29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 12 KASIM 2019 SALI 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yazarımız Barış Doster’in sorularını yanıtladı. EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Gazetemiz yazarı, anayasa hukuku profesörü, hocaların MHoücmat’yaız hocasını yarın uğurluyoruz. BAŞBUĞ’LA YENİ KİTABINI KONUŞTUK ‘İsmet İnönü diplomasisinin dünyada eşi yok’ BARIŞ DOSTER Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral İlker Başbuğ’la bir ay önce çıkan ve kısa sürede 25 bin satan son kitabı “Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi 1923 1961” (Kırmızı Kedi Yayınevi) hakkında konuştuk. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 2. Dünya Savaşı sırasında izlediği “aktif tarafsızlık” diplomasisinin dünya siyasi tarihinde benzeri bulunmadığını belirtti. n Milli Mücadele’nin başlangıcının üzerinden 100 yıl geçti. Atatürk her zaman güncel, hep gündemde. Büyük öndere saldıramayanların hedefinde daima İsmet İnönü var. İnönü’yü nasıl değerlendiriyorsunuz? İnönü, 11 Kasım 1938’de cumhurbaşkanı olduğunda, 2. Dünya Savaşı’nı adeta kucağında buldu. 12 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptığını dikkate alırsa, bu görevinin üçte ikisinde hep savaş vardı. İzlediği “aktif tarafsızlık” diplomasisi, bilimsel anlamda yabancı uzmanlar tarafından da çok takdir edilir. Özgündür ve dünya siyasi tarihinde benzeri yoktur. İnönü, Atatürk döneminde SSCB ile imzalanan Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması’na sadık kalmış, bunun yanına savaşın hemen öncesinde İngiltere ve Fransa ile ortak deklarasyona imza atmış, ayrıca Almanya’yla da 1941’de Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzalamıştır. 2. Dünya Savaşı’ndaki güç odaklarının dördüyle de anlaşarak, müthiş bir denge politikası gütmüştür. Türkiye fiilen savaşa katılmamıştır. Moskova ile karşı karşıya gelmekten hep uzak durmuştur. Coğrafya meselesi n O dönem İsmet Paşa’nın elindeki en büyük güç neydi? Türkiye’nin coğrafi konumuydu. Savaşan iki taraf da, Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak istemelerine karşın, Türk vatanı savaş alanı olmamıştır. İnönü, yapılan tüm baskılara sabırla direnmiştir. Şunu kanıtlamıştır İsmet Paşa: Coğrafyayı doğru kullanırsanız avantaj, yanlış kullanırsanız sorun yaratır. n Geçen yıl çıkan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Güç Odaklarının Mücadelesi” adlı çalışmanızın devamı nite liğindeki bu çalışmanız da çok olumlu tepkiler aldı. Bu kitabınızın devamı niteliğinde bir çalışma var mı gündeminizde? Kitabım, üniversite öğrencilerinden, özellikle tarih, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler okuyan gençlerden, tarih öğretmenlerinden yoğun ilgi görüyor. O nedenle 1961 1983 arası dönemi yazmak adeta bir görev oldu benim için. 1983 sonrası dönem, yakın dönemi içeriyor. Henüz tarihe mal olmadı. n Günümüzdeki siyasetçilerin geçmişten ders aldığını düşünüyor musunuz? Hayır. n Demokrat Parti’nin 1946 1950 arasındaki muhalefetini çok önemsiyorsunuz. Bunu açar mısınız? O dönemle ilgili çok fazla kaynak okudum. Ama özellikle akademisyen kökenli bir Demokrat Parti milletvekili olan, Menderes’in ilk hükümetinde bakanlık da yapan Rıfkı Salim Burçak’ın anılarından çok yararlandım. Partili kimliğine rağmen, olaylara çok nesnel, soğukkanlı bakmayı başarmış. Namuslu, ahlaklı, düzgün bir siyasetçi olduğu çok açık. Bu kitabı bana Alev Coşkun verdi. Kolay bulunan bir eser değil. Öte yandan Altan Öymen’in eserlerinden de yararlandım o dönemi yazarken. Farklı bakış açılarını, farklı yorumları vermeye çalıştım. Demokrat Parti’nin 1947’de, 1. Kongresi’nde vurguladığı ana davalar çok önemlidir. Daha fazla hürriyet, demokrasi çabası vardır. Kabul edilmezse, sinei millete dönüş resti çekmiştir. 1954 seçimlerinden sonra ise aynı parti adeta güç zehirlenmesi yaşamıştır. n Demokrat Parti’nin dış politikasını nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’nin 1938 ile 1961 arasında en iyi öğrendiği şey, SSCB ile ilişkileri her zaman önemsemek gerektiğidir. 2. Dünya Savaşı sonrasında SSCB’nin Türkiye’den talepleri, Birleşmiş Milletler üyeliği, İnönü’yü ABD’ye yönelen bir dış politikaya itmiştir. Demokrat Parti döneminde ise ABD’ye olan bağımlılık artmıştır. 1959’dan itibaren ABD’nin Türkiye’nin ekonomik yardım taleplerine olumsuz bakması, Menderes’i politika değişikliğine zorlamıştır. Temmuz 1960’ta Menderes’in Moskova ziyareti açıklanacaktır ama öncesinde 27 Mayıs’ta darbeyle indirilmiştir. DEvrim niteliğinde n 27 Mayıs’a yaklaşımınız ne yönde? Darbe mi, ihtilal mi, devrim mi? 1950’li yıllarda “darbe” kelimesi dilimizde kullanılmazdı. İnönü de Menderes de “ihtilal” sözcüğünü kullanıyorlar. İhtilal, iktidarın kökenine, kaynağına yönelik yapılan eylemdir. Siyasal gücün dayandığı kaynağı değiştirir. İnkılap ise daha kapsamlıdır. Sadece siyasal boyutta kalmaz. Hukuktan eğitime, toplumsal yapıdan sağlığa dek her alana yayılır. 27 Mayıs öncesinde askerler, aydınlar, öğrenciler arasında bir görüş birliği, yakınlaşma olsa da, tamamen halk tarafından gerçekleştirildiğini söylemek de doğru olmaz. Dahası, 27 Mayıs’ı yapanların, 27 Mayıs sonrasına ilişkin ortak bir planları da yoktur. Sonuçta nedenleri bir ya na, 27 Mayıs bir askeri darbedir. Devletin yapısında radikal değişiklikler yapmıştır. Özellikle de 1961 Anayasası, demokratik, devrimci, toplumcu, katılımcı içeriği olan bir anayasadır. 27 Mayıs’ın doğurduğu sonuçlar ise devrim niteliğindedir. n 27 Mayıs’ın en çok eleştirdiğiniz yönü ne? İdamlardan sonra en çok eleştirdiğim yönü, yetişmiş siyasi kadroların tasfiyesidir. Oysa 1950 1960 arasında TBMM’de çok deneyimli milletvekilleri vardır. Menderes’e en güçlü döneminde bile karşı çıkan, itiraz eden milletvekilleri vardır. Keza CHP içinde de İnönü’ye muhalefet edenler bulunmaktadır. Her iki partide de ilkeli, dürüst siyasetçiler dikkat çekmektedir. yitirdik 1971 yılında SBF’nin dekanlığına seçilen Soysal, “Anayasaya Giriş” adlı kitabında “komünizm propagandası” yaptığı gerekçesiyle 12 Mart muhtırasının ardından tutuklandı. 14.5 ay Mamak Cezaevi’nde kaldı ve bu dönemde, yazar Sevgi Soysal ile evlendi. ‘Büyük bilim insanıydı’ l Prof. Dr. Erol Manisalı “Prof. Dr. Mümtaz Soysal, 1961 Anayasası’nın hazırlanmasından, Kıbrıs Türklerinin haklarına kadar Türkiye’nin ulusal çıkarları konusunda çok büyük hizmetler vermiş bir bilim insanıydı. Kendisiyle Kıbrıs Vakfı kapsamında çok uzun yıllar birlikte çalıştık. Türkiye’de ve yurtdışında KKTC konusunda uluslararası toplantılar düzenledik. Düşünce hayatımız açısından onun kaybı, büyük üzüntüye sebep oldu. Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.” Erol Manisalı Rauf Denktaş Mümtaz Soysal Kıbrıs’taki toplumlar arası görüşmelerde anayasa danışmanlığı görevini üstlenen Soysal, uzun yıllar KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a danışmanlık yaptı. Hep yurtseverSOYSAL’INARDINDAN Anayasa hukuku profesörü, eski Dışişleri Bakanı ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, 90 yaşında yaşamını yitirdi. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir tedavi gören ve “hocaların hocası” olarak da tanınan, 1961 Anayasası’nın imza sahiplerinden Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Beşiktaş’taki evinde dün yaşamını yitirdi. Soysal, yarın eşi Sevgi Soysal’ın da gömütünün bulunduğu Zincirlikuyu Mezarlığı’nda öğle namazının ardından toprağa verilecek. Komünizm propagandası... 1929’da Zonguldak’ta doğdu. Galatasaray Lisesi’ni 1949’da, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni de (SBF) 1953’te bitirdi. Fark dersi sınavlarını vererek 1954 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1956’da SBF’de asistan olarak çalışmaya başladı. Anayasa hukuku profesörü olarak uzun yıllar ders verdi. 1971’de de aynı fakültenin dekanlığına seçildi. 12 Mart muhtırasından sonra, 18 Mart 1971’de, dekanlığı sırasında, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nca gözaltına alınıp tutuklandı. “Anayasa’ya Giriş” ders kitabında komünizm propagandası yapmakla suçlandı, 6 yıl 8 ay ağır hapis, 2 ay 20 gün Kuşadası’nda emniyet gözetimi altında bulundurulma ve kamu haklarından ebediyen mahrumiyete mahkum edildi. 14.5 ay Mamak Cezaevi’nde kaldı. Soysal, Forum, Akis, Yön, Ortam gibi dergilerde, Yeni İstanbul, Cumhuriyet, Ulus, Barış, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde de yazarlık yaptı. 1991 seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden TBMM’ye seçildi. Soysal, özellikle özelleştirme konusundaki yetki yasaları için AYM’ye yaptığı başvurularla koalisyon ortağı DYP’lilerin tepkisini çekti. Bu başvuruları sonucunda AYM tarihinde ilk kez bir yürütmeyi durdurma kararı verdi. Soysal, Murat Karayalçın döneminde kısa bir süre için dışişleri bakanı olarak görev yaptı. 1995’teki anayasa değişikliği çalışmaları sırasında özellikle DYP’li Coşkun Kırca ile tartışmalarıyla yine gündemde kaldı. Seçim yasasının AYM’ye götürülmesinde başrolü oynadı. CHP’den koptu, DSP saflarına geçti. 1995 genel seçimlerinde DSP’den Zonguldak milletvekili seçildi. Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit’le anlaşmazlığa düşerek, DSP’den ayrıldı. 2002’de Bağımsız Cumhuriyet Partisi’ni kurdu ve parti genel başkanı oldu. l ANKARA / Cumhuriyet n KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: Uzun yıllar, merhum Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a Kıbrıs konusunda danışmanlık görevini yürütmüş, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası oluşturulan Kurucu Meclis’te Anayasa Komitesi’nde yer alarak 1961 Anayasası’nın hazırlanmasında etkin rol almış Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’ın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. n Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Eski dışişleri bakanlarımızdan, değerli bilim adamı Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Başsağlığı diliyorum. n CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç: Hocaların hocası anayasa profesörü ve eski dışişleri bakanı #MümtazSoysal’ı kaybettik. Hocamıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. n CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: 12 Mart ara rejiminin cezalandırmaya çalıştığı Mümtaz Hoca, baskılarla akademinin susturulamayacağını kanıtlamış değerli bir bilim insanıydı. n Eski CHP milletvekili Umut Oran: Mümtaz Soysal; aydın ahlakına sahip, tutkulu bir vatansever ve inançlı bir siyaset adamıydı. n İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: Ülkemizin akademi ve siyaset dünyasında önemli çalışmalar yapan eski Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın vefat haberini üzülerek öğrendim. n Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yılmaz Büyükerşen: Türkiye’de akademi ve siyaset dünyasında büyük bir iz bırakan eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı kaybettik. n Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş: Siyaset ve akademi dünyasında yapmış olduğu değerli çalışmalarıyla yakından tanıdığımız, eski Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın vefatını üzüntüyle öğrendim. n İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer: Anayasa hukuku konusunda Türkiye’nin önde gelen hocalarından, eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın vefatını üzüntüyle öğrendim. Yakınları, öğrencileri ve sevenlerine sabır diliyorum. n Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: Mümtaz Hocamız mülkiye yıllarımda hepimiz için bir efsaneydi. Onu dinlemek için sıraları, merdivenleri, amfileri ağzına kadar doldururduk. O da anayasa hukukunu disiplinler arası bir perspektiften, keyifle anlatırdı. Çok kıymetlimizdi. n Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayımladığı başsağlığı mesajında, “TGC Sedat Simavi Ödülleri Sosyal Bilimler Seçici Kurul üyelerinden Mümtaz Soysal’ın vefat ettiğini üzüntüyle öğrendik. Cemiyetimize 1994 2013 yılları arasında Sosyal Bilimler Seçici Kurul üyesi olarak hizmet eden Mümtaz Soysal’ın ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyoruz” denildi. n Beşiktaş Kulübü: Divan kurulu üyemiz, eski Dışişleri Bakanı ve anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı her zaman saygıyla yâd edeceğiz. 24 Ocak 1971. Evine bomba konuldu. O gece dışarıda olduğu için kurtulan Soysal, bomba koyanlara inat bu pozu verdi. BAŞSAĞLIĞI Mülkiye geleneğinin oluşumuna büyük katkılar sunan, yüzlerce öğrenci ve bilim insanı yetiştiren, Türkiye’nin en önemli Anayasa Hukukçularından hocamız PROF. DR. MÜMTAZ SOYSAL’I (19292019) yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Tüm Mülkiye camiasına ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Onun toplumcu geleneğini yaşatacağız. MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle