18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ Makine ihracatı arttı Türkiye’nin makine ihracatı 2018’in ilk yarısında yıllık yüzde 20 artarak 8.3 milyar dolara çıktı. DOLAR 4.5860 0.1 kuruş AVRO 5.3950 0.5 kuruş FAİZ 19.77 0.18 puan 10 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Sağlık hizmeti Harcamalar artıyorzamlanıyor ruh sağlığı bozuluyor Küresel sağlık harcamaları ortalama yüzde 9.5 arttı. Türkiye’de ise artış yüzde 14’ü buldu. Ruh sağlığı dünya genelinde üçüncü büyük risk faktörü olmaya başladı Küresel sağlık harcamaları, küresel çapta öngörülen enflasyon oranının yaklaşık 3 katına ulaşarak 2017’de ortalama yüzde 9.5 artış gösterdi. Mercer Marsh Benefits’in ‘Mercer Marsh Benefits 2018 Dünyada Sağlık Trendleri Araştırması’na göre, şirketlerin yalnızca yüzde 14’ünün çalışanlarına çok kapsamlı koruyucu yaşam tarzı programları sunduğu ortaya çıktı. Ruh sağlığının da dünya genelinde en büyük üçüncü risk faktörü olarak öne çıktığının belirlendiği araştırmada, işverenlerin bu duruma yeterince eğilmediği, sigorta şirketlerinin yüzde 40’ına yakın bir kısmının da işveren sağlık sigortalarına terapi ve danışmanlık hizmetlerini dahil etmediği dikkat çekti. Güçlü dijital ve veri kapasiteleriyle desteklenen entegre sağlık stratejilerinin benimsenmesi, gelecekte çalışanlara yönelik sağlık sigortası programlarının artan maliyetlerinin yönetimi açısın dan son derece önemli bir rol üstlenecek. 62 ülkeden 225 sigorta şirketi ile yürütülen araştırma, işverenlerin ve sigorta şirketlerinin dijital ve veri kapasitelerine de yatırım yapması geriyor. Ancak global pazarlardaki her 6 sigorta şirketinden 1’inin dijital alanda varlık göstermediği tespit edildi. Maliyet yükseldi Marsh Genel Müdürü Yeşim Aksüt, küresel çapta sağlık trendlerine paralel olarak Türkiye’de de sağlık harcamalarının artışa geçtiğini vurguladı. Sağlık hizmeti sağlayan kurumların fiyat tariflerini belirlemelerine etki eden en önemli faktör olan Türk Tabipleri Birliği Özel Hekimlik Uygulamaları Katsayısı’nın bu yılın başında, bir önceki yıla göre yüzde 12.9 oranında artış gösterdiğine dikkat çeken Aksüt, “Ne yazık ki bu artış hizmet sağlayan kurumların tedavi maliyetlerine direkt olarak yansıdı. Ayrıca neredeyse tama Türkiye’de 3 milyon kişi özel sağlık sigortası kullanırken bunun yaklaşık 1 milyonu yurtdışında sağlık hizmetinden yararlanmak için seyahat sigortasına sahip. mı yabancı para birimine endeksli tıbbi her türlü cihaz alımları da yılın başından bugüne Türk Lirası’nın yaşadığı yüzde 26 civarındaki değer kaybından olumsuz etkilendi ve bu hastanelerdeki tedavi maliyetleri üzerine etki etti. Bu doğrultuda sağlık hizmetlerinin finansmanını sağlayan özel sigorta şirketleri de sağlık sigortası prim hesabında medikal enflasyon oranını minimum yüzde 14 olarak almaya başladılar. Bu nedenle bu oranın artma olasılığını da göz önünde bulundurarak işverenlerin çalışan özel sağlık sigorta programını kurgularken daha bütünsel bir yaklaşımı benimsemeleri gerekli” dedi. l Ekonomi Servisi 3 milyonda özel sigorta var Mercer Yan Haklar Danışmanlığı Direktörü Can Suntay da, “Ortalama yaşın 32 olduğu Türkiye’de, doğurganlık oranındaki azalma eğilimi, genç nüfusun yaşlanarak sağlık hizmetlerine daha çok ihtiyaç duyulacağı zamanların yaklaşması, devlet ile özel sektörü bu alana yatırım yapmaya ve yaratıcı çözümler geliştirmeye zorluyor” diye konuştu. Suntay, “2018 için öngörülen yüzde 14’lük medikal enflasyon oranı ile birlikte bu sektördeki fiyat artışlarını yönetebilmek için devletin ve şirketlerin sağlık sigortalarını daha uygun maliyetli ve sürdürülebilir kılmaya çaba sarf etmeye başlayacaklarını öngörüyoruz. Tamamlayıcı Sağlık Sigortaları’nın sağlık hizmetlerinin yetersiz kaldığı yerlerde yaygınlaşacağını öngörüyoruz” dedi. Lehman’ın 10. yılında kriz sinyalleri artıyor ABD yatırım bankası Lehman Brothers’ın 613 milyar dolar borçla iflasının onuncu yıldönümü yaklaşırken, dünya ekonomisinde yeniden kriz sinyalleri artıyor. Lehman’ın iflası sonrasındaki 10 yılda ABD, Avrupa ve Japonya merkez bankaları krizden kurtulmak için piyasalara varlık alımları yoluyla 12 trilyon dolar para aktarırken, bu süreçte küresel borç stoku yüzde 42 artarak 237 trilyon dolara yükseldi. ABD’de 2008’de yüzde 65 olan kamu borcunun milli gelire oranı bu yıl yüzde 105’in üzerine çıkarken dünyanın sekizinci büyük ekonomisi İtalya’da 2008’de yüzde 30 olan bu oran bu yıl yüzde 131’i aştı. Çin’de 2008’de yüzde 27 olan kamu borcunun milli gelire oranı 2017’de yüzde 47’ye yükselirken, özelin borçla rı da dahil edildiğinde bu rakam yüzde 250’yi aşıyor. Merkez bankalarının varlık alımlarına son vermeye başlamasına paralel olarak bol ve ucuz para döneminin sona ermesi dünya ekonomisini sarsıyor. Para evine dönerken, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasaların para birimleri değer kaybediyor, bu ülkelerden sermaye çıkışları hızlanıyor. Haziran 2018 itibarıyla piyasalarda 4.8 trilyon dolar varlığı olan ABD Merkez Bankası (Fed) Ekim 2017’den bu yana yaklaşık 138 milyar dolar parayı geri çekri. Fed, bu aydan itibaren ayda 40, ekimden itibaren ayda 50 milyar dolar para çekecek. Öte yandan, ABD öncülüğünde dünyada gümrük duvarlarının yükselmeye başlaması da diğer kriz faktörü olarak ortaya çıkıyor. l Ekonomi Servisi Doğuş için bankalar anlaşmaya yanaşmıyor Doğuş Grubu’nun kredi yapılandırması için bankalarla görüşmesi devam ederken, 2 milyar Avro civarı olan yeniden yapılandırmaya tabi olacak kredi vadesinin 46 yıla uzatma konusunda bankalar anlaşmaya çalışıyor. Ancak bankaların vade konusunda uzlaşamaması süreci geciktiriyor. Konuya yakın kaynakların Reuters’a verdiği bilgiye göre Yapı Kredi ve İş Bankası liderliğinde yürütülen görüşmelerde kreditör bankalardan Akbank vadeler konusunda ikna edilmeye çalışılıyor. Kaynaklar yapılandırılacak kredide 10 bankanın kreditör olduğu belirtiyorlar. Doğuş Holding’in kısa vadeli kredileri, 2017 sonu bilançosuna göre 7.5 milyar lira düzeyinde. Bu tutar yıl sonu resmi Avro kuruna göre 1.7 milyar Avro’ya karşılık geliyor. Holdingin toplam kredi borcu ise 23.5 milyar lira, yani 5.2 milyar Avro seviyesinde. l Ekonomi Servisi Sanem Oktar herKAGİDER: Kadın işgücü yerde olmalı KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, Türkiye’de kadın girişimcilerin karşılaştığı temel sorunları, erkek egemen zihniyet, sermaye ve eğitim eksikliği, devlet politikalarının yetersizliği diye sıraladı. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Sanem Oktar, Uluslararası Ticaret Merkezi’nin (ITC) kurduğu “She Trades Global” (Kadınlar Global Ticarete Katılıyor) girişimi kapsamında katıldığı panelde, Türkiye’de kadın girişimcilerin büyük başarı ve cesaretle ekonomiye katkıda bulunduğunu belirterek “Ama mevcut oranlar bizim için yeterli değil. Kadın işgücü her yerde olmalı. Biz geniş bir toplumuz ve cinsiyet eşitliği çerçevesinde bu gücü istihdama yönlendirmeliyiz” dedi. Liverpool’da düzenlenen üç günlük toplantı, 60 ülkeden 500’den fazla kadın girişimciyi bir araya getirdi ve önemli iş bağlantılarının kurulmasına olanak sağladı. Altı yıldır devam eden girişim sayesinde bugüne kadar 80 milyon ABD Doları’ndan fazla iş bağlantısı kuruldu. Etkinlikte, “Ticareti Gerçek Kılanlar” başlıklı panelde konuşan Oktar, ticaretin cinsiyeti olmadığını vurgulayarak “Toplumun tamamının gelişimi için” ülkeleri işbirliğine çağırdı. Oktar, konuşmasına şöyle devam etti: “Pek çok ülkede olduğu gibi benim ülkemde de kadın girişimcilerin karşısındaki temel sorunlar erkek egemen zihniyet ve kültür; sermaye, eğitim ve mesleki eğitim eksikliği; devlet politikalarının yetersizliği. Ayrıca, ilişki ağının bulunmaması, ucuz ve yüksek standartlı çocuk bakımının olmaması nedeniyle özel ve profesyonel yaşamın dengelenememesi, karar verici pozisyondaki kadın sayısının azlığı ve rol model bulunmaması da bu sorunlar arasında yer alıyor. Bu nedenle stratejik önceliklerimizi kadın işgücünü artırmak üzere yeniden düzenlemeliyiz.” l Ekonomi Servisi BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 99.252 518 puan 1245.54 5.72 lira 186.44 1.24 lira Salı 10 Temmuz 2018 Ucuz hayatlar Parmağın, telefon ekranı üstündeki her yukarıya doğru hareketinde 16/18 satır geçiyor. Her birinde görevleri, kurumlarıyla birlikte kamu görevlilerinin isimleri. Ekranı her itiş hareketinde, kurum kurum listeler akarken ailelerle birlikte 60’ar, 70’er kişi, mutfak alışverişi, kredi kartı, çocukların okul giderleri, ev kirası ilaç parası tasaları bir yumak olmuş geçiyor. Pazar sabahı, yakınında bir masaüstü bilgisayar bulunmayan kamu görevlileri, 18 bin 632 kişilik listenin içinde isimlerini böyle aradı. 17, 18. Bakanlar Kurulu’nun tarihe karışmadan bir gün önce yaptığı son büyük icraattan biriydi 701 sayılı OHAL KHK’si. TBMM oturumlarında, mikrofon önünde, seçim bölgelerinde “millet millet” diyen onca bakan, haklarında idari soruşturma ya da ceza soruşturması olmayan binlerce insanın kamu görevinden atılmasına kimisi önceden hazır edilmiş fiyakalı imzalarıyla onay verdi. Altına imza attıkları o listenin, nefesler tutulmuş baş ya da işaretparmağıyla ekranlar üzerinde taranacağını, ihtimal ki düşünmeden. Binlerce çift kısılmış gözün, her parmak hareketiyle ekrana gelen küçük tabloda, gerilimli bir kaygıyla kaderini arayacağını hayal etmeden. İhraç edilenler arasında kamu görevlisi olma niteliğini kaybetmiş kaç kişi olduğunu şimdiden bilme olanağı yok. Ancak kesin olan, bu sayı içinde haklarında idari ya da ceza soruşturması açılmamış pek çok insanın mutlaka olduğudur. Onlar şimdi kıyıcı, zorlu bir mücadele alanının içinde girdi. Kamu görevlisi olma niteliklerini halen taşıyan binlerce “muhrec” kamu görevlisi yeni rejimde, haklarını aramaya çalışacak. Boşlukta sallanan ray TekirdağÇorlu’da devrilen tren, insan yaşamına ucuz bakış kadar bakıştaki ucuzluğu da isyan ettiren bir biçimde gözümüzün önüne koydu. O trende bulunanların yakınlarının tek ihtiyacı olan şeyin haber olduğu saatlerde konulan yayın yasağı insanların acılarıyla alay etmekti. Parti medyasının dünyadaki büyük tren kazalarının hemen dolaşıma soktuğu haberi, “Bu facia o kadar da büyük” değil demeyen getiren, “normalleştirme” amaçlı gayri insani ama bir o kadar da “görevli” bir tutumdu. Adında düne kadar (artık değişti) haberleşme kelimesi de geçen bakanlığı açıklaması inandırıcı değildi. Boşlukta öylece sallanan, havada asma köprü gibi duran raylar, mühendisliğe en uzak insanlara bile facianın aşırı yağışlardan olmadığını anlatırken yapıldı bunlar. Mühendislik dediğimiz bilim, menfez ile ray arasındaki toprağın, yağış olsa bile boşalmamasını sağlamak için değil midir? Rayları yaptığınız zeminin doğası, bu tür taşkınlara eğilimliyse ve siz oradan bir demiryolu geçireceksiniz projesi ona göre yaptırılmaz mı? İnşaat teknolojinin bu kadar geliştiği mühendisliğe, müşavirliğe bütçeden avuç dolusu kaynak aktarılan bir ülkede yağmurda eriyecek bir toprak dolgu yapıp/yaptırıp insanların hayatını nasıl tehlikeye atarsınız? Bir söz de ana muhalefete: Yol bekçileri kadrolarının kaldırılması, bakım hizmetlerinin TCDD personeliyle değil ihaleyle yapılması, kârı önceleyen anlayış, menfezlerin aşınması önleyen malzeme kullanılmaması, rayın altına döşenecek malzemelerin yeterince kaliteli ve uygun olmaması... Bunların hepsi ama hepsi siyasidir. Dolayısıyla o trenin devrilmesi sonucu gencecik insanların, çocukların aralarında yer aldığı 24 kişinin yaşamını yitirmesi, 338 kişinin yaralanması da öyle. Hem de kamu yararının değil müteahhit yararının gözetildiği, kayırmacılığın normalleştiği bir iklimde sadece siyasidir. Dolayısıyla yaşamını yitiren insanların hakları aranacaksa bu hak arama işi öncelikle siyasi zeminde olmak zorundadır. Turkcell blockchain devine dahil oldu Kurucuları arasında ABD merkezli Sprint’in yanı sıra Japonya merkezli Softbank gibi devlerin de yer aldığı telekom operatörlerinin küresel blockchain (blok zincir) konsorsiyumu Carrier Blockchain Study Group’a (CBSG) Turkcell de dahil oldu. Eylül 2017’de ku rulan CBSG, telekom operatörü üyelerine ve bunların müşterilerine Blockchain teknolojisiyle güvenli küresel dijital ödeme, takas ve hesaplaşma sistemleri, kişisel kimlik doğrulama, IoT uygulamaları gibi hizmetleri sağlamayı amaçlıyor. l Ekonomi Servisi VZVuobdiazfuo’dnaeaRyerıdc’alillıekre SfaGabmriskuansıgH’uinndeisntabnü’dyüakolacakodafone Red, kullanıcılarına eğlence ve yaşam tarzı mobil uygulaması Zubizu’daki 38 seçkin restoranda ve 188 şubede mevcut indirimlere ek olarak yüzde 5 daha fazla indirim sağlayacak. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy ve Doğuş Müşteri Sistemleri Üst Yöneticisi Hakan Kaplan işbirliğini duyurdu. Engin Aksoy ve Hakan Kaplan üney Koreli teknoloji şirketi Samsung, dünyanın en büyük cep telefonu fabrikasını Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de açıyor. Yılda 120 milyon telefon üretme kapasitesine sahip olacak fabrikada 100 doların altındaki daha alt segment tele fonlardan, S9 modeline kadar her türlü model üretilecek.1.3 milyar nüfusa sahip olan ülkede 425 milyon akıllı telefon kullanıcısı olduğu tahmin ediliyort. Geçen yıl Hindistan, ABD’yi geçerek Çin’in ardından dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon pazarı haline gelmişti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle