18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Temmuz 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Cumhurbaşkanlığı AŞ Üretim olmasa da olur Uyum KHK’sinde yapılan değişiklik ile teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların işletmelerinde üretim yapılması şartı da kaldırıldı. Değeri 10 milyonun üzerinde olan işlevsiz durumdaki işletmelerin ederlerinin altındaki devri de yine Cumhurbaşkanı’na bağlandı. KİT’ler de Saray’da Uyum KHK’si ile Cumhurbaşkanı’nın kuracağı anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu kapsamından çıkarıldı. Şirket, imkânları yetmediğinde devlet bütçesinden yardım alacak Türkiye’nin anonim şirket gibi yönetilmesini istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 703 No’lu KHK ile “ha cak teşebbüslerdeki Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) denetim ve şirketlerde kamunun pay sahipliğine dayanan oy, yönetim, temsil, denetim yal ettiği” anonim şirketi kurma imkânına sa gibi hak ve yetkiler, Cumhurbaşkanı tarafından hip oldu. Kamu iktisadi teşebbüslerine (KİT) kullanılacak. Bu anonim şirketler, çıkarılan ilişkin KHK’ye eklenen madde uyarınca, KHK ile teşebbüslere tanınan tüm hak, istisna Cumhurbaşkanı’nca anonim şirket şek ve muafiyetlerden yararlanacak. Bu bağlamda, linde kurulan kamu sermayeli şirket Cumhurbaşkanının kurduğu anonim şirket, ya ler, Türk Ticaret Kanunu’nun kuruluş, tırım görevini kendi imkânı ile karşılayamazsa tescil, ayni ve nakdi sermaye konulma bu kısım o yıl içinde devlet bütçesinden karşı sına ve genel kurula ilişkin hükümle lanacak. Anonim şirketlerin yurtdışında şirket rinden muaf tutulacak. Ayrıca savun kurmasına ve kurulmuş şirketlere ortak olma ma, güvenlik veya istihbarat alanları sını belirlemede Cumhurbaşkanı yetkili olacak. na ilişkin anonim şirket olarak kurula l ANKARA /Cumhuriyet Yapılan değişikliklerle KİT ve bağlı ortaklık ler uyum KHK’si ile kaldırıldığı için, bu kişile hurbaşkanı kararına bağlanacak. Cumhurbaş lar da Cumhurbaşkanı tarafından kurulacak. rin nasıl seçileceği ve atanacağı hâlâ belirsiz. kanı, KİT’lere kendi imkânlarıyla karşılayama Bu KİT’lerin genel müdürlerinin ve yönetim ku Teşebbüslerin yatırım ve finansman programla yacakları yatırım görevi verdiğinde özkaynak rulu üyelerinin atanmasına ve sahip olmala rında yapılan değişikler de, şirket imkânları ve lardan karşılanması gereken kısım, yine devlet rı gereken zorunlu niteliklerine ilişkin hüküm yatırım kapasiteleri göz önüne alınmadan Cum bütçesinden karşılanacak. OHAL yasalaşıyor! AKP, ay sonuna kadar çalıştırmayı planladığı Meclis’ten, 19 Temmuz’da süresi bitecek olan OHAL’i kalıcı hale getirmek üzere yasa çıkarmaya hazırlanıyor TBMM Başkanlığı seçiminin ardından, gelecek hafta komisyon üyeleri ve başkanlarını NECATİ belirleyecek olan AKP, Meclis’i ba SAVAŞ zı yasa önerilerini görüşmek üzere ay sonuna kadar çalıştırmayı planlıyor. Yeni sistemle birlikte artık hükümet, Meclis’e yasa tasarısı sunamayacak. Bunun yerine milletvekili yasa öne risi verebilecek. Meclis’e ilk gelecek yasa önerisinin de OHAL’in kalıcı ha le getirilmesine ilişkin düzenlemeleri içermesi bekleniyor. Söz konusu dü zenlemenin KHK ile yapılacağı açık lanmıştı. Ancak AKP, KHK’den vaz geçerek TBMM’den yasa çıkarılması na karar verdi. Yeni sisteme göre de OHAL’in 18 Temmuz’a kadar süresi olmasına karşın artık KHK çıkarıla mıyor. OHAL ile ilgili olarak Cumhur başkanlığı kararnamesi çıkarılabilse de bunların Meclis’te 3 ay içinde gö rüşülerek yasalaşması gerekiyor. CHP’li Teoman Sancar, söz konusu yasa önerisinin 100 maddeden oluşacağı yönünde duyumlar aldıklarını belirterek, “OHAL rejimi bir darbe dönemi uygulamasıdır ve Türkiye’de baş gösteren tüm kronik sorunların ana nedenidir. OHAL’i bitirdik diye övünenler ne yazık ki bugün KHK’lerle ülkeyi yönetecek duruma gelmişlerdir” dedi. Düzenlemelerin içeriği AKP’nin Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Yasası başta olmak üzere bazı yasalarda değişiklik içerecek yasa önerisiyle getirmeyi planladığı düzenlemeler şöyle: n Güvenlik güçleri, sportif faaliyetleri, kamusal alanlarda gerçekleştirilen kültürel etkinlikleri izleme ve denetleme yetkisine sahip olabilecek. n Başta FETÖ olmak üzere, örgüt üyelerinin dini toplantı yerleri ka YMıeldcılriısmB3a.şktuarndıa Parlamenter sistemin son başbakanı olan Binali Yıldırım, yetkileri sınırlandırılan TBMM’nin 28. başkanı oldu TBMM Genel Kurulu’nda dün 27. dönemde görev yapacak Meclis Başkanı için seçimler yapıldı. Üçüncü turda belirlenen Meclis Başkanlığı için Binali Yıldırım, Erdoğan Toprak, Meral Danış Beştaş, Hayrettin Nuhoğlu ve Cihangir İslam yarıştı. Yeni dönemde yetkisi sınırlandırılan Meclis’i 2020 yılına kadar yönetecek başkanın seçimine geçilmeden önce genel kurulda yeni yönetim modeliyle hayata geçen taş 65, İYİ Parti’nin adayı Nuhoğlu 43, AKP ve MHP’nin adayı Yıldırım ise 331 oy aldı. İkinci tur oylamaya 584 milletvekili katılırken, 6 oy geçersiz çıktı. Bu turda da SP’nin adayı İslam 4, CHP’nin adayı Toprak 131, İYİ Parti’nin adayı Nuhoğlu 42, HDP’nin adayı Beştaş 65, AKP ve MHP’nin adayı Yıldırım 336 oy aldı. Üçüncü tur oylamaya 584 vekil katılırken, 6 oy geçersiz çıktı. SP’nin adayı İslam 5, İYİ patılacak. Terörle mücadelenin et Cumhurbaşkanlığı kararnameleri tar Parti’nin adayı Nuhoğlu 40, CHP’nin kin yürütüldüğü alanlarda güvenlik güçleri ve mülki idare amirleri dini mekân ve yerleri denetleme ve kapatma yetkisine sahip olabilecek. n Özellikle terörle mücadelenin etkin yürütüldüğü alanlarda kamu düzenine ve kamu kaynaklarına ağır saldırı gerçekleşebilme ihtimaline karşı güvenli bölgeler oluşturulabilecek. n Son yıllarda başta Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden yoğun göç olması dikkate alındığında, Fransız örneğindeki gibi valiler, “kişilerin ikamet edilmesine ilişkin güvenli bölge ve koruma alanları” oluşturarak, gerekli düzenleme ve tedbirleri almaya yetkili kılınabilecek. Düzenlemeyle ayrıca terör örgütü üyelerine ilişkin “kuvvetli şüphe ve delil” durumunda hâkim ve savcılara gerektiğinde gözaltı sürelerinin uzatma yetkisinin verilebileceği de konuşuluyor. Özel oturum yok AKP, geçen yıldan farklı olarak bu yıl 15 Temmuz’un yıldönümü nedeniyle Meclis Genel Kurulu’nda özel oturum düşünmüyor. Meclis’te o gün yalnızca 15 Temmuz’u konu alan bir sergi açılışı olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Meclis’in bombalandığı saatte yürüyüş olabileceği de belirtiliyor. l ANKARA /Cumhuriyet DURMUŞ YILMAZ: Mühür kimde? TBMM Başkanlığı için yapılan seçimin ardından devirteslim töreni yapıldı. Geçici TBMM Başkanı Durmuş Yılmaz, TBMM Başkanlığı mührünü Yıldırım’a verirken, 703 sayılı uyum KHK’sine dikkat çekti. Yılmaz, elindeki mühre işaret ederek “Bir numaralı mühür bu mu yoksa Cumhurbaşkanı’nın elindeki mühür mü? TBMM Başkanı’nın yokluğunda Cumhurbaşkanı’nı temsil etmesi gibi bir durum yok, artık Cumhurbaşkanı yardımcısı vekâlet edecek” dedi. Yılmaz, Montesquieu’nun “Kuvvetler ayrımının olmadığı yerde özgürlükleri tam olarak yaşamamız mümkün değildir” sözünü anımsatarak, önümüzdeki dönemde sistemin nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceklerini belirtti. TBMM Başkanı seçilen Yıldırım ise hem Cumhurbaşkanı’nın hem de milletvekillerinin milletin oylarıyla seçildiğini kaydederek, “Milletin iradesi arasında bir tercih söz konusu değildir. Halkın onayladığı konuların bir anlaşmazlık konusu gibi algılanmasının geleceğe yönelik çalışmalarımıza bir faydası yoktur. Vekâletin Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na verilmesindeki düşünce, yürütme ile yasama erklerinin birbirinden ayrılmasıdır. Anayasa değişikliğiyle hükümetin Meclis üzerindeki tahakkümü ortadan kaldırılmıştır. Bu sistemde Meclis, yasa yapma konusunda çok daha etkin şekilde işleyecektir” diye konuştu. tışma yarattı. Devir teslim töreninde ise geçici TBMM Başkanı Durmuş Yılmaz, yeni sistemi eleştirdi. Seçim gündemine geçilmeden söz alan HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, tutuklu milletvekilleri Leyla Güven ve Enis Berberoğlu’nun genel kurulda olmadıklarını belirterek, “Bunu kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz çünkü demokrasinin saygınlığı, güvenilirliği, seçmen iradesinin sandıktan çıktığı gibi parlamentoda temsil konusunda hiçbir zaafiyetin, hiçbir eksikliğin olmamasıdır” diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da söz alarak iki üyenin genel kurulda olamamalarının Meclis’i ayıplı hale getirdiğine dikkat çekti. TBMM Başkanlığı seçimleri için dünkü genel kurul birleşimine katılan bazı milletvekilleri ayakta kaldı. Bazı milletvekilleri ise komisyon ve hükümet sıralarına oturdu. Oylamaya geçilmeden önce AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın yeni milletvekillerine oylamanın ardından genel kuruldan ayrılmamaları, seçimin tek tur olmayacağı yönünde bilgi verdiği görüldü. Cihangir İslam’a 4 oy Konuşmaların ardından TBMM Başkanlığı için seçimlere geçildi. Yıldırım, 401 oyun arandığı ilk iki turda aranan oya ulaşamazken, 301 oy olan salt çoğunluğun arandığı üçüncü turda TBMM Başkanı seçildi. Birinci tur sonuçlarına göre oylamaya 581 milletvekili katıldı, 4 oy geçersiz sayıldı. Bu turda SP’nin adayı İslam 4, CHP’nin adayı Toprak 131, HDP’nin adayı Beş adayı Toprak 135, HDP’nin adayı Beştaş 63 oy alırken, AKP ve MHP’nin adayı Yıldırım aldığı 335 oyla Meclis Başkanı seçildi. TBMM Başkanı Yıldırım yaptığı teşekkür konuşmasında, yeni dönemde Meclis’te uzlaşma kültürünün geliştirme imkânının olacağını belirterek, “Oy veren vatandaşlarımızın hemen hemen tamamı Meclis’te temsil imkânına kavuştu” dedi. Kendisini seçen seçmeyen bütün milletvekillerinin başkanı olacağını söyleyen Yıldırım, CHP’li Mahmut Tanal’ın tutuklu milletvekillerinin durumunun anımsatması üzerine “Daha yeni bismillah dedik, başladın dalmaya” diye konuştu. 95 yıllık parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanı sistemine geçildiğini hatırlatan Yıldırım, kendisinin son başbakan, yeni dönemin de ilk Meclis Başkanı olduğunu anlattı. Yıldırım daha sonra geçici Meclis Başkanı Durmuş Yılmaz’dan görevi devraldı. Devir teslim töreninde Yılmaz yeni sistemi kuvvetler ayrılığı üzerinden eleştirdi ve sistemin neler getirdiğinin zamanla ortaya çıkacağını söyledi. l ANKARA /Cumhuriyet haber 5 Kötü siyaset iyisini kovar İktidarda olmak veya muhalefette bulunmak fark etmez, demokratik hukuk devletlerinde her türlü eylemin, icraatın veya tutumun hukuki, siyasi ve ahlaki sonuçları olacağı varsayılır. Yetki ve tercih kullanma imkânı, sorumluluğunu yüklenmeyi ve elbette bu sorumluluğun bedelini de ödemeyi gerektirir. Demokratik olduğu iddiasındaki bütün sistemler çok sayıda istisna ve yaygın aksi uygulamalara rağmen, bu soyutlamaya dayanarak meşruiyet yaratır, otoriteye rıza talep edebilir. Bir süredir böyle bir pratiğin içinde yaşamadığımız gibi, bunun bir eksiklik olarak da sorgulanamadığı bir zemin var. Siyasi kararla bir tren olmaması gerektiği kadar hızlandırılıyor, devrilip birçok insan ölüyor; madenlerin denetimi keyfi düzenlemelerle değişiyor, büyük bir felaket yaşanıyor; ihale sistemi saçmalığı ile iş savsaklanıyor yine tren devriliyor yine insanlar ölüyor; madenler özelleşiyor yine iş cinayetlerinde canlar yanmaya devam ediyor. Sonra, tamamen keyfi işleyen bir yargı sistemi sayesinde sorumlulular kimseyi ikna etmeyecek cezalarla sıyırıyor. Yetmiyor, idari ve siyasi sorumlular özel bir koruma ile tamamen konunun dışına çıkarılıyor. Peki, siyasi sorumluluk ve bedel konusunda durum başka türlü mü? Bu sorunun cevabı da hayır. Madende ölmüş insanların yakınlarını bizzat yumruklayan, bazılarının tekmelenmesine rıza gösterenler siyasi bir bedel ödemiyor. Aldığı oyla hukuki ve siyasi sorumluluktan kurtulduğunu iddia edenler, aldıkları oyla milletvekili seçilenlerin hapisten çıkmasına izin vermiyor. Verilen keyfi demeçlerle bütün göstergeler oynatılıyor ama kriz riski yine başkalarına taşıtılıyor. Taciz yasasını engelleyenler, olmayan idamı vaat ederek oy alabiliyor. Şimdi yeni sistem diye Türkiye’nin önüne konulan yönetim biçimi, sorumsuz yetkileri yasal kılıfa kavuşturuyor. Fiilen iki dudağın arasındaki kararlar kitabına uyduruluyor veya belki de zaten uygulanma yan “kitap” tamamen ortadan kalkıyor. Elde edilenlerle yapılabileceklerin sınırı genişleyecek, hukuki sorumluluk karşılığı ise zayıflayacak. Yapılabileceklerle, bunların yapılmasının bedeli arasındaki ilişki yeniden kurulamazsa bilinen sonuçlara şaşırma hali yine devam edecek. “Niye bir şey değişmiyor” sorusu yerinde kalacak. Türkiye’de belki olduğundan da özel hissetttiğimiz bu durum, dünyada giderek yayılmaya başlayan bir eğilimin parçası aslında. Kamuoyu, medya baskısının merkezi sayılabilecek ABD, Trump gibi bir örnekle baş etmeye çalışıyor, baş edemiyor. Avrupa kendi kriterlerini zorlayan otoriterlik, ırkçılık rüzgârı altında. “Yeni siyasetin” parlak aktörü Macron, yeni yetkiler peşinde. Çoğu lider, fütursuz ve keyfi yetki kullanan otokratlara gıpta ediyor. Çılgın projeleri olmasa bile, “Adamlar yapıyor, bir şey de olmuyor” hali çok kıskanılıyor. Türkiye’de demokrasi yandaşlarının yalnız hissetmesinde hem hazırlayıcı, hem seyirci olarak pay sahibi olan yerleşik demokrasiler siyaset krizi yaşıyor. Ekonomik tercihleri itiraz görmesin diye önce emek örgütlenmesini, sonra kamuoyunu ve sonuç olarak tüm siyaseti imha ettikleri için, ayrılıkçı, ırkçı, kontrolsüz kalabalıkların desteklediği dalgalarla sürükleniyor. Rahat kontrol etmek için çıktıkları yolda, kontrolü adım adım kaybedişlerini görüyor ama çaresizlikten aynı yolu zorlamaktan vazgeçemiyorlar. Karşısına çok güçlü bir muhalefet çıkmasa da sürdürülmesi zor bir durum bu. Fakat, Türkiye’de olduğu gibi “tren kazasını politik mesele yapmayacağız” diyen veya “bir çiviyle nal, bir yiğitle ülke kurtarmak” isteyen muhalefet tarzı, bu sorunlu yaklaşımın ömrünü uzatıyor. Oysa, yapılan her şeyin siyasi alana taşındığı, yapabilme sınırının bedelle çizilebildiği bir durum ancak, bütün meselelerin siyasileştirilmesiyle mümkün. Dış politikayı, ekonomiyi ve hatta felaketlere yol açan yanlışları siyaset dışına taşımak “yapıcılıkla” açıklanamaz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle