21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 2 EKİM 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Tehdit afet, gündem davet Fikri takibi bırakmayalım, deprem konusunu unutturmayalım. Hızla asıl işe koyulmak; afet öncesi riskleri gidermeye ve olası afet sonrası kayıpları en aza indirmeye dönük çalışmaları yoğunlaştırmak gerek. Bu da dayanışmayı, sorumlulukların doğru paylaştırılmasını ve eşgüdümlü çalışmayı zorunlu kılıyor. En çok ihtiyaç duyulan olgu ise “planlama”. Türkiye, planlamayı gündeminden çıkardı; özelleştirmeci iktidarlar bu kelimeyi neredeyse yasakladı. Şimdi kamuda moda, şirketlerin diliyle “stratejik plan.” Oysa bize kamusal faydayı öne çıkaran, devlet organları ve toplum arasındaki uyumu, işbölümünü belirleyecek; kamu kaynaklarının, varlıklarının, personelinin doğru ve yerinde kullanımını sağlayacak bir planlama süreci gerekiyor. Son deprem ve sonrasında yaşanan “davet krizi” bile bunun kanıtı değil mi? Bakın, kaç gündür olası depremi değil, ülkedeki siyasal kutuplaşmanın ve kurumsal aşınmanın geldiği abes yeri konuşuyor, tartışıyoruz. Herkes farklı bir şey söylüyor; aynı kişi ya da kurumlar bir gün sonra ağız değiştiriyor. “Davet ettik”, “davet edilmedik”, “davete gerek yok.” Deprem, canını alacağı insanı partisine, görüşüne, inancına göre ayırmıyor. Ama en çok da zengin olmayan çoğunluğu vuruyor. Bu gerçeğe karşı birleşmek, birlikte hareket etmek gerekmez mi? Ama olmuyor. Son “davet” krizi, ülkedeki asıl meselenin afetten de önce, kutuplaştırıcı ve “ben bilirim”ci iklim, “bizden” ya da “onlardan” tutumu olduğunu gösteriyor. Bu ana mesele çözülmeden de her sorun buna bağlı olarak çözümsüz kalıyor. Bu noktada yapılacak tek şey, modelleri öne koyup kendi kulvarlarında geliştirmek. Doğru model, yanlışı kovuyor. Planlama tam da bu noktada yeniden ama yenilenerek gerekiyor. Risklerin Demokratik Yönetimi  Elimde Şehir Plancıları Odası’nın yayımladığı, Prof. Dr. Murat Balamir imzalı önemli bir çalışma var. Başlığı, “Afetler, Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması.” Murat Hoca dünyada afetle mücadelede öne çıkan yeni planlama yaklaşımlarını da anlatıyor; Afet Politikası’nın oluşumunu “Afet Öncesi” ve “Afet Sonrası” olmak üzere iki işbölümü başlığıyla açıklıyor ve sorumluluklar açısından da önemli uyarılar yapıyor. Afet Öncesi, riski azaltmak ve olası zararları en aza indirmek için yapılacak çalışmaları kapsıyor. Daha katılımlı bir karar süreci, yurttaşlar ve gönüllü kuruluşlar arasında eşgüdüm sağlayacak bir eylem planı bu aşamada hayati. Risk Yönetimi başlığını taşıyan bu afet öncesi aşamada asıl öncülük, yerel yönetime düşüyor. Diğer yandan Afet Sonrası aşamanın planlaması da Acil Durum Yönetimi başlığı altında yapılıyor. Afete acil müdahale, kayıpları önleme adına özellikle mülki idarenin hızlı koordinasyonunu, kurumları görev ve sorumlulukları ekseninde hızla harekete geçirebilme kapasitesini gerektiriyor. Biz şu anda neyi tartışıyoruz? Davet konusunu. Nereye davet? 2018’de bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İçişleri Bakanlığı’na bağlanan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın, yani AFAD’ın Afet Müdahale Plan Toplantısı’na. Ve AFAD, “Risk Yönetimi”ne daha fazla odaklanan, bütünleşik bir afetle mücadele sistemine yöneldiğini belirtiyor sitesinde. Öyleyse AFAD belediyelerle daha etkin ve önleyici planlama süreçleri geliştirmek için birlikteliği ayrım olmaksızın, kamu adına daha fazla teşvik etmek zorunda. Aynı zamanda kurumun bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı da. Bu noktada İmamoğlu yönetiminin de mevcut tartışmalardan sıyrılıp, somut olarak Risk Yönetimi konusundaki planlama sürecine belediyenin yetkileri dahilinde önderlik edebilecek, afet öncesinde halkı ve en geniş sivil toplum ağını yine belediyenin geliştireceği katılımcı Risk Azaltma Modeli etrafında toplayabilecek pozitif bir stratejiye odaklanması daha doğru. “Dışlanma” vurgusundan “somut, pozitif, birleştirici etkinlik” zeminine ilerlemek gerek. Olası afetin öncesinde, kârlılık için insan eliyle yaratılmış riskleri azaltma, imar ve inşaat çılgınlığı karşısında gerekli tedbirleri alma adına çok daha etkin bir kamuoyu oluşturma ve bu çılgınlığı durdurma olanağı var İmamoğlu’nun. Türkiye’ye örnek olabilecek bir planlama sürecine, depreme karşı sağlıklı ve dayanıklı bir kent planlaması ile başlamak mümkün. Bu tutum, dışlayıcı ve tekelleşmiş siyasal iktidar modeli karşısında daha dayanışmacı ve katılımcı bir modeli işler, görünür kılmaya dönük bir zemini de müjdeler. Bu açıdan büyükşehir yönetimindeki Afet Koordinasyon Merkezi’nin (AKOM) rolü de şimdi daha kritik. Davet gündemini bırakıp afet gündemine geçmeye, halkın acil meselesine odaklanmaya bu çerçeveden başlamak için geç değil. Erdoğan, seçimde ‘yüzde 50+1’in düşürülmesi konusunda kritik mesajlar verdi Yüzde 40’a kapı açık Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Meclis’in açılışında yaptığı konuşmada terör ve şiddetle arasına mesafa koyan tüm kesimlere “ortak paydada” buluşma çağrısı yaparken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1’in yüzde 40’a düşürülmesi önerisiyle ilgili “İktidarı ile muhalefeti el ele vererek gerçekleştirebiliriz. Milletin onay verdiği şeyi bir daha gündeme getirmek milleti yorar” diyerek açık kapı bıraktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama yılına başlaması nedeniyle genel kurulda yaptığı konuşmada, özetle şu görüşleri dile getirdi: Ortak paydada buluşma çağrısı: Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyan tüm kesimleri, milli meselelerde aynı ortak paydada buluşmaya davet ediyoruz. Bu hissiyatla hareket eden herkesle ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın tüm meselelerini görüşmeye, birlikte hareket etmeye hazırız. Milletimizin ve onların temsilcileri olan siz milletvekillerinin sesine hiçbir zaman kulağımızı ve yüreğimizi kapatmadık, kapatmayacağız. Yeter ki siyasi konulardaki rekabetimizi ve farklılıklarımızı, ülkemize ve milletimize karşı olan sorumluluklarımızın önüne geçirmeyelim. İnşallah önümüzdeki yasama dönemi, Meclis çatısı altında bu yönde örnek bir işbirliği sergileyeceğimiz bir devir olarak tarihe geçecektir. Bu başarı tüm milletvekillerinin: (İktidarları dönemindeki icraatı anlatarak) Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerimiz döneminde ne yaptıysak, neyi başardıysak, hepsini de Yüce Meclis’te sizlerle birlikte gerçekleştirdik. Demokrasilerde iktidar kadar muhalefetin de önemli olduğuna inandığımız için bu başarıyı hiçbir ayrım yapmadan Yüce Meclis’in tüm milletvekillerine ait görüyoruz. Türkiye’nin uzun, meşakkatli zaman zaman kesintili de olsa demokraside bugün geldiği yer, hepimizin ortak zaferidir. Yeni sistemle aydınlık gelecek bekliyor: Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayata geçirilmesiyle birlikte hepimizi, inşallah çok daha aydınlık bir gelecek bekliyor. Bir yılını geride bıraktığımız sistemi sürekli güncelleyerek, sürekli geliştirerek bizden sonraki nesilere en büyük mirasımız olarak bırakacağımıza inanıyorum. Operasyon mesajı: Fırat’ın doğusunda arzu ettiğimiz neticelerin hemen hiçbirine ulaşamadık. Türkiye’nin artık bu konuda kaybedecek tek bir günü dahi yoktur. Geldiğimiz noktada kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Bölgeyi terör örgütünün işgalinden kurtarır kurtarmaz inşallah, uluslararası toplumdan alacağımız destekle derhal işe başlayacağız. Uluslararası donörlerle toplantı yaparak bir adım atacağız. Türkiye kendi güvenliğini ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1’lik oy oranının yüzde 40’a düşürülmesi Meclis açılışında Erdoğan’ın gündemindeydi ‘Muhalefetle birlikte yapabiliriz’ Erdoğan, TBMM’den ayrılırken gazetecilerin soruları üzerine güvenli bölge konusunda “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi.Eski bakan Faruk Çelik’in “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 50+1 oy oranı yerine yüzde 40 olsun” önerisinin partinin hafta sonu yapılacak Kızılcahamam kampında ele alınıp alınmayacağı sorusu üzerine Erdoğan, “Bu konunun konuşma yeri Meclis’tir. Anayasa de ğişikliği gerektirir. Nerede konuşulur, burada. Biz sadece iktidar olarak ön hazırlığı yaparız. Ön hazırlığımızı buraya getirebiliriz. Onun için de tabii iktidarı ile muhalefeti el ele vererek gerçekleştirebiliriz” dedi. Bu konudaki kişisel fikrinin sorulması üzerine Erdoğan, “Milletin onay verdiği şeyi bir daha getirmek milleti yorar” yanıtını verdi. kardeşlerinin geleceğini, bölgede hesabı olan güçlerin keyfine terk edecek değildir. Birlikte çalışma imkânlarını sonuna kadar zorlarız, ama bu mümkün değilse de kendi yolumuzu açarız, nitekim şu anda açmaya da başladık. IMF göndermesi: Ekonomik olmaktan ziyade siyasi kriterlerle perde gerisinden ülkeleri yönetmeye kalkan IMF defterini, tekrar açılmamak üzere kapattığımızın altını çizmek istiyorum. Ekonomik göstergeler olumlu: Ekonomik göstergelerin hemen tamamı, önümüzdeki dönem için olumlu yönde gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Dengelenme ve yeniden büyüme sürecini başarıyla yürütüyoruz. Hem bütçe açığımızın hem de borç stokumuzun milli gelirimize oranı Avrupa Birliği standartlarına göre çok iyi bir seviyededir. Adalette geride kalamayız: (BM’de yaptığı konuşmaya atıf yaparak) BM sistemi başta olmak üzere her alanda adaleti savunurken, kendi ülkemizde bu konuda geride kalmayı kabul edemeyiz. Bunun için yargı reformu strateji belgesinin ilk paketi milletvekillerinin değerlendirmesine sunuldu. Böylesine önemli bir konunun Meclis’te mümkün olan en geniş uzlaşmayla tartışılması ve kabul edilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Daha çok hak ve özgürlükleri genişletmeyi amaçlayan hususları içeren bu paketi yenileri takip edecektir. Erkler ayrılığı mani değil: Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız olmaları, devletin başı olan cumhurbaşkanının öncülüğünde belirli amaçlar için işbirliği içinde çalışmalarına mani değildir. Esasen kuvvetler ayrılığı demek, demokrasinin özünü oluşturan güçlerin çatışması değil, makul bir denge içinde aynı hedefler doğrultusunda faaliyetlerini yürütmeleri demektir. Biz de bu anlayışla anayasanın verdiği göreve uygun şekilde tüm kurumlarımızın ahenk içinde çalışmalarını temin gayesiyle çaba gösteriyoruz. Milletimizin bizden beklentisinin de uyum içinde çalışmamız olduğuna inanıyorum. Aklımdan başka yol geçmedi: Bugüne kadar millet iradesinin üstünlüğü dışındaki tüm yolları reddettim, aksi yöndeki her girişime karşı mücadele verdim. Vesayetin cezaevine attığı darbecilerin hayatına kast ettiği bir siyaset ve devlet adamı olarak, başka bir yolu, yöntemi aklımdan dahi geçirmedim. Milletimize de dünyaya da sözümüzü öyle kapalı kapılar ardında değil meydanlarda, kürsülerde, ekranlarda söylemeye devam edeceğiz. Afetlere hazırlıklıyız: (Depreme karşı yapılan çalışmaları anlatarak) Henüz istediğimiz seviyeye ulaşamadığımız gerçek olmakla birlikte bugün Türkiye’nin 17 yıl öncesine göre afetlere daha hazırlıklı olduğu bir gerçektir. Geçen hafta yaşanan deprem bize bu yöndeki çalışmalarımızı hızlandırmamız ve yaygınlaştırmamız gerektiğini göstermiştir. Deprem siyaset üstü bir mesele: Deprem gibi hayati meselelerin siyaset üstü olduğuna ve bu şekilde konuşulması, tartışılması, çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Aksi yöndeki her tavır ve beyan, ülkemize zarar vermekten başka fayda sağlamayacaktır. l ANKARA Süreç hızlanmalıTBMM’de düzenlenen resepsiyonda Bakan Akar’dan ‘güvenli bölge’ mesajı: TBMM’de yeni yasama yılının açılışı dolayısıyla dün akşam resepsiyon düzenlendi. Resepsiyona geçmiş yıllara göre siyasi parti liderlerinin katılmaması dikkat çekti. TBMM’deki özel oturuma katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, akşamki resepsiyona katılmazken, CHP’yi temsilen grup başkanvekilleri Engin Özkoç ve Özgür Özel resepsiyonda hazır bulundu. Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de geçirdikleri rahatsızlık dolayısıyla resepsiyona katılmadı. ‘Biz hazırız, şakası yok’ Resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri anımsatılarak Fırat’ın doğusundaki YPG hedeflerine yönelik tek taraflı operasyon olasılığına ilişkin soru üzerine “Belirli olaylar var. Zaman meselesinden ziyade olayları takip ediyoruz. Ona göre Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları var, o kriterler dahilinde olayı yakinen takip ediyoruz” yanıtını verdi. Güvenli bölge sürecinin Türkiye’nin istediği gibi gitmediğini, ancak görüşmelerin sürdüğünü vurgulayan Akar, “Harekâta hazırız, bu işin şakası yok” ifadelerini kullandı. ABD’den stratejik ortaklık ruhuna uygun hareket etmesini istediklerini vurgulayan Akar, “Ora Erdoğan İHA ‘2023’e çok zaman var’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, resepsiyon da gazetecilerin 40+1 ile ilgili soruları nı yanıtladı. “Öneriyi Meclise getirir mi siniz” sorusuna Erdoğan, “Mevcut du rumu Meclise getiren, onu halkımıza götüren biziz. Büyük bir çoğunlukla bu onaylandığına göre, şimdi bunu tekrar gündeme getirmek siyasetçi ciddiye tiyle yakışmaz. Böyle bir şey olacaksa bu bizim değil, muhalefetin yapacağı bir iştir. Muhalefet teklifi getirir, parla mentoda bu tartışılır. Bunu sürekli ola rak böyle ayağa düşürmenin doğru ol duğuna inanmıyorum. Çünkü milleti miz politikacıdan ciddiyet istiyor. 2023 seçimlerine daha ciddi bir zaman var” Akar yanıtını verdi. Erdoğan, muhalefetten böyle bir öneri gelmesi durumunda değerlendirmeye açık ve hazır olduk larını söyledi. Erdoğan, kabine revizyo nun gündemde olmadığını da belirtti. daki teröristlerin çıkması, ağır silahların çıkartılması, oradaki tahkimatın tahribi lazım. Bu arada gelişmeler de var; İHA’lar helikopterler, F16’lar uçuyor. Bunlarla keşifgözetleme faaliyetlerimizi yapıyoruz. Ancak ilave taleplerimiz var. İşin hızlanması, sonuca gidilmesi lazım” ifadelerini kullandı. ‘ABD olmadan riskli olur’ Türkiye’nin ulusal güvenliğini korumak için harekete geçmeye hazır olduğunu vurgulayan Akar, bir gazetecinin “ABD ile anlaşmaya varılmaması durumunda Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna tek taraflı operasyon düzenlemesi için ABD tarafından kontrol edilen hava sahasının açılması şart değil mi” sorusu üzerine “Tabii, böyle bir operasyon için hava sahasının açılması şart” dedi. Akar, “Açılmaması durumunda ne olur” sorusu üzerine ise “ABD hava sahasını açmazsa böyle bir operasyonun riski büyük olur. O yüzden biz bu işi ABD’li müttefiklerimizle birlikte yapmak istiyoruz” dedi. l ANKARA Tartışmasız açılış töreni Yeni yasama yılının açılış töreninde daha önceki yıllara göre sakin bir hava hâkimdi. Erdoğan salona girdiğinde ayağa kalkan AKP ve MHP sıralarına bu yıl İYİ Parti de eklendi TBMM’de yeni yasama yılının açılışı dolayısıyla düzenlenen özel oturumda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı AKP ve MHP’li vekillerin yanı sıra ilk kez İYİ Parti milletvekillerinin tamamı ayakta karşıladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçirdikleri rahatsızlıklar dolayısıyla TBMM’deki özel oturuma katılamadı. TBMM’de yeni yasama yılı açılışı nedeniyle dün ilk olarak Meclis’teki Atatürk Anıtı önünde tören düzenlendi. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un anıta çelenk koymasının ardından İstiklâl Marşı okundu. Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM başkan vekilleri Süreyya Sadi Bilgiç, Mithat Sancar, Levent Gök ve Celal Adan, AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, AKP grup başkanvekilleri Özlem Zengin, Cahit Özkan ve Mehmet Muş, CHP grup başkanvekilleri Engin Altay ve Engin Özkoç, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, İYİ Parti Grup Başkanı Orhan Çakırlar, İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ile TBMM bürokratları katıldı. Kılıçdaroğlu oturumu izledi TBMM Genel Kurulu’nda özel oturum saat 15.00’te başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Meclis’e gelişinde TBMM Başkanvekili Celal Adan karşıladı. Genel kurul salonuna ilk gelen lider CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu’nun hemen ardından da eski Başbakan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım, genel kurul salonundan içeriye girdi. İYİ Parti bu kez ayakta TBMM Başkanı Şentop’un konuşmasının ardından genel kurula gelerek konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Erdoğan’ı AKP ve MHP’li milletvekilleri ayakta alkışladı. Oturumu izleyen İYİ Parti milletvekillerinin de ilk kez tam kadro ayağa kalktığı gözlendi. İYİ Partili vekiller alkışlamadan ayakta dururken, CHP ve HDP ise ne ayağa kalktı ne de alkışladı. Akşener ve Bahçeli yoktu Meclis’teki tüm özel oturumlara özel önem veren ve hemen hemen her Meclis açılışına ve resepsiyonuna katılan MHP lideri Devlet Bahçeli rahatsızlığı nedeniyle bu kez oturuma ve resepsiyona katılamadı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bir açıklama yaparak, “üst solunum yolları enfeksiyonu dolayısıyla rahatsızlık geçiren Bahçeli’nin hastanede kısa süreli bir tedavi gördüğünü ve daha sonra da evinde istirahate çekildiğini” ifade etti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de geçirdiği rahatsızlık dolayısıyla genel kuruldaki özel oturuma katılmadı. ‘Hâkimler karar verecek’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması genel kurulda geçmiş yılların aksine tartışmalara neden olmadan izlendi. Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı hâkimler yerine karar verecek değil” ifadesi üzerine ise CHP sıralarından sesler yükseldi. Erdoğan, genel kuruldan çıkarken AKP ve MHP milletvekilleri ayağa kalktı. İYİ Parti milletvekilleri ise Erdoğan’ın çıkışından sonra ayağa kalkmayı tercih etti. Yeni yasama dolayısıyla genel kuruldaki milletvekili sıralarında “boşluklar” da gözden kaçmadı. l ANKARA Haber ve Fotoğraflar: Emine Kaplan / Mahmut Lıcalı / Selda Güneysu / Ozan Çepni / Hüseyin Hayatsever / Necati Savaş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle