28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 32 ARALIK 2019 PAZARTESİ 130/2 0 210/1 0 0 70/50 130/6 0 120/2 0 50/0 0 20/ 2 0 90/30 170/5 0 150/6 0 70/20 170/1 2 0 40/1 0 210/1 6 0 70/3 0 20/ 6 0 50/30 100/7 0 50/1 0 170/8 0 50/1 0 140/5 0 TARİHTE BUGÜN 1804: Napolyon Bonapart, Paris’te Papa’nın elinden taç giyerek Fransa İmparatoru oldu. 1873: Türkiye’nin ilk borsası sayılan Dersaadet Tahvilat Borsası açıldı. 1888: Vatan şairi Namık Kemal, 48 yaşında Sakız Adası’nda öldü. 1918: Ermenistan, bağımsızlığını ilan etti. 1988: Benazir Butto, Pakistan Başbakanı olarak yemin etti. 23 suç duyurusuna karşın katledilen Ayşe Tuba Arslan’ı öldüren ihmaller bitmiyor Katilinle uzlaş Eskişehir’de mahkemeye başvurarak “Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz?” dedikten sonra da korunmayan ve sokak ortasında eski eşinin satırlı saldırısı ile katledilen Ayşe Tuba Arslan’ı ölüme götüren süreçte yeni ihmaller ortaya çıktı. Konuyu, TBMM Genel Kurulu’na taşıyan CHP’li Çakırözer, Arslan’ı ölüme götüren olaylar zincirinin savcılık ve mahkeme halkasını anlattı. Eskişehir Başsavcılığı’nın cinayete ilişkin açıklamasına dikkat çeken Çakırözer, “23 başvuru, 10 dava. Hepsi de hakaret, tehdit, yaralama. Koruma tedbirleri de var. Başvurular devam ettiğine göre, tedbire uyulmuyor, mahkeme kararı ihlal ediliyor. Neden kanunun öngördüğü ‘zorlayıcı hapis’ cezası verilmiyor? Saldırgan neden tek bir gün hapse girmiyor? Aile hâkimliklerinin suç duyurularını ciddiye almayan tutumu da incelenmeli, sorgulanmalı” dedi. Savcılığın, Arslan’ın 6 aylık uzatmanın bitmesine az bir süre kala, 5 Temmuz 2019’da, Eskişehir 2. Aile Mahkemesi’ne yaptığı başvuruya açıklamasında yer vermediğine dikkat çeken Çakırözer, “Anlıyoruz ki bu son başvuru üzerine herhangi bir işlem yapılmamış. Mahkeme ve savcılık Ayşe Tuba Arslan’ın son çığlığını görmemiş, duymamış. Hâlâ da yok sayılıyor. Bu son çığlık neden bo Ayşe Tuba Arslan’ın, babası Serdar Arslan, “Kızım planlı bir cinayete kurban gitti” demişti ğuluyor?” ifadesini kullandı. Arslan’ın 23 kez başvuru yapmasına rağmen korunamamasının nedenlerinden birinin de Eskişehir Savcılığı’nın Arslan ile saldırganı “uzlaştırmaya zorlaması” olduğunu dile getiren Çakırözer, “Savcılık, dosyaları ‘uzlaştırma bürosuna’ taşımış. Bir kadın 23 kez suç duyurusunda bulunduğu saldırgan ile uzlaştırmaya zorlanır mı? Bu uzlaşmadan sonuç çıkar mı? Nitekim Ayşe Tuba Arslan da teh dit ve hakaretlerin devam ettiğini kayıtlara geçirerek uzlaşmayı reddediyor” dedi. Çakırözer, Türkiye’nin, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadelenin esaslarını düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olduğunu da anımsatarak sözleşmenin 48. maddesinin arabuluculuk ve uzlaştırmayı yasakladığını, ancak savcılığın hukuka aykırı olarak Arslan’ı suç duyurularında “saldırgan ile uzlaşmaya zorladığını” söyledi. Tek ceza 3 bin TL Çakırözer, “Saldırgan suç makinesi gibi. Hakkında onlarca suç duyurusu var, mahkemeler tedbir kararı veriyor. Uymuyor; şiddete, tehdide devam ediyor. Açılan davaların bazılarından da beraat ediyor. Hakkındaki tek ceza 3 bin TL para cezası. Sistem, saldırganı ödüllendiriyor” tepkisini gösterdi. l ANKARA / Cumhuriyet BETON MİKSERİ EZDİ Annesi acıdan kavruldu Karaburun, balık çiftliği istemiyor Bölgedeki doğal yaşamın olumsuz etkileneceğini savunan Karaburun Kent Konseyi ve çevreciler, bölgede açıklama yaparak durumu protesto etti. Adana’da evlerinin önünde oynarken beton mikserinin altında kalan 2 yaşındaki Birgül Binen, hayatını kaybetti. Gözyaşı döküp ağıtlar yakan Remziye Binen, minik kızının cansız bedenini üzerini giyemediği kıyafetleriyle örttü. Mikserin sürücüsü çalışma arkadaşları tarafından kaza yerinden uzaklaştırılarak polis merkezine götürüldü. l DHA MUĞLA Taşocağında iş cinayeti Muğla’nın Bodrum ilçesinde, iş makinesinin devrilmesi sonucu Osman Aydın (46) adlı işçi hayatını kaybetti. Kızılağaç Mahallesi’ndeki bir taşocağında iş makinesi ile çalışan Aydın, devrilen makinenin altında kaldı. Yaralanan Aydın, kaldırıldığı özel hastanede müdahaleye karşın kurtarılamadı. Aydın’ın cenazesi, jandarma ve savcının incelemesinin ardından, otopsi için Muğla Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. l İZMİR / Cumhuriyet HENTBOL TAKIMI İki öğrenci Kirletip taşınıyorlar İzmir’in Karaburun ilçesi Badembükü mevkisinde Çullu Yalısı’ndan başlayarak Mağaza ve Akkum yalılarını da içine alan bölgeye, denizde şamandıralama çalışmasıyla 2 su ürünleri kafesi yerleştirildi. Bölge halkı durumu protesto etti. Karaburun Kent Konseyi Genel Sekreteri Aykut Uçar şöyle konuştu: “Bölgede son dönemde başlayan balık çiftliklerinin ta şınma başvuruları dikkat çekicidir. Balık çiftliklerinin yeni yer peşine düşmeleri, bize bulundukları yerlerde yıllarca süren, yenilmeyerek dipte çözünen balık yemlerinin ve balık dışkılarının, fiziksel ortamı artık balık yetişemez duruma getirdiğini ve deniz çayırlarının tahribi sonucu sudaki oksijen oranını, yaşam değerlerinin altına indirdiğini düşündürüyor. Bilindiği gibi, ye rel geçim kaynaklarından olan kıyı balıkçılığı ve dalyan balıkçılığının sürdürülebilir olması için, yavru balıkların besin kaynağı ve barınağı olan deniz çayırlarının tahribata uğramaması, yaşamsal öneme sahip.” Uçar, yarımada kıyılarının koruma altında olan Akdeniz Foku’nun kalan son üreme ve yaşama alanları olduğuna dikkat çekti. l İZMİR 5 bin fidan dikildi İzmir’in Karabağlar ilçesinde geçen ağustos ayında başlayan ve üç ilçeye yayılan orman yangınında 5 bin hektardan fazla alanın büyük zarar görmesiyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in öncülüğünde “İzmir Küllerinden Doğacak” kampanyası başlatıldı. Kampanya kapsamında TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, birlikte çalışmalar yürüttüğü gönüllü kadın Saha Grubu ile 5 bin fidan dikerek “Cumhuriyet Kadınları Ormanı”nı oluşturdu. Ege Orman Vakfı işbirliğindeki “Cumhuriyet Kadınları Ormanı” fidan dikim etkinliği, dün İzmir Orman Bölge Müdürlüğü tarafından TorbalıYoğurtçular mevkiinde oluşturulan 30 dönümlük ağaçlandırma sahasında yapıldı. l İZMİR/Cumhuriyet Erdoğan’a biçilen ömür Müslüman mı müstakil mi? Yeşil sermaye örgütü MÜSİAD’ın başındaki “M” resmi olarak “müstakil”di. Ama hep Müslümanın M’si olarak anıldı. Kurucusu Erol Yarar, “Müslüman” diyenleri, “Sermayenin dini olur mu?” diye düzeltiyordu. Geçen hafta MÜSİAD’ın Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlediği Vizyoner Zirvesi’nde George Friedman’ı görünce aklıma geldi. Friedman, zirvenin yıldız konuşmacısı olarak davet edilmiş, Erdoğan’la birlikte fotoğraf çektirmişti. “Ben mi yanlış hatırlıyorum” diyerek hükümet medyasının arşivini açtım. Çok değil, temmuz ayında yazılmış şu satırlar Sabah’ın arşivinde duruyor: “George Friedman, yeni muhafazakâr (neocon), İslam karşıtı ve İsrail yanlısı kimliğiyle biliniyor.” Sadece Sabah değil, devletin Anadolu Ajansı arşivinde bugün Friedman böyle tanıtılıyor. Gerçekten sermayenin dini imanı yokmuş. “İslam karşıtı” diye suçlanan Friedman, Müslüman işadamlarının zirvesine çağrılabiliyormuş. Gölge CIA’nın Türkiye’deki kaynakları Friedman’ın en çok bilinen sıfatı “Pentagon danışmanlığı”. Bir tane daha var. O da 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı’nın uçağının haritasını anbean yayımlayan Stratfor isimli “gölge CIA”yı 1996’da kuran kişi olması. 2015’te Friedman, Stratfor’dan ayrıldı, ama kurum onunla anılmaya devam etti. Stratfor, her şeyin özelleştiği dünyada istihbaratı da özelleştirmişti. Birçok ülkeden parasıyla istihbarat topluyor, sonra satıyordu. Friedman’ın kurduğu, müşterileri arasında Pentagon’dan CIA’ya birçok ABD’li devlet ve özel kuruluşun olması, haliyle bu istihbaratı tartışmalı hale getiriyordu. Biz Stratfor’un Türkiye’de topladığı istihbaratın büyüklüğünü 27 Şubat 2012’de fark ettik. Zira o gün WikiLeaks, “Küresel İstihbarat Dosyaları” adı altında Stratfor’un Temmuz 2004Aralık 2011 aralığındaki iç yazışmalarını yayımladı. Friedman’ın başında olduğu “gölge CIA” için Türkiye’de çalışanlar arasında TÜSİAD’ın eski ABD temsilcisi Emre Doğru’nun adı öne çıkıyordu. Belgeler ortaya saçıldığında gördük ki; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu gibi farklı eğilimlerdeki politikacılar kurumun haber kaynakları arasındaydı. Hatta Kalın’ın Friedman ile ilişkisi haber kaynağı olmanın ötesindeydi. Stratfor’un Türkiye uzmanı Reva Bhalla’nın 10 Mart 2010’da Başbakanlık ofisinde Kalın’la görüştüğü, George Friedman’ın Kalın’a “Gülen hareketi ile aramızı düzeltmemize yardım et” ricasında bulunduğu, Kalın’ın da “gereğini yaptığı” sızıntılarla ortaya çıktı.  31 Mayıs 2010’da, Friedman eşiyle birlikte Türkiye’ye geldiğinde altlarındaki aracı ve şoförünü ayarlayan yine Kalın’dı. Kalın’ın başka “hizmetleri”ni kendisinin Stratfor’a gönderdiği epostadan okuyalım: “Sevgili George ve Kamran, bazı medya kuruluşlarına Stratfor’un Türkiye ve Balkanlar hakkındaki raporunu haber yapmalarını söyledim ve ürettikleri haberlerin linklerini aşağıda gönderiyorum. İbrahim.” Kalın’ın çalışmaları Friedman’ı heyecanlandı rıyor ve 14 Eylül 2010 tarihli epostasında Kalın için “Bu adam büyük bir kaynak... Bu adamla kurduğum ilişki ve yaptığım görüşme kesinlikle gizli kalmalıdır” yazıyordu. Erdoğan’ın ömrünü nasıl yazdı? Sizi istihbarat notlarıyla sıkmayayım. 15 Temmuz’da Erdoğan’ın uçağının haritasını yayımlaması hep vurgulanıyor da, “Erdoğan’ın ömrü”ne ilişkin bir başka çalışma unutuluyor. Stratfor’un, 10 Aralık 2011 tarihli yazışmasında TR 325 koduyla adı geçen ve kendisinden “Erdoğan’ın danışmanı” diye bahsedilen Faruk Demir’e dayanılarak şöyle bir not yazılmıştı: “TR 325’in iş ortağının eski bir sınıf arkadaşı, Erdoğan’ın geçirdiği son ameliyatı (Erdoğan’ın 26 Kasım 2011’de geçirdiği ameliyat kastediliyor) yapan ekibin başındaki cerrahmış. Bu cerrah, Erdoğan’ın kolon kanseri olduğunu, ancak metastaz yapıp yapmadığını görmek için gerekli olan ikinci biyopsi sonuçlarını henüz görmediklerini söyledi. Son ameliyatta, Erdoğan’ın kalınbağırsağından 20 santimetre kesmişler. (Ortalama bir kalın bağırsağın uzunluğunun 1.5 metre olduğunu araştırıp buldum.) Bu hakikaten önemli bir ameliyat. Erdoğan bir süre için seyahat edemeyecek ve en az iki üç ay boyunca yanında bir kolonoskopi torbası taşıması gerekecek. Ancak prognoz (hastalığın gidişatına ilişkin öngörü) pek iyi görünmüyor. Cerrah, Erdoğan’ın iki yılı kaldığı tahmininde bulunduklarını söylemiş.” Söz konusu istihbarat FETÖ’nün yayın organı Taraf’ta çıktıktan sonra günlerce konuşuldu. Erdoğan’ın doktorları iddiayı kısa sürede yalanladı. Ancak 8 Mart 2012’de kürsüye çıkan Erdoğan’ın tepkisi, hem Friedman’ın Stratfor’una hem de Taraf’a karşı çok daha sertti: “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da bu mihrakların taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir.” Erdoğan, Taraf’ı “jeton atılınca istenilen şarkıyı çalan müzik kutuları”na benzetti. Gazetenin önderi Yasemin Çongar’ın 28 Şubat’taki Washington geçmişini “askeri ataşe gibi çalışan gazeteci” diye andı. Yasemin Çongar, Erdoğan’a “sevdiğim, saydığım, sağlığı konusunda üzülüyorum” diye yumuşak bir yanıt verdi. FETÖ’nün gazetesinin yayın yönetmeni Ahmet Altan ise “Sen ona buna laf yetiştireceğine önce etrafına sahip ol” dedi ve “Stratfor ‘müzik kutusuna’ parayı atınca o müzik başka yerde değil Başbakan’ın odasında çalıyor” ifadelerini kullandı. İşte 7 buçuk sene önce Erdoğan’ın ömrünü not eden, “jeton atan” ve istihbarat alan, yandaşların “İslam düşmanı” dediği Friedman, bugün onur konuğu olarak Erdoğan’la poz verdi. Bizim İslamcılar Friedman’ı neden bu kadar seviyor, diyeceksiniz. Sebebi basit. Friedman, Türkiye için yıllardır ABD ile işbirliği içinde çalışan, bir “yeni Osmanlı” projesini savunuyor da ondan. Haliyle jeton değişiyor, ama şarkı aynı kalıyor. Unutmayın, Amerikalı kaçar kurtulur, bu topraklarda olan hep bize olur. kazada öldü Ordu Gençlerbirliği Kız Hent bol takımını taşıyan minibüs, Yozgat’ın Aydıncık ilçesinde sürücüsünün kontrolünden çıkıp şarampole uçtu. Kazada, Göksu Akyel (14) ile kaleci Sinem Aksu (12) yaşamını yitirdi. Yaralanan 14 kişinin tedavisi Onur Yaser Can davasında karara itiraz edildi Narkotik operasyonunda gözaltına alındıktan sonra Emniyet’te yaşadığı psikolojik işkence sonucu intihar eden ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can’ın (28) gözaltı tutanaklarında değişiklik yaptıkları için Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli iki polis Sa lih Bahar ve Soner Gündoğdu hakkında, “Resmi belgede sahtecilik” ve “Resmi belgeyi bozma ve yok etme” suçlarından verilen 6 yıl 5 ay 15’er gün hapis cezasına Can ailesinin avukatları itiraz etti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, sanıkların “Sahte resmi belgenin kullanılması” ve diğer suçlardan da cezalandırılması istendi. 15 Mayıs 2012’deki ilk yargılamaya ilişkin karar duruşmasına katılan anne Hatice Can, oğlunun acısına daha fazla dayanamayarak 2 Mart 2014’de intihar etmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Onur Yaser Can, 3. kez ifadeye çağrılmasına dayanamadı ve camdan atlayarak intihar etti. Dosyadaki ifadelere göre, Can, emniyette çırılçıplak soyuldu, yüzü duvara dönük uzun süre bekletildi, yere çökertildi, öksürtüldü. Hakarete uğradı. sürüyor. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle