18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 27 ARALIK 2019 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER En büyük sorun Ülkemizin güneydoğu sınırının dibindeki İdlib’de, Rus hava kuvvetlerinin desteklediği Suriye Ordusu (bu kez, asi ÖSO’nun bizim icadımız olan yakıştırmayla millileştirilmiş çakma milli değil, gerçek Suriye milli ordusu) saldırılarını yoğunlaştırır, savaştan kaçmaya çalışan yüz binlerce Suriyeli sığınmacı adayı sınırlarımıza yığılır, Türkiye’deki 5 milyonluk Suriyeli sığınmacı, başta en yoğun şekilde yerleştikleri Güneydoğu Anadolu olmak üzere bütün ülke için büyük, ekonomik, demografik, sosyal, siyasal, sorunlar doğurur ve bunlara yenileri eklenirken, biz Türkiye’nin batısında İstanbul’da, Boğaz’a paralel yeni bir Kanal İstanbul açmanın tartışmasına dalmış bulunuyoruz. Kanal İstanbul ile yatıp Kanal İstanbul ile kalkıyoruz. Sanki Türkiye’nin, İstanbul’un başka sorunları yokmuş gibi... Sorunlar yumağı haline gelmiş olan Türkiye’de en büyük sorun, tüm bu sorunları yaratan politik kafadır. Türkiye için gerçekten bir beka sorununa dönüşmesi olasılığı çok güçlü olan Suriyeli sığınmacılar sorunu gibi, Kanal İstanbul sorununu yaratan bu kafa AKP kafasıdır. HHH PKK terörünün Suriye tarafından desteklenmesinin doğurduğu sorun iki ülke arasındaki Adana Mutabakatı ile çözülmüşken, Suriye’deki iç savaşa eleman, silah ve lojistik destek sağlayarak, Türkiye’nin demografik yapısını bozacak bir kaosun içine atan, Emevi Camii’nde namaz kılma rüyaları gören bu AKP kafasıdır. Esad’ın gidiciliği varsayımı üzerine bina edilmiş politikanın, yanlışlığı ayan beyan ortaya çıktıktan sonra bile, Esad ile görüşmemekte direnen kafa, şimdi Türkiye’nin güneydoğu sınırında PKK’nin yan kuruluşları, PYDYPG yapılanması oluşmasına karşı en iyi çare olarak Esad ile görüşülmesi önerisine yine inatla karşı çıkmaktadır. Şu anda Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı’yla İdlib bölgesinde oluşturduğu 15 gözetim bölgesinin ikisinde (8. ve 9. bölgeler) TSK’nin kuşatma altında olması, bölgede operasyon yürüten güçlerle karşı karşıya bulunması tehlikesine rağmen AKP kafası hâlâ inadından vazgeçmemektedir. Suriye, Suriyeli sığınmacılar ve Kanal İstanbul tartışmalarının gösterdiği gerçek, en büyük sorunun AKP kafası olduğudur. Suriye konusuna, ulus devletin değil, şeriatçı İhvan’ın gözlüğüyle bakan AKP kafası ekonomik durgunluğun, işsizliğin tavan yaptığı bir dönemde, ekonomisini üretim tabanına oturtmayıp talan, yağma ve rant üzerine bina etmeye kalkınca da İstanbul’da çılgın cinayet demek olan Kanal İstanbul buluşunu sunuyor Türkiye’ye ve İstanbullulara. Sorun çözmek değil, sorun yaratmakta direnen bu kafa siyaseti de gerginlik ve çekişme ekseni üzerinden yürütmeyi yeğlemektedir. Durum böyle olunca toplum, sürekli bir gerginlik yaşamakta ve abes tartışmaların çıkmazına saplanıp kalmaktadır. Aslında bu durum AKP’nin oylarına da yansıyınca insan neden hâlâ sorun yaratmakta direnildiğini haklı olarak merak ediyor. HHH Gerçekte fazla şaşacak bir şey yok. Aslında AKP kafası iktidara toplumun sorunlarını çözmek için gelmedi. Onun asıl amacı laik demokratik toplumu sorunlar yumağı haline getirip, her alanda kavram kargaşası yaratarak çözmek, böylelikle çözülmüş toplumu bizatihi bir sorun haline getirmekti. Bu politikanın sınırına gelinmiştir. Toplumun sorunlarını çözmek yerine bizatihi toplumun kendisini çözerek sorun haline getirmeye çalışan AKP’nin artık her hamlesiyle kendisi çözülmektedir. Kılıçdaroğlu: Paran varsa fabrika yap CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de milyonlarca gencin işsiz olduğunu, binlerce insanın pazar artıklarından geçimini sağlamaya çalıştığını kaydederken, Kanal İstanbul projesini, “Paran varsa fabrika yap, istihdam yarat. Memleketi, Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettin. Şimdi de ‘Kanal İstanbul’ adı altında yine rantiyeye hizmet etmeye çalışıyorsun” ifadeleri ile eleştirdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul projesine ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 8 milyonu aşkın işsizin bulunduğunu belirterek binlerce insanın pazar artıklarından geçimini sağlamaya çalıştığını ve yüz binlerin geçim kaynağının çöp konteynırları olduğunu kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet İmamoğlu görevden aldı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul projesi ÇED raporuna daha önce sunduğu olumlu görüşünü değiştirmeyen, Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Fuat Alarçin’i görevden aldı. Alarçin’in yerine, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşen Erdinçler atandı. l Haber Merkezi Gemi garantisi verilecekCHP’li Toprak, 3. köprüdeki gelir garantisinin Kanal İstanbul’da da verileceğini dile getirdi İSTANBULLU ITIRAZ ETTI MEHMET KIZMAZ İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbullulara Kanal İstanbul projesine “itiraz” çağrısının ardından yurttaşlar İstanbul Valiliği İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün Beşiktaş ve Ataşehir’de bulunan merkezlerine akın etti. Projenin kabul edilebilir hiçbir yönünün olmadığını vurgulayan yurttaşlar, “Proje İstanbul’u tamamen yaşanılmaz hale getirecek. Deprem riskini artıracak, su havzaları, ekolojik sistemi yok edecek, çevreyi talan edilecek, Marmara’yı tamamen çöplüğe çevirecek” gerekçeleriyle projeye itiraz etti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 23 Aralık’ta kabul ettiği, Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun 2 Ocak’a kadar askıya çıkmasının ardından İstanbullular Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün Beşiktaş ve Ataşehir’de bulunan binalarında itiraz dilekçesi vermek için kuyruk oluşturdu. İstanbulların talebi üzerine bazı CHP’li belediyeler, otobüs kaldırdı. Yurttaşlar itiraz gerekçelerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Mine Cinoğlu isimli yurttaş, “Çocuklarımın, İstanbul’un, Türkiye’nin geleceği için itiraz ediyorum. Başka bir nedene gerek yok. Çocuklarımın geleceği için kaygılıyım. Büyük zararlar olmaması için projenin durması lazım. Yoksa bu proje Türkiye’nin sonu olur” dedi. Hasan Kayaca ise “Bu kadar insan itiraz IĞNELI FIRÇA ederken, 82 milyona inat, ‘yapacağım’ denilmesinin anlamı ne? Milyonlarca üniversite mezununun bile işsiz olduğu bir yerde çuvallarla paranın buraya aktarılmasının mantıklı bir açıklaması olabilir mi?” diye konuştu. İtiraz dilekçesini Alevi Dernekleri Federasyo ZAFER TEMOÇIN nu adına verdiğini belirten Kemal Demir, “Bu proje Garip Dede Cemevi’ni de yok edecek” dedi. Bu arada, itiraz dilekçelerinin, 2 Ocak’a kadar Beşiktaş ve Ataşehir’de bulunan il müdürlüğü binalarında alınmaya devam edileceği açıklandı. l İSTANBUL Oy farkı 1.6 milyon olurErdoğan’ı ikna edebileceğini söyleyen İmamoğlu, seçimi hatırlattı: İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul projesinde ısrarcı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak “Davet etsin, gelelim. Ben, bütün bilimsel verileri, bütün dayanakları kendilerine anlatayım. Eminim ikna ederim” dedi. İmamoğlu, “ortak masa” toplantılarının 16’ncısını AKP’li Çekmeköy Belediyesi’nde yaptı. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz tarafından karşılanan İmamoğlu’na ilçenin sorunlarının ele alındığı sunum yapıldı. Kanal İstanbul’a ilişkin açıklama yapan İmamoğlu, “İstanbul’un gündemine oturtulmak istenen Kanal İstanbul, ihanet kelimesi yetmez, bir cinayet projesidir. Bu arada ‘ihanet’ tarifi de bana ait değil İstanbul’la ilgili. Biz sadece ihanete izin vermiyoruz. Ama Kanal İstanbul, tek başına ihanet de değil. Net söylüyorum: Bir cinayet projesidir” dedi. ‘Kabine inanmıyor’ Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini hedef almasına ilişkin soru üzerine, “Daha önce bize yönelik, ‘kazma vuracağız, ihale yapacağız, otur işine bak’ cümleleri kullanıldı, bugün de ‘hesap verir’ İBB’DEN ‘JET’ YANIT Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul’un ÇED ra poruyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken İmamoğlu’nu hedef aldı. Kurum, “44. sırada İBB de toplantı ya katılmış, tutanağa şerh düşme den görüş bildirmiştir. İBB temsilcisi ÇED Raporu’nun altına imza atmıştır. Belediye Başkanımız itiraz edi Kurum yor, daha elemanının ne yaptığının farkında değil. Hiçbir şerh düşmüyorsunuz, tutana ğı imzalıyorsunuz” dedi. İBB sözcüsü Murat Ongun ise Kurum’un iddiasına “İBB, 28 Kasım’daki toplantıya katılmış ve tüm itirazlarını raporla açıkça sunmuştur. ÇED Raporu imzası gibi sunulmasının takdirini kamu oyuna bırakıyoruz” yanıtını verdi. l Haber Merkezi AFAD’a göre deprem riski yok! AFAD, Kanal İstanbul projesinin olası İstanbul depremi ile ilişkilendirilmesine yönelik “Projenin, yapılması planlanan bölgeye atfedilen deprem tehlike ve risklerinin gerçeği yansıtmadığını” ileri sürdü. Açıklamada, kanal güzergâhı boyunca kayda değer bir depreme neden olacak diri fay bulunmadığı iddia edilerek projenin deprem riskini artırdığı iddiasının bilimsel olmadığı kaydedildi. l ANKARA cümlesi eklendi. Benim en belirleyici hesap vereceğim nokta, 16 milyon insanımız. Hesap veremeyeceğim tek şey; İstanbul için cinayet dediğim Kanal İstanbul’un başlatılması. Eğer o başlarsa, ben de kendileri de hesap veremez. Bugüne kadar ‘İstanbul’a ihanet ettik’ dedikleri sıfata, cinayet de eklenmesin diye aslında Sayın Cumhurbaşkanı lehine de çaba gösteriyorum” diye konuştu. Erdoğan’ın “Nasıl olduysa kazandılar” diyerek AKP’nin Meclis’teki çoğunluğuna dikkat çekemesine ise İmamoğlu, “Gerçekten ben, kendilerinin de yakın çevresinin de inanarak bu süreci savunmadığına inanıyorum. Kabinedeki insanlar da inanmıyor bu işe. ‘Yüzlerce kurumdan olur alındı’ deniliyor. Devlet Su İşleri’nden, Devlet Hava Meydanları’ndan, İBB’den alınmadı. Daha ne olsun? Yani bugün seçim olsa şu yarattıkları travmayla değil 800 bin fark, 1 milyon 600 bin fark olurdu. Bu farkı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın derin siyasi tecrübeleri ile çokça yerel ve genel seçim yaşamış birisi olarak çok iyi analiz ettiğini, çok iyi okuduğunu hissediyorum, anlıyorum ve görüyorum” ifadelerini kullandı. l İç Politika CHP Genel Başkanı Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iktidarın kamu özel işbirliği (KÖİ) ya da yapişletdevret (YİD) modeliyle inşa etmeyi planladığı Kanal İstanbul için benzer diğer projelerde olduğu gibi üstlenici ve işletici lere gemi trafiği ve gemi sayısı garantisi vereceğini belirterek “Kanal İstanbul’u yapacak olanlara verilecek dövize endeksli 2530 yıllık gelir garantisi tutMAHMUT turulamayacağı gibi, her yıl gaLICALI ranti edilen gelirler Hazine’den ve milletin sırtından ödenecek” değerlendirmesini yaptı. Toprak’ın, partisinin Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) sunduğu haftalık değerlendirme raporunda Kanal İstanbul’la ilgili çarpıcı değerlendirmelere yer verildi. Toprak, iktidarın kanal projesindeki ısrarlı yaklaşımının yalnızca çevresel sorunlar ve rant ekseninde değil, bir dizi dış politika sorununa da zemin hazırlayacağını dile getirdi. Toprak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011 genel seçim kampanyasında gündeme getirdiği Kanal İstanbul projesinin iktidar tarafından irtifa kaybetmeye başlamasının ardından 8 yıl sonra yeniden ülke gündemine taşındığını vurguladı. Toprak, mali tutarı 75 milyar TL ile 125 milyar TL ya da 22 milyar dolar ile 25 milyar dolar olarak hesaplanan projenin KÖİ ya da YİD modeliyle gerçekleştirilmesinin planlandığı bilgisini paylaştı. Toprak, “Böyle bir proje, bir kişinin isteği, ısrarı ve inadıyla, aklına geldiği gibi uygulayabileceği herhangi bir altyapı, otoyol, köprü, baraj gibi bir proje değildir” dedi. ‘Siyasi çılgınlık’ İktidarın KÖİ ve YİD modeliyle inşa ettiği benzer diğer projelerde olduğu gibi üstlenici ve işleticilere garanti vereceğini belirten Toprak, şunları kaydetti: “Uluslararası hukuk ve sözleşmenin sağladığı haklar varken, ülkelerin gemilerini Kanal İstanbul’dan parayla geçişe zorlamak mümkün değil. Kanal İstanbul’u yapacak olanlara verilecek dövize endeksli 2530 yıllık gelir garantisi tutturulamayacağı gibi, her yıl garanti edilen gelirler Hazine’den ve milletin sırtından ödenecek. Ayrıca bu kanalın uluslararası hukuk açısından statüsü de tartışmalı olacaktır. Kanal İstanbul’un aynı zamanda uluslararası bir suyolu olarak uluslararası hukuka tabii olmaksızın işletilmesi halinde, Türkiye’nin Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler ve komşularıyla ihtilaflı bir hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Karadeniz’in uluslararası bir güç mücadelesi alanına dönüşmesinin yolu açılacaktır. Bölgede ve dünyada giderek yalnızlaşan, ambargo ve yaptırım tehditleri altında bulunan bir ülkeyi yönetenlerin, ülkenin başına yeni sorunlar açacak gereksiz bir işe kalkışması siyasi çılgınlıktır” l ANKARA BATTAL İLGEZDI BERAAT ETTI Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin, imar mevzuatına aykırı inşa edilen yapılara ilişkin yıkım kararlarını uygulamadığı iddiasıyla “görevi kötüye kullanma” suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada, beraatına karar verildi. Anadolu 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün gerçekleşen duruşmada İlgezdi’nin avukatı, suça konu parsellerde inşa edilen taşınmazların imar mevzuatına uygun hale getirildiğinin belli olduğunu söyledi. İddianamede İlgezdi’nin Küçükbakkalköy Mahallesi’nde imar mevzuatına aykırı olarak yapı inşasına göz yumduğu aktarılmıştı. Davayı karara bağlayan mahkeme, İlgezdi’nin beraatına hükmetti. l AA SOYER’DEN ‘IMZA’ ISYANI CHP’de kongrelere tek aday damgası Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tarihi Elektrik Fabrikası için ihalelerin ve projelerin Ankara’da imza için beklemesine tepki gösterdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TV35’te Kent ve Siyaset programında İzmir’in gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 büyükşehir belediye başkanıyla yaptıkları toplantıyı hatırlatan Soyer, “Doğrudan doğruya taleplerimizi söyleme fırsatı bulduk. Fakat 11 Eylül’dü. O günden bugüne o toplantıda konuşulanların gerekleriyle ilgili bir şey üretilemedi. Elektrik Fabrikası mesela. 8 Haziran’da mazbata aldım, 35 milyon lirayı vermeyi taahhüt ettik, ihaleyi kazandık. İzmirlinin malını İzmirlinin alması gerekiyor. Biz orayı kütüphane yapacağız. gençler için yaşam alanı yapacağız. Al kardeşim deyip üstüne para vermesi lazım devletin. Ne yazık ki buradan bir yol alamıyoruz. Ankara’da takılıyor” dedi. Bekleyen ihalelerle ilgili örnekler vererek devam eden Soyer, “Bir ihaleyi Cumhurbaş kanı onaylayacak. Ne gerek var? Belediye, bakanlıklar, hükümet niçin var? Her yerdeki ihaleyi sayın cumhurbaşkanının onayına sunarsanız sistem tıkanır. Elektrik fabrikasının ihalesini Cumhurbaşkanı niye onaylasın” diye konuştu. Soyer, Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’un FETÖ ile ilgili iltisaklı iddiasıyla tutuklanmasına yönelik açıklama yaptı. Soyer, “Cezaevinde ziyaret ettim. Kişisel olarak ben masum olduğuna inanıyorum. Bunun ortaya çıkacağına inanıyorum. Ama hukuki bir mesele” dedi.l İZMİR/Cumhuriyet MAHMUT LICALI CHP’de ilçe ve il kongrelerinde tek adayda uzlaşılması yönündeki formül karşılık buldu. Bugüne kadar yapılan 400 ilçe kongresinin 244’üne tek adayda uzlaşı sağlandı. CHP tarihinde ilk kez ağırlıklı olarak tek aday üzerinde uzlaşı sağlanması örgütün artık iktidar olmaya kenetlenmesi olarak yorumlandı. CHP’nin Nisan 2020’de yapılması planlanan 37. Olağan Kurultayı’na yönelik takvimi işlemeye devam ediyor. Bu kapsamda, mahalle delegeliği seçimlerinin ardından başla yan ve 27 Ocak’a kadar sürecek olan ilçe kongrelerinde, partinin yeni dönemdeki ilçe başkanları belirleniyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kongre süreçleri öncesinde, parti örgütüne çağrı yaparak, ilçe ve il kongrelerinde “uzlaşma” istemişti. Edinilen bilgiye göre CHP, şu ana kadar ülke genelinde ki 973 ilçenin 400’ündeki kongrelerini tamamladı. Bu kapsamda, 156 ilçe başkanlığı için birden fazla aday yarışırken, 244 ilçe kongresine ise tek adayla gidildi. Böylece ilçe kongrelerinin yüzde 61’inde tek adayda uzlaşı sağlanmış oldu. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle