19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 KASIM 2019 CUMA [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ olaylar ve görüşler ‘Ermeni sorunu’ dediklerinde... Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Ermenilerin cepheden uzak, güneye yollanmalarının nedeni Vaşington’da ülkemizdeki iktidara karşı, o yoldan Türkiye’yi hedef alarak esen rüzgârlar Ermeni soru Ermenilerin Van acımasızlığını komşu illere de taşıma hazırlığıydı. Yönetimin yer değiştirme tepkisi bir askeri güvenlik kararıydı, o kadar. Onların topunu ya da bir bölümünü ortadan kaldırmak diye nunu gene önümüze dayadı. Bu konuya 1980’lerde tek başıma ve uzun süre, ayrı açıkgizli bir karar yoktu. ca Türk hedeflerine silahlı saldırıların art arda uygulandığı ortamda eğilmiş ve çeşit li dillerde çok sayıda yayınıma ek olarak uluslararası karar merkezlerinde konuş malar yapmış biri olarak, birkaç anımsat ma yapmamda yarar görüyorum. Konuyu incelemeye ve yabancı dillerde yayınları sıralamaya, yaşamı boyunca ba şarısız ve ruhsal sorunlu Yanıkyan’ın Los Angeles’taki iki konsolosumuzu şehit et mesi nedeniyle, hemen başladım ve tek ki şi olarak yıllarca üreterek ve her yerde gö reve koşarak sürdürdüm. 1984 ve 1985’te iki Paris davasına “otorite tanığı” sıfatıyla iki kez katılıp orada konuşma yaptım. Suç lu Ermeni teröristleri uzun cezalara çarp tırıldılar. Ancak, TürkErmeni ilişkilerinde bilgisiz ve önyargılı Batı dünyası, Fransa başta olmak üzere, iyi örgütlü ve varlıklı Ermeni ve Yunan baskı kuruluşlarının etkileri altındaydı. Şimdi onlara Avrupa Yahudiliğini 1492’de kurtardığımızı ve 1933’te de kapılarımızı onlara ardına değin açtığımızı unutmuş görünen günümüz torunları, yani Yahudi lobisi de katılıyor. (Ben Hitler’den kaçan ikisinden 6 ve sonra 16 yaşlarımda Almanca dersleri almıştım.) rı nedeniyle seçimi kazandı. Mecliste oy verenlerin konumu farklı değildir. Ermenilerin yoğun oldukları Boston ve Erivan kardeşkenttir. Ermeni önyargım yok; ilk yayınım Ermeni kökenli William Saroyan’dan bir hikâyeler çevirisi kitabımdır. Aynı soruna, daha geniş yaklaşımla baktım. Türk Britanya, Almanya ve Hollanda’da konuştum, İsviçre, Hint ve Yugoslav basınında art arda yazılarım çıktı. Yazdıklarım Arapça ve Farsça gibi Doğu, İspanyolca ve Hollanda lehçeleri benzeri Batı dillerinde basıldı. Yazdıklarım Nev York, Londra, Yeni Delhi, Riyad, Albany, Münih, Kurnaz tavır Ermeni dayatmasının ardında bu güçlü baskı örgütleri vardır. Özellikle ABD’de siyasette hiçbir kişi onların onayı olmadan seçilemez ve siyasal yaşamını sürdüremez. 1980’lerde Nev York’ta basılan günlük Ermeni gazetesinin tüm bir yıllık nüshalarını haberler ve yazılardan ilanlara değin, içerik incelemesi amacıyla, okumuştum. Latin Amerikan kökenli bir aday Yanıkyan’la konuştuktan sonra gazetelere açıklama yaparak söz konusu katil üstüne şunu demişti: “Onda derin bir adalet anlayışını gördüm.” Aday bu kurnaz tav kaynaklarından başka, Housepyan, Kaçaznuni, Manukyan, Nubar, Pastırmacıyan ve Papazyan gibi Ermenilerin kitaplarını, çok sayıda Ermeni dergilerini 1980’de toplamış, okumuştum. Kendi yayınlarım 70’e varmıştı. 13 Eylül 1922’de İzmir’i yakan da Ermenilerdi. Bu konuda uzun Amerikan yazanağının kopyası da bendedir. Yabancı yayımlara hep yanıt yetiştirdim. Avrupa parlamentosunda onlarla 33 gün mücadele ettim, önerilerini geri çevirttim. İki kez BBC’de, 56 Amerikan üniversitesinde, ayrıca üç ABD televizyonunda, Avustralya’da beş kentte, Kanada, Belgrat, Cenevre ve Latin Amerikan başkentleri gibi farklı yerlerde okuyucuya ulaştı. Esas saldır(g)an belli Nev York’ta Ermeni sorunu üstüne üç kitabımın basılmış olmasının başka örneği yok. Türlü belge sahteciliklerini bulup kitap konusu yaptım. Birleşmiş Milletler salonunu dolduran 300 Ermeni beni konuşturmak istememişler, orada konuşmam bir yana, ardından bir Nev York televizyonunda bir saat açıklamalarda bulunmuştum. Türk hedeflerine silah doğrultulduğu sıralarda, 15 yıl boyunca her yurtdışına çı kışımda bir yerde saklanırdım. Böyle ya 189. sayımız bayinizde sizi bekliyor şadım, böyle çalıştım, böyle görev yaptım. 1984’te Cenevre’de ellerinden bir İsviçre ailesinin yardımıyla kurtulduğumu unu tamam. Eşim yalnız kısaca, o da bir kez “Biraz da bizi düşün!” demiştir. Deneyim lerimdeki ilginç ayrıntılar bir kitap konu sudur. O günlerden bugünlere gelmişiz. Yuka rıdaki ilgi, tutku, özveri, çaba, yüreklilik sürmeli, iktidar benim ve sonradan çıkan benim gibilerin hep yanımızda durmalıy dı. Dışarıda gündeliğimiz ilk on yıl zaten yalnız 59 dolardı. O zaman da, şimdi de, ilk tepkim: Amerikan Kongresi’nin bu ko nuda karar verme yetkisi yoktur; konu bir tarih olayı ve uzmanlık işidir. İlk suçlular 1800’lerin başında Anadolu’ya gelen Fran sız Katolik ve Amerikan Protestan din yayıcılarıdır. Hıristiyan azınlıklara Müslü man Osmanlılardan üstün olduklarını söy lemişler, sıra eğitim, para ve silah verme ye gelmiştir. 1915’te Van’da başkaldıran silahlı Ermeniler Müslüman mahalleleri ni basıp evlerini yakıp yıkmışlar, içindeki leri öldürmüşlerdi. Olayın tanıkları Ame rikalı Niles ve Sutherland’in ortak yaza nakları kimin kime saldırdığını açıkça bel geliyor. Bu raporun varlığını başka Ame rikan kaynaklarındaki alıntılardan biliyo ruz; raporun aslını Ermeni lobisi, Kongre Kütüphanesi’nden yok etti. Ermenilerin cepheden uzak, güneye yol lanmalarının nedeni Ermenilerin Van acı masızlığını komşu illere de taşıma hazır lığıydı. Yönetimin yer değiştirme tepkisi bir askeri güvenlik kararıydı, o kadar. On ların topunu ya da bir bölümünü ortadan HBT KONFERANSLARI BAŞLIYOR MERAK: B l mde, hayatta öğret mde kaldırmak diye açıkgizli bir karar yoktu. Kimileri zaten oldukları yerlerde kalmışlardı. Büyük çoğunluğu daha güneyde yeni yerlerine vardılar da. Onlara saldıran HBT’nin Bahçeşehir Üniversitesi ile birlikte, Beşiktaş Yerleşkesi’nde düzenlediği konferanslar dizisi 16 Kasım’da saat 17.00’de başlıyor. lar kişiler de oldu; Osmanlı yönetimi onlardan yakaladıklarını yargıladı ve cezalandırdı. Başkent işgal altındayken satılık Nemrut Mustafa Divanı’nın kararlarının, İslam ülkeleri neden geri kaldı? Büyük olasılıkla görünür evrende satkın Vahdettin onaylarının hiçbir değe DOĞAN KUBAN yalnızız! ri yoktur. Salgın hastalıklardan ölenler küçümsenemez. Doğudaki saray damadı pa Demokratik yeniliğe örnekler Dut: Tam bir C vitamini deposu şa ve Alman komutanı bile salgından ko MÜFİT AKYOS Aromsa: Doğayı bilim ile birleştiriyoruz M. Kemal’in Suriye tasavvuru üzerine... ÖZLEM YÜZAK runamadılar. Shaw, McCarthy, Lowry, Erickson, Salt, Shaikh, Weems, Tashji ve Feigl gibi görüş AHMET YAVUZ Atatürk ve bilim Gluten çılgınlığı MUSTAFA ÇETİNER lerimizi paylaşan yabancı yazarlara yenileri katılmalıydı. Bu amaçla Asya’da dokuz üniversite görevlisini ülkelerine gidip yayın UFUK DİKME Kuantum üstünlüğü TANOL TÜRKOĞLU Göbeklitepe’nin sakladığı sırlar üzerine OKTAY KAYNAK lar ve belgeler vererek ikna ettim. 2002 öncesi yöneticilerimizin tüm aşamalardan sözlü ve yazılı olarak haberleri ve onayları vardı. Karar yerleri değişince, yabancı dostları Dut: Tam bir C vitamini deposu Her Cuma beyin besleme günü mız benim bu tasarıdan vazgeçtiğimi sanıp işi yavaşlattı ya da bıraktılar. 1980’lerde koluma girenler şimdi selam verirken korku Günlük bilim portalımız ve abonelik: www.herkesebilimteknoloji.com’da Tel: 0216 449 99 42 yorlar. Önyargılı yabancılardan çok, aramızdaki sorumluluk fukarasına kızalım. Paylaşılamayan başarı! Ekrem İmamoğlu’nun, Erdoğan/AKP iktidarına karşı, “Demokrasi Umudunu” yeniden yeşerten İstanbul başarısı paylaşılamıyor! HHH İsmet İnönü’nün, Türkiye Cumhuriyeti’ni Çok Partili Düzen’e geçirerek, Atatürk Devrimlerini, Demokrasi ile taçlandırma hevesinin bedeli: Yeterli siyasal, toplumsal, ekonomik, eğitimsel gelişmeler sağlanmadan, yani sınıfsal destek olmadan Çok Partili Düzeni uygulamaya koymasından dolayı... Demokratik rejimin çağ gerisi toprak ağalarının ve din adamlarının temsilcisi olan Demokrat Parti’nin elinde heba olmasıyla ödenmişti. HHH Demokrat Parti’nin hatalarından ders alınarak hazırlanan çağımızın en ileri Demokratik Anayasası olan 1961 Anayasası’nın yine “azgelişmişlik sendromundan” kaynaklanan sınıfsal taban eksiği Türkiye’yi: Askeri darbeler ve sağ iktidarlar aracılığıyla... ABD’nin, Neoliberal ve Neoemperyalist politikalarının, kendi ürettiği “Radikal Siyasal İslam” saldırısına karşı yanlış bir panzehir olarak ortaya attığı “Ilımlı/ Demokratik/Amerikancı/Liberal İslam” modeli çerçevesinde... Cemaat/AKP ittifakının “Özgürlükçü Demokrasinin” altını oyan otoriter eline teslim etti. HHH 2016’daki 15 Temmuz darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbe sonrasında 16 Nisan 2017’deki sözde halkoylaması ile, 1945’te başlayan “Çok Partili Demokratik Parlamenter Rejim” sonlandırıldı. Ama bu kez hem dünya, hem Türkiye değişmiş, Temel Hak ve Özgürlüklerin değeri anlaşılmıştı. Yani bu kez demokrasinin önünü kesen geri kalmış yapı değişmiş, tam tersine, bu kez, “Otoriter Rejim heveslileri” değişen yapının gerisinde kalmışlardı. İşte Ekrem İmamoğlu’nun zaferi, Erdoğan/AKP iktidarının bu “geride kalışını” açığa çıkardığı, “demokrasi umudunu yeniden yeşerttiği” için ülke siyasetindeki yeni bir kırılmayı simgeliyordu. HHH Peki, bu zafer kimin, ya da neyin eseriydi: Erdoğan/AKP iktidarının yıpranmışlığının, ülke çapında inandırıcılığını kaybetmiş olmasının mı? Binali Yıldırım’ın çok kötü bir aday olmasının mı? Ekrem İmamoğlu’nu aday gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’nun mu? İmamoğlu’nun siyasal ve kişisel özelliklerinin mi? Kürt seçmenlerin yani HDP’nin mi? CHP’nin ittifak kurduğu İYİ Parti’nin mi? CHP Genel Merkezi’nin mi? CHP İl örgütünün ve ilçe örgütlerinin mi? Sandıklara sahip çıkan CHP Gönüllülerinin mi? Kampanyayı yöneten, CHP Gönüllülerini de örgütleyen, Necati Özkan ve arkadaşlarının mı? Siyasal kavga yerine kent sorunlarına ve çözümlere ağırlık veren, kucaklayıcı stratejinin mi? CHP’nin öteki muhalefet partileriyle kurduğu “Demokrasi ittifakı”nın mı? İmamoğlu’nu destekleyen az sayıdaki gazete ve televizyon kanalının mı? Yoksa seçmenin nihayet demokrasi bilincine erişmiş olmasının mı? HHH İmamoğlu’nun kampanyasını ayrıntılı olarak anlatan önemli bir kitap, kampanyayı yöneten Necati Özkan tarafından “Kahramanın Yolculuğu, Yeni Nesil Siyasetin Zaferi” adıyla yayımlandı. Bunun üzerine, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu Twitter’da, kitabın CHP Genel Merkezi’ni ve örgütlerini ihmal ettiğini belirten bir mesaj yayımladı. CHP içinde daima olan ve benim kendimi özenle dışında tutmaya çalıştığım parti içi eleştiri odakları ise buna, adaylar açıklandığı sırada Kaftancıoğlu’nun protesto istifasıyla seçim sürecini tehlikeye attığını anımsatarak yanıt verdiler. Dilerim, Ekrem İmamoğlu’nun zaten iktidar tarafından yapısal olarak ciddi biçimde baltalanmakta olan zaferi, CHP içinde de abuk sabuk çatışmalara kurban edilmez!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle