21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 10 EKİM 2019 PERŞEMBE HABER/YORUM ‘Güvenli cep’ mutabakatı Erdoğan ile Trump’ın 6 Ekim Pazar gecesi telefon görüşmesinde vardıkları mutabakat, 57 Ağustos’ta askeri heyetler arasında yapılan üç günlük müzakerenin sonunda varılan “güvenli bölge” mutabakatının devamıdır.  Öyle olduğu için de Trump, 6 Ekim telefonunda, yanında Savunma Bakanı Mark Esper’i ve Genelkurmay Başkanı Org. Mark Milley’i bulundurmuş ve öyle olduğu için de kamuoyuna yapılan açıklamayı danışmanına bizzat kendisi yazdırmıştır. 7 Ağustos mutabakatı özetle Türk ordusunun 480 km. boyunca ve 510 km. derinliğince Suriye’ye girmesi ve bir güvenli bölge oluşturmasıydı. Türkiye bunu 30 km. derinliğe zorluyor ve denetimin Türk ordusunda olmasını şart koşuyordu. ABD ise pazarlığa açık derinliğin altındaki PKK/PYD/YPG bölgesinin güvenliğini planlıyor ve bu nedenle güvenli bölgede denetimi Türk ve Amerikan askerlerinin birlikte sağlamasını savunuyordu. Her iki taraf da ipleri koparmamak için 7 Ağustos mutabakatından geri adımlar atarak, 6 Ekim mutabakatında buluştular. 6 Ekim mutabakatı  6 Ekim mutabakatından çıkan kararlar şunlar: Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusuna operasyon yapacak; ABD bu operasyonun içinde olmayacak ve desteklemeyecek; ABD askerleri olası operasyon bölgesinden çekilecek; ABD’ye yük olan IŞİD’li tutuklular ve ailelerinin barındırıldığı kampların sorumluluğu Türkiye’de olacak; Erdoğan 13 Kasım’da Beyaz Saray’da Trump’la buluşacak.  Tabii varılan mutabakat, Trump’ın bölgeden çekilme isteğine karşı ABD’nin çıkarlarının orada bulunmaktan geçtiğini savunan kesimleri çok rahatsız etti. Trump’ın bu hamlesine ABD’de büyük tepkiler oldu.  Azil soruşturması baskısı altındaki Trump, sonrasında birkaç açıklamayla, örneğin operasyonun bir sınırının olduğunu ve o sınırın aşılması halinde Türkiye’ye “ekonomik sopa” gösterileceği tehdidini savurarak süreci dengelemeye çalıştı.  Ortada bir mutabakat olduğu için ve Trump’ın bu tehditleri bir denge arayışı nedeniyle yaptığı düşünüldüğünden, Saray’dan o açıklamalara ciddi tepki gösterilmedi maalesef! Yeni uzlaşma noktası 6 Ekim mutabakatı, başta da belirttiğimiz gibi, 7 Ağustos mutabakatının ardından her iki tarafın geri adımlarıyla vardıkları yeni ama kısmi bir uzlaşma noktasıdır.  Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un mutabakatın ardından Washington Post’ta yayımlanan “ABD’nin kazanımlarını korumak bizim çıkarımızadır” mesajlı, makalesi de bu yeni uzlaşma noktasıyla ilgilidir. Somut tablo artık şudur: ABD, Türkiye’nin operasyonunu ve desteklediği YPG kuvvetlerinin biraz daha güneye inmesini kabul ederek geri adım atmıştır. Türkiye ise 480 km. boyunca olmayan, birkaç noktadan yapılacak 30 km. derinlikli operasyonlara şimdilik razı olmuştur.  ABD, bu geri adımına karşılık IŞİD sorumluluğunu Türkiye’ye yıkma kârı elde etmiş ve hava sahasını kapatmak gibi zorluklarla TSK’yi “sınırlı” harekâta mecbur etmeyi hesaplamıştır.  Kısacası 6 Ağustos varılan “güvenli bölge” mutabakatının yerini, şimdi “güvenli cep” mutabakatı almıştır.  Bulanık siyasi hedef  Ancak pazarlıklar ve geri adımlar, üstelik ABD’nin PYD devleti inşa etme hedefi ile AKP’nin Suriye’den toprak kazanma hedefi, Türk ordusunun harekâtının siyasi hedefini bulanık hale getiriyor! Nedir siyasi hedef? PYD koridorunu dağıtmak mı? Yoksa sadece güvenli cepler oluşturmak mı? Hatta AKP’ye içeride siyasi bir kazanca dönüşecek bir toprak kazancı mı? Açık ve kesin değil! Üstelik IŞİD sorumluluğu gibi yeni yüklerle daha da bulanık hale geliyor.  Geçen hafta da belirtiğimiz gibi, “AKP’nin fetih niyeti, Türkiye’nin PKK koridoruna karşı haklı operasyonunu gölgeleme riski ve baltalama potansiyeli taşıyor!” AKP’nin şu noktada bile Esad karşıtlığını sürdürüyor olması, soruna yeni sorunlar ekleme riski doğuruyor. Hem bu risk nedeniyle hem de olası operasyonun ABD’yle kısmi uzlaşma içermesinden dolayı, Ankara’ya Moskova ve Tahran’dan “toprak bütünlüğüne” dikkat çeken uyarılar ve “operasyon yerine Şam’la diyalog” çağrıları geliyor. Sorunun en maliyetsiz çözümü hâlâ şu: Esad’la anlaşarak ve Ankara ile Şam arasındaki Adana Mutabakatı’nı yeniden uygulayarak ABD’nin PYD devletçiği hedefini ortadan kaldırmak! Bunun dışındaki çözüm girişimleri hem maliyetli hem ABD’ye “kazanımlarını koruma” şansı veriyor hem de Suriye’nin bölünmesi riskini artırıyor! 10 EKİM 2019 SAYI: 34336 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:38 05:23 05:47 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:02 12:56 16:06 06:46 12:41 15:52 07:08 13:04 16:16 Akşam 18:40 18:26 18:49 Yatsı 19:59 19:43 20:05 Araba kullanmak halkımızın genel yapısına pek uygun bir faaliyet değil. Hele ki yağmur yağdığında... Ülkemizde yollara çıkmak, harbe gitmek gibi bir şey! Trafik terörünü anlatırken, izninizle önce şehir içinden başlayalım! 17 yıldır pek olumlu hareketine denk gelemediğim AKP hükümeti, bu seneyi beni şaşırtarak “Yaya Önceliği Yılı” ilan etti. Normalde her ülkede “yayalara saygı” nefes almak gibi bir şeydir. Ülkemizde ise direksiyonun başına geçenler, aslında hepimizin birer yaya olduğunu unuturlar ve yollardan yürüyerek geçenleri ezilecek sinek gibi görürler. Yaya geçitleri ise onların gözünde yayaların cezalandırılacağı noktalardır. Babamdan öğrendiğim en önemli şeylerden biri, yayalara göstermemiz gereken saygıydı. Yalnız durmak değil, aynı zamanda zarif bir el hareketiyle “Buyurun geçebilirsiniz” demek... İtiraf edeyim, ben bunu yaptığımda insanların belki dörtte biri, güvenip geçemiyorlar. Magandaların seyir defteri Yaya geçitlerinde yayaya yol vermek resmen ustalık istiyor! Deli gibi arkanıza yapışarak hızlı kullanan sürücüler, siz durup yol vermeye çalışırken ya size bindirecek gibi olurlar, ya solunuzdan yayayı hiçe sayarak tıraşlayarak geçerler ya da yolu bu münasebetsiz nezaketle tıkadığınız için hırıltılı kornalar çalarlar! İki seçeneğiniz olur: ya arabadan inip “Nedir derdin, yayalar ölsün mü, sokağa mı çıkmasınlar” diye sakin bir sesle sormak ya da bu saygısız ile sonu karakolda bitecek bir kapışmaya girmek! Geçen cuma günü, Beşiktaş Stadı’nın önündeki yaya geçidinde ben her zamanki gibi yol verirken, 34 TBP 97 (Hıncal Ağabey gibi hissettim kendimi!) plakalı taksi, yol verdiğim yayanın önünü keserek umursamadan solumdan basıp geçti! lerce insanın yüreğini yakan kaç yeri doldurulmaz kaybı mız var acaba? Demokrasinin oturmadı ğı ülkemizde “çakar” kul lanma yasağı da hava da kalan bir duyurudur. Trafik terörü ve otoritelerin Siz bu baskıya boyun eğip sağa çekmezsiniz, o siyah makam arabasından korumalar inip sizi en azından taciz edebilir. “Çakar yasağı” ha acizliği beri, bu aleti kullanma imtiyazı verilen “istisnalar”ı da içeriyor! Peki insanın, arabanın içindekilerin yet Abdülkadir Günyaz, değerli bir sanat yazarımız. Etiler’de, karşıya geçerken “Herhalde kendini kovboy sanıyordu” dediği bir motosikletli onu ezip geçmiş, durmadan da kaçmış! Kafatasında kanama, travma, kırıklar derken Günyaz bir hafta ile atlatmış hastane süresini ve kurtulmuş. Başka motosikletli kovboylar da şehir içi bulvarlarda “aletlerini şaha kaldırarak” yaşamlarındaki kompleksleri topluma kusmakla meşguller... Aynen motosikletlileri taciz etmeyi bir yaşam tarzı haline getiren kimi taksiler ve kamyonlar gibi... Al birini vur ötekine! Ne şehir yolları motosikletlerin “rodeo” gösteri alanıdır, ne de motosikletliler diğer araçlardan daha az hakka sahip, beyinsizlerin saldırma hakkını kendilerinde gördükleri kurbanlardır! Ders verdiğim Altınbaş ki belgesini sorma ve kontrol etme şansı var mı? Geçiniz! Şehir içinde sürat yaparak turuncu, hatta kırmızı ışıkta geçenler, polisleri umursamadan üç araba yan yana park edip yolu tıkayanlar, hiçbir yol ağzında birbirlerine yol vermemeyi “erkeklik” veya “kadınlık” göstergesi sananlar, dar sokaklarda saatte 80’le gidenler, akar trafikte Fransızların “balık kuyruğu” dedikleri şekilde makas atarak trafiği birbirine katanlar, zincirleme kazaya sebep olanlar, Bağdat Caddesi’nde gece yarısı yarışanlar, hepsi kendilerini son derece dokunulmaz birer vahşi Batı haydutu hissediyorlar. Bu arada toplu suç işlemeyi kolay bir cezadan kaçış yöntemi olarak kabul edenler, “asker uğurlama” adı altında bir rezalete imza atarak büyük korna gürültüleriyle, polisleri de hiç umursamadan bütün kenti ta Üniversitesi’nde bir el ilanı gördüm: Moda Tasarım öğrencisi İrem Uzer, ciz ederek bazen de etrafı silah yağmuruna tutuyorlar. Bu arada “yol be hızla gelen arabanın çarpması so nimdisenindi” kavgasından ötürü, nucu yoğun bakıma alınmış. İrem arabasında bıçak, silah veya beyaz hastanede iki ay kalmış, tesadüfen bol sopasıyla gezen magandalar da, ölümden dönmüş. Kendisine çar hiçbir ciddi ceza almadıklarından ga pan “önemli aile” çocuğu, 16. vuku yet rahatlar! atından da hapse girmeden kurtul Tüm bunlara karşı ise otorite muş. Kazanın videosunu seyreder lerin alabildiği tek önlem alkol ve seniz ağlarsınız. Bunlar, şansın yar kimlik kontrolü yapmak! Pes! dımıyla canlı kalabilenler. Maalesef kaybettiklerimizin dökümüne ve ül ‘Azrailin büyükelçileri’ kemizde yarattıkları yıkıma hiç gir Uzun yolda, trafik polisi ve jan meyelim. Bu makaleyi okuyan bin darmanın neredeyse tek yaptık ları şey, yolun çok rahat olduğu ve sürat tahdidinin mantıksızca düşük olduğu yollarda pusu kurarak sürücülere ceza kesmek, yola sinir küpü olarak devam etmelerini sağlamak! Araçların rahatça 150 ile gidebilecekleri noktalara 90 limiti koymak, ceza kesmek için pratik bir yöntem olabilir ama trafik kazalarını azaltıcı bir önlem değil. Bugünkü teknolojik imkânlarla, bu demode yöntemler yerine, mesela saatte 150 ile giderek önündeki arabanın 3 metre arkasında seyreden ve cezaya davetiye çıkaran tacizcilere karşı bir önlem almayı başarsalar veya virajlarda birbirleriyle yarışan TIR’ları, kamyonları engelleyebilseler, uyuyan otobüs şoförlerinin önlemini alabilseler, saatte 200’le makas atarak herkesi taciz edenleri durdurabilseler, o zaman kazalarda ciddi bir düşüş yaratırlar. Yoksa olsa olsa Hazine’yi mutlu eden uyduruk hız ve limitte alkol cezalarıyla, kendilerini tatmin ötesine geçemezler ve ölümlü kazalar giderek artar. Lütfen bana kimse bürokratik yanıtlar vermeye kalkmasın: “Efendim bu bizim sorumluluk alanımız değil; her ilin valisinin, jandarmasının, il trafik polisinin sorunu...” Benim devletten beklediğim, hiçbir faydası olmayan ve kazaları durduramayan bu yöntemlerin dışına çıkarak, uydularla yolları kontrol etmek, özel araçların veya insanların bu magandaları o gün o yolda bulunacak ekiplere kolaylıkla şikâyet etmesi için özel hatlar oluşturmak ve kaza olmadan engelleyebilmeyi sağlamak! Vatandaşların sağlığını ve can güvenliğini hiçe sayarak her yerde serserice araba kullanmayı gösterişerkeklik ve mafyalık sendromları ile harmanlayanlar, acilen yeni metotlarla hak ettikleri büyük caydırıcı cezaları ağır şekilde bulmalılar! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] çavuşoğlu PAYLAŞımı Avazyan’a gözaltı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ailesine ait olduğu iddia edilen fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştığı için gözaltına alınan Arlet Natali Avazyan, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Arlet Natali Avazyan söz konusu fotoğrafı, “1988 Mevlüt Çavuşoğlu ve ailesi. Bakan Çavuşoğlu’nun babasının lakabı hırsız Kürt Osman, Erzurum Horasan’dan sürgünle gitmişler” notuyla paylaştı. Çavuşoğlu ve ailesinin paylaşım üzerine şikâyette bulunması ile Avazyan önceki gün gözaltına alındı. Avazyan, yapılan işlemlerin ardından dün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. l İç Politika ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çok çevik ve hızlı uçan bir kuş. 2/ Tanrıtanımaz... Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse. 3/ Akci 1 2 ğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses... Oyunda cezalı çocuk. 3 4/ Kale duvarlarında iç yanı geniş, 4 dış yanı dar delik... Duman lekesi. 5/ Muğla’nın bir ilçesi... Bir peygam 5 ber. 6/ Boks yapılan alan... Çok canlı renkleri olan bir papağan cinsi. 7/ Kalsiyum elementinin simgesi... Bodrum 6 7 ilçesinde, “tabiat parkı” kapsamına alınmış bir koy. 8/ Toprak, kum ve 8 saman elemeye yarayan iri delikli kal 9 bur... Üstü kapalı olarak anlatma. 9/ Teselli... Küçük mağara. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 P İ GME L E R 1/ Bir cins geyik. 2/ Bir gıda maddesi... Hz. 2 A L A MA S A T Muhammed’in aile üyelerine verilen ad. 3/ “Şirler 3 P İ RT İ KE E pençei kahrımda olurken / Beni bir gözleri ahuya ze 4 U S İ R O N İ K bun etti felek” (Yavuz Sultan Selim)... Tuzağa düşürülen 5 A T A M A N M İ şey. 4/ Gümüş elementinin simgesi... Hindularda dinsel 6 L İ G L İ V A R önder ya da öğretme 5/ Birçok Avrupa ordusunda mız 7 A R U S E K R O raklı süvarilere verilen ad... Unvan. 6/ Tantal elementi 8 R T E M Ş E V nin simgesi... Uzun tüylü bir süs köpeği. 7/ İngiltere’de 9 Ç İ T T U T A çok sevilen bir cins bira... Hinduların ilkbahar şenliği. 8/ Kitap getirmemiş peygamber... Bir takvim türü. 9/ Antalya ilinde bir yayla. BOZDAĞ’DAN YALANLAMA: ‘İftiradan ibaret’ TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, gazetemizde ve bazı internet haber sitelerinde yer alan iddiaların, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen bir kişinin iftiralarından ibaret olduğunu belirtti. Yaptığı yazılı açıklamada, “Aleviler işe alınmıyordu” başlığı ile verilen haber için Bozdağ, “Şahsımı ve kardeşimi hedef alan iddialar etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen bir kişinin iftiralarından ibarettir” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet M.S.G.S.Ü.’den almış olduğum 20151103025 No’lu kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. FATMA BİLGE SÖNMEZ M.S.G.S.Ü.’den almış olduğum 20151103024 No’lu kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. DÖNE AKBAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle