21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 32 EKİM 2019 ÇARŞAMBA Doğu Anadolu Bölgesi’nde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyredeceği bildirildi. Halk otobüsü kaldırıma çıktı: 5 yaralı Avcılar’da E5 otoyolunda seyir halinde olan özel halk otobüsünün aydınlatma direğine çarparak kaldırıma çıkması sonucu meydana gelen kazada 5 kişi yaralandı. Kaza dün saat 13.00 sıralarında Avcılar E5 Cihangir mevkiinde yan yol üzerinde meydana geldi. Ali Y. yönetimindeki özel halk otobüsü, iddiaya göre, o esnada yanından geçmekte olan başka bir halk otobüsünün sıkıştırması sonucu önce aydınlatma direğine çarptı. Daha sonra ise orta refüje çıkarak durabildi. Kazada 5 kişi yaralandı. Yaralı yurttaşlara ilk olarak yoldan geçenler müdahale etti. Dün de Ankara’da halk otobüsünün duraktaki yolculara çarpması sonucu 4 kişi ölmüş, 4 kişi de yaralanmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Uçaklarda ‘hava polisi’ dönemi İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle Türk tescilli sivil hava araçlarında “hava polisi” dönemi başlıyor. Uçak kaçırmalarına ve benzeri olaylara karşı uçuşlarda en az iki silahlı sivil polis yer alacak, yolcu gibi koltuklarda oturacak hava polisleri, olaya anında özel silahlarla müdahalede bulunacak. Bu polisler, uluslararası uçuşlarda da görev yapacak. Hava polisi olmak isteyen personelin en az ön lisans mezunu olması gerekecek. Hava polisleri, kanunsuz şekilde, şiddet veya şiddete başvurma tehdidi ile uçaktaki bir veya birden fazla şahsın uçuş halindeki bir uçağın faaliyetini engellediği, uçağın kontrolünü ele geçirmeye teşebbüs ettiği veya kontrolü altına aldığı durumlarda uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla uçağın kontrolünü yetkili kaptan pilota geri vermek, ayrıca kokpit, mürettebat, yolcu can güvenliğini sağlamak ve yasa dışı müdahale eylemlerini önlemek için orantılı olarak uygun koruyucu güvenlik tedbirleri almakla sorumlu olacak. Sivil kıyafetle görev yapacak hava polisleri, söz konusu tehditlere yönelik makul şüphe olması halinde kokpiti koruyacak. Hava polislerinin görevi uçaktaki mürettebat tarafından bilinecek ancak kimlikleri yolculardan gizli tutulacak. l ANKARA/Cumhuriyet Yerin altında kalbine yenildi Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında kalp krizi geçiren madenci yaşamını yitirdi. Maden ocağında kömür üretiminde çalıştığı sırada rahatsızlanan Erdal Dudu (42), mesai arkadaşları tarafından yukarı çıkarılarak kuruma ait ambulansla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Dudu, burada yapılan müdahalenin ardından Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne sevk edildi. Evli ve iki çocuk babası Erdal Dudu, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. l AA DÜZELTME VE ÖZÜR Gazetemizin dünkü sayısının 3. sayfasında “İndirim oyunları” başlıklı haberin üst başlığında “sanık avukatı” yerine sehven “akademisyenin avukatı” yazılmıştır. Düzeltir, özür dileriz. YANIT BEKLEYEN 300/14 0 320/19 0 270/14 0 290/17 0 320/1 1 0 270/7 0 270/14 0 310/13 0 320/20 0 320/19 0 290/14 0 290/19 0 120/9 0 290/23 0 140/6 0 160/7 0 160/12 0 240/10 0 140/10 0 260/17 0 320/16 0 240/16 0 TARİHTE BUGÜN 1923: İstanbul’a 13 Kasım 1918’de gelen ve 16 Mart 1920’de kenti tamamen işgal eden İtilaf Devletleri’nin son birlikleri, Dolmabahçe rıhtımından gemilere binerek kenti terk etti. 1963: Kurtuluş Savaşı komutanlarından Refet Bele öldü. Avukat Tozbey: Fuhuş imasıyla AKP’li vekilin evinde ölen Nadira Kadirova soruşturmasının yönünü değiştirmek istiyorlar Kirletmeyinmilletve AKPkili Şirin Ünal’ın evinde 1 yıl dır çalışan 23 yaşındaki Alican araştırın uludağ Nadira Kadirova’nın intiharıyla ilgili soruştur ma dosyasında Ünal’ın “şüpheli” olmadığı ortaya çıktı. Sav cılığın, Leyla Niyazova’nın anlatı mıyla gün yüzüne çıkan taciz olayı nı da “çelişkili” bulduğu öğrenildi. Gerekçe olarak evde çalışan diğer 10 kadın çalışanın, ifadesinde aynı ola soru yı anlatmaması. Ailenin avukatlığını üstlenen Ön ce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey Er 1 Nadira Kadirova intihar mı etti, öldürüldü mü? 2 İntihar ettiyse, onu intihara iten etken neydi? 3 Savcı, Şirin Ünal’ın ifadesini aldı mı? 4 Şirin Ünal, bugüne kadar neden bir açıklama yapmadı? 5 Nadira Kadirova’nın ölümüne neden olan silahın markası ne? 6 Olayın yaşandığı evde keşif yapıldı mı? 7 Nadira’nın bedeni üzerinde “cinsel saldırıya” uğrayıp uğramadığının tespiti için örnek alındı mı? 8 Olay yerinde bulunan silahın şarjörü neden takılı değildi? 9 Savcı, tanıklara neden fuhuş sorusu yöneltti? İnceleyin10 Emniyet, neden olayın 2. günü intihar açıklaması yaptı? den, Kadirova’nın ölü münün şüpheli oldu ğunu, Şirin Ünal’ın ko runduğunu belirtti. Savcılığın olayı araş tırmak yerine yerine; tanıklara Nadira’nın fuhuş yapıp yapmadı ğı sormasını eleştiren Erden, “Nadira’nın fu ŞİRİN ÜNAL huş yapıp yapmadığını sormak, so ruşturma sürecini Nadira açısından kirletmeye yönelik bir uğraştır. Ya pılmak istenen soruşturmanın yö nünü değiştirmek ve kendilerini haklı çıkarmaya dair uğraştır” dedi. Kadirova ailesi, bir haftadır “korktuğu” için avukat tutmaktan Avukat Müjde Tozbey Erden, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapması gerekenleri şöyle sıraladı: “Nadira’nın dahil, evdeki tüm yaşayanların ellerindeki ve giysilerinin üzerindeki swap yani kurşun artık örneklerinin alınması. Evde bulunan herkesin ifadelerinin alınması. Aynı evin içinde çalışan diğer Özbek kadının tanık olarak beyanlarının alınması. Nadira’nın bedeni üzerinde sperm, DNA vb. örneklerin araştırılmasının yapılması. Nadira’nın kaldığı oda içerisindeki tüm eşyada parmak izi, DNA incelemesi, saç, tüy, tükürük vb. delil araştırmalarının yapılma sı. Tetiğin çekiş pozisyonu, açısı, mesafesi konusunda teknik incelemeler yapılması. Nadira’nın öldükten sonraki çekilen fotoğraflarında, silah içinde şarjörün olmaması hususunun araştırılması. Nadira’nın kendini öldürdüğü iddia edilen saatin doğruluğunun ispatı açısından incelemeler yapılması, cep telefonunu veya bilgisayarını kullandığı saatler ile karşılaştırılması. Nadira’nın arkadaşlarına ve kardeşine “vebal alıyorsunuz” deyip şikayetlerinden ve tanık beyanlarından vazgeçirmeye çalışan polisler hakkında işlem başlatılması. Nadira’nın el yazısının tespiti.” kaçınıyordu. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey Erden dosyanın avukatlığını üstlendi. Yakından takip ettiklerini belirten Tozbey, şunları kaydetti: “Nadira’nın intihar şekli, bir gece önce yakın arkadaşına “cinsel saldırıya” uğradığına dair sözleri, Ankara Cumhuriyert Savcılığı’nın 2 gün içerisinde otopsi ve Adli Tıp raporunu hızlıca aldırıp Nadira’nın cenazesini ülkesine göndermesi, bürokratik işlemlerin iki gün içinde halledilmesi, intihar ettiğine dair açıklamalar yapılması Nadira’nın ölümünü şüpheli hale getirmiştir.” Özbek diplomat bilgi aldı Öte yandan önceki gün Özbekistan’in Ankara Büyükelçiliği’nden bir diplomat, Ankara Adliyesi’ne gelerek soruşturma savcısı ile görüştü. Bu görüşmede savcının, Özbek diplomata, “Bu olayla ilgili her türlü iddiayı araştırıyoruz. Gazete haberlerinde çıkan isimlerin dahi ifadesini alıyoruz. Dosyayı kapatmadık” dediği belirtildi. Fuhuş sorusu Avukat Müjde Tozbey Erden, savcılık tarafından soruşturma yapılırken, bu araştırılmalar yapılmak yerine; tanıklara Nadira’nın fuhuş yapıp yapmadığının sorulduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Nadira fuhuş yapıyorsa, bu kimseyi ilgilendirmez. Fuhuşun öldürülmesi ve cinsel saldırıya uğraması ile hiçbir ilgisi olamaz. Ayrıca Nadira’nın arkadaşına ‘abimin yüzüne nasıl bakacağım’ deyip ağlaması da cinsel saldırıya, cinsel ilişki maksatlı lere alışık olmadığının önemli bir kanıtı. Nadira’nın fuhuş yapıp yapmadığını sormak, soruşturma sürecini Nadira açısından kirletmeye yönelik bir uğraştır. Yapılmak istenen soruşturmanın yönünü değiştirmek ve kendilerini haklı çıkarmaya dair uğraştır. Oysa ki Nadira kirletilemez, kirletilmesine izin vermeyeceğiz.” Ahretahretçilik Çocukluk ve ergenlik yıllarımın büyük bölümünün geçtiği Çankırı’da biz çocuklar kendi aramızda da ahret sözcüğünü sıklıkla kullanırdık. Örneğin kafesteki bir kuşu özgürlüğe salarken söylenen “azat mezet yarın ahrette beni gözet” tekerlemesi aklımda o günlerden kalmıştır... “Yarın ahrette...” diye başlayan cümleler de... “Yarın ahret...” bu günlerde yapılan kötülüklerin, yanlışların, işlenen günahların hesabının verileceği yer ve zamandır... Özellikle çocuklukta söylenen bu sözler herhangi bir katı dinsel inanışın ürünü değil, saf bir iyilik inancının, günlük yaşam kültürünün ürünleriydiler... Sonraki yıllarda iyilik inancı kişiliğimde çocuksu duygusallığın ötesindebence onu da içererekbir dünya görüşü, bir felsefe, uğruna mücadele edilecek bir hedef olarak yerini alırken, ahret (ahiret) dine ilişkin bir kavram olarak kaldı. Bu kavramı bir gerçeklik, hatta başta gelen gerçeklik olarak algılayanlarla (yeri geldiğinde tartışma, bazen şakalaşma dışında) bir sorunum olmadı. Kişisel olarak kaldığı ölçüde böyle bir sorunun nedeni de olamazdı kuşkusuz. Fakat ahret fikri bir zorlamaya, “ahretçilik” de bir ideolojiye ve dayatmaya dönüştüğünde hesaplaşmak kaçınılmaz olur... HHH “Ahretçilik”le bir kavram olarak ilk kez Suat Sinanoğlu’nun “Türk Hümanizmi” adlı muhteşem yapıtında karşılaştım. Daha öncelerde de birçok kez yazdığım ve konuşmalarımda dile getirdiğim gibi bu kitap bence Atatürk’ün kişisel (ve Cumhuriyetin genel) felsefesi için eşsiz değerde bir başyapıttır. Şu anda elimin altında olmadığı için söz konusu kavramın hangi sayfada hangi bağlamda geçtiğini söyleyemiyorum. Fakat sanki Latincesi ve kısa bir tarihçesi de veriliyordu. Özetle, ortaçağlar kilise ideolojisinin bir kavramıydı bu. Önemli olanın, asıl olanın bu dünyadaki hayat değil ölüm sonrası olduğu... Bugün o çağlarda din adına işlenen cürümlere, zulümlere ve dinin siyasal iktidar oluşunun sonuçlarına bakıldığında ahretçiliğin dinsel bir ideoloji değil, bu dünyaya ilişkin bir sapma, yalan, korkutma ve sömürü aracı olduğu apaçık görülmekte. HHH Söz konusu kavramla ilişkili olarak internette bir gezinti yaparken Cumhuriyet’in ilk dönem aydınlarından, Kadro dergisi kurucularından Vedat Nedim Tör’ün “Osmanlı Hastalığı” başlıklı bir yazısıyla karşılaştım. Yazar bu hastalığın “aşağılık duygusu”, “sorumluluk korkusu”, “övülme bağımlılığı”, “maymun iştahlılık” gibi arazları arasında “ahretçiliği” de sayarak şunları söylüyor: “Osmanlı efendisi ve Osmanlı softası Türk insanının sefalet, mahrumiyet, ıstırap karşısındaki yüksek mukavemet kudretini ahretçilik serabı ile istismar etti. Hayat ahrete götüren bir köprüdür.. Aslolan ölümdür... Dünya yalandır... vb.” Tıpkı Suat Sinanoğlu gibi DTCF’den hocamız Mustafa Akdağ’ın da 8 Ocak 1968’de Ulus gazetesinde “Devrimci Türkiye’de Yeniden Ahretçilik Akımı” başlıklı bir yazısının yayımlanmış olduğunu gördüm. Bu yazıya da mutlaka ulaşmalıyız... HHH Akdağ Hoca’nın, tıpkı öteki aydınlanmacı düşünürlerimiz gibi sözünü ettiği bu akım, yandaşlarından birinin şu sözlerinde özetleniyor: “İnkârcılar dünyayı ahret için geçici bir yaşam bölgesi olarak hazırlayan Allah’ın Kuranıkerim’deki uyarılarını dinlememiş olmanın bedelini inanmadıkları ahrette ağır şekilde ödeyeceklerdir.” Şimdi bu tehdide göre, kansere karşı mücadelesinde hayranlık verici bir örnek sergileyen, bu nedenle de profesör ve yazar titri taşıyan kimilerince “laik dünya görüşüne sahip olduğu”, “yaşamı önemsediği”, “hastalığını sevmediği” için ölümünden sonra hedef tahtasına oturtulan o canım, o güzelim genç kızımız şimdi de öteki dünyada sorguya çekilmekte... Kavramların böylesine tersyüz edilişi, bu utanmazlık ve bu vampirce acımasızlık, akıl ve aydınlanmanın ulaştığı aşamalar düşünülürse, beyin ve ahlak çürümesi yarışında ortaçağ kilisesini de Osmanlı softasını da gerilerde bırakmış oluyor... Kişiye özel kavşakAKP Denizli İl Başkanı ve ailesinin villalarının olduğu yere özel kavşak yapılıyor Öztürk, kavşak inşaatına ilişkin fotoğrafları da paylaştı. MUSTAFA ÇAKIR AKP Denizli İl Başkanı Necip Filiz ile ailesinin villalarının bulunduğu DenizliAntalya yolu Cankurtaran mevkiine kavşak yapılıyor. İYİ Parti Denizli Millletvekili Yasin Öztürk, kavşağın il başkanı ve ailesinin villaları için yapıldığını söyledi. Öztürk, iki kavşak arasında 3 bin 500 metre mesafe olması şartına uyulmadığı na işaret ederek “Kişiye özel kavşak yapılıyor. Kamunun kaynakları kişiye özel harcanıyor” dedi. İYİ Parti’li Yasin Öztürk, burada bin 900 metre olduğuna işaret etti. Öztürk inşaat alanına gittiğini belirterek, “Oradakilere ‘ne yapıyorsunuz ?’ dedim. ‘Geri dönüş kavşağı yapıyoruz’ dediler. ‘Peki burası uygun mu’ diye sordum. Kişiye özel olduğunu belirttim. Oradakiler de ba na, ‘AKP il başkanının ve ailesinin villaları var. O nedenle kavşağı yapıyoruz’ dediler. Ben de inceledim ve teyit ettim. Orada AKP İl Başkanı ve ailesinin villaları var” diye konuştu. Yasin Öztürk, konuyu Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi ile Meclis gündemine de taşıdı. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle