21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 27 EKİM 2019 PAZAR 13 İçimizdeki Çocuk!Hikâyeler, oyunlar ve şaşırtmacalarla dolu bir sergi: Çağlar Yalçınkaya Eylül Su Sapan Burak Çevik ‘Aidiyet’e en iyi film ödülü Hepimiz oradan geldik... Çocukluk ülkesinden... Koşullar farklıydı, coğrafyamız, tarihimiz, çevremiz, düşüncelerimiz, duyarlılığımız, özlemlerimiz, düşlerimiz farklıydı. Ama başlangıçta geldiğimiz yer orası: Hayal dünyamızın sınır tanımadığı çocukluğumuz... Sonra her birimiz farklı yollara saptık, saptırıldık... Kimimiz daha çabuk, kimimiz daha yavaş unuttuk o ülkeyi. Katil olduk, bankacı ya da sayman olduk, sihirbaz, amele, politikacı olduk, bilge ya da serseri olduk... Sonra... Sonra... Muhteşem bir seçki Sonra büyüdükçe özgürlüğümüz kısıtlandı. Karşılaştığımız gerçekler düş gücümüzü sınırladı. İçgüdülerimiz baskı altına alındı. “Oysa ‘Kalemlerimi bana geri ver’ diyen çocuğun içimizdeki sesine kulak verebilsek... Bu sergiyle belki de o sese kulak verebiliriz” diyor Ömer Koç... Ve işte o zaman belki de çocukluğumuzdaki gibi “olanaksız” sözcüğünün anlam taşımadığına yeniden inanabilir, olmazı olur kılabiliriz... Bunları bana söyleten, Abdülmecid Efendi Köşkü’nde, 16. İstanbul Bienali kapsamındaki “İçimdeki Çocuk” sergisi. Ömer Koç koleksiyonundan seçkilerle oluşturulmuş. Proje koordinatörü, sanat danışmanı Karoly Aliotti. (Serginin küratörü bence de Ömer Koç!) Eylülde açılmıştı. Ben yeni gördüm. Büyülendim. 10 Kasım’da sona ermeden siz de görün istiyorum. Hikâyeler, oyunlar ve şaşırtmacalar daha o büyülü bahçeden başlıyor: İşte “Bulutları ölçen adam” (Jan Fabre); Pluto ve toprağı eşeleyen köpekler (Erlichman). Güzelim bir mantar perisi. Hâlâ spora devam eden is Abdülmecid Efendi Köşkü’nde, içeride ve dışarıda eserler bulunuyor. kelet. Kapıları zorlayan zürafa... Seyhun Topuz’un ortak belleği ya da yapboz oyunu... Dev kaktüsler. Dev enginarlar... İçeri girdim. Kâğıttan kayıkları sularda yüzdürüyorum (Mehmet Ali Uysal). Kâğıttan uçak balkona inmiş (Fabio Viale). Sakın pilotu St. Exupéry olmasın? Evet o! İşte duvarda Küçük Prens’in orijinal çizimleri... Bu şahane mekâna Hale Tanger’in kuş gibi hafif paraşütüyle inmiş... Sınır tanımayan özgürlük Küçük Prens’in sesini duyuyorum: “Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğunuz için yeterlidir.” Küçük Prens ve yıldızlar bahane; Andy Warhol’un “Gergedan”ları; Erinç Seymen’le Murat Balcı’nın “Bay Çaresiz”i; Murat Gök’ün “Sınırdaki Hamak”ta meydan okuyuşu; Damla Yalçın’ın işlemeleri; Yaşam Şaşmazer’in “Kabuk”taki gömülü tutsaklığı; Ahmet Doğu İpek ve Hakan Demirel’in yerin zeminini zorlayan düşsel canavarı ya da doğanın gücü şahane! Türkiye’den ve dünyadan 60 kadar sanatçının 100’den fazla eseri yer alıyor sergide. Keşke her birini tek tek anlatabilsem. Sayısız okumalara, farklı çağrışımlara açık çok katmanlı bir sergi bu. Her izleyici, katmanları farklı deşecektir. Ama tüm katmanlar, sınır tanımayan özgürlüğe yol açıyor... İstanbul’a selam Bienal’e devam İstanbul muhteşem! İstanbul şahane! Şu sıralar İstanbul, sanatla iç içe yoğrulmuş durumda... Bienal, doludizgin devam ediyor hâlâ. 10 Kasım’a dek görülecek çok şey var. “İçimdeki Çocuk” sergisinin bir güzelliği de, kentteki öteki sergilere göz kırpması... Abdülmecid Efendi Köşkü’nde bir duvarda dev Avni Lifij tablosunu görüyorum... Ve derhal aklım, yüreğim Boğaz’ın karşı yakasında Sabancı Müzesi’ndeki “Avni Lifij: Çağının Yenisi” sergisine yöneliyor. Sanatçıya ait bu kadar çok malzemenin, birikimin, belgenin, eserin bir araya getirilmesi bir mucize, büyük başarı. “İçimdeki Çocuk” sergisinde gördüğüm seramik kuşlar, beni anında Beyoğlu’nda Meşher’deki “Kalıpları Aşınca” sergisine yönlendiriyor. Orada da çağdaş Avrupa sanatçılarının seramikleri aracılığıyla, mitler, efsaneler masallar arasında dolaşıyorum. Önemi: Seramik sanatının sınırsızlığını ortaya koyması. Sergiden sergiye İstanbul’da muhteşem bir ağ örülmüş. Yolunuzu kaybetmemek için (ya da kaybolmanın tadını çıkarmak için) İKSV ile Yapı Kredi’nin ortak yayını “Yedinci Kıta” başlıklı bienal rehberinden ve saha raporundan yararlanmanızı öneririm. Bir de ne yapıp yapın, içinizdeki çocuğu unutmayın, onun sesine kulak verin! “Bir gün onu unutursam, gözleri sayılardan başka bir şey görmeyen büyüklerden ne farkım kalır?” diye anımsatın kendinize... NOT: Sevgili okurlar. Yarın (28 Ekim) Bursa Podyum Sanat Mahal’de saat 20.30’da Leyla Gencer belgeselimiz gösterilecek. Gecenin geliri, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine burs sağlayacak. Yolu düşenleri bekleriz. ‘Atatürk’ü Anarken’ Cumhuriyet Bayramı’nın 96’ncı yılı kutlamaları kapsamında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ressam Cemal Akyıldız’ın gravür tekniğiyle çizdiği resimlerinden oluşan “Atatürk’ü Anarken” ser gisi Akbatı’da açılacak. Tarihe tanıklık eden Atatürk portreleri koleksiyonu ile misafirlerini ağırlayacak sergi, 29 Ekim 10 Kasım tarihleri arasında ziyarete açık olacak. l Kültür Servisi 7. Boğaziçi Film Festivali, önceki gün düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda düzenlenen kapanış ve ödül gecesinde, Burak Çevik’in yönettiği “Aidiyet” filmi, ulusal uzun metraj yarışmasında En İyi Film seçilerek “Altın Yunus Ödülü”nü aldı. Festivalin uluslararası uzun metraj yarışmasında Ukraynalı yönetmen Nariman Aliyev’in “Yuvaya Dönüş / Homeward” adlı filmi En İyi Film seçilirken, Bosphorus Film Lab’in destek vereceği projeler de belli oldu. Çok sayıda konuğun katıldığı gecede, Koreli usta yönetmen Kim Ki Duk’a da Onur Ödülü verildi. Ödülünü Festival Başkanı Ogün Şanlıer’in elinden alan usta yönetmen, festivale bu ödül için teşekkür etti ve “Öncelikle bu değerli festivalden davet aldığım için çok mutluyum. Çok teşekkür ederim. Tüm bu süreç kapsamında benim filmlerimi izleyen ve seven seyircilere çok teşekkür ederim. Özellikle dün gerçekleşen masterclass etkinliği benim için çok mutlu geçti. Özellikle bu ödül için de teşekkür ederim. Bundan sonra da yeni filmler yaratmak için çok daha azimli şekilde çalışacağım. Bu güzel festivalden dolayı hepinizi tebrik ederim.” dedi. l Kültür Servisi Mitolojiden ilhamla Evren Sungur’un beşinci kişisel sergisi “Tanrı Kompleksi”, 31 Ekim’de Art On İstanbul’da ziyarete açılacak. Sanatçı, son iki yıldır üzerinde çalıştığı bu seri ile çoktanrılı inanışlar etrafında gelişen toplum düzeni konusuna eğiliyor ve bu mitolojiden beslenerek günümüz insanına bakıyor. Evren Sungur, “Tanrı Kompleksi” sergisi için iktidar tarafından sipariş edilen ve insan eliyle yapılan arkaik tanrı heykellerini merkeze alıyor ve bu merkezin referansları ile bugünün tanrılaştırılan bireylerini düşlüyor. Sungur, serginin esas meselesi olarak işaret ettiği “abartılan bireyselliği”, resmin merkezine yerleşen tanrısal figürlerle ele alıyor. Sergi 7 Aralık 2019’a kadar ziyaret edilebilecek. l Kültür Servisi 29 Ekim’e “Marksist Klasikler Dizisi”nin yeni kitabı Kökenlere iniyor marksist klasikler f reınegddiziseirlısc h öz evleakmdiöleükevlenlkneiinityient in Almancadan Çeviren: Erkin Özalp Yeni çıktı! Çeviri: Erkin Özalp 240 sayfa, 20 TL. Friedrich Engels’in 1800’lerin sonundan bugüne uzanan klasik yapıtı, Erkin Özalp’in Almancadan çevirisiyle çıktı. İnsanlık, uygarlık öncesi dönemlerde ne tür kazanımlar elde etmişti? Kadın cinsinin tarihsel yenilgisi nasıl gerçekleşti ve kadının kurtuluşu nasıl sağlanabilir? Geleceğin ailesi ve kadınerkek ilişkileri hakkında bugünden söylenebilecek olanlar neler? Özel toprak mülkiyeti, üreticileri neden mülksüz bıraktı? İnsanlığın geleceğinde devletin yeri ne olacak? Marksist bakış açısının berraklığıyla, tarih boyunca sorgulanan üç temel kurumu, Aileyi, Özel Mülkiyeti ve Devleti yerli yerine oturtmak için… YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com Başkan İmamoğlu Nâzım şiirleri okudu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, önceki gün ünlü yazar Ahmet Ümit’in hayatından uyarlanan “Merhaba Güzel Vatanım” filminin galasına katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki gün usta şair Nâzım Hikmet ve ünlü yazar Ahmet Ümit’in hayatlarından uyarlanan “Merhaba Güzel Vatanım” filminin galasına katılarak, “Ben, Nâzım’ı sevgili eşim Dilek’le tanıştıktan sonra tanıdım. Dilek, Nâzım hayranıydı” diyerek, usta şairin dizelerini sahneden okudu. İstanbul’un, kültür ve sanatın bütün dünyadaki başkenti olmaya namzet bir kent olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Biz, sanatın her alanında, bu şehrin şehremini olarak ve kadim yönetimi olarak, belediyesi olarak bu değerli yapıtların, eserlerin, sanatın her alanında var olacağız, lokomotif olacağız. İnşallah o başkent olma kimliğini bu kente yaşatmak istiyoruz” dedi. Sanat olmadan olmaz Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki gala öncesinde konuşan Ahmet Ümit de “Bu fikir ilk aklımıza geldiği zaman Ekrem Başkan Beylikdüzü’ndeydi. Bir masada oturuyorduk ve böyle başladı. Böyle bir film yapmak istiyoruz. Yapalım mı? Yapalım. Ekrem Başkan, ‘Elimden gelen her türlü desteği veririm. Sanat olmadan bir belediyecilik hizmeti, sanat olmadan İstanbul’un olması mümkün değil’ dedi. O fikir, bugün ete kemiğe büründü bir film olarak. Bugün sevgili oyuncularımızın önemli bir çabalarıyla, inanılmaz güzel oyunculuklarıyla bir yarattık. İstanbul’da sanata değer veren, sanatı destekleyen, sanatla iç içe yaşayan bir Başkanımız var. Dolayısıyla sadece bize değil, her türlü kıymetli filme destek olacak bir Başkanıımız var. Bu da İstanbul için bir şans” dedi. Ekrem İmamoğlu, daha sonrasında “Merhaba Güzel Vatanım” filmini CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla birlikte izledi. l İç Politika özel konser İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu tarafından düzenlenen “Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri” ni, 29 Ekim Salı akşamı saat 20.00’de şef Gürer Aykal yönetiminde İstanbul Oda Orkestrası verecek. Konserde solist olarak keman virtüözü Cihat Aşkın ve piyano virtüözü Gökhan Aybulus yer alacaklar. Ulu önder Atatürk’ün, “Ulusal, ince duyuşları, düşünceleri, yüksek değişleri toplamak, onları bir gün önce genel son müsiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak, bu güzeyde Türk ulusal müsikisi yükselebilir, evrensel müsiki de yerini alabilir” sözleri ışığnda düzenlenecek konser programında Nevit Kodallı’nın “Ebru”; Ulvi Cemal Erkin’in “Keman Konçertosu” ve “Köçekçe Süiti”, Bülent Tarcan’ın “3. Süiti” ve Johann Strauss’un “Mavi Tuna Valsi” yapıtları seslendirilecek. l Kültür Servisi Marten Babylon’da Müzisyen ve şarkı yazarı Billie Marten “Güneşin Kadınları” serisi kapsamında Babylon’a geliyor. Marten kendine özgü vokal stili ve indiefolk sound’uyla, 31 Ekim’de (21.00) dinleyiciyle buluşacak. John Martyn, Laura Marling, David Bowie, Portishead, Damien Rice ve Loudon Wainwright gibi isimlerden etkilenen sanatçı, 2016’da yayımladığı ilk albümü “Writing of Blues and Yellows”un ardından, 2019’da ikinci albümü “Feeding Seahorses by Hand”i paylaştı. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle