22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 ARALIK 2019 PAZARTESİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ olaylar ve görüşler İŞİN ASLI NE? Biliminsanları kürsülerde konuyu bilimin ışığı altında araştırır ve konuşurlar. Ali BALKIZ Eski Alevi Bektaşi FEdarasyonu Genel başkanı, yazar İzmir Gaziemir’de bir Alevi inançlı yurttaşın evinin duvarına “Defol Alevi” yazılması üzerine ortalık karıştı. Bu tür olaylar ilk kez olmuyor. Yurdun birçok yerinde defalarca benzer olaylar yaşanmış, devlet yetkilileri, “çocukların işi”, “ sarhoşlar yapmıştır” gibi bahanelerle olayın üstünü örtmüşlerdi. İzmir Valisi, konu hakkında “kavga nedeniyle asayiş olayı” dese de, şimdiye dek olmadığı biçimde, İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı aynı gün konu hakkında konuştular. İçişleri Bakanı, “O eve yapılan işareti kendi evime yapılmış işaret olarak görüyorum. İçişleri Bakanlığı olarak bizatihi tarafız, hukuken de tarafız. Adaletin önüne o kişi çıkacak ve bunun hesabını ödeyecek” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise; 6. Din Şurası’nın kapanış konuşmasında, “Bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuyor. Ülkemizi parçalamak için. Açık ve net söylüyorum. Böyle bir sorunumuz yok. Bunlar yakalandığı zaman da hesabı sorulacaktır. Bunları Çorum’da, Maraş’da yaşadık. Bu tarz girişimlere karşı hepimiz uyanık olmalıyız” dedi. Herkes işin peşinde Cumhurbaşkanı yetinmedi; Alevilikle ilgili bir konuya daha değindi: “Batı’da pişirilen ülkemize ihraç edilmeye çalışılan ‘Ali’siz Alevilik’ gibi kimi yıkıcı projelerin toplumumuz içinde pohpohlanmasının gerisinde yine bu senaryolar var. Alman devleti Ali’siz Alevilikle (...) Ülkemizde bir bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor.” Cumhurbaşkanı ayrıca şu düşüncesini de bir kez daha yineledi: “ ... tek parti yıllarında olduğu gibi İslamı gerilik emaresi olarak gören faşist zihniyet ülkemizde tarihe karışmıştır.” Evinin duvarına yazı yazılan Bayram ŞENAL; gazetecilere; şikâyeti üzerine olay yerine gelen polislerin; “ Bu sarhoşların ya da çocukların işidir. Bir yeri aradınız mı, kimseyi aramayın.” dediklerini aktarıyor. Evin 30 yaşındaki işsiz, bekâr oğlu Eren Şenal ise, karakolda verdiği ifadede eve gelen polislerin, rızaları olmadan kırmızı boya ile yazılmış olan İbareleri sprey ile kapattıklarını söylüyor ve soru üzerine, Gaziemir Belediye Başkan Yardımcısı Necati Kırmaz’ dan şüphelendiğini zira 1.5 2 ay önce babası ile birlikte bu belediyeye gittiklerinde; Kırmaz ve adamlarınca darp edildiğini ve şikâyetçi olduğunu ifade edi yor. (26.11.2019) Eren Şenal; olayı anlamaya, geçmiş olsun demeye gelen İzmir’deki Alevi örgütlerinin yöneticilerine da onları görür görmez; “Belediyeyi savunmaya mı geldiniz?” diyor. Eren Şenal, anne ve babası devam eden günlerde Alevi örgütlerinin yöneticilerinden olabildiğince uzak durmaya çalışıyorlar. Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ise yaptığı açıklamada; Eren Şenal’ın doğru söylemediğini olay nedeni ile üzgün olduklarını, ellerindeki belgeleri kaymakamlığa ve Emniyet’e verdiklerini, ayrıca MİT’in de olayı araştırdığını ifade ediyor. Bir özet çıkaracak olursak; Gaziemir Emniyeti, İzmir Emniyeti, İzmir Valisi, İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı işin peşindeler. Ayrıca ATV ve MİT de... Gerçek böyle mi? Bir yurttaşımıza, ailemize, sırf inancı nedeni ile, kin dolu, aşağılayıcı, düşmanca duygularla saldırıda bulunulması karşısında, mahalle karakolundan Cumhurbaşkanlığı’na kadar tüm devlet organlarının bu denli duyarlı davranmaları elbette olağandır, olması gerekendir, ayrıca görev ve sorumlulukları dahilindedir. Dahilindedir de; acaba gerçek böyle mi?.. Devleti, aşama aşama öyle bir noktaya getirdiler ki; öylesine deforme etti, parçaladı ve kendilerine benzettiler ki; keza o, kıvançta ve tasada bir ve beraber olan toplumu öylesine böldü ve parçaladılar ki; birbirlerine selam vermez hale getirdiler. Kan (oy) kaybettikçe; ne pahasına ve nasıl olursa olsun, kan (oy) almaya öylesine şartlandılar ki... Bu uğurda başvurmadıkları yol ve yöntem kalmadı. Babaoğul Şenal’ın, CHP’li Gaziemir Belediye Başkan Yardımcısı’ndan “şüpheli” diye bahsetmiş olmaları, yalnız başına bu durum bile yüce devletimizin tepeden tırnağa bu olaya odaklanmalarına yetmiş olmasın?.. Hakkı yok Alevi bir aile CHP’li bir belediye yöneticisinden şikâyetçi... Maraş katliamından bu yana Alevilerin bu X (çarpı) işaretine karşı alerjileri biliniyor nasıl olsa... Erdoğan da Maraş’ı özellikle hatırlatıyor. Bu nedenle olmasın?.. Erdoğan’ın din şurasında belirttiği “Ali’siz Alevilik” konusuna gelince: Aleviliğin ne olup olmadığı, kökleri, gelişimi, özellikleri, ritüelleri, tarih boyunca aldığı yol, geldiği nokta, diğer inanç ve kültürlerle ilişkisi, etkileşimi, insana ve doğaya bakışı, dünya ve yaşam tasavvuru (özlemi, dileği, kuramı), herkesten çok kendilerini ilgilendirir. Elbette bu; tarihin, teolojinin, felsefenin, sosyolojinin, halkbiliminin de konusudur. Aleviler kendi içlerinde konuyu araştırır konuşurlar. Bilim insanları kürsülerde keza konuyu bilimin ışığı altında araştırır ve konuşurlar. Aleviler Aleviliğin ne olduğunu kendi ulularından öğrenmişlerdir. Hiç kimsenin bu konuda onlara söz söylemeye hakkı yoktur. Aleviller yüzyıllardır Nehc’ul Belaga’yı da okurlar, Makalat’ı da okurlar... Gü nümüzde de Faik Bulut’un Alisiz Alevilik kitabını dileyenler kitaplığında bulundururlar. Kime ne... “Alevileri ülkemizi bölmek, parçalamak isteyenlerin tohum atacakları verimli bir tarla gibi görmek isteyenlerin aksine bir Cumhurbaşkanı’nın öncelikle her yurttaş gibi Alevilere de saygılı olması gerekmez mi?.. Mesela cemevine, ‘cümbüşevi’ dememelidir. Bu milletin çocuklarına mahkeme karalarına rağmen zorla din dersi okutmamalıdır. Alevi köylerine hizmet için önce cami yapmayı önkoşul koymamalıdır. Onları ötekileştirmemelidir. Miting meydanlarında yuhalatmamalıdır. Atatürk’e faşistsarhoş dememelidir. Zira kimi aleviler; Mustafa Kemal Atatürk’ü Hz. Ali’nin günümüze zuhur etmiş hali sayarlar. Koz mu görülüyor? Ülkemizde neredeyse her yurttaşın, o yöre belediyesi ile bir takanağı, isteği, problemi, anlaşmazlığı hatta davası vardır. Sorun kendi yolunda, kendi kuralları içinde çözülür. Ama iş iktidar ile muhalefet arasında giderek sertleşen ve iktidarın bu uğurda neredeyse her yol ve yöntemi mubah gördüğü ortamda; mağdur Alevi aile ile şüpheli (!) CHP’li belediye olduğunda iktidarın eline oldukça önemli bir koz mu geçmiş oluyor?.. Tabi işin bir de şu yönü var: Alevi aile kimilerince yönlendiriliyor olamaz mı?... Canalıcı, IŞİD, şeriatçı, insanlık düşmanı örgüt ya da kişileri gizlemek için de bir amaç güdülmüş olamaz mı? Yakın geçmişin öğrettikleri Daver Darende Emekli DiplomatYazar ABD ve Batı’nın destek ve koruması altında yıllar geçtikçe güçlenen ayrılıkçı Kürt hareketinin Türkiye’yi ve bölgemizi doğrudan doğruya etkileyecek sorunlar yaratacağını bilmeliydik. Ne acıdır ki, o yıllarda Türkiye’yi yönetenler bu gerçeği görmeyerek küresel güçlerin etki alanına girdiler. O dönemin muhalefet liderliğini üstlenen Bülent Ecevit’in Milliyet gazetesinin 14 Ağustos 1995 tarihli sayısında yer alan açıklaması, o günlerde ne büyük kaygı içinde olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Yine aynı oyun Ecevit, görüşlerini şöyle açıklamıştır: “Kuzey Irak’ta çok ilginç gelişmeler var. CIA Başkanı'nın Başbakan’la görüşmesi o dönemde Tansu Çiller Başbakan’dır normal bir şey değil. ABD’nin Türkiye’ye verdiği tanker uçaklarının amacı belirsiz. Dublin toplantısın Ulusal güvenliğimiz için ABD’ye kayıtsız şartsız bağımlılığı tek yol öngören, uzun yıllardır izlenen, dış politikanın sonucu sözde “stratejik müttefikimiz” ABD, Türkiye’yi kendi çıkarları için kullanırken başarılı olmuştur. da Irak’ı bölerek resmen Kuzey Irak’ta Kürdistan devletinin kurulması girişimi olduğu görülüyor.” Ecevit aynı açıklamasında, 1995 yılında Türkiye’nin tehlikeli bir tuzağa çekilmek istendiğini fark ederek Dublin toplantısının Türkiye’yi Kuzey Irak’ta ABD mandasında oluşturulacak Kürdistan devletinin bir nevi garantörü statüsüne getireceğini ifade etmiştir. Ecevit’in bu açıklamasındaki son sözleri şöyleydi: “Ankara bir yandan ‘Irak’ın toprak bütünlüğü korunsun' diyor, bir yandan da Irak’ın bölünmesine katkıda bulunuyor.” (Milliyet, 14 Ağustos 2010) Küresel gücün mimarları aynı oyunu bu kez günümüzde Suriye’de sahneye koyarak Türkiye’yi tuzağa düşürme çabası içinde görünmektedirler. Bu karanlık tablo içinde Su riye konusunda iki süper güç, ABD ve Rusya’nın anlayış birliği içinde olmaları dikkat çekicidir. Ancak asıl dikkat çekici olan, gerek ABD’nin gerek Rusya’nın Türkiye’nin terörist olarak nitelediği YPG unsurlarına karşı müzahir davranmalarıdır. Örneğin, 13 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşen kritik Washington Zirvesi’nde ABD, YPG’yi desteklemeye devam edeceğini açıklamaktan çekinmemiştir. Ödün vererek sorun çözülmez Ulusal güvenliğimiz için tek seçenek olarak ABD’ye kayıtsız şartsız bağımlılığı öngören, uzun yıllardır izlenen, çoğu kez savunmada ve yüzeyde kalan dış politikanın sonucu sözde “stratejik müttefikimiz” ABD, Türkiye’yi kendi çıkarları için kullanırken başarılı olmuştur. Ödün vermekle sorunlar çözülmüyor. Uluslararası görüşmelerde elinizde koz yoksa kaybetmek kaçınılmazdır. Hiçbir devlet anlaşmalarla perçinlenmiş haklarından vazgeçemez. Vazgeçerse varlığı tehlikeye girer. Taraf olunmamalıydı Türkiye, bu duyarlı dönemde Suriye’ye yönelik emperyalist müdahaleye taraf olmamalıydı. Ülkemizin ulusal çıkarlarını yılmadan savunan, şimdi aramızda olmayan değerli hocam Prof. Mümtaz Soysal, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 8 Şubat 2012 tarihli makalesinde şöyle demişti: “Suriye konusunda davranış Libya konusundaki kadar şaşırtıcı... Ankara akıllıca, hatta bilgece davranabilmeliydi, olmadı” Ne yazık ki, bu konuda bilgece davranamadık. Ülkemiz, dayatılan ve sinsice hazırlanan bu büyük oyun karşısında komşumuz Suriye ile ivedilikle diyalog kurmalı ve başta komşularımız olmak üzere dünya ülkeleriyle Atatürk’ün öngördüğü ilkeler doğrultusunda bir dış politika izlemelidir. Kombassan mağdurlarından Saray’a: İMZALAMAYIN!.. Olayı kısaca anımsayalım... Meclis’e 24 Ekim 2019 tarihinde 82 sayılı “Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” sunuldu. Söz konusu teklif, 1 Kasım 2019 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Teklifin 37. maddesi, Avrupa’da yaşayan ve 1990 ile 2000 yılları arasında mağdur edilen yüz binlerce Türk asıllı yatırımcıyı ilgilendiriyordu. Düzenleme, özellikle İstanbul Borsası’nda işlem gören ve kamuoyunda Kombassan adıyla bilinen Bera Holding AŞ için özel bir kanun işlevi görüyordu. Kamuoyunda bilinen adıyla Kombassan yeni adıyla Bera Holding, 3 Kasım 2019 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’na geçtiği “Özel Bilgi Notu”nda maddeyi şöyle açıklıyordu: “... Kanun görüşmeleri ile ilgili süreç Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam etmektedir. Bu maddenin kanunlaşması halinde, holdingimizin anılan madde kapsamında muhatap olduğu davalar ortadan kalkacak, henüz karara bağlanmamış ve devam eden binlerce dava kendiliğinden sona erecektir.” Ve bu teklif Kombassan’ın istediği şekilde, AKP’li ve MHP’lilerin oylarıyla Meclis’ten geçti. Yasa, onaylanmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde...  Mektuptaki detay Erdoğan’ın önünde bir de mektup var! Avukat Dr. Acun Papakçı imzasını taşıyan bir mektup. Yüzlerce Kombassan mağduru adına dört gün önce Saray’a gönderilmiş. 27 Kasım 2019 tarihli mektubun bir bölümü aynen şöyle: “Sizden kanun du¨zenlemesini bir hukukc¸u danıs¸manınıza okutarak objektif du¨s¸u¨ncesini o¨gˆrenmenizi ve ona go¨re bu kanun hakkında karar vermenizi talep ediyoruz. Egˆer hukukc¸u danıs¸manınız bunun hukuka uygun oldugˆuna kanaat getirirse sizi kandırıyor demektir. Bu kanun du¨zenlemesinin bir hukuk devletinde hic¸bir kars¸ılıgˆı yoktur. Hukukun yanında olmanızı ve en azından size go¨nu¨l vermis¸ sec¸menlerinizin haklarını korumanızı umuyoruz. Hz. Muhammed’in du¨nyanın c¸evresinde do¨nen ruhunu yakalayıp televizyonlarda go¨sterecegˆini vaat eden Kombassan yo¨netim kurulu bas¸kanının topladıgˆı yatırımların, adaletin geregˆi olarak yargının o¨ngo¨rdu¨gˆu¨ s¸ekilde sahiplerine verilmesine izin verin. Elinizi vicdanınıza koyup bu kanunu onaylamayın.” Papakçı, mektuba, “temsil ettiğim yüzlerce mağdur adına” notunu düşmüş. Mağdurlar muhalefetin sert eleştirilerine rağmen Meclis’ten geçen yasanın onaylanmamasını istiyorlar. O sesi duymadılar CHP lideri Kılıçdaroğlu, teklif Meclis’te oylanmadan önce grupta yaptığı konuşmada, “Vatandaşı hortumlayanları kurtarıyorlar” demişti. Bu sesi ne AKP’li ne de MHP’li vekiller duydu. Biz de, Papakçı’nın mektubunda altını çizdiği gibi, “Bakalım Erdoğan kendisine gönül vermiş seçmenlerin haklarını koruyacak mı” diye soralım. Ve tarihe not düşelim... Kombassan mağdurları, şu an elinizde tuttuğunuz dünyanın en özel gazetesini bir kez bile almamış olsa dahi “Cumhuriyet, mağdurların yanında yer almayı haberleriyle” sürdürecek!.. Arkadaşlarımızla gururlandık Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ku dü. Sosyal bilimler dalında ise yazarımız Evin rucu başkanı adına İlyasoğlu’nun “Ben Tuncay Mollaveisoğlu verdiği Sedat Simavi Ödülleri’ne bu yıl Cum Leyla GencerLa Diva Turca” adlı ese huriyet damga vur ri övgüye değer du. Gazetecilik ödülüne bulundu. Biz Ege Bölge Temsilcimiz leri mutlu eden Tuncay Mollaveisoğ arkadaşlarımızı lu, karikatür ödülüne kutluyor, nice çizerimiz Zafer Te ödüllere diyo moçin layık görül rum... Zafer Temoçin Evin İlyasoğlu Ataol Behramoğlu’ndan mesaj  Yeni kitap çalışması için köşe yazıları na bir süreliğine ara ve ren dünyaca ün Ataol Behramoğlu lü şairimiz Ataol Behramoğlu’nun okurlarımıza mesajı var. Behramoğlu, okurlarıyla buluşmayı röportajlarıyla sürdürecek. Yakında yazarımızın Tataristan izlenimlerini sayfalarımızda okuyacaksınız... 4 Aralık’ta Cumhuriyet’le ‘Kıdem Tazminatı Kitapçığı’ armağan ediyoruz 4Aralık’ta “Güvencesizliğin Adı: Kı dem tazminatı hakkında bilinmesi gereken dem Tazminatı Fonu” başlıklı kitapçığı gazetemizle birlikte emek dünyasına armağan ediyoruz. Büyük bo her şeye yanıt veriyor: “Kıdem tazminatı emekçinin güvencesidir, fona devredilemez!..” 4 Aralık Çar yutuyla, renkli 32 say şamba günü gazete fadan oluşan kitapçık, nizi bayinizden ayırt işçinin, emekçinin kı mayı unutmayın...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle