19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AVRO STERLIN FAİZ BORSA 1112 KASIM 2019 SALI ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.7720 2.1 kuruş 6.3650 2.5 kuruş 7.4480 6.6 kuruş 12.06 sabit 103.118 35 puan 1816.60 4.95 lira 272.07 1 lira Tarım ipotek altındaCHP’li Bakırlıoğlu’nun çalışması, üreten çiftçinin borç batağında olduğunu ortaya koydu Türkiye’de var olan toplam 266 milyon 766 bin 913 dekar tarım alanının yüzde 15’i, yani 39 milyon 474 bin 630 dekarı ipotek altında bulunuyor. Türkiye’deki toplam tarım arazisinin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan 40 milyon dekar alanın “ipotekli olduğu” ortaya çıkarken, en çok ipotekli arazinin tarımsal üretimin de yoğun olarak gerçekleşti ği Aydın, Manisa ve İzmir’de bulunması dikkat çekti. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi BakırMAHMUT lıoğlu, tarımsal üreLICALI timi fazla olan illerdeki çiftçilerin daha borçlu olduğunu belirterek “Bu durum tarımın içinde bulunduğu çıkmazı gösteriyor” dedi. CHP’li Bakırlıoğlu’nun ipotekli tarım alanlarına ilişkin hazırladığı çalışma, Türkiye’de tarım arazilerinin önemli bir bölümünün ipotek altında olduğunu ortaya çıkardı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın güncel ve resmi verilerine göre çiftçinin borç batağında olduğu tapu kayıtlarında da gözler önüne serildi. Çalışmaya göre Türkiye’de var olan toplam 266 milyon 766 bin 913 dekar tarım alanı nın toplam 39 milyon 474 bin 630 dekarı ipotek altında bulunuyor. Başka bir deyişle tarım arazilerinin yaklaşık 15’i ipotekli durumda. 2 milyon çiftçi Türkiye’de toplam tarım alanı parsel sayısı 36 milyon 905 bin 261 olurken; ipotekli parsel sayısı ise 2 milyon 979 bin 261 olarak hesaplanıyor. Tarım arazisine ait tapusu üzerinde ipotek konulan çiftçi sayısı 1 milyon 964 bin 665 kişiyle, 2 milyona dayanmış durumda. Türkiye genelinde tarımsal gayri safi katma değeri en yüksek olan iller arasında yer alan Konya, İzmir ve Manisa ve Adana Türkiye’deki tarım üretiminin tek başına yüzde 30’unu karşılarken, söz konusu illerdeki tarım arazilerini ipotek oranlarında da başı çekmeleri dikkat çekiyor. Tapu kayıtlarına göre ipotekli tarım arazilerinin illere göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada tarımsal üretimin de en fazla yapıldığı Aydın geliyor. Aydın’daki tarım arazilerinin yüz de 27.69’u ipotekli durumdayken, Manisa yüzde 26.02 oranıyla ikinci sırada geliyor. Toplam tarım arazilerinin yüzde 24.28’i ipotekli olan İzmir ise üçüncü sırada yer alıyor. Bakırlıoğlu, ipotekli tarım arazilerine ilişkin verilerin 1g5e0leynılıekk Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Karbastı köyü ve mezralarında, yıllardır doğal yöntemlerle ekilen çeltik, zahmet li uğraşlar sonucu pirinç haline getiriliyor. İlçeye 20 kilomet re uzaklıktaki köyde yurttaş lar yaklaşık 500 dönüm araziye hiçbir katkı maddesi kullan madan geleneksel yön temlerle, köyün eski adını taşıyan Kursunç pirinci ekiyor. Hizan Ziraat Odası Başkanı Erkan Dur maz “Köylülerin ta mamı, ürettikleri pirinci gelişen tek nolojiye rağmen mezradaki 150 yıllık değirmende öğütü yor. Arazilerden yıl da 250 ton ürün elde ediliyor” dedi. l AA tarımsal üretimi fazla olan illerdeki çiftçilerin daha fazla borçlu olduğunu gösterdiğine dikkat çekerek, “Bu durum tarımın içinde bulunduğu çıkmazı gösteriyor” değerlendirmesini yaptı. Bakırlıoğlu, çiftçinin borçlarının yeniden yapılandırılması ge rektiğini belirterek, “Çünkü üretmeden Türkiye’nin büyümesi, kalkınması mümkün değildir. Tüm dünyada ülkeler tarımı desteklerken, bizde tarım sektörüne üvey evlat muamelesi yapılması doğru değildir” yorumunu yaptı. l ANKARA İndirime pişman oldular En büyük risk eşitsizlik Deutsche Bank’ın Baş Ekonomis ti Torsten Slok’un, gelecek sene ekonomi piyasaları için öngörülen en büyük 20 riski listelendi. Listenin ilk onunda “refah seviyesinde artarak devam eden eşitsizlik” temelli endişeler yer alırken, banka ticaret savaşı belirsizliğinin şirket harcamalarında da temel etken olacağını belirtti. 2020’de küresel piyasalar üzerinde ağırlığı olması beklenen risklerin başlıcaları şöyle: n Servet, gelir ve sağlık eşitsizliğinde sürekli artış. n Birinci aşama ticaret anlaşmasının imzalanmaması ve birinci aşamadan sonra ne olacağı konusundaki belirsizlik. n Ticaret savaşı belirsizliğinin, kurumsal harcama kararları üzerinde ağırlık oluşturması. n Çin, Avrupa ve Japonya’da devam eden yavaş büyümenin ABD Doları’nın değer kazanımını tetiklenmesi. n ABD Başkanı Donald Trump’ın azil soruşturması ve olası hükümet kapanması. n Brexit belirsizliğinin süremesi. Slok, “Ticaret savaşı ve azil gibi konular daha kısa vadeli ve bu yıl bitmeden bile çözülebilir, fakat, artan servet adaletsizliği çok daha uzun vadeli bir sorun” dedi. l Ekonomi Servisi 500 bin dolar ihracat yapana yeşil pasaport İhracat yapan firmanın bir yetkilisine yeşil pasaport verilmesi için öngörülen yıllık 1 milyon dolar ihracat alt kriteri 500 bin dolara indirildi. Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanı kararına göre, yeni düzenlemeyle, son üç takvim yılı itibarıyla yıllık ortalama ihracatı 500 bin dolar ile 10 milyon dolar arasında olan firmaların bir yetkilisine hususi (yeşil) damgalı pasaport verilebilecek. Yeşil pasaport, devlet kuruluşunda memur statüsüne sahip ve Emekli Sandığına kayıtlı kişilere veriliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, “Yeşil pasaporttan faydalanan 11 bin 952 kişiydi, bu karardan sonra inşallah 22 binin üzerine çı kacak. Yeşil pasaport, dünyanın 3’de 2’sinde vize almadan kolaylıkla pazara girme imkânı sağlayacak” dedi. Öte yandan, Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, ekim ayında, eylüle göre değişim göstermedi ve 50.3 olarak gerçekleşti. Endeks, Türk imalat ihracatçılarının talep koşullarında sınırlı bir iyileşmeye işaret etti. Türk imalat sektörü ihracatının yaklaşık yüzde 17’sini oluşturan Almanya ve Birleşik Krallık’ta ekonomik aktivite hafif düşüş kaydetti. l Ekonomi Servisi Hükümete göre KDV, ÖTV, MTV ve harçlarda yapılan indirimler vergi gelirlerini düşürdü, tahsilatları ise olumsuz etkiledi. MUSTAFA ÇAKIR Hükümet bütçedeki gelir kaybını vergi indirimlerine bağladı. KDV, ÖTV ve harçlarda yapılan indirimlerin vergi gelirlerini düşürdüğüne işaret eden hükümet, akaryakıtta eşelmobil sistemiyle gelir kaybı yaşandığını, motorlu taşıtlar vergisindeki (MTV) yeniden değerleme oranının indirilmesi nedeniyle de tahsilatların olumsuz etkilendiğini kaydetti. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programı’nda, 2019 Bütçe Yasası’nda 80.6 milyar lira açık tahmin edildiği ancak harcamaların başlangıç ödeneğinin 31.4 milyar lira üzerinde, gelirlerin ise bütçe tahmininin 13 milyar lira altında kalarak sırasıyla 992.4 milyar lira ve 867.4 milyar lira olarak gerçekleşeceğine dikkat çekildi. Bu nedenle de bütçe açığının 125 milyar lira olacağına işaret edildi. Hükümet, gelirlerdeki düşmeyi ise vergilerdeki indirimlere bağladı. Programda, konutta KDV’nin yüzde 8’e indirildiği, ticari araçlarda yüzde 1’e düşürüldüğü, mobilya ürünlerinde yüzde 8’e indirildiği anım satıldı. Bu yıl petrol ve doğalgaz ürünlerinden elde edilen ÖTV’nin de bütçe tahmininin 7.4 milyar lira altında kalarak 60.1 milyar lira olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. “Kur ve petrol piyasasındaki gelişmelere bağlı olarak ÖTV turarında indirim yapılarak pompa satış fiyatını belli bir seviyede tutan eşel mobil sistemi kaynaklı 2018 yılında 9.2 milyar lira tutarında ÖTV gelirinden vazgeçilmiştir” denildi. 11.2 milyar TL altında Motorlu taşıtlardan elde edilen ÖTV’nin bütçe tahmininin 11.2 milyar lira altında ve 12.7 milyar lira olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Programda, 2019 MTV tahsilatının da bütçe hedefinin 1.8 milyar lira altında kalacağı ve 14.2 milyar lira olarak gerçekleşeceği öngörüldü. Harç gelirlerinin, tapu harcında yapılan indirimin etkisiyle bütçe hedefinin 5.8 milyar lira altında ve 21.9 milyar lira olarak gerçekleşeceği öngörüldü. Aynı şekilde damga vergisi tahsilatının da bütçe hedefinin 2.2 milyar lira altında kalarak 18.7 milyar lira olması bekleniyor. l ANKARA Döviz kredisinde faiz indirimi Türk Eximbank, Türk Lirası kredi faizlerinin ardından döviz kredilerinde de 90 baz puana varan indirime gitti ve değişken faiz uygulamasının yanı sıra sabit faiz imkânı sağladı. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Yeni düzenlemeyle kısa vadeli döviz kredilerinde 6075 baz puan (reeskont kredisi hariç), ihracatçılara kullandırılacak işletme sermayesi ve yatırım kredilerinde ise 5090 baz puan aralığında faiz indirimi yapıldı. Örneğin 540 gün 3 taksitli KOBİ İhracata Hazırlık Döviz Kredisi’nde oranlar libor/euribor+3’ten, libor/ euribor+2.40’a düşürüldü” dedi. l Ekonomi Servisi Hükümet zayıflıkları görmüyor Uluslararası ekonomi uzmanları, Erdoğan ve hükümetinin, enflasyon, faiz ve büyüme öngörülerini “bir temenniler bütünü’” şeklinde nitelendirdi. ABD merkezli küresel danışmanlık firması Teneo’nun eş başkanı Wolfango Piccoli, Türkiye’nin makro görünümünün altı ay öncesinden daha kötü olduğunu söyledi. Piccoli DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Gelecek yıl için yüzde 5’lik büyüme hedefi gerçekçi değil. Bu sadece hükümetin dileği gibi görünüyor. Türkiye ekonomisi gelecek yıl yüzde 22.5 oranında büyür. Bunun nedeni de, ekonominin gerçek zayıflıklarının, hükümet tarafından hâlâ görülmemesi” dedi. Piccoli, Türkiye ekonomisine yatırım yapmak isteyen yatırımcı olmadığını belirterek “Yabancı yatırım açısından Türkiye’nin durumu hâlâ kaotik” diye konuştu. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Doğu Avrupa Araştırma Direktörü Uğraş Ülkü, ekonomideki göreceli iyileşmenin hükümetin harcamalarından kaynaklandığını, finans, kredi ve yatırım ayağının büyümeyi desteklemediğini belirterek, yıl sonunda yüzde 0.2, gelecek yıl için ise yüzde 2.2’lik büyüme öngördüklerini söyledi. Ülkü, hükümetin yüksek büyüme hedefi için uygulayacağı politikaların Türkiye’nin ihracat odaklı olması gereken büyüme modelini, tüketim odaklı büyümeye dönüştürme riski olduğunu vurguladı. Ülkü, hükümetin tüketimi teşvik etmesi halinde, enflasyon ve bütçe açığı gibi makroekonomik dengesizliklerin artarak, yeni bir durgunluğun tetikleneceğini ileri sürdü. l Ekonomi Servisi PATATES BU YIL ÇIFTÇIYI ÜZDÜ Türkiye’de en fazla patates üretiminin yapıldığı Niğde’de hasat tamamlandı. Niğde Ziraat Odası Başkanı Veli Kenar, geçen yıl pazarda 3 ila 5 lira arasında satılan patateslerin bu yıl depolarda 50 ile 80 kuruş arasında alıcı bulduğunu belirterek, “Çiftçimize sahip çıkılmalıdır” diye konuştu. Bu yıl patatesin dekar maliyetinin 90 kuruş olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Kenar, “Patatesler tarlada 60 ila 80 kuruşa satıldı. 25 kuruş da tarladan depolara getirme masrafımız var. Depolarda da aynı fiyatlardan satıldığını görüyoruz. Bu durum çiftçiler için çok üzücü bir durum” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Ilımlı İslam’ projesi ters teptimerika’nın ters tepen projesi “Kemalizm”in değerlerini yücelt Ati. Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81. yıldönümünde halkın liderine koşusu, dünyada böyle sevilen başka bir liderin görülmedini gösterdi. Birinci, İkinci Dünya savaşları, iki kutuplu dünya düzeninin soğuk savaşları sonrasında, Amerika odaklı tek kutuplu dünya düzeni düşleri içinde, bilimsel teknolojik devrimlerin dünya ölçeğinde toplumsal ilişkileri, çelişkileri hızlandırması ile doğru orantılı, medya güdüleme gücündeki patlama odaklı gelişmelerde, bizim ülkemize dönük olup biteni kavramada sınıfta kaldığımızı yadsıyacak halimiz yok. Hani iki dünya savaşının ağır bedelleri sonrasında göreceli insan hakları odaklı, uygarlığın, demokrasinin gelişmesi bağlantılı evrensel değerlerin yükselişi de gündemdeydi ya.. Gelişmiş Batı dünyası, aralarındaki çıkar savaşları içinde birbirinden kanlı iki büyük savaşın ardından insan odaklı evrensel değerlere, hak kazanımlarına, demokrasiye, uluslararası sözleşmeler ilkelerine sıkı sıkıya sarılmış gibiydiler ya.. HHH Osmanlı, Batı toprakları içinde doğası gereği daha az, İsam dünyası, Ortadoğu’da çok daha geniş boyutlarda ustalıklı emperyal planlarla parçalanmıştı.. Mustafa Kemal’in devrimci önderliğinde, kurtuluş, kuruluş savaşları destanlarının yazılmasının ardından, zorlu pazarlıklarla Lozan’da taçlandırılan anlaşma ile laik Türkiye Cumhuriyeti kurulmasını başta İngiltere, Avrupa ülkelerinin önemli çoğunluğu hiç sindirememişlerdi. Amerika ise imzalamayarak reddetme yolunu seçmişti. Garip bir çelişki gibi AKP’nin Gülen Cemaati ile kurulan iktidarları ittifakının ideolojik ayağında Amerika ile stratejik ortaklık, BOP, dahası Irak işgalinde Türkiye topraklarından girişi de veren “tezkere” sözleri yok muydu? Cemaatin 170 kadar ülkeyi kapsayan Amerika örgütlenmesi ayağından ise “ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık” tezleri dünyaya yayılmaktaydı. Tek kutuplu dünya ideolojisinin pazarlamasında mutlu sonun; zengin kuzeyin tek kültürlülük olarak ilan edilmesiyle kalınmamıştı. İslam dünyasına yönelik evangelizmin bir tür yorumu ılımlı İslamla egemen olunması, diğer dinler ve kültürler için de, Soros simge sermaye çıkarları odaklı “demokrasi cephesi” ile, kırmızı, turuncu, karanfil darbeleriyle girilmesi öngörülmüştü. HHH Ulus devletlerin tarihe karıştığı tek kutuplu, tek kültürlü dünya egemenliği ideolojisinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun soluklu ayakta kalmasının sırlarından yararlanılabileceği söyleniyordu. Bizler bir yanımızla çok kaygılı, diğer yanımızla azıcık alık alık, emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşımı vermek isteyen dünya ülkelerinin örnek aldığı Mustafa Kemal’in liderlik kimliğine yönelik ilan edilmiş savaşımın perde arkasını kavramaktan uzakta kalmıştık. Kendi dünyalarının diktatörlerini, tarihlerini sorgulamadan, Mustafa Kemal’in devrimciliğinin diktatörlük olarak hedef alınmasını, bizim tarihimize, liderimize yönelik düşmanlığı, hesaplaşmayı okumakta zorlanıyorduk.. Paylaşımda eşitlikçi, devrimci, ancak demokratikleşmede defolu Sovyetler Birliği’nin, evrensel değerler, insan hakları, demokrasi sloganları ile parçalanması projesinin ardından yaşanan travmalarda bizden önce, Sovyetler Birliği çatısı altında kültürel bağları güçlenmiş ülkeler uyandılar. İslam ağırlıklı, Türkilerin başını çektikleri ülkelere demokrasi gelemese de, tuzak kokusunu bizden önce aldılar. FETÖ’cülüğe çok çabuk kucak açma projelerinden geri dönüşleri gerçekleştirdiler. Bizimkiler çok daha geç 17 Aralık operasyonları üzerine gelen 15 Temmuz darbesi ile ancak şoklu uyandılar. Şimdilerde zorunlu olarak laik Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimciliğini tanıyor konumundalar. İçlerine sindiremediklerini, Mustafa Kemal’in anıldığı 10 Kasım gününde bile, Osmanlı’yı övmekten, devrimleri yermekten vazgeçemiyorlar. Çok sinirli, bir o kadar öfkeli çıkışlarında kavga, polemiklerle çark edişlerinin ayıplarını kapatma adına en azından seçmenlerini tutabilmek uğruna yeni yeni gerekçelerle, dünya tarihinde bir örneği yaşanmamış, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81. yılında yaşanan büyük coşkuyu gölgelemeyi düşlüyorlar. Güneş balçıkla sıvanabilir mi? Dakikada 1 milyar dolarlık satış Çinli eticaret devi Alibaba, 11 Kasım Bekârlar Günü kampanyasında 30 milyar dolar satış barajını aştı. Firma, 1 dakika 8 saniye içerisinde 1 milyar dolar barajını aşarken, 1 saatte 14 milyar dolarlık satış yaptığını duyurdu. Gece yarısı 12’ye kadar, geçen senenin rekoru 30.8 milyar dolarlık satışı geçmesi bekleniyor. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle