24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Temmuz 2018 6 Devlet sırları FETÖ’de Eski Genelkurmay Başkanı’nın “Erdoğan bize ‘Talimata uyun’ dedi” diye anlattığı Kozmik Oda aramalarında, devlet sırlarını FETÖ’nün ele geçirdiği tescillendi Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun Bölge Başkanlığı’nın Kozmik Odası’nda yapılan aramalarda görev alan hâkim ve savcıların yargılandığı kumpas davasında esas hakkındaki mütalaa açıklandı. Dönemin Başbakanı Bülent Arınç’a suikast yapılacağı iddiasıyla başlatılan ve 20 gün süren aramalarda FETÖ mensuplarınca ele geçirilen belgelerin, TSK ‘nin devlet sırrı niteliğindeki belgeleri olduğu tescillendi. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar “Kozmik Oda” soruşturmasını yürüten eski savcı Mustafa Bilgili, soruşturma kapsamında bazı kararlar veren eski hâkim Halil İbrahim Kütük, tutuksuz sanıklar Abdullah Bahçeci ve Nihal Uslu katıldı. Davanın iki sanığı Dündar Örsdemir ile Şadan Sakınan halen firari bulunuyor. Duruşmada, HSK’nin son kararnamesiyle Yargıtay üyeliğine seçilen duruşma savcısı Kenan Zeybek’in hazırladığı esas hakkındaki mütalaa, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kürşat Serbes tarafından okundu. ‘Hukuka aykırı’ arama Esas hakkındaki mütalaada, FETÖ’nün yapısı, Genelkurmay Başkanlığı’nın kozmik odalarına girebilmek için yapılan hazırlıklar ve sahte ihbarla başlatılan soruşturmanın ayrıntıları anlatıldı. Kozmik odalarda yapılan ve 27 Aralık 2009’da başlanan aramaların 20 Ocak 2010’da tamamlandığı belirtilen mütalaada, aramalar sonrası sanıklar tarafından verilen teknik takip, iletişimin tespiti kararlarına da yer verildi. Mütalaada, sanıkların, hukuka aykırı olarak yürütülen Kozmik Oda soruşturmasının genişletilerek devam ettirilmesine sebep oldukları, koruma tedbiri niteliğinde bulunan kararlarda ve buna dayanak soruşturma organı tarafından yapılan taleplerde kuvvetli suç şüphe sebeplerinin bulunma Başbuğ ne demişti? Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kozmik Oda kumpası hakkında gazeteci Deniz Zeyrek’e daha sonra yaptığı açıklamada olayı şöyle aktarmıştı: “Başbakan’a (Tayyip Erdoğan) da birlikte gittik. Bütün verileri Başbakan’a ve yanındaki ilgili bakanlara anlattık. ‘Örtbas etmeye çalışmıyoruz, çekinmiyoruz ama yasal olarak buraya girilmesi doğru değil’ dedik. Başbakan mahkeme kararına uyulmasını istedi. Aynı gece arama başladı.” Kozmik Oda’daki aramalar 20 gün boyunca devam etmişti. masına, atılı suçlara ilişkin somut olaylar, bilgi ve belgeler olmamasına karşın CMK’de düzenlenen şartların varlığı denetlenmeden hukuka aykırı nitelikte kararlar verdikleri belirtildi. Sanıkların örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock kullanıcısı oldukları da ifade edilen mütalaada, sanıklar hakkındaki itirafçı ve tanık beyanları da aktarıldı. Mütalaada, kozmik odadan çıkarılan davaya konu bilgi ve belgelerin suç tarihi itibarıyla devlet sırrı olup olmadığı konusunda dava sırasında verilen ara karar uyarınca, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine yazı yazıldığı anımsatıldı. Mütalaada, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nce, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderilen İnceleme Heyeti Sonuç Raporunda, davaya konu belgelerden, incelenen 374 dijital veri ve 7 fiziki belgenin dördünün oluşturulduğu tarihten itibaren devlet sırrı niteliği taşımadığı, bunlar dışında kalan diğer tüm belgelerin başlangıcından itibaren devlet sırrı olduğu ve bu özelliklerini halen koruduklarına oy birliğiyle karar veril diği aktarıldı.Mahkemeye gelen Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğince tamamlanan İnceleme Heyeti Sonuç Raporu’nda, “Devlet sırrı olduğu belirtilen bir kısım belgelerin, düşman ülkeye savaş hazırlıklarımızı, savaş etkinliğimizi ve çalışma prensiplerimizi ortaya koyabilecek nitelikte bilgiler içerdiği anlaşılmıştır” tespiti yapıldı. İstenen cezalar Mütalaada, “örgüt üyeliği” ve “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme” suçlarından Mustafa Bilgili’nin 11 yıldan 24 yıla kadar, eski hâkimler Nihal Uslu ve Halil İbrahim Kütük’ün 10,5 yıldan 23 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi. Bahçeci hakkında ise beraat talep edildi. Mahkeme Başkanı Eyüp Yeşil, tutuklu sanıklar Bilgili ile Kütük’ün tutukluluk hallerinin, Uslu hakkındaki adli kontrol tedbirinin devamına karar verildiğini bildirdi. Sanıklara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre verilerek duruşma ertelendi. l ANKARA /Cumhuriyet Ankesörlü telefon soruşturmasında 132 tutuklama FETÖ’ye yönelik “ankesörlü telefon” soruşturması kapsamında gözaltına alınan, aralarında muvazzafların da bulunduğu 221 şüpheliden 132’si tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca, FETÖ’nün sözde TSK yapılanması kapsamında, örgüt içi haberleşme amacıyla ankesörlü veya sabit kontörlü hatları kullanan askerlere yönelik yürütülen soruşturmada gözaltına alınan 221 şüphelinin hâkimlik işlemleri tamamlandı. Hâkimlik, aralarında muvazzafların da bulunduğu 132 şüpheliyi “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan tutuklarken, 84’ünü itirafçı olduğu gerekçesiyle, 5’ini de mevcut delil durumundan adli kontrol kararıyla serbest bıraktı. Soruşturma kapsamında 256 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti. Şüphelilerden 35’ini yakalamak için çalışmalar sürüyor. l AA MHP’de af mesaisi SELDA GÜNEYSU Bahçeli’nin suç örgütü liderleriyle görüştükten sonra gündeme getirdiği ‘af’ konusunda MHP’de çalışmalar sürüyor. MHP genel başkan yardımcılarının üzerinde çalıştığı, ekim ayı itibarıyla Meclis gündemine getirilmesi düşünülen ve “kader mahkumlarına affı” öngören yasa teklifinin Bahçeli’nin daha önceden çizdiği sınırlar üzerinde olacağı belirtiliyor. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, teklif, “genel af” şeklinde değil, “Rahşan affında” olduğu gibi “devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçlara erteleme veya şartlı salıverme şeklinde” getirilecek. Böylece anayasaya göre “genel af”ta Meclis’te 360 milletvekili şartı da aranmayacak. Kapsam genişliyor Ayrıca af tasarısının genişletildiği öğrenildi. İşte üzerinde çalışılan tasarının son hali: n TCK’deki “tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek bir kişinin ölümüne sebebiyet vermek”, “üstsoy veya altsoydan birine, eş veya kardeşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gebe olduğu bilinen kadına karşı, kan gütme ve töre saikiyle adam öldürmeye teşebbüs” suçları kapsam dışı olacak. n Örgüt üyesi olanlar, olmamakla beraber örgüt suçu işlediğine hükmedilenler, çocukları cinsel yönden istismar edenler, çocukları kaçıranlar, kadınlara yönelik şiddet uygulayanlar da kapsam dışında. n İflastan ötürü borçlarını ödeyemediği için cezaevinde bulunan kişiler, “ticari suçlular” da “af” kapsamında olacak. Bununla birlikte “basit hırsızlık” diye adlandırılan suçların da af kapsamı içinde değerlendirildiği belirtiliyor. l ANKARA ‘Gelenek bozuldu’ Trump’ın Türkiye’den iadesini istediği Papaz Brunson yine tahliye edilmedi. ABD’den çok sert bir açıklama geldi HAKAN DİRİK ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı 20 dakikalık görüşmede 3 kez iadesini istediği ABD’li Papaz Andrew Craig Brunson, dünkü duruşmada da tahliye edilmedi. “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım ettiği” ve “casusluk” suçlamasıyla 22 aydır tutuklu bulunan Papaz Brunson, İzmir Aliağa’daki cezaevleri kampusu içinde kurulan mahkemede 3. kez hâkim karşısına çıktı. ‘Toplantılar polise açıktı’ Brunson’ın eşi Norine Brunson, Amerika Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Philip Kosnett, Amerika Dini Özgürlükler Komisyon üyelerinin de izlediği duruşmada ilk olarak savcılığın tanıklarından Levent Kalkan, SEGBİS üzerinden ifade verdi. Kilisede terör örgütü dokümanları olduğunu söyledi, ancak net göremediğini dile getirdi. Kalkan’ın bir dönem kilisesinden ayrıldığını anımsatan Brunson ise “Madem kilise PKK’li idi. Neden PKK kilisesine gelmek istedi?” diye sordu. Brunson, “Çok kişi beni tehdit etti, bir ki Maslahatgüzardan tepki Kararın ardından cezaevi kampusu önünde açıkla ma yapan Philip Kosnett, “Hayal kırıklığına uğradık. Brunson’un suçlu olmadığını düşünüyoruz. Hükümetimiz, bu durumdan derin endişe duyuyor. Türkiye’nin dini farklılıklara saygı duyan bir geleneği olduğunu biliyoruz. Ancak bu dava, bugünkü duruşmada yaşananlar, Türkiye’nin bu geleneklerinin dışında yer alıyor” diye konuştu. Öte yandan Brunson’ın serbest bırakılmamasının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo telefonda görüştü. Dışişleri kaynakları görüşmenin nedeni ya da içeriğine ilişkin detay vermedi. şi tüfekle saldırdı, ama yine de tek kurtarıcının İsa olduğunu anlatmak için Türkiye’de kaldım. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne inanıyorum ve destekliyorum. FETÖ’ye de PKK’ye de karşıyım. Benim hakkımda yalan söyleyenleri affediyorum” dedi. Savcılık tanıklarından Güngör Şentürk ise Brunson lehine ifade verdi. Suçlamalara ilişkin hiçbir olaya şahit olmadığını vurguladı. Haklarında aynı kapsamda soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle savunmanın bazı tanıklarının dinlenmesine izin verilmedi. Savunma tanığı olarak yalnızca Umut Doğan dinlendi. Doğan, suçlamaların gerçeği yansıtmadığını aktardı. Kilisedeki toplantıların “güvenlik şubeye” de açık olduğunu belirtti. Mahkeme tarafından açıklanan ara kararla 2 gizli tanık daha dosyaya konuldu. Brunson’un çocuklarının “hts” kayıtları da dosyaya girdi. Avukat Alavurt’un MİT ve terörle mücadeleye Brunson’un sorulması talebi “gereksiz” ve “mantıksız” açıklamalarıyla reddedildi. Brunson’un tahliye talebi de mahkeme tarafından geri çevrilerek, tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma, 22 Ekim’e ertelendi. l ALİAĞA Van şehidine veda Van’da 3 gün önce PKK’ye yönelik operasyonda yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede şehit olan özel harekât polisi Ahmet Altun (22), memleketi Kahramanmaraş’ta son yolculuğuna uğurlandı. Şehit için Veysel Karani Camii’nde düzenlenen törende ayakta durmakta güçlük çeken Osman Altun, oğlu için helallik istenirken gözyaşı döktü. Türk Polis Teşkilatı’na 2016’nın Temmuz ayında katılan, 7 ay önce de Van Özel Harekât Şube Müdürlüğü’ne atandığı belirtilen Şehit Ahmet Altun’un cenazesi, mahalle mezarlığında toprağa verildi. l DHA T.C. İSTANBUL 4. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2016/290 Esas DAVALI: GÜLAY KOCAYILMAZ Yeşilpınar Mah. Çiçeksuyu Cad. No:46/2 Eyüp/ İSTANBUL Davacı MUSTAFA KOCAYILMAZ ile davalı GÜLAY KOCAYILMAZ arasında mahkememizde görülmekte olan Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Eşya Alacağı) davasında; Davalı GÜLAY KOCAYILMAZ’ın belirtilen gün ve saatte (11/10/2018 günü saat 10.00’da) ön inceleme duruşmasında hazır bulunması sulh için gerekli hazırlığı yapması, duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği diğer tarafın onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ilanen tebliğ olunur. 16/07/2018 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 839557) T.C. İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN SAYI: 2018/84 Kilis ili, Merkez ilçesi, Ebülüla Mahallesi, Hane No: 59’da nüfusa kayıtlı davacının ZÜBEYDE olan isminin ZEYNEP olarak değiştirilmesine, Karar verildi. İlan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 839425) haber TASARIM: EMİNE BİLGET Harika uçan ekonomi ile köşeyi dönme hayali E konominin nasıl gittiğini merak ettiğinizde, İSO’nun son açıkladığı Türkiye’nin 500 büyük şirketine bakacaksınız. Kim ne kâr etmiş, birinci kim değil, üretimin teknoloji yapısına bakıyorum. Bu bize ekonominin geleceği var mı yok mu, nereye gidiyoruz konusunda temel fikir veriyor. Burada bakacağım nokta, ilk 500’de düşük – orta ve yüksek teknoloji üretimlerinin payları nedir? Bu rakamlar gidişatı gösterir. Çünkü bu paylar, değeri – ederi yüksek üretim mi yapıyorsunuz, yoksa emeğe dayalı üretim mi ağırlıkta, temel fikir veriyor. Ucuz ve emek sömüren ekonomi Şimdi oranlara bakalım: Yüksek teknoloji üretimi: 2015: yüzde 3.4; 2017: yüzde 3.7 ve 2017 yüzde 3.6. Yani katma değeri yüksek ileri teknolojilere dayalı üretimde gelişme umudu yok gibi. Yıllardır böyle, ekonomi kabuk değiştiremiyor! İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: “Sanayimiz henüz bu vizyonun uzağında.” Sanayiye ortadüşük teknoloji yoğunluklu üretim biçimi hâkim: yüzde 39.9... 2015’te bu oran yüzde 39 ve 2016’da yüzde 39.3 idi. Ortadüşük teknoloji üretim yapısı artarak yükseliyor! Orta düşük teknolojik yapıya düşük teknoloji eşlik ediyor, 2017 oranı 36.2. 2016 değişik mi, 37.4. 2015: 38.9. Yani üç yıl içinde yüzde 3’lük bir azalma ancak. Yüzde 76.1.. ucuz ekonomi Ama orta – düşük ile düşük teknoloji yoğunluklu bir ekonomik yapının toplamı, bize temel fikri veriyor. 2017’de bu ikisinin toplamı: Yüzde 76.1... İşte ekonominin adeta değişmeyen ana gövdesi. Yani beylik bir deyimle makarna üretmeye devam! Bu yapı ancak emek üzerinde çok ağır bir sömürü ile sürdürülebilmekte. Bu nedenle grevler bastırılmakta, OHAL’lerle yasaklanmakta! Bunu yapmasalar, ihracatçı dışarıda rekabetçi olamayacak. Fiyat kırma zorunda kalacak, o zaman da kâr edemeyecek veya kârı azalacak, böylece işini büyütemeyecek veya iflas edecek. Yoksul ekonomilerin başlıca göstergesidir bu ekonomik yapı. İthalatı hep yüksektir. İhracat rekor kırar, ama ithalat daha büyük rekor kırar! Bir de ortayüksek teknoloji üretim var: Payı 20.2... Üç yıldır burada da anlamlı bir yükseliş yok: 2015: 18.9. 2016:19.5. Bu arada ArGe yapan kuruluşların sayısı da veriliyor: 254! Yani yarısının ArGe ihtiyacı yok! Üretimdeki satışlar açısından ArGe payı (harcaması) tabii ki düşük: 0.53! Topu topu 3.4 milyar TL harcama yapmışlar! İkinci 500’de durum daha kötü Peki en büyük ikinci 500 şirket arasında durum ne? Daha kötü, berbat! Bu şirketlerin teknoloji yoğunluğuna göre üretim yapılarına bakacak olursak, düşük teknoloji yoğunluklu şirket oranı yüzde 46.2. Önceki yıla göre 2 puan artmış üstelik! Orta düşük teknolojik şirketlerin payı 3.1  azalarak 27.2 olmuş.. Orta yüksek teknolojik sanayinin payı yüzde 2.2 artarak 23.4’e yükselmiş. Dikkat: İkinci 500 şirkette, yüksek teknolojik sanayinin payı azalmış: 4.3 iken 2017’de 3.1’e düşmüş. On yıllarca düzelmez Türkiye ekonomisi daha on yıllarca düzelemez. Çok çok radikal değişimleri tetikleyecek önlemler alınması gerekir. Bu da öyle birkaç yılda olabilecek bir şey değil. Böyle bir mucize görülmemiş. Bir nokta daha: İmalat sanayinin cari fiyatlarla milli gelir içindeki payını da büyütemeyen bir siyaset var: yüzde 17.5, 1998: 22.3 iken, 2003’te 17.1’e iniyor. 2018’de, yani 16 yıl içinde yerinde sayıyor: Geçen yıl 17.5 olmuş. Ekonominin çarklarını döndürmek için, yani üretim için yüksek ithalat yapmak zorundasınız. Üretiminizi, yerli kaynaklardan sağlayan ürünlerle sürdüremiyorsunuz... Paranız yok, yatırım için o “kahrolası, ekonomimizi batırmaya çalışan dış düşman”ın parasına muhtaçsınız. Sadece parasına mı! Teknolojisine, hammaddesine, ara malına! Fikrine! Dolayısıyla durmadan, sürekli 50 milyar doların üzerinde cari açık veriyorsunuz. Borçlanıyorsunuz daha yüksek miktarlarda ve ekonomiyi sürdürülemez duruma sokup kriz üretiyorsunuz. Dolar, fiyatlar, enflasyon...   IMF kapısını çalar mıyız? Bence hayır, en kestirme yol bedelini halka ödetmektir. Zaten halk da ödemeye hazırdır. Sorun yok. 650062 numaralı Sanayi Sicil Belgemizi kaybettik. Hükümsüzdür. BERKMARMARA MAKİNA METAL GIDA İNŞAAT LTD. ŞTİ. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle