24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 25 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN olaylar ve görüşler Aziz davanın peşinde bir ömür: İsmet İnönü Ekim 1973.. Nazmi Kalİsmet İnönü Aranan ve özlenen devlet adamı Gülsün Bilgehan İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı İsmet İnönü bir hafta süren bir hastalıktan sonra 25 Aralık 1973 günü saat 16.15’te Ankara Pembe Köşk’te hayatını kaybetti, 89 yaşındaydı. “Bütün ömrünce memleket için aziz bir dava peşinde koştuğunu” söyleyen İnönü, son bir haftaya kadar TBMM çalışmalarına katılmış, Senato’da cumhurbaşkanlarına ayrılan bölümde her zamanki gibi oturumları izlemişti. Son yaptığı konuşmalardan biri, dönemin eski cumhurbaşkanının görev süresini uzatma konusundaki tartışmalar üzerine olmuş, herkesi hayrete düşüren bir enerjiyle kürsüye çıkarak: “Yeniden seçerseniz ne olacak? Bugüne kadar ne yaptıysa, gene onu yapacak!” demişti. İnönü, ölüm döşeğinde, yanına damadı Metin Toker’i çağırarak ondan Montrö Antlaşması, Boğazlar konusu, Mondros Ateşkesi üzerine tarihi bilgiler almış ve son günlerde ülkedeki hükümet buhranını sormuştu. Belli ki Türkiye’nin son 65 yılının hesabını çıkarıyor ve gelecek için endişe duyuyordu. Bir Osmanlı zabiti olarak, Mondros’un utancını yaşamış, Atatürk’le Kurtuluş Savaşı’nda dünyaya meydan okumuşlar, Lozan’da devletin varoluş belgesini imzalamış ve Boğazlar üzerinde Türkiye’nin egemenliğini sağlayan 1936 Montrö Antlaşması’nı Lozan’ı tamamlayan bir sonuç olarak görmüştü. 60 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’ndan ülkesini uzakta tutmak Cumhuriyetin kurucularından, 12 yıl cumhurbaşkanlığı, 17 yıl başbakanlık yapmış İsmet İnönü’nün ölüm döşeğindeki endişelerinin, 46 yıl sonra Türkiye’nin gündemine geri dönmüş olduğu görülüyor! başarısını ve çok partili demokrasiye geçmek cesaretini göstermişti. İki Dünya Savaşını, birini cephede, diğerini milyonların sorumluluğunu alarak devletin başında geçirmişti, bütün savaşçılar gibi barışın ne kadar önemli ama kırılgan olduğunu biliyordu. Bu yüzden “velinimetim” dediği önderi büyük Atatürk ile ilkelerini “Yurtta barış, dünyada barış” olarak belirlemişlerdi. Halkın taziyesi İnönü, asil bir milletin kadirbilirliği ile son yolculuğuna uğurlandı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet İsvan oradaydı: “Belediye başkanı seçilmiştim ve göreve başlayalı birkaç hafta olmuştu. 25 Aralık 1973 günü İsmet Paşa 89 yaşında öldü. Paşa’nın naaşı TBMM’de halkın saygı duruşu için ziyarete açıldı. Mutlaka Ankara’ya gitmek ve o görevi yapmak istiyordum. Gece otomobille Reha’yla beraber Ankara’ya gittik. Büyük Millet Meclisi’nin önüne vardığımız zaman sabahın dördü idi. Ve ziyaret devam ediyordu. Karşılaştığımız muhteşem manzara, üstümde unutulmaz bir etki bıraktı. Ankaralı sade vatandaş, Büyük Millet Meclisi kapısından bahçe kapısının dışına, oradan bulvarın karşı kaldırımına, oradan Çankaya is tikametine dönerek Büyük Ankara Oteli’nin önüne kadar uzayan bir kuyruk oluşturmuştu. Ziyaret kesintisiz devam ediyordu. Çok soğuk bir sabahtı, gecenin karanlığı içinde yerden yükselen buğular görüntüyü engelliyordu. Kuyrukta bekleyenlerin kimisinin kucağında bebek vardı. Belli ki anne de baba da İsmet Paşa’ya karşı bu son görevi yapmakta kararlıymışlar ve bebeklerini bırakabilecek kimseleri yokmuş. Yavrularını battaniyeye sararak ve saatlerce soğukta ayakta beklemeyi göze alarak sessizce görevlerini yapıyorlardı. Bir süre durup bu heybetli manzarayı seyrettim ve ağzımdan dolu dolu şu sözler çıktı: Bu millet gerçekten büyük bir millet! Cumhuriyetin kurucularından, 12 yıl cumhurbaşkanlığı, 17 yıl başbakanlık yapmış İsmet İnönü’nün ölüm döşeğindeki endişelerinin, 46 yıl sonra Türkiye’nin gündemine geri dönmüş olduğu görülüyor! Kurtuluş Savaşımızın 100. yıldönümünü kutlarken Mondros yenilgisinden, Lozan ve Montrö’ye uzanan tarihi yeni baştan okumakta sayısız yarar vardır. 25 Aralık 1973’te, soğuk Ankara kışında, anne babalarının kucağında, bir Cumhuriyet kahramanına son görevlerini yapanlara çok iş düşüyor, onlara güveniyoruz. Nazmi Kal yazar, yapımcı Bugün büyük devlet adamı İsmet İnönü’nün 46. ölüm yıldönümü. Onu 25 Aralık 1973’te kaybetmiştik. 89 yaşındaydı. İsmet İnönü’nün çok partili demokratik hayata mecburen Batı’nın baskısı ile geçtiğini söyleyenler var... Gerçek bu değil. İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi ile özel kalem müdürlüğüne getirilen Haldun Derin, Pembe Köşk’te yapılan “İsmet İnönü’de vazife anlayışı” konulu bir konferansta aynen şunları söyledi: “Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü cumhurbaşkanı seçilince beraberce evine geldik. Daha frakını çıkarmadan annesinin elini öptü ve dedi ki: Anneciğim güç bir vazife aldım, ama ben bu millete kendi kendisini idare etmeyi öğreteceğim.” Bu sözler İsmet İnönü’nün çok partili hayata geçişinin kendi öz iradesi ile olduğunu hiçbir tereddüde yer bırakmayacak gerçeklikle anlatmaktadır. Çok partili hayata geçişin altın sayfası 14 Mayıs 1950 seçimidir ve tartışmasız İsmet İnönü’nün yarattığı bir demokrasi zaferidir. Seçim büyük bir olgunluk içinde geçmiştir. Hiçbir olay, cezaevinde hiçbir muhalif politikacı, gazeteci yoktur. Merkez Bankası’nın ve hazinenin elindeki hiçbir kaynak popülist amaçla kullanılmamıştır. 14 Mayıs’ın bir demokrasi zaferi olduğunu şu anı ne güzel anlatıyor. 14 Mayıs gecesi İsmet İnönü seçimi Köşk’te radyodan dinlemektedir. Çevresinde İsmail Rüştü Aksal, Kasım Gülek, Faik Ahmet Barutçu gibi kurmayları vardır. İllerden sonuçlar geldikçe çevresindekiler büyük bir endişe içine girerler. 12 yıllık Milli Şef dönemi sona ermekte, 27 yıl devleti yöneten, Atatürk’ün kurduğu parti seçimi kaybetmektedir. İsmet İnönü’de hiçbir üzüntü belirtisi yoktur, çevresindekilerin ise yüzünden düşen bin parça oflayıp puflamaktadırlar. Bir ara İnönü eşi Mevhibe Hanım’a döner, gayet sakindir. Hanımefendi buradan kaç günde taşınabiliriz... Kolay paşam bir haftada taşınırız.. Ama artık arabamız olmayacak, Kızılay’a otobüsle inmeye hazır mısın? Elbette Paşam. 1950’den bu yana 70 yıldır sayısız seçime girdik, 1950’de doğan demokrasi bebeği olgunluk yaşını geçti, kaybetmeyi, koltuğunu terk etmeyi bu kadar olgunlukla karşılayan bir lider anımsayabiliyor musunuz?.. Demokrat Parti iktidara gelir gelmez İnönü aleyhinde akla hayale gelmez iftiralar üretmeye başladılar. İnönü savaşlarında samanlığa saklandı.. İsmet İnönü asker kaçağıdır... Lozan’da ülkeyi sattı.. 27 yıl din esaret altında idi..camileri yık tı vs. vs. İsmet Paşa bütün bu söylemleri olgun lukla karşıladı.. Bir Meclis toplantısında Malatya Millet vekili Ahmet Gürkan kürsüye çıktı ve “Bu İnönü ailesi devleti soydu. Ben bunun tanığıyım. Malatya bez fabrikasının açılışında Mevhibe Hanım metrelerce bezi götürdü” dedi. İsmet Paşa yanındaki Özel kalem müdürüne “Böyle bir konu vardı, bir araştır” der. Ertesi gün İsmet Paşa elinde fatura ile kürsüye çıkar ve o bezlerin ücretini ödediği faturayı gösterir... Açtığı fabrikanın açılışında eşine hediye edilen birkaç metre bezin parasını ödeyecek kadar devlet malına sahip çıkan bir devlet adamı anımsayan var mı?.. 82 yaşındayım rastlamadım.. Zaman zaman İsmet Paşa’ya diktatör, iktidar hırsı için darbe yaptırdı diyenler var. Şu anıları okuduktan sonra acaba utanacaklar mı? 1970 yılında bir TV programında Örsan Öymen soruyor. Paşam 50 yıldır parlamentodasınız, seçimlere girdiniz çıktınız, hiç seçilmemek korkunuz oldu mu? İnönü Hiç umurumda değil. Usulünü koymuşuz, seçilirsek seçildik seçilmezsek seçilmedik. Bunları göze almadan demokratik rejim düşünülemez. Demokratik rejim içinde çekilmeyi ilk günden esas olarak kabul etmek lazımdır. Bu zihniyeti yerleştiremedim. Demokratik rejim başka türlü olmaz. Sevgili Paşam bu sözleri söylediğinden sonra 50 yıl daha geçti. Hâlâ bu zihniyet yerleşemedi. ODTÜ’de İsmet İnönü’yü bir anma toplantısında, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Pamir toplantıyı şöyle açtı: “Sayın konuklar, İsmet İnönü’yü anacağımız toplantıya hoş geldiniz.. Ben İnönü hakkında söz söyleyecek birikime sahip değilim. Ancak ben bir gözlemimi size aktarmak istiyorum.... Ben İnönü’nün çocuklarının (Erdal ve Ömer İnönü) sınıf arkadaşıyım ve ben İnönü’nün çocuklarının ayağında pençe çakılı ayakkabı gördüm... Düşünün 15 yıl Başbakanlık, 12 yıl Milli Şeflik yapmış İsmet İnönü çocuklarının altı delinen ayakkabılarını tamirciye götürüp pençe çaktırıyor... Geçen günlerde Köşk’te bir toplantıda İsmet Paşa’nın kızı Özden Toker’e sordum. Hanımefendi İkinci Dünya Savaşı’nda halk ekmeği karne ile alırdı sizin de karneniz var mıydı?.. “Tabii biz de ekmek karnelerini götürür ekmeklerimizi alırdık, karnelerimize işlenirdi” dedi. İnanılması zor değil mi sevgili okuyucular... İşte 46 yıl önce böyle bir devlet adamını kaybettik... Onu çok arıyoruz. Çok daha arayacağız.. yeni yılda sevdiklerinize en güzel hediye! ö el tas ımZ c Kupal ı ve F e Altlığı www.cumhuriyetkitap.com.tr ‘ de! 2020 Masa Takvimi hediye! Satış Noktaları İstanbul Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli • 0212 343 72 74 Ankara Güvenevler Mah. Güneş Cad. No:8/1 Kavaklıdere • 0312 442 30 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle