18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Temmuz 2018 12 yorum TASARIM: İLKNUR FİLİZ İlk değerlendirme Geçen hafta bugün, 9 Temmuz Pazartesi günü, Türkiye siyaseti, uzun süren bir gebelikten sonra bir büyük doğum yaptı. Siyasal İslamcıaşırı milliyetçi birliğinden oluşan tek kişiye bağımlı bir yönetim yapısı tam anlamıyla uygulamaya konuldu. Meşruiyetini sonuçları tartışmalı olan 16 Nisan 2017 halkoylaması ve 24 Haziran 2018 seçimlerinden alan bu yönetimin, özellikle bundan sonra, tüm yönleri ve uygulamalarıyla doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Neye göre? Yeni rejimin değerlendirilmesi nesnel ölçütlere ya da kriterlere göre yapılmalıdır. Nesnellik ölçütleri, evrensel düzeyde hak ve özgürlüklerin ne ölçüde geçerli olduğu; siyasal ve ekonomik boyutlarıyla demokrasinin durumu ve işleyişi ve üçüncüsü de yönetimin iç de dış barışa yakınlık derecesidir. Bu ölçütler, insanlığın gelişmesi sürecinde verilen yoğun savaşımlar ve ağır kayıplar sonrasında elde edilen kazanımlardır. Siyasal İslamaşırı milliyetçi rejim niteliği gereği, insan aklının özgürleşmesine dayanan bu gelişme çizgisini benimseyemez; şimdiye dek olduğu gibi bu doğrultuya ters düşmesi kaçınılmazdır. Kaldı ki, ulusal bağımsızlığını Kurtuluş Savaşı vererek elde eden; Cumhuriyet çağdaşlaşmasını gerçekleştiren; çok ağır bedeller ödeyerek yıllar boyu özgürlük mücadelesi vermiş; demokratikleşme deneyimi ve birikimi kazanmış ve yarısının oylarıyla da reddetmiş olan halkımızın, eğer, evet eğer, gerekli çabalar gösterilirse, bu rejimi uzun süre sırtında taşımayacağı da bir gerçektir. Dinsel giriş Bugüne dek rejimin adı bir türlü konulamıyor, en fazla sözü edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet SitemiCHS de bunu öneren ve öven çevrelerce bile bir türlü benimsenmiyordu. Geçiş sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilere kendisine Başkan denilmesini isteyince sorun çözüme; ülke de Başkanlık sistemine kavuşmuş olduysa da ortağı ‘Kurucu Cumhurbaşkanı’ denilmesinde ısrar ediyordu. Adlandırmadaki dağınıklık yanıltmasın; çok köklü düzenlemeler yapıldı; geçen hafta boyunca dualarla ve namazlarla sürdürülen ve bu olanları tamamlayan Erdoğan adına anı parası ve pulu bastırılması; 101 pare top atılması, özetle yeni bir hükümdarın ya da imparatorun tahta çıkışını çağrıştıran görkemli törenler, savunucularının ikinci kuruluş dedikleri, gerçekte, bir kişiye indirgenemeyecek, örneğin, Erdoğanizm sayılamayacak bir siyasal İslamaşırı milliyetçi nitelikte bir rejim değişikliği yapıldığını kanıtlıyordu. Gelişmeler, köklü bir rejim değişikliği yapıldığını hâlâ anlamayanların uyanmasını sağlar mı? Bilinmez. Yine de altını çizelim; pazartesi günü çıkarılan 233 maddeli 703 sayılı KHK ile geçmişin yasal ve kurumsal yapıları Başkan’a bağlanırken, bununla da yetinilmiyor, yeni rejimin tepe kurumlarının yalnızca adları sayılıyor; bunların niteliği ve işleyişi konusunda kamuoyuna bilgi verme gereği bile duyulmuyordu. Ne de olsa rejim demokratikti (!). Bakanlıklara gelince; tek kişi yönetimlerinde, hiçbir soru işaretine yer verilmeyecek, vazgeçilmez bakanlıklar vardır; bunların en başında İçişleri gelir; Adalet de onu izler. Çünkü bu tür rejimler, nitelikleri gereği bu iki konuda kendilerini tam anlamıyla güven içine almak ister. Bu iki koltuğun önceki sahiplerinin yerlerinde tutulması, güvenliğin de, adaletin de gelecekte de son yıllarda sahip oldukları özelliklerini güçlendirerek sürdüreceklerini gösteriyor. Bunun anlamı, oluşturulan yapının, evrensel ölçüleriyle hukuk ve özgürlük değerlerinden ve dahası barış kavramından çok, ama çok uzak kalacağıdır. En zayıf halka olan ekonomi, gelecek yazının konusudur. Şimdilik, rejimin temel ekonomik özelliğinin sermaye severlik olduğunu ve bu nedenle, bakanların arasına, göstermelik de olsa, bir sendikacının alınmamış olmasının hiç de şaşırtıcı gelmediğini vurgulayalım. 16 temmuz 2018 SAYI: 33885 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:45 03:36 04:08 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:38 13:16 17:13 05:26 13:01 16:56 05:53 13:24 17:16 Akşam 20:42 20:23 20:42 Yatsı 22:27 22:05 22:19 KISA... KISA... KISA... Görme özürlüler için lütfen ‘link’siz Merhaba, Cumhuriyet gazetesini büyük bir beğeniyle okuyorum. Yaklaşık 2 ay sanırım 25 Mayıs Cuma günü karşılaştığım bir sorunu gazetenin editörüne yazdım. Ama ne yazık ki ilgilenen olmadı. Görme özürlüyüm. Sorunum şu: gazetenin haber metinlerinin içine çok sayıda link konulması hem sesli yazılımla bilgisayardan haber dinlenmesini zorlaştırıyor hem de yazılımın gerektiğinde linkleri atlayarak yazıları dinleme özelliği olduğundan linkleri atlayınca haberlerin tamamı dinlenemiyor. Şöyle açıklayayım: görme özürlüler bilgisayarı yazıları sese dönüştüren yazılımlarla kullanırlar. Bunu kafanızda canlandırarak karşınızda konuşanların sık sık “link link link link” diyerek konuştuğunu düşünün. İstemeseniz bile konuşmaya odaklanamazsınız. Sıkılırsınız. Bir örnekle anlatmaya çalışayım. “Cumhurbaşkanı link Recep Tayyip Erdoğan link TBMM’ye gelip yemin törenini izledi link AKP milletvekillerini ayakta alkışlayan link Recep Tayyip Erdoğan link AKP millet vekillerinin yemin etmesi bitince link TBMM’den ayrıldı” diyelim. Bu yazıyı link sesli olarak kafanızda canlandırırsanız görmeyenlerin ne kadar zorlandığını anlarsınız. Belirli kişilerle konularla ilgili bilgiler verilecekse haberin metni başlamadan ya da metin bölümü bitince ilgili linkler biçiminde küçük bölümler konulabilir. Bu sorunu çözmeye çalışırsanız görmeyenlerin gazeteyi okuması “daha doğrusu dinlemesi” kolaylaşır. Gerçekleri gündeme getiren belki de tek gazete Cumhuriyet denilse yanlış olmaz. Çalışmalarınızda başarılar diler sevgi ve saygılarımı sunarım. Serdar Yılmaz İki uzmandan övgü ve düzeltme Telefonda görüştüğümüz üzere Sayın Osman Kemal Kadiroğlu’nun “ısı ve sıcaklık farklı şeyler” başlıklı yazısına katılıyorum. Fakat Sayın Osman Kemal Kadiroğlu’nun bir dalgınlık sonucu ısı enerji biriminin Watt (W) olduğunu yazdığını düşünüyorum. Enerji birimi Joule (J) veya (Kalori, erg) cinsinden ifade edilir. Watt ise güç birimidir. Yani birim zamanda harcanan enerji (Joule/saniye) watt olarak ifade edilir ve bu birim güç (power) birimidir. Selam ve saygılar... Prof. Dr. M. Cem Güçlü. Sayın Işık Gürbüz de aynı konuda aynı bilgiyi paylaştı, ayrıntılı bir düzeltme gönderdi. Macar maçının tarihi Bizim meşhur Macar maçı 1956’da oynandı. Sizi bu konuda uyaran çok kişi olur ama bilvesile yazılarınızı beğenerek severek hatta içinde sürpriz bekleyerek okuyanlardanım. Başarılarınız devamlı olsun. Saygılarımla. Altay Çokaktaş. OHAL Gidiyor mu? AİHS 15. Madde Kısıtları Kalkıyor Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın , süresi 17 Temmuz’da dolacak olan OHAL uygulamasının uzatılmayacağını açıkladı. Demek ki, yarından başlayarak artık OHAL’den kurtulacağız. Kalın, açıklamasında gerektiği durumlarda OHAL’in yeniden gündeme gelebileceğini de söyledi. Konu hakkında konuşan iktidara yakın çevreler, kimi “gazeteciler” Cumhurbaşkanı’na tanınan Kanun Hükmünde Karar name (KHK) çıkarma yetkisinin bu “açığı” kapatacağını söylüyorlar. Özellikle insan hak ve özgürlükleri konusunda KHK çıkarma yetkisinin bulunmadığını vurgulayanlar ise, “Diyelim ki bu konuda bir fikir ayrılığı yaşandı ve öyle bir KHK çıktı, o zaman ne olacak, Cumhurbaşkanı’na ‘efendim bu KHK yetkiniz dışındadır’ diyebilecek bir organ var mı” sorusunu “Meclis var, Anayasa Mahkemesi var” diye yanıtlıyorlar. Var mı gerçekten? Bu konuda bir görüş oluşturabil mek için “geçmişte neler olmuştu” bilmek, gelecekle ilgili daha sonra konuşmak yararlı olacaktır. Uygulamanın kaldırılmasının pratikte pek fazla bir değişiklik yaratmayacağını düşünenlere hak vermemek elde değil, ama önemli bir değişiklik de OHAL’in resmen kalkmasıyla gerçekleşmiş olacak. Bu da Türkiye OHAL ilanıyla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesindeki, “Taraf devletlerin hükümetlerine, istisnai koşullarda sözleşme kapsamındaki belirli hak ve özgürlükleri koruma yükümlülüklerini geçici, kısıtlı ve denetimli bir şekilde askıya alma” hakkını kullanmıştı. Bu kısıtlamalar artık geçersiz. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi yükümlülüklerindeki kısıtlamalar da kalkacak. Ne önemi var, önemli olan uygulama diyebilirsiniz. Yine de kaydetmek ve aykırı uygulamalar olduğunda halkı bilgilendirmek gazetecinin ertelenmez görevidir. OHAL dökümü ve 12 Eylül’le karşılaştırılması Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in OHAL uygulamaları ile ilgili raporunda ilginç veriler, bilgiler var. Faşist 12 Eylül askeri darbesi verileriyle bir karşılaştırmaya yer verilmesi de OHAL döneminin vahametini ortaya çıkartıyor. Özetleyelim: “OHAL tam 7 kez uzatıldı; 36 tane KHK yayımladı ve maalesef en son 24 Haziran seçimleri de OHAL koşulları altında gerçekleştirildi. Mülkiyeliler Biriliği’nin önündeki İnsan Hakları Heykeli bile tam 420 gündür tutuklu! 20 Temmuz OHAL darbesi sonrası 129 bin 410 kişi kamudan ihraç edilirken bu rakam 12 Eylül darbesinde 4 milyon 891 bin. 12 Eylül darbesi sonrası hakkında işlem yapılan öğretmen sayısı 3 bin 854 iken bu rakam OHAL rejiminde 61 bini aştı. OHAL rejiminde görevden alınan subay ve astsubay sayısı 7 bin 267’yken 12 Eylül sonrası bu sayı 2 bin idi. OHAL sonrası ihraç edilen akademisyenlerin sayısı 5 bin 705 iken bu rakam 12 Eylül askeri darbesinde sadece 120. OHAL sonrası 4 bin 560 hâkim/ savcı, 12 Eylül sonrasında 47 hâkim ve savcı görevinden alındı. OHAL süresince 209, 12 Eylül darbesi sonrası 31 ga zeteci tutuklandı. OHAL’in ilan edildiği 2 yıllık süreçte her gün 70 kişi tutuklandı, her gün 163 kişi açığa alındı, her gün 180 kişi ihraç edildi, her gün 3 gazeteci işsiz bırakıldı.” Bütün bunların FETÖ ile mücadele örtüsü altında yapıldığı, ama aslında muhaliflere yöneldiği de herkesin bildiği bir gerçektir. Bunun en önemli kanıtlarından ikisi Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının ve çok sayıda gazetecinin terör örgütlerine yardım iddiasıyla tutuklanması, yargılanması, akademisyenlere yönelik davalar ve işten çıkarmalardır. Devlet Tiyatroları kapatıldı mı, lağvedildi mi, ne oldu? Değerli gazeteci yazar Ümit Alan BirGün’deki köşesinde bulmaya çalışırız. Mumay’ın açıklaması şöyle: ğı gibi algılanması nedeniyle ‘İlk kararnameyle sanata darbe: Devlet Ti Cumhuriyet internet sitesinde yer “Cumhuriyet gazetesinin 11 Tem yatroları lağvedildi’ ( http://www. alan konuyla ilgili haber üzerine si muz 2018 tarihli sayısının 5. sayfa cumhuriyet.com.tr/haber/kultursa teyi doğru haber yapmamakla suç sında yer alan Selda Güneysu im nat/1022912/ilkkararnameylesana ladı. Açıkçası biz de içinden çıka zalı ‘Başkan Tiyatroları Opera ve Ba tadarbeDevletTiyatrolarilag madık. Doğrusu hangisi? Kapatıldı lesi’ başlıklı haber, cumhuriyet.com. vedildi.html ) şeklinde değiştirilmiştir. mı? Lağvedildi demek mi daha doğ tr’de 10 Temmuz 2018 Salı günü sa Tiyatro camiasından gelen tepkiler ru? Ya da yeni bir kurumsallaşma mı at 22.07’de aynı başlıkla (Başkan Ti ve kurumun eski genel müdürlerin bekleniyor? Kimse bilmiyor. Alan’ın yatroları Opera ve Balesi) yayımlan den Lemi Bilgin’in ‘Devlet Tiyatrola eleştirisini Cumhuriyet internet site mıştır. Sabah saatlerinde ise, genel rı, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmadı, si yöneticisi Bülent Mumay’a sor ge ile Devlet Tiyatroları’nın tüzelkişili yok edildi’ ( http://www.cumhuriyet. duk. Bülent’in yanıtları aşağıda. De ğinin lağvedilmesi nedeniyle haberin com.tr/haber/kultursanat/1025175/ ğerlendirmesi haftaya. Bir şey oldu başlığı ‘İlk genelge ile sanata darbe: LemiBilginDevletTiyatrolari ğu kesin ama kararnameyi yazanlar Devlet Tiyatroları kapatıldı’ şeklinde Cumhurbaskanliginabaglanma da belki karar vermekte zorlanıyor değiştirilmiştir. Kurumun tüzel kişili diyokedildi.html ) şeklindeki açık lardır. Kısa zamanda netleşir, biz de ğini ortadan kaldırılmasını anlatmak laması, cumhuriyet.com.tr’nin başlı gazetecilik açısından konuyu bir ke amacı ile atılan başlık, okurlar arasın ğının yanlış anlaşılmasına neden olsa re daha ele alır, kimi zaman kararla da ve sosyal medyada DT sahneleri da kastı aşan bir anlam taşımadığını rın satır aralarında gizlenen doğruyu nin ve kurumun tamamen kapatıldı göstermiştir.” Başlık çarpıcı bir de... Gazetemiz Cumhuriyet, 8 Temmuz 2018 Pazar gü rumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır” diye nü birinci sayfada, belki de son bir yazım kuralı vardır. Bu kuralı yılların en çarpıcı iki başlığı göstermek için şu örnekler ve nı bir araya getirdi: Üstteki baş rilebilir: “resmî dil” ve “dil res lık, “Resmi Türkiye.” Biraz alt mi” ile “resmî elbise” ve “elbi taki başlık ise “Türkiye Resmi.” se resmi” ... İlk başlık, düzelt Böyle bir yaratıcılığı ortaya ko me işareti kullanılarak “Resmî yan sayfa tasarımcılarını yürek Türkiye” diye yazılmalıydı. “Tür ten kutluyorum. Evet, bu iki çar kiye resmi” başlığındaysa böyle pıcı başlığı bir araya getirmek bir sorunu yoktur. Yunus Na harika!.. Ah, bir de yazım kuralı di Bey’in kurduğu, Atatürk’ün na özen gösterilseydi; o zaman adını koyduğu, basın dünyası daha harika olurdu! Nedir bura nın yüz akı Cumhuriyet’ten her daki yazım sorunu? TDK Yazım alanda olduğu gibi, yazım ko Kılavuzu’nda, düzeltme işareti nusunda da daha çok titizlik nin kullanıldığı yerler gösterilir göstermesini bekliyoruz. Saygı ken, “Nispet i’sinin belirtme du larımla. Necati Yıldırım. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 ÇA L KAMA A 1/ Paranın piyasada azalmasıyla satın alma gücünün artması. 2/ “Durur gibi dallarda kanlı bülbül 2 A YA ME L E S 3 LAVTA AN İ 4 K TAZ İ YE 5 AMA ZON K İ 6 ME İ NEK M 7 A L A Y KOMA 8 ENEK Mİ M 9 A S İ İ MAME ler” (Ahmet Haşim)... Kutsal olduğu için dokunul maması gereken şey. 3/ Kaynağı antik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Günün başlangıcı. 4/ Azerbaycan’ın plaka imi... İslamda geçici evlilik. 5/ Dört köşe dö şeme taşı... Ayak direme. 6/ Yanağın alt kısmı... Baryum elementinin simgesi. 7/ Küre Dağları Milli Parkı’nda “Şehriban” da denilen bir kanyon... Kadınların giy diği kolsuz üstlük. 8/ Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan... Arjantin’de bü yük at sürülerini güdenlere verilen ad. 9/ Fiyatların genel artışı ile tanımlanan ekonomik dengesizlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bal peteği... Bir tür İngiliz birası. 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test... Yön, taraf. 3/ Gözdeki canlılık... Bir uyaktan sonra yinele nen, aynı anlamdaki sözcük ve eklere verilen ad. 4/ Letonya’nın plaka imi... Kaşa sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. 5/ Asker... Notada durak işareti. 6/ Devinimi olmayan, duruk... Bir spor kulübümüzün kısa yazılışı. 7/ Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bir romanı... Küçük körfez. 8/ Bölmeli göçebe çadırı... Gemiyi baştan ya da kıçtan halatla kara ya bağlama. 9/ Bir peygamber... Niteliği düşük mal. Dünkü bulmaca teknik bir aksaklıkla yayımlanamamıştır. Okurlarımızdan özür dileriz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle