19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 8 KASIM 2019 CUMA [email protected] EDİTÖR: HAZAL OCAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Dört tabutlu fotoğraf Kimse sahip çıkmamış cenazelere. Zaten, o saatten sonra çıksa ne olurdu? Kimsesizler Mezarlığı’na gömülüyorlar. Kimsesizlerin “kimi” olma iddiasında ama bir türlü “kimi” olamayanlara ibret. Ama, gittikleri yerde yalnız olmayacaklar. Onlar gibi nice kimsesiz beden, sahiplenmediğimiz, sahiplenemediğimiz, kendi canımızın derdine düştüğümüz için umursamadığımız, gözlerimizin önünde yitip giden binlerce mevta orada yatacaklar birlikte. Her gün, belki her bir saat başında, buna benzer cenazeler kalkmakta güzel ve acınası yurdumun camilerinin soğuk musalla taşlarından. Kimi, kendi hayatının fişini kendiliğinden çekmiş, kiminin fişi başkaları tarafından çekilmiş. Kimi bu topraklar için toprağa düşüp bayrak ve vatan uğruna teslim etmiş ruhunu. Ortak noktaları, “cenazede çalınan marşın ve atılan nutukların dışında” pek umursanmamış olmaları. Ha, bir de ana haber bülteninde kimi zaman acıklı bir müzik ve görüntü efektleri eşliğinde oturma odalarına birkaç saniyeliğine düşen gözyaşı damlaları var. O da lütfen... Âdetten... Protokol gereği... Ama asıl ortak noktaları, her ne kadar yaşamışlarsa, yaşam sürelerince ödedikleri dolaylı dolaysız vergileri başka şeylere harcayıp onlara koklatmayan muktedirler tarafından umarsanmamış olmaları. Çünkü onlar, aslında bu sistemin, bu rejimin, bu soygun ve sömürü düzeninin yoksulluğa, giderek daha kötü yaşamaya ve sonuç olarak açlığa ve depresyona itilmiş olmaktan mustariptirler. “Final vuruşu, ya bir kahpe namludan çıkan bir kahpe kurşun, ya açık bırakılmış bir gaz musluğu, ya bir yüksek binanın bilmem kaçıncı katının camından atlayış, ya bir avuç hap ya da son olaydaki gibi bir iki damla siyanür” şeklinde yapılmıştır. Değersiz objelerle son verilen bu yaşamların, “giderayak” verdikleri mesaj, çıkardıkları ses ise bir hayli yüksek desibel düzeyindedir. Daha doğrusu, öyle olmalıdır. Fatih’teki bir kenar mahallenin apartman dairesinden çarşamba sabahı çıkarılan dört tabutun birinci sayfalara ve TV bültenlerine yansıyan fotoğrafı aslında memleketin fotoğrafıdır. Bundan daha fazla dikkate alınmayı hak etmektedir. Gelir dağılımı adaletsizliğinden tutun da, bozulan ve düzelmesi için hiçbir çaba gösterilmeyen sosyal dokunun, işsizliğin, çığ gibi büyüyen fukaralığın, öldürülen umutların, demokrasiden uzaklaşmanın, hukuk arızalarının, toplumun damarlarına zerk edilen çaresizlik duygusunun fotoğrafıdır.  Fevkalade ciddiye alınmalıdır. Semirtilen, her geçen gün daha da semirtilen müteahhitlerin “kirli nafakalarından”, kapalı kapı arkalarında peşkeş çekilen milli varlıklardan, mirasyedi gibi hovardaca harcanan vatandaş vergilerinden artırılacak yüzde 1’in bile bu fotoğrafların önünün alınmasına yetebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bakkal dükkânı yönetiminden daha amatörce ekonomi politikalarının yüzde 1’lik iyileşmenin bile bu fotoğrafa biraz olsun olumlu rötuş anlamına geleceği unutulmamalıdır. Biraz vicdan yetmektedir. Biraz kaldıysa.  Adalet yerini buldu mu? Hafta başında cezaevinden salıverilen iki ünlü siyasi figür, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da tartışma konusu edilmeyi sürdürecekler. “Siyasi figür” ifadesini kasten ve kışkırtıcı olmak adına kullanıyorum. Çünkü, memleketin büyük bir çoğunluğu, bu insanlardan “gazeteci” diye bahsederek beni ve benim gibi bu mesleği en üst seviyede ciddiye alanları yıllardır rencide etmekte. Siyasi yazılar ve romanlar yazan iki kişiden söz ediyorum. Gazeteciliğin tanımı ile uzaktan yakından bir alakası olmayan bir faaliyetin erbabı olan iki şahıstan söz ediyorum. Aynı misyonun askeri diğer kalemşorlarla bir karanlık çatı altına girip, bir kirli şer odağının dizinin dibine sığınıp, bir aşağılık Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı çete reisinin teşkilatına gönüllü nefer yazılıp canım ülkemi yıkmanın uğraşı içinde yer almışlardır. Gazeteci, topladığı ya da kendisine şu, ya bu yollardan gelen bilgileri aklın, vicdanın, doğruların ve meslek ilkelerinin süzgecindenimbiğinden geçirerek kamuoyunu bilgilendirir. Oysa bu kirli eller, kendileri oturup bestelemeseler bile, önlerine notaları verilen kötülük bestelerini sayfalarında, köşelerinde, avaz avaz seslendirip canların yitirilmesine, kurumların dağıtılmasına, bir ülkenin ordusunun çökertilmesine, atalarımızın kanları ve canları ile kurdukları Cumhuriyetin yıkılmasına hizmet etmişlerdir. Tek tek insanlara ve kurumlara, ama en önemlisi de 90 küsur yıllık Cumhuriyete verdikleri hasar, tamir edilmesi güç bir hasardır. Ne karşılığında yaptıklarını bilemeyiz. Ama yaptıklarının gazetecilik faaliyeti ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığına şehadet ederiz. Yemin ederiz. Meslektaş kategorisinde saymayız. Serbest kalmalarını tartışmayız. Orası hukukun (ya da ne kadar kalmışsa belki de olmayan hukukun) alanıdır. Çoluk çocuklarına, torunlarına kavuşmuş olmalarından ve kendi yataklarında uyumalarından rahatsız olacak halimiz yoktur. Ama bir ülkenin zedelenmiş onuru ve rencide edilmiş vicdanlar nezdinde aklanmaları mahşere kadar mümkün olacak mıdır, merak ederiz.  Baraj köyleri yutacakAkçaova ve Teksen köylerini sular altında bırakacak proje yeniden gündemde İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılamak için İstanbul Ağva ile Kocaeli Kandıra sınırına kurulması planan ve çok sayıda köyü etkileyecek Sungurlu Barajı projesi yeniden gün demde. Proje hayata geçerse Akçaova ve Teksen köyleri sular altında kalacak. Bölge sakini Nazif Korkmaz “Bu proje toplumsal bir felaket olur” dedi. Projenin inceleme bilgilendirme toplantısı 21 Kasım’da yapılacak. Sungur Barajı ilk kez 1954 yılında gündeme gel mişti. Kandıra’nın sular altında kalacak Akçaova ve Tekzen köyleri ile çevresindeki 16 köyü etkileyecek Sungurlu Barajı ile ilgili 2015 yılında Akçaova köyünde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı düzenlenmek istenmiş, ancak köylülerin engel olmasıyla toplantı yapılamamıştı. Barajla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kara Bölge sakinleri en son 2015 yılında gündeme gelen Sungurlu Barajı projesine karşı açtığı davayı kazanmış. Danıştay da alt mahkemenin kararını onamıştı. rı da bölge halkının mücadelesiyle İstanbul 11. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Danıştay da kararı onamıştı. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 12 Ekim’de bakanlığa başvuru yaparak “Sungurlu (Çanak) Deresi üzerinde Sungurlu Barajı HES, Malzeme Ocakları, Kırma–Eleme Tesisi ve Hazır Beton Tesisi Projesi”ni tekrar gündeme getirdi ve ÇED sürecini başlattı. HES kurulacak Bakanlığa sunulan ÇED raporunda mahkeme kararı göz önünde bulundurularak projenin yeniden hazırlandığı belirtildi. Maliyeti 263 milyon 85 bin lirayı bulan projenin Sungurlu Deresi üzerinde yapılması planlanıyor. Raporda dere üzerine 2 üniteli 1 adet hidroelektrik santral (HES) kurulacağı bilgisi de yer alıyor. Proje kapsamında kulla nılacak arazilerin büyük çoğunluğu orman arazisi, geriye kalan kısımları tarım arazileri ile yurttaşların arazileri. Proje hayata geçerse mutlak koruma alanında kalacak araziler kamulaştırılacak. Proje kapsamında Teksen (Düzköy) ve Akçaova mahalleleri sular altında kalacak. Ayrıca özellikle mutlak koruma alanı içerisinde kalan Yorgalar Mahallesi, Kabaklar Mahallesi, Çalca Mahallesi ve Abdipaşa Mahallesi gibi bazı yerleşim yerleri de etkilenecek. ‘İnsanlar tedirgin’ Gazetemize konuşan bölge sakini Nazif Korkmaz “Bu baraj 18 köyü doğrudan etkileyecek ve bu köyler bir şekilde yer değiştirecek. İnsanlar yıllardır tedirgin. Burada yaşayan insanlara devlet hiçbir şey söylemiyor. Köylüler perişan olacaklarını düşünüyor. 5 yıl ön ce başlayan hukuki mücadele köylülere sevinç olmuştu. Mahkeme kararının ardından tarım faaliyetleri canlanmıştı. Şimdi yüzlerce insan tekrar projeye karşı yeni dava sürecine gidecek. Bu toprakların 900 yıldır yaşayan insanlar için hiçbir proje yok. Ankara’da apar topar yapılıyor bu iş. Barajı kesinlikle istemiyoruz” ifadelerini kullandı. “Bu projenin büyük toplumsal bir felaket olacağını düşünüyorum” diyen Korkmaz şöyle devam etti: Organik tarım istiyoruz “İstanbul’a da faydası yok. Ispanaktan felaket çıkıyor, görüyorsunuz. İstanbul’un da temiz gıdaya ihtiyacı var. En güzel lahanaları burada yetiştiriyoruz. Bizim isteğimiz buraların organik tarım bölgesi ilan edilmesiydi. Hatta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan randevu alıp ‘Sizin halksüt projenizde sütü biz verelim’ diyeceğiz. Buraları barajla yok etmeyelim.” maden mücadelesi veren köylülerden konserde kararlılık mesajı Sam, Murat Dağı için söyledi Murat Dağı Yok Olmasın Platformu tarafından Uşak Atapark’ta düzenlenen ‘Murat Dağı Şenliği’ kapsamında sanatçı Şevval Sam konser verdi. Ege Bölgesi’nin en yüksek sıradağı olan Murat Dağı’nda altın madeni başvurusuna “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu” raporunun verilmesinin ardından 60’a yakın kurum ve kişinin açtığı dava sonucunda bölgeyi incelemek üzere mahkeme tarafından bilirkişi he yeti atanmıştı. Bilirkişi Heyeti Karaağaç köyünde 235 hektarlık alanda inceleme yaptıktan 2 ay sonra kararını açıklamış ve Murat Dağı’nda madencilik faaliyetlerinin uygun olmadığı sonucuna varmıştı. Sam konser öncesi maden çıkarılması için ÇED olumlu raporu verilen Kütahya’nın Karaağaç köyüne giderek orada köylülerle buluştu. Daha sonra da Murat Dağı’na çıkarak maden çıkarılmak istenen bölgeyi gezdi. 3 gün süren şen liğin son gününde Şevval Sam, türkülerini Murat Dağı için söyledi. Şevval Sam konserde “Bizim bu doğaya sahip çıkmamız lazım ki çocuklarımız sağlıklı büyüsün. Ağaçlarımıza, sularımıza kesilmeden sahip çıkalım. Yaşadığımız coğrafyanın kıymetini bilelim. Gençler dağlarınıza gidin, gezin, ağaçlarınızı görün ve doğanıza sahip çıkın. Siz buraya sahip çıktıkça ben hep sizinle olmaya devam edeceğim” diye konuştu. Şile ormanının sevinciÇevre ve Şehircilik Bakanlığı taşocağı projesini durdurdu ‘Zehir inadı sürüyor’ Alpu’da 60 bin metre sondaj Resmi Gazete’de geçen gün ya yımlanan 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Programı’nda Eskişehir’in Alpu Ovası’nda 60 bin metre sondaj yapılacağı ifadeleri yer aldı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Alpu’da yapılacak sondaj çalışması planlamasını Meclis gündemine taşıyarak tepki gösterdi. Çakırözer, “Eskişehir’de gerek Alpu’daki çiftçilerimiz, kadınlarımız, gerekse Eskişehir’deki sivil toplum örgütlerimiz, meslek odalarımız yani Eskişehir’in yaklaşık 1 milyon yaşayan insanı, bu zehir santralına, Alpu’da bir termik santral yapılmasına karşı olmasına rağmen, hâlâ programa alınmasını anlamamaktayız ve buna şiddetle karşı çıkmaktayız” dedi. İhale 7 kez iptal edildi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim dönemi Eskişehir ziyaretinde Alpu Ovası’nın koruma altına alındığına ilişkin açıklamalarını anımsatan Çakırözer, “Seçimlerde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Eskişehir’de Alpu Ovamızın koruma altında olduğunu bizzat kendisi söyledi. 7 kez ihaleye çıkmasının ardından ihale iptal edildi. Seçim öncesinde gelip ‘Alpu Ovası’nı korumalıyız’ diyenlerin, haziran ayında 7 kez iptal edilen bu ihaleye karşı çıkanların şimdi tekrar bunu programa alıyor olması asla kabul edilemez. Eskişehir’in havasını, suyunu, toprağını korumak hepimizin görevidir. Temiz havamız, suyumuz, verimli topraklarımız için zehir santrallarınına karşı mücadelemizi sonuna kadar da sürdüreceğiz” diye konuştu. İklim krizi felaketine dikkat çekilecek Deniz Kültürü Derneği ve Nişantaşı Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği “İklim Değişikliği Kurultayı”nda denizciler, gazeteciler, çevreciler ve bilim insanları bir araya gelip iklim değişikliğinin denizlere etkisini kamuoyunun dikkatine sunacak. Kurultay 13 Kasım Çarşamba günü İstanbul’da düzenlenecek. İklim değişikliği konusunda toplum üzerinde medyanın etkilerinin konuşulacağı ilk panele Gökhan Abur, Meliha Okur, Oğuz Haksever, Mahmut Övür, Ogün Yıldız ve Serkan Ocak katılacak. İklim sorununa karşı gösterdiği duyarlılıkla dünyada başlayan kitlesel harekete Türkiye’den ilk ses veren isimlerden olan 12 yaşındaki Samra Samer de etkinliğe katılarak yaptıkları iklim grevinin nedenlerini ve amaçlarını anlatacak. Kurultay, Maslak’taki Nişantaşı Üniversitesi Kampusu’nda. İstanbul’un akciğerleri konumundaki Şile ormanlarına yapılması planlanan taşocağı projesi iptal edildi. Bölgede yaşayan yurttaşlar taşocağı projesinin iptal edilmesi talebiyle “Şile’ye sahip çık” kampanyası başlatmıştı. Yurttaşlar proje için yaklaşık 30 bin ağacın kesileceğini ifade etmişti. Şile’nin Tekeköy mevkiine yapılmak istenen taşocağı için orman alanı seçilmiş ve bölge halkı bu taşocağına karşı olduğunu dile getirmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapılacak taşocağı öncesinde bölge halkı için yapılacak bilgilendirme toplantısını duyurmuştu. Bakanlık önceki gün Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini sonlandırıldığını açıkladı. Tekeköy’de dün yapılması beklenen toplantı da iptal edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Şile’ye yapılması planlanan “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi”ne ilişkin ÇED sürecinin durdurulduğunu yeniledi. Pakistan’da hava kirliliği nedeniyle okullar tatil Pakistan’da etkili olan hava kirliliği günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Bazı bölgelerde hava kirliliğinin tehlikeli seviyelere ulaşmasının ardından yetkililer harekete geçti. Sosyal medya üzerinden açıklama yapan Pencap Eyaleti Başkanı Usman Buzdar, “Hava kirli liğinin ani artışı nedeniyle Lahor’da tüm okullar yarın kapalı olacak. Kirli havayı yakından takibe aldık. Yönetim yüksek alarm verdi. Anız yangınına ve hava kirliliğine neden olan diğer faktörlere karşı eylemleri arttırma görevini de üstlendi“ ifadelerini kullandı. l İHA Su kuşlarının çilesi kirlilik Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 5 Aralık 2006 tarihinde sulak alan olarak ilan edilen İzmit Körfezi’nin doğu kesimindeki sahil şeridinde kirlilik oranı son yıllarda artış göstermeye başladı. Yüzlerce flamingo, yaban ördekleri ve çeşitli türdeki su kuşlarının göç yolu üzerinde bulunan, kuşların beslenme alanındaki plastik ve evsel atıklar kirliliğe yol açıyor. Bölgeye gelenler, meşrubat, içki ve plastik şişelerinin çevreye atılmasına tepki göstererek, “İnsanların böyle çevreye ve doğaya saygı duymaması rahatsızlık verici. Biz İzmit’i seviyoruz ve İzmit’i sevenler olarak da böyle şeyler görmek istemiyoruz. Çünkü Körfez zamanında çöp kokuyordu. Şu an o koku yok ama tekrar bu kirlilik yaşanması kötü bir durum” dedi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle