17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 14 EKİM 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU HABER/YORUM Suriye sorunu nasıl çözülür? Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütü PKK’ye ve onun uzantısı olan PYD/ YPG’ye karşı sınır ötesi operasyon yapması en doğal hakkıdır. PKK’yi ve PYD/YPG’yi, bölgede kontrolü elinde tutan bir başka ülkenin askeri gücü etkisiz hale getiremiyorsa, örneğin ABD bunu yapamıyorsa, aksine, terör örgütü IŞİD’e karşı mücadele ettikleri gerekçesiyle, Türkiye’nin bölünmesi için mücadele eden terör örgütlerini destekliyorsa, Türkiye’nin kendi başına PKK’yi ve PYD/ YPG’yi etkisiz hale getirme hakkı doğar. Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü kullanılarak mücadele verilmez. ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin, IŞİD’e karşı mücadele için PYD/ YPG’yi taşeron olarak kullanması baştan beri hataydı. Teröre karşı mücadeleyi terör örgütleri değil, devletler vermelidir. Şu anda Suriye devleti kendi topraklarının tamamında otoriteyi kuramadığı için, bu mücadeleyi ABD, Rusya, Türkiye vermek durumundadır. ABD ve Rusya, PKK’ye ve PYD/YPG’ye karşı bu mücadeleyi vermediklerine göre, bunu Türkiye’nin vermesi doğaldır. Ancak, teröre karşı yapılan bu tür sınır ötesi operasyonların, geçici çözümler olduğu da unutulmamalıdır. İster IŞİD’den gelsin, ister PKK’den ve PYD/YPG’den gelsin, Suriye topraklarındaki terör eylemlerini önlemek Suriye devletinin sorumluluğundadır. Ancak Suriye devletinin bu sorumluluğu yerine getirebilmesi için öncelikle Suriye devletinin egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygı duymak ve Suriye devletinin kendi topraklarında otoriteyi yeniden kurmasına olanak tanımak gerekmektedir. Bugün Suriye’deki otorite boşluğuna bağlı olarak yaşanan terör sorununun en temel nedeni, Suriye’nin bölünmüş ve parçalanmış olmasıdır. Bu bölünmenin ve parçalanmanın yolunu açan da ABD, AB ve Türkiye’deki AKP hükümetidir. “Arap Baharı” yalanıyla sunulan Arap ülkelerindeki İslamcı köktendinci ayaklanmalar desteklenmeseydi, Suriye’de bir otorite boşluğu yaşanmayacaktı, Adana Mutabakatı bağlamında, Suriye ve Türkiye, teröre karşı işbirliği yapıyor olacaklardı. AKP’nin, “Kendi halkına zulüm yapan Esad yönetimiyle uzlaşmayız” palavrasının hiçbir geçerliliği ve inandırıcılığı yoktur. Suudi Arabistan, Bahreyn, Sudan, Somali yönetimleri de kendi halklarına yıllarca zulüm yaptığı halde, AKP hükümeti buradaki yönetimlerle diplomatik ilişkilerini kesmedi. ABD’nin Irak’ı işgal operasyonunda bir milyonu aşkın Iraklı yaşamını yitirdi, ama AKP hükümeti ABD ile diplomatik ilişkilerini kesmediği gibi, aksine, bu operasyonun en önde gelen destekçilerinden birisi oldu. Çünkü AKP’ye göre, zulüm görenler “Müslüman Kardeşler” gibi İslamcı köktendinci örgütlerin üyeleri veya sempatizanları ise o zulüm özel ve öncelikli bir değer kazanır! Onun dışında gerçekleşen zulümler AKP’nin umurunda olmaz! Nitekim, “Özgür Suriye Ordusu” adlı oluşumu “Suriye Milli Ordusu” olarak pazarlamak da AKP’nin yalana dayalı propagandasından başka bir şey değildir. “ÖSO” adlı oluşumda yer alanların bir kısmı köktendinci terör örgütü El Nusra’nın uzantılarıdır, bir kısmı da paralı askerlerdir. Suriye’nin kuzeyindeki sözde “güvenli bölgelere” köktendinci şeriatçı örgütler ve onların sempatizanları yerleştirilecekse, bu Türkiye için güvenli bölge olmaktan çıkıp, güvensiz bir bölgeye dönüşecektir. Suriye sorununun, Suriye’deki terör sorunuyla birlikte çözülmesi için, Şam’daki Beşşar Esad yönetimi ile anlaşma sağlanması gerektiği görüşü, aynı zamanda, Rusya’nın ve İran’ın da görüşüdür. Buna karşı çıkan ise Türkiye’deki AKP hükümeti, ABD ve İsrail’dir. Türkiye, Astana sürecinde, Rusya ve İran’dan farklı bir tutum sergileyerek bu süreci yıllardır sabote etmektedir, bu süreçte, ABD’nin ve İsrail’in Truva atı işlevini görmektedir. AKP’nin Avrasyacı bir çizgide olduğu bir başka büyük yalandır. Rusya, Türkiye, İran arasında gerçekleşen Astana süreci toplantılarından sonra yapılan “Suriye’nin toprak bütünlüğünün desteklenmesi konusunda anlaşma sağladık” açıklamalarının hiçbir anlamı yoktur. Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğünün yolu Şanlıurfa’dan değil, Şam’dan geçmektedir! 14 EKİM 2019 SAYI: 34340 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:41 05:27 05:50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:06 12:56 16:02 06:50 12:41 15:50 07:11 13:04 17:12 Akşam 18:35 18:21 18:45 Yatsı 19:55 19:40 20:02 Kapıcılara kitapCHP’den bina görevlileri ve kapıcılara yönelik özel çalışma CHP tüm Türkiye genelinde dağıtılmak üzere bina görevlilerinin sosyal ve öz lük haklarıyla ilgili bilgileri içe ren bir kitapçık hazırladı. Seçim den önce kapıcılarla bir araya ge len CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kitapçıktaki su nuş yazısında sanatçı Kemal Sunal’ın “Ka pıcılar Kralı” filmi ne atıf yapması dik mahmut lıcalı kat çekti. CHP Halkla İlişkiler Genel Başkan Yardım cılığı tarafından Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla “Bina Görevlileri El Ki tabı” adlı kitapçık ile “Bina Görev lileri İçin 25 Soru 25 Cevap” adlı broşür hazırlandı. Söz konusu ki tapçık ve broşür tüm Türkiye ge nelinde dağıtılması için 81 il baş kanlığına gönderildi. Bina görevlilerinin özlük hak ları ile çeşitli yasalarda bina gö revlileri hakkındaki düzenleme lerle ilgili detaylı bilgilere yer ve rilen kitapçıkta, Kılıçdaroğlu’nun sunuş yazısı da yer aldı. Kılıçda roğlu, CHP’nin kurucu değerleri ve programında örgütlü toplumun de mokratik toplum olduğu inancıy la çalışanların evrensel ve anaya sal hakları olan çalışma, örgütlen me ve toplu pazarlık haklarına so nuna kadar değer veren, çalışan ların hak ve özgürlüklerinin geliş tirilmesi için mücadele etmiş bir parti olduğunu ifade etti. CHP’nin sosyal demokrasinin gereği olarak emeğin korunmasını, çalışanların hak ve özgürlüklerinin geliştiril mesini partinin temel amaçların dan biri olarak gördüğünü kayde den Kılıçdaroğlu, “Bu doğrultuda emeğin ve en korumasız kesimle rin temsilcisi olma, onların hak ve Kılıçdaroğlu’ndan taziye ziyareti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, trafik kazasında yaşamını yitiren Ankara Büyükşehir ve Elmadağ Belediye Meclisi üyesi Vahit Cansever’in ailesini ziyaret etti. Elmadağ ilçe sindeki taziye evine giden Kılıçdaroğlu, Cansever’in ailesine başsağlığı dileklerini iletti. CHP heyetinde, Levent Gök ve parti yöneticileri de yer aldı. l ANKARA/Cumhuriyet özgürlüklerini koruma da partimizin en öncelikli ilke ve politikasını oluşturmaktadır” diye konuştu. Kapıcılar Kralı’na atıf Bina görevlilerinin günlük hayatta çok yer aldığını, bütün apartman ve sitelerin birer bina görevlisi bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi: “Öyle ki bu meslek grubu televizyon dizilerine, filmlerine bile konu olmuştur. Öyle ki aranızda usta oyuncu Kemal Sunal’ın ‘Kapıcılar Kralı’ filmini izlemeyen yoktur. Ancak sabahları, daha biz uyanmadan ekmeğimizi, gazetemizi bize getiren, apartmanımızı temizleyen, bahçemizi sulayan, gece gündüz bizlere hizmet veren bina görevlilerimiz, diğer adlarıyla kapıcılarımızın ne yazık ki hak ve sorumlulukları çoğunlukla bilinmemektedir.” Söz konusu kitapçıkta bina görevlilerinin iş kanunundan doğan hakları, çalışma süreleri, izinleri, kıdem tazminatı, sosyal güvenlik kanunlarına göre haklarının ne olduğu ve diğer kanunlardan doğan haklarına ilişkin ayrıntılı bilgilere yer veriliyor. Kılıçdaroğlu, yenilenen İstanbul seçimi dolayısıyla düzenlediği kampanya kapsamında bina görevlileriyle bir araya gelerek onların sorunlarını dinlemiş, seçimlerin ardından göreve başlayan CHP’li belediye başkanlarına bina görevlileriyle görüşmeleri yönünde talimat vermişti. TAYAD’lı ailelerin yürüyüşüne müdahale TAYAD’lı ailelerin, çeşitli tarihlerde açlık grevine başlayan Grup Yorum üyeleri ve ölüm orucunda olan Mustafa Koçak için Kartal’dan Ankara’ya yapmak istedikleri yürüyüşe polis müdahale etti. Olayda 6 kişiyi gözaltına alındı. Kartal Meydanı’nda “Ölüm orucunda olan Mustafa Koçak ve aç lık grevinde olan Grup Yorum için Ankara’ya yürüyoruz” yazılı pankart açan TAYAD’lı aileler açıklama yapmak istedi. Gruba müdahale eden polis, açıklama yapılmasını engelleyerek 6 kişiyi gözaltına aldı. Müdahale sırasında konuşan TAYAD’lı aileler “İnsanlar dört duvar arasında günden güne eriyor. Gerçekten tehlikeli evrelere gelindi. Biz onların aileleri olarak tedirginiz ve evlatlarımızın talepleri yalnızca kendileri için değil. Adalet herkesin ihtiyacıdır. Bu yüzden sizler de memleketin aydın gazetecisi olarak lütfen adalet talebine ses olun” çağrısında bulundu. l İSTANBUL / Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sarp dağlarla çevrili vadi... Bir nota. 1 2/ Tanrıtanımaz... Özütleme sırasında 2 bir çözücü içinde elde edilen yağ çözel 3 tisi. 3/ Cıvataların altına yerleştirilen, ortası delik yuvarlak parça. 4/ Uçurum... Hatay ilinde bir ırmak. 5/ Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç. 6/ Geçinmek için gerekli olan şeylerin tümü... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. 7/ Bademden 4 5 6 7 8 yapılan şerbet. 8/ Hiçbir işe yaramadan 9 GAUGAME L A A FRO AVA L LEK AL İ ZE OM İ N A T P İ AN VAAZ D İMİ FA A PA T İ L AM SUNA NOR İ T RA F A LGAR 2 3 4 5 6 7 8 yok olma... İtici neden, güdü. 9/ Mehmet Eroğlu’nun bir romanı... Yunan rakısı. 9 YUKARIDAN AŞAĞIYA: Franz Kafka’nın bir romanı. 6/ Afrika’da bir ır 1/ İri fare... Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı. 2/ mak... Kedi ya da köpeğin ön ayağı. 7/ “Hiç şaşma Yapısına girdiği sözcüğe “kendi kendine” anlamı ka yan gibi işler durur kader” (Y.K. Beyatlı)... İskam tan yabancı önek... Ant içme, yemin etme. 3/ Yoksul bilde koz. 8/ Kuzu sesi... Erkek balığın tohumu... olmaktan duyulan korku. 4/ Muğla’nın bir ilçesi. 5/ Belirti, nişan. 9/ Kavuşma, birleşme. Putin’in üç hedefi A KP hükümetinin, başından itibaren büyük yanlışlıkla süren Suriye dış politikasındaki tek doğru taktiği, Rusya’nın uzattığı eli tutarak Astana Süreci’ne başlamasıydı. Ancak o süreç de Erdoğan’ın Esad karşıtlığını sürdürmesi nedeniyle sorunlu yürüyordu. Şimdi o “tek doğru taktik” de ciddi risk altında… AKP hükümetinin Barış Pınarı Harekâtı’nı Şam’a rağmen başlatması ve “Şam’la diyalog” çağrılarına kulak tıkayarak sürdürmesi, Astana İttifakı’nda ciddi sıkıntıya dönüşüyor. Aktif çekimser İran, net bir şekilde Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna askeri harekâtına karşı çıkıyor. Moskova ise Erdoğan’ın Trump’la “kısmi uzlaşısına” dayalı Barış Pınarı Harekâtı konusunda kendi çıkarları nedeniyle “aktif çekimser”. Moskova, Türkiye’nin askeri harekâtı ile Trump’ın Suriye’den askerlerini çekme kararını uygulayabilmesi arasında olumlu bir doğru orantı görüyor. Kremlin için Suriye’deki tüm sorunların en başında geleni ABD’nin Suriye’deki varlığıdır. Bu sorunu ortadan kaldıracak her gelişme, Moskova için değerli. Kremlin, ABD çekildikten sonra nasılsa işlerin daha kolay çözüleceğini öngörüyor. Bu hedefin gerçekleşmesi için de potansiyel riskleri baskılayarak Türkiye’nin askeri harekâtını şu denge üzerinde tutmaya çalışıyor: Şam’la diyaloğa zorlamak ve Trump’la kapsamlı bir işbirliğine dönüşmesini engellemek. Moskova’nın mesajları Kremlin ilk günden itibaren harekâta desteklerinin “her durumda Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması koşuluna bağlı olduğunu” belirtti. Zira Moskova, Ankara’nın sahadaki kimi uygulamalarının Astana Süreci’nde dile getirilen “Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasal birliğini savunma” sözüyle çeliştiğini dikkatle not ediyor. Aynı nedenle, Kremlin dışında, Rus parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi ile alt kanadı Duma’dan da Ankara’ya uyarılar geliyor: Örneğin Federasyon Konseyi’nin Dışişleri Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, “Türkiye’nin Suriye’ye başlattığı harekâtın bölgedeki durumu olumsuz etkileyeceğini” savunuyor. Örneğin Duma’nın Savunma Komitesi Başkanı Vladimir Şamanov, Moskova’nın “Kürt nüfusun çıkarlarını dikkate alacak” şekilde görüşme masası kurması gerektiğini savunuyor. Putin’den iki çıkış Putin, şimdi tüm bu çok parametreli denklemleri çözmek üzere taktik bir hamle başlatmış durumda. Putin bu amaçla harekâtın 3. ve 4. gününde ikisi birbiriyle ilintili iki mesaj verdi. Putin’in öncelikle verdiği mesaj, ABD’nin Türkiye’nin kucağına bıraktığı IŞİD sorunuyla ilgiliydi: “Türkiye’nin Suriye’deki harekâtı neticesinde esir alınmış olan IŞİD militanları kaçabilir, Ankara’nın bu durumu kontrolü altına alıp alamayacağı konusunda emin değilim.” Putin’in ikinci mesajı ise TSK’nin Suriye’deki varlığının hukuki durumuna ilişkindi: “Suriye topraklarında yasalara aykırı olarak bulunanlar bu bölgeyi terk etmeli ve bu tüm ülkeler için geçerli. Eğer Suriye’nin gelecekteki meşru yönetimi, ülkede Rus silahlı kuvvetlerinin bulunmasına gerek duymadığını açıklarsa, bu durum Rusya için de geçerli olacak.” Peki, Ankara’yı sıkıntıya sokacak bu açıklamalar ne anlama geliyor? Moskova çok açık bir şekilde Şam’la işbirliğine dayalı sürdürülmeyen askeri harekâtın hem sahada hem uluslararası hukuk alanında karşılaşacağı büyük zorluklara dikkat çekerek, Ankara’ya “Şam’la işbirliği”nin artık zorunlu olduğunu belirtiyor! Kremlin’in amacı Moskova, ABD’yi dışarıda tutacak bir süreci tesis edebilmek için üç yol belirlemiş durumda: 1. Ankara’yı Şam’la diyaloğa zorlayarak, ErdoğanTrump uzlaşmasını ortadan kaldırmak. 2. Şam ile PYD arasında diyalog başlatarak, harekât nedeniyle sorunlu hale gelen ABDPYD ilişkisini asgari seviyeye indirmek; ABD’nin Kürt kartını elinden almak. 3. Bu iki konuda ay sonuna kadar önemli bir gelişme sağlayarak Anayasa Komitesi toplantısını kararlaştırılan takvimde başlatabilmek. Kremlin, bu üç hedefi gerçekleştirmek üzere diplomatik girişimler başlatmış durumda. Kısacası sadece Ankara’dan değil, Moskova’dan, hatta Tahran’dan ve Bağdat’tan görünen ihtiyaç da aynı: Ankara’nın Şam’la işbirliğine “artık” girmesi! Çünkü tüm sorunların en sağlıklı çözümü buradan başlıyor!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle