21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 EKİM 2019 ÇARŞAMBA [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ olaylar ve görüşler Yunus 74’üncüNadi yılda 9 ödülanısına Soner Polat vatanseverdir! 2019Yunus Nadi Ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl 74’üncüsü düzenlenen yarışmada, 6 dalda 9 isim ödüle değer bulundu. 74’üncü Yunus Nadi Ödülleri, 18 Ekim 2019 Cuma günü saat 20.00’de, Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapılacak törenle sahiplerine verilecek. Ödül töreninin hemen öncesinde, saat 19.00’da Denizhan Özer’in küratörlüğünü üstlendiği ve Cumhuriyet Vakfı’nın yararına düzenlenen “74’üncü Yıl Resim Sergisi”nin açılışı yapılacak. Ayrıca Cumhuriyet İmecesi kapsamında geçen yıl sanatçıların gazetemize destek olarak bağışlamış oldukları eserler için önümüzdeki aylarda da bir “müzayede” düzenlenecek. Bu yıl 74’üncüsü düzenlenen ve 6 dalda 9 kişiye verilen Yunus Nadi Ödülleri’nin, zorlu bir değerlendirme sürecinin ardından kararlarını veren seçici kurulları toplam 495 yapıtı inceledi. Şiir 74’üncü Yunus Nadi Ödülleri’nin “Şiir” dalında Ataol Behramoğlu, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi ve Eray Canberk’ten oluşan seçici kurulu, ödülün “İlhan’ın Paltosu Kanlı” adlı yapıtı ile Âba Müslim Çelik ve “Kırgın Karnaval” yapıtı ile Hakan Savlı arasında paylaştırılmasını kararlaştırdı. ÖYKÜ “Öykü” dalında, Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Murat Yalçın’dan oluşan seçici kurul da ödülü “Poz” adlı kitabıyla Banu Özyürek ve “Gülsün, Agavni. Zilha” adlı kitabıyla Tomris Alpay arasında paylaştırdı. ROMAN “Roman” dalında, Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke ve Zeynep Aliye’den oluşan seçici kurul ödülün “Işık Ülkesinden” adlı kitabı ile Zeynep Göğüş’e verilmesine karar verdi. sosyal bilimler araştırması Seçici kurulu Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu ve Doç. Dr. Deniz Yıldırım’dan oluşan “Sosyal Bilimler Araştırması” dalında ödülün sahipleri ise “Yeni OsmanlıcılıkHınç, Nostalji, Narsisizm” adlı araştırma dosyasıyla Nagehan Tokdoğan ve “FatihBaşakşehir, Muhafazakâr Mahallede İktidar ve Dönüşen Habitus” adlı araştırma dosyasıyla İrfan Özet oldu. Karikatür Seçici kurulu Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut ve Murat Sayın’dan oluşan “Karikatür” dalındaki ödül Fethi Gürcan Mermertaş’ın yapıtına verildi. Fotoğraf İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız ve Dr. Ersin Turan’dan oluşan seçici kurul tarafından belirlenen “Fotoğraf” dalındaki ödülün sahibi de Murat Ayneli oldu. Yunus Nadi Ödülleri Töreni’nden hemen önce açılışı yapılacak olan “74’üncü Yıl Resim Sergisi”nin küratörlüğünü Denizhan Özer üstleniyor. Cumhuriyet İmecesi kapsamında geçen yıl sanatçıların gazetemize destek olarak bağışlamış oldukları eserler için ise önümüzdeki aylarda bir “müzayede” düzenlenecek. 2019 Yunus Nadi Ödülleri’nin kazananları açıklandı. Bu yıl 74’üncüsü düzenlenen yarışmada, seçici kurullar tarafından, zorlu bir değerlendirme sürecinin ardından 6 dalda 9 kişi ödüle değer bulundu. Öykü dalında 93, Roman dalında 89, Şiir dalında 93, Sosyal Bilimler Araştırması dalında 16, Karikatür dalında 183, Fotoğraf dalında 21 olmak üzere toplam 495 yapıtın değerlendirildiği 74’üncü Yunus Nadi Ödülleri’ni kazananlar şu isimler oldu: “Şiir” dalında Âba Müslim Çelik ve Hakan Savlı, “Öykü” dalında Banu Özyürek ve Tomris Alpay, “Sosyal Bilimler Araştırması” dalında Nagehan Tokdoğan ve İrfan Özet, “Karikatür” dalında Fethi Gürcan Mermertaş, “Fotoğraf” dalında Murat Ayneli. ROMAN Zeynep Aliye Konur Ertop Asuman Kafaoğlu Büke ÖYKÜ Hikmet Altınkaynak Sezer Ateş Ayvaz Seval Şahin Murat Yalçın Mehmet Zaman Saçlıoğlu Ödül töreni 18 Ekim’dE 74’üncü Yunus Nadi Ödülleri, 18 Ekim Cuma günü, saat 20.00’de, Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapılacak törenle sahiplerine verilecek. Ödül Töreni’nin hemen öncesinde, saat 19.00’da Denizhan Özer’in küratörlüğünü üstlendiği ve Cumhuriyet Vakfı’nın yararına düzenlediği “74’üncü yıl Resim Sergisi”nin açılışı yapılacak. KARİKATÜR Akdağ Saydut Muhittin Köroğlu Zafer Temoçin Metin Peker İsa Çelik Kamil Masaracı FOTOĞRAF Ersin Turan Garbis Özatay ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR En sonda söyleneceği en başta söyleyelim: Cenazen var Türk milleti. Bağrından çıkan en değerli, zeki, cesur, vatansever, nazik Türk subaylarından birisinin yokluğu ağrındır artık. Hisset, farkında ol, ama kanıksama. Bil ki yine bir “yanardağı” toprağa veriyorsun. Peki neden? Bu sorunun yanıtı, Soner Polat’ın kim olduğu ve neler yaptığında gizli. Deniz Harp Okulu’ndan 1979 yılında mezun oldu. Roma Deniz Ataşesi olarak İtalya’da görev yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Özel Sekreteri oldu. Deniz Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığı görevinde bulundu. Deniz Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve NATO Savunma Koleji’nden (Roma) mezun oldu. NATO Savunma Koleji’nden mezun oldu, ama ne NATO’nun görkemine (!) kendini kaptıranlardan oldu, ne de zihnine “Atlantik doktrini” yüklemesi yaptıranlardan. 2005 yılında Tuğamiral, 2009’da Tümamiral oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığı’na atandı. Antiemperyalist, Kemalist duruşunun bedeli olarak Balyoz kumpası ile 11 Şubat 2011 tarihinde Hasdal’da tutsak edildi. 2013 yılında YAŞ’ta emekliliğe sevk edildi. Bu sebeple 6 Eylül 2013 tarihinde Hasdal’dan Silivri zulümhanesine nakledildi. Emekli edilmesi üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ben Tümamiral Soner Polat: Türk devletinin kuruluş ilkelerine sözde değil özde, kalben bağlı bir Cumhuriyet Amirali olarak bu salonda ve diğer mahkeme salonlarında suni davalarla esir alınan tüm Atatürkçü, onurlu ve kahraman silah arkadaşlarımla aynı kaderi paylaşmaktan ve aynı havayı teneffüs etmekten son derece mutlu, kıvançlı ve gururluyum. ‘Namus ve şeref sözü veriyoruz’ Eğer Cumhuriyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri, içten ve dıştan ağır bir saldırı altında iken, dışarıda pişkin ve kayıtsız bir seyirci olsaydım, öncelikle kendimden şüphe ederim; ailem, yakınlarım ve gerçek dostlarım beni lanetlerdi. Bugün görünüşte kaybetsek bile, tarihin şaşmaz adaleti, bizlerin haklılığını ve doğru tarafta olduğumuzu günün birinde mutlaka ortaya çıkaracaktır. Bu ceza ile görevlerimizi taçlandırdığımıza inanıyoruz. Ülke için bir bedel varsa tabii ki ödeyeceğiz. Bunda büyütülecek bir şey de yoktur. Tırnaklarımızla kazıyarak şanla, şerefle oluşturduğumuz kariyerlerimizin mahvolması da umurumuzda değil. Çünkü bizler para pul, mevki, makam için bu görevleri yapmadık. Kendi askerine bu haksızlığı reva gören, sivilasker devletin bugünkü sahiplerine hakkımızı helal etmiyoruz. Bütün rütbelerimiz ve ayrıcalıklarımızdan arınmış olarak, Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyetin gerçek sahibi olan ve bu maksatla ataları gibi yedi düvele meydan okuyan, korkmayan, sinmeyen, masanın altına saklanmayan, her türlü bedeli göze alan büyük Türk milletine, Türk Silahsız Kuvvetleri’ne sade birer nefer, Mustafa Kemal’in birer askeri olarak katılıyoruz. Türk bayrağının, bu ülkenin sınırları içinde kalan her yerde sonsuza kadar dalgalanması ve ulusumuzun hayati çıkarları için canımızı seve seve feda edeceğimize yüce Türk milleti önünde namus ve şeref sözü veriyoruz.” Türk milleti kendisine sormalı Balyoz davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Soner Polat, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararına kadar yaklaşık 3.5 yıl hapis yattı. 19 Haziran 2014’te tahliye oldu. Fakat emperyalizmin “yerel” uzantıları, ondan özgürlüğünü çalmakla yetinmedi, sağlığını da çaldı. Türk subayının, aydınının yumuşak karnı belliydi; onuru ve şerefi. Maruz kalıp da sindiremedikleriydi içlerindeki esas “kanser”. Hastalığına rağmen yaklaşık iki sene direndi, emperyalizmle savaştığı gibi savaştı. Bu savaşı verirken de cephe azaltmadı. Ülkesi için düşünmeye, üretmeye, yazmaya devam etti. Son ana kadar. Durumunun çok iç açıcı olmadığı biliniyordu. Hiç istenmese de bizleri nasıl bir sonun beklediği de. İnsan, ne kadar kendini hazırladığını düşünse de kabullenemediği şeylere kendini hazırlayamıyor. Yine öyle oldu. Şimdi içimizde, zamana yayıla yayıla gözümüzün önünde şehit edilen ve son nefesine kadar savaşan bir Türk subayının, aydınının cinayetine seyirci kalmanın tarifsiz ağırlığı var. Son kitabının önsözünde, “Ulusal çıkarlar milletin kalbinde atar. Millete mal edemediğimiz milli meseleleri savunamayız. Gerçek güç kaynağı millettir. Millete rağmen hiçbir şey yapamayız” demişti Amiral Polat. Bu aşamada Türk milleti de kendisine sormalı: Yabancılara yaranmak için dönemin kumpas davalarıyla idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, “Fertler ölür, Türk milleti yaşar” demişti. Evet, Türk milleti yaşar, yaşar da; fertler kendi değerlerine bu kadar duyarsız kalırsa Türk milleti “Tam bağımsız” nasıl yaşar? Fikir önderi, teorisyen, stratejist Kumpas davalarda hedef olan tüm subaylar vatanseverdi. Fakat içlerinde bazıları, aynı zamanda fikir önderi, stratejist ve teorisyendi. İşte Polat da onlardan birisiydi. Bir partiye indirgenemeyecek kadar partiler üstü bir düşün insanıydı. Türk milletine aitti. Eğer Polat, bu donanımı ve karakteri ile Amerikan ya da Rus subayı olsaydı, şu an kefene değil, pamuklara sarılıyor olurdu. Fakat bizde kahramanlar isimsiz kalırken, başarılar da cezasız kalmıyor. Kalmadı da. Bugün en uzun seferine uğurlayacağız Amiral’i. Pruvası neta... Fakat bu uğurlama, onun için yapılacak son görev olmayacak. Çünkü o ve onun gibi vatanseverlerin düşünsel mirasına, mücadelesine sahip çıkmak, her vatanseverin nefes aldıkça daimi görevidir artık. 7 Temmuz 2018’de “Bir kişiden bile ‘Soner Polat vatanseverdir’ sözünü duymak, benim için paha biçilmez bir servettir” diye yazmıştı Soner Polat. Huzur içinde uyu Amiral, çünkü hepimiz biliyoruz ki Soner Polat tepeden tırnağa, tüm benliğiyle vatanseverdir ve anavatanyavru vatanmavi vatan da ona minnettardır!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle