18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 7 Nisan 2018 haber 2 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK DRILLAT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Kurtuluş, özgürlüğe sevdalı kadınlarda’ Gazeteci İrfan Değirmenci’nin ikinci kitabı ‘Herlanda’ okuyucularla buluştu. Değirmenci, “Kitabımdaki kadınlar ‘Biz buradayız’ diye haykırıyor. Onlar benim kahramanım” diyor. Vedat ARIK Gazeteci İrfan Değirmenci’nin İnkılap Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Herlan da” okuyucularla buluştu. “Herlan da” adlı distopik ülkede yaşanan lar 2141 yılında bilinmeyen bir coğ rafyada geçiyor. “Herlanda”, 185 yaşına kadar yaşatıl mış “Her şey” adlı bir liderin iktidarında ki yasakların her ge çen gün nasıl arttığı nı gözler önüne seri CEREN ÇIPLAK yor. “Her Şey”e baş DRILLAT kaldıran “Hiç”ler var. “Hiç”lerin mücadele sinde öne çıkanlar ise ülkenin “Hiç” kadınları. n Kitabı Türkiye’nin bugünün den yola çıkarak mı hazırladınız? İçinde yaşadığımız ortam, hepimi zin yaşadığı baskılar ve geleceğe da ir kaygılar... Evet, içinde yaşadığı mız coğrafyaya ait bir ruh hali. Do layısıyla ben 2140 yılında, bilinme yen bir coğrafyada “Herlanda” adı verilen ülkede yaşananları anlatmış olsam da anlatan burada 2018 yılın da. Ve tüm bu karamsarlığın orta sında yazan bir adam. Herkes ortak bir duyguyu paylaşıyor. Bunun adı na korku, geleceğe dair kaygı, nefes alamayacak kadar baskı altında his setmek diyebilirsiniz. ‘Kadınlar korkmuyor’ n Karakterleriniz düşünmekten vazgeçmeyen insanlar... Benim kahramanlarım ülkenin düşünmekten ve düşündüğünü ifade etmekten, konuşmaktan ve elini taşın altına koymaktan çekinmeyen insanlar. n Kahramanlarınızı büyük ço ğunluğu kadınlar. Kurtuluşu kadında görmenizin sebebi nedir? Hiç’lerin özgür kadınları... Olağanüstü şartlarda hâlâ konuşmaya devam ediyor ve sahneye çıkıyorum. Salonları dolduran ve benim sahnede söylediklerime tepki veren, salona gelmekten korkmayan, sözünü söylemekten geri durmayanların yüzde 80’inden fazlası kadın. Kitabımdaki kadınlar “Biz buradayız” diye haykırıyor ve bu yüzden onlar benim kahramanım ve kurtuluş özgürlüğe sevdalı kadınlarda. Mobbing var mı? n Bugünkü kahramanlarınız kim? Marjinal diye yaftalanan, “kulağınızdan tutar sizi atarız” denilen, okuma hakkına dahi artık karışılma noktasına gelen gençlerdir bugünün kahramanları. n Bu cevabınızdan yola çıkarak şunu sormak isterim: Bugünkü iktidarın kendisi gibi düşünmeyenlere mobbing yaptığını söyleyebilir miyiz? İnsan ilişkileri değişti bu ülkede. Şu an röportaj yaptığımız yer Taksim. Bu ülkenin vitrini. Türkiye ne ise Taksim meydanı da o. Şu meydanda durun ve etrafınıza bakın. Ne hissedeceksiniz? Hava da gri bugün. Saksıdaki ağaçlara, insanların yüzündeki mutsuz ifadeye bakın! Bunun sebebi iktidardır, bu ülkeyi 16 yıldır yönetenlerdir. Bu durum insan ilişkilerine de yansıyor çünkü en temel iktidar iki insanın ilişkisinde kurulandır. Size nasıl hitap edildiği ve nasıl bakıldığı önemlidir. Birbirimize mobbing uygulamaya başladığımızı görüyorum. Herkes ne söyleyeceğine daha dikkatli dav ranmaya başladıysa ve kendini güvende hissetmiyorsa bu yaşadığmızın adına mobbing demek bile hafif kalıyor. n Kitabınızda adı ‘Her şey’ olan bir lider neredeyse her şeyi yasaklıyor. Bir gün gelecek her şey yasak mı olacak diyorsunuz? “Her şey” adını verdiğim kişi romanın kötü karakteri, “Herlanda”ya adını veren ve şu an 185 yaşına kadar yaşatılmış olan hayali bir lider. Ülkede kendisine sorulmadan nefes alınmasını dahi yasaklayacak noktaya geliyor. İnsanların çocuklarına vereceği isimlere dahi müdahale etme noktasına gelmiş bir lider. İsimler dahi onun izin verdiği listeden seçilip konulacak isimler ve dolayısıyla ülkede isyan bayrağını ilk açan “sen kendine her şey diyebilirsin o zaman biz de hiçiz” diyerek kendi çocuklarına isim vermekten vazgeçip numaralandırmaya başlayan kahramanlar. Her şeyi yasaklayabilirsiniz ama o yasakları ne kadar sürdürebilirsiniz? Bunu sorgulatmak isteyen bir roman “Herlanda”. ‘Daha keskinim’ n Ya ‘her şey’ ya da ‘hiç’iz mi? Ya her şeye boyun eğenlerdensiniz ya da bir hiç olmayı kabul edip başkaldıranlardansınız, bunun ortası yok. nBir de iyiler kazanır diyorsunuz... Eninde sonunda iyiler kazanır, zaten böyle düşünmezseniz mücadele edemezsiniz. n Peki siz hep böyle mücadele eder miydiniz yoksa kovulduktan sonra mı mücadele insanı oldunuz? Hiçbirimiz beş yıl önceki kendimiz değiliz. Hayatın kendisi deği şen bir süreç ama insanda değişmeyen şeyler var. Çocukluğumdan beri otorite figürüyle derdim vardı. Genelin benmsediği, doğru bulduğu ve dayattığı kurallarla da hep bir sorunum vardı. Kovulmak, evet mesleki hayatımda bir kırılma noktasıdır ve öfkemi de artıran bir faktördür, zira herkes susarken ülkem adına konuştuğum için bedel ödedim ama bundan onur duyuyorum. Bir iki soru önce mobbing dediniz ya, bizim iş yerinde yaşadığımız şey mobbingti çünkü her yayından sonra o gün yayında söylediğimiz sözle ilgili bir savunma yapmak durumunda kalıyorduk ve bu başlı başına bir mücadeleydi. Aslında yıprana yıprana geldik o mücadelelerin içinden. Umarım hiç tatmazsınız işsizliğin getirdiği o olumsuz ruh halini. Bir de o ruh hali eklenince, eskisinden çok daha keskin olabiliyor insan. Sözlerimi geçmişte daha ölçerek, tartarak söylüyorsam, evet son bir yıldır daha keskin söylüyorum. Ülkede yaşananlarla ilgili artık herkesin daha keskin şeyler söylemesi gerektiğini düşünerek bunu yapıyorum. ‘Zulüm nasıl sona erer?’ n Hangi sancı bu kitabı yazdırdı? Dönemin zulmü nasıl sona erebilir? Ne yaparsak sona erer? Bu zulüm elle tutulacak kadar somut hale geldiyse zulmün sona ermesi için de elle tutulacak kadar somut adım atılması gerekir. Bu adım ne olmalı sorusu bana kitap yazdırdı, bu dert bana çok kitap yazdırır gibi geliyor. Umuda ihtiyacımız var, biribirimizi mücadeleye teşvik edecek bir umuda ihtiyacımız var. ‘Atmadıkları manşetler yüzünden...’ n Doğan Medya satışı ile ilgili neler söylemek istersiniz? Muhalefet ediyormuş gibi görünüp en kritik anlarda hep muktedirin yanında olmayı son beş yıldır tercih eden bir grup artık yok. Bu belki bazı insanlarımızın yüzüne acı gerçeği çarpacak. İfade etme, basın özgürlüğü kalmadı bu ülkede. Bu satış bunun farkında olmayanların yüzüne çarpacak. Kovulacak arkadaşların başları dik olsun, boyun eğmek durumunda değiller, haklarının peşinden gitsinler, bu ülkede geçmişte olmadıklarından daha cesur davransınlar ve lütfen konuşmaya yazmaya devam etsinler. Baskı varken taviz üstüne taviz verme yolunu seçtiler. İlk baskıyla karşılaştıkları gün “bu baskı ortamında ben bu işi yapamıyorum” deyip o gün satmış olsalardı bu ülkeye bu kadar zarar vermemiş olacaklardı. n Nasıl bir zarar? O medyadan son beş yıldır yapılan yayınlara bakın. Her seçim döneminde, son referandumda attıkları manşetler, yaptıkları haberler ya da yazmadıkları haberler, atmadıkları manşetler bugünkü durumumuzun sebebidir. Biz, bu tek sesli ortamda farklı sesleri nasıl duyururuz onu düşünüyorum ben. Cumhuriyet, Birgün, Evrensel gibi gazetelerin tirajı nasıl artabilir, üstüste seçimler yaşayacağımız süreçte seçmen nereden nasıl haber alabilir odur derdim. Tazminatın koşulu suskunluk! n Tazminatınızı neden alamadınız ve o süreçte nasıl dialoglar oldu? Kovulurken “tazminatsız kovulmayı hak etti” dediler ama buna mahkeme karar verecek, devam ediyor duruşma. Sonra da tazminat verebileceklerini söylediler ancak iki tane gizlilik maddesi, sessizliksuskunluk maddesi eklemek istediler. Artık kurumla, holdingle ilgili yazıp çizmeme, konuşmama maddesi, sosyal medyayı da içeren bir eki vardı. Benim şu ağzıma kilit vuracak bugüne kadar hiçbir maddi para birimi icat edilmedi, o yüzden sözleşmeniz de sizin olsun. Mahkemede görüşürüz deyip ayrıldık. n Meclis’te kadın oyuncuların sahnede yer almasının engellenmesine dair neler söylemek istersiniz? Atatürk Türkiye’sinin cesur kadınları, hayatın her alanında var olmaya devam edecekler. Atatürk’ün Meclis’inde kadınlar sahnenin kenarında, seyircinin arkasında konumlandırılmak istendiğinde buna karşı çıkmayan erkeklerin korkaklığına da iyi bir yanıt verecek bu ülkenin kadınları. Cumhiyet’in 95 yıllık kazanımını, kadın hareketinin onca yıllık birikimini silmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Özgürlükten tek anladığı kadını sosyal yaşamdan tecrit etmek olanlar, hak ettikleri yanıtı ülkenin özgürlüğe sevdalı kadınlarından alacaklar. Felsefe Söyleşileri başlıyor Kadıköy Belediyesi, İstanbul Marmara Eğitim Vakfı ve Maltepe Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Felsefe Söyleşileri bugün başlıyor. Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) yapılacak ve bu yıl 18’inci yaşına giren söyleşilerin koordinatörlüğünü ve program yürütücülüğünü Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Betül Çotuksöken üstleniyor. Söyleşilerin ana başlığı ise “Zihin Felsefesi” olarak belirlendi. Prof. Dr. Çotuksöken, “Konuya ilişkin genel bir girişin ardından, bilimsel bilgi bağlamına yönelecek ve bu bağlamı hiç göz ardı etmeksizin, zihin felsefesinin temel kavramlarını, sorun ve sorularını mercek altına alacağız. Başka bir deyişle, dışdünyadüşünmedil ilişkisinde bir bakıma ‘arada olan’a, düşünmenin mekânı olana, zihnimize ilişkin olarak söyleşeceğiz; zihnimizi olabildiğince tüm bağlantıları içinde ele alacağız” dedi. l Eğitim Servisi Işık ve dans İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 36. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri kapsamında kente gelen Fransız sanat ve tasarımcı gru Gündoğdu’da bu GroupeLaps’in “Keyframes” adlı gösterisi, Gündoğdu Meydanı’nda İzmirlilere bu gece ve yarın görsel şov sunuyor. Bir ışık tasarımcısı olan Thomas Veyssière, sinemanın dünyasında, sokak performanslarında, et buluştu kinliklerde, videoda, çağdaş sanatta ve tiyatroda “ışığı keşfeden sanatçı” olarak tanınıyor. Veyssière’in 2008 yılında video sanatçıları ve setışık tasarımcıları ile beraber kurduğu GroupeLaps, dünyanın önemli merkezle rinde gerçekleştirdiği gösterilerle büyük ilgi uyandırıyor. l İHA Robot takımı ödülle döndü Uluslararası robotik yarışma Shenzhen Regional 2018’de, ‘Eagles’ ve ‘Göktürkler’ isimleriyle ülkemizi temsil eden Atalar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Şehit Öğretmen Hüseyin Ağırman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz’e bir teşekkür ziyareti gerçekleştirdi. Shenzhen Regional 2018’de ‘Eagles’ ve ‘Göktürkler’ takımları, yarı finale kadar yükselerek bir başarıya imza attı. Öte yandan ‘Göktürkler’ robot takımı yarışmada, ‘En İyi Takım Ruhu’ ve ‘En Güvenli Pit Alanı’ ödülüne sahip oldu. Başarılı öğrenciler, Başkan Altınok Öz’e kendilerine verdiği destekten dolayı teşekkür ederek, Çin’den getirdikleri çay, kalem ve bir teşekkür plaketi takdim etti. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle