18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Temmuz 2018 haber 2 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Artık yeter, durdurun Şanlıurfa’da yaşayan Abdullah K., önceki gece çocuğunu yüksek ateş şikâyetiyle Harran Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi Çocuk Bölümü’ne götürdü. Çocuk tedaviye alındı, an Bir hasta yakını, nöbetçi doktorun başında 10 kiloluk parke taşını parçaladı. Kafatası kırılan doktor, yoğun bakıma alındı. Meslek örgütleri, “sağlıkta şiddet yasası” için bir kez daha çağrı yaptı cak ateşi düşmedi. Abdulkadir K., ken disine gerekli ceva bı vermediğini öne sürdüğü nöbetçi dok tor Bahaddin Ahmet Yalçın’a bulduğu parke taşı ile saldı rıp taşı doktorun ba şında parçaladı. Ağır yaralanan Dr. Yal çın, meslekteşları ta rafından ameliyata alındı. Hasta yakını ve sağlık görevlileri Hastane yönetimi ve si tarafından engellenen Abdullah K. vil toplum kuruluşları, dün ise tutuklandı. hastane önünde açıklama ‘Tedavisi yapıldı’ yaptı. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Araştırma ve Uygulama Hastane Uygulama Hastanesi bah si Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Akif çesinde toplanan, arala Altay, sağlık çalışanlarının bir ca rında SağlıkSen Şanlıurfa nı kurtarmak ve bir acıyı dindirmek Şubesi ve Şanlıurfa Tabip amacıyla kesintisiz hizmet vermeye Odası üyeleri ile hasta çalıştığını söyleyerek, “Harran Üni ne çalışanlarının da bulun versitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil duğu grup, pankart açarak Polikliniğe 4 yaşında bir kız çocu yaşanan saldırıyı kınadı. ğu ailesiyle başvurmuş. Yapılan fi ziki muayenesi sonrası tetkikleri istenmiş ve biyokimya laboratuvarında tetkikleri çalışılmaya başlanmış. Yapılan fizik muayenesinde hayatı Bir günde 30 olay YAŞANIYOR tehdit edecek menenjit gibi bir bulguya rastlanmadığı tespit edildikten sonra hastaya gerekli tıbbi müdahale Sağlık meslek örgütleri, Şanlıurfa’da Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez acil serviste bir hasta yakını tara Konseyi de yaptığı açıklamada, sağ hapis cezasının yasalaşmasını bir kez daha hatırlatıyor, bu talebimizden ge damar yolundan sıvı ve antibiyotik desteği, ateş düşürücü uygulanmaya başlanmış. Tedavisi halen devam etmekteyken hastanın babası tarafından çocuk acil polikliniği önünde Dr. Ahmet Yalçın’a öncesinde sözlü saldırı daha sonra da filli olarak saldırı düzenlemiştir. Yaklaşık 10 kilogram ağırlığındaki taşı doktorumuza fırlatmış, hekimin eliyle kendisini koruması üzerine ikinci defa taşla kafasına vurmuştur. Kafatası kırılan arkadaşımız ameliyata alınmış ve hâlâ yoğun bakımda tedavisi devam etmektedir” dedi. l DHA fından başına taşla vurularak yaralanan ve yoğun bakımda tedavi altına alınan Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’a yapılan saldırıyı kınadı. Türk Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çağatay Çifter yaptığı açıklamada, “Hiçbir acı ya da duyulan öfke, şiddeti haklı kılmaz. Nitelikli sağlık hizmeti, ancak huzurlu ve güvenli ortamlarda üretilir. Şiddet, sağlık hizmetini kesintiye uğratır; mağdurunun temel haklarını ihlal ettiği gibi, diğer hastaların sağlık hizmeti alma haklarını da ihlal eder. Bu nedenle bir kez daha toplumumuzu sağduyulu olmaya davet ediyoruz” dedi. lık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet vakasının yaşandığını anımsatarak “Yetkililerin, aldıklarını iddia ettikleri önlemlere karşın bu sayıda kayda değer bir azalma olmamıştır. Tersine, özellikle acil servisler şiddetin kol gezdiği, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetini güvenli ortamlarda veremedikleri yerler haline gelmiştir. Bu durum; sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir. Türk Tabipleri Birliği’nin defalarca dile getirdiği sağlıkta şiddeti önleme yasasının bir an önce çıkarılarak şiddet uygulayanlara ri adım atmayacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz” denildi. Sağlık Bakanlığı: Gereken yapılacak Sağlık Bakanlığı ise yaptığı açıklamada saldırıya uğrayan doktor Yalçın’ın genel durumunun iyi olduğunu bildirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, doktor Yalçın’ı arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiği belirtilen açıklamada, “Bakanlığımız sağlık personeline uygulanan şiddet hadiselerinin önlenmesi için ne gerekiyorsa yapacaktır” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet TÜKÜRÜKTEN KANSER TESTİ Teşhiste temel yöntem biyopsi Londra’da yer alan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ndeki (ICR) bir grup uzmanın başlattığı ve henüz deneme aşamasında olan “tükürük testi aracılığıyla prostat kanseri tespiti” uygulamasını yorumlayan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İAÜ VM MedicalPark Hastanesi Üroloji Prof. Dr. Semih Ayan Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Semih Ayan, bu tip testlerin kesin teşhis aracı olmadığını, ancak genetik açıdan risk faktörü yüksek hastaların tespitinde büyük kolaylık sağlayacağını söyledi. Ayan, “Bu durum da bizler açısından biyopsi yapma gerekliliğine karar vermede kolaylık sağlar. Bu test sayesinde kanser riski düşük hastada biyopsi uygulamasını erteleme, ya da riski yüksek hastada biyopsiyi erkenleştirme olanağımız yükselir” dedi. Söz konusu uygulamanın prostat kanserine olan genetik yatkınlığı artıran bir grup genetik analizi kapsadığını ifade eden Prof. Ayan, şöyle devam etti: Biyopsi yapılmalı “Hangi organ kanseri olursa olsun kesin teşhis için, doku örneğinin elde edilerek patolojik değerlendirmeye alınması gerekir. Prostat kanserinden şüphe ettiğimizde anüsten sokulan ince bir ultrason cihazı eşliğinde iğne ile teşhis amaçlı parçacıklar alıyoruz. Bu işlem bölgesel uyuşturma, sakinleştiriciler ve ağrı kesiciler verilerek hasta için kolaylaştırılmaya çalışılsa da nihayetinde invazif bir girişim. Şu anda bizi bunu yapmaya, yani prostattan biyopsi ile parça almaya yönelten faktörler PSA dediğimiz kanda prostat ile ilgili bir testin yükselmiş olması ve fizik muayene bulgularımız. Son 2 yıl içinde buna prostatın MR ile görüntülemesini de ekleyerek biyopsi yapma kararını vermeye çalışıyoruz. Ancak kan testindeki yükselme her hastamız için prostat kanseri riskini net olarak ortaya koyamıyor. Bu gibi şüpheli durumlarda tükürük testiyle hastanın genetik olarak prostat kanserine yatkınlığı isabetli bir şekilde belirlenebilir. Ayrıca bazı genetik faktörlerin eşlik ettiği prostat kanserlerinin daha saldırgan seyrettiği ve hızlı ilerleyebileceği de önceden bilinebilir ve tedavi protokollerinde buna uygun değişiklikler yapmak da mümkün olabilir.” l İSTANBUL / Cumhuriyet 12 Eylül’e gidiş 9: Milliyetçi Cepheler 12Mart 1971 Askeri Darbesi’nden sonra, bu darbenin kendisine karşı yapıldığını belirterek askerlere karşı tavır alan Bülent Ecevit, bu tutumuyla, sadece İsmet İnönü’yü yenerek CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturmakla kalmamış, aynı zamanda, Süleyman Demirel’e kızan Celal Bayar’ın Ferruh Bozbeyli başkanlığındaki Demokratik Parti adına Adalet Partisi’nin oylarını bölerek, onu ikinci sıraya düşürmesiyle, 1973 seçimlerinden birinci parti çıkarak Başbakan olmuştu. Başbakanlığı sırasında, Kıbrıs’taki soydaşlara karşı uygulanan soykırıma ve Nicos Sampson’un Yunanistan Albaylar Cuntası Hükümetinin desteğiyle yaptığı darbeye karşı Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’teki müdahalesini gerçekleştiren Ecevit, tarihe “Kıbrıs Fatihi” olarak geçti. 1975’te, Erbakan’ın kaprislerinden bıktığını söyleyen Ecevit, “Kıbrıs Fatihi” unvanının da desteğiyle, Ferruh Bozbeyli’nin göz kırpan tavrına inandı ve Demokratik Parti ile hükümet kuracağı umuduyla koalisyonu bozdu. HHH Ama bu arada Din/Tarım toplumunun çağ gerisi siyasal temsilcileri ve emperyalist güçler de boş durmuyorlardı: 1) ABD’nin desteğiyle “söz dinlemeyen müttefik Ecevit”i yola getirmek için... 2) Ferruh Bozbeyli’nin Demokratik Partisi parçalanmış... 3) Demokrat Parti’nin devamı olan Süleyman Demirel’in Adalet Partisi güçlendirilmiş... 4) Ve birbirinin seçmenlerinden oy istedikleri için “Düşman kardeşler” olan, Dinci Sağın temsilcisi Necmettin Erbakan, Milliyetçi Sağın temsilcisi Alparslan Türkeş ve Orta/Liberal Sağın Temsilcisi Süleyman Demirel arasında hükümet kurma müzakereleri başlatılmıştı. HHH Demirel, Erbakan ve Türkeş, Din/Tarım toplumu güçlerinin ve kültürünün temsilcileri olduklarından ve aynı tür seçmene yönelmiş bulunduklarından, geçmişte aralarında çok sert kavgalar yaşanmış ve ciddi düşmanlıklar doğmuştu. Hem değişik programlardan dolayı, hem de eski düşmanlar oldukları için müzakereler çok uzun sürdü. Bu müzakereler sonunda, Süleyman Demirel yeniden başbakan olmak uğruna: 1) Güvenlik ve asayiş konularını Meclis’te üç milletvekili olmasına karşın Milli Hareket Partisi’nin lideri Alparslan Türkeş’e... 2) Milli Eğitimi de dinci eğitimi savunan Milli Selamet Partisi’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan’a teslim etti. Sonuç: Tırmanan terör, bozulan ekonomi, ve beyni yıkanan genç kuşaklar oldu. Bu süreç Ecevit’e 1977 seçimlerinde yüzde 41.4 oy getirdi ama, düzenin ayarı öylesine bozulmuştu ki, onu Ecevit de düzeltemedi ve işler daha kötüye gitti: 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. HHH TÜRKİYE ÇOK PARTİLİ DÜZENE GEÇTİKTEN SONRA, SAĞ İKTİDARLAR VE ASKERİ DARBELER DEMOKRASİNİN ALTINI OYDU: DİREN DEMOKRATİK CUMHURİYET... DİREN ONU KURAN VE SAVUNAN CHP! TTB’den çocuk gebeliklerini saklayan kurumlara tepki: 18 yaş altı çocuktur, ihbar zorunluluktur Türk Tabipleri Birliği (TTB) yaptığı açıkla mada çocuk gebeliklerini saklayan sağlık kurumlarına tepki gösterdi. TTB’nin açıklamasında “18 yaş altındakilerin çocuk kabul edildiğini, çocukta rıza aramanın hekimin değil, adli kurumların sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle çocuk gebeliklerin ihbar edilmesinin zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz” ifadeleri kullanıldı. İstanbul Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi’nde istismar sonucu 2017 yılı boyunca 392 çocuğun hamile kalmasının üstünün örtülmeye çalışılmasının ortaya çıkması üzerine TTB Merkez Konseyi bir açıklama yaptı. Cinsel istismarın en ağır suçlardan biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Erken yaşta evliliklerin gelenekler ve inanışlar da gerekçe gösterilerek yaygınlaşması, doğurganlıkla ilgili yanlış politikalar, cinsel eğitimle ilgili eksiklikler çocukların cinsel istismarını artırmakta, sağlık çalışanlarının ve yetkililerin bu istismar türüne kayıtsız kalmasını kolaylaştırmaktadır” ifadeleri yer aldı. Müsteşarlık engelliyor Sağlık çalışanlarının çocuk gebeliklerini kolluk kuvvetleri ve savcılıklara bildirmekle sorumlu olduklarının hatırlatıldığı açıklamada, “Bugüne kadar edinebildiğimiz genelgelerde Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı 1618 yaş arasındakilerin gebeliğini bildiriminin zorunlu olmadığı yorumunu yaparak, sağlık kurumlarının bildirim yapmasını engellemiştir” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle