19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 118 KASIM 2019 CUMA Dar gelirliye ev bahaneAlbayrak: Asgari ücretliyi ev sahibi yapacak modelin altyapısını tamamladık inşaata yatırım şahane Hükümet her fırsatta kaynakları inşaata yönlendirmek için teşvik paketleri açıklıyor, faiz indirimlerine gidiyor. Açlık sınırının da altında gelir elde eden yurttaşın bu kriz ortamında ev sahibi olması imkânsız. En düşük gelir grubuna sahip yurttaşlar toplam harcamalarının yüzde 31.4’ünü konut ve kiraya yapıyor. Açlık sınırının 2 bin 50 TL, yoksulluk sınırının ise 7 bin TL’yi aştığı ortamda hükümet dar gelirliyi konut sahibi yapmak için düşük faizli bir proje başlatacağını duyurdu. Evine ekmek götürmekte zorlanan, doğalgaz, elektrik ve gıda ürünlerine gelen fahiş zamlar nedeniyle yükü ağırlaşan yurttaşın ev almak için para bulmasına ise imkânsız gözüyle bakılıyor. Asgari ücretin 2 bin 20 TL olduğu, her 10 kişiden 7’sinin borçlu olduğu Türkiye’de hükümet “müjde” adı altında dar gelirliyi yeni borç almaya davet edecek. 20 yıl vadeli Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın toplantısında yaptığı konuşmada dar gelirli ve asgari ücretli vatandaşlara konut kampanyası başlatacaklarını duyurdu. Albayrak, bugüne kadar Türkiye’de uygulanmış tarihin en düşük faiz oranı nı uygulayacaklarını ve her yıl en az 100 bin vatandaşı ev sahibi yapacaklarını iddia etti. Albayrak, “Asgari ücretli, dar gelirli vatandaşlarımızı ev sahibi yapacak bir modelin finansman altyapısını tamamladık. 20 yıl vadeyle ve bugüne kadar Türkiye’de uygulanmış tarihin en düşük faiz oranı ile kira hatta kiradan daha ucuz bir maliyetle bu gelir grubundaki vatandaşlarımızı ev sahibi yapacak finansal altyapıyı tamamladık” dedi. Albayrak, TOKİ’nin de içinde yer alacağı modelin, evlerin modelleri, şehirleri, uygulama şartları gibi tüm ayrıntılarını, bu ay bitmeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde özel bir programla vatandaşlara anlatacaklarını duyurdu. Albayrak, söz konusu modelin diğer sektörlere önemli katkıları olacağını anlatarak “Bunlar tabii başlangıç, inşallah çok daha güçlü adımlarla çok daha güzel müjdeleri önümüzdeki dönemde anons edeceğiz” dedi. l Ekonomi Servisi Para barınmaya gidiyor Temel gelir kaynağı maaş, ücret, yevmiye geliri olan hanehalkları; konut ve kira harcamalarına yüzde 22.4 pay ayırmak durumunda. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, nüfusun, yüzde 70.4’ü konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri veya borçları olduğunu, yüzde 58.3’ü evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını karşılayamadığını ve yüzde 11.5’i konut masraflarının hanelerine çok yük getirdiğini vurguluyor. Nüfusun yüzde 59’u kendilerine ait bir konutta otururken, yüzde 39.6’sı konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 36.2’si sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar yaşıyor. Hükümet son yıllarda inşaat sektörünü içine girdiği darboğazdan çıkarmak için sayısız teşvik paketi, tapu, harç indirimlerini devreye koydu. Devlet bankaları zararına konut kredisi vermelerine rağmen konutta alıcı bulmak mümkün olamıyor. Son iki yılda inşaat sektöründe çalışan 600 bini aşkın kişi işini kaybetti. Kırılganlığa devam TVF, bahis ihalesi açtı Milli Piyango ve Spor Toto’da lisans devrini tamamlayan Türkiye Varlık Fonu (TVF), at yarışları için de düğmeye bastı. TVF tarafından at yarışları düzenleme ve yurt içi ile yurtdışında düzenlenen at yarışları üzerine bahis kabul etme lisanslarına ilişkin hizmet alım sürecine başlandı. TVF’nin sahip olduğu lisanslar kapsamında at yarışı düzenleme ve yurtiçi ile yurtdışında düzenlenen at yarışları üzerine bahis kabul etme konularında hizmet alımı yapılması planlanıyor. TVF, süreçte finansal danışman olarak Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası AŞ (TKB) ve EY Türkiye (Ernst & Young), hukuk danışmanı olarak da Lexist Avukatlık Bürosu ile çalışacak. l Ekonomi Servisi En çok şikâyet personelden Kamu Denetçiliği Kurumu’na 2019’da en fazla şikâyet “kamu personel rejimi” konusunda yapıldı. 31 Ekim 2019’a kadar kuruma yapılan 17 bin 148 başvurunun dörtte birini kamu personel rejimi şikâyetleri oluşturdu. 2019’da kurumun verdiği tavsiye kararlarından 649’u yaşama geçti. Kuruma, 31 Ekim 2019 itibarıyla toplam 17 bin 148 şikayet başvurusu yapıldı. Bu şikayetlerin başında 4 bin 355 başvuruyla kamu personel rejimi şikâyetleri geldi. İkinci sırada 2 bin 451 şikâyet ve yüzde 14.29 oranıyla “adalet, milli savunma ve güvenlik” alanı izledi. Kuruma, en az şikâyet konusu ise 28 başvuruyla “ailenin korunması” ve 8 başvuruyla “kadın haklarıyla” ilgili alanlardan geldi. l ANKARA Aksa Akrilik’ten 221 milyon kâr Aksa Akrilik, 2019’un dokuz ayında 221 milyon TL net kâr elde etti. Şirket, geçen yıl aynı dönemde 34 milyon TL kâr açıklamıştı. Bu yıl 2.7 milyar TL ciroya ulaşan Aksa Akrilik, yüzde 16’lık FAVÖK (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kârı) marjı ile de kârlılığını destekledi. Aksa Akrilik, bir önceki yıl yüzde 45 olan ihracat oranını ise, yüzde 48’e çıkardı. l Ekonomi Servisi TL’den kaçış sürüyor Alınan önlemlere rağmen TL’den dövize kaçış devam ediyor. Yurtiçi yerleşiklerden gerçek kişilerin yabancı para mevduatları, 1 Kasım haftasında 780 milyon dolar artarak 119 milyar 952 milyon dolarla rekor tazeledi. Aynı haftada yurtiçi yerleşiklerin TL mevduatı 8.5 milyar TL geriledi. Son bir yılda gerçek kişilerin yabancı para mevduatlarındaki artış 27 milyar 379 milyon dolara ulaştı. Yurttaşları TL kullanmaya çağıran hükümet, dövizle borçlanmada rekor kırdı. Bu yıl şu ana kadar 19.9 milyar dolarlık döviz cinsi borçlanmaya giden Hazine, önceki gün duyurduğu 5 yıl vadeli yeni ihraçla rekor tazeleyecek. Hazine bu yıl, 8.7 milyar dolarlık dış tahvil, 3.9 milyar Avro’luk iç tahvil, 85 milyon dolarlık iç tahvil ve 82 tonluk altın cinsi iç tahvil ihraç etti. Hazine’nin döviz cinsi borç stoku, yıl başından bu yana 119 milyar 932 milyon TL artarak 606 milyar 770 milyon TL’ye yükseldi. Toplam borç stoku içinde döviz cinsi borçların oranı da yüzde 49’a ulaştı. 2020’de ticaret savaşlarının tırmanması halinde, gelişmekte olan ülkeler arasında en kırılgan ikili yine Türkiye ve Arjantin olacak. Türkiye ve Arjantin, 2020’de de küresel ekonomideki olası riskten kaçış senaryosu karşısında en kırılgan ülkeler olmayı sürdürecek. Bloomberg’in gelişmekte olan ülke ekonomilerinin kırılganlıklarını kısa vadeli dış borç, rezervler, enflasyon ve hükümet etkinliği kriterleri açısından değerlendiren sıralamasında, üçüncü ve dördüncü sıraları ise Güney Afrika ve Kolombiya paylaştı. ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin ABD ekonomik büyümesinde istikrarı sağladığı, bu sayede gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının devam ettiği ve dış talebin güçlü olduğu bir senaryoda 2020’nin gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından 2019’a göre hafif daha iyi olacak gibi göründüğünü belirten Bloomberg, ancak bu senaryonun garanti olmadığını, ticaret savaşlarının küresel ekonomideki yavaşlamayı küçülmeye çevirmesi durumunda, zayıf ihracat ve sermaye çıkışlarının kırılgan ekonomileri tekrar zorlayacağına dikkat çekti. Kurda 6.42 tahmini Öte yandan, Reuters anketine göre TL’nin 12 ay sonra dolar karşısında yüzde 10 değer kaybederek 6.42’ye yükselmesi bekleniyor. Ankete göre, dolar/TL’nin bir ay sonra 5.80, üç ay sonra 6, altı ay sonra 6.2335, 12 ay sonra ise 6.4150 olması bekleniyor. Reuters anketine göre, yaklaşık yüzde 8 değer kaybeden TL’nin 2019’u, finansal krizle sarsılan Arjantin para birimi pesonun ardından en zayıf performans gösteren ikinci para birimi olarak tamamlaması bekleniyor. Reuters anketi, gelişmekte olan piyasa para birimlerinin belirsizlikle dolu yeni bir yıla girmeleri ve küresel ekonominin senkronize bir yavaşlama belirtileri göstermesi nedeniyle, küresel ticaret gerilimlerinden uzak durmaları gerekeceğini gösterdi. l Ekonomi Servisi Koç’tan tek kullanımlık plastik tüketimine son İstanbul Bienali de bu yılki temasını okyanuslarda yüzen devasa atık yığınına bilim çevrelerinin verdiği isim olan “Yedinci Kıta”dan alıyor. Koç Holding, ana sponsoru olduğu İstanbul Bienali ile bir kez daha gündeme gelen bu küresel sorunun çözümüne yönelik kararlılığını Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu’nun açıkladığı taahhüt ile ortaya koydu. Çakıroğlu, “90 bini aşkın çalışma arkadaşımızın yer aldığı tüm Koç Topluluğu şirketleri ve kuruluşlarında 2020 sonuna kadar tek kullanımlık plastik tüketimine son vereceğimizi taahhüt ediyoruz. Bu taahhüt bir başlangıç. Gelecek dönemde plastiğe yönelik çalışmalarımızın kapsamını daha da genişleteceğiz” dedi. Köprüye, otoyola yeni fiyat 2020 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre, köprü ve otoyollarda dinamik fiyat sistemi için çalışma başlatılacak. Çalışma ile köprü ve otoyollarda yoğunluğun az olduğu dönemde fiyatların da düşürülme si hedefleniyor. Örneğin, bayramlarda yoğun olan Osmangazi Köprüsü’nün fiyatı, söz konusu dönemlerde mevcut seviyesinde kalacak. Bayramdan sonra köprüde yoğunluk azalınca köprünün geçiş ücreti de ucuzlayacak. Yeni havalimanı, THY’nin kârını yuttu Geçen yılın üçüncü çeyreğinde 714 milyon dolar olan Türk Hava Yolları’nın (THY) net kârı, bu yıl aynı çeyrekte yüzde 8.3’lük düşüşle 655 milyon dolara (3.7 milyar TL) geriledi. Net kârda TL cinsinden düşüş yüzde 6.3 oldu. 2018’in ilk dokuz ayında 755 milyon dolar net kâr açıklayan şirketin bu yıl aynı dönemde kârı, yüzde 40 düşüşle 452 milyon dolara geriledi. İlk 9 ayda gelirler yüzde 0.8 artarken giderler yüzde 9.2 arttı. Dokuz aylık finansman gideri 1.3 mil yar TL olan şirketin, brüt hasılatı 56.1 milyar TL, brüt kârı 46.1 milyar TL, genel yönetim giderleri 1.2 milyar TL, pazarlama ve satış giderleri 6.2 milyar TL oldu. Ocakeylül döneminde şirketin yolcu sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 düştü. İş Yatırım, THY’nin kârındaki düşüşe ilişkin analizinde, “2020’nin ikinci çeyreğine kadar ümit vermeyen gelir gelişiminin ve kapasite problemleri ile İstanbul Havalimanı’na taşınma sebebiyle maliyet artış larının devamının, THY’nin faaliyet performansını baskılamaya de vam edeceğine inanıyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Pandora’nın kutusu... Eğitim, toplum... T ÜSİAD talep etmiş Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi raporunu hazırlamış. Konu, “Sosyal ve Duygusal Öğrenme Becerileri”, (kısaca SDÖ) ve bunun eğitim sistemine yerleştirilmesi. Raporun tanıtım toplantısı önceki gün yapıldı. Eğitimi yakından ilgilendirdiği için Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da davetliydi. Ama nedendir bilinmez katılmadı. Ona yazının sonunda geleceğim. Öncelikle kısa bilgiler... SDÖ neden önemli? Önce bu becerilerin neler olduğuna bakalım. OECD, 5 temel başlıkta topluyor: Öz farkındalık, özyönetim, sosyal farkındalık, ilişki becerileri, sorumlu karar verme. Tüm bunlar duygusal zekânın temelleri aynı zamanda. Artık bilim dünyası duygusal zekânın (EQ) entelektüel zekâ (IQ) kadar önemli olduğunda hemfikir. SDÖ becerilerine sahip bireyler eleştirel düşünme, bütünü görebilme, strese dayanıklılık, başarıya odaklılık, azim, hoşgörü gibi toplumsal yaşamın zaten olması gereken özelliklerine de sahip oluyorlar. SDÖ becerilerinin çok erken yaştan başlayarak çocuklara öğretilmesi ise son derece önemli. Baktığımızda bizim toplum olarak en sorunlu alanlarımız da bunlar değil mi? Kabul edelim, uyumsuz, öfkesine hâkim olamayan, hoşgörüsüz, saygısız (kadına, başkalarına, çevreye ve kendine) insanların sayısı hiç de az değil. Peki neden bunun daha çocukluk yaşta okul döneminde önlemi alınmasın? Okullar da sorunlu. Çocuklar, gençler giderek artan bir şiddet sarmalı içinde. Eğitimi İzleme Girişimi ERG’nin TEGV ile hazırladığı “Çocuk gözünden okul yaşamı” raporu akran zorbalığının boyutlarını gözler önüne seriyor. Rapora göre her 4 çocuktan biri zorbalık kurbanı. Bu sözlü olduğu kadar fiziksel şiddete kadar gidiyor; büyük sınıftakilerin küçüklerden zorla para istemesinden, itip kakmalara kadar... Yaş büyüdükçe boyutu okulda bıçak taşımadan uyuşturucuya kadar uzuyor... Bu tabii akran zorbalığı ile sınırlı değil; okul görevlilerinden sokaktaki insana, aileye kadar uzanan bir çerçevede toplum acaba çocuğun sıkıntıları ile ne kadar ilgili? TÜSİAD’ın raporuna dönersek... Çocuğun sosyal ve duygusal becerilere sahip olmasının etkileri de ölçümlenmiş. İşbirliği, paylaşma, sorumlu vatandaşlık, öz saygı, okula aidiyet ve devam, psikolojik olarak iyi olma hali arttıkça akademik başarı da artıyor. Beraberinde saldırganlık ve şiddet davranışları, sağlığa zararlı madde kullanımı, değersizlik hissi, zorbalık ve siber zorbalık, psikolojik stres gözle görülür şekilde azalıyor. Bu becerilerin geliştirilmesi için hazırlanan programlar ve modeller var. Bugün birçok ülke eğitim sistemlerine SDÖ’yü de dahil ediyorlar. SDÖ becerileri sayesinde birey, gündelik sorunlarla, görev ve karşılaştığı zorluklarla etkin ve etik bir şekilde baş edebilir hale geliyor. İş performansı ve yetkinliği artıyor. Neden TÜSİAD bu konuyu gündeme taşımak istiyor? Çünkü konunun ekonomi ve istihdamla da yakından ilgisi var. Dijital teknolojiler ve küreselleşmenin çarpan etkisi ile toplumlarda her açıdan çok büyük ve hızlı değişimler yaşanıyor. Otomasyon, yapay zekâ, robotik ve yeni gelişmeler var olan iş alanlarını yok ediyor yerine yeni iş alanları açılıyor. Bu yeni alanlarda ise farklı beceri ve yetkinliklerle donatılmış işgücüne ihtiyaç var. Türkiye’nin beşeri sermayesi zaten sorunlu. OECD’nin yetişkin becerileri ülke karşılaştırmasında çok gerilerde. 1665 yaş aralığındaki grubun sözel, sayısal ve teknoloji yoğun ortamda problem çözme becerileri zaten ortalamanın altında. Şimdi ise işgücünde aranan özellikler daha da farklılaşıyor; öğrenmeye açıklık, takım çalışması, güçlü sosyal iletişim, karmaşık problem çözme gibi becerilere sahip olması önem kazanıyor. İstenirse sosyal ve duygusal öğrenme becerileri pekâlâ Türkiye’de de eğitim sisteminin içine alınabilir. Ama alınır gibi yapılıp alınmıyor. Neden? Bu sorunun yanıtı iktidarın toplumu kendi isteği gibi şekillendirmek istemesinde yatıyor. Sorgulayan bireyler yetişmesi iktidarın işine gelmiyor. Bilimsel düşüncenin hâkim olacağı sistemler yerine vakıflar ve derneklerle protokoller imzalanıyor ve bunlar eğitim sistemi içinde giderek daha çok yer kaplıyor. “Değerler Eğitimi” adı altında 30 saat üzerinden çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bunun 6 saatine müftülüğün belirlediği kişiler giriyor. Öte yandan bakıyoruz öğrencilerin okul terkleri, devamsızlıkları, sınıf tekrarları gibi her yıl daha da artan sorunlar asla irdelenmiyor. Sonuç: Bir ıspanak sorununun bile ulusal çapta güven krizi haline dönüştüğü; velilerin otizmli öğrencilerin kendi çocuklarının yayında eğitim almaması için eylem yaptığı, genç başarılı beyinlerin geleceklerini başka ülkelerde aradığı bir toplum haline dönüştük. Pandora’nın kutusunu ise kimse aralayamıyor bile... Suriyelilere gıda hibesi Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Suriye ve ihtiyaç sahibi diğer ülkelere 100 bin tona kadar ekmeklik buğday unu ve 10 bin tona kadar da yeşil mercimek ve nohut hibesiyle görevlendirildi. TMO’nun temin edeceği söz konusu ürünler, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve Türk Kızılayı’na teslim edilecek. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle