18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Temmuz 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Başkanlık var, hedefi yokBAABŞKBAANKLAIKNLOIĞLDI,U Yeniden yapılandırılan kurumda AB’ye katılım politikasına dair birim bulunmuyor Yeni sistemle birlikte Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’nın kaldırılmasının ardın dan, son yayımlanan Cumhurbaş kanlığı kararnamesi ile kurum, AB Başkanlığı’na dönüştürüldü, tüm alt birimler de yeniden yapılandırıldı. Yeni kurulan AB Başkanlığı Dışişleri Bakanlığı’na bağlanır ken, AB Başkanı’nın Dışişleri Bakan Yar dımcısı olacağı kay da geçirildi. Daha ön ce AB mevzuatına göre DUYGU GÜVENÇ teşkilatlanan kurumda artık AB’ye katılım politikasına dair bir birim yer almayacağı gibi, sivil top lum, iletişim ve kültür ile ilgili birim de olmayacak. Geçmişte 4 müste şar yardımcılığı altında 19 olan hiz met birimlerinin sayısı ise 6’ya düş tü. “AB ile ilişkiler” ve “Mali İşbirli ği ve Proje Uygulama” Genel Müdür lük olurken, AB ile ilişkilerden so rumlu birimin Dışişleri’nde mi yok sa AB Başkanlığı’nda mı kalacağı ise belirlenmedi. Yetiştirilmiş AB uzmanları için ka nun ise kararnamede 3 sayfaya sığ dırıldı. AB ile fiilen durmuş bulu nan müzakere süreci, yeni mevzu atta “AB ile İlişkiler Genel Müdür lüğü” başlığında tanımlandı. Bu ku rumun Dışişleri binasında mı yok sa AB Başkanlığı’nın yer aldığı İkiz Kuleler’de mi çalışacağı bilinmiyor. Ancak AB ile ilişkilerde ‘müzakere’ sürecinin patronluğunu vermeyen Dışişleri’nin bu görevi sürdürmesi bekleniyor. Adı ‘Başkanlık’ ama Kurumun yeni adı ise AB teknokratları arasında yeni bir tartışma yarattı. Tüm yazışmalarını İngilizce sürdüren AB Başkanlığı’nın İngilizcesi ‘EU Presidency’. Ancak bu terminoloji AB’nin 6 ayda bir değişen ve ülkeler tarafından üstlenilen Dönem Başkanlığı için de kullanılan bir terim. Örneğin şu anda Dönem Başkanlığı’nı Avusturya sürdürüyor. Ancak Avusturya Dönem Başkanlığı veya ilgili AB kurumlarıyla AB Başkanlığı’nın yapacağı yazışmalarda kurumun adı ‘EU Presidency’ olarak yer alacak. AB Başkanlığı’nda üye ülkelere müşavir atanmasına dair düzenlemenin de önümüzdeki günlerde yapılması bekleniyor. Bir diğer beklenti de AB uzmanlarının Dışişleri’ne geçmesi için sınav açılması. AB ile programların yürütülmesinden sorumlu olan ve Ulusal Ajans olarak bilinen AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nda ise kadro azaltımına gidildi. l ANKARA Cumhurbaşkanlığı Akar, 15 Temmuz kararnamesinde, şehitlerinin mezarlarını Cumhurbaşkanı’na ziyaret etti. kuvvet komutanlarına doğrudan emir Genelkurmayverme istisnası, komutanlara da emri ‘derhal’ yerine getirme zorunluluğu yine Akar’dagetirildi SERTAÇ EŞ Cumhurbaşkanı’nın yayımladığı 6, 7 ve 8 No’lu kararnamelerde güvenlikle ilgili kritik değişikliklere gidildi.15 Temmuz’un hemen ardından kuvvet komutanlıklarının bağlandığı Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) Genelkurmay Başkanlığı da bağlandı. Böylece Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kabinenin en güçlü bakanı konumuna yükseldi. Yüksek Askeri Şura’nın yapısındaki değişiklikle Hazine ve Maliye Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı şura üyesi oldu. Ayrıca kararnameyle Cumhurbaşkanı’na da istisna yetkisi tanındı. Buna göre Cumhurbaşkanı, komutanlara emir verebilecek, komutanlar da bu emri diğer bağlı oldukları makamlara sormaksızın, derhal yerine getirmekle yükümlü olacak. Düzenlemeyle Cumhurbaşkanı, silahlı kuvvetler üzerindeki tam kontrolünü kısmen MSB ile pay laşmış olurken, Genelkurmay Başkanı’na da silahlı kuvvetleri harbe hazır hale getirme görevi verildi, diğer kurumlarla doğrudan yazışma yetkisi tanındı. Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) ilişkin kararnamede ise, kurumun yapısı yeniden düzenlendi, icra komitesinin üyeleri de yeniden belirlenirken, İçişleri Bakanı komiteye girdi. Böylece artık Emniyet Genel Müdürlüğü yasal olarak tüm teçhizatını SSB üzerinden alacak. YAŞ’a iki bakan daha Kararnamelerle Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura’nın yapılanması da yenilendi. İki kurul da doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlandı. Cumhurbaşkanı YAŞ’a başkanlık edecek ya da görevlendirdiği yardımcısı başkanlığında yapılmasını sağlayacak. 15 Temmuz’un ardından YAŞ’ın üye yapısında değişiklik yapılmış; Başbakan Yardımcıla rının yanı sıra Adalet, Dışişleri ve İçişleri bakanları ve kuvvet komutanları katılımcı olarak belirlenmişti. Ancak dünkü Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile YAŞ üye yapısında yeniden değişikliğe gidildi. Yeni sistemde, Cumhurbaşkanı Yardımcılarının yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı da artık YAŞ üyesi oldu. Bakanlar Berat Albayrak ve Ziya Selçuk, bundan sonra YAŞ toplantılarında yer alacak. MGK ise eski düzenlemede olduğu gibi iki ayda bir toplanacak, Cumhurbaşkanı gerek duyduğunda kurulu toplantıya çağırabilecek. Genelkurmay Başkanı’nın olağanüstü toplantı isteği Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmesine sunulacak. Ayrıca daha önce yalnızca silahlı kuvvetlerin ihtiyacı için çalışan Harita Genel Komutanlığı, genel müdürlük olarak yapılandırıldı ve tüm kamunun harita ihtiyacını karşılayacak. l ANKARA ‘Lale Devri uygulamaları’ Özel: Damadın YAŞ’a girmesi şeklî demokrasilerde bile yok. Özkoç: Utanç verici, tarihimizle dalga geçiyorlar. Tezcan: Sistem tıkanmaya ve krize aday İKLİM ÖNGEL CHP, 24 Haziran seçimlerinin ardından başlayan yeni sistemle art arda çıkan ve son olarak dün toplu olarak yayımlanan 7 kararnameye tepki gösterdi. CHP kurmaylarının ifadeleri şöyle: n CHP Sözcüsü Bülent Tezcan: Tüm yetkileri Erdoğan’da toplayan kararnamelerle devlet tek kişiden ibaret hale getiriliyor. Bu sistem çok kısa zamanda tıkanmaya ve kriz üretmeye adaydır. Kararnamelerle TBMM ve milli irade, adım adım devredışı bırakılıyor. Parlamentonun görevi, hızla kararnamelerle düzenlenen alanlarda kanun çıkararak, tek adamın iradesine karşı milletin iradesini etkin kılmaktır. n Grup Başkanvekili Engin Özkoç: Damadına ve çevresine tanıdığı kararname imkânları, devlet iradesi değil kişi iradesiyle Türkiye’nin yönetileceğini, devlet imkânlarını ailesi ve yandaşlarına paylaştırılacağını gösteriyor. Damadın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sonra bir de YAŞ’a üye yapılması utanç verici bir durumdur. Bu Türkiye’nin tarihi geçmişi ve onurlu duruşuyla dalga geçmektir, kabul edilemezdir. Buna elbette CHP, siyasi olarak karşı olacaktır. Ancak Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin geçerli olmasının önünde engel olmazsa bunun sorumlularından biri de MHP’dir. Bu tür kararnamelere destek vermek, devlet itibarını yok etmekle aynıdır. n Grup Başkanvekili Özgür Özel: Bu, kanuna karşı yapılmış bir hiledir. Buna Anayasa Mahkemesi tarafından dur denilmezse, bu uygulama ciddi bir yetki tecavüzüne ve bir kişinin Meclis’in yerine geçip Meclis’in yetkisindeki yasaları değiştirme ye başlamasına dönüşecek. Berat Albayrak’ın YAŞ’a girmesi de kabul edilebilir değil. Damadın Yüksek Askeri Şura’ya girme meselesini dünya demokrasilerinde bulamayız ama Arap Yarımadası’ndaki şeklî demokrasilerde bile görülmüş bir şey değil. ‘Devlet çürüyor’ n Grup Başkanvekili Engin Altay: Lale Devri uygulamaları devam ediyor. Türkiye’de devlet her geçen gün ciddeyet ve gelenekten uzaklaşıyor. Esasen devlet çürüyor demek daha doğru olur. Allah Türkiye’yi Erdoğan’ın aklının önüne geçen hırsından korusun. Partimiz açısından tüm kararnameler mercek altında. Anayasaya, hukuka aykırılık bakımında hem Meclis hem AYM nezdinde girişimlerimizi sürdüreceğiz. Türkiye için bir hukuk devleti demek mümkün değil. Bunu STK’lerle birlikte kamuoyu nezlinde 81 milyona anlatmaya çalışacağız. n Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek: Türkiye Cumhuriyeti bir şahıs devletine son verilerek kuruldu. 100 yıl sonra büyük bir geriye dönüşle yeniden şahıs, hanedan devleti oldu. Hazine ve Maliye Bakanı neden YAŞ’ta bulunuyor? Milli Eğitim Bakanı neden bulunuyor? Hem toplumda hem TSK’de sosyal ve kültürel bir iktidar mı kurmaya çalışıyorsunuz? Türkiye bu sistemle gidemez. Sorunlarımız maalesef daha da ağırlaşacak ve bedeli yine millet ödeyecek. Yürütmenin başı olarak seçilen kişinin damadını Hazine Bakanı yapması başlı başına ahlak çökmesi. Yasaya göre; örtülü ödenek Maliye Bakanı’nın imzasıyla kullanılıyor. Bunu kayınpeder damat birlikte kullanacaklar. Türkiye’deki rejimin adı Saray rejimi. Asıl hedef laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak. Demokrasi mücadelesini ciddi bir şekilde halkla birlikte vereceğiz. l ANKARA haber 5 ‘Dağılma’ hevesi n 24 Haziran sonrası siyasi hareketlilik nasıl bir yönde ilerliyor? Mitingler, ziyaretler, vaatler, afişler, reklamlar falan derken, seçimler tabanda, seçmen bazında büyük bir hareketlilik yaratır. Siyasetin birinci kademe aktörleri seçmenler başrole oturur. Bütün siyasiler kendisini geçici olarak pek önemli hisseden seçmenleri muhatap alarak konuşur. Seçim biter, “mesajı aldık” diyen partiler, siyasiler kendi profesyonel alanlarına, seçmen de evine döner. Hatta bunun klişe tepkisi de, “bizi seçimden seçime hatırlıyorsunuz” şeklinde olur. Peki, bu tek taraflı, edilgen ilişkinin tek sorumlusu, siyaset esnafı veya profesyonel siyasetçiler mi? Siyasetle ilişkisinin bu düzeyde tutulmasına rıza gösteren seçmenlerin de bir katkısı yok mu? Memnun kalınmayan sonuç dolayısıyla, şampiyon olamamış takım taraftarı gibi “başkan istifa” sesleri arasında “becerebilecek olan gelsin” sınırında bir taleple yetinen, aldığı hizmetten memnun kalmamamış tüketici gibi davranan partili seçmenlerin bu işleyişte katkısı az değil. n Partilerde hareketliliğin içeriye dönmüş olması ne kadar doğru? Seçim sonuçlarına göre yeni pozisyon alarak durum sağlamlaştırma çabaları anlaşılır şeyler. Her seçimden sonra ortaya çıkan sonuçlar, siyasi yapıların içinde de pek çok risk ve imkân oluşturuyor ve bunların zaman kaybedilmeden değerlendirilmesi için hareketlilik hızla içeriye dönüyor. Şimdi de, iktidar partilerinde daha derinde, muhalefet partilerinde ise biraz fazla uluorta bir hareketlilik göze çarpıyor. Aslında olmaması garip görülecek bir durum muhasebesinin ve buna göre vaziyet almanın şaşırtıcı bir tarafı yok. Garip ve rahatsız edici olan, bu durum muhasebesi ve yeni pozisyon alma gayretlerinin hem imkânlardaki fırsatçı acelecilik açısından, hem risklerden kaçınmak için yapılan panik hamleler açısından fazla yüzeysel olması. Veya alınan sonuç, yapılmak istenen şey, memleketin ihtiyacı, tabanın beklentisi gibi önceliklerle fazla ilgili gibi durmaması. Partilerin içindeki hareketlilik, herkesin ortak meselelerinden çok, sadece kendileriyle aşırı ilgili olanlar üzerinden ve fazla şahsileşerek yürüyor. n Seçim sonrası iç hareketlilik hangi partilerde öne çıkıyor? Tartışmasız ve beklendiği gibi en hareketli parti CHP. Sonuçları bir kongreye varıp varmayacağı belirsiz canlı tartışma, partinin iç sınırlarını hayli aşmış vaziyette. İktidar medyası ve sosyal medyasının özel bir önemle yaklaştığı bu hareketlilik, hâlâ geleceğe dönük değil, geçmişe dönük hesaplaşmalar üzerinden bir gündem kuruyor. Ancak etkin aktörler kadar, taban reaksiyonları da fazla sağlıklı, tutarlı ve ilerletici görünmüyor. İktidar blokunda özellikle de AKP’de seçim sonrası ve yerel seçim öncesi önemli iç hareketlilikler yaşanacak ama muhtemelen bunları kamuoyu pek hissetmeyecek. Buna karşılık, Millet İttifakı’nın hayli erken biçimde bitişinin ilanıyla muhalefet cephesi partilerinin ve özellikle de İYİ Parti’nin epey çalkalanma yaşayacağı anlaşılıyor. İktidarın seçim döneminde çok yatırım yapmasına rağmen sağlayamadığı muhalefet dağınıklığı, seçimden sonra kendiliğinden işlemeye başladı. n Yerel seçim öncesi konjonktür nasıl bir hareketlilik vaat ediyor? Yerel seçimlerde seçmen eğilimleri kazanma şansı yüksek aday ve seçenekler etrafında yoğunlaştığı ve yine öyle olacağı için, AKP ve CHP’nin merkezde olduğu bir hareketlilik ortaya çıkacak. Hem referandum, hem de 24 Haziran öncesinde oluşan muhalefet blokunun yeniden toplanması zor olacak şekilde dağılması dengeyi iktidar lehine bozuyor. Ancak, özellikle Cumhur İttifakı’nın yerel seçime aktarılıp aktarılmaması ve nasıl aktarılacağı dengeyi değiştirebilir. Aldığı sonuçların koruyucu olmaya yetmediği İYİ Parti’nin yerel seçime doğru en çok zorlanacak parti olması muhtemel. Hem içteki çatlamalar, hem Bahçeli’nin de kurcalamaya devam edeceği anlaşılan kopma olasılıkları gündemde kalacağı gibi, kaçınılmaz olan oy kaybını en azda tutmak da kolay olmayacak. Bölgedeki kayyımlı belediyeleri geri alma hedefinin HDP’yi yeniden canlandırması mümkün. Ancak, diğer şehirlerdeki etkili oy potansiyeli için yön soruları ortada duruyor. n Taban inisiyatifleri siyasi hareketliliği etkileyebilir mi? Yerel siyaset, tabandan tavana doğru etkilerin daha kolay örgütlenebildiği, sonuç alabildiği bir zemin. Seçmenlerin, siyasi partilerin önerileriyle (dayatmalarıyla) yetinmeyip alternatif çözümlere onları zorlayabildikleri pratiklerin yerel siyasette daha çok şansı var. Dolayısıyla, yıllardır önemli bir direnç gösteren muhalefet seçmeninin yalnız bırakılmışlığına, çaresizliğine hayıflanmayı erken kesip yerel siyasette inisiyatif alması mümkün. Çok haklı nedenlerle seçimlere karşı oluşan güvensizliğin, siyaset alanını terk etmek ve zaten yerleşikleştirilmek istenen teslimiyete gerekçe yapılmaması gerek. “Uyanmak” her şeyin bittiğine inanmak değil, yaşananın farkına vararak değiştirmeye enerji aktarmak demek. Ancak, bir zamanlar pasif siyasetin sembolü olan “olabilir mi böyle bir şey” sözünün artık büyük kalabalıklar tarafından dillendirildiği izleniyor. Hem fiziki, hem manevi anlamda “dağılmanın” heveslisi azalmıyor, artıyor. ERDOĞAN 6 ÜNİVERSİTEYE REKTÖR ATADI Dokuz Eylül’e AKP yöneticisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6 üniversiteye rektör atadı.14 yıl AKP’nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Prof. Dr. Fatma Seniha Nükhet Hotar’ın Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanması dikkati çekti. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Akın Levent, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Nuri Aydın, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Erol Özvar, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Hüseyin Çiçek, Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Fatih Savaşan atandı. Yükseköğretim Kurulu Üyeliği’ne ise, Aselsan Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çelik getirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü’ne atanan Hotar, mezun olduğu ve öğretim üyeliğini yaptığı, profesörlük unvanını aldığı üniversiteye rektör olarak atanmış oldu. Hotar, 14 yıl boyunca AKP’nin genel başkan yardımcılığı görevini yürüttü. 2017’de yapılan AKP kongresinde MKYK dışında kalan Hotar, 24 Haziran seçimlerinde de yeniden milletvekili adayı olmadı. Hotar ayrıca, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan ilk KHK ile kapatılan Sivil Düşünce ve Demokrasi Hareketi Derneği Başkan Yardımcılığı görevini yürütmüştü. l ANKARA /Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle