22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 927 EKİM 2019 PAZAR Başsavcının sopasıHaber konusu Erdoğan’ın atadığı eşiyken başsavcı ‘fotoğrafım kullanıldı, mağdurum’ dedi 31Mart seçimlerindeki usulsüzlük iddiasına ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı sı İsmail Uçar’ın eşi Çiğdem Uçar’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) üyeliğiSEYHAN ne atanmasını haberleşAVŞAR tiren Millî Gazete siyasi haberler editörü Muhammed Altındal hakkında dava açıldı. Altındal’ın “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçunu işlediğinin öne sürüldüğü iddianamede ise Başsavcı Uçar mağdur olarak gösterildi. Bu iddianame yargının gazeteciler üzerinde sopa olarak nasıl kullanıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. İstanbul yerel seçimlerine ilişkin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın eşi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından TMSF üyeliğine atanmasını haberleştiren Millî Gazete siyasi haberler editörü Muhammed Altındal hakkında dava açıldı. İddianamede Başsavcı Uçar mağdur olarak gösterildi. soruşturmayı yürüten Başsavcı İsmail Uçar’ın eşi Çiğdem Uçar’ın TMSF üyeliğine atandığına ilişkin karar 11 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Atama kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından çok sayıda medya kuruluşu bu durumu haberleştirdi. 8 Mayıs 2019 tarihinde ise www.milligazete.com.tr isimli sitede de, “Erdoğan, İstanbul sandıklarını soruşturan savcının eşini TMSF’ye atadı” başlıklı bir haber yayımlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından habere ilişkin soruşturma başlatıldı. Millî Gazete siyasi haberler editörü Muhammed Altındal hakkında iddianame düzenleyen Başsavcılık, söz konusu haberde Çiğdem Uçar’ın daha öncede İsmail Uçar’ın 25 Aralık 2013 tarihinde FETÖ tarafından başlatılan soruşturmayı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararla sonlandırmasının ardından, İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne getirildiğine yönelik ifadelerin yer aldığı aktarıldı. Ayrıca söz konusu haberde Başsavcı Uçar ile eşinin fotoğrafının kullanıldığı belirtildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan Altındal, haberi başka sitelerden aldığını, kaynak göstermeyi ihmal ettiğini belirtti. Altındal, soruşturma başlatılmasının ardından ise haberi siteden kaldırdıklarını söyledi. ‘Tanınmaya elverişli’ İddianamede Uçar’ın İstanbul Cumhuriyet Savcısı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görev yaptığı süreçte FETÖ’ye karşı etkin görevler yürüttüğü bu nedenle FETÖ tarafından yazılı ve görsel medyada hedef gösterildiği öne sürüldü. Altındal’ın ise haber sitesinde tanınmaya elverişli fotoğraflar kullandığı, terörle mücadelede görev alan savcıyı hedef haline getirecek yayın yaparak üzerine atılı suçu işlediği iddia edilerek, Altındal’ın cezalandırılmasını istedi. l İSTANBUL CUMARTESİ ANNELERİ Adalet taleplerini yinelediler Cumartesi Anneleri, 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Abdülkerim Yurtseven, Müjdat Özeken ve Münür Sarıtaş İçin adalet taleplerini yineledi. İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri’nin 761. hafta eylemi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde polis ablukasında gerçekleştirildi. Bu haftaki eyleme CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ile Musa Piroğlu ve çok sayıda kayıp yakını destek verdi. Grup adına basın açıklamasını okuyan kayıp yakını Maside Ocak, Abdülkerim Yurtseven, Müjdat Özeken ve Münür Sarıtaş dosyasının ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşmak için toplandıklarını söyledi. Ocak, itirafçı Kahraman Bilgiç’in anılarını yazdığı kitapta olayı şu şekilde anlatığını aktardı: “Binbaşı Yurdakul talimatıyla, askerler üç köylüyü döverek arabalarından birine indirdi. Dayak o kadar şiddetliydi ki...Yüksekova’daki tabura ulaşmadan yolda köylülerden yaşlı olanı ölmüştü. Binbaşı, diğer iki köylü için, ‘iki köylü onun geberdiğini gördü mü’ dedi. Uzman çavuş, gördüğünü söyleyince ‘Diğer ikisini de gebertin’.” Akın için toplandılar Öte yandan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 396. F Oturumu’nda, 26 Ekim Hasta Hakları Günü olduğunu anımsatarak hasta mahpus İsmet Akın’ın durumuna dikkat çekti. İHD İstanbul Şubesi önünde gerçekleşen eylemde basın açıklamasını okuyan Meral Nergis Şahin, “33 kez ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açılan İsmet Akın, tutuklandığı zaman ateşli silahla ağır yaralandığı için sağ kaburgalarında kırık oluşmuş, bağırsakları delinmiş, karaciğeri parçalanmıştır” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet İHD’de TOPLANTI Gazeteci Emre Orman ‘serbest bırakılsın’ çağrısı Özgür Basın Çalışanları, geçen perşembe günü tutuklanan gazeteci Emre Orman için bir araya gelerek, gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Sosyal medya paylaşımları ve yaptığı haberler gerekçe gösterilerek tutuklanan gazeteci Emre Orman için dün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Musa Piroğlu, CHP milletvekili Ali Şeker ve çok sayıda gazeteci katıldı. Orman’ın avukatı Kerem Karakurt, sosyal medyada oynadığı bir oyunun ekran görüntüsünün alınarak “örgüt propagandası” suçu olarak dosyaya konulduğunu kaydederek “Asıl gerekçe ‘Bir daha yazma, yapma. Basın özgürlüğü yok’ diyorlar” dedi. HDP’li Züleyha Gülüm ise Orman’ın gazeteciliğine tanık olduğunu ifade ederek “Yargı bu iktidarın talimatları doğrultusunda karar veriyor. Şunu herkes bilsin ki ne basın emekçileri ne de toplumsal muhalefet asla susmayacak. Hiçbir baskı ne basını ne de halkı susturmayacak” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Çalışanımız Emre İper, ailesine kavuştu ancak aklı cezaevinde kalanlarda Özgürlüğe sevinemedi Özgürlüğünün ilk gününü ailesiyle geçiren gazetemiz muhasebe çalışanı Emre İper, “Çorlu tren katliamı davası, Şule Çet davası, Şule İdil Dere davası... İçeride Eren Erdem gibi daha çok kişi varken, bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama insan çıkınca yine de mutlu oluyor” dedi. SEYHAN AVŞAR Yargı reformu paketinin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından Kandıra Cezaevi’nden önceki gün tahliye edilen gazetemiz muhasebe çalışanı Emre İper özgürlüğünün ilk gününü çocukları ve eşiyle geçirdi. Tahliyesinin ardından eve ulaştığında bir çocuğunun bacağına, diğer çocuğunun ise boynuna sarıldığını belirten İper, içeride Eren Erdem gibi daha çok kişi varken, “Bunu söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama insan çıkınca yine de mutlu oluyor” dedi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Cumhuriyet gazetesi davasında verilen mahkumiyet kararlarını bozması ve beraat kararı vermesi üzerine gazetemiz eski çalışanlarının cezaevinden tahliye olmasının ardından dosya kapsamında tahliye edilmeyen tek isim Emre İper’di. Arkadaşlarının tahliyesinin ardından neler hissettiğini sorduğumuz İper, “Bu hukuk düzeninde duyguya yer yok. Yargıtay’ın benimle ilgili verdiği karar doğruydu. Benim dosyamla ilgili karar vermeleri olanaksızdı. Yapacak bir şey yoktu. Dik durmak gerekiyordu. Bizler basın özgürlüğü davasından içeri girdik” dedi. ‘Adalet çok geç geliyor’ Yeni yargı paketinin yürürlüğe girmesinin ardından tahliye edilmeyi beklediğini belirten İper, “Açık cezaevindeki şartlar çok farklı. İstediğiniz zaman gündemi yakından ta kip edemiyorsunuz. Onun için de hep hükmünüzün son gününü düşünmek zorundasınız” diye konuştu. “Bizim davamızdan daha acı veren davalar var” diyen İper, “Bu ülkede adalet çok geç geliyor. Çorlu tren katliamı davası, Şule Çet davası, Şule İdil Dere davası gibi... Birinci derece mahkemeler hem deneyimsiz, hem de yetersiz. Nice gönlü yaralı anneler, babalar, eşler var” ifadelerini kullandı. Açık cezaevinde geçirdiği sürecin zorluklarına da değinen İper, “Açık cezaevinin şartları gerçekten çok zor. Cezaevi çıkışında Emre İper ve eşi Sema İper büyük sevinç yaşadı. İçerde infaz paketini bekleyen çok sayıda insan var. Geç kalındıkça içerdeki huzursuzluk artıyor” dedi. Çocuklarına, ailesine kavuştuğu için son derece mutlu olduğunu aktaran İper, “Cezaevinden eve dönerken bayağı bir trafik vardı. Ancak sevdikleriniz yanınızdayken mesafe kısa geliyor. Eve varınca bir çocuğum bacağıma, diğeri boynuma sarıldı. İçeride Eren Erdem gibi daha çok kişi varken, bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama insan çıkınca yine de mutlu oluyor” dedi. l İSTANBUL Sanatçı Alpay’ın 27 Mayıs davası’nda ikinci duruşma GÖRÜLDÜ Tanıklardan çelişkili beyanlar Kocaeli Sabancı Kültür Merkezi’nde 17 Şubat 2017 tarihinde sahne aldığı konserde “Ülkenin içerisinde bulunduğu durumun sorumlusu Adnan Menderes’tir. 27 Mayıs bir aydınlanma hareketidir. CHP bu konuyu halka doğru aktaramadı” dediği iddia edilen sanatçı Alpay hakkında “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla açılan kamu davasının 2. celsesi Kocaeli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada çelişkili beyanlarda bulunan tanıklardan bazıları Alpay’ın “Osmanlı diye bir millet yoktur” dediğini savunurken, bazı tanıklar ise “Türk halkı diye bir halk yoktur” dediğini iddia etti. Davanın 29 Ocak tarihide görülen ilk celsesinde tanık A.S. duruşma beyanında, “Bahse konu konsere gitmedim. Eşim gitmişti. Sanığın ne dediğini duymadım” dedi. Tanık S.U. ise duruşma beyanında, “Konser sırasında Alpay, Türk milletinin Atatürk’e sahip çıkması gerektiğini, Osmanlı milleti diye bir millet olmadığını, Osmanlı’nın bir imparatorluk olduğunu söyledi. Ben sanığın iddianamede söylediği sözleri söylediğini hatırlamıyorum. Bu sözleri söylemiş olsa ke Alpay sinlikle duyardım” dedi. Davanın geçen günlerde görülen ikinci celsesinde tanık beyanlarının alınmasına devam edildi. Tanık İ.A. duruşma beyanında, “Sanık konser sırasında Türk milletinin tarihte yaptığı başarılı bir iş yoktur. Simidi icat etmişler o bile Türklere ait değildir dedi ve bunları söylerken aşağılayıcı bir üslup kullanıyordu” dedi. Tanık V.K. ise, “Sanık Türk halkı diye bir şey yoktur. Türk halkı koyun sürüsüdür. Hiçbir şey icat etmemiştir. Simit bile bi Sanatçı Alpay, müzik kariyerinin 50’nci yılı dolayısıyla 22 Mart’ta Zorlu PSM’de verdiği konserde soruşturma konusu olmuştu. Sahnede Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Berkin Elvan’ın fotoğrafları gösteren Alpay, “Sıradaki şarkım, devlet tarafından zalimce katledilen bu güzel insanlara gelsin” ifadelerini kullandı. Konser sonrasında bir izleyicinin şikâyeti üzerine Alpay hakkına “terör örgütü üyelerini övdüğü ve devleti aşağıladığı” iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı. ze ait değildir, dedi. Cumhuriyet savcılığına şikâyeti ben yaptım” dedi. Son kez süre verildi Ardından Kocaeli 4. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Sadullah Evliyaoğlu, Ahmet Alpay Nazikioğlu’nun avukatlarına hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda beyanda bulunması için son kez süre verilmesine, duruşmanın ise Ocak 2020’ye ertelenmesine karar verdi. l KOCAELİ / Cumhuriyet Adana’da bir Cumhuriyet gecesi... 19 Mayıs 1989’da kuruluş günlerine tanık olduğum Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Adana Şubesi’nin Cumhuriyetin 96. yılı buluşması nedeniyle önceki gün bu kentimizdeydim.  Şakir Paşa Havaalanı’ndan Adana milletvekili Ayhan Barut’un her zamanki nezaketi, ev sahipliği ile şehre geldik. İlk meydanda Atatürk’ün şu sözü bizi karşıladı: “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir.” Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana’yı bu pankartlarla donatmış. Karalar’ı makamında ziyaret ettik, Adana’yı her yönüyle Cumhuriyet şehri yapmaya kararlı. Adana, Atatürk’ün 31 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi sonrasında geldiği, mütarekenin uygulanmaması için çaba harcayıp, Kurtuluş Savaşı kararlılığını dışa vurmaya başladığı şehir. Bir de 24 Mayıs 1938’de son Anadolu ziyaretini yaptığı Hatay’ı, vatan topraklarına katmak için hastalığına aldırmadan iki gün askeri birlik denetlediği şehir. Kurtuluş Savaşı’nın “ilk”leri söz konusu olunca Adanalılar bir adım öne çıkar... HHH Adana’nın en büyük ilçesi Seyhan’ın Belediye Başkanı Akif Kemal Akay’la 1996 yılında ADD Adana şube başkanıyken tanışmıştık. Ziyarette o günleri de andık. Caner Cindoruk, tiyatroya Seyhan Belediyesi’nin topluluğunda başlamış. Ziyaretimizde Caner’in yanı sıra Seyhan’da tiyatronun emektarı Rıza Akın ve Tamer Gözüdeli de vardı. Yerel yönetimler deyince sanatı da konuşmak ne güzel. Akay, 4 üniversite bitirmiş, ADD Genel Merkezi’nde Prof. Ahmet Taner Kışlalı ile de çalışmış enerji dolu bir mücadele insanı. Seyhan Belediyesi İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un lise yıllarının geçtiği binayı müze haline getiriyor. Selçuk Kardeşler Müzesi, Adana’nın kültür zenginliğinin bir parçası olacak.  Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in cumaları “halk günü” var. Halkın zamanından çalmadan kahve içmek için uğradık. Soner Başkan, ikinci dönemde enerjiyle birikimi harmanlıyor. Belediyeye girerken Yılmaz Güney, Orhan Kemal, Turhan Selçuk gelenleri karşılıyor. Adana’nın İmamoğlu ilçesi Türkiye’nin arı kovanı gereksiniminin yüzde 70’ini üretiyor. İmamoğlu’nun genç Belediye Başkanı Kasım Karaköse, ilçedeki meslek yüksek okuluna dışarıdan gelen kız öğrenciler için yurt yapmış. Şırnak, Hakkâri, Silopi, Gaziantep’ten gelmiş pırıl pırıl öğrenciler.  Ceyhan’da Kadir Aydar, en genç ilçe belediye başkanı. Gençlik enerjisi kadrosuna yansımış. İlk etkinliklerinden biri Ceyhanlıları kitapla buluşturmak olmuş.  Ziyaretlerde içimizde kalan tek burukluk Ceyhan’da Hasan Kaypak öğretmenle kucaklaşamamak oldu. Hasan Öğretmen tam bir Cumhuriyet çınarıdır. HHH ADD’nin Cumhuriyet gecesinde CHP İl Başkanı Mehmet Çelebi, belediye başkanları ve Adana’daki pek çok Cumhuriyetçi örgütün temsilcisi vardı. Şube Başkanı İsa Kayadan’ı 2005’te Eğitimİş’in kuruluş günlerinden tanıyorum. ADD’nin genel birleştiriciliği Adana’da görülüyordu.  ADD Genel Başkan Yardımcısı Nasuh Mahruki’den sonra biz de “onur konuğu” olarak seslendik. ADD, Kurucu Genel Başkanı Prof. Muammer Aksoy, kuruluştan 8 ay sonra katledildi. Çünkü dernek çok “tehlikeli” bir şey yapmıştı, Atatürk’le düşünceyi birleştirmişti. Cumhuriyet gecesinde kendi aralarında birleşip gelmiş 10 kadın muhtarla tanıştık. Adana’daki hak hukuk, Cumhuriyet mücadelesinde kadınların yeri ayrı. Halayda da... Gecenin sonundaki halaya katılımın yüzde 80’i kadınlardı. Cumhuriyet gazetesinin okur örgütlenmesi CUMOK’un son temsilcisi de bir kadın. Ayşe Palo, İlhan Selçuk’un Adana gelişlerini unutamıyor. Ayşe Palo’nun mücadeleci kişiliğinden bir kesit: 1982 sonunda Orhan Gazi Palo, ona evlenme teklif eder. Ayşe Hanım’ın karar verme sorusu şudur; “Anayasa referandumda ne oy kullandın?” “Hayır” deyince, evliliğe “evet” der! Gecede gençler de ayrı bir renkti. Sunuculuğu, genel organizasyonu üstlenen gençlerin heyecanını bir görseniz... Bir gözü Seyhan öteki Ceyhan gibi memleket Cumhuriyet, Atatürk bakıyordu... Madenciler 23 gündür hak nöbetinde MUHAMMED ÖZMEN Soma katliamından sonra işten atılan, tazminatları 5 yıldır ödenmeyen maden işçilerinin direnişi soğuk havaya rağmen devam ediyor. Manisa’dan Ankara’ya yürümek isteyen ancak Kırkağaç’ta jandarma tarafından engellenen işçilerin nöbeti 23. gününde ailelerin desteğiyle sürüyor. Eylemin başladığı günden bu yana Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Türkiye Kömür İşletmeleri ile müzakere yürüten işçilere tazminatlarının ödeneceği ancak 2020 yılının ilk 6 ayında vadelerle ödeme yapılacağı söylendi. Ayrıca işçilerin yıl sonuna kadar tazminat hakları için başvuruda bulunmaları istendi. Müzakereleri kurdukları madenci meclisinde tartışan işçiler ve sendika temsilcileri, talepler karşılanıncaya kadar eylemi durdurmama kararı aldı. İşçiler nöbet eylemini, 5 Kasım’da yapılacak nihai görüşmeden çıkacak sonuca göre sona erdireceklerini vurguladı. l İZMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle