18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 112 ARALIK 2019 PAZARTESİ Oto için kırmızı alarmAvrupa’da şirketler 3 yıllık plan yapsa yüzde 35 sapar. Ama bizde yüzde 50 sapma var Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO’su Ali Haydar Bozkurt: İç pazarda oto satış adetlerinin 700 Hibritte sıra var 800 binin altına düşmemesi gerekiyor. 600 bin gibi bir kırmızı çizgi var. İki yıldır bu rakamın altına düşüyoruz. Bu gerçekten ciddi sıkıntılar yaratıyor. KURTULUŞ ARI n En çok tercih edilen modelleriniz hangisi? En çok Corolla tercih ediliyor. Dünyada da en çok satı Bayiler kapanabilir. lan modeldir. Sedan’ı daha çok tercin ediliyor, hibrit ve ben ŞEHRİBAN KIRAÇ Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, otomotiv sektörünün şu anda keyifli bir süreç yaşamadığına işaret ederek, normal olarak kabul ettikleri 1 milyon adetlik iç pazar satışının geçen yıl 620 bi di. Bu yıl ise 470 binlerde kapanacak gibi görünüyor. Kolay bir süreç yaşamıyoruz. Türkiye’deki mevcut bayi yatırımları belli bir rakama göre dizayn edilmiş. Satış adetlerinin 700800 binin altına düşmemesi gerekiyor. 600 bin gibi bir kırmızı çizgi var. 600 binin altına düştüğünüzde gerçekten ciddi sıkın zinli versiyonu var. Biz dizel satışlarımızı bu yıl durdurduk. Dünyadaki birçok üretici önümüzdeki 3 yılda dizel üretimini sonlandıracağını beyan etti zaten. Biz en erken adımı atan marka olduk. Hem kullanım konforu hem yakıt ekonomisi açısından hiybrit araçlar kullanıcıyı çok memnun ediyor. Biz Türkiye’de hibritlerin ne düştüğünü bu yıl ise 470 bi tılar yaratıyor. Bunun etkileri satışına başladık. Şu anda biz ne gerileyeceğini söyledi. ni sektör yaşıyor. Gerçekten ke de hibritlerde sıra var. Şu an Bozkurt, “Türkiye’deki mevcut bayi yatırımları belli bir rakama göre dizayn edilmiş. Satış adetlerinin 700800 binin al yifli bir süreç değil. Arka arkaya kötü geçen ikinci yıl oluyor aslında. Son 1.5 aydır faiz indirimleri sayesinde birazcık rahatla da Corolla satışlarımızın yüzde 50’den fazlası hibrit, ama elimizde araç olsa yüzde 80’i hibrit olacaktır. tına düşmemesi gerekiyor. 600 ma var. Ama şimdi de şöyle bir bin gibi bir kırmızı çizgi var. İki yıl üst üste bu kırmızı seviyenin altında olursa maalesef bazı bayiler sıkıntı yaşamaya başlıyor. Bayilerde küçülmeler başlar bazen kapanmalar da söz konusu sıkıntı var; bu kampanyaya hazırlıklı araç stoğu yok büyük firmaların elinde. Aralık ayı sonuna kadar yaklaşık 4 bin aracımız daha olsaydı satabilirdik. Çünkü otomobil öyle düğmeye Ali Haydar Bozkurt, otomotiv sektörüne ilişkin gelişmeleri Şehriban Kıraç’a anlattı. Bayiler kapanabilir olabilir. Distribütör firmalar kü basınca hemen siparişler çıkmı çülmeye gidebilir” uyarısı yaptı. yor, 6 ila 12 ay gibi bir süreç n Otomotiv sektörü açı gördüğümüz risk bu. İkin Ne kadar yakıt yakıyor ver “Bizim ülkemizde bir şirket yönetiyorsanız öngörü yapmak gerçekten marifet” diyen Bozkurt, her şey böyle giderse hiçbir taş yerinden oynamazsa 2020’de 550 bin adet civarında araba satışı olabileceğini ifade etti. Türkiye’deki vergi sisteminin dünya ile uyumlu olmadığına dikkat çeken Ali Haydar Bozkurt ile, Türkiye otomotiv pa gerekiyor. n Faiz indi Öngörü sından şu anda ne tür riskler gö rimi kampanyasını siz talep yapmak rüyorsunuz? Sektör için etmediniz mi, niye hazırlık marifet en büyük risk eğer sız yakalandınız? Bir sürü şey talep edi n 2020 ile ilgili öngörünüz nedir? 2019 ile ilgili 2018’in haziranında başladık 30 tane öngörü yaptık pazarı tekrar 600 bin üzerine çı yoruz ama bugüne kadar. Her gün yeni bir şey kara cisi pazar düşük gittiği zaman yatırım için pazara girmeyi düşünen firmaların cesareti kırılıyor. 1 milyon adetler nerede 500 bin adet nerede. 1 milyon dediğini zaman Avrupa’daki 6. büyük pazar oluyorsunuz, o zaman bu ülkeye gelinir diye düşünüyor firmalar. 400 bin dediğiniz gileri ne kadar servis giderleri ne olacak vs. Sonra arabayı satarken değer kaybetme oranı nedir diye ve ne kadar hızlı satarım diye bakıyor. Corolla’nın çok satılma sebeplerinden birisi odur. Hem değerinde hem de hızlı satılır. Çevrecilik de yavaş yavaş devreye girmeye başladı. zarını ve Toyota’nın hedeflerini böyle bir şe yaşanıyor, kur yükseliyor... Bizim maz de ise Avrupa’da 11. büyük n Fiyatlar da artıyor, bu konuştuk. 700800 binin altına düşmemeli n Türkiye otomotiv pazarı sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz satışları? Normal diye kabul ettiğimiz 1 milyona yakın iç pazar satış adedi geçen yıl 620 bine gerile Araç sıkıntısı var yin geleceğini de bilmiyorduk. Bir sabah uyandık böyle bir kampanya açıklandı. Anın ülkemizde bir şirket yönetiyorsanız öngörü yapmak gerçekten marifet. Avrupa’da 3 yıllık plan yapsanız yüzde 35 sapar. Bizde öyle değil ki, bir bakıyorsunuz yüzde 50 sapmış. Bu yıl da gelecek yıl için bir sürü öngörü çalıştık tabii. Bugün durduğumuz noktada her şey böyle giderse, hiçbir taş yerinden oynamazsa sak... Mevcut bayilik yapıları KOBİ ağırlıklı. İlk sıkıntı da yurtdışı iç pazar satışı 550 bin civarında lar orada na ya da bura olur. Satışları etkileyen iki temel yaşanı daki fabrikala faktör var: Biri kur diğeri faiz. yor. Ora lsynraauoirznrüi.aurgFrezaöat.çniiVmzdalaeelttmrraaiinlanyekdobdraiiüşsştim eK uroaKlarrarceacidvkınaiglfremieıynrraaidnetliakıyynieküyı atzobildnerm.eiliavr1sle’ilyıedoror.ğallabrıirnleiçykliüaşoeltrrmted,lneaeinrçkhisıüoaalna si mutlaka olumlu yan karılması söz ko sıdı, dövizin sabit kalması nusu olabiliyor. Hat pazar oluyorsunuz. O zaman yatırımcıların da cesaretini kırmış oluyoruz. Bunun sağlanması için vergi sisteminin dünya ile uyumlu hale gelmesi lazım. Türkiye’nin 10 yıllık bir otomobil stratejisinin olması lazım ve bunun arkasında durulması lazım. Böyle bir plan bu pazara güven duyulmasını sağlayabilir. n İnsanlar araba alırken öncelikle neye dikkat ediyorlar? Tüketicimiz çok bilinçli. Öncelikle ihtiyaçlarının ne kriz ortamında yurttaş arabaya para ayırabilir mi, daha çok temel ihtiyaçlarına bakmıyor mu? Tabii ki genel ekonomik seyirle toplam satılan araç sayısı etkileniyor. Ekonomide bir sıkıntı varsa bu satışlara yansıyor. 1 milyondan 470 bine düştü: Bu şu demektir; otomobil alan insan sayısında yarı yarıya azalma var. Ama bu şu demek değil, alamayanların hepsi ekonomik gücünü kaybettiği için alamıyor değil. Tasarrufunu başka şekilde değerlendiriyor. Ama n Toyota’nın kaç bayisi var, azaltma planınız var mı? 59. Şu anda kapatma planımız yok. 2020’de 2 ya da 3 yeni bayi açacağız. n 1 milyon adetlik seviyeleri yeniden yakalamanız ne kadar sürer? En az 23 yıl daha o seviyele da çok önemli. Servis kaybı da var n Kırmızı seviye ve altında devam ederse, pazarda neler olabilir? İki yıl üst üste bu kırmızı seviyenin altında olursa maale ta sıkıntı yaşayan bayilik operasyonların kapanması söz konusu olabiliyor. İlk olduğuna bakıyorlar. Sonra fiyatına bakıyor. Aracın işletim maliyetine bakıyor. otomobil fiyatı artıyor mu elbette artıyor çünkü dövizden kaynaklı. Vergi sistemi değişmeli re gelemez gibi görünüyor. n Siz şirket olarak 2019’u nasıl kapatacaksınız? Biz pazar payımızı artırdık. Burada da hibritin çok büyük katkısı oldu. Bu yılı 25 bin adet seviyesinde kapatırız. Ama 5 bin aracımız daha olsa son 3 ayda satardık. n Pazar daha çok küçülecek öngörüsüyle mi getirmediniz? 2019’un siparişlerini 2018’in ekimkasımında belirliyoruz. O zamanki beklenti de pazarın 350 binler civarında olacağı yönündeydi. Biz de ona göre sipariş verdik. Şu anda diğer firmalarda da araç sıkıntısı var. Ama ekim ayında taşıt kredilerinde faiz indirimi olunca pazarda bir talep oluştu ondan dolayı bu ilave satışlar geldi. sef bazı bayiler sıkıntı yaşamaya başlıyor. Bayilerde küçülmeler başlar. Bazen kapanmalar da söz konusu olabilir. Distribütör firmalar küçülmeye gidebilir. Küçülmeyi düşünmek bizim hep kaçındığımız konudur. Çünkü yetişmiş kalifiye personelinizden vazgeçmiş oluyorsunuz. İnsanların işsiz kalması firmaların son çare olarak baş vurdğu yoldur. 2 yıldır zorlu süreç yaşanıyor, biz firma olarak böyle bir şeye başvurmadık. Sadece satış değil servis kaybı da yaşıyorsunuz. Otomobil firmalarının satış ve servis dışında geliri yok. Piyasada birinin işi bozulduğu zaman mutlaka zincirin diğer halkalarına da olumsuz yansıyor. n Otomotiv sektöründe vergi oranları da çok yüksek, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Vergi oranları bizim en çok üzüldüğümüz taraf. Evet vergi oranları yüksek, ama vergi sisteminiz de dünyayla uyumlu değil. Motor hacmine dayalı bir vergi sistemi var bizde, böyle bir sistem kalmadı. Teknoloji o kadar gelişti ki aracınızın motoru 1.6 mı 2 litre mi olmuş, aracınız buna göre lüks olmuyor. Yurtdışında birçok ülkede çevreye verdiğiniz zarara göre bir vergi ödersiniz. Bunları anlatan bir vergi sistemine ihtiyaç var. Bu yüzden de yeni teknoloji araçları ülkemize getiremiyoruz. Bu konuda biz yıllardır bir şeyler yapılmasını bekliyoruz. Avrupa’da bir otomobil aldığınız zaman KDV’sini ödeyip alıyorsunuz, yüzde 19.3 Bizde ise aracın 3 katına kadar çıkan vergiler var. 100 liralık bir araba alıyorsunuz ödediğiniz para 280 küsür lira. Sırf bu vergi sisteminden kaynaklı. n Bu yıl araba fiyatları ne kadar arttı? Döviz kuru kadar artmadı. Döviz yüzde 4050 bandında arttıysa otomobil fiyatlarının artışı ortalama yüzde 35 seviyelerinde kalmıştır. Çünkü onu bir anda yansıttığınızda oto satışları tamamen duruyor. n Toyota olarak 2020’de satış öngörünüz nedir? Biz gelecek yıl 39 bin adetlik araç satabileceğimizi düşünüyoruz. n 2020’de arabalara yeni zam olur mu? Keşke hiç böyle bir öngörümüz olmasa. Kurlar böyle seyrederse büyük büyük zamlar olmaz. Yarın sabah uyandığınızda kurun nereye varacağını kestiremiyorsunuz ki n Türkiye satılan araçların yüzde kaçı Sakarya fabrikanızda üretiliyor? Şu anda Corolla ve CHR dediğimiz iki modeli Türkiye’de üretiyoruz. Bu iki modelimizin toplam satışlar içindeki yapı yüzde 85. Fabrikamızdan 100’den fazla ülkeye ihraç ediyoruz. Batık oranı yüzde 78’e çıkar Üç dönem aynı anda… İçinde bulunduğumuz dönemin olası yönü üzerinde düşünenler, kendilerine yardımcı olacak tarihsel analojiler arıyorlar. Ancak herkes başka dönemi örnek almaya çalışıyor. Dahası bu yaklaşımların hemen hepsinde doğruluk payları olabiliyor. Bu durum, yazarların yetersizliğinden değil, daha çok, yaşadığımız dönemin karmaşıklığından kaynaklanıyor: Kapitalizmin üç tarihsel dönemini aynı anda yaşıyoruz. Durumun bileşenleri (1) Çok şiddetli bir finansal krizin ardından dünya ekonomisi ağır bir borç yükü altında, bir düşük büyüme (ya da durgunluk) sürecinden çıkamıyor. Bir küreselleşme sonrası dönemde olduğumuzu gösteren veriler giderek çoğalıyor. Örneğin, ticaret savaşlarından, korumacılık dalgasından söz ediyoruz. 1990’larda küreselleşme tartışmalarıyla başlayan finansallaşma süreci 2002 yılında birden büyük bir ivme kazanmıştı. Finansal kriz bu ivmeyi kırdı. Küresel sermaye hareketleri (toplam 50 ülkede GSMH’ye oranla) adeta çökerek, 2009’da 90’larda tırmanmaya başladığı düzeyin gerisine düştü. Küresel sermaye hareketleri 201011 yıllarında biraz toparlandı ama hâlâ 1990’ların başındaki düzeyde seyrediyor. Bu yüzden, finansallaşma anlamında da küreselleşme sürecinin tersine dönmeye başladığı söylenebilir. 2) Finansal krizden sonra neoliberal kriz yönetim modelinin artık tükendiğine ilişkin algılar giderek güçlendi. Bugün, İngiltere’de genel seçimlere giderken, tüm partilerin programları “kemer sıkma” (krizin yükünü halkın sırtına yıkma) döneminin bittiğini savunuyor, çok büyük devlet harcamaları vaat ediyorlar. Yeni bir ekonomi yönetimi modeli arayışı giderek hızlanıyor. 3) Ekonomik model tükenirken, ABD ve Avrupa’da, küreselleşme karşıtı bir Yeni Faşizm’in, Latin Amerika’da Ortadoğu’da neoliberal modele karşı küresel çapta bir isyan dalgasının yükseldiğini görüyoruz. Genç kuşaklar gelir dağılımındaki adaletsizliklere, iklim krizine ve bunu yaratan “sisteme” karşı hızla bilinçleniyor ve politikleşiyorlar. Buna karşılık, özellikle ABD kaynaklı, büyük sermayenin aşırı sağcı / Yeni Faşist hareketlere büyük çaplı kaynak transferi yaptığından söz ediliyor. 4) Tüm bu toplumsal ekonomik süreçlerin yanı sıra teknolojik gelişmelerde, bu süreçlere damgasını vuran bir hızlanma yaşanıyor. 1970’lerde başlayan, bu gelişme dalgası (bilgi işlem ve iletişim teknolojileri), artık olgunlaşarak “network ekonomisi”, yapay zekâ, “büyük veri”, sosyal medya üzerinden yaşamın tüm alanlarını, “disiplin ve ceza” rejimleri de dahil etkiliyor, dönüştürüyor. Ancak egemen üretim ilişkileri, bu teknolojilerin üretkenlikte beklenen patlamayı getirmesini engelliyor (üretkenlik paradoksu tartışması). 5) Son olarak jeopolitik dengelerde köklü değişiklikler yaşanıyor. ABD bir “süper güç” olarak etkisini giderek kaybediyor, buna karşılık Çin ve Rusya, hatta Hindistan gibi güçlerin, dünya ticareti borç piyasaları içindeki payları, çevre ülkeler üzerindeki bağımlılık yaratıcı etkileri giderek büyüyor. ABD seçimlerinde ve Brexit sürecinde Rusya’nın etkileri, ABD senatosunun Hong Kong muhalefetini desteklemeye yönelik aldığı karar, ticaret savaşlarıyla atılan adımların, büyük güçlerin birbirlerinin iç işlerine karışmaya başlamasıyla “hibrit savaşlara” doğru ilerliyor. Tarihe bakınca... Büyük güçler arası ekonomik ve siyasi ilişkililer ve teknolojik atılımlar, I. Dünya Savaşı, finansal kriz, korumacılık, faşizmin yükselişi ise II. Dünya Savaşı öncesi dönemleri anımsatıyor. Bir ekonomik model tükenirken birçok ülkede birden kitlesel muhalefet hareketlerinin patlak vermesiyse 19681973 dönemini. Kısacası bugün, adeta kapitalizmin tarihinin üç kritik dönemini birden anımsatan gelişmelerin üst üste geldiği bir dönemde yaşıyoruz. Ancak, bugünkü dönemin kendine özgü üç özelliği var. Birincisi, bir iklim krizi, tüm uygarlığın geleceğini tehdit ediyor. İkincisi, kapitalizm karşıtı güçler, tüm önceki dönemlere kıyasla son derecede zayıf, dağınık ve projesizdir. Nihayet, değindiğim dönemlerde, sanat ve felsefe alanlarında sarsıcı gelişmeler yaşanmıştı; bugün, adeta bir “çorak ülkede” yaşıyoruz! Diğer taraftan, tarih tam da böyle dönemlerde yapılabiliyor! Güvensiz asansörlere 3.2 milyon lira ceza Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının sorumluluğunda bulunan ürünlerden 48 bin 872’si bu yıl ocakeylül döneminde denetlenirken, bunlardan uygunsuz bulunanlara 4 milyon 573 bin 892 liralık ceza uygulandı. Asansörler, dokuz aylık dönemde 3 milyon 199 bin 487 lira en çok para cezası verilen ürün grubu oldu. Asansörler, basınçlı ekipmanlar ve gaz yakan cihazlar gibi denetime tabi tutulan ürünlerin 15 bin 100’ü, ilgili mevzuatlara aykırı bulunurken, 475 farklı ürün teste gönderildi ve 125 farklı marka ve modeldeki ürüne toplatma kararı verildi. l AA Denizbank Genel Müdürü Ateş: Katma değer sağlayan firmalar yaşatılmalı. Türkiye’nin en önemli meselesi büyüme ve istihdamdır. SERHAT ALİGİL Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ülkenin hem yurtiçi hem yurtdışı sorunlar nedeniyle zor bir dönemden geçtiğini vurgulayarak, yatırımlardaki azalmaya ve işsizliğe dikkat çekti. Antalya’da düzenlenen 9. Uluslararası Resort Turizm Kongresi öncesi açıklama yapan Ateş, özellikle KOBİ’lerin ayakta tutulması gerektiğini anlatarak, “Ülkeye katma değer sağlayan firmalar yaşatılmalı. Borçların ödeme imkanları doğrultusunda uzun vadeye yayılması hem onların ekonomiye katma değerini artıracak hem istihdamı koruyacaktır. Türkiye’nin en önemli mesele si büyüme ve istihdamdır. Bugün yapılandırmanın olabildiğince sağlıklı yapı labilmesi için bütün banka lar çalışıyor” dedi. Bankaların takipteki ala caklarına (batık kredi) ilik şin de Ateş, bugün takipte ki alacakların kullan dırılan kredilere ora nının yüzde 5.2 sevi yesinde olduğunu, yıl sonunda yüzde 78 çı kabileceğini, ancak korkmaya ge rek olmadığı nı, sektörün mali yapısı Hakan Ateş nın sağlam olduğunu anlattı. 2019’a, 2018’e göre daha az kârla devam edileceğinini kaydeden Hakan Ateş, bu yıl kazançların önemli bir kısmının sorunlu kredilere karşılık ayrılmasında değerlendirileceğini, bunun banka bilançolarının gelecek yıllara daha temiz ve güçlü girmesini sağlayacağını söyledi. Ateş, vergi tahsilatının sadece kamu bankaları aracılığıyla yapılacak olmasını da “Biz tüketicilerle ilgili her tür faaliyeti yürütmek isteriz. Vergi de bunlardan biri. Alınan karara sevinmeyiz ama sonuçta bu kamunun tasarrufu” şeklinde yorumladı. l ANTALYA KISA...KISA l Elektrikli araçlara yatırımı artırmayı hedefleyen Daimler, gelecek üç yılda dünya genelinde personel sayısını en az 10 bin kişi azaltacak. Böylelikle 1 milyar 400 milyon Avro tasarruf hedefleniyor. l Almanya’da bankaların “negatif faiz” uygulaması vatandaşları giderek daha fazla nakit para tutmaya itiyor. Ülkede toplam yastık altı tasarrufun yaklaşık 235 milyar Avro’yu bulduğu açıklandı. l Çelik İhracatçıları Birliği, 2018’de 15.6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren çelik sektöründe ihracatın yıldızlarını ödüllendirdi. 2018 yılında tüm ürünlerde en fazla ihracata ulaşan ilk üç çelik firması Habaş, İçdaş ve Çolakoğlu oldu. l Antalya’ya, yılın 11 ayında yurtdışından hava yoluyla gelen turist sayısı, 15 milyon 37 bin 331’e ulaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle