21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY 1113 EKİM 2019 PAZAR Yurtdışında da iş yokYılın ilk 9 ayında yurtdışına yollanan işçi sayısı yüzde 15 azalarak 14 bin 271 kişi oldu Ekonomik kriz, bölgesel siyasi sorunlar, yasal mevzuat gibi nedenlerle, Türkiye’den yurtdışına işçi gönderme son yıllarda sürekli azaldı. Ekonomik kriz yurtiçinde işsizliği artırırken, dünyadaki so ke ise yüzde 24.4 azalışla 1608 kişiye gerileyen Rusya oldu. Rusya’nın kendi runlar, siyasi ilişkilerde sorunları ve Türk müteah yaşanan sıkıntılar, mevzuat sorunları da yurtdışı is SERHAT ALİGİL hitlerin, özellikle yurtiçinde yaşadığı sıkıntılar süre tihdamı olumsuz etkiliyor. ci etkilemiş görünüyor. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verilerine göre yılın ilk 9 Körfez’de sıkıntı çok ayında yurtdışına yollanan iş Türkiye’nin bölgesel politi çi sayısı, geçen yılın aynı dö kalar açısından sorun yaşadı nemine göre yüzde 15 azalarak ğı ülkelere gönderilen işçiler 14 bin 271 kişiye düştü. Ayrıca de de önemli azalışlar var. Örne İŞKUR’un son 10 yıllık verileri ğin Kuveyt’e gönderilen işçi sa ne bakınca gönderilen işçi sayı yısı yüzde 60.7 azalışla 470’e, sında düzenli bir azalış yaşandı Umman’a gönderilen işçi sayısı ğı görülüyor. 2009 yılında yurt yüzde 63 düşüşle 118’e, Birleşik dışına gönderilen işçi sayısı 59 Arap Emirlikleri’ne gönderilen bin 479 kişiye kadar çıkarken, işçi sayısı yüzde 71 azalışa 103 bu sayı 2017’de 19 bin 834 kişi kişiye düştü. Ayrıca Cezayir’e ye kadar düştü. 2018 yılında ise gönderilen işçi sayısı yüzde 46.9 ancak 25 bin 75 kişi oldu. düşüşle 1143 kişiye, Katar’a Almanya’da artış var gönderilen işçi sayısı yüzde 51 azalışla 317 kişiye indi. İlişkile 2019 yılının ilk 9 aylık verile rin yeniden düzelme yolunda ol rine ülkeler açısından bakınca duğu Irak’a gönderilen işçi sayı en çok işçinin 1713 kişiyle Su sı ise yüzde 86.1 artışla 1135 ki udi Arabistan’a gönderildiği gö şiye çıktı. Türk girişimciler açı rülüyor. Ancak bu ülkeye gönde sından bir dönemin gözde ülke rilen işçi sayısı geçen yılın aynı si Türkmenistan’a gönderilen iş dönemine göre yüzde 6 azaldı. çi sayısı da yüzde 46.3 düşüşle En çok işçi gönderilen ikinci ül 151 kişi oldu. İsrail’e gönderilen ke yüzde 33.7 artışla 1628 kişi işçi sayısı ise yüzde 1528 arta nin gittiği Almanya, üçüncü ül rak 293 kişiye çıktı. Uzakdoğulu işçiye yöneldiler Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, Türk işçi sayısındaki azalmanın temelinde çalışma mevzuatı kapsamında karşılaşılan sorunlar yattığını belirtti. İşin yapıldığı ülkeler ile Türkiye’deki yükümlülüklerde ortaya çıkan tekrar ve mahkeme süreçlerindeki yorum farklılıklarının, iş yapan firmaları işin bitiminden yıllar sonra ve öngörülemeyen kıdem, ihbar tazminatları, fazla mesai ödemeleri gibi mali yüklerle baş başa bıraktığını belirten Yenigün, “Bu nedenle, firmalar artık ağırlıklı olarak çalışılan ülkeden veya Uzakdoğulu, Afrikalı işgücü istihdam etme yoluna gidiyor” dedi. 100 bine çıkabilir İstihdam edilen Türk işçi sayısının yeniden artışının “100 bin kişi”ye yaklaşması için TMB’nin önerileri arasın da İŞKUR’un “tip sözleşmeleri”nde iyileştirme yapması, uyuşmazlıklarındaki belirsizliklere açıklık getirecek yasal düzenleme yapılması, sigorta prim indirimi bulunuyor. Mithat Yenigün Burak Akkol Çocukların yeri okul ve parklar Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve TİSK Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı’nca, “Birlikte Mümkün Türkiye” sloganıyla düzenlen Ortak Paylaşım Forumu, dün Antalya’da başladı. Burada konuşan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akkol, ILO verilerine göre dünya genelinde 152 milyon çocuk işçinin olduğunu ve bu çocukların yarısının “tehlikeli” ve “çok tehlikeli” sınıfta yer alan işlerde çalıştırıldığını aktararak çocukların bulunması gerektiği yerin okullar ve parklar olduğunu vurguladı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise “Türkiye’de 100 işçiden sadece 7’si toplusözleşme hakkından yararlanıyor. Toplusözleşmenin kapsamının bu kadar dar olması sosyal diyaloğun önündeki en büyük engel” dedi. 618 firma 1211 üründe hile yaptı Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre, 618 firma 1211 parti üründe taklit ya da tağşiş yaptı. Laboratuvar sonucuyla elde edilen son tahlillere göre, alkollüalkolsüz içecekler, arıcılık ürünleri, baharat, bitki, çay ve kahve ürünleri, çikolata ve kako ürünleri, enerji içecekleri, kuruyemiş ve çerezler, meyve ve sebze işleme, şekerli mamuller, süt ve süt ürünlerinde hile yapıldığı görülüyor. Özellikle et ve bitkisel yağmargarin ürünlerindeki hileli marka listesi uzayıp gidiyor. Söz konusu hilelerin hangi markalarca, hangi illerde yapıldığına, bakanlığın internet sitesindeki ‘https://www.tarimorman.gov.tr/Lists/Duyuru/Attachments/1071/KamuoyuDuyuru Listesi.pdf’ linkinden ulaşılabilir. Öte yandan, bu ürünleri üreten firmalar, büyüklükleri ne olursa olsun yalnızca 18 bin TL ceza ödeyip, hileli üretime devam edebiliyor. ’Atatürk’teki iş jetleri için ihale Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Terminali işletimi yüzde 35 ciro payı muhammen bedel üzerinden açık ihale usulü ile kiraya çıkarıldı. Genel Havacılık Terminali’nde, yolcu terminalinden ayrı bir terminalde iş jetleri ya da hava taksi ruhsatıyla uçuş yapan işletmelere hizmet veriliyor. 31 Aralık 2020’ye kadar olan süreyi kapsayan kiralama ihalesi 24 Ekim’de. 41 genel bütçeli idare içerisinde sadece 8’i geçen yıla göre daha az harcama yaptı Tasarruf sözde kaldı Milli Saraylar tutumlu Harcaması düşen idarelerin ilk sırasında Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı var. Harcamaları yüzde 72.6 azalışla 80 milyon TL’den 21.9 milyon liraya geriledi. Gençlik ve Spor Bakanlığı ise harcamalarını yüzde 21.6 azaltarak 12.5 milyar TL’den 9.8 milyar TL’ye indirdi. Üçüncü sıradaki Tarım ve Orman Bakanlığı da yüzde 20.8 düşüşle harcamasını 23.6 mil yar TL’den, 18.7 milyar TL’ye indirdi. Öte yandan genel bütçeli idarelerin 2019 yılı ilk 6 aylık toplam harcaması yüzde 19.5 artarak 467.1 milyar TL’ye yükseldi. Başkanlığın raporunda, ayrıca bu yılsonuna ilişkin beklenti ve hedeflere de yer verildi. Buna göre, 960.9 milyar TL olarak öngörülen bütçe giderlerinin yılsonunda 992.3 mil yar TL, 117.3 milyar TL öngörülen faiz giderlerinin ise 103 milyar TL olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bütçede 880.3 milyar TL olarak hedeflenen gelirlerin 867.3 milyar TL; 756.4 milyar TL olarak hedeflenen vergi gelirlerinin ise 667.6 milyar TL olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Bütçenin yıl sonunda 125 milyar TL açık vermesi bekleniyor. MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin bütçe açığını kapatabilmek için “kamuda tasarruf” söylemi sözde kaldı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, kamu idarelerinin 2018 ve 2019 ile ilgili ilk 6 aylık bütçe giderlerini karşılaştırdı. Genel bütçe kapsamındaki toplam 41 kamu idaresinden sadece 7’si geçen yıla göre daha az harcama yaptı. Ticaret Bakanlığı’nın gideri ise aynı kaldı. Yüzde 17.5 arttı Geçen yılın ilk 6 ayında 1.5 milyar lira harcama yapan Cumhurbaşkanlığı, bu yılın aynı döneminde yüzde 17.5 artışla 1.8 milyar lira harcadı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçen yılın 6 ayında 4 milyar lira olan harcaması bu yılın aynı döneminde yüzde 24.8 artışla 5 milyar liraya çıktı. Oransal en fazla artış ise yüzde 63 ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda: 2.1 milyar liradan 3.5 milyar liraya çıktı. İkinci sırada yüzde 56.3’lük artışla TBMM geldi: Harcama 422.8 milyon liradan 660.8 milyon liraya çıktı. İçişleri Bakanlığı’nın harcaması da yüzde 53.5 artışla 4.1 milyar liradan 6.3 milyar liraya çıktı. l ANKARA İhracatçılara kredi desteği ING Türkiye, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) üyelerine sunduğu kredi paketini yeniledi. Buna göre, eşit taksitli kredi ile 12 ayda sabit Avro kredi faiz oranı yüzde 2.50’ye, 24 ayda yüzde 2.75’e, 36 ayda yüzde 2.95’e indi. İhracatçılar krediyi aylık ödemeli, 3 ayda bir ödemeli veya 6 ayda bir ödemeli olarak kullanabilecekler. Ek olarak, Avro bazlı rotatif ihracat kredisinde de faiz yüzde 1.85’e indi. 1 milyar Avro Tüm bu ihracat kredilerinde, faiz dışında ek komisyon ve masraf alınmazken, benzer şekilde dijital bankacılıkta EFT ve havale işlemlerinden de masraf alınmıyor. ING Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, bu protokol kapsamında son İsmail Gülle Pınar Abay 6 ayda bin ihracatçıya 500 milyon Avro’luk kaynak sağlandığını, yeni tesis edilen kredi limitinin de 1 milyar Avro seviyesinde olduğunu ifade etti. Toplantıya katılan TİM Başkanı İsmail Gülle de “Makro koşullarımızın düzelmesiyle, daha fazla ihracatçımızın bu protokolde sağlanan avantajlardan faydalanacağına, yapılan her ihracatın da ülke ekonomimize pozitif etki ile değişim sürecine ciddi katkı sunacağına inanıyorum” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi Enerji fiyatları üretim yapacak güç bırakmıyor TÜRKONFED: Zam yağmuru altında iş dünyasının üretim ve yatırım yapıp, istihdama destek olması zor. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Sanayinin üzerindeki enerji fiyatları baskısı, adeta Demokles’in kılıcı gibi... Ne yatırım, ne üretim, ne istihdam yaratacak güç bırakıyor. Zam yağmuru altında iş dünyasının üretmesi, yatırım yapması ve istihdama destek olması zor görünüyor” dedi. Reform gerekiyor Sürekli aynı yanlışı yaparak mutlak doğruya ulaşılmaya çalışıldığına dikkat çeken Turan, “Son 20 yılda, hizmetler ve inşaat sektörü odaklı bir büyüme gerçekleştirdik. Bunun sürdürülebilir olması mümkün değildi. İlk iki çeyrek büyüme rakamları da yapısal sorunlarımızı işaret ediyor. Bütçe tarafında sıkı mali disiplin dikkatli olmamız gereken alanların başında. Önümüzdeki günlerde detay lı bir yol haritasının paylaşılması ve hedeflerin takvime bağlanması, dengelenme sürecimize de destek olacaktır” diye konuştu. Turan, yapılması gereken bazı adımları şöyle özetledi: “Özel sek tör ve kamuda kurumsallaşma se viyesinin artırılması. Kurumlarımı zın bağımsızlığı kadar liyakate da yalı, şeffaf ve hesap verir bir yöne tim anlayışının tesis edil mesi. Verimlilik esaslı, yüksek teknoloji kulla nımı ile yüksek katma değerli üretim ve yine yüksek katma değerli markalı ihracat ile reka betçilik gücümüzün artı rılması. Eğitim ve yar gı başta olmak üze re yapısal ve eko nomik reformların hayata geçirilme si.” l Ekonomi Servisi Orhan Turan Üç enflasyon En “Yeni Ekonomi Programı” (YEP) geçen günlerde hayatımıza girdi. Girdi de ne oldu, başkalarından bir farkı mı var, yine aynı cümleleri duyduk, gördük diyebilirsiniz. Demeyin! Hedeflenen enflasyon adıyla, tüketici ve üretici enflasyonunun yanında, üçüncü bir enflasyonumuz var şimdi. Hafife almayalım bu yeni finansal ürünü, bu yeni enflasyonu... Cebimize örtülü bir vergi olarak etki edecek, gelir dağılımını bozacak, açıkçası tüm dengeleri değiştirecek bir etki alanına sahip olacak nitelikte... Nasıl mı olacak bu? Bunun yanıtı YEP’teki şu cümlede saklı: “Kamunun fiyat belirleme ve yönlendirme politikasına tabi belirli alanlarda, geçmiş enflasyon verisi yerine YEP’te yer alan enflasyon hedefleri dikkate alınacaktır.” Kısa ama etki alanı çok fazla olacak bir enflasyonla karşı karşıyayız! İsterseniz her birini ve doğurdukları sonuçları iredeleyelim! Birinci enflasyon: Kamunun enflasyonu Karar vericiler, kamu hizmetleri zamlarını Üretici Fiyat Endeksi’nde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı kapsamında yapar. Diğer bir deyişle, kamunun yönlendirdiği veya doğrudan ürettiği çay, şeker, ulaşım, sağlık, vergiler, enerji vb. hizmet ve ürünlerin fiyatlarına bu endekse göre artış yapılır. Örneğin 2018 yılı için bu oran yüzde 23.73 gerçekleşmiş, 2019 için beklediğimiz ÜFE artışı ise yüzde 22 civarında şekillenecek, 2020 yılında kamu zamları eğer düzenleme yapılmaz ise bu oran kullanılarak yapılacaktır. Şimdi bu oranı aklınızda tutun lütfen... İkinci enflasyon: Tüketicinin enflasyonu Ücret artışlarının temel alındığı bu enflasyon ise çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz politikasına dayalı ölçüm birimidir. Son dönemde “güvenilirliği” üzerinde kamuoyunun farklı düşüncelere sahip olduğu tüketici fiyat endeksi verileri, ücretlerin seviyesini belirleyen veri olarak karşımıza çıkıyor. Kamu çalışanları ücret düzenleme toplantılarının anlamsızlığını bir kenara bırakırsak, karar vericilerin belirledikleri ücret artışının enflasyondan düşük çıkması halinde ise aradaki farkın ücretlere yansıtıldığını görüyoruz... Görüyorduk ama artık görmeyeceğiz. YEP ile bundan vazgeçiliyor... Artık kamu çalışanları bu yöntemle değil de, YEP hedeflerinde belirtilen enflasyon oranlarına göre zam alacaklar. Nasıl mı? Şöyle... YEP kapsamında 2019 yılı için yüzde 12, 2020 için yüzde 8.5 ve 2021 yılı için yüzde 6 olarak hedeflenen enflasyon, ücretleri ve diğer hakların seviyesini belirleyen veriler olarak karşımıza çıkacak. Çalışanlar karar vericilerin bu enflasyon beklentilerine göre zam alacaklar, diğer bir deyişle... Üçüncü enflasyon: Halkın enflasyonu Hislere ve cüzdana dayalı en gerçekçi enflasyondur bu. Hiçbir endekslemeye, anketle veri toplamaya ve bunlara ağırlık vermeye gerek olmadan hesaplanan enflasyondur. Gelir gruplarına göre yıllık yüzde 30, 40 ve 50’lerden aşağı değildir oran. Son dönemde bu hislerin seviyesi ile resmi veriler arasında oluşan büyük farklar, hayatın ne kadar pahalı hale geldiğini gösteren “eş” göstergeler olmuştur. Sonuç Kamu, hayatımıza giren her tür veri toplama ve bunları açıklama konusunda tekel gücüne sahiptir. Enflasyon için de geçerlidir bu. Farklılaşan enflasyonları kullanarak uygulanan ücret ve fiyat politikaları ise tüm kesimleri etkileyen bir durum ortaya çıkarmaktadır. Kamu çalışanlarının ücret ayarlaması için düşük oranları kullanmak, kamunun ürün ve hizmetlerine ise daha yüksek enflasyon oranlarını uygulamak, karar vericilerin “dengelenme” diye tanımladıkları süreci rayından çıkaracak, yüksek kamu hizmet ve ürün fiyatları ile düşük ücretler arasındaki fark olan örtülü vergi ise gelir dağılımını bozacaktır. Bu arada, gelir dağılımı bozukluğunun ekonomik krizlerin baş nedenleri arasında olduğunu tekrar belirtmekte de yarar var. KISA... KISA... l Ticaret Bakanlığı’nın yeni İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliği’ne göre, “sadece metalla takviye edilmiş” şeklinde tanımlanan kauçuk ürünlerin ithalatında, kilogram başına 6 dolarlık gözetim uygulanacak. l ABD, Çin’den ithal teknoloji ürünlerine getirmeyi planladığı tarife artışını erteleme kararı aldı. 15 Ekim’de yürürlüğe girmesi planlanan tarife Çin’den ithal edilen 250 milyar dolarlık ürünü kapsıyordu. l ABD Merkez Bankası (FED), bankacılık sistemi rezervlerinin yeterli miktarda kalmasını sağlamak için 15 Ekim’den itibaren aylık yaklaşık 60 milyar dolarlık hazine tahvil alımı yapacağını duyurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle