19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Eylül 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Devlet kemer sıkacak yurttaş hasta olacak YEP ile sosyal güvenlikte 10.1 milyar TL tasarruf sağlanacak. Bu nedenle sağlıkta eşitsizlik artacak. Tıbbi hizmetlere, tıbbi sarf ve medikal malzemelere, ilaca erişim zorlaşacak Yeni Ekonomik Programda (YEP) yapılacağı bildi lendirme sistemi, sağlık çalışanı emek değerinin düşürülmesi, göçmenle rilen tasarrufun yani ke rin güvencesiz ve ucuz iş mer sıkmanın 2019 yılı gücü statüsü ile birlikte içinde toplam bedeli 60 milyar TL. Bunun 10.1 ŞEHRİBAN KIRAÇ kapsama dahil edilmesi. 4 Genel Sağlık Sigor milyar TL’si sosyal gü tası: Sosyal Sigorta Siste venlikten olacak. mi yeniden düzenlenecek. Genel Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Sigortası’na ek olarak va (SGK) vatandaşların hastalık, iş tandaşın cebinden tamamlayıcı sizlik, sakatlık, ölüm ve analık ve destekleyici sağlık sigortası halinde korunmasını sağlamak ile bireysel emeklilik sistemin la, emekli aylıklarını ve sağlık de ‘otomatikzorunlu katılım’, harcamalarını ödemekle yüküm özel sağlık sigortaları geliştirile lü. 2017 SGK gelirlerinin yakla cek, emekli maaşları düşürüle şık yüzde 72’sini prim gelirleri, cek, kıdem tazimatı yeniden ya yüzde 18’ini devlet katkısı, yüz pılandırılacak. de 10’unu ise faiz, gayrimenkul 4 Sağlık Uygulama Tebliği ve faturalı ödemeleri oluşturdu. (SUT): SGK, mali disiplinin ko Kurumun giderlerinin ise yüz runması gerekçesiyle SUT ile de 67’sini emekli aylıkları, yüz sağlayacağı sağlık hizmetlerinin de 25’ini sağlık giderleri, yüz finansmanına ek kaynak olarak de 8’ini ek ödeme, faturalı öde katılım payı ve ilave ücret ile va meler ve diğer giderler meyda tandaşın cebini adres göstere na getirdi. SGK’nin, emekli ay cek. İlave ücret, vakıf üniversite lıklarını ve sağlık harcamalarını si ile özel sağlık kurum ve kuru ödemekle yükümlü iken neler luşlarına SUT’taki bedelin yüzde den tasarruf yapacağı ise kafala 200’üne kadar ödendiği için fi rı karıştırdı. yat artışları da en çok yurttaşın İlaca ulaşmak zor cebini vuracak. 4 Performans Sistemi: He İzmir Tabip Odası’dan Dr. Er kimler için, daha çok hasta mu gün Demir ve İstanbul Tabip ayene etmeyi, daha fazla ameli Odası’ndan Dr. Güray Kılıç’ın yat ve girişimsel işlem yapma araştırmasına göre, Maliye ve yı adeta zorunluluk haline geti Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın ren, hastaları “puan ve ilave üc açıkladığı YEP’te belirtilen hu rete’’ dönüştüren ücretlendirme suslardan biri olan SGK’nin ta modeline geçiliyor. Tanı/tedavi sarruf yapması, kıdem tazmina süreci bilimsel uygulamalar ye tı, emekli maaşlarının ödenme rine ‘performans’ ilkelerine göre sinde ve yurttaşın sağlık hizme yapılacak. tinden yararlanmasında kısıtla 4 Sağlık işletmeleri: Sağ malar getirilmesine, sağlık hiz lık işletmelerinde gelirleri artır metini alırken cepten ödediği mak, giderleri azaltmak için ar katılım payı ve ilave ücretlerin tık güvenli/etkin olan uygulama artırılmasına, yaşamsal öneme ve tıbbi malzeme yerine, ucuz sahip ithal ilaçlara ulaşılamama ve kârlı olanın tercih edilmesi sına, sağlık çalışanının emek de isteniyor. ğerinin düşürülmesine neden 4 İlaç: Şu an 600’e yakın ilaç olacak. Sosyal güvenlikte tasar piyasada zor bulunurken 101 ruf sağlanması için şu adımlar ilaç ise piyasada bulunamamak atılacak: ta. Yakın zamanda SGK tarafın 4 Çalışma Yaşamı: İş güven dan bedeli ödenecek ilaç liste cesinin kaldırılması, performan sinde pasiflenen ve çıkarılan ilaç sa göre esnek çalışma ve ücret sayısının artacağı beklenmeli. SGK’de 301 milyarlık açık Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç’a göre, AKP hükümeti döneminde (20032017) SGK’nin gelir gideri arasındaki dengesizlik kronik hale gelmiş ve parmak hesabı ile toplam 301 milyar TL ‘açık’ oluştu. SGK finansman açığının tarihi zirve yap ması işçiler, emekliler, sağlık hizmetine gereksinimi olanlar ve sağlık işletmeleri açısından sıkıntılı günlerin geleceğine işaret ediyor. Haziran 2018 verilerine göre, sosyal güvenlik kapsamında toplam 79 milyon 597 bin kişi bulunuyor. Bunların 22 mil yon 360 bini aktif çalışan, 12 milyon 407 bini aylık alan emekliler, 34 milyon 881 bini bakmakla yükümlü tutulanlar, 8 milyon 130 bini GSS primi devlet tarafından ve 1 milyon 816 bini ise GSS primi kendileri tarafından ödeyenlerden oluşuyor. Mevduatta not düştü Roberto Azevedo DTÖ: Bu savaşın kazananı olmaz Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Direktörü Roberto Azevedo, olası bir ticaret savaşının küresel büyüme üzerinde ciddi etkileri olacağını ve bu senaryoda kazananın olmayacağını söyledi. Almanya başkenti Berlin’de Çin ve ABD arasındaki artan ticari gerilimlere ilişkin bir etkinlikte konuşan Azevedo, “Uyarı ışıkları yanıyor. Artan gerilimler istikrar, istihdam ve bugün gördüğümüz küresel büyüme için büyük bir tehdit oluşturuyor” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Deutsche Bank’a sıkı denetim var Alman Finans Hizmetleri Denetleme Dairesi (BaFin) para aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede Deutsche Bank’ı sıkı denetim altına aldı. BaFin Deutsche Bank’tan “yasadışı bankacılık işlemlerine karşı daha sıkı güvenlik önlemleri alınmasını ve itina sorumluluğu kurallarına riayet edilmesini” istedi. BaFin bu amaçla Deutsche Bank’ın merkezine özel görevli gönderdi. Bafin’in açıklamasında kara para aklamayla mücadelede ilk kez böyle bir uygulamaya başvurulduğu belirtildi. Açıklamada uygulamanın önleyici nitelikte olduğu ve bankanın suç işlediğine dair herhangi bir bulguya rastlanmadığına yer verildi. l Ekonomi Servisi Moody’s Türk bankalarının mevduat notunu indirdi. Kurumlarda zayıflama olduğunu belirten kuruluşa göre, politik ortam öngörülemez hale geldi Stres testleri başladı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankalarda mali bünye tespit çalışması ve stres testlerini başlattı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen hafta Yeni Ekonomi Programı’nı açıklarken, bankaların güncel yapılarını tespit etmek için pazartesi günü mali bünye değerlendirme çalışmalarını başlatacaklarını açıklamıştı. Bloomberg HT’nin dört üst düzey banka yöneticisinden edindiği bilgilere göre, BDDK’nin cuma günü bankalara yazı göndererek, bankalardan dönemsel olarak yaptıkları stres testlerini istediği ve bankaların istenen çalışmaları önceki gün gönderdiği öğrenildi. BDDK’nın portföy kalitesi, sermaye yeterlilik rasyoları ve likidite gibi başlıkları içeren stres testlerinin incelenmesi sonucunda daha detaylı ve banka bazlı adımlara yöneleceği ifade ediliyor. TL’deki değer kaybı, özel sektörden gelen kredi yeniden yapılandırma başvuruları ve dış finansman maliyetlerindeki artış nedeniyle bankacılık sektörüne ilişkin kaygılar artmış durumda. l Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsi banka mevduatları için ülke tavanı notunu B1’den B2’ye indirdi. Moody’s alınan bu kararın Türkiye’nin Ba3 olan kredi notuna etkisi bulunmadığını belirtti. Moody’s kararda “Döviz mevduat tavanını azaltma kararının, hükümetin Türkiye’nin döviz rezervlerini korumak, döviz cinsi mevduatların çekilmesini önlemek için müdahalede bulunma riskinin arttığı yönündeki görüşünü yansıtıyor” denildi. Alınan kararın ayrıca, Türkiye’nin kurum larında devam eden zayıflamayı ve giderek artan şekilde öngörülemez hale gelen politika ortamını yansıttığını belirten Moody’s, “Hükümetin, mevduat sahiplerinin kendi döviz mevduatlarına erişimlerini sınırlaması riski, hükümetin kendi borçları nedeniyle temerrüde düşmesi riskinden daha yüksek” değerlendirmesini yaptı. Tek başına 17 Ağustos’la biten haftada bankalardaki döviz mevduat hesaplarında 7.5 milyar dolarlık azalış dikkat çekmiş, hükümet döviz mevduatlarının faiz getirisinden yapılan vergi kesintisini düşürmüştü. l Ekonomi Servisi ‘Desteğe hazırız’ Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bankacılık sektöründe son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle ihtiyaç oluşması durumunda hükümetin gereken desteği vermeye hazır olduğunu söyledi. Albayrak, New York’ta Amerikan ve Türk iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Borç yükü nedeniyle özel sektör ve bankalarda kriz sinyalleri gelirken Albayrak “Her şeyi hesaba kattığımızda, Türkiye kamu, hanehalkı ya da özel sektör borçları noktasında spesifik hiçbir sorunla karşı karşıya değildir” dedi. Enflasyonun yüzde 20’yi aşması ve ekonominin son çeyrekte daralması beklenirken Albayrak ayrıca, “Türkiye, makroekonomik göstergeler noktasında çok rahat” diye konuştu. Berat Albayrak ekonomi 11 Küresel kapitalist sistemin çözümsüzlüğü Küresel kapitalizmin 21. yüzyıldaki önemli dönemeçlerinden birisi olarak işin otomasyonu ve robotlaşmaya dayalı üretim biçimlerinin yaygınlaşması gösteriliyor. Bu dönüşüm “sanayi 4.0” gibi dijital sözcük oyunlarıyla betimlenirken aslında sanki salt teknolojik bir ilerleme öyküsünden ibaretmişçesine ele alınıyor. Oysa, bir sosyal ilişki olarak teknoloji, kuşkusuz, işgücünün niteliği ve iş süreçlerinin toplumsal örgütlenmesi bakımından son derece derin etkileri de beraberinde dönüştürecek. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün öngörülerine göre sanayi sektörlerinde yoğunlaşması beklenen robot kullanımı ve otomasyona dayalı üretim biçimleri önümüzdeki yüzyılda sanayide çalışanların en az yüzde 40’ını olumsuz etkileyecek; onlarca iş sahası, yerini robotların düzenleyeceği iş süreçlerine bırakacak. McKinsey Küresel Enstitüsü’nün araştırmacıları ise otomasyonun ve yapay zekâ ile donatılmış robotların sanayide yaygınlaşması sonucunda 2030 yılına değin 400 milyon istihdam kaybının yaşanacağını vurgulamaktalar. (*) McKinsey yazarlarına göre bu rakam küresel işgücü arzının yüzde 14’üne ulaşmakta. Daha dar bir çerçevede, iş sahaları açısından baktığımızda söz konusu beklenen istihdam kayıplarının, fiziksel ve kol emeğine dayalı işlerde yüzde 14, temel algılamalara dayalı işlerde ise yüzde 15 düzeyinde olacağı öngörülmekte. Diğer yandan teknolojik ilerlemeye bağlı olarak emeğin üretkenliğinde beklenen artışlar bir dizi “yeni” iş sahasının da gelişebileceğini muştuluyor. McKinsey’in araştırmacıları önümüzdeki on beş yılda “teknoloji ve adaptasyona dayalı beceriler” gerektiren işlerde istihdam artışlarının yüzde 55; genel anlamda niceliksel işlerdeki isithdam kazanımlarının yüzde 24 düzeyinde olmasının beklendiğini öne sürüyorlar. Küresel toplamda otomasyon ve yapay zekâya dayalı iş süreçlerinde beklenen verimlilik artışları yeni istihdam kazanımlarını uyaracak ve buna bağlı işgücü talebi de 555 milyon kişiye ulaşacak. Ancak, burada büyük bir ancak uyarısını yapmak gerekiyor. Teknolojik ilerlemenin yeni iş sahaları ve ek istihdam talebi yaratması beklenmesine karşın, bu olanağın çoğunlukla doğrudan “teknolojiyi üreten ülkelerce” üleştirileceğinin altını çizmek gerekiyor. Dış borçlanmaya (veya arazi rantlarına ya da kamu mallarının elden çıkarılmasına) dayanarak sürdürülen teknoloji ve enerji ithalatçısı “takipçi” ülkelerin bu tarihsel olanaktan yararlanması, kuşkusuz, öyle sanıldığı gibi kolay olmayacak. Bütün bu dönüşümlerin anahtar sözcüğü ise “işgücünün eğitimi”. Hemen her kesimin dilinde olan bu tılsımlı sözcük “sanayi 4.O” büyüsünün de ayrılmaz parçası. Gerçekten de “yeni” iş sahalarına uyum sürecinde işgücünün niteliğinin dönüştürülmesi, eğitilmesi ve yeni teknolojiler ile donatılması ciddi eğitim yatırımlarından geçiyor. Oysa eğitimin sıradanlaştırıldığı ve ticarileştirildiği bir dünyada eğitimde fırsat eşitliği artık çok gerilerde kalmış bir sosyal olanak olarak duruyor. Onun yerine kapitalizmin tüm eğitim ve sosyal altyapı maliyetlerini bireyselleştirdiği ve işçinin eğitim ve teknolojik donanımının kendi sorumluluğunda olduğu acımasız rekabetçi bir birikim rejimine doğru evrildiğini gözlemekteyiz. Nitekim vasıflı / eğitimli ve vasıfsız / düşük eğitimli işlere bağlı olarak yaratılan ücret eşitsizliğinin 21. yüzyılda kapitalist birikim rejiminin karılaşacağı en büyük sorunların başında geleceğini öngörmek yanlış olamayacak. İşgücünün eğitimine ayrılan kamu kaynakları ise bu dönüşümü sağlayabilecek düzeylerin çok gerisinde kalıyor. OECD verileri işgücünün eğitimine ayrılan kamu kaynaklarının OECD üyesi ülkelerin milli gelirlerinin ancak yüzde 2’ler düzeyinde, neredeyse ihmal edilebilir bir boyutta seyrettiğini dile getiriyor. Aşağıdaki tablo belli başlı ülkelerde işgücünün eğitimi diye anılan kamu yatırım harcamalarının nasıl da bastırılmakta olduğunu bir çırpıda özetliyor. OECD verileri bir sosyal hak olarak işgücü eğitiminin, “mali disiplin”, “bütçe açıklarının azaltılması”, veya “kamuda tasarruf” gibi sözcükler aracılığıyla, nasıl da içi boş siyasi bir söylenceye dönüştürülmekte olduğunu belgeliyor. Bu koşullar altında, 21. yüzyılın ilk yarısına kalmadan gerçekleşeceği savlanan yeni sanayileşme tasarımlarının öngörülen işsizlik, sosyal dışlanma ve eşitsizlik sorunlarını küresel kapitalist sistemin çözebileceğini bekliyor musunuz? Bu konuya önümüzdeki hafta, Türkiye’yi de içererek, devam etmek arzusundayım. (*) McKinsey Global Institute, “AI, automation, and the future of work: Ten things to solve for”, Temmuz 2018. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle