18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 3 Ağustos 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Yargı top çeviriyorBERBEROĞLU’NUN TUTUKLULUĞUNU ANAYASAYA UYGUN BULAN AYM, YARGITAY’I İŞARET ETTİ Anayasa Mahkemesi (AYM) MİT TIR’larına ilişkin görüntülerin yayımlanma sı davasında 5 yıl 10 ay hapis ceza sı verilerek tutuklanan CHP İstan bul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun yaptığı bireysel baş vuruyu reddetti. AYM, Berberoğlu’nun tutuk lanmasının, ‘hakkın da mahkemece hüküm verildiği için’ anayasa ALİCAN ULUDAĞ ya uygun olduğuna, bu nedenle seçilme hakkının ihlal edilmediğine hükmetti. Yüksek Mahkeme, CHP’li vekilin 24 Haziran’da yeniden seçil mesinin hükümle birlikte uygula nan tutukluluğunun devamına engel teşkil edip etmediği konusunda ise topu Yargıtay’a attı. Bir yıl sonra karar MİT TIR’larına ilişkin görüntüleri Can Dündar’a verdiği iddiasıyla hakkında dava açılan CHP Milletvekili Berberoğlu, 14 Haziran 2017 günü “siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle de Berberoğlu’nun tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, Berberoğlu’nun eyleminin “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” olduğuna hükmederek cezayı 5 yıl 10 aya indirmişti. Bu süreçte Berberoğlu’nun avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Berberoğlu, 24 Haziran seçimlerinde de yeniden milletvekili seçildi. Anayasa Mahkemesi, başvurudan yaklaşık bir yıl sonra Berberoğlu’nun dosyasını görüşerek karara bağladı. ‘Dayanaktan yoksun’ 18 Temmuz’da alınan karar, dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Karara göre AYM, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ile “seçilme hakkı”nın ihlal edildiği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu. Kararda, “Somut olayda başvurucunun ilk derece mahkemesince mahkumiyet hükmü ile birlikte verilen tutuklama kararı uyarınca hürriyetinden mahkum kalmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal ettiği iddiası, tutuklamanın anayasanın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ‘mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi’ kapsamında olması nedeniyle açıkça dayanaktan yoksun görülerek kabul edilemez bulunmuştur” denildi. Tutukluluğun devamı AYM, Berberoğlu’nun 24 Haziran’da yeniden milletvekili seçilmesiyle yasama dokunulmazlığına yeniden kavuştuğu şikâyetiyle ilgili de topu Yargıtay’a şöyle attı: “Başvurucu bireysel başvurudan sonra 24 Haziran seçimlerinde CHP’den İstanbul Milletvekili olarak seçilmiş ise de başvurucunun yeniden milletvekili seçilmesine ilişkin olgunun hükümle birlikte uygulanan tutukluluğunun devamına engel teşkil edip etmediğinin öncelikle olağan başvurucu yollarında derece mahkemelerince incelenmesi, bireysel başvurunun ikincilik niteliğinin bir gereğidir. Başvurucunun yeniden milletvekili seçilmesi olgusuna bağlı olarak tahliye talebinde bulunduktan ve buna ilişkin olağan başvuru yollarını tükettikten sonra usulüne uygun olarak bireysel başvuruda bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge başvuru dosyasında bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucunun yeniden milletvekili seçilmesinin hükümle birlikte uygulanan tutukluluğunun devamına engel oluşturup oluşturmadığının bu aşamada incelenmesi mümkün değildir. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mahkumiyet hükmü ile birlikte verilen tutuklama kararı üzerine tutulması yönünden bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurucunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.” ‘Seçilme hakkı ihlali yok’ Yüksek mahkeme, CHP Milletvekili Berberoğlu’nun hükümle birlikte verilen tutuklama kararının seçilme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkin olarak ihlalin bulunmadığının açık olduğunu kaydetti. l ANKARA CHP’li Enis Berberoğlu’nun bireysel başvurusunu reddeden AYM, yeniden seçilmiş olmasının, vekilin tutukluluğuna engel teşkil edip etmeyeceği konusundaki kararı Yargıtay’a bıraktı ZAMAN AYARLI ADALET Enis Berberoğlu AYM’nin bu kararı verdiği 18 Temmuz’dan bir gün sonra Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Berberoğlu’nun yasama dokunulmazlığı olduğu gerekçesiyle yargılamasının durdurulması tale bini, anayasanın geçici 20. maddesi uyarınca reddetmişti. Bunun üzeri ne avukatlar, bu karara itiraz etmişti. Gözler şimdi, 17. Ceza Dairesi’nin ne karar vereceğine çevrildi. 17. Daire, dokunulmazlık gerekçesiyle yargılamayı durdurma ve tahliye kararı verirse Berberoğlu özgürlüğüne kavuşacak. Ancak daire, itirazı reddederse, “yeniden milletve kili seçilmesi” yönünden AYM’ye başvuru yapılabilecek. Berberoğlu’nun avukatı Yiğit Acar, adalet beklentilerinin Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nde olduğunu ifade ederek “17’nin anayasayı, Meclis’in iradesini, demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını koruyacağına yürekten inanıyorum” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Oya Berberoğlu, ziyaretin ardın dan gazetecilerin sorularını ya nıtladı. OYA Berberoğlu harekete geçiyor Ceza Dairesi’ne Enis Berberoğlu için yargılamanın durdurulması ve tahli Oya Berberoğlu’nun, ziyarette, eşinin şimlerde bulunacağını söylediği ifa ye için yapılan itiraz da beklenirken, durumu ile ilgili kamuoyu oluşturmak de edildi. Berberoğlu’nun gerekirse Kılıçdaroğlu’nun Oya Berberoğlu’na için önümüzdeki hafta Ankara’da olaca Meclis Başkanı Binali Yıldırım ve Mec “Her türlü girişim sizin hakkınızdır. ğını Kılıçdaroğlu’na aktardığı öğrenildi. lis’teki siyasi partilerin genel başkan Parti olarak her zaman sizin ve Enis Bu kapsamda Oya Berberoğlu’nun Ana larından randevu talep edebileceği Berberoğlu’nun yanınızdayız” karşılığını yasa Mahkemesi ve Yargıtay’da giri ni söylediği dile getirildi. Yargıtay 17. verdiği ifade edildi. ‘Bayramda evde olsun’ CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, OYA BERBEROĞLU’NU ZİYARET ETTİ ALİ AÇAR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Maltepe Cezaevinde tutuklu bulunan İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu’nu Yeşilköy’deki evinde ziyaret etti. Kemal Kılıçdaroğlu ziyaretten sonra yaptığı açıklamada, “Umuyoruz bayram öncesi 17. Ceza Dairesi hukuka uygun bir karar alır ve Enis Bey evine dönmüş olur” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu dün İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ile birlikte tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu’nun ziyaret etti. Görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu ve Oya Berberoğlu kısa bir açıklama yaptı. Eşiyle en son 15 gün önce görüştüğünü belirten Oya Berberoğlu, “Önümüzdeki hafta Yargıtay’ın vereceği karara her şeyimi odakladığım için onu bekliyorum. Umarım Enis’in içeride üçün cü bayramı olmaz. Kurban Bayramı öncesi Yargıtay’dan adil bir sonuç bekliyorum. İnşallah tahliyesi olacak diye bekliyorum. Hak, hukuk, adalet diyorum. 15 gün önce görüştük ama artık görüş yok. Biz de görüşemiyoruz” dedi. ‘Şartlar değişti’ Kemal Kılıçdaroğlu da Berberoğlu’nun tutukluluğuyla ilgili olarak, “Enis Bey’in yeniden milletvekili seçilmesiyle aslında yeni bir sayfa açılmış durumda. Parlamentonun bu konudaki iradesi Anayasa Komisyonu Başkanı tarafından da, değişik hukukçular tarafından da dile getirildi. Enis Bey’in serbest bırakılması gerekiyor milletvekili olduğu için. Parlamento’ya gelip yemin etmesi gerekiyor”dedi. Berberoğlu’nun tutukluluğunun demokrasi sorunu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Olay bir Enis Berberoğlu olayı olmaktan da çıkmış, olay bir demokrasi sorunu olmuştur. Ya sama organının iradesinin yargı organı tarafından yok sayılması asla kabul edilemez. Güçler ayrılığı ilkesine de aykırıdır zaten bu. Umuyor ve diliyoruz ki 17. Ceza Dairesi yargının hatasını düzeltir ve sorun büyük anlamda çözülmüş olur. Geçici maddeyi siz nasıl sürekli kılarsınız” ifadelerini kullandı. ‘Çoğunluk varsa kurultay yapılır’ Muhaliflerin imza toplamasına ilişkin bir soruya ise Kılıçdaroğlu, “Partinin iç politikasıyla ilgili hiç konuşmadım. Çoğunluk varsa kurultay yapılır, çoğunluk yoksa yapılmaz. Bunun çok yoğun olarak tartışılmasını da doğru bulmuyorum. Ülkenin bu kadar derdi varken, sorunu varken partide kurultay olacak mı, olmayacak mı? Yeterli sayı varsa olur. Hiç kimseye kırgın değilim, kızgın değilim, pişman değilim” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ÇGD MEDYA RAPORU İLK DEFA MECLİS’TE AÇIKLANDI ‘Kelepçelerini çıkarın’ Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2018’in ikinci üç aylık medya raporunu yayımladı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve ÇGD Genel Başkanı Can Güleryüzlü’nün kamuoyuyla paylaştığı raporda, medyada yaşanan işten çıkarmalar, gazetecilere yönelik gözaltılar ve tutuklamalar, ilke ihlalleri ve hedef göstermelere yer verildi. TBMM’de düzenlenen basın açıklamasında konuşan CHP’li Çakırözer, Anayasa Mahkemesi’nin 414 gündür tutuklu olan İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun yaptığı başvuruyu reddetmesine tepki gösterdi. Çakırözer, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce tutuklu milletvekili Mustafa Balbay’ın ‘siyasi ve temsil hakkını engellediği’ yönünde verdiği kararı hatırlatarak, “AYM’nin milletvekilimiz Enis Berberoğlu için verdiği açıkca dayanaktan yoksun kararı daha ön ce tutuklu Mustafa Balbay hakkında verdiği karar ile tamamen çelişmektedir. Taban tabana zıt bir karardır. Bu karar AYM’nin kendisini inkârıdır ve tarafsızlığını da gölge düşürmektedir. Berberoğlu derhal özgür bırakılmalı ve bu hukuk ayıbı ortadan kaldırılmalıdır” diye konuştu. Konuşmasında, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü önündeki engellere değinen Çakırözer, anayasada güvence altına alınmasına rağmen basının özgürlüğünün sadece sözde var olduğunu belirtti. Türkiye’de sadece gazetecilik yaptığı için hapiste olan insan sayısının dünyada en yüksek olan sayı olduğunu vurgulayan Çakırözer, “Hapsedilmese bile ceza alan, hakkında ceza ve tazminat davaları açılan gazeteci sayısı son derece yüksek. Bugün 144 gazeteci özgürlüğünden mahkum. 315 gazeteci binlerce yıl hapis istemiyle yargılanıyor” dedi. ‘Okuyuculara saldırı’ ÇGD Başkanı Güleryüzlü ise, “Geçmişte tek tek haberler sorunken şimdi yayın politikaları sorun haline gelmiştir. Okuyuculara yönelik saldırılar başlamıştır. Mahkemeler gazetecilere çifte standart uygulamaktadır. Bizler bunu kabul etmiyoruz ve ‘Gazeteciliğe dönük saldırılara karşı artık hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır’ diyoruz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet haber 5 Kim kimi idare ediyor? A BD ile yaşanan Brunson krizi giderek daha karmaşık hale geliyor. ABD’nin yaptırımları uygulamaya başlamasıyla yeni bir aşamaya gelindi. Olayın arka planı, nasıl geliştiği ve nereye varacağı konusunda çeşitli yorumlar dile getiriliyor. Herkesin mutabık kaldığı, ikna olduğu bir hikâye yok henüz. Fakat hadisenin gidişatı, birilerinin özel olarak yaratılmış çözümsüzlüğe yatırım yaptığını düşündürecek işaretler taşıyor. Anlaşılan kısa olmayan bir süre ve etkileri hesapları aşabilecek bir mesele olarak gündemi işgal etmeye devam edecek. Bu bitse bile yenileri gelecek. Olayın diplomatik, hukuki, siyasal, ekonomik veçheleri ve her birinin karmaşık detayları var. Bu yüzden olup bitenler sadece görünmeyen tarafları açısından değil, görünür yönleriyle de kolay tarif edilemiyor. Yeterince karmaşık olan bu meselede, en belirleyici olmasa da, etkisi azımsanmayacak bir de üslup faktörü öne çıkıyor. Aslında, benzer başka meselelerde ve uzunca bir süredir yaşanan pek çok hadisede, bildik bir iktidar algısının ve ideolojik saptırmanın yarattığı bu yönetim üslubunun izlerine rastlıyoruz. Erdoğan’ın şahsında somutlanan ve yandaşları tarafından onun kişilik özelliklerine de bağlanarak “reisçilik” haline gelen bir eğilimce desteklenen bir üslup bu. Bazen kurnaz bir tacir gibi, bazen inatçı bir katılıkla, bazen diklenerek, bazen eğilerek ama daima sonuç alabileceğine inanılan bir üslup. Erdoğan’ın kendisinin de kuvvetle inandığı, yakın çevresini de giderek bu imana göre biçimlendirdiği bir ruh hali yönetiyor bu üslubu. Bu ruh hali, Londra’ya gidip finansçıları kendi tuhaf faiz politikasına ikna edebileceğini düşündüren sonuçsuz bir özgüven üretiyor. Bu üslubun, onu besleyen ruh halinin ve etrafında oluşan destek çemberinin merkezindeki anahtar, “yönetebilme becerisi”. Zaman zaman zorlu rakiplerin karşısında “baş etme” haline dönüşen, kimi zaman küçümsenen düşmanlara “gücünü gösterme” kılığına bürünen, bazen fırsatçılık kokan pazarlıkçılıkla zuhur eden bir “idare edebilirlik”. “Ben hallederim”, “Reis üstesinden gelir” hali. İdeolojik çarpıtmalarla bezeli koyu bir hamasetle desteklenen “nizam verebilme”, “hizaya sokma”, “haddini bildirme” imalarının arkasında saklı yüksek bir “uyumlanma” becerisi ve pazarlık gücü iddiası. Sağ zihniyet dünyasında, popüler liderlerin “idare edebilme yeteneği”, temsil ve etkinlik açısından özel bir önem taşır. Bu konuda en çarpıcı değerlendirme Abdullah Gül’ün hocası olarak bilinen Prof. Sebahattin Zaim’in ünlü sözüdür: “Özal bizdendir, onları idare etmeye çalışıyor. Demirel onlardandır, bizi idare etmeye çalışıyor.” (*) Zaim’in bu sözle işaret ettiği “onlar” ağırlıklı olarak devlete hâkim olan seçkinci bürokratik kadro ve kısmen de Batı merkezli dünya sistemidir. “Biz” dediği ise, milliyetçimuhafazakâr kalabalık veya “yerlimilli” olanlar. Erdoğan bu denklemde, Özal ve Demirel’den biraz daha ileri gitti, herkesi (iki tarafı da) idare edebilme iddiasına oturdu. AKP’nin başarılı bir iktidar projesi olarak ortaya çıkmasında da, herkesi idare etme iddiası belirleyiciydi. “Beni kullanabilirsiniz” davetkârlığı ve buna karşılık verilen yüksek destek “onlar” tarafını idare edebileceğini gösteriyordu. Yakın dönemde, başta Ortadoğu olmak üzere pek çok alanda oluşan dengesiz zemin ve muhatapların aşırı esnekliği, “idare” imkânlarını uzattı. İdare edilen diğer taraftaki destekçi yüzde elli açısından durumu da, seçim sonuçlarından zaten izliyoruz. Erdoğan’ın yaratabildiği başarı algısında hâlâ en önemli faktör olan, “idare edebilirlik” ve kabul ettirdiği üslup, hem yeni şartlar açısından, hem de kullanım yeteneği bakımından biraz zayıflamış görünüyor. Erdoğan’ın Sebahattin Zaim’in işaret ettiği “bizi” idare etme açısından krizlerin sağladığı avantajları kullanabileceğini düşünenler var. Ama aynı üsluba yakın “onları” idare etmekte giderek daha fazla zorluk yaşanıyor. İdare edilebilme becerisi, biraz da bunu kabullenen tarafların çıkarları veya çaresizlikleriyle biçimleniyor. (*) Cereyanlar, Türkiye’de Siyasi İdeolojiler. Tanıl Bora. İletişim Yayınları 2017. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle