22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 9 Mayıs 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Erken seçimle ekonomi 11 dolar iktidarda Seçim kararı alındığından bu yana kur rekorlar kırarak 23.5 kuruş arttı. Seçim vaatlerinin ekonomik gidişatı daha da bozacağı endişeleri tırmanıyor Dolar kuru, erken seçim kararının açıklandığı 18 Nisan’dan bu yana 4.10 se viyesinden 4.3350 seviyesi ne yükselerek zirve üstüne zirve yaptı. Böylece bu sü rede kur rekor üstüne rekor kırarak 23.5 kuruş yüksel di. Başbakan Binali Yıldı rım ve Eko nomi Baka nı Nihat Zey bekci kurda PELİN ÜNKER ki artışın geçici olduğunu vurgulamıştı. Ancak bu değerlendirmeler den sonra da kur zirveleri ni yineledi. Söz konusu de ğerlendirmeler ve Merkez Bankası’ndan gelen sembo lik adımlar kuru frenlemek bir yana artışı körüklüyor. Kurdaki yükseliş S&P’nin not indiriminden sonra hız landı. Enflasyonun son do kuz aydır çift hanede seyret mesi ve yükseliş eğiliminin sürmesi, bütçe açığı da ku run artışında etkili oluyor. Erken seçim etkisiyle alınan teşvik kararları ve yapılan vergi indirimleri, bütçe dengesinin daha da bozulacağı endişelerine yol açarak piyasaları olumsuz etkiliyor. TL’deki değer kaybının nedenleri; dolardaki küresel değer kazancı, S&P’nin not indirimi, ABD’de faizlerin yüzde 3’e yükselmesi, petrol fiyatlarındaki artış, seçim öncesi genişlemeci politikalar, ekonomide beklenen bir ivme kaybı, yüksek enflasyon ve yüksek cari açık olarak sıralanıyor. Erdoğan yükseltti Dolar/TL dün güne 4.27 seviyesinden başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kur saldırılarının önüne geçmek için projelerimiz var derken dolar/TL 4.30 ile tarihi zirvesini yeniledi. Gece saatlerinde ise ABD Başkanı Donald Trump’ın İran nükleer anlaşmasından çekildiğini duyurmasıyla 4.3350’ye çıktı. Tarihi rekorunu yeniledi. Dün ABD’deki faiz oranla rındaki artışın doları destekleyeceği beklentileri ile dolar endeksi bu yılın en yüksek seviyelerine gelirken ruble ve lira, tüm gelişen ülke para birimleri arasında dolar karşısında en çok değer kaybı yaşayan iki para birimi oldu. Bu arada artan siyasi ve ekonomik riskler nedeniyle borsa da 7 ayın en düşük seviyelerine geriledi. Gösterge 10 yıllık tahvil getirisinde dört günlük yükseliş 100 baz puanı aştı. İş Yatırım’n “Hem gaza basarım, hem frene...” başlıklı günlük piyasa bülteninde “Erken seçim arifesinde zorlu bir konjonktürde küresel dalgalarla karşılaşan ekonomi yönetimi hem gaza (genişleyici maliye politikaları) hem frene basarak (daraltıcı para politikaları) tehlikeli bölgeyi geçmeye çalışıyor. Ancak bu, Türkiye’yi olumlu ayrıştırmak için yeterli olmuyor. Güçlü büyüme ve şirket kârlarına rağmen dünyadan negatif ayrışmaya devam ediyoruz” denildi. ARTIŞ NE ANLAMA GELİYOR? 3350 Trump artışı körükledi. 1 Maliyetler yükselecek: Döviz borcu olan şirketleri zor bir süreç bekliyor. Bu şirketler iyi bir hedging yönetimi yapmadığı takdirde kur farkı gideri kaydedecekler. Bu da şirketlerin kârlılıklarını olumsuz etkileyecek. Ara malı ithalatına bağlı olarak girdi maliyetleri artacak. Giren malların bedelinin dövizle ödeniyor olması ithalatı daha maliyetli hale getirecek. Artan maliyetler şirketleri yatırım yapmak yerine döviz açıklarını kapatmaya itebilir. 2 Enflasyon artacak: Maliyetlerin artması zamla rı da beraberinde getiriyor. Türkiye’de kurun enflasyona yüzde 15 gibi geçişkenliği var. Kur yüzde 10 değer kazandığında, enflasyon 1.5 puan artıyor. 3 Reel gelirler eriyecek: Kurdaki artış nedeniyle vatandaşın alım gücü düşer ken, ücret artışı enflasyon artışının gerisinde kaldığından reel gelirler eriyor. Son 5 yılda Türkiye’de kişi başına gelir 1883 dolar azal dı. 2017’de ülke ekonomisi TL bazında yüzde 7.4 büyüdü, dolar bazında 1.3 küçüldü. 4 İşsizliği etkileyecek: Kurun yükselmesiyle bir şirketin borcu adeta do mino taşı gibi diğer şirketlere de yansıyor. 1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Bu da işsizlikte ciddi artışa neden olmuştu. Dünya Bankası’ndan büyüme tahmini Dünya Bankası, Türkiye’nin bu yıl yüzde 4.7 büyüyeceğini tahmin etti. Banka’nın Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Güncelleme raporunda Türkiye’nin, 2019’da yüzde 4.4; 2020’de de yüzde 4 büyüme kaydedeceği öngörüldü. Raporda, Türkiye’de enflasyonun ise, bu yılın sonunda yüzde yüzde 10.4, gelecek yılın sonunda yüzde 9.0, 2020’de ise yüzde 8.2 seviyesinde olmasının beklendiği belirtildi. Son aylarda çift hanelerde seyreden çekirdek enflasyonun, manşet enflasyonu da artırabileceği ifade edildi. Raporda temel riskler, enflasyon ve küresel mali koşullarda sıkılaşmanın sonucunda dış finansmanın zorlaşması, finansman maliyetlerinin artması ve dış dengenin zayıflaması şeklinde sıralandı. l Ekonomi Servisi Dumankaya rüşveti 17 Mayıs’ta borsada. Penta Teknoloji talep toplayacak Yıldız Holding çatısı altında faaliyet gösteren Penta Teknoloji, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) halka arz onayının ardından 1011 Mayıs tarihlerinde talep toplamaya hazırlanıyor. Penta Teknoloji Genel Müdürü Özçelik, “Penta Teknoloji, yüzde 44.86 oranında halka açılacak. 17 Mayıs’ta Borsa İstanbul’da işlem görmeye hazırlanıyoruz” dedi. Şirketin halka arzı, hem sermaye artırımı hem de ortak satışı yoluyla gerçekleştirilecek. Penta’nın toplamda 19 milyon 764 bin 345 TL; ek satış da dahil olmak üzere 21 milyon 345 bin 493 TL nominal değerli payının halka arz edileceğini belirten Özçelik, “Talep toplama fiyat aralığı ise 9.5 TL11.4 TL olarak belirlendi. Şirketin 31 milyon 724 bin TL olan sermayesi, 15 milyon 862 bin TL artırılarak 47 milyon 586 bin TL’ye çıkarılacak” dedi. l Ekonomi Servisi TOBB, seçimini mayısta yapıyor Erken seçimin beklenmedik bir şekilde 24 Haziran’a alınmasının üzerine genel kurul seçimlerini erteleyeceği ileri sürülen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), seçimlerinde erteleme olmadığını, önceden planlandığı gibi 1415 Mayıs’ta yapılacağını duyurdu. 74. TOBB Genel Kurul’unda 365 oda ve borsa, bundan sonraki dört yıl için başkanlarını belirleyecek. Bir milyon 350 bini aşkın üyesi bulunan TOBB’de mevcut başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’na karşı aday çıkmadı. TOBB’a bağlı 365 oda ve borsa kendi seçimlerini nisanda tamamlamıştı. l Ekonomi Servisi Eylül 2016’dan bu yana TMSF’nin elinde olan ve inşaatlar bitmediği için 8 bin kişiyi mağdur eden Dumankaya için seçim öncesinde harekete geçildi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, Dumankaya için Alman bir firma ile anlaşmak üzere olduklarını duyurdu. Gülal, şirketin yarım kalan inşaatları bitirmeyi taahhüt ettiğini belirtti. Gülal, Alman firmanın ismini açıklamadı. Kayseri’de Boydak Holding ile ilgili basın toplantısında konuşan Gülal, anlaşma sonrası 8 bin kişinin mağduriyetinin 10 gün içerisinde çözüleceğini ifade etti. TMSF’nin elinde bulunan şirket sayısının 960 olduğunu belirten Gülal, bunların aktif büyüklüğünün 50.3 milyar TL olduğunu söyledi. Gülal, “TMSF kayyumluğunda aktifler yüzde 12 büyüdü” dedi. Muhiddin Gülal, “Bizi en çok yoran in Gülal, büyük grupların sa şaat, ciddi mağdur olanlar var tışı ile alakalı mahkeme Dumankaya ve FiYapı’da; süreçlerini bekledikle konsantrasyonumuz bunları rini, 2018’de buna yo çözmek” şeklinde konuştu. ğunlaştıklarını dile Mahkeme süreci getirdi. l Ekonomi Gülal şu bilgileri verdi: Servisi “Dumankaya’da yarım ka lan 4 proje var. Toplamda iki grupta 8 bin mağdur var, mağduriyeti gidermek için çalışmaların sonuna geldik. Yarım kalan bu inşaatlarla ilgili attığımız bu adımda so run olursa B planımız var, her halükârda seçim öncesi aksiyon alacağız.” TMSF Başkanı, “16 yıllık süreçte Bank Asya hariç ban kacılık krizi olmaması rezer vimizi büyütmemizi sağladı, 34.7 milyar TL’lik rezervimiz var, bu rezerv Avrupa’daki en büyük rezevlerden biri. 2001 sonrası devral dığımız 26 bankanın hâkim ortaklarının borçlarını tahsil çalış mamız var; 23 milyar dolar tahsilat sağladık” diye konuştu. Gülal’ın verdiği bilgiye göre Dumankaya için Alman bir firmayla anlaşıldı. Muhiddin Gülal G.Doğu’dan 952 milyon dolarlık ihracat Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Fikret Kelleci, yılın ilk 4 ayında 952 milyon 528 bin dolarlık tekstil ve hammaddelerinin ihracatını yaptıklarını söyledi. GATİB’e göre, AB ülkeleri yüzde 43.1 payla ihracatta ilk sırada yer aldı. Bu bölgeye 4 ayda 410 milyon 301 bin dolarlık ihracat yapıldı. AB’yi Ortadoğu ülkeleri izledi. Bu bölgenin ih racatı yüzde 28 pay ve 267 milyon 126 bin dolara ulaştı. Pazarı zenginleştirmek için farklı bölgelere odaklandıklarını belirten Kelleci, “Gelecekte bunun karşılığını alacağımıza inanıyorum” dedi. l Ekonomi Servisi ABD’de gerileyen işsizlik ve düşündürdükleri A BD Çalışma Dairesi verileri Amerika’da açık işsizlik oranının nisan ayında yüzde 3.9’a değin gerilemiş olduğunu duyurdu. Bu rakam 2000’den bu yana en düşük işsizlik oranını sergiliyor; ve birçok yorumcu tarafından da Amerikan ekonomisinin büyük durgunluğu artık geride bırakmış olduğu şeklinde yorumlanıyor. Ancak, işsizlik oranındaki bu gerilemeye karşın, işgücü piyasalarında genel bir durgunluğun hüküm sürmekte olduğu ve ABD emekçisinin ücretlerinde anlamlı bir gelişme yaşanmadığı da gözlenmekte. Örneğin, Vaşington bazlı emekten yana düşünce kuruluşu Center for Economic Policy Research – CEPR verileri ABD’de ortalama ücretlerin nisan ayında yıllık bazda sadece yüzde 2.6 artmış olduğunu gösteriyor. Enflasyondan arındırıldığında bu kazanım reel olarak sıfırlanıyor ve zaten gerilemekte olan üretkenlik performansıyla birleştiğinde aslında reel ekonominin hâlâ gelir yaratmakta bocaladığını belgeliyor. Konunun bir de teknik tanım boyutları var. Açık işsizlik oranı özü itibarıyla “iş arayan ancak bulamayan” insanların toplam işgücüne oranını gösteriyor. Dolayısıyla, umudu kırıldığı (ya da benzer başka yapısal nedenlerden dolayı) iş aramaktan vazgeçen yığınlar bu rakama dahil değil. ABD’de 2008 krizinden bu yana işgücüne katılım oranı yaklaşık yüzde 10 puan geriledi ve işsizlik oranının bu derece düşük kalmasında büyük rol oynadı. Bütün bunlar aslında zayıf ve esnekleştirilerek parçalanmış bir işgücü piyasasının doğal sonucu olarak yorumlanabilir. Bu sonuca katkı yapan çok önemli bir başka unsur ise küresel sermaye karşısında küresel işgücünün konumuyla ilgili. Tahminlere göre, 1989 yılında Sovyet sisteminin çökmesi ve Çin, Hindistan, Meksika sınır bölgesinde maquiladeralar ve Sahraaltı Afrika’nın yoksul halklarının giderek ücretliemek statüsünde küresel işgücü piyasalarına katılması sonucunda işgücü arzının 1.5 milyardan yaklaşık 3 milyar iş arayan insana çıktığı, yani sermaye emek oranının yarı yarıya azaldığı öngörülmekte. Böylesi bir arz şoku karşısında küresel işgücü piyasalarında ücretlerin hızla gerilemesi ve küresel anlamda bir dibe doğru yarışın sürdürülmesi kaçınılmaz olmakta. Böylelikle genel anlamda bir yanda işsizlik oranı gerilerken aynı zamanda da ücretlerin çökmesi sonucunda sermayedar için tam bir dikensiz gül bahçesinin yaratılmakta olduğunu görebiliyoruz. Bu da Keynesgil iktisat kuramının en temel öğretilerinden birisi olan ve Philips eğrisi adıyla anılan enflasyon ile işsizlik arasındaki ters ilişkiyi veren alternatifler kümesinin artık söz konusu olmadığını belirtiyor. Phillips eğrisi diye anılan kuramsal ilişki, bir ekonomide işsizlik ile enflasyon arasında ters bir ilişki olduğunu ve buna dayalı olarak, kısa dönemde uygulanabilir bir makroekonomi politika demeti sunuyor olmalıydı. Ancak beklenen bu ilişkinin çökmesi, politika izleyicilerini de çaresiz bırakıyor. Bu sonucun ana nedeni, yukarıda da vurguladığımız üzere, işsizlik oranında gözlenen düşüşün aslında istihdam yaratmak anlamına gelmediğinden kaynaklanıyor. Esnekleştirilmiş emek biçimleri bir yandan yarı zamanlı, enformel ve geçici işlere mahkum kılınırken, bir yandan da umudu kırılmış kitleler iş gücü piyasasından dışlanmaya itiliyorlar. Özü itibarıyla, kapitalizm işsizlik ve enflasyon oranlarını geriletmesine karşın gelir yaratamıyor. Et ithalatı yerine üretime vergi teşviği Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, et fiyatında istikrar için ithalat yerine yerli üretime desteğin zorunlu olduğunu belirterek, “Milyonlarca dolarlık ithalat yapacağımıza, yerli et üretimi için biraz vergi desteği yapsak fiyatlar istikrar kazanır, zorla kazandığımız döviz dışarıya gitmez” dedi. Hacıince Entegre Et Tesisleri Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı da olan Hacıince, döviz kurlarının kontrolsüz bir şekilde yükselmesinin ithalatı pahalılaştırdığını söyleyerek, “Bu nedenle olabildiğince yerli üretim lehine bir karar vermek zorundayız. Petrolü ve doğalgazı yerli üretemezsiniz, o kadar kaynağımız yok. Ancak eti yerli üretebiliriz. Milyonlarca dönüm otlağımız, derelerimiz, göllerimiz var” diye konuştu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle