19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 KASIM 2019 CUMA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER ‘Kör ölür...’ Milli eğitimden dış politikaya, yasamadan yürütmeden yargıya, temel hak ve özgürlüklerden mutfaktaki salgına, sağlıktan adalete kadar nereye bakarsanız bakın, sorunlar tahammül sınırlarını çoktan aşmış, herkes kan ağlamakta... Herkes birbirine saldırmaya hazır, karşılıklı hırlaşmakta... Tam bir bunalım toplumu olmuşuz, toplumsal tsunami karşısında kavramlar, kurumlar teker teker çökmekte... Siyasi bunalımların ötesinde bir rejim bunalımının tam ortasındayız. Bu durumda “cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi” denilen düzenin her alanda iflası herkes tarafından teslim edilmekte. Bu ortamda, gün geçmiyor ki birileri özlemle eskiyi anıp şu öneriyi dile getirmesin: Ah nerede o parlamenter sistemli günler, parlamanter sisteme geri dönelim! İki gün önce, yalakalık ufuklarına yelken açmamakta direnen, gazete olarak adlandırılmayı hak eden bir gazetenin etkin ve düzgün yazarlarından biri de katıldı parlamenter sisteme dönüş çağrısına. Okuyunca mırıldandım: Kör ölür badem gözlü olurmuş. Parlamenter sistem de öyle. Şimdi sanki, tek başına her şeye çare sanılan, parlamento döneminde de bugünkü pisliklerle, güçlüklerle uğraştığımız unutuluyor. HHH Oysa sistemimizi parlamanter sandığımız dönemde de, yolsuzluk hırsızlık, baskı zulüm, rüşvet, kadına şiddet, düşünceye kelepçe gırla gidiyordu O zaman da ihale yasaları üst üste değiştiriliyordu... O zaman da gazeteciler hapse tıkılıyor, düşünceye kelepçe takılıyordu. Unutmayalım, Ergenekon ve Balyoz kumpasları bütün iğrençliğiyle sürerken, rejimin etiketi daha hâlâ “parlamenter”di. Yani aynı yapısal arazlar o zaman da görülüyordu. Açıkçası, bugün olduğu gibi o zaman da tek adam sultası vardı. Tek fark tek adamın unvanıydı. O zamanlar parlamentolu tek adam rejimi vardı, şimdi ise düpedüz tek adam rejimi var. Yoksa, o zamanlar da çoğulcu katılımcı, özgürlükçü, kurumların birbirlerini denetledikleri bir demokrasi yoktu. Ortada sandıktan başka (o da bağımsız yargı denetiminden yoksun) hiçbir demokratik kurumun, hiçbir denge denetim mekanizmasının bulunmadığı, biat kültürü üstüne bina edilmiş, tek adam rejimlerinde, zaten lider tarafından aday gösterilen vekillerin oluşturduğu Meclis’e kanarak, rejimi parlamenter sanmak safdillikti. Türkiye 21. yüzyıla bu yanılgıyla girdi ve de onu hâlâ aşamıyor. HHH Şu sırada da karşı karşıya bulunduğumuz sorunların nedeni olarak, cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi gösteriliyor. Oysa, cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi bir neden olmaktan çok bir sonuç. Neden ise “biatçı tek adam demokrasisi” olarak adlandırabileciğimiz garip totaliter düzen. Biatçı tek adam sultası kafası egemen olduğu sürece, rejimin etiketi parlamenter de olsa bir şey değişmez, yalnızca başkan yardımcısının sıfatı başbakan olur, cumhurbaşkanı kararnamesinin adı da hükümet kararnamesi. Yoksa, devletin erkleri arasında, en tepesinde tek adamın iradesinin bulunduğu hiyerarşi sürer ve demokrasiyi güvenceye kavuşturacak dengeyi sağlayacak denetim kurumları da oluşturulamaz. Sağlıklı çözüme ulaşmak için ilk yapılacak şey, biat kültüründen vazgeçerek, denge ve denetim kavramını içselleştirecek düşünceyi egemen kılmaktır. O da bugünkü AKP’nin aktörleriyle olamayacağından ilk yapılacak iş o aktörleri değiştirmektir. Hani hep derler ya, “adamlarla uğraşmayı bırak sen sisteme bak!” diye, kulak asmayın! Bu defa önce adamları değiştirmeye bakalım! DAVUTOĞLU: Bedel ödemek gerekirse buradayız Siyasi parti hazırlıklarını sürdüren eski Başba kan Ahmet Davutoğlu, dün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaret etti. Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, basında çıkan kurucular kurulu listesinin hayali olduğunu söyledi. Program ve tüzük taslaklarının oluştuğunu, kurucular kurulu çalışmalarının da devam ettiğini kaydeden Davutoğlu, yıl başına kadar partiyi kuracaklarını belirtti. Kurucusu olduğu Şehir Üniversitesi’ne yönelik mali yaptırımların sorulması üzerine Davutoğlu, şu anda krize girmiş şirketler ve spor kulüpleri yeniden yapılandırma ile kurtarılmaya çalışılırken bir vakıf üniversitesine mali kıskaç uygulanmasının gerekçelerini birilerinin izah etmesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu, “Siyasi saikle yapıyorlarsa zamanlama onu gösteriyor, siyasi hesap soracaksanız bedel ödetmek istiyorsanız biz burdayız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir ilki gerçekleştirerek törenle projeyi iptal etti Temel atmama töreni Yıllar var ki, kamu kurumları adına düzenlenen törenlere katılmamıştık. Ne bir temel atma ne de açılış törenlerine. Önceki gün, mes lektaşımız ve 1980’li yılların son di liminde Günaydın gazetesinde bir likte çalıştığımız Şükrü Küçükşahin’den bir davet alınca İBB’nin bir töreni ne katılmaya ikna olup yol miyase ilknur lara düştük. Şükrü Küçükşahin malumunuz 24 Haziran sonrasında İBB Baş kanı Ekrem İmamoğlu’nun basın da nışmanı. Davet ettiği tören de ne bir te mel atma ne de açılış töreniydi. Ne bir çukura harç atılacak, ne de beş bile mediniz on bıyıklı adam bir kurdele nin ucundan tutup ellerinde makasla rıyla keseceklerdi. O zaman bu tören de neyin nesi diyeceksiniz haklı olarak. Efendim bu temel atmama töreniydi. O yüzden ilginç geldi. Bu ülkede sahte temel atma törenle rini de gördük, açılışı yapılmış bir tesi se birkaç kez açılış töreni düzenlendi ğini de. Hatta temeli atılmış, açılışı ya pılmış ama sonradan iptal edilmiş çer den çöpten projelerin iptal törenleri ni bile gördük. İlginç olan açılışı yapıl mış ve sonradan iptal edilen bu proje de yine Haliç kıyısındaydı. İptal eden de yine sosyal demokrat bir belediye başkanıydı. Haliç’i temizleme iddasıy la yola çıkan ANAP’lı Belediye Başka nı Bedrettin Dalan, Haliç’in kokan kir li sularını Marmara Denizi’ne akıtan bir kollektörün açılışını yapmıştı. O yıl ve bir sonraki yıl Marmara kıyıların da denize girilememiş, koli basili adıy la da bu kollektör sayesinde tanışmış tık. Haliç’i temizlemek adına derken Marmara’yı batıran bu tesisin ipta li için SHP’li Sözen bir tören düzenle mişti. Ama İmamoğlu’nun töreni buna da benzemiyordu. Peki neydi öyleyse? Anlatalım daha fazla uzatmadan. Hem de biz değil İmamoğlu anlatsın: “Seçimden sonra bana brifing ve ren İSKİ yöneticileri, bu projeye, özel bir alan ayırarak, ‘çok önemli bir pro Haliç kıyısına yapılması planlanan arıtma tesisinin gereksiz olacağının bilimsel çalışmalar sonucu tespit edilmesiyle proje durduruldu. İBB’nin kasasına 1.5 milyar lira kaldı. İBB Başkanı İmamoğlu, iptal edilen proje yerine bir parkın hizmete açılacağını söyledi. je’ olarak tanıtmıştı. Biz de temel prensip olarak, büyük çaplı projelerin, ihale süreçlerini bir süreliğine dondurma kararı almıştık. Bu proje Haliç’in kıyısı sayılabilecek alanda, yaklaşık 136 bin metrekarelik bir alanın 75 bin metrekaresi, bildiğiniz yetişmiş 253035 yıllık ağaçların olduğu kıymetli bir yeşil alan aynı zamanda. Arkadaşlarımın bu projeye şüpheyle yaklaşımı ve de daha sonrasında İSKİ’de yeni atadığımız arkadaşlarımızın bunu araştırmaya ihtiyaç duymaları neticesinde çok önemli ve değerli tespitler yaptık. Kararlı bir duruşla, bu projenin ihtiyaç olup olmadığına, nasıl bir tekniğin tercih edildiğine varıncaya kadar analiz yaptılar. Bu konuda İTÜ’den de bilimsel bir ekip projeyi incelemeye aldı. Sonuçta yapılan analizlerle Eyüpsultan sınırları içinde, Kâğıthane’nin yakınında bulunan, önemli iki ilçenin ve çevresinin atık suyunun buraya yön lendirilmesiyle, yapılması planlanan arıtma tesisine, ihtiyaç olmadığı sonucuna varıldı.” İmamoğlu, adına “Temel Atmama Töreni” verilen bu törende yaptığı konuşmada iptal edilen bu proje ile ilgili başka ilginç bilgiler de verdi. İstanbul’un “master” planında Haliç’in korunması prensibi ile “Haliç’e veya Haliç’e ulaşan dere ve kanallara yapılacak atık su deşarjı arıtılmış dahi olsa Haliç’e verilmemelidir, engellenmelidir” diye net olarak bir tarifin olduğunu belirtti. Yapılması planlanan tesiste arıtılması hedeflenen atık suların Yenikapı ve Baltalimanı Atık Su Tesisleri’ne iletileceğini söyleyen İmamoğlu, halihazırda Yenikapı ve Baltalimanı biyolojik arıtma tesislerinin kapasitesinin, 2,5 milyonluk artış dahi olsa bu bölgede, yeterli olacağına işaret etti. Bölgede de böyle bir artış zaten ön görülmediğine ve tesisin yapılması ha ‘Ata Türküleri’ albümüne eşlik etti İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dün Şişli’deki Atatürk Müzesi’nde sanatçı Ali Altay tarafından hazırlanan ve Atatürk’ün sevdiği türkülerden oluşan “Ata Türküleri” albümü için düzenlenen tanıtım toplantısına katıldı. Kendisinin de iki parçanın girişinde eşlik ettiği albüm tanıtım toplantısında konuşan İmamoğlu, 10 Kasım’da İstanbul’un farklı noktalarında Atatürk’ün anılacağını söyledi. İmamoğlu,“Ne mutlu ki tümüyle kendisini vatanına ve milletine adamış, bütün varlığını da milletine emanet etmiş güzel öndere sahip bir Cumhuriyetiz. Ata’mızın anısını bu kentte var edebilmek adına hem İBB olarak hem de bu şehrin kıymetli kurumlarıyla da sürekli hissedilir hale getirme konusunda özel çabalarımız olacak” diye konuştu. Ali Altay da “Bu, Ata’ya saygı ve bir anlamda ahde vefa albümüdür. Sevgiyle, saygıyla, minnetle Ata’mızı anıyoruz. Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın” ifadelerini kullandı. İmamoğlu daha sonra müzeyi gezdi. l İç Politika linde koca bir alanın tümüyle heba olup gideceğine dikkat çekti ve “Aynı zamanda bütün arıtma tesislerinde olduğu gibi çok üst teknoloji ile ancak minumuma indirilebilecek koku ve 1.5 katrilyonluk kamusal zarar da cabası” dedi. İmamoğlu bu projenin iptaliyle hem 1.5 katrilyonluk paranın İBB kasasında kalacağını, o paranın bir kısmının bu parkın daha bakımlı ve spor yapılabilecek bir sosyal tesise dönüştürüleceğinin müjdesini verdi. Ardından da ikinci müjde geldi. Uzun zamandır ödenek verilmediği için inşaatı duran MecidiyeköyKâğıthaneAlibeyköy metrosu ile aynı tarihte yani bir yıl içinde Haliç kıyısındaki bu parkın yeni bir çevre düzenlemesiyle hizmete açılacağı müjdesini. TARTIŞMA YARATAN KİTABIN YAZARI: Sadece iletişimci gözüyle bakıyorum LEYLA KILIÇ Ekrem İmamoğlu’nun kampanya sürecini anlatan ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun tepkisini çeken “Kahramanın Yolculuğu” isimli kitabın yazarı Necati Özkan, kitabın temel amacının politik olmadığını, iletişim alanında çalışanlara hitap ettiğini söyledi. Parti içerisinde ve kamuoyunda tartışma yaratan kitapta CHP’nin bu zamana kadar ki seçim kampanyalarını eleştiren Özkan, İmamoğlu ile yürütülen kampanya için “Son 10 yılda bu denli ilham verici hiçbir kampanya olmadı. Bu kitapta da bunu anlatıyorum. Bu kitap bir profesyo nel bakış açısının kitabıdır” dedi. Önsözü Ekrem İmamoğlu’na ait olan ki tapta CHP’nin seçim stratejisi eleştiriliyor. Yazar Özkan, “CHP’nin kampanya anlayışı, seçimden birkaç hafta önce bulunan bir slogan ve şarkıya dayanan; seçimler arası dönemde yine kendi rutinine dönen bir anlayıştı. İletişimde devamlılık ve istikrar bu anlayışa ters geliyordu” diyor. Kitapta kimlerin hangi görev aldığına da yer verilirken, birinci sırada gelen İmamoğlu’nun ardından ikinci Necati Özkan ve ardından Murat Ongun geliyor. İttifak ortağı İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu ismi 6’ncı sırada yer alırken, 31 mart seçimlerinde aday belirleme sürecinde yaşanan tartışmalar nedeniy le 28 Ocak’ta sosyal medya hesabından istifa eden ve ardından tekrar sosyal medyadan istifa kararından vazgeçtiğini duyuran Canan Kaftancıoğlu’nun isminin 9’uncu, yani son sırada yer alması dikkat çekiyor. Kaftancıoğlu’nun, kitap için söylediği “Kahramandan daha çok kendilerini kahramanlaştırmaya çalışan profesyoneller bilsinler ki; yalan, yanlış ve eksik verilerle genel merkez iradesinin, CHP örgütlerinin ve İstanbul ittifakının emeğine hiç kimse saygısızlık edemeyecektir!” sözlerine yanıt vermeyen Necati Özkan, “Siyasetçilerin, akademisyenlerin başka bakış açısı olabilir. Bu kitapta bütün anlattıklarımı iletişimci bakış açısıyla anlatıyorum” dedi. l İSTANBUL Kaçıncı kandırılışınCHP’Lİ ÖZEL’DEN ERDOĞAN’A: CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Macaristan’a giderken, Barış Pınarı Harekatı sırasında gerçekleştirilen mutabakatlarda gerekenlerin yapılmadığına ilişkin açıklamada bulunduğunu belirterek, “Kaçıncı kandırılışın, aldatılışın? Bu sözün tutulmayacağını herkes biliyordu. Sen inanınca kargaları güldürdün. Sözler tutulmadı, operasyon durduruldu, mektup yutuldu, şimdi de ‘barışalım’ ziyaretine gidiyor” dedi. Özel, Suriye’de öldürülen YPG/PKK’li terö rist Özge Aydın’ın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın Meclis’te düzenlediği bir basın toplantısında yer almasına yönelik videoya ilişkin soru üzerine, “Veli Ağababa’nın o gün tıp fakültesi öğrencilerini dinlediği kişiyle bu terörist arasında 7 yıl zaman vardır. Terörü lanetliyoruz. ‘Bu terörist Meclis’e nasıl girdi’ derseniz dönemin İçişleri Bakanı ve Emniyet bürokrasisine sormak lazım. Niye girdi? O gün terörist değildi. Veli Ağbaba, onun terörist olduğunu bilseydi devletin yapmadığını yapar, onu devletin ilgili kurumlarına teslim ederdi” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet TBMM, bütçesini ‘Başkansız’ görüştü MAHMUT LICALI Plan ve Bütçe Komisyonu’nda TBMM bütçe görüşmelerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un yurtdışında olduğu gerekçesiyle katılmaması tartışma yarattı. TBMM bütçesi görüşmelerine son dört yıldır hiçbir Meclis Başkanı’nın katılmadığına işaret eden muhalefetin Şentop’un katılımıyla yapılması için görüşmelerin ertelenme talebi reddedildi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün TBMM, Sayıştaş, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bütçeleri ele alındı. Muhalefet, Şentop’un görüşmeye katılmamasını eleştirdi. HDP’li Garo Paylan, “Dört yıldır Meclis Başkanı katılmıyor. Dört kere tesadüf olmaz” dedi. CHP’li Abdüllatif Şener, “Bir bakan, bir Meclis Başkanı kendi bütçesi görüşülürken bulunmayacak da ondan daha ne önemli şey var ki onu takip ediyor? Böyle bir şey olmaz” dedi. Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, teamül gereği bütçe görüşmelerine TBMM ile başlandığını bunun değişmeyeceğini ifade etti. Sunuş konuşmalarının ardından kameraların çıkması da yeni bir tartışma yarattı. Muhalefetin itirazına karşın Başkan Elvan, yetkinin kendisinde olduğunu ve teamülleri uyguladığını belirterek kameraları dışarı çıkardı. CHP’nin Sayıştay’la ilgili hazırladığı çalışmada ise şunlar ifade edildi: “Mevcut Sayıştay mevzuatı ile şehir hastaneleri, 3. havalimanı, köprüler, otoyollar gibi projelerde yaşanan akılalmaz usulsüzlüklere rağmen Sayıştay denetimlerinden bir sonuç alınamıyor. Sayıştay’ın özellikle Türkiye Varlık Fonu gibi denetim dışına çıkartılan yapılar karşısında ve özellikle içinde bulunan siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle daha etkin bir denetim yapabilmesi için kanun değişikliği kaçınılmazdır” l ANKARA Burhan Kuzu’ya suç duyurusu Eski AKP Esenler Belediye Meclis Üyesi Mustafa Atılgan, AKP’li Burhan Kuzu hakkında “dolandırıcılıktan” suç duyurusunda bulundu. Yerel 724esenlerhaberleri.com sitesinin haberine göre Atılgan şunları söyledi: “Kuzu, Kaddafi’nin parasını Türkiye’ye getireceğim diyerek insanlardan para toplattı. Benim oğlumu bu iş için görevlendirdi. Bir gün para yatıranlar paraları için Kuzu’ya gittiler. Kuzu da ‘Gidin kime para verdiyseniz ondan alın’ diyor” dedi. Kuzu ise sosyal medyadan “Atılgan, şantaj yaparak benden para almak istedi. Buna müsaade etmedim. Olay anlattığı gibi değildir” açıklaması yaptı. l İç Politika ÖDP’li Güneş’e tutuklama Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İs tanbul İl Örgütü üyesi Can Güneş, sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar nedeniyle, “cumhurbaşkanına hakaret” ve “terör örgütü propagandası” suçlarından tutuklandı. Güneş’in tutuklanmasının ardından ÖDP tarafından karara tepki gösterildi. 2015’te Raşit Tükel’in İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimini kazanmasına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmamasının ardından yapılan paylaşımların suç gibi gösterildiği belirtilen açıklamada, “Arkadaşımız 93 gün boyunca haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde kalacaktır” denildi. l İç Politika Çavuşoğlu’ndan iddialara yanıt Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyeliği sırasında bazı lobi faaliyetleri yaptığına ilişkin iddialarla ilgili AA’ya yazılı açıklama yaptı. Organize Suç ve Yolsuzlukları Bildirme Projesi adlı kuruluşun, sızdırıldığı ileri sürülen emaillere dayandırarak ortaya attığı iddialar için, “George Soros adlı şahsın sponsoru olduğu bir kuruluşun yayımladığı rapordaki iddiaların gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisi bulunmamaktadır” diyen Çavuşoğlu, “Hamdolsun siyasi hayatım boyunca etik olmayan, hesabını veremeyeceğim hiçbir davranışta bulunmadım” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Soylu: 2 milyon Afgan gelebilir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM İçişle ri Komisyonu’nda, Türkiye’nin İran’dan 2 milyon civarı Afgan göçüyle de karşı karşıya kaldığını ifade etti. “İran’da, ekonomik ya da siyasi sorun olması durumunda 2 milyon civarında Afgan göçmenin Türkiye’ye gelebileceğini” kaydeden Soylu, Türkiye’nin bunun için adımlar attığını belirtti. Soylu, gazetemizin dün “Gizlenen Belge” başlığı ile duyurduğu “Uyum Strateji Belgesi (USB) ve Ulusal Eylem Planı (UEP)” için gizli bir belge olmadığını ilgili kamu kurum ve akademisyenlerin katkılarıyla hazırlandığını, ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşıldığını ifade etti. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle