17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
hafta sonu EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1110 ŞUBAT 2019 PAZAR CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Tunç Soyer: İnzemfeirsTvüerkrieyce’eyke Tunç Soyer, demokrasi en güzel yaşam biçimi diyor ve ekliyor: “İnsanlık tarihi bize gösteriyor ki demokrasi en güzel yaşam biçimi. İzmir bunu en layığıyla yapan kent. Dolayısıyla bu rejim değişikliğine karşı panzehirin üretileceği yer de İzmir.” HAZAL OCAK CHP’nin İzmir Büyükşehir adayı Tunç Soyer, seçim çalışmalarına başladı. “İzmir Türkiye’ye daha çok renk, daha çok nefes verecek” diyen Soyer, İzmir’in sadece İzmir olmaktan çıkıp Türkiye’yi değiştirecek bir kent olacağını söylüyor. Soyer ile seçim çalışmalarını, İzmir’e ilişkin hedeflerini ve projelerini konuştuk. n Adaylık süreciniz nasıl gelişti? Bir sene öncesinde adaylığa çok yakın olduğumu düşünüyordum. Süre azaldıkça aslında adaylığın o kadar kolay olmadığını da görmeye başladım. Bu sürecin parti içinde bir kavga varmış gibi yansıtılmaya çalışıldığını biliyorum. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Bu şehri kimin daha iyi yöneteceğine dair Parti Meclisi’ndeki her üyenin farklı fikirleri olabilir. Aday belirleme süreci çok ciddi ve titiz bir süreç. Sadece kamuoyu anketleri ve istatistiklere değil, adayların ailevi hayatından iş hayatına, ahlaki duruşundan çevresiyle olan iletişimine her şey değerlendirildi. 19 saat süren bir toplantıda, İzmir adayının 10 saniyede oybirliğiyle seçilmiş olması beni hem gururlandırıyor hem de çok mutlu ediyor. İzmirli neyi seçeceğini bilir n İlk duyduğunuzda ne hissettiniz? Çok büyük gurur duydum ve çok heyecanlandım. n Adaylık sürecinizde çeşitli polimikler yaşandı. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? İzmirli bunları yemez. İzmirli 31 Mart’ta neyi seçeceğini, neyi seçmeyeceğini, o seçimin kriterlerinin neler olduğunu, neler olmadığını çok iyi biliyor. İzmirli, İzmirli olmaktan gurur duyar. Bu gururu büyütecek adayı seçecek. İzmir’i dünyaya açacak mı açmayacak mı onu seçecek. İzmir’in yaşam kültürünü, geleneklerini koruyacak mı korumayacak mı onu seçecek. Başka konuların belirleyici olmayacağından adım kadar eminim. Özgür ve demokrat... n Türkiye’de merkezileşen bir sistem var. Bu sistemde İzmir’de yereli nasıl güçlü kılacaksınız? İzmir’de kahramanlık destanı yazan 1.5 milyon seçmen var. Bu insanlar kararlı bir biçimde, ısrarlı bir biçimde İzmir’i koruyorlar. Dolayısıyla çok daha özgür ve demokrat bir şehri hak ediyorlar. Yapacağımız şey, daha özgür, daha demokrat şehir yaratmak. İzmir çok renktir, çok sestir, çok nefestir. Şimdi İzmir sadece bununla kalmayacak. İzmir, Türkiye’ye daha çok renk, daha çok ses, daha çok nefes verecek. Yani İzmir sadece İzmir olmaktan çıkacak, İzmir Türkiye’yi Soyer: İzmir’in dağlarında çiçekler açacak ve bütün Türkiye mis gibi kokacak. Enerji üretim kooperatifi kuracak n İzmir’de yenilenebilir enerji kullanmaya yönelik bir planınız var mı? İzmir yenilenebilir enerji konusunda belki dünyanın en zengin kentlerinden. Biz Seferihisar olarak hem “Compact of Mayors” hem de “Energy Cities” birliklerine üye olduk, taahhütlerde bulunduk. İzmir bunun çok daha fazlasını yapmaya muktedir. Çünkü olağanüstü yenilenebilir enerji kaynakları var. Çok güçlü rüzgâr koridorları var. 300 gün güneş var. Akıntı enerjisi var. Jeotermal kaynaklar var. Bu kaynakları kullanmamak zaten ya hı yanettir ya da cehallettir. Biz bunu kullanacağız. Üstelik büyük sermaye grubu yatırımcılarla falan değil, İzmirliyle beraber yapacağız. Enerji üretimi kooperatifiyle beraber yapacağız. Hem temiz enerji üreteceğiz hem de ürettiğimiz enerjiden para kazandıracağız. Belki de dünyanın en büyük enerji üretim kooperatifini İzmir’de kuracağız. Biz sadece rehberlik edeceğiz. Biz vizyonu ortaya koyacağız. Vizyon, şu dağın arkasındaki vahayı görüp görmeyenleri ikna etmek ve onları o vahaya taşımaya çalışmak. Bu mümkün. Vizyoner yöneticilerin asli görevi budur zaten. değiştirecek bir kent olacak. İnsanlık tarihi bize gösteriyor ki demokrasi en güzel yaşam biçimi. Demokrasi bir arada yaşamak demek. İzmir bunu en layığıyla yapan kent. Dolayısıyla bu rejim değişikliğine karşı panzehirin üretileceği yer de İzmir. İzmir onun için daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok hukuk, daha çok hak, daha çok adalet demek. İzmir bunları yaşayacak ve Türkiye’yi değiştirecek. 1 Nisan’dan itiba Tunç Soyer, arkadaşımız Hazal Ocak’ın sorularını tüm samimiyetiyle yanıtladı. ren herkes sadece İzmir’de de değil, Türkiye’de yaşayan herkes demokrasinin ne kadar güzel bir şey olduğunu tekrar görecek. nBunu nasıl mümkün kılacaksınız? Kapıları açarak... “İzmir’i en çok ben seviyorum, en çok ben biliyorum” demeyerek. İzmir’de yaşayan herkesin İzmir’in sahibi olduğunu baştan kabul ederek. Kimseyi dışarıda bırakmadan, ötekileştirmeden, “İzmir’de yaşayan herkes İzmir’dir” diyerek. “Ben İzmirim, sen İzmirsin” diyerek. Bizi ayıran siyasi görüşlerimizden çok birleştiren şeyleri ortaya çıkararak, birbirimizle kucaklaşarak... Türkiye çok büyük bir ekonomik krizin eşiğinde. Bastırılsa da, 1 Nisan’a kadar yokmuş gibi yapılsa da aslında o kriz devasa bir buz dağı gibi üzerimize geliyor. Ezmek için, yoksullaştırmak için, küçültmek için, daraltmak için geliyor. Bu buz dağının karşısında durabilmek için kucaklaşmamız lazım. Bir ortak gelecek kurmamız lazım. Bunu İzmir’de yaratacağız. Bunun yolu da kapıyı açıp herkesi içine alacak bir yönetim modeli kurmaktan geçiyor. Mahallelerdeki meclislerden, kent konseylerini çok daha aktif hale getirmekten, gençlik meclisleri kurmaktan, kadın meclisleri kurmaktan geçiyor. n Sizce İzmir’in 3 önemli sorunu ne? Bu sorunlara nasıl bir çözüm getireceksiniz? Katı atık bertaraf meselesi İzmir’in belki de en önemli sorunlarından. Altyapı meseleleri var. Hâlâ çok yerde arıtma tesisi yok, kanalizasyon yok. Ulaşım meselesi var. Bunlar İzmir’in en temel meseleleri. Bunları da ortak akılla çözeceğiz. Bilimle, teknolojiyle çözeceğiz. Bir şeyi keşfetmemize gerek yok. Bu konulardan dünyada inanılmaz çözümler üretilmiş durumda. Çözümsüz bir sorun yok aslında. 1 NİSAN MEKTUPLARI n ‘Belediye başkanı olduğumda ilk şunu yapacağım’ dediğiniz bir şey var mı? Sanırım bir “Oh be” derim herhalde. Sonrasını bilmiyorum. 6 belediye başkanına kentler ağını kurmak için yazacağım bir mektup var. 1 Nisan sabahı o mektupları göndereceğim. n Kim bu 6 belediye başkanı? İskenderiye, Beyrut, Atina, Roma, Marsilya, Barcelona. n Peki, ne yazacaksınız? Bir kentler ağı kuruyoruz. Üniversiteler, STK’ler, kadınlar, gençler üzerinden edebiyat, sanat, bilişim teknolojileri, bilim, çevre... Sadece Akdeniz’i beraber temizleyelim demek bile bir şey aslında. Bütün bunları davet edeceğimiz, ortak çalışma zeminleri önereceğimiz bir mektup olacak. Soyer: Gençlerin kararı benim kararım olacak. Genç Elçiler n İzmir’e süpriziniz var mı? İzmir Genç Elçileri belki de İzmir’in büyük süprizlerinden biri olacak. Mesela İngiltere’de gençlerin çok rahatsız olduğu bir karardı Brexit. Neden? Çünkü yaşlılar yaşamayacakları yılların kararını aldılar. Yaşamayacağımız yıllarla ilgili karar vermek o yılları yaşayacak gençlere haksızlık. O yıllarla ilgili kararlarını bugünden gençler almalı. Genç İzmir Elçileri adıyla bir uygulama yapacağız. Diyelim ki dijital dönüşüm elçisi. İzmir’de dijital dönüşümle ilgili gençler ne yapmak istiyorlar, ne yapabilirler, ne yapmalılar, buna onlar karar verecek. Tespit ettiğimiz 2530 başlık var. Ben bunları Gençlik Meclisleri’ne sunacağım. Bu başlıklarla ilgili onlar kendi aralarında toplanacaklar, kendi aralarında raporlama yapa caklar, verileri inceleyecekler. Ortaya sonuçlar koyacaklar. Bu sonuçlar ışığında da kentin geleceğiyle ilgili kararlar alacaklar. Onların kararları benim kararlarım olacak. n Seferihisar’ı bırakıyorsunuz... Seferihisar ilk aşkım, ilk göz ağrım, çocuklarım orada doğdu, orada büyüdü. Dile kolay tam 30 yıl orada yaşadım. Gerçekten kendimi ait ve bağlı hissettiğim bir yer. Bırakmam söz konusu değil. Tersine daha sıkı bir bağ içinde olacağız. Geçmişte yapamadığımız birçok şeyi aslında büyükşehir eliyle daha kolay yapacağız. n Mesela örnek var mı? Tabii yani mesela daha çok sıcak asfalt (Gülüyor)... Bunun gibi çok şey var da ama net olan şey şu ki biz Seferihisar’a daha fazla sahip çıkıcağız. ‘Yürüyeceğiz, anlatacağız’ Türkİslam sentezi mi İslamTürk mü? AKP ile MHP arasındaki, iktidarda kalmayı “beka” sorunu haline getirecek kadar derinleşen ilişki, siyasi tarihimizin kökleriyle de bağlantılı bir durum haline geldi. MHP lideri Alpaslan Türkeş 12 Eylül yargılamalarındaki savunmasında, “Bizi hapse attınız ama, fikirlerimiz iktidarda” demişti. O dönem Türkİslam sentezi tezinin yükseldiği, her kurumda boy gösterdiği bir süreçti. Bu saptamayı kenara koyup AKP’ye gelelim... Merkez sağın iki partisi ANAP’la DYP’nin birbirlerini çekerek çökmesinden sonra, içine MHP’den ve merkez sağdan temsilciler alan AKP, 2002’de iktidara geldi. Zamanla merkez sağı eritti. 2010’da başlayan FETÖ ile devleti paylaşma mücadelesi 15 Temmuz 2016’da büyük bir kırılmaya dönüştü. Aynı süreçte AKP ile MHP yakınlaştı. 2007 sonrasındaki tüm seçimlerde “istikrarı bozmayalım” sloganıyla yola çıkan AKP, ortada halka anlatabileceği bir istikrar kalmayınca işi memleketin bekasına getirdi. HHH AKPMHP bekası ideolojik zeminde nasıl yorumlanabilir? Merkez sağı eriten AKP, MHP’yi de eritir mi? Güvenlik güçleri içinde etkin olan MHP, FETÖ ayağı çöken AKP’yi kuşatabilir mi? İlk bakışta yumurtatavuk hikâyesi gibi görünüyor ama, pek öyle değil. Bakarsınız bu beraberlikte başkalaşım olur, ortaya çok farklı bir yapı çıkar. Zira dünyadaki, Ortadoğu’daki gelişmeler de Türkiye’nin iç siyasetini etkiliyor. 31 Mart yerel seçimleri bağlamında baktığımızda; büyük ortak AKP’den MHP’ye oy kayıyor. MHP’nin oylarının bir bölümü de İyi Parti’ye kaydı, ama MHP küçülmedi. MHP, AKP’yi biraz daha eritip merkeze oturma arayışında. Erdoğan da AKP’sini yenileyip tek parti olma hedefinde. Birbirlerinde gözü olan, birbirlerine tutunmadan ayakta kalamayacak olan AKPMHP’nin ideolojisi eğitimden devlet kadrolarına kadar devleti de dönüştürüyor. HHH Osmanlı’nın son döneminde, gerilemeden çöküşe giden süreci durdurmak için, “üç tarzı siyaset” diye adlandırılan bir arayış vardı. Osmanlı’yı hangisi kurtarırdı; Batılılaşma mı, Turancılık mı, İslamcılık mı? Mustafa Kemal Atatürk, bu üç arayışın üçüne de hâkimdi. Okuduğu saptanmış 3 bin 997 kitabın büyük bölümü bunlar üzerineydi. Atatürk, üç tarzı siyaseti de “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma” hedefiyle mayaladı. Batıcı değildi; o dönem bilimden demokrasiye daha çağdaş olan değerler oradaydı, aldı. Turancı değildi; Türk kimliğine kendisini Turancı ilan edenlerden kat kat fazla hizmet etti. İslamcı değildi; İslamın, dinin her şeyden önce güzel ahlak, ülkesini sevmek olduğunu, bireyin ibadet özgürlüğü olduğunu, dini yobazlıktan korumak gerektiğini gördü, yaptı. Bu mücadelenin 100. yılında Türkiye’ye AKPMHP dayatmasını kırmak yakışır! Peki nasıl? Devam edeceğiz... n İzmir’de seçim çalışmalarına başladınız mı? İzmir’le ilgili 10 yıllık verileri ortaya dökmeye, anlamlı sonuçlar ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu bizim yol haritamızı belirleyecek. Bu raporlama çalışmaları, bu analizler, projeler üzerinde fikir toplantıları, beyin fırtınaları şubatın 20’sine kadar sürer. 20 Şubat’ta yani 40 gün kala biz çok daha sokakta yürümeye başlarız. Çok yürüyeceğiz bu kampanyada. Hatta hep yürüyeceğiz. Çok anlatacağız. Her yere yürüyerek ulaşacağız. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle