir. Sokakta büyüdü n Gebelik süreciniz nasıldı? Neşeli ve mutlu bir hamilelik süreci geçirdim. Çok sihirli bir şey hamile olmak. Çocuk sahibi olmak. Onun hareketini hissetmek içeride. O süreçte belgesel film yapmaya devam ettim. Hastalık ortaya çıkana kadar da hep hareketli ve neşeliydi günlerimiz. Öykü Arin’le belgesel film festivallerine gittik. Güzel keyifli zamalar geçirdik. Sokakta büyüdü. Ta ki o sık sık hastalanmaya başlayıncaya kadar. Daha güzel günlerimizin olacağına inanıyorum. n Anne olmakla ilgili ne düşünüyorsun? Kabaca geleneksel ve modern annelik arasında kalan pek çok kadın var. Benim de çelişkilerim çok oldu. Doğumdan sonra radikal değişimler oluyor kendinizde, hayatınızda, dünyaya bakışınızda, bütün ilişki n Kadının, anne olarak tam anlamıyla kendini gerçekleştirmesi mümkün mü peki? Bu, kadının düşlerini, düşüncelerini koruyabileceği, nefes alabileceği alanlarla mümkün, çocukla birlikte. Toplumsal hayat, çocukla birlikte kadının özgürleşebileceği alanlar yaratmalı. Sosyal çevre, çocuksuz kadınlara açık. Çocuk sesine tahammülü olmayan sosyal çevreler var. Çocuk sesini gürültü kabul eden... Çocuklar görünmez olmak zorunda değiller. Hayatın her alanında anneleriyle babalarıyla var olmalılar. Çocuk sesi gürültü değil çocuğun var olma hali. Kadının özgürleşmesiyse mesele, kamusal ve sosyal alanlar çocuklu bir şekilde tasarlanmalı. Öyle hayal edilmeli. Kadınlar özgürleşecek n Anneler arasında bir çatışma yok diyorsunuz... Kadınlar arasında bir çatışma yok ama varmış gibi gösteren bir toplumsal düzen var. Çocuklara ve kadınlara kapılarını kapatan... Çocuğunuzla sizi hayatın bir parçası olarak daha etkin kılmak yerine birtakım kalıplara sokuyor. Evde çocuk bakan kadınlar veya kariyer yapanlar... Bunlar suni ayrımlar. Bir karşılığı yok. Çocuk da kadın da özgürleşerek hayatını sürdüremiyorsa asıl mesele bu, gerisi bir yanılsama. Bence kadınlar birbirleriyle giderek barışıyorlar, birbirlerini daha iyi anlıyorlar, dayanışma içinde oluyorlar. İleride esas mesele daha da görünür olacak. Sosyal alanlar çocuğun varlığına, kadının özgürleşmesine da Değişiyor. Beş günde bir trombositi düşü ler yeniden ha açık hale gelecek. Kim yor. Trombosit alması gerekiyor. Azasitidin yorumlanı se özgürleşmek için çocu aldığında farklı oluyor ama onun dışında ge yor, bir başnel durumu iyi. Enfeksiyon riski yüksek, o ka düşünme ğundan vazgeçmek zorunda değil. konuda hassas olmamız gerekiyor. Morali biçimi kazani yüksek tutmaya çalışıyoruz. Neşeli, keyifli nıyorsunuz. n Sizi tanıyabilir miyiz? günler geçirerek daha dirençli olmasını sağ Modern anlamaya çalışıyoruz. Ne kadar dirençli olursa, ne, gelenek Aslında bilgisayar mühendisiyim. İkinci üniver o kadar kolay üstesinden geleceğini düşünü sel anne di yorum. Bence üstesinden gelecek. ye bir ayrım olduğunu siteyi film tasarımı üzerine okudum. Hem bilgisayar n Siz daha önce organ bağışı konusunda belgesel yapmışsınız. Neden bu konuya ilgi duymuştunuz? Ege Üniversitesi Hastanesi’nde kornea düşünmüyorum. Annelik hangi koşullarda olursa olsun, kendi bildiğiniz şekilde en iyiyi yapma mühendisliği hem de belgesel film çalışmaları yapıyorum. Eşitlik, özgürlük ve emek mücadelesi veren birisiyim. Daha hak nakli yapan hoca Sait Eğrilmez’in hikâyesi çok ilgimi çekmişti. Hoca, yüzde bir görme hali. Bir kadın olarak kendini gerçekleştirmek ve an kaniyetli bir dünya mücadelesi veriyorum. Gençlik yıllarımızdan beri sini sağladığı bir hastasıyla beraber müzik grubu kurmuştu. Başkalarının kornea nak ne olmak diye bir konu var bence. Bu da klasik anne verdiğimiz bütün emeklerin bir karşılığı olduğunu görüyoruz. Kime do li ve organ nakli yapması için gönüllü konserler düzenliyordu. Bu hikâyeyi anlatmak ler, modern anneler dahil herkes için problem kunduysak bunca yıldır, bugün bu kampanyanın bir parçası olarak önemli diye düşündüm. Bir başkasının haya li bir şey. karşımıza çıktı. ASLA VAZGEÇMEYİN n Kampanyanıza bugüne kadar kaç kişi katıldı? Belli değil. Kızılay rakam vermiyor. Yıl sonunda açıklanacak toplam rakamlar. Kasım ortasından itibaren başladık, önemli bir katkı sağladığımızı düşünüyorum. Bağış konusunda genel olarak sayı çok düşük. En az üç milyon olması gerekir. Türkiye’de sayı 246 binlerde... n Sosyal medyada yer alana videoda, donör olun ve asla vazgeçmeyin diyorsunuz... Türkiye’de eşleşme olduktan sonra vazgeçme oranı yüzde 20’ymiş. İğne korkusu yüzünden, zaman ayıramam diye düşünerek, ehlikeyif bir şekilde, yetişkin çıktı diyerek vazgeçenler oluyormuş. Bir hayat kurtarmak için zamanınızın çok minnacık bir kısmını ayırmak çok olmasa gerek diye düşünüyorum. n Kampanyanızdan etkilenen ama kor kup ya da başka türlü nedenlerle bağış yapmayanlara neler söylersiniz? Neden korktuklarını bilmiyorum. Bir kere bu ağrısız sızısız bir işlem. Ne bıçak altına giriyorlar ne başka bir şey. İlk dört gün aşı oluyorlar. Beşinci gün de damar yolundan kan alınıp, aşı ile artırılan kök hücreler kandan ayrıştırılıyor ve kendi kanına diğer damar yoluyla geri veriliyor. Kan verme işleminde korkulacak hiçbir şey yok. Günah olduğunu düşünenler vardı. Diyanet İşleri Başkanı’na konuyu iletmiştik. Onlar da sevap olduğunu belirten bir açıklama yaptılar. Korkulacak bir şey yok. Bu herkesin başına gelebilir, sizin ya da sevdiğiniz birinin. Korkmayın donör olun ve asla vazgeçmeyin diyorum. Cumhurbaşkanlığı değil Adalet galip bu kez! Türk futbolu, Süper Lig’in ‘yakın koru bilinmez, kulübü daha sahaya çıkmadan kapa madaki’ markası Ba tıverdi. Böylelikle Ada şakşehirFK ile uğra letspor da, TED de, Bal şadursun, geçen hafta Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Spor adı ile bir Arif kızılyalın gat ve diğerleri de sahaya çıkmadan, “masada” kazanmışlardı Cumhur kulübün kurulduğu haberi başkanlığı Spor maçını. Hük gündeme bomba gibi düştü. men galiptiler Beştepe’ye! Zamanlama da manidardı. Üstelik ne garip tesadüftür Cumhurbaşkanı Recep Tay ki kâğıt üzerinde kalan fiks yip Erdoğan’ın, TRT’de ka türde Beştepe’nin ilk hafta tıldığı bir programda, lider rakibi de Adaletspor’du! Başakşehir’i överek “İyi gidiyorlar, bu takımı ben kur Tepkiden çekindiler muştum” dediği günün tam Konu hassas olduğu için, ertesinde Cumhurbaşkanlı duyumlar da, “duyulduğu ğı Spor adı altında Ankara 2. yerde” kaldı. Örneğin, takı Amatör Küme’ye katılmak mın antrenmanlarını Beş için başvuruda bulunmuştu. tepe’deki Saray sınırla Futbol camiası bu durumu rı içinde yapacaktı. İlk du önceleri “şaka” sanacaktı! yum, Saray’daki futbol me Acaba Zaytung haberi miydi? raklısı personelin oynayacağı, ancak Osmanlıspor dahil Ankara’daki kalburüs Öyle ya, Galatasaraylısından Fenerbahçelisine, Beşiktaşlısından Trabzonsporlusuna, herkes BaşakşehirFK’yi “Siyaset hiç bu kadar taraf tutmamıştı” diye eleştirirken nereden çıkmıştı bu Cumhurbaşkanlığı Spor! Araştırıldı, bakıldı, şaka değildi. Gerçekten Cumhurbaşkanlığı Spor adı altında bir kulüp dernekler yasası statüsünde yaşama geçmiş, hatta kuruluş için Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu’na başvuru yapılmış, Ankara Amatör Kulüpler Federasyonu da bu ekibi, en alt lig sayılan 2. Amatör Küme 4. tü takımların altyapılarındaki yetenekli isimlerin bu takıma transfer olacakları yolundaydı. Bir başka duyum ise Gökçekler’in çekilmesinin ardından sahipsiz kalan Osmanlıspor’un isim hakkının İBBBaşakşehirFK örneğinde olduğu gibi el değiştireceği, böylelikle direkt profesyonel lige çıkacağı konuşulmuştu. Ne var ki, şöyle bir çekince de oluştu Cumhurbaşkanlığı Spor’u kuranlar arasında: “Yarın öbür gün lige katılırız, adımız dolayısıyla başarılı olmak isteriz, rakip takım taraftarları ya bize ‘en masum şekilde bile olsa küfür ederse ne olur?” gruba almıştı. Ad res de “BeştepeAn kara” olarak göste rilmişti. Maçlar mart ayı da başlayacak, Cumhurbaşkanlığı Spor Kulübü, ara larında Adalets por, T.A.İ. Spor, Ankara Perfor mans, Balgatspor, TED Ankara Ko lejliler gibi ekip lerle 1. Amatör Küme’ye çıkma mücadelesi vere cekti. Türkiye Ama tör Spor Kulüpleri Konfederasyonu ve TFF de haberi ‘biraz da çekinerek’ doğrulayacak, hatta Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi internet sitesinde yaptığınız aramada karşınıza, “018262” kulüp koduyla Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu logo olarak kullanan kulüp karşınıza çıkacaktı. Ne var ki, aradan 1 gün bile geçmeden, bir yalanlama furyası esti. Bazı basın organlarında yer alan haberde “Cumhurbaşkanlığı Spor Kulübü kuruldu” başlıklı iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor, Beştepe’ye yakın kaynaklar, “Cumhurbaşkanlığı Spor Kulübü” adıyla bir kulübün kurulduğu haberlerinin gerçeği yansıtmadığı bildiriyordu. Eş zamanlı olarak TFF de, sitesinden kulübün adını sildi. Bir gün önce TFF sitesindeki linkten kulübün künyesine ulaşan sporseverler, ertesi gün, boş bir sayfayla karşı karşıya kaldılar! Söyleyelim ne olacağını. Eğer sahadaki Cumhurbakanlığı Spor’a biri bırakın ağır hakareti, mizahi yollu göndermede bile bulunsa, maçın güvenliğinden sorumlu emniyet müdürü o gün tribündeki binlerce kişi hakkında işlem yapabilir! Alın başınıza derdi... İşin şakası bir yana benzeri krizler Osmanlıspor maçlarında dönem dönem yaşanıyor. Başkent ekibinin özellikle sıkıntılı deplasmanlarda, “İmparatorluk” üzerinden yemedikleri hakaret kalmıyor. Garip olanı küfür edenlerin çoğu da “Osmanlı” sempatizanı ama işin içine futbol girince sporseverler tüm değerlerini bir yana bırakabiliyorlar! Evet, görüldüğü gibi kimin ortaya attığı henüz bilinmeyen bir fikirdi Cumhurbaşkanlığı Spor; kâğıt üzerinde kaldı, sahaya çıkamadan arşivin tozlu raflarının arasındki yerini aldı. İyi mi oldu, kötü mü bilinmez, ama Adalet hükmen galip önümüzde yaşanmış ve yaşanan bir BaşakşehirFK örne Oysa, birileri bu kulübün ği varken, üstelik ülkede fut başvurusunu yapmış, Cum bolu yönetenler durumdan hurbaşkanlığı forsunu lo vaziyet çıkaran kraldan çok go haline getirmiş, Anka kralcı pozisyonundayken, ra 2. Amatör Küme 4. gruba Türkiye, “Ya ya şa şa Beşte kaydını gerçekleştirip, fiks pe Beştepe çok yaşa” tezahü tür çekimine bile gitmişlerdi. ratlarını kolay kolay sindire Ama, o “birileri”, nedendir mezdi sahalarımızda! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle