18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Nisan 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN OTOBÜS ALEV ALDI 270/1 1 0 330/1 4 0 240/8 0 240/1 4 0 280/7 0 240/6 0 200/4 0 260/9 0 330/1 3 0 280/1 3 0 260/1 1 0 290/1 7 0 200/1 2 0 260/1 5 0 160/9 0 140/6 0 180/1 0 0 270/1 1 0 150/9 0 240/1 3 0 110/8 0 240/1 4 t 0 TARİHTE BUGÜN 1915: İtilaf Devletleri Çanakkale’nin Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale sahillerine asker çıkardı. Avustralyalı, Yeni Zelandalı askerlerden oluşan Anzak Kolordusu, Gazi Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümen’e bağlı 57. Alay kuvvetleri tarafından Conkbayırı önlerinde durduruldu. Gazi Mustafa Kemal, “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” emrini verdi. ASamltsaıtk’taedneptreims: 3a9lylaardalıı Anzak torunları ölümden döndü Çanakkale Kara Savaşları’nın ve Anzak çıkarmasının 103’ncü yıldönümü anma törenlerine katılacak 45 Anzak torununu taşıyan otobüs seyir halindeyken alev aldı. Ölen ya da yaralanan olmadığı olayda, araç tamamen yanarak kül oldu. İstanbul’a gelen ve tur şirketi ile Kapadokya’yı, İzmir ve Ayvalık’ı gezen 45 Anzak torunu, anma törenlerine katılmak üzere Çanakkale’ye hareket etti. Ayvacık’a bağlı Küçükkuyu beldesinin Nusratlı rampalarında otobüsün motoru alev aldı. Sürücünün dumanları görüp durduğu otobüsteki kafile hızlı bir şekilde aşağıya inerek canlarını kurtardı. İtfaiyenin söndürdüğü yangında küle dönen otobüste bulunan tüm valizler zarar gördü. l DHA Skandala soruşturma Mersin’in Akdeniz ilçesinde Kazanlı İlkokulu’nda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları sırasında 3. sınıf öğrencilerinin dans kıyafetleri nedeniyle yarıda bırakılması Cumhuriyet tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Skandal üzerine Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, İlçe Milli Eğitim Müdürü Adem Şimşek ile okul müdürü Zülfikar Tekin hakkında soruşturma yürütmesi için müfettiş görevlendirdiği öğrenildi. l ABİDİN YAĞMUR / MERSİN Adıyaman’ın Samsat ilçesi Kırmancık köyünde önceki gece saat 03.34 sıralarında Richter ölçeğine göre 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 9.10 kilometre altında meydana gelen depremde 39 kişi yaralanırken 2 ev yıkıldı, bazı evlerde hasar oluştu, 160 hayvan da öldü. Deprem çevre illerden de hissedilirken yurttaşlar geceyi sokakta geçirdi. Okullar bir gün tatil edildi. Deprem Adıyaman’ın yanı sıra çevre iller Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya, Kilis ve Kahramanmaraş’ta da hissedildi. Adıyaman’da, dep reme uykuda yakalanan yurttaşlar, sarsıntıyla birlikte yataklarından fırlayıp kendilerini dışarı attı. Depremin ardından bölgede artçılar devam etti. Saat 07.11’e kadar büyüklükleri 1.0 ile 3.4 arasında değişen 32 artçı sarsıntı meydana geldi. Saat 07.11’den 11.25’e kadar en küçüğü 1.5, en büyüğü ise 3.6 büyüklüğünde olan 11 artçı deprem daha yaşandı. Böylece 5.1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede meydana gelen artçı depremlerin sayısı 43’e yükseldi. l DHA / İHA BEKLENEN DEPREM Samsat’ta meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki depremi değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “Bölgede her sene ve aynı şiddet aralığında bir deprem olduğuna göre, yaşanan bu enerji boşalmasına iyi diyebiliriz. Bu durum büyük ve yıkıcı depremleri önleyebilir. Bu beklenen bir depremdi” dedi. Samsat’ta geçen 2 Mart’ta meydana gelen Richter ölçeğine göre 5.5 büyüklüğünde depremde çok sayıda ev yıkılmıştı. İlçede, evleri yıkılan çok sayıda yurttaş, hâlâ konteynırlarda barınıyor. haber 3 Biraz dinlen A KP’nin meşhur metal yorgunluğunun sadece bir iki belediye başkanının görevden alınmasıyla giderilemeyecek kadar yoğun olduğu anlaşılıyor. 2002’den bu yana memleketi yöneten parti, baştan aşağı yorgun ve bitik. İstanbul ve Ankara belediyeleri adını kimsenin bilmediği iki atanmış memur tarafından yönetiliyor. Ekonomi çökmüş, Cumhurbaşkanı sağduyulu açıklamalar yapan bakanı kamuoyunun önünde azarlıyor. AKP, azarlayıp bağırmak haricinde bir cephanesi kalmamış, gelecek vaat etmeyen, ülkenin yakında geride bırakacağı bir geçmişinin temsilcisidir artık. Hemen bu haziranda olmasa da sonu bellidir ve mukadderdir. CHP’nin akıllı ama çok da sürpriz olmayan hamlesiyle İYİ Parti’nin seçime girmeyi ve Cumhurbaşkanlığı’na aday göstermeyi garantilemesinin iktidar çevresinde yarattığı panik hali normal midir? Akşener’i küçümsemek ve görmezden gelmek yerine acemi gibi endişesini gizleyememek de metal yorgunluğunun bir habercisi değil mi? İktidar blokunun İYİ Parti’yi seçime sokmama ya da en azından Akşener’in aday olmasını engellemek gibi bir planı olduğu açığa çıkmadı mı? Bu kadar az zamanda, usul kuralları hâlâ tespit edilememiş şekilde, 100 bin imzanın toplanmasının neredeyse imkânsız olduğu da ortada değil miydi? Koca bir AKPMHP ittifakının bütün hesaplarını bir partinin seçime girmemesi ya da aday gösterememesi üzerine kurması bir hayli acıklı. Daha ilginci bu zavallı hali gizleyemeyecek kadar sarsılmaları. Şimdi karşımızda bir hayli tuhaf bir durum var. Muhalefetin aday ya da adayları ne söyleyecek? Ana temaları parlamenter rejime dönüş mü yoksa icracı başkanlık mı olacak. Şayet ilkiyse bunun için Meclis’te anayasayı değiştirecek bir güce de erişmeleri gerekiyor. Başkan seçilen siyasetçinin elindeki gücü bırakması da çok gerçekçi değil. Fransa örneği belli. Yıllarca başkanlığa karşı çıkan Mitterand’ın başkan seçilince elindeki siyasi imkânlara nasıl sarıldığı biliniyor. Aksini umsam da Türkiye’de bir iktidar değişikliği olsa bile başkanlıktan dönüleceğini zannetmiyorum. Ancak bu getirilen berbat bir rejim. Parlamenter rejime geçilmese de denge ve denetleme mekanizmalarıyla bu kişiye özel yaratılmış rejimin acilen tadil edilmesi şarttır. Latin Amerika’da askeri diktatörlüklerden demokrasiye geçişlerde bir hayli ilginç ittifakların kurulduğunu biliyoruz. Demokrasiye geçişte askeri cuntanın bazı küskün üyelerinin dahi çok önemli roller oynadığı da tarihi bir hakikat. Daha önce bir araya gelmesi düşünülemeyen siyasi eğilimlerin ortaklaşması Latin Amerika’nın diktatörlüklerden kurtulmasının anahtarı olmuş. Bir askeri diktatörlükte yaşamıyoruz. Ancak herhalde içinde yaşadığımız rejime özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi diyecek tek kişi dahi yoktur. Zamanın ruhu bütün dünyada otoriterlikten yana gözüküyor. Ancak bu ileriye hamle yapmak üzere olan yeni dünyanın gördüğü reaksiyoner bir dalga. Geçicidir. Bir yerde kırılacaktır. Dünyadaki bu dalganın ilk kırıldığı yer Türkiye olursa, işte o vakit memleketimiz gerçekten bir rol modeli olur ve uluslararası planda hiç beklenmedik bir itibar ve kudret kazanır. Tarihin kırılma anlarından birinden geçiyoruz. Bu iflas etmiş siyasi anlayışın geleceğe atılmamızı daha ne kadar önleyeceğini göreceğiz. Gidişat bellidir, sadece zamanı belirsizdir. İktidar artık paçalarımızdan çekiştirerek ilerlememizi durdurmaya çalışan endişeli ve sinirli bir adamdır. Artık bir köşeye çekilip dinlenmesinin vakti gelmiştir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle