17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 31 EKİM 2019 PERŞEMBE kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Meksika’dan Türkiye’ye22. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali 3 Kasım’da sona eriyor Karagöz yolculuğu Diego Ugalde de Haene, yaklaşık 16 yıl önce kukla tiyatrosu yapmaya başlayan Meksikalı bir kuk la sanatçısı. Geleneksel kuklaların, çağ daş kuklacılıktan daha fazla enerjisi ol duğunu düşündüğü ve teknikleri direkt ustalardan öğrenmek istediği için yol lara düşmüş 2000’li yılların başında. Hindistan’a gidip, Hindistan ipli kuklasını oradaki ustala rından öğrenmiş, daha son ra Fransa, Sicilya, Yunanis AYÇA HAN tan, Türkiye, İran, Suriye ve Mısır’a düşürmüş yolunu. Karagöz tekniğini öğren mek istediğinde, kendisine “En iyi Kara gözcü kim” diye sormuş. Aradığı yanıt onu, İstiklâl’e, Türkiye’de Karagöz tekni ği denince akla gelen ilk isimlerden, kuk la ustası Cengiz Özek’e getirmiş. İkilinin o yıllarda anlaşabildikleri ortak bir dil olmamasına rağmen, Özek, Ugalde’ye tekniğin bütün inceliklerini öğretmiş: “O zaman çok az Türkçe biliyordum ve Cengiz çok az İngilizce biliyordu, ama bana Karagöz öğretti. Çok büyük ihti malle, bu ekolün en iyi temsilcisi ken disi ve çok az zamanı var, buna rağ men büyük bir cömertlik göstererek bana zaman ayırdı ve tekniği öğretti.” Lakota’ların hikâyesi Ugalde, 2010 yılında Meksika’ya döndüğünde Karagöz tekniğini kullanarak “Kaplan” isimli bir oyun hazırlıyor. Müzik olarak da Igor Stravinsky’nin “Bahar Ayini” bestesinin, Fazıl Say yorumunu kullanıyor. Karagöz tekniği kullanarak hazırladığı ilk oyununu ise şu sözlerle anlatıyor: “Bütün bir oyunu sözsüz olarak yarattım. Ancak Karagöz tekniği biliyorsunuz çok farklı, drama değil komediye dayalı ve sözler var içinde. Karagöz, yani gölge tiyatrosu tekniği Meksika’daki kumpanyamızın favori tekniği oldu.” Karagöz tekniği, Ugalde’nin öğrendiği kukla teknikleri içinde en bağlı hissettiği teknik diyebiliriz. Ki daha sonra da, aynı tekniği kullanarak yeni oyunlar hazırlamaya devam ediyor. Kukla Festivali’nde de izleme fırsatı bulacağımız “Nos Volvimos Bufalos” isimli oyu Kukla tiyatrosu grubu Banyan, gölge tiyatrosu tekniği kullanarak hazırladıkları “Nos Volvimos Bufalos” ve Hindistan ipli kuklası örneği olan “Kathputli” isimli oyunlarıyla izleyici karşısına çıkacak. 22. Uluslararası Kukla Festivali kapsamında Diego Ugalde de Haene ve Raul Ruiz Rivera’nın sunacağı “Nos Volvimos Bufalos” isimli oyun, bu akşam 20.30’da Akbank Sanat’ta izleyicisini bekliyor. Grup yine festival kapsamında sergileyecekleri “Kathputli” isimli oyunlarıyla, 1 Kasım Cuma 11.00’de Akbank Sanat’ta, 2 Kasım Cumartesi 13.00 17.00 arası Metropol AVM’de; 3 Kasım Pazar 14.00 18.00 arası Torium AVM’de olacak. Ç. Özek D. Ugalde R. Rivera nu da aynı teknikle hazırladığı bir diğer oyunu. İnsanlık ve doğanın ilişkisi üzerine bir oyun yapmak istediği dönemde, ABD’nin kuzeyinde yaşayan Lakota halkının hikâyesiyle karşılaşıyor Diego Ugalde. Üç farklı kültürün, Lakota’ların, Karagöz’ün ve Meksika’nın yolu böyle kesişiyor: “Amerikan ordusuna direnen Lakota halkı, belki de 250 yıldır bölgelerindeki doğayı korumaya ve sağ kalmaya çalışıyorlar. Çok acı bir hikâye. Oyunu yapabilmek için Lakotaların tarihini çalıştık, sadece tarih ile yetinmedik, bugün yaşayan Lakota insanlarıyla da arkadaş olduk. Bu savaş hâlâ sürmekte ve Lakota gençleri arasında alkolizm çok yaygın, gençler ne yapacaklarını bilmiyorlar ve intihar oranları da çok yüksek. Bu sorunlar Meksika’da da benzer şekilde mevcut.” Diego Ugalde, 2017 senesinde oyunu yönetmesi için Cengiz Özek’i, Meksika hükümetinden aldıkları bursla Meksika’ya davet ediyor. Özek’in ve başka bir kukla sanatçısı olan Cecilia’nın katkılarıyla oyunda ve teknikte yeni şeyler buluyorlar: “Bu yeni bulduğumuz teknikle kuklalarımız perdede çok daha güçlü bir şekilde duyguları yansıtıyorlardı, sanki gerçek oyuncularmış gibi. Bazen gülüyor, bazen de ağlıyorlardı. Çok zor bir şey yapıyorduk, çünkü yabancı bir kültürün yani Lakota’nın hikâyesini Türkiye’den bir kukla tekniği olan Karagöz ile Meksika’da anlatıyorduk. Ve söz kullanmıyorduk, çok kompleks bir işti.” Sınırları aşan Karagöz Ugalde, karagöz tekniğinin Avrupa sınırlarını aşamamış olmasını da çok garip bulduğunu söylüyor: “Osmanlı İmparatorluğu çok geniş bir coğrafyadaydı. Karagöz tekniği de Osmanlı’dan çıktı ancak hiçbir zaman Avrupa sınırını aşamamış, Avrupalılar öğrenmek istememişler. Kafaları kapalı, kendi sınırları dışında herkesi barbar olarak ve hiçbir şeyi bilmeyen insanlar olarak görüyorlar. Sadece siyah gölgeden oluşan siluet tiyatrosu yapıyorlar ve tasvir kullanamıyorlar. Bu tekniğin gelişmesi ve sınırların aşılabilmesi için ben gibi bir Meksikalının gelip bu tekniği öğrenmesi ve uyarlaması gerekiyordu demek ki.” ‘Cumhuriyet, Cumhuriyet En güzel şey hürriyet’ Cumhuriyetin 96. yıldönümü bu yıl özellikle İstanbul’da çok büyük katılımla coşkuyla kutlandı/kutlanıyor. Siyasal iktidar Mustafa Kemal Atatürk’ü, Cumhuriyeti, demokrasiyi unutturmaya çalışsa da bunu başaramıyor. Çünkü Türkiye Atatürk’ü, Cumhuriyeti, demokrasiyi seviyor. Bu sevgi Vedat Günyol’un 25 yıl yönettiği edebiyata yön veren dergilerden Yeni Ufuklar’ın Kasım 1976 günlü son sayısında Bülent Ecevit’in yazısında vurguladığı gibi, çok köklü, çok güçlü. Mustafa Kemal’in imzası Yeni Ufuklar’ın yazarlarından olan Bülent Ecevit, Kurucu Meclis’te birlikte görev yaptığı Ferit Celâl Güven’in bir anısını aktararak, tarihsel bir örneği anımsatıyor: “Kurtuluş Savaşı başlarken, henüz Adana içinde Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin kurulmadığı ve örgütlü bir direnişe geçilmediği günlerde, işgal altındaki Adana’nın üzgün Türk aydınları, her akşam bir açık hava kahvesine gider, masalarda üçerbeşer toplanıp eziklik duygusu içinde konuşur dertleşirlermiş. Bir akşam, Kurtuluş Savaşı’na büyük katkısı olan postacılardan biri, bir telgraf dağıtıcısı, bu kahveye girmiş. Elindeki bir telgrafı ilk masada oturanlara göstererek, Acaba bu telgraf sizlerden birine mi? Diye sormuş. Masadakiler telgrafı okumuşlar. Hayır bize değil, öteki masalarda oturanlara da bir sor, demişler. Dağıtıcı, tek tek bütün masaları dolaşıp telgrafı göstermiş. Her masada oturanlar telgrafı okuduktan sonra, Hayır bize değil, yan masadakilere de bir sor, demişler. Dağıtıcı, elinde sahibini bulamadığı telgrafla kahveden çıkıp gitmiş. Ertesi gün Adana’da Müdafaai Hukuk Cemiyeti kurulmuş ve Kurtuluş Hareketi’nin kıvılcımı yanmış. Bilindiği gibi, sonra, Adana halkı kahramanca direnişiyle özgürlüğünü kazanmıştır. Telgraf, ‘Adana Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne’ diye başlıyor ve henüz var olmayan ‘Cemiyet’e belli görevler veriyormuş. Altında da Mustafa Kemal’in imzası.”  İstanbul’da tek yol Bülent Ecevit’in aktardığı bu anının benzerleri günümüzde de yaşanıyor. Hiçbir zorlama olmadan Mustafa Kemal sevgisi Türkiye’yi birleştiriyor. Cumhuriyet Bayramı deyince eline bayrağı alıp kendini sokağa atanlar, kutlama neredeyse oraya koştular. Çünkü Cumhuriyet, insanlara özgürlüğünü kazandırdı. Herkesi okuryazar yaptı. Kadınla erkeği eşitledi. Fabrika kurdu. Tarımı destekledi. Yol, uygarlık demekti, yol yaptı. Demir ağlarla örülen yurdun dört bir köşesini birbirine bağladı. Çünkü koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nda, üstelik de başkenti İstanbul’da tek yol Divanyolu denilen protokol yolu vardı. Bu da padişahın sarayında toplanan Divânı Hümâyun’a gelen ve giden vezirler, elçiler, askerler ve diğer yöneticilerin kullanması içindi. Ne yazık ki o da Roma İmparatoru I. Konstantin zamanında yapılmış, İstanbul’un anacaddesiydi. Ama Cumhuriyet, tüm yurdu baştan sona yollarla, demir ağlarla ördü. Cumhuriyetin kazanımı Cumhuriyet çok şeydir. Ama her şeyden önce de özgürlüktür. Çünkü özgür olmadan yaşamak, yaşamak değildir. Ecevit’ten bir alıntıyla özgürlük konusunu da örneklendirmek isterim. Ayrıca dört gün sonra onu yitirişimizin (5 Kasım 2006) 13. yıldönümü. Sevgi, saygı, özlemle anıyorum. Bülent Ecevit, İngiltere’deyken Ulus gazetesine yazdığı yazılardan birinde (4 Temmuz 1951) “hürriyet” konusunu şöyle ele alır: “İngiltere’de hürriyet toplumsal bir hak olmaktan çıkmış doğal bir hak olmuştur. İngiltere’de et yokmuş, yağ yokmuş, yumurta yokmuş, İngiltere’de güneş yokmuş, dağ yokmuş, neşe yokmuş. Bunlar gibi daha belki nice şey yoktur İngiltere’de. Fakat İngiltere’de bir şey vardır ki bütün bunlara bedel: Hürriyet! Ama hürriyet karın doyurur mu? Ama hürriyet güneş gibi ısıtır mı? Ama hürriyet yüce bir dağ gibi ferahlatır mı insanı? Evet, evet, evet! Hürriyet bunların hepsidir ve daha da fazlasıdır. Hürriyet insanı doyurur da, ısıtır da, bir yüce dağa çıkmış kadar ferahlatır da.” Boşuna ezgisi yapılmadı: “Cumhuriyet, Cumhuriyet. En güzel şey hürriyet.” Salon’da Salon’da bu hafta afrobeat’ten funk’a, poptan caza geniş bir yelpazede özgün üretimler yapan Sudan asıllı ABD’li dopdolu şarkıcı, şarkı sözü yazarı ve müzisyen Sinkane, Birlikte Güzel’in desteğiyle bu akşam sahnede olacak. Sinkane’den önce ise güçlü ve naif sesiyle Tuğçe Şeno hafta ğul, Ahmetcan Gökçeer ile birlikte duo performansıyla sahneye çıkacak. Salon’da kasım ayının ilk konuğu ise yarın akşam Ali Güçlü Şimşek, Barlas Tan Özemek ve Kaan Düzarat’ın bir araya gelmesiyle hayat bulan saykedelik ve Anadolu referanslı melodileri, elektronik beat’leriyle Lalalar olacak. İsviçreli müzisyen ve oyuncu Thomas Kuratli’nin katmanlı elektronik müzik projesi Pyrit, 2 Kasım’da Salon’da sahneye çıkacak. Ekvador asıllı Amerikalı şarkıcı, şarkı sözü yazarı ve yapımcı Helado Negro da 3 Kasım’da Salon’da izleyicisiyle buluşacak. l Kültür Servisi TELEVİZYON Hazırlayan. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Ali ve Vahap’ın öyküsü “Beyaz Balina” adlı film bugün saat 21.00’de TRT 2’de gösterilecek. Yönetmenliğini A. Uygur Öztürk’ün üstlendiği filmin gerçek hayattan esinlenerek yazılan se naryosu Ozan Akıncı ve Sühan Bozdağ’a ait. Filmde, Efe Karaman, Kaan Ürkmez, Erden Alkan, Umut Karadağ, Gü neş Sayın ve Burak Çimen rol alıyor. Ali ve Vahap adında ki iki çocuğun hayatları Anadolu’nun ücra bir köyünde ke sişir. Aslında büyük şehirde doğup büyümüş olan Ali, an ne ve babasının vefatından sonra dedesinin köyüne ge lir. Fakat buradaki hayata uyum sağlaması kolay olmaz ve köyün yaramaz çocuğu Vahap bir anda düşmanı olur. Za manla iki çocuk birbirlerini tanıdıkça, düşmanlıkları arka daşlığa ve dostluğa dönüşecektir... TRT 2 21.00 YAYIN AKIŞI 07.00 Can Ataklı İle Gün Başlıyor 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 15.30 Gün Başlıyor 16.00 Tele Ekonomi 17.00 Masası 18.00 Ana Haber Bülteni 20.00 18 Dakika 21.00 Türkiye’nin Gündemi 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Televizyon Gazetesi 12.30 Gün Ortası 15.00 Halkın Ekonomisi 16.00 Haber 16.00 17.00 Nasıl Yani 18.30 Ana Haber 20.00 Fikir Meydanı 23.00 Gece Görüşü 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 The Taste Türkiye 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber 20.00 Mucize Doktor 06.00 Güne Merhaba 08.30 A’dan Z’ye 10.00 10’dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 18.00 Haber 19.00 Ana Haber 21.00 Gece Görüşü 00.00 Gece Haberleri 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Tarımda Ne Oluyor? 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 14.00 Sağlıklı Günler 15.00 Haber Masası 16.00 Günün Raporu 18.00 Halk Ana Haber 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 İşin Aslı 23.00 Ayrıntılar 10.50 Hazen Audel ile Kabile Yaşamı 11.45 Salgın’ın Ötesinde 12.40 Tarini 13.35 Olağanüstü Arabalar 14.25 Nat Geo ile 90’lar 16.10 Hazen Audel ile Kabile Yaşamı 17.05 Olağanüstü Arabalar 18.00 Nat Geo ile 2000’ler 19.00 Ahmak Bilimi 20.00 Kanunsuz Ada: Derlemeler 21.00 Uçak Kazası Raporu Özel 22.00 Olağanüstü Hurda Arabalar 23.00 Kabusa Dönen Yolculuklar 23.55 Albert Lin ile Kayıp Şehirler 00.50 Gordon Ramsay ile Rota Dışı 02.15 Kabusa Dönen Yolculuklar 09.00 Nasıl Yapılmış? 09.45 Eşsiz Araçlar 10.35 Tamirat Tadilat 11.25 Avustralya Kamyoncuları 12.15 Alaska’yı Mesken Tuttuk 13.05 Nasıl Yapılmış? 13.55 Altın Peşinde 14.45 Avustralya Kamyoncuları 15.35 Eşsiz Araçlar 16.30 Alaska’yı Mesken Tuttuk 17.25 Hurda Avcıları 18.15 Nasıl Yapılmış? 19.10 Avustralya Kamyoncuları 20.05 Altın Peşinde 21.00 Uzaylı’larla Temas 21.55 Ripley İle İster İnan İster İnanma! 23.45 Eşsiz Araçlar 24.30 Uzaylılarla Temas 01.15 Ripley İle İster İnanma! 02.00 Avustralya Kamyoncuları [email protected] 11.30 Nakkaşın Fırçası 12.00 İhmal Edilebilir Nasihatler 13.00 Hayat Sanat 13.30 Tiyatro Dünyası 14:00 Aykut Köksal İle Mimarlık Söyleşileri 16.30 Koleksiyoner 18.30 Fotoğraflar 18.40 Kısa Bir Ara 18.45 Sinema + 19.30 Belgesel Farklı 21.00 Yerli Sinema : Beyaz Balina 22.30 Felsefe Söyleşileri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle