17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 10 ŞUBAT 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/Yorum Şule Çet davasının anatomisi Gazetecilik etiği olarak sürmekte olan bir dava için fikir yürütmeyi sevmem. Ama Şule Çet davasının ilk gününde gerek hâkim, gerekse sanık avukatları öyle sözler ettiler ki, bu da beni bu davanın “en çok da bir kadın olarak” anatomisini çıkarmam için teşvik etti. Hâkimin Şule’nin babasına sorduğu sorudan başlayalım: “Şule öğrenci olduğu halde neden çalışmak istiyordu?” Bu çok sıradan gibi gelen cümle, ülkedeki erkek dilin bir yansımasından başka bir şey değil. Sahi neden çalışıyordu? Ülkenin genel coğrafyasında kadının evinde oturması doğal kabul gördüğünden, hem öğrenci hem de kadın bir kişinin çalışma nedeni ne olabilir? Hâkim farkında olmadan ya da olarak bir durum ima ediyor, çalışan kadının başına her şey gelebilir. O da dizini kırıp evinden okula, okuldan evine gitseydi ya! Ayrıca bu cümle bir hâkimin ülkemizdeki ekonomik sıkıntıdan habersiz olduğunu da gösteriyor. Oysa istatistikler 1.5 milyon üniversitelinin ekonomik nedenlerle okulu bıraktığını açıkladı. Ayrıca dünyanın her yerinde üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu hem çalışıp hem okurlar. En çok da garsonluk ve barmenlik yaparlar. Geçelim o tuhaf Adli Tıp raporuna. Raporu veren doktorun 12 Eylül döneminde işkenceden kolları kırık bir genç insana sağlıklı raporu verdiği ve daha sonra ceza aldığını biliyoruz, bu adli doktor şöyle demiş: “Bir kadın, erkekle içki içmeyi kabul etmişse, cinsel ilişkiye rıza göstermiş sayılır.” Adama hiç kızmayın, ülkede şeriatı yaymaya ve ülkeyi kadınlar için bir cehenneme çevirmeye yemin etmiş epeyce mümin var. Adam da bunların düşüncesini Adli Tıp raporu olarak yazmış. Şöyle demeye geliyor, bir kadın bir erkekle içki içiyorsa, erkek ona tecavüz etme hakkına sahiptir. Eder kardeşim, o da içki içmeyi kabul etmeseydi. Türkçesi bu! Yani Şule Çet aslında aranmıştır, sanıklar da bu aranmaya yanıt vermişlerdir. Gelelim sanık avukatlarına, avukatlar üstüne basa basa, “Şule’nin bakire olmadığını, kızlık zarında eski yırtıklar bulunduğunu” söylediler. Ben yazarken utanıyorum, bir genç kadının bakire olup olmadığı sizin için neden bu kadar önemli? Hiç lafı dolandırmayın, kamuoyuna ve hâkime şöyle söylüyorsunuz: “Sayın hâkim bu iş niye bu kadar önemseniyor ki, bir tecavüz olmuş bile olsa kız bakire değil.” Sanık avukatları bu duruşmada dünya adli tıp camiasını acıyla gülümseten bir olguyu da ortaya attılar. Efendim Şule Çet’in tırnaklarında bulunan sanık DNA’sının el sıkışma sırasında oluştuğunu söylediler. Yahu arkadaş sen kimi kandırıyorsun? Yani herkes senin çevrendeki her sözüne eyvallah diyen arkadaşların değil. El sıkışmadan DNA geçmeyeceğini iki Amerikan cinayet dizisi izleyen herkes bilir. Senin bilmemen tuhaf ya da hadi belki yuttururum mu dedin! Ayrıca duruşma sırasında ortaya çıktı ki, polis olay yerinde doğru dürüst bir inceleme yapmamış ya da yapmış da sonradan mı yok edilmiş bilinmiyor. Şule’nin çamaşırları bile incelenmemiş. Yani harika bir dava incelenmesi. Ama gerçek bir yolunu bulur, ortaya çıkar. İlerleyen zamanlarda Şule’nin boynunun düşmeden değil, fazla zorlamadan kırıldığı, yüzünde ve bedeninde zorlama izleri olduğu tespit edilmiş. Ayrıca plaza görüntülerinden kişilerin ayakta duramayacak kadar içkili oldukları görülüyor. Bu arada haberi verirken “Lüks plazada buluştular” diyen gazeteci arkadaşlarıma soruyorum, “neden lüks plaza” dediniz, çünkü illa ki, kızı suçlu göstereceksiniz. Plazaya giden kız! Şimdi gazeteci arkadaşlarıma, Adli Tıp yetkililerine, soruşturma için delil toplayan polis ekibinde yer alanlara ve hâkime soruyorum: “Sizin kızınız, kız kardeşleriniz yok mu? Biraz durun ve gencecik bir kızın en acılı biçimde biten hayatını düşünün! Vicdan sizi bu kadar mı terk etti?” 10 ŞUBAT 2019 SAYI: 34094 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Hafta Sonu: Hilal Köse l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:33 06:17 06:39 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:59 13:23 16:11 07:41 13:08 15:58 08:02 13:31 16:23 Akşam 18:38 18:24 18:50 Yatsı 19:59 19:44 20:07 Menzilci Hâkim Hasan Akdemir, istediği 1 milyon dolarlık rüs¸vetin tadımlığı olarak 45 bin dolar aldıktan sonra, zanlı Fikret İnan’ın avukatına: “FETÖ’cü olmadıgˆını biliyorum. Ben tutukladım ama hata yaptım, onu yine ben kurtaracagˆım” dedi. Yaptıgˆı ‘hatayı’ rüşvet karşılığı ‘düzeltme’ yoluna giden Hâkim Akdemir, bu görüs¸meden bir hafta sonra, adliyedeki odasında yine I·nan’ın avukatından 5 bin dolar aldı. Hâkim Akdemir bu süreçte bir de terfi alıyor, Sulh Ceza Hâkimligˆinden Ağır Ceza Bas¸kanlıgˆına atanıyordu. I·stedigˆi paranın tamamını vermeyen Fikret I·nan’ın avukatlarına ise, “Bu dava 2. Agˆır Ceza Mahkemesi’ne açılacak, sonuçta tüm itirazlara 3. Agˆır Ceza Mahkemesi olarak ben bakacagˆım. Şimdi olmasa da yine bana geleceksiniz” diye s¸antaj yapıyordu. Fikret I·nan artık bunalmıs¸tı. Avukatı Halil Canbolat aracılıgˆıyla Hâkimler ve Savcılar Kuruluna (HSK), Hâkim Hasan Akdemir’i s¸ikâyet etti. HSK’nin ve I·stanbul Anadolu Cumhuriyet Bas¸savcılıgˆının bilgisi dâhilinde “suçüstü” için dügˆmeye basıldı. I·lk amaç, Hâkim Akdemir’in rüşvet talebinin tespitiydi. Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir 14 Nisan 2017 günü görüs¸mek üzere randevulas¸tı. I·stanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele S¸ube Müdürlügˆünden ses kayıt cihazları Kusursuz bir iddianame: Metastaz temin edildi ve avukat Canbolat’ın üzerine konuldu. Elde edilen ses kayıtlarında, Hâkim Akdemir para karşılığı tahliye sağladığını kabul ediyordu. Ama hâkim, avukata kızgındı, zira istediği rüşvetin tamamı ödenmemişti! Avukat Canbolat ile Hâkim Akdemir’in ses kaydı hızlıca kâgˆıda döküldü ve gizlice HSK’ye gönderildi. Beklenen talimat sözlü geldi; FETÖ s¸üphelisi Fikret I·nan, rüşvet şüphelisi Hâkim Hasan Akdemir’le bulus¸turulacaktı. Takvim18 Nisan 2017’yi gösteriyordu. Fikret I·nan, Bas¸savcılıgˆın gözetiminde hâkimin ‘iş ortağı’ Avukat Serap Bindal’ı aradı, randevu talep etti. Aks¸am saat 18.00’de, Av. Bindal’ın Pendik’teki ofisinde bulus¸ma kararı alındı. Vakıfbank’tan temin edilen, seri numaraları kayıtlı 50 bin dolar, Mali S¸ubede görevli polis memurları nezaretinde Fikret I·nan’a verildi. Ayrıca, I·nan’ın pantolonunun içine 2 ayrı ses kaydedici cihaz yerles¸tirildi. Her şey o kadar trajikti ki... Düs¸ünün... Devletin yargısı ve polisi, halen Fethullahçı Terör Örgütü’ne üye olmakla ve örgütü finanse etmekle suçlanan bir is¸adamıyla is¸birligˆi yapıp, bas¸ka bir tarikatın müridi olan görevdeki bir yargı mensubuna suçüstü yapmak durumuna düs¸müs¸tü! Hâkim Hasan Akdemir, bu kez yem olarak sunulan 50 bin dolar daha rüşvet aldığı görüşme sırasında, “Yanlış anlamayın, bende zamparalık yoktur. Yani böyle (rüşvet parasıyla) karı kız atacak halimiz yok... Hizbullah davalarına bakan hâkimim. Muhsin Yazıcıoğlu’nun dosyasına bakan hâkimim. Yazıcıoğlu’nun dosyasından beni ölümle tehdit ettiler. Bir de İbrahim Okur, HSYK’nın bir numaralı adamı… Onu tutukladıktan bir gün sonra arabamın frenini boşalttılar” diye övünüyordu. Hasan Akdemir tutuklandı. Peki... Hâkim Hasan Akdemir’i “rüs¸vetten suçüstü” yakalatan, I·stanbul Anadolu Adliyesi Bas¸savcısı Fehmi Tosun’a ne oldu biliyor musunuz? Hâkim Akdemir’e rüşvet alırken suçüstü yaptıktan yaklas¸ık 2.5 ay sonra, 3 Temmuz 2017’de görevin den alındı ve Yargıtay’a gönderildi. Çocukları İstanbul’da öğrenim gören Fehmi Tosun için bu bir ödül değil, cezaydı. Menzilci Hâkim Hasan Akdemir’i tutuklayan Hâkim Mehmet Özakar’a ne oldu dersiniz? Bir durus¸ma sırasında, o da gözaltına alındı, FETÖ üyeliğinden tutuklandı, hâkimlikten ihraç edildi ve... İtirafçı oldu! Özetlersek: Tahliye ettigˆi FETÖ s¸üphelisi is¸adamlarını tutuklatan savcıya “FETÖ’cü” diyen hâkimi, FETÖ sorus¸turmasında rüs¸vet aldıgˆını ortaya çıkaran bas¸savcının “rüs¸vet alan bir FETÖ’cü” oldugˆunu iddia ettikten sonra tutuklayan hâkim, FETÖ’den tutuklandı! * (*) Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Metastaz (Kırmızı Kedi, 2019) başlıklı belgeselinden alıntıdır. HHH Gazeteciliğin iktidar kasideciliğine indirgendiği günümüzde, bağımsız ve araştırmacı tüm genç meslektaşlarımız başımızın tacı; Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu ikilisi ise, çeliğine Silivri’de su verilmiş kılıç kalemleriyle gurur kaynağımızdır. “İki Barış”ın son eseri Metastaz, kitaptan öte kunt bir iddianame... Suç ne, suçlu kim, her şey açık. Bu ülkeye adalet ve dürüstlük geri geldiğinde, yargıya rehber olacak! Politikacının en güçlü dayanağı, halkın hafızasının zayıflığıdır. İngiliz bu lafı iktidardakiler için söylemiş. Ama bizde, belleği halkınkinden daha da zayıf olan politikacının kendisi. Belleği zayıf olan halk ise elbette acınır merhamet duyulur. Ama bu durum vekil, bakan hatta cumhurbaşkanı için söz konusu ise acımak onlara saygısızlık hatta suç olur. Onlar da milletin başını belaya sokmamak için bu nedenle “itirafçı” olmak ve “iyi halden” yararlanmak istiyorlar: “Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum!” (Recep Tayyip Erdoğan 17 Ekim 2017) Reis, elbette çok deneyimli çok uyanık. Bunu görmek için, o münasebetsiz bakanın dedigi gibi, mahşer gününü beklemeye ve berata gerek yok. Artık dijital kayıtlar, YouTube, Twittter, WhatsApp var. FETÖ’nun sadece kimlerin dizlerine kapanmadığını isim isim, resim resim zaten biliyoruz. Kim ne dedi ne halt etti, artık yirmi yıl öncesinden yirmi dakika öncesine dek herkesin avucunun içinde, ekranlarda. Bu kayıtlar örneğin, Twitter bir dönem Reis’in dediği gibi tam bir baş belası. Bu bela yüzünden “parsel parsel satan” da bunu açıklayan da siyasetten silindi gitti. HHH Kartal’da altından hâlâ ceset çıkarılan binanın enkazını ziyaret eden Reis, nedense şöyle demekte görmemiş bir beis: “Binanın altında kalıp şehadete ulaşanlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Almamız gereken bir çok dersler var. Atılması gereken adımları atacağız!” “Atılmaması” gereken tüm adımları attıktan ve son on altı yılda binlerce imar planı değişikliği yaptıktan, oy ve para uğruna “imar barışı” diye on binlerce kaçak yapıya ruhsat yolu açtıktan sonra atılacak hangi adım kaldı ki? Artık tek adım var: Şehadete ulaşan 17 vatandaşa “şehit” kalanlara da “gazi maaşı” ella’sına dünyanın geneline “ahbap çavuş kapitalizmi” egemen. “Van minitz”den sonra, daha da Davos’a ayak bas mayan Reis, bu yılkı Dünya Ekonomik Bellek.. Beka.. Tapu...    Forumu’na Damat Bey’i gönderdi. Forum’da alınan bağlamak! Böylece hem binalar hem de şu sıralar çöküp duran istinat duvarları ile birlikte “Beka Meselemiz” halledilmiş olur. kararları Damat Bey kayınpederine de özetlemiştir elbet. Davos, 2019’da dünya için üç büyük tehlikeye dikkat çekiyor:  İnsanların yalnızlaşması, iklimlerin çok sertleşmesi, global eko HHH Yorumları Damat’ın canını sıkabilir diye TV’lerden ayağı kesilen iktisatçı Mahfi Eğilmez de sanal ortama sığındı ve “Kendine Yazılar” yazıyor: Ülkeye “bir ahbap çavuş kapitalizminin” egemen olduğunu, askerde okuma yazma öğrenmiş bir AKP’linin bile anlayacağı dil ile anlatıp duruyor. Onun tuttuğu şahane notlar sayesinde kırk küsur yıl önce Mülkiye’den mezun olanlar da, nomik kırılganlık.  İklim ve global kırılganlık ma lum. “El ile gelen düğün bayram” zaten. Ama en acıtıcı ve hüzün verici “kentsel yalnızlık.” Davosçular, “Yalnızlığın toksik etkisinin günde 15 sigara içmekten daha beter olduğunu” belirtiyor. Yalnız yaşayan insanların sayısı tarihte görülmemiş bir oranda artıyor. Paris’te halkın yüzde 50’si tek başına yaşıyor. Reis bizde tedbiri erken aldı ve 1+1 daire inşaatını yasakladı. kendisini kırk yıldır izleyen Ankara Bu defa da on binlerce 3+1 daire gazetecileri de onun eğilmez bir stoku oluştu. karakter olduğu bilirler. Ama adı Kentleşmenin aile bağlarını “gizli saklı” anlamına geldiği için zayıflattığı açık. Epeydir unuttuğu mi nedir her şeyi pek açıklamaz. “En az 3 hatta 45 çocuk” tavsiye Oysa, ahbap çavuş düzenin sini yeniden gündeme getirmesi de, “Çavuş” un Reis olduğunu elzem. Daha fazla çocuk, daha yazmakta da hukuken bir beis fazla bedelli asker geliri, daha yok. Askerliğini kantin asteğmeni yaygın imar barışı, daha ziyade olarak yapan Tayyip Bey’e Pey denetimli serbestlik veya hükmün gamber Ocağı’nın en temel unvanı açıklanmasının geri bırakılması çavuşluk bile çok yakışır. demek.    Çavuşu malum da, ya kim bu Ama en çok da daha fazla daire kapitalizmin ahbapları? satışı demek. Onları da ayara muhtaç ağızları Bunun için dışa da açılıyoruz. ile milletimiz isim isim, harf harf Yurdışı temsilciliklerinde, büyü A’larından biliyor. kelçiliklerimizde “Tapu Müşaviri” Yerel ahbaplar binlerce defa görevlendiriyoruz. Milli gayri değiştirilen imar planlarından ve menkul stokumuzu daha kolay denetimsizlikten sebeplenip se pazarlayacağız, tapu işlemlerini mirirler. mahallinde ve çok seri yapacağız. Geneller ise yüzlerce kez de (Yani bir tür “Bugün hem sünnet ğiştirilen imar planlarından, hem deniz!” uygulaması) maddeleri ile defalarca oynanan Bu Reis’in dünya tapu ve pa ihale yasalarından ziftlenirler. zarlama pratiğine yaptığı en oriji Vatandaşa da “şehadet şerbeti” nal katkı olacak. İnşallah. içmek kalır. Ama ne yazık ki, yalnızlaşma Reis’e (ve ülkemize) yine de süreci yaşayan insanlık için en bü haksızlık etmeyelim. Trump yük talep 1+1’lere. ABD’sinden Maduro Venezü O da elde fazla yok! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] EYT MAĞDURLARI BULUŞUYOR Ankara’da büyük eylem Kamuoyunda “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” (EYT) olarak bilinen yüzbinlerce mağdur, bugün başkentte buluşuyor. 09.30’da Anıtkabir’i ziyaret edecek olan EYT mağdurları daha sonra saat 13.00’te Nâzım Hizmet Kültür Merkezi’nde miting gibi toplantı gerçekleştirecek. Etkinlik için her ilden EYT mağdurları başkente gelecek. Dernekten alınan bilgiye göre sadece İstanbul’dan 56 otobüs kaldırılacak. l ANKARA / Cumhuriyet Polis otosu ağaca çarptı: 1 şehit, 1 yaralı Gaziantep 60’ıncı Yıl Mahallesi’nde önceki gece, devriye görevi yürüten polislerin içerisinde bulunduğu Yusuf Çelik (27) yönetimindeki ekip otosu, yağış nedeniyle kayganlaşan yolda kontrolden çıkarak refüjdeki ağaca çarptı. Polis memuru Yusuf Çelik olay yerinde şehit olurken, ağır yaralanan komiser yardımcısı Burak Ziyan (26) ise hastaneye kaldırıldı. Şehit Çelik’in cenazesi Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde tören düzenlenmesinin ardından memleketi Ankara’ya uğurlandı. l DHA Pırlantayı yutan turiste 8 yıl ceza Muğla Marmaris’te 4 Ekim 2018 Perşembe günü, Kordon Caddesi’ndeki kuyumcu dükkânına müşteri gibi girip, pırlantalara bakan İrlandalı turist Ian Camppel, satış temsilcilerinin boş anından faydalanıp, 40 bin dolar değerindeki pırlantalardan birini yuttu. Camppel’in bağırsağından çıkartılan pırlanta kuyumcuya teslim edildi. Marmaris 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan tutuklu sanık Camppel, ‘nitelikli hırsızlık’ suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. l DHA Burdur’daki salgının nedeni belli oldu Burdur’un Bucak ilçesinde 3 Şubat’ta içme suyuna karışan bakterinin sebep olduğu bulantı, kusma ve ishal şikâyetiyle hastanelere başvuranların sayısı 3 bin 366’ya ulaştı. Burdur Valiliği’nden yapılan açıklamada, salgına ‘norovirus’ adlı virüsün neden olduğunun laboratuvar tetkiki sonucu saptandığı belirtildi. Enfeksiyonun bulaştırıcılığının 3 hafta olduğu kaydedilen açıklamada, vatandaşların kişisel ve ev içi hijyene çok dikkat etmesi gerektiği vurgulandı. l Haber Merkezi Adana Valiliği’nden tiyatroya yasaklama HDP Adana İl Örgütü tarafından organize edilen Kürt Tiyatro Günleri, Adana Valiliği tarafından “kamu güvenliğini tehdit ettiği” gerekçesiyle yasaklandı. 1013 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan etkinlikte Amed Şehir Tiyatrosu’nun “Tartuffe”, Teatra Jiyana Nu’nun “Tene Ez” ve Tiyatro Mencel’in “Kozik” adlı oyunları oynanacaktı. Valiliğin kararına karşı bugün saat 12:00’de Adana, İstanbul, Diyarbakır ve Van’da eşzamanlı basın açıklaması yapılacak. l Haber Merkezi Boğaz turunda hayatını kaybetti İstanbul Boğazı’nda tur teknesinden düşen ki şi hayatını kaybetti. Dün saat 12.00 sıralarında Eminönü’nden hareket eden bir tur teknesi Ortaköy açıklarına geldiğinde yolculardan biri bilinmeyen bir nedenle denize düştü. Çoğu turist olan ve olaya şahit olan yolcular büyük panik yaşadı. Bölgeye ulaşan Deniz Arama ve Kurtarma Birliği ekipleri su üstündeki kişiyi bota çıkardı. Hastaneye kaldırılan kişinin Türk olduğu, hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen hayatını kaybettiği öğrenildi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle