19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 6 Eylül 2018 2 kurtuluş arı haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: EMİNE BİLGET Unutulmaz eserlerin sahibi Timur Selçuk yarın akşam Most – Uniq Açıkhava Konserleri kapsamında sevenleriyle buluşacak 50Timur Selçuk’la yıl ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Naif, sevecen, sıcacık bir ses. 50 yıl, dile kolay. Ne çok anı, yapıt, konser... Unutulmaz eserlerin sahibi, Timur Selçuk yarın akşam Most – Uniq Açıkhava Konserleri kapsamında buluşacak sevenleriyle... Selçuk, “İspanyol Meyhanesi”, “Ayrılanlar İçin”, “Karantinalı Despina”nın da yer aldığı yaklaşık 25 parçanın yanı sıra babası Münir Nurettin Selçuk’un iki eserini de seslendirecek. Sonbaharda yeni bir albüm müjdesini veren Selçuk ile bugünü, dünü ve yarını konuştuk. n 50 yıllık sanat hayatınıza ne çok anı sığdırmışsınızdır? Neler değişti 50 yıl öncesinden bugüne? Hayalleriniz gerçek oldu mu? Peki umutlar yerini buldu mu? Öyle fazla bir hayalim, umudum yoktu. Hiçbir şey değişmedi. Çünkü babam müzisyen Münir Nurettin Selçuk ve annem tiyatro sanatçısı Şehime Erton çok önemli iki örnek. O bakımdan böyle büyük umutlarla bu işlere girilmeyeceğini onları takip ederek öğrendim. Sadece gerçekten bu işi yapmak istiyor musun, istemiyor musun ve bunu bir iş olarak değil bir soluk alma, bir yaşam biçimi, bir varoluş nedeni olarak yani doğanın, yaradanın sana verdiği yaşam armağınını paylaşarak, üreterek, zulme sessiz kalmadan böyle bir yaşam için var mısın, yok musun?... O bakımdan hiçbir şey değişmedi. ‘İyi ki ülkeme döndüm’ n Müzik hayatınızda ne değişti peki? Müzik anlamında da hiçbir şey değişmedi. Babacım Paris’teyken operadan teklif gelmiş, “Gel bizde çalış” demişler, babam kabul etmemiş. Onunla konuşurken “Oğlum niye kabul edeceğim benim kültürüm farklı, her şeyim farklı. Orada napacağım, gidip de onların operasını mı okuyacağım” derdi. Dolayısıyla bu bana çok büyük bir ders oldu. Kime hizmet edeceğim? 1011 yıl orada kaldıktan sonra geri döndüm. İki ayrı, Fransız firmasıyla çalıştım. “Ayrılanlar için” önce Fransızcası çık Konser için temmuzun ilk haftası çalışmaya başladığını belirten Timur Selçuk, “Artık evde gırgır geçiyorlar benimle. Kendi bestelerin, daha iki ay var konsere diye. Önce 14 Eylül’dü sonra 7 Eylül’e aldık konser tarihini. “İnsan iki ay önceden kendi şarkılarını bu kadar erken hazırlar mı?” diyorlar. Öyle bir sorumluluk duygum var benim, onu hiç kaybetmedim. Beni genç tutuyor” diyor. tı, sonra burada çıktı. Daha sonra “Bugün, Yarın, Daima” ikinci çalıştığım firmadan Fransızcaları çıktı. Yine sonra Türkiye’de Türkçeleri çıktı. O bakımdan kime hizmet edeceğim dedim ve döndüm. İyi ki de döndüm inan bana hiç pişman değilim. Çünkü yapacaklarımı ayağımın bastığı bu ülkenin kültüründen aldığım enerjiyle ancak yapabilirdim. Başka türlü yapamazdım hiçbir şey. n 50. yıl konserinde neler bekli yor hayranlarınızı? Eski şarkılar. Münir babayı da ana cağız tabii ki “Kalamış” ve “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın” ile. Finalde de “Kalamış”ı hep birlikte söyleyeceğiz. Ama benim şarkılarım ağırlıklı olacak. Diğer konserlerde Münir babaya daha çok öncelik tanıyorduk ama şimdi benim ile ilgili bir akşam, artık babacıktan izin aldık. Ama hiç söylemeden de olmaz. n Konserlerinizde yaptığınız uzun konuşmalarınız da ayrı bir keyif... Bu konserinizde eminim şarkı aralarında konuşacaksınız. Bir konu belirlediniz mi? Konuşmayı zaten çok severim. Şarkılar arasında seyirciden aldığım enerjiye göre konuşmalarım şekilleniyor. Çünkü konuşma hazırlarsam keyfi kaçar, tiyatro gibi olur o zaman. Annecim derdi, tamam metin ezberimizde ama o akşamki seyirci doğrultusunda metni tonlarken farklı tonlarız ya da bir sözcüğü çıkarırız gibi... Onun için duruma göre, evet benim çenem durmaz muhakkak konuşurum. ‘Heyecanım dik tutuyor’ n Timur Selçuk konsere nasıl hazırlanıyor? Mesela 50. yıl konserine ne zaman hazırlanmaya başladınız? 7 Eylül konseri için hazırlanmaya temmuzun ilk haftası başladım. Artık evde gırgır geçiyorlar benimle. Kendi bestelerin, daha iki ay var konsere diye. Önce 14 Eylül’dü sonra, 7 Eylül’e aldık konser tarihini. “İnsan iki ay önceden kendi şarkılarını bu kadar erken hazırlar mı?” diyorlar. Öyle bir sorumluluk duygum var benim, onu hiç kaybetmedim. Beni genç tutuyor. Heyecanım hiç bitmiyor. Ama güzel bir heyecan bu. Bana çelme takan bir heyecan değil. Dik tutan bir heyecan. ‘Hafif müzikle kalmadım’ n ‘50. yıl’ nasıl geliyor kulağınıza? 50. yıl bana bir garip geliyor. Gücümüz olduğu sürece, sesisimiz çıktığı sürece devam. Ders vermeye zaten devam ediyorum. Bilgilerimizi paylaşıyoruz. Bir de ben tiyatro, film, opera, senfonik, bale, müzikal... bir tek hafif müzikle kalmadım bu çok önemli. n Yeni projeler, belki bir albüm hazırlığı... Paris’te bestelediğim Nâzım Hikmet ve Orhan Veli müziklerim var. Fransızca ve Türkçe. Yanına notlar almışım: 1968 sabaha karşı 01.30 gibi. Piyano eşliğinde olacak ki şiir gölgelenmesin. Onlara sonbaharda başlıyorum. Yeni bir albüm yani 29 parça olacak. ‘AKIL, MANTIK, VİCDAN, DUYARLILIK...’ Timur Selçuk, Öznur Oğraş Çolak’ın sorularını yanıtladı. n 2015 yılında bir röportajınızda; “AKP seçimleri kazanırsa ülkeyi nasıl bir gelecek bekliyor” sorusuna “Dört nala bir afete doğru gidiyoruz” cevabını vermişsiniz. AKP seçimleri kazandı, ekonomi malum. Siz bir sanatçı olarak ülkenin son durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Yani ‘afete’ kaç kaldı? Sadece yönetimlerle ilgili getirilecek eleştirilerde akıl; yani eleştirdiğiniz konu hakkında yeterli bilgiye sahip misiniz? Altyapınız var mı? Diyelim ki ekonomi, yeterli bir bilginiz var mı? Eleştirdiğiniz yöneticilerin ekonomi ile ilgili birikimleri hakkında gerekli bilgiye sahip misiniz? Mantık; ne yapılması gerekirdi? 1923’ten bugüne ben hep 1938 derim Paşanın vefatından sonra. 1938’ten bugüne ülkeyi yönetmiş olanlar. Neleri yapmaları gerekirdi de yapmadılar. Vicdan; vicdanı da buraya katarım. Dolayısıyla bütün bu yapıl mamış olanların yükünü şu an Türkiye’yi dört nala sıkıntılara götürenlere yüklemek doğru olur mu? Ve son olarak ‘Duyarlılık’ katarım tüm bu söylediklerime ve derim ki söyleyeceğimiz eleştiriler, tabii yurttaş olarak eleştireceğiz. Bu insanlara, hangi iktidar olursa olsun, desteklemiş olan, oy vermiş olan, ya da aileleri oy vermiş olanları kırmayacak incitmeyecek biçimde olmalı çünkü onların hepsi bizim kardeşlerimiz. Hal böyle olunca... Bütün bunları toplayınca akıl, mantık, vicdan, duyarlılık; nasıl sunacağız ben hep ‘ölçü ve edep’ biçiminde derim. O zaman okuyan eleştirdiğimiz kardeşlerimiz de olsa, doğru söylüyor adam derler. Ben bunları zaman içinde öğrendim 50 hatta 60 yaşımdan sonra, dolayısıyla doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum. n Şu an sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz? Tabii ki sıkıntılı günler yaşıyo ruz. Ama sıkıntılı günleri bir tek yöneticilerimize mi aktaracağız, yoksa kim seçti ya bu kardeşlerimizi, ben hep kardeşlerimiz derim çünkü doğru yaklaşım budur. Fikirlerini paylaşmasak da, oy vermemiş olsak da kardeşlerimiz, biz seçtik bitti. Silah zoruyla mı aldılar. Dolayısıyla bizim sorumluluk payımız nedir? İleriye dönük kendimizle ilgili bir hesaplaşma sürecine girmiş akıl, mantık vicdan, duyarılılık bunların ışığında nasıl bir oy ya da destek veya eleştiri, ne yapmamız lazım ki, eğer eleştiriyorsak ve iyi bir yerde değiliz diyorsak daha ilerisine gidebilelim. Bu da galiba yılların getirdiği bir olgunluk. n Gazete okuyor musunuz? Çok az. Haberlere bakarım. Cumhuriyet ve Sözcü okurum. Ama baştan sona okuyamam artık. O baştan sona okuma sabrım kalmamış. Genellikle takip ederim. Bir de Hürriyet gazetesine bakarım. Bazen hiç aklıma gelmeyecek şeyleri görürüm. Yaşasın liçili efuli! Hürriyet Gazetesi Demirören Grubu’na satıldıktan sonra Genel Yayın Yönetmeni yapılan Vahap Munyar, 3 Eylül tarihli yazısında, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği resmi kabuldeki yiyecek ve içecek listesini açıkladı. “Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde), Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde), Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde), Orman Meyveli Special, Bahçe Naneli Limonata, Taze Sıkılmış Portakal, Taze Sıkılmış Greyfurt, Taze Sıkılmış Havuç, Taze Sıkılmış Elma. Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş.” Yazıya göre, bu listeyi kendisine açıklayan görevli, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin maketinin bulunduğu masayı işaret ederek şöyle demiş: “Bunu, ‘Milletin evinden ikram’ gibi bir konsept olarak düşündük...” Bu cümledeki “milletin evinden” ifadesi elbette tartışmalı... Ama ziyafetin masraflarının “milletin cebinden” karşılandığı açık! HHH Sanıyorum, bizim uluslararası ödüllü sanatçımız Musa Kart, “Tek Adam Yönetimi”ni anlatmak için bir karikatür yapsaydı, “Milletin Evi” yazan bir mekânda, nadide yiyecek ve içeceklerle dolu olan sofranın başındaki kodamanları, ağızlarının suyu akarak seyreden ve bu arada ceplerindeki paralar bu mekâna doğru kanatlanarak uçmakta olan, yoksul insanları çizerdi. HHH Türkiye’nin ağır bir ekonomik ve hukuksal krizde olduğu açık: İktidarın kötü politikalarıyla zaten ciddi bir darboğaza girmiş olan ekonomi, 24 Haziran’da Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Türk Lirası’nın neredeyse yüzde 50’ye varan ağır bir değer kaybıyla, iyice dibe vurdu! Bu arada hukuk ve adalette de kriz devam ediyor: Bir yıldır hapis yatan ve hâlâ hakkında iddianame yazılmamış olan tutuklular var. Yeni doğum yapmış kadınlar bebekleriyle birlikte içeri atılıyor. Seyahat acentesini veya pizzacıyı ya da parke döşemecisini aramak, terör örgütü bağlamında işlenen suç için delil sayılabiliyor. Erdoğan’ın “Al Papazı ver Papazı” diye açıkça pazarlık ettiği bir konuda, sözüm ona bağımsız yargının tek yetkili olduğu söylenebiliyor. HHH Bu ortamda açıklanan yukardaki ziyafet menüsü insanın aklına Tevfik Fikret’in ünlü şiirini getiriyor! DİREN ŞİİR... DİREN MİZAH: YAŞASIN LİÇİLİ EFULİ! ‘Bilgi Üniversitesi el değiştirdi’ iddiası Bilgi Üniversitesi’nin Vakıf hisselerinin Can Holding’e devredildiği iddia edildi. Okul yönetimi ‘’Bu konuda açıklamamız yok’’ derken, üniversiteyi satın aldığı iddia edilen Can Holding, Doğubayazıtlı iki kardeşe ait. Cemal Can ve Kemal Can’ın sahibi olduğu Can Holding’in benzin istasyonları, otelleri, hastanesi bulunuyor. Bilgi Üniversitesi Türkiye’nin dördüncü, İstanbul’un ise ikinci vakıf üniversitesi olarak 7 Haziran 1996 tarihinde kuruldu. Üniversite resmi olarak kurulduğu tarihten önce, 1994 yılında İstanbul School of International Studies (ISIS), Portsmouth University ve London School of Economics ile ortaklaşa İşletme, Ekonomi, Uluslararası İlişkiler ve LSE Ekonomi bölümleri ile öğretime başladı. Üniversitenin yüzde 50’si 2006 yılında Amerikalı eğitim şirketi Laureate Education’a satılmıştı. Üniversite, Kuştepe, Dolapdere ve Alibeyköy Silahtarağa’da bulunan santralistanbul ve Kozyatağı Kampusu olmak üzere kent merkezinde 4 kampusta öğretim veriyor. l Eğitim Servisi Altyazı’da ‘2001: Bir Uzay Macerası’ var Altyazı Sinema Dergisi’nin eylül ayı sayısı yayımlandı. Dergi 186’ncı sayısında kapağını Stanley Kubrick imzalı bilimkurgu klasiği “2001: Bir Uzay Macerası’na (2001: A Space Odyssey)” filmine ayırdı. Filmin 50. yılı özel sekiz yazıdan oluşan kapsamlı bir dosyayla kutlandı. Dergide ayrıca “Transit”, “Western”, “Karanlıkla Karşı Karşıya” filmlerinin eleştirileri bulunuyor. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle