18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Temmuz 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Utançta yeni 310/1 9 0 340/2 5 0 220/1 7 0 320/2 2 0 340/1 9 0 270/1 2 0 250/1 4 0 280/1 5 0 380/2 2 0 350/2 3 0 300/1 9 0 350/2 4 0 260/1 4 0 340/2 6 0 290/1 6 0 290/1 9 0 280/1 6 0 320/1 6 0 290/1 5 0 310/2 2 0 320/2 4 0 350/2 7 0 TARİHTE BUGÜN 1782: Wolfgang Amadeus Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma adlı operası sahnelendi. 1942: Fransa’daki en büyük Yahudi tutuklaması: 12 bin 884 Yahudi Auschwitz’e gönderilmek üzere tutuklandı. 1947: Rize Çay Fabrikası açıldı. perde Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 348’i kesinleşmiş 392 çocuk gebeliği vakası adli makamlara bildirilmemiş Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 ayda gelen 115 çocuğun hamile olduğu halde adli makamlara bildirilmediğinin saptanmasının ardından, İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de benzer bir skandalın yaşandığı bildirildi. Oda Tv’nin haberine göre, 7 Mayıs 2018’de yapılan şikâyetle ortaya çıkan skandalda, 2017 yılı boyunca 348’i kesinleşmiş 392 çocuk gebeliği vakasının, adli makamlara kanuna uygun şekilde bildirilmediği ortaya çıktı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı skandalın ortaya çıkmasının ardından olay hakkında soruşturma açarken, sorumludan doktorlar hakkında soruşturma yürütmek için izin istendiği kaydedildi. İstanbul Valisi Vasip Şahin, Başhekim Profesör Ahmet Yaser BAKANLIK: FARKLI ŞİKÂYETLERLE GELDİLER Sağlık Bakanlığı akşam saatlerinde yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Haberde bahsedilen hastaların, gebe polikliniği ve doğumhane dışında başka şikâyetleri sebebiyle KBB, iç hastalıkları ve Çocuk polikliniği’ne başvuran hastalar olduğu anlaşılmıştır. Bu vakaların ilerleyen süreçte gebe polikliniği ve doğumhaneye başvurduklarında gerekli bildirimlerin yapıldığı da saptanmıştır. Polikliniklere başvuran 18 yaş altı gebelik teşhisi almış tüm hastaların Sosyal Hizmetler Uzmanı vasıtasıyla İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi’ne bildirilmesi gerektiği konusunda hastane çalışanları tekrar bilgilendirilmiştir. ” Müslümanoğlu’nun da aralarında bulunduğu kamu görevlisi 59 doktor hakkında soruşturma izni verdi. Vali Şahin, 20 Haziran tarihinde aldığı 2018/110 sayılı kararı, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’ne de bildirdi. Kararda doktorlar için, “2017 yılında 18 yaş altı gebeliğini teşhis ve tespit ettikleri çocuk gebeleri, bildirim yükümlülüğüne rağmen bildirmeyerek ‘sağlık meslek mensuplarının suçu bildirmemesi fiilini’ işledikleri” iddiasıyla soruşturma açılmasına izin verildiği belirtildi. 49’u Suriyeli 348 çocuktan birinin 13 yaşında, 14’ünün 14 yaşında, 36’sının 15 yaşında, 95’inin 16 yaşında ve 203’ünün 17 yaşında olduğu vurgulanan ilgili kararda, çocuklar için, gebe olmasına rağmen kadın hastalıkları ve doğum bölümü yerine dahiliye ya da çocuk hastalıkları bölümlerinde hasta kaydı açıldığı anlatıldı. Kararda çocukların çoğunluğunun Suriyeli olduğu belirtilirken “16 yaş altı 50 gebe çocuktan sadece 21’i için bildirimde bulunulduğuna ilişkin tarih kaydı bulunduğu, bu çocuklardan 49’unun Suriyeli, birinin Türk vatandaşı olduğu görüldü” denildi. Oda Tv’ye konuşan Müslümanoğlu olayı doğrularken, müfettiş incelemesi yapıldığını ancak sonuca dair evrakların henüz kendilerine ulaşmadığını söyledi. l Haber Merkezi CİNSEL TACİZ DE VAR Oktar’a şikâyet yağmuru İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube ekiplerinin 11 Temmuz’da Adnan Oktar ve grubuna yönelik 4 ilde yaptığı operasyonda 186 kişi gözaltına alındı. Mali polisin yaptığı operasyondan sonra Türkiye genelinde 45 kişinin daha çeşitli ihbarlarda bulunduğu öğrenildi. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri operasyon başladığı günden bu yana 2 kız çocuğunun aileleriyle birlikte Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelerek Adnan Oktar ve grubu tarafından “cinsel taciz” şikâyetinde bulunduğu öğrenildi. Soruşturma kapsamında polis ekiplerinin yaptığı inceleme sonucu bugüne kadar toplam 17 kız çocuğunun cinsel tacize uğradığının tespit edildiği kaydedildi. Adnan Oktar ve grubuna yönelik devam eden soruşturma kapsamında şikâyetlerin sadece yurtiçinden gelmediği de öğrenildi. Hollanda, Katar, Almanya, Azerbaycan, Kazakistan ile Avusturya’da bulunan bazı mağdurların büyükelçilik ve başkonsolosluklara başvurarak şikâyetçi oldukları belirtildi. l AA Atatürk’ün silUeti FESTİVAL BU YIL ‘O’NSUZ Ardahan’ın Damal ilçesinde “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde” adıyla 22 yıldır düzenlenen festivalde, güneşin Karadağlar’a yansımasıyla oluşan Atatürk silueti, bu yıl görülemedi. Damal Belediye Başkanı Ergin Önal, her yıl 15 Haziran 15 Temmuz tarihlerinde saat 17.55 18.10 arasında ortaya çıkan Atatürk siluetini festival gününe kadar her gün izleme fırsatı bulduklarını, ancak festival günü havanın bulutlu ve yağmurlu olması nedeniyle siluetin çıkmamasına üzüldüklerini söyledi. Atatürk silüeti, ilk defa 1954’te Yukarı Gündeş köyünde çobanlık yapan Adıgüzel Kırmızıgül tarafından görülmüştü. l DHA BODRUM VE MANAVGAT Ciğerlerimiz yandı Bodrum’daki yangında 15 hektar kül oldu. Bodrum’un Turgutreis Mahallesi Bağla bölgesinde makilik ve otluk alanda yangın çıktı. Hızla büyüyen yangın tatil siteleri ve yerleşim bölgelerine de sıçradı. Tatilciler yangına hortumlarla müdahale etti. Antalya’nın Manavgat ilçesinde çı kan orman yangınında ise 3 hektarlık alan zarar gördü. Kemer ilçesinde gece saatlerinde çıkan orman yangını da kısa sürede kontrol altına alındı. Yangın bölgesinde şüpheli bir araç görüldüğü bilgisi üzerine olay yerinde araştırma yapıldı. l DHA / İHA haber 3 ‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler! E fendim neymiş, Acun Ilıcalı da Adnan Hoca’nın eski bir müridi imiş! Bak sen şu işe!.. Yahu bunda ne var?!.. Herkes kimlerin eski müridi veya muhibbi, meftunu, mültefiti değil ki bu ülkede de siz şimdi Acun’u teşhir ediyorsunuz, vur abalıya misali… Bugün bu ülkede bir numaralı terörist oluşum addedilen yapının başındaki şahıstan daha düne kadar “Sayın Gülen”, “gönlümüzü, sevgimizi kazanmış hocaefendi” diye söz edip yaptıklarından dolayı kendisine müteşekkir olunmasından dem vuranlar hâlâ haşmet ve hışımla bakanlık koltuklarında oturmuyor mu?!.. Eh, bir zamanlar Acun da “Adnan hocaefendici” olmuş, ne çıkar bundan?.. Olmuştur ve şimdi o da “Beni bile aldattılar” der, olur biter!.. Nasıl birileri “1725 Aralık” sonrasında ortaya çıkıp böyle dediyse… Bu sözden öte, “Ne istediniz de vermedik” dediyse… Acun’un da vardır canım bir mazereti!.. Tabii şu son söz, Adnan Oktar için de ziyadesiyle geçerlidir. Ona da ne istediyse verdiler. Çünkü ihtiyaçları vardı. ‘Sosyete’yi hidayete erdiriyordu!  “Adnan Hoca” lâkaplı, Harun Yahya müstearlı Adnan Oktar, 1980’lerden itibaren bu ülke topraklarında kımıl kımıl beliren türlü çeşit İslami oluşum arasında nev’i şahsına münhasır bir pratikle ayrıksılaştı. O, hedefine laikmodern kesimlerin en sansasyonel ve spektaküler, yani göze çarpan dilimlerini koymuştu: Monden sosyete; moda pazarı; magazinşov dünyası… O, buralardan “İslam dairesi”ne kazanımlar sağlama işine, işlevine soyundu. Bunu yaparken Türkiye’de İslami cemaatlerin genelde “geleneksel”, kırsal/pastoral kültürel örüntüsüne hayli uzak bir pozisyon alıp tam da “İstanbul sosyetesi”ne hitap edecek mahiyette bir maneviyatçılığı “Batılımodern” bir üslupla “piyasaya sundu”. Özellikle de ABDmerkezli Hıristiyan fundamentalist evanjelistlerle irtibatlı ilginç bir söylem ve eylem stratejisi eşliğinde… Darwin’in âhı  Harun Yahya takma adıyla kaleme aldığı mebzul miktarda kitapta (ayrıca kaset, video, VCD, DVD ile) Oktar, aslında İslam söz konusu olduğunda hiç de büyük bir mesele olmayan “Evrim” tartışmasını o evanjelistlerin yaklaşık 150 yıldır ABD’de sürdürdükleri “EvrimcilikYaratılışçılık” kavgasının terminolojisi üzerinden bu topraklara taşımıştır. (Elbette, arkeolojik buluntularla Kur’an anlatılarını ilişkilendirmek gibi bazı minör “yerlileştirme”lere giderek.) Bu doğrultuda, biyoloji biliminin “olmazsa olmaz”ı olan evrimsel yaklaşımın karşısına “bilimsi”lik taslayan yaratılışçılık iddiaları (“AkıllıDizayn kuramı”, “AniBelirme kuramı”) ile çıkarak kendine alan açtı. Öyle ki evrim düşmanlığını kurumsallaştırdı ğı “Bilim Araştırma Vakfı” adlı oluşumun, ABD’deki “Yaratılışı Araştırma Enstitüsü”nün Türkiye temsilciliği olduğu izlenimi bile dillendirilmiştir. İşte yıllarca bu ülkede Darwin’e, evrim düşüncesine, evrimsel biyolojiye reddiye dolu yayınlar ciddiye alınıp dindarmuhafazakâr kamuoyunda parlatılmış, okullarda okutulmuş, kütüphanelerde raflara doldurulmuş bu “taşeron yaratılışçılık müessesi”, şimdi kara para aklamadan cinsel içerikli şantaj kasetlerine açılan yelpazede bir dizi suç iddiası ile karşımızda... Refah ve AKP’ye çalıştı Tabii asıl çarpıcı (ama aynı zamanda anlaşılır olan), Oktar’ın yükselişinin 1990’ların ilk yarısına denk gelmesi... Hem Türkiye’de bilim ve üniversite camiasının karşısına evrimkarşıtı yaratılışçı iddialarla çıkıp kamuoyu oluşturarak seküler bilim ve düşünce anlayışını yıprattı; hem de İslam kisveli söylemindeki “modern/ist tını” ile Refah Partisi öncülüğünde yükselen siyasal İslam’a “seküler sosyete”deki alerjiyi gidermeye dönük işler yaptı o... Bariz bir örnek, 1993’te Refah Partisi’nin başlattığı ve o dönem Parti’nin İstanbul İl Başkanı Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği “vitrin transferleri” atağı çerçevesinde “Adnan Hocacı” eski manken Gülay Pınarbaşı’nın RP’ye katılmasıdır (akt. Ruşen Çakır, “Recep Tayyip ErdoğanBir Dönüşüm Öyküsü”, Metis, 2001, s. 229). Demek ki şimdiki iktidarın “cemâziyelevvel”inden başlayarak “Adnan Hoca”, katkısını esirgememiş. O yüzden de 1990’lar sonu ve 2000’ler başındaki suiistimal, istismar, yolsuzluk soruşturmaları, kovuşturmalarından “yırtan” oluşumun en şaşaalı dönemi, AKP’nin devri iktidarında karşımıza çıkar. Artık ‘zevâid’den ibaret Peki, şimdi olan ne? Çok basit: Kullanım süresi doldu. Artık “yeni Türkiye”de o da, diğer bütün tarikatcemaat çevreleri de “zevâid”den ibaret. Yani bir fazlalıklar… Artık, “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek millet” ve dahi tek adam ve tek tarikat var: “Tayyibîlik”. “Tayyibîliğin” kabule mazhar olduğu, hükmünü icra ettiği yerde ne “Adnanîlik” kalacaktır, ne de başka bir şey. İslami oluşumların hizaya çekilme vaktidir. Hizaya giremeyecek mahiyette, fantastik, marjinal, sıra dışı, eski deyişle ama modern çehre ile “ibâhiyyun”dan olanlar için ise hizaya çekilmekten öte hazan mevsimidir; Oktar çevresi gibi… Artık modern, monden, sosyetik muhitlerden devşirilecek kimseye de ihtiyaç yok!.. Olan budur.   Evrim için ekinler biçiliyor Tokat’ın Turhal ilçesinde, 6 gün önce yayladaki çadırlarının önünde oynarken kaybolan 3.5 yaşındaki Evrim Atış’ı arama çalışmaları sürüyor. Evrim’in yolunu kaybedip tarlada ekinlerin arasına girdikten sonra geri çıkamayacağı ihtimali göz önünde bulundurularak, köylüler hasada birkaç gün erken başladı.l DHA Evrim C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle