17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 14 EKİM 2019 PAZARTESİ 11 ABD ile ılımlı ticariTrump’ınyaptırımtehditlerininTürkiyeABDticariilişkilerininasıletkileyeceğimerakkonusu iklim bozulur endişesi TABA AmCham Başkan Yardımcısı Süleyman Sanlı: Ticaretin çok farklı bir uzlaştırıcı, barıştırıcı, istihdam sağlayıcı, insanların ihtiyaçlarını gidereceği bir dili vardır. Türkiye ile ABD köklü müttefik. ABD ile girilen ılımlı ticari iklimi etkileyebilecek her türlü faktör bizi endişelendirir. ŞEHRİBAN KIRAÇ ABD ile yakalanan ılımlı ticari iklime Suriye operasyonu ve ABD Başkanı Doland Trump’ın açıklamaları gölge düşürmeye başladı. 2019’un temmuz sonunda iki ülke arasındaki ticaret hacmi 11.3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 2016’da iki ülke arasındaki ticaret hacmi 17.5 milyar dolarken geçen yıl bu miktar 20.7 milyar dolara çıktı, bu yıl sonunda ise 2425 milyar dolar beklentisi var. Geçen ayki G20 Liderler Zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump, iki ülkenin ticaret hacmi hedefini 100 milyar dolara çıkararak, karşılıklı ekonomik ilişkilerin çok daha ileriye taşınması yönündeki iradelerini ifade etmişlerdi. Ancak Suriye operasyonu sonrası Türkiye’ye dönük Başkan Trump’ın yaptırım tehdidi ve “Türkiye ekonomisini mahvederim” açıklamalarının gelecekte ticari ilişkileri nasıl etkileyeceği merak konusu oldu. İki köklü müttefik Türk Amerikan İş Adamları Derneği Amerikan Ticaret Odası Türkiye (TABA AmCham ) Başkan Yardımcısı Süleyman Sanlı “Şu anda sıcağı sıcağına konuşmak doğru olmaz. Söylemlerden çok eylemlere bakmak gerekiyor. Bizim temel amacımız sadece ekonomiyi konuşmak. Türkiye ile ABD arasında köklü bir müttefklik var” dedi. ABD ile girilen ılımlı ticari iklimi etkile EKONOMİ bacağı gelişmedi n Bu süreçte sizi en çok neler endişelendiriyor? ABD ile girilen ılımlı ticari iklimi etkileyebilecek her türlü faktör bizi endişelendirir. n Ticaret Bakanı Türkiye ile ABD arasında 75 milyar dolarlık bir ticaret hacmi olsun demişti ne kadar gerçekçi? G20 Zirvesinde Başkan Trump bunu 100 milyar dolara çıkardı. Türkiye ölçeğinden baktığınızda sanki sürrealist gibi duruyor bu rakam. Ama ABD’nin ticaret rakamlarına baktığımızda son derece olası. Çünkü 2.6 trilyon dolar ithalat yapan bir ülkeden bahsediyoruz. Bizim oraya yaptığımız ihracat 10 milyar dolar. ABD ile 60 yıla yakın stratejik ortağız, ticaret bacağımız maalesef gelişmiş değil. yebilecek her türlü faktörün kendilerini endişelendireceğini vurgulayan TABA AmCham Başkan Yardımcısı Süleyman Sanlı ile Türkiye ABD ticari ilişkilerini konuştuk. n Suriye operasyonu ile Türkiye ABD ticari ilişkileri nereye evrilir, Trump’ın açıklamaları iki ülke ticaretine darbe olur mu? Konular şu anda çok sıcak. Bizim temel amacımız sadece ekonomiyi konuşmaktır. Burada söylemlerden çok eyleme bakmak gerekiyor. Türkiye ile ABD köklü birer müttefik. Bu iki ülkenin önünü açacak tek şey ticarettir. n İki ülke arasındaki ticari ilişkilerden bahsedebilir misiniz, siyasi ilişkiler gerginken nasıl ticaret yapılabilecek? Dünyada ne kadar siyasi kriz olursa olsun insanlar birbirleriyle muhakkak, iki ülke çarpışırken bile ticaret yapabilmeyi becerebilmişler. Ticaretin çok farklı uzlaştırıcı barıştırıcı, istihdam sağlayıcı,insanların ihtiyaçlarını gidereceği bir dili vardır. ABD ile inişli çıkışlı ilişkilerimiz olağan. Çünkü artık dünya siyah beyaz değil. Eski gibi iki kutuplu dünya da yok. Diplomatların da ticaret erbaplarının da devletlerin de işi zorlaştı. Daha önce 2 boyutlu satranç oynanırken bugün her konuda 56 boyutlu oynanıyor. Örneğin Suriye krizinde farklı boyutlarda satranç oynamak zorunda kalıyoruz. Bugün birçok konuda ABD stratejik ortağımız. Stratejik ortaklık demekle ne anlaşılıyor? Her konuda anlaşma atılacak adımda da mutabık kalma gibi algılanıyor. Halbuki böyle değildir, önemli olan anafikirde birlikte hareket etmek. n Siyası çekişmeler ekonomiyi arka plana itmiyor mu? Ticaretin farklı bir dili var. Türkiye ile ABD ilişkilerinin çok gerginleştiği dönemde de dış ticaret artış eğilimindeydi. Onlar bilgisiz biz ilgisiziz TABA AmCham İcra Kurulu Başkanı Erdal Çakıcı da, “ABD keşfedileli yaklaşık 520 küsür yıl oldu, biz hâlâ keşfedemedik. En büyük problem bu; biz iş dünyası olarak ABD’yi tanımıyoruz” dedi. Çakıcı’nın açıklamaları şöyle: n İş insanları olarak ABD’de hangi konularda zorlanıyorsunuz? ABD ile yaptığımız ticaret birkaç eyaletle sınırlı. Asıl cazibe keşfedemediğimiz eyaletlerde. Vergisel avantaj çok. Özellikle makine sektöründe iş insanlarının sıkıntısı setifikasyon. Ülkemizin vermiş olduğu TSE belgesini ABD kabul etmiyor. Bu tarzdaki ürünü satabilmeniz için ABD yasalarına uygun sertifika almanız gerekiyor. Biz kurum olarak diyoruz ki bunu birlik halinde yapalım. ABD’de bazı standartlar var, yatırım yapan bir firmanın minimum 2 yıl dayanması gerekir. İş dünyası olarak Türkiye’de en büyük problemimiz, ileriye dönük planlarımızın olmaması. ABD ise yapılacak yatırımlarda minimum 510 yıllık ileriye dönük iş planlarınızın olması gerekiyor. Kötü bir durumda acil çıkış senaryolarınızın olması lazım. n Derneğinizin kaç üyesi var, neden başarısız oluyor Türk iş insanları? 1283 üyemiz var. 33 yıllık bir derneğiz. İstanbul, Ankara, Adana ve İzmir’de şubelerimiz var. New York, Chicago, Washington, Miami’de temsilciliklerimiz var. ABD’de yatırımların yoğunlaştığı belli bölgeler var mesela otomobil Detriot’ta Türk yatırımcılarımız yatırım için yanlış noktaları tercih edebiliyorlar. Biz ABD’ye yatırım yapacağımız zaman, işimize göre planlama yapmıyoruz, kendi yaşam standartlarımıza göre planlıyoruz. Turistlik olarak gidiyor Miami’ye orada yatırım yapabileceğini de zanediyor. n ABD’de kaç Türk şirketi ve burada kaç Amerikalı şirket var? Amerika’da 2 bin civarında Türk şirketi var. Aslında çok daha fazla. Ama ABD’ye gitmiş başarılı olmuş kişiler belli bir süre sonra vatandaşlığa geçiyor. Koç’un Sabancı’nın Borusan’ın yatırımları var. Ama KOBİ’lerin de orta ölçekli yatırımcıların da orada olması lazım. KOBİ’ler ABD’yi tanımak bilgi sahibi olmak zorun dalar. Biz bu hizmetlerin hepsini bedelsiz verebiliyoruz. Türkiye’de ise ABD’li 1700 civarında şirket var. n Ticaretin geliştirilmesi için neler yapılabilir? Markalaşmamız gerekiyor. ABD toplumunun Türkiye’yi tanıması gerekiyor. Türkiye hakkında hiçbir bilgisi yok. ABD Türkiye hakkında bilgisiz, biz de ilgisiziz. Siz istediğiniz kadar kaliteli ürün yapın toplumda talep görmüyorsa bir anlamı yok. n Niye ilgisizsiniz peki? Toplumları birleştirmiyoruz, bunu yapacak olan sivil toplum örgütleri ama bir arada değil. Biz ABD’ye tek bir ülke gözüyle bakıyoruz, 52 farklı eyaletten oluşan bir yapı. n Yabancılar Türkiye ile ilgili en çok neyi soruyorlar? Türkiye’yi hiç bilmeyen yatırımcı öncelikle güvenlikle ilgileniyor. Çünkü ABD basınında Türkiye anlatımı maalesef hiç hoş değil. Ama ülkeye gelip birkaç gün geçirdikten sonra güvenilir olduğunu söylüyorlar. İkinci endişeleri şu: Bizim siyasetle ilgili, her şeyin ona bağlı olduğu düşünülüyor. Çünkü kendi ülkesinde siyasetin hareket alanı belirli. Bu yılki ticaret hedefi 2425 milyar dolar Erdal Çakıcı Süleyman Sanlı Erdal Çakıcı ve Süleyman Sanlı Türkiye ABD ilişkileri ile ilgili Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gerçek potansiyeli yansıtmadığı vurgulandı. n Bu yıl iki ülke arasındaki ticaret hacmi nereye gelir? Bu yıl ticaret hacmi artış trendinde. Bu yılki hedef 2425 milyar dolar. n Krizle birlikte ABD’ye giden şirket sayısında artış var mı? Bir eğilim var, iç pazar risklerini aşmak için ihracata yönelmek zorunda zaten üreticilerimiz, en az cirosunun yüzde 50’si ihracat olmak zorundadır. n TABA AmCham olarak sizin hedefleriniz gelecekteki porojeleriniz neler? ABD’de lojistik merkezleri ve organize sanayi bölgeleri konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Türk ihracatçısının Amerika pazarında dağıtım kanallarına ulaşmasını sağlamamız şart. Bu büyük bir sorun. Malımızı taşıyacak uluslararası ölçekte globalde çok başarılı bir kargo şirketimiz yok. Ticarette söz sahibi olmak istiyorsak devasa ölçekte hızlı kargo şirketimiz olmalı. Annelere aylık 650 TL destek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile AB Delegasyonu, “Kurumsal Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi”ni hayata geçirecek. 060 aylık çocuk sahibi sigortalı çalışan kadınların yararlanabileceği projeyle, 10 bin 250 kadına her ay 650 lira civarında destek sağlanacak. Çocuklarını kreş, anaokulu veya gündüz bakımevine gönderen annelerin yararlanabileceği proje, Ankara, Antalya, Bursa, Elazığ, İstanbul, İzmir ve Malatya’da uygulanacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Projenin amacı, kadınların kayıtlı istihdamını desteklemek ve aileiş yaşamı dengesini güçlendirmek. Bakanlık olarak aile birliğini korumak ve güçlendirmek için bu tür projeleri yaygınlaştıracağız” diye konuştu. l Ekonomi Servisi TOBB’dan ‘Barış Pınarı’ muktubu Barış Pınarı Harekatı’nın uluslararası kurallara uygun ve meşru bir operasyon olduğunu dünyaya anlatmak üzere TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun imzasıyla hazırlanan mektup, 190 ülkedeki muadil iş kurumlarına ve 5 kıtadaki en büyük 7 iş örgütüne gönderilmeye başlandı Mektupta, harekâtın amacının hem ülke sınırlarının güvenliğini sağlamak hem de bölge ülkeleri için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmak olduğu belirtildi Mektup, Avrupa’da Eurochambers, Asya’da AsyaPasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonu, İslam Ticaret Sanayi Odası, Afrika’da Afrika Odalar Birliği’ne gönderilmeye başlandı. Çin’e ek tarife artışı ertelendi ABD, Çin’den ithal teknoloji ürünlerine getir larlık ürün kalemine getirilecek gümrük vergisi ar meyi planladığı tarife artışı tışının askıya aldığını du nı erteleme kararı aldı. Ta yurdu. raflar arasında yapılan an Trump, Çin’in Devlet Baş laşmaya göre Çin, ABD’den bakan Yardımcısı Lu Hı ön 4050 milyar dolarlık tarım cülüğündeki heyetle yürü ürünü ithal edecek. ABD tülen müzakerelerin ardın Başkanı Donald Trump bu dan Beyaz Saray’da yaptı nun “büyük vatansever çift ğı açıklamada, iki ülkenin çiler” için yapılan ABD tari vardığı anlaşma kapsamın hinin en büyük anlaşma da yıllık 250 milyar dolar sı olduğunu belirtti. lık ihracat kaleminde Trump, 15 Ekim’de ki gümrük vergilerini yürürlüğe girme yüzde 25’ten yüzde 30 si planlanan, çıkarmayı öngören tari Çin’den ithal fe artışının ertelenmesi edilen top ne karar verildiğini lam 250 belirtti. milyar do Donald Trump l Ekonomi Servisi ‘Canavarların zamanı’ Siyasi ve entelektüel yaşamının en verimli yıllarında, Antonio Gramsci, “Eski dünya ölüyor ve yenisi doğmakta zorlanıyor: Şimdi canavarların zamanıdır” diyordu. Savaş ve faşizm, kendini halkın iradesi, Tanrı’nın dünyadaki temsilcisi sanan “büyük” adamlar gibi canavarların… Dün ve bugün Gramsci’nin, 1920’lerde o saptamayı yaptığı yıllarda dünya ekonomisinde yapısal, kronik bir kriz vardı; teknolojik gelişmeler, özellikle ulaşım ve savaş sanayii alanlarında hızlanıyor, büyük güçler arası emperyalist rekabet sertleşiyor, kitlelerin son derecede haklı korkuları, öfkeleri, huzursuzlukları milliyetçilik üzerinden faşist hareketlerin, megaloman psikopatların yörüngesine girmeye başlıyordu. Birkaç yıl önce Lenin emperyalizmden, yeniden paylaşım savaşlarından, kapitalizmin son krizinden söz ediyordu. Kapitalizmin tıkandığı noktada artık “canavarların zamanıydı”… Son yıllarda, kapitalizmin merkezlerindeki kronik düşük ekonomik büyüme trendine; buna karşılık teknolojik gelişmelerin hızına; “Yeni faşizmin” yalnızca parlamenter sistem içinde değil, ırkçı, dinci terörle (fiziki ya da simgesel, bireysel ya da kurumsal) birlikte şekillenmeye başlamasına; büyük güçler arası ticari, teknolojik, jeopolitik rekabette vekâlet savaşlarına; bu savaşların yerinden söküp yollara döktüğü milyonlarca göçmene bakınca da Mark Twain’e hak vermemek elde değil. Yine “tarih kafiyeyle konuşuyor” hem de “tunç kafiye” ile… Eğer Financial Times gazetesinin başekonomisti Martin Wolf, bir yazısına Goebbels’ten alıntıyla başlıyorsa, aynı hafta The Economist, “gelişmiş kapitalist ülkelerde son otuz yıldır işleyen kurumsal yapı ve ekonomi yönetimi artık işlemiyor” diyorsa, gerçekten yine “canavarların zamanındayız” demektir. Goebbels ve diğer gariplikler Son yıllarda, birçok ülkede, yasama ve yargıyı etkisizleştirerek devletin kurumlarını, şiddet araçlarını kendine bağlayan, seçimleri manipüle eden, sonra da milli iradeyi temsil ettiğini söyleyerek kararnamelerle yönetmeyi çalışan, hatta muhalefetten kurtularak seçmenin tümünü kendi partisinde toplamayı hayal eden bir liderlik anlayışı, merkez ülkelere de ulaştı. ABD ve İngiltere’de liberal demokratik geleneklerin ve uygulamaların dışında olağanüstü politik refleksler ve taktikler sergileyen liderlikler, hayatlarında tek bir sosyalist düşünceye sahip olmamış, ana akım yazarlarının bile aklına faşizmi getiriyor. Geçen hafta Martin Wolf, Boris Johnson’un yasalara ve parlamentoya karşı düşmanca tavrının, halkı parlamentoya karşı kışkırtmasının etkilerine değinen yazısına şöyle başlıyordu: “Goebbels 1933’te şöyle diyordu: ‘Modern Alman devleti demokrasinin en yüksek biçimidir. Bu demokraside, halkın verdiği yetki ve hükümet, hiçbir biçimde parlamentonun müdahale etmesine, halkın iradesini yok saymasına olanak vermeden otoriter biçimde gerçekleşir’.” Cuma günü yayımlanan The Economist’te de “Dünya ekonomisinin garip yeni kuralları” başlıklı yazıda, 30 yıldır bildiğimiz kapitalizmin kurumlarının, ekonomi yönetim politikalarının artık işlemediğinden, ‘Thatcher’izmin (siz neoliberalizm olarak okuyunuz) çöküşünden yakınıyordu. Gerçekten de The Economist’ in aktardığı gibi, işsizlik oranları düşük, ama enflasyon hem de merkez bankalarının piyasalara 12+ trilyon dolarlık bir likidite enjekte etmiş olmasına karşın artmıyor; 15 trilyon dolar hacminde fon negatif verimli bonolarda yatıyor. Ekonomik büyüme yerlerde sürünüyor. Merkez bankalarının artık elinde ekonomiyi canlandıracak araç kalmadığına işaret eden The Economist, hükümetlerin, düşük faiz ortamında borçlanarak büyük çaplı kamu harcamalarına girişmesinin gerektiğini savunuyor; “Ekonomiyi yönetecek kurumlar, bugünün garip dünyasına uyacak biçimde yeniden yapılandırılmadır” diyerek bitiyor. Anlaşılan Economist, bir süredir vurguladığım “bir kriz yönetim modeli (neoliberalizm) tükendi, bir yenisi oluşmadan bu kapitalizm bu krizden çıkamaz” noktasına gelmiş. Bu da bizi, Gramsci’den aktardığım saptamaya getiriyor: “Şimdi canavarların zamanıdır.” Ya insanlık yine bu canavarlara yem olacak, ya da yeni bir dünya bu canavarlara karşı çıkanların ellerinde doğacak. Zorlu Enerji’den ABD’ye gaz türbini satışı Zorlu Enerji, Türkiye’de yaklaşık 20 yıl önce devreye aldığı ancak şu an verimsiz hale gelen gaz türbinlerini ABD’ye satıyor. Söz konusu türbinler ABD’de yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde yaşanabilecek ani aksaklıkları dengelemek amacıyla yedek santral olarak kullanılıyor. Zorlu Holding Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, “Bursa, Kayseri, Ankara, Yalova ve Lüleburgaz’da 370 megavat kapasiteli verimsiz gaz türbinlerimizin bir kısmını Amerika’ya sattık. Türbinlerin bir kısmını da gelecek aylarda satacağız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle