24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 3 Temmuz 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ Ateş utandı ateş olduğunaSİYASİLER VE STK’ler SİVAS’TA KATLEDİLEN 33 CANI YAYIMLADIKLARI MESAJLARLA ANDI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Sivas Katliamı, toplumsal ayrıştırma ve kutuplaşmanın nasıl sonuçlar yarattığının acı bir örneğidir. Aynı acıların bu topraklarda bir daha yaşanmaması dileğiyle, yitip giden canlarımızı saygıyla anıyorum.” n CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce: “Geçmişi değiştirmek mümkün değil ama birlik ve beraberlik içinde huzurlu ve mutlu bir gelecek kurmak bizim elimizde. Yaşadığımız büyük acılardan ders alarak, hepimizin Türkiye’sini yeniden inşa edeceğiz. Bu inançla, Madımak’ta kaybettiğimiz canları rahmet ve saygıyla anıyorum.” n HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: “Ateş utandı ateş olduğuna; anıları önünde saygıyla eğiliyorum.” n CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan: “Madımak’ın ateşi sadece yüreklerimizi yakmakla kalmasın. Toplumsal barış, uzlaşma ve huzuru inşa etmenin adımını tutuştursun. Hatıranız hep insanlığın altın sayfasında yer alacak.” n Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin De mirtaş: “Faşizmin kurumsallaşmaya başladığı bu günlerde, geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak için tek bir adımın atılmayacağını da biliyoruz. Ancak adalet için, eşitlik ve özgürlük için mücadele etmekten vazgeçecek de değiliz.” n HDP: Alevi toplumu kendi kültürüne ve kimliğine sahip çıkmaktan dolayı hep ayrımcılığa uğradı, türlü saldırılarla karşı karşıya kaldı. Sivas Katliamı’nı yapan zihniyetle bugün iktidarda olan zihniyet arasında büyük benzerlikler vardır.” n HDK: “Faillerin ve destekçilerinin yargılanıp mahkum edilmesi insanlığın bir talebi, özgürlük ve demokrasinin ise gereğidir. Yüzleşilsin ki bir daha olmasın!” n DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: “Halkoyunu ekibinin üyesi 12 yaşındaki Koray Kaya’dan 66 yaşındaki edebiyatçı Asım Bezirci’ye, Pir Sultan Şenlikleri için Sivas’ta buluşan 33 insan ve 2 otel çalışanı Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle katledildi. Ölen canlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, emeğin, barışın, laikliğin ve demokrasinin hüküm sürdüğü bir ülke için mücadele kararlılığımızı ifade ediyoruz.” Tüm yurtta aynı acı n ESKİŞEHİR: Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Cem Evi’nde anma töreni düzenlendi. Vakıf Başkanı İsmail Kılıç, “Cumhuriyetin kuruluğu yerde sanki Cumhuriyeti boğmak istediler. O gün orada devlet yoktu” dedi. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu da Vilayet Meydanı’nda anma töreni düzenledi. n BURSA: Baro Başkanı Gürkan Altun’un da katıldığı basın açıklamasında konuşan Umut Mısır, “İnsanlık suçlarında zamanaşımını kabul etmediğimizi ve suçun gerçek faillerinin yargılanıp cezalandırılmadan bu katliamın unutulmayacağını ve adaletin sağlanamayacağını bir kez daha belirtiyoruz” diye konuştu. n DİYARBAKIR: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Şubesi’nde önceki akşam düzenlenen anma törenine HDP, DTK ve Eğitim Sen üyeleri katıldı. Saygı duruşunun ardından konuşma yapan PSAKD Şube Başkanı Cafer Koluman, “Madımak Oteli’nde yaşadığımız katliamın aydınlatılmamasından kaynaklı Gazi’yi, Suruç’u, 10 Ekim’i, Taksim’i, Antep’i ve Reina’yı yaşadığımızı biliyoruz“ dedi. n ADANA: Akkapı Kültür Yardımlaşma ve Eğitim Derneği tarafından önceki akşam düzenlenen anma töreninde Şube Başkanı Hüseyin Cömertpay, “Bu katliamlar bizi inandığımız değerlerden asla bir nebze bile uzaklaştırmadı ve umutsuzlaştı ramadı” dedi. n MALATYA: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Malatya Şubesi adına Yönetim Kurulu Başkanı Latife Ulutaş, “Çeyrek yüzyıllık davamız ulu divana kalmayacak” dedi. Yazılı açıklama yapan Malatya Baro Başkanı Enver Han “Bu acı ve yıkım ülkenin ve toplumun yüreğinde kanamaya devam etmektedir” dedi. n İSKENDERUN: Cemevinde düzenlenen anma töreninde konuşan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı İbrahim Ayaz, “Sivas utancıyla yüzleşmek yerine katillere kol kanat gerenler, yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam ediyor” dedi. l Yurt Haberler SEDA TAŞKIN İSYAN ETTİ ‘Gazeteciliğin karşılığı cezaevi değil’ Tutuklu Mezopotamya Ajansı Muhabiri Seda Taşkın hakkında “örgüt propagandası yapmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ikinci duruşması dün görüldü. Taşkın’ın avukatı Gulan Çağın Kaleli davada hazır bulunurken, Taşkın, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı. Kimlik ismi Se her olan ancak ailesi ve çevresi tarafından Seda olarak çağrılan Taşkın, “Cezaevinde ziyaretime gelen dedem bile kapıda kalmış Seda Taşkın içeriye alınmamış. Neden? Çünkü dedem cezaevinde Seda olarak beni çağırıyor. Bütün akrabalarım çevrem beni Seda olarak bilir. Bunu kanıtlamanın başka yolu yok. Aylardır cezaevindeyim bu kadar değerli bir mesleğin karşılığı cezaevi olmamalı” dedi. Mahkeme heyeti Seda isminin cezaevi görüşmelerinde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin araştırılma yapılması için müzekkere yazılmasına karar verdi ve duruşmayı 12 Eylül’e erteledi. l Yurt Haberleri ÇALIŞANLAR BİLGİLENDİRİLDİ Habertürk kapanıyor Ciner Medya Grubu’na ait Habertürk gazetesinin kapatılacağına yönelik iddialar dün Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ tarafından çalışanlara gönderilen bilgi lendirme mesajıyla doğrulandı. Habertürk Gazetesi perşembe günü son kez bayilerdeki yerini alacak. Habertürk, yaklaşık 10 yıldır “Gücü Özgürlüğünde” sloganı ile yayın hayatını sürdürüyordu. Ciner Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ tarafından çalışanlarına gönderilen mesajda, şu ifadeler kullanıldı: “Gazetecilik faaliyetlerimizi televizyonlarımız Show Haber, Habertürk TV, Bloomberg HT ile entegre bir vaziyette Habertürk.com başta olmak üzere internet mecralarımız odaklı olarak daha da güçlü bir şekilde devam ettirmeye karar verdik.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Can CAN: CEZAEVİNDEKİLERİN SESİ OLDUNUZ 78’liler Girişimi sözcüsü ve HDP Parti Meclisi üyesi Celalettin Güngör ve Tora Pekin karşıladı. Cezaevinde her kesimin Cum Can ve eşi Nimet Tanrıkulu dün gazetemizin Şişli’de bulunan huriyet okuduğunu belirten Can, “Tek gazete alma şansımız var merkez binasını ziyaret etti. Can’ı Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz ise sadece Cumhuriyet alıyorduk. Sabah hastaneye götürüldü Sahibi Orhan Erinç, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın ğümde gazeteyi okuyamamışsam, denk geldiğim kişiler hemen Gözler AYM’deYönetmeni Murat Sabuncu, gazetemiz avukatları Mustafa Kemal neler yazıldığını aktarıyordu” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Mahkeme, Murat Sabuncu, Önder Çelik ve Kadri Gürsel’in bireysel başvurusunu bugün, Akın Atalay’ın başvurusunu ise yarın görüşecek Anayasa Mahkemesi (AYM), gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, yöneticisi Önder Çelik ve yazarı Kadri Gürsel’in 26 Aralık 2016’da yaptıkları bireysel başvuruyu bugün görüşecek. İcra Kurulu başkanımız Akın Atalay’ın başvurusu ise yarın AYM’nin gündeminde olacak. 31 Ekim 2016’da gözaltına alınan ve 5 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri, haklarındaki ceza davasının açılmasından beş ay önce, 26 Aralık 2016’da, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu. İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, yöneticiler Önder Çe lik, Turhan Günay, Hakan Kara, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Musa Kart, Güray Öz ve yazar Kadri Gürsel başvurularında haklarındaki tutuklama kararının hukuka aykırı ve hak ihlali olduğunu belirtti. Yüksek Mahkeme, başvurudan 62 gün sonra 7 Mart 2017’de, bireysel başvuruların alındığını bildirdi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Turhan Günay’ın başvurusu ile ilgili kararını 11 Ocak 2018’de kararını vermişti. AYM İkinci Bölümü; Sabuncu, Çelik ve Gürsel’in başvurularını gündemine aldı. Sabuncu, Çelik ve Gürsel’in bireysel başvuruları ikinci bölümün bugünkü gündeminin ilk sıralarında yer aldı. Sabuncu, Çelik ve Gürsel; haklarındaki tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutuklamaya konu olan suçlamaların da ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği yönünde başvurmuştu. AYM Birinci Bölümü ise Akın Atalay’ın aynı gerekçeyle başvurusunu yarın görüşecek. Konca’nın başvurusu AYM İkinci Bölümü’nde ayrıca daha önce tutuklanan ve serbest bırakılan, Meclis Genel Kurulu kararı ile milletvekilliği düşürülen Besime Konca’nın bireysel başvurusu da görüşülecek. Akademisyen adalet istiyor KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Karabulut, savcılıktan herhangi bir terör örgütü üyeliği ve ByLock kullanıcısı olmadığına dair belge aldı ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ndeki görevinden ihraç edildikten sonra geçimini fasulye satarak sağlayan Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut’a (39) savcılıktan herhangi bir terör örgütü üyeliği ve ByLock kullanıcısı olmadığına dair belge verildi. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na savcılığın verdiği belgeyi gönderdiğini belirten Karabulut, “Savcılık ilgili biriminde olmayan hangi belgenin İstanbul Üniversite Rektörü ve yönetiminde bu kında OHAL komisyonu na hangi belgeyi üretece ğinin ise geçmişte yaşa nan ve ülkede infial yara tan soruşturmalara benze memesini temenni ediyo rum. Benim gibi ilerici, de mokrat, yurtsever kişile rin bir örgüt üyeliği olma dığı halde neden hâlâ göre ve iade edilmediği ve İstan Yrd. Doç. Dr. Karabulut, fasulye satarak geçimini sağlıyor. bul Üniversitesi’nde neden lunduğunu çok merak ediyorum. ihraç edildiğimi, hangi bel Ayrıca İstanbul Üniversitesi yöne geye dayanarak yapıldığını bilmi timinin hangi gerekçeyle ve hangi yorum. OHAL komisyonu kararını belgeyle ihraç ettiği personeli hak bekliyorum.” l İSTANBUL haber 9 Otoriter kapitalizmin geleceği Bir kısmı seçimlere dayanan, bir kısmı tek parti rejimi veya askeri diktatörlüklerle yönetilen otoriter rejimler Güneydoğu Asya’da iyice yerleşiyor. Fransız Le Monde gazetesinde bu konunun işlendiği bir yazıda (1 Temmuz), Nikkei Asian Review’den yapılan bir alıntı durumu özetliyor: “2018, ‘illeberal’ yarıdemokrasilerin dayattığı total otoritarizm ilkelerinin Güneydoğu Asya’da norm haline geldiği bir dönemin başlangıç yılı olacak.” Bu Batı tipi demokrasinin çöküşü mü demek? Le Monde muhabiri Bruno Philip yalın bir yanıt veriyor: “Bir şeyin çöküşünden bahsetmek için, onun önceden var olmuş olması lazım. Bölgede demokrasinin gerilemesi değil, zaten demokratik olmayan bu ülkelerde otoritarizmin kalıcı ve güçlü biçimde yerleşmesi yaşanıyor.” Bu otoriter kalkınmacı yönetim modelinin cazibe merkezi, Çin. Tek parti diktatörlüğüyle hızlı büyüme odaklı, yönlendirilmiş piyasa ekonomisini birleştiren Çin’in otoriter kapitalizmi, liberal kapitalist demokrasinin gelecek onyirmi yılda en büyük rakibi olacak gibi gözüküyor. Otoriter kapitalizm salt baskı demek değil. Hızlı iktisadi büyümenin yarattığı toplumsal rızaya da dayanıyor. Bu rızanın dayandığı zımni sözleşmede, siyasal istikrar iktisadi büyümenin, özgürlüklerin kısıtlanması da siyasal istikrarın önkoşulu. Çeyrek yüzyıl öncesine kadar yoksulluğun hem yaygın hem derin olduğu bölge ülkelerinde, toplumda baş gösteren siyasal demokrasi beklentileri ortalama refah seviyesinin birçok yerde hızla yükselmesiyle bastırılıyor veya tüketime yönlendiriliyor. Otokrat yönetimlerin yerini kısmen demokratik işleyişlere bıraktığı 1980 sonrası dönemin kapandığı açık. Yeni otoriter popülist yönetim biçimleri (Filipinler) ortaya çıkıyor. Askeri diktatörlükler değişim görünümü altında devam ediyor (Birmanya, Tayland). Tek parti diktatörlükleri iyice yerleşiyor (Laos, Vietnam, Kamboçya). Neoliberal politikaların daha fazla devlet güdümlü uygulandığı, iktisadi büyümenin önüne çevre, sosyal hak gibi “engellerin” çıkmamasının sağlandığı bu otoriter kapitalizm, her yerde aynı iktisadi ve sosyal sonuçları vermiyor. Vietnam’da bir yandan yoksulluk hızla azalırken tek parti diktatörlüğü ifade özgürlüğünü eskisinden daha fazla sınırlayıp, muhalif her türlü sesi daha fazla susturuyor. Vietnam’da parlamento sosyal medyada yer alan rejime yönelik her türlü eleştirinin yirmi dört saat içinde kaldırılmasını sağlayacak bir kanun kabul etti. 2014’te Tayland’da ordu 1932’den beri on ikinci darbesini gerçekleştirdi. Halbuki 1990’larda demokratik bir anayasa kabul edilmiş, yönetim serbest seçimlerle belirlenir hale gelmişti. Demokratikleşme parantezini kapatan Tayland ordusu, 2016’da ordunun yönetime kalıcı biçimde ortak olmasını sağlayan yeni bir anayasa kabul ettirdi. Birmanya’da durum başka açıdan büyük bir hayal kırıklığı. Generallerin yirmi yıl ev hapsinde tuttuğu muhalefetin sesi, Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi, şimdi şiddetli bir BudistBamar (çoğunluktaki etnik topluluk) milliyetçiliği dalgası içinde, ordu ile el ele, bir önceki geçiş dönemi hükümetini aratan bir otoriter gidişatı destekliyor. Müslüman Rohinga azınlığa karşı yürütülen etnik temizliğe çok geç ve yarım ağız karşı çıkan Suu Kyi’nin partisi, gazetecilerin ve muhaliflerin ifade özgürlüğünü kısan yasayı mecliste kabul etti. Vietnam ve Laos, Çin Komünist Partisi diktatörlüğünün bir tür kopyaları. Kamboçya ise başında 31 yıldır Hun Sen’in olduğu bir otokrasi. Diktatör Marcos’u 1986’da deviren Filipin halkı, şimdi seçerek başa getirdiği bir popülist zorbanın elinde. Uzun süren otoriter rejimlerde hemen her yerde boy veren diğer olgu, yolsuzluklar. Singapur, bu konuda neredeyse yegâne karşı örnek. Malezya’da da, otoriter kapitalizmin tarihi figürü Mahathir Muhammed, 91 yaşında yolsuzluk karşıtı koalisyonun başına geçip, eskiden hamisi olduğu, yolsuzluğu paçalarından taşan otoriter başbakanı seçimle devirdi. Yeni yönetim, daha temiz olsa da daha az otoriter olabilecek mi? Liberalizmin iddiasının aksine, piyasa güçlerinin serbestleşmesi demokratikleşmeyle eş anlamlı değil. Merkeziyetçi siyasi sistemleri piyasa güçleri aracılığıyla liberalleştirme projesi hemen her yerde otoriter kapitalizmi güçlendiriyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle