23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Nisan 2018 12 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY ‘Üniversiteler bizimdir’ İÜ öğrencileri ve akademisyenleri bölünmeye karşı ayakta İstanbul Üniversitesi (İÜ) akademisyenleri ve öğrencileri, üniversitenin bazı bölümlerinin İb ni Sina Üniversitesi’ne bağlan mak istenmesini, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin de (CTF) Silivri’ye ta şınacağı iddiala rını cüppeleri ve SİBEL BAHÇETEPE beyaz önlükleriyle, alkışlarla pro testo etti. Yasa ta sarısının bir an önce geri çekil mesi gerektiği vurgulanan ey lemlerde “Eğitime yapılan bu ihaneti durdurun” denildi. AKP hükümetinin ‘bölünme’ tasarısı bugün Meclis’te görüşülecek. Çapa yerine CTF mi? CTF’nin Silivri’ye taşınacağına ilişkin iddia öğrencileri ve akademisyenleri ayağı kaldırdı. Kulislere göre, hafta sonu İstanbul’da olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, havaalanında Çapa’daki bazı hocalar la görüştü. Hocaların isteği üzerine Çapa yerine Cerrahpaşa’nın İbni Sina Üniversitesi’ne bağlanması kararına varıldı. Bu duyum üzerine dün sabah CTF’nin yönetim kadrosu, öğretim üyeleri ve öğrenciler, Temel Tıp Bilimleri binasındaki amfide toplandı. “Cerrahpaşa bizimdir bizim kalacak” sloganı atan öğrencilere konuşma yapan CTF Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran, “Hepimiz üzüntü içerisindeyiz. Böyle bir ayrımı hiçbir şekilde düşünmemiştik. İnşallah bu ayrım yine de gerçekleşmeyecek. Gayret göstermeye devam ediyoruz. Bunun sonucunda başarılı olacağız, diye düşünüyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz” dedi. Amfide toplanan öğrenciler ise sıralara vurarak ve alkışlarla protestoya katıldı. Buradaki açıklamaların ardından öğrenciler ve hekimler Beyazıt’a doğru yola çıktılar. İÜ Bileşenleri de öğle saatlerinde İÜ Beyazıt Kampusu’nda bir araya geldi. Akademisyenle rin cüppeleri, öğrenci ve hekimlerin beyaz önlükleriyle katıldığı eyleme Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, eski CHP milletvekili Kadir Gökmen Öğüt de katıldı. “Üniversitemi bölme”, “Elini üniversitemden çek”, “Bakteri değiliz, bölünerek çoğalamayız”, “Kolay kazanmadık, bırakmayız” döviz ve pankartlarının açıldığı eylemde, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “İÜ bütündür parçalanamaz”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. İÜ’yü yok etme projesi İÜ Bileşenleri adına açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, tasarıyla İÜ’nün ilk fakültesi olan ve 191 yıldır sağlıkeğitim hizmeti veren İstanbul Tıp’ın, Türkiye’nin ilk Orman Fakültesi’nin, ilk Veterinerlik Fakültesi’nin, ilk Diş Hekimliği Fakültesi’nin, Türkiye’nin ilk İşletme Fakültesi’nin tarihlerinden koparılmak istendiğine dikkat çekti. 22 bin 755 öğrencisinin taşınmadan etkileneceğine dikkat çeken Saip, bölünmenin İÜ’yü yok etme projesi olduğunu belirtti. TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, alınan kararın tepeden inme bir karar olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Yasa tasarısı üniversiteyi bölmek istiyor. Peki niye? Bunun için bir gerekçe sunuldu mu? Herhangi bir kimsenin fikri var mı? Yapılan tarihsel bağları koparmak, ortak bir değeri ortadan kaldırmak, kökleriyle oynamaktır. Bunları yaptığınızda onların açısından üniversiteleri daha kolay yönetebilirsiniz. Üniversitenin değerli arazilerini ve fakültelerini istedikleri gibi böl ve yönet mantığıyla yönetme imkânına sahip olacaklar. Üniversitenin bütün bileşenleri, akademisyeni, çalışanı, öğrencisi bu bölünmeye karşı. Buna izin vermeyeceğiz.” AYM Ayşe Öğretmen için kılını kıpırdatmıyor Hayatın Sesi TV davası ertelendi KHK ile kapatılan Hayatın Sesi televizyonunun hem IŞİD hem PKK hem de TAK propagandası yapmakla suçlandığı dava 19 Eylül 2018’e ertelendi. Televizyonun sahipleri Mustafa Kara ve İsmail Gökhan Bayram ile Genel ve Sorumlu Müdürü Gökhan Çetin, “Zincirleme şekilde örgüt propagandası” yaptıkları iddiasıyla 13’er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşmasında savunma yapan Gökhan Çetin, “Hayatın Sesi, kuruluş sürecinden kapatıldığı güne kadar şiddete ve teröre karşı oldu. Şiddet ve terörü öven herhangi bir yayınımız yoktur. Tersine yayın ilkelerimiz gereği insani değerlere sahip çıktık” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Barış talebine bir ceza daha Barış akademisyenlerinden Marmara Üniversitesi’nde görevli Doç. Dr. Merve Didem Dayı Tirek’e İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mahkeme hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Marmara Üniversitesi’nden Özgür Müftüoğlu, Ayşe Durakbaşa, Erol Katırcıoğlu, Cihan Yapıştıran, Yüksel Taşkın ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nden İsmet Akça, Tuba İnal Çekiç ve Seçil Ercan’ın yargılandığı davaları İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, dosyaların birleştirme taleplerini ise oy çokluğuyla reddetti. Duruşmalar ertelendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet AYM Başkanı Zühtü Arslan ‘Ayşe Öğretmen’in dosyasının gündeme alınması için herhangi bir talimat vermedim’ dedi alican uludağ Anayasa Mahkemesi’nin, telefonla bağlandığı Beyaz Beyaz Show’da “çocuklar ölmesin” dediği için 1 yıl 3 hapis cezasına çarptırılan ve geçen hafta 8 aylık kızı ile cezaevine giren öğretmen Ayşe Çelik için kılını kıpırdatmadığı ortaya çıktı. AYM Başkanı Zühtü Arslan, Ayşe Öğretmen’in dosyasının gündemde öne alınması gibi bir talimatının olmadığını açıkladı. Diyarbakır’da yaşayan Ayşe Çelik, Beyazıt Öztürk’ün hazırlayıp sunduğu Beyaz Show programına 8 Ocak 2016’da telefonla bağlanıp Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını istemiş ve “Çocuklar ölmesin” demişti. Hakkında bu nedenle soruşturma açılan Ayşe Çelik, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 3 aylık hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Çelik’in cezasını ertelemedi. Karar, Yargıtay tarafından da onanınca Çelik’in cezaevine girmesi gündeme geldi. Bu süreçte kızı Deran’ı dünyaya getiren Ayşe Öğretmen, infaz erteleme talebinde bulundu. Mahkeme, 6 aylık infaz erteleme kararı verdi. Süre 20 Nisan’da dolacaktı. Bu arada Anayasa Mahkemesi’nin geçen hafta Çelik’in bireysel başvurusunu gündeme aldığı yönünde haberler yayımlandı. Çelik ailesi, bu nedenle umutlandı. Ancak AYM, geçen hafta herhangi bir karar vermedi ve Ayşe Öğretmen, 20 Nisan’da 8 aylık kızı Deran ile birlikte Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne girdi. Talimat vermedim ki... TBMM’de düzenlenen 23 Nisan resepsiyonuna Anaya Ayşe Öğretmen’e mektup HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 1 yıl 3 ay hapis cezasını çekmek üzere yeni doğan bebeğiyle birlikte cezaevine giren öğretmen Ayşe Çelik’e mektup yazarak, “Sana ve Deran’a söz veriyorum ki, bu ülkede çocuklar hapishanelerde değil, özgür ve güvenli yarınlarda büyüyecekler” ifadelerini kullandı. Buldan kaleme aldığı mektubuna “Ayşe öğretmenim, sevgili kız kardeşim” diyerek başladı. Buldan, mektubunda şunları dile getirdi: “‘Çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın’ diye televizyon ekranından bu ülkenin bir yurttaşı olarak, bir kadın ve bir öğretmen olarak en doğal, en meşru hakkınla duyarlılık çağrısı yaptığından bu yana yaklaşık iki yıl geçti. Hukuksuzluğun başat olduğu, demokratik ve insani değerlerin çürümeye bırakıldığı bir ülke ortamında, bu iki yıllık sürede otoriter rejimin saldırısına, lincine maruz kaldın. Sorgulandın, yargılandın, mahkum edildin. Toplum senin şahsında, insan canını, çocukların yaşam hakkını savunmaktan bezdirilmeye çalışıldı. Yıkımların, acıların, haksız uygulamaların gerçek tanıklığı senin şahsında susturulmaya çalışıldı.” l ANKARA/Cumhuriyet sa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da katıldı. Resepsiyonda, Cumhuriyet’in de arasında bulunduğu gazeteciler, Ayşe Öğretmen’in başvurusunun gündeme alınıp alınmadığını sordu. Arslan, “Geçen hafta bu konu gündeme alınmadı. Haberler doğru değil. Şu anda da gündemde değil” dedi. “Peki, dosyanın bir an önce görüşülmesi için gündeme alınması talimatı verdiniz mi” sorusu üzerine AYM Baş kanı Arslan, “Hayır, talimat vermedim” diyerek net konuştu. Zühtü Arslan’ın açıklaması Ayşe Çelik ve 8 aylık kızı Deran için hayal kırıklığına neden oldu. AYM, Çelik’in dosyasını biran önce gündeme almazsa, dosya en erken 3 yıl sonra karara bağlanabilecek. Bu durumda Çelik, 1 yıl 3 aylık cezasını tamamlayıp, çoktan dışarı çıkmış olacak. Çünkü AYM; şu an 2015 tarihli bireysel başvuruları görüşüyor. 24 Nisan anmasında üç gözaltı 1915’te sürgünde yaşamını yitiren Ermenileri anmak için Sultanahmet’te bir araya gelen insan hakları savunucuları, açıklama metninde ‘soykırım’ kelimesi olduğu gerekçesiyle engellendi. Türk ve İslam Eserleri Müzesi önünde gerçekleşecek anma için pankartları getiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Leman Yurtsever, komisyon üyesi Jiyan Tosun ve Gamze Yaman, pankartlada ‘soykırım’ kelimesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Sözde diyeceksiniz İHD İstanbul Şubesi yaşananlarla ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “İlk defa insan hakları savunucuları bu ülkede kelepçe takılarak gözaltına alınıyor. İzin vermemelerinin nedeninin de açıklamamızda ‘soykırım’, ‘katliam’ kelimelerinin kullanılması. Ermeni soykırımı yazılı pankartlarla ilgili polis geliyor ‘Sözde soykırım’ diyeceksiniz diyor. Polise ‘Hayır soykırım’ diye cevap veriyor arkadaşlarımız. Polis, ‘Nereden biliyorsunuz, orada mıydınız?’ diyor. Arkadaşımız da polise ‘Sen mi oradaydın?’ diyor. Bunun üzerine pankartlar polis tarafından toplanıyor ve arkadaşlarımız alınıyor.” Anma etkinliğine katılmak için Türkiye’ye gelen Avrupa Irkçılık Karşıtı Hareket (EGAM) Başkanı Benja Erdoğan’dan 1915 mesajı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 1915 olaylarının yıldönümünde Kumkapı’daki Meryem Ana Kilisesi’nde yapılan ayine bir taziye mesajı gönderdi. Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan’a hitapla başlayan mesajda, “Birinci Dünya Savaşı’nın zor ve sıkıntı şartlarında vefat eden Osmanlı Ermenilerini anmak üzere bugün İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin çatısı altında toplanmış bulunuyorsunuz. Hayatlarını kaybeden Osmanlı Ermenilerini bir kez daha saygıyla yâd ediyor çocuklarına ve torunlarına içten taziyelerimi sunuyorum” denildi. Erdoğan mesajında, “Sizlerden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ortak geçmişimizi çarpıtarak tarihten kin, nefret ve husumet çıkarmaya tevessül edenlere fırsat vermemenizi istirham ediyorum” ifadesinİ kullandı. min Abtan, “Bu bugüne kadar benzeri görülmeyen bir saldırı. EGAM delegasyonu ziyaretlerini 6 yıldır gerçekleştiriyor. Diyalog kurmak, acılarımızı paylaşmak giderek artan bir ihtiyaç. Endişelerimiz bugün polis tarafından gerçekleştirilen olaylarla teyit edildi aslında. Şayet kelimelerin dile getirilmesini bile yasaklıyorsanız, bundan sonraki adım ne olabilir ki” diye sordu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sevag Balıkçı anıldı Batman’ın Kozluk ilçesi Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda askerlik görevini yaparken, tezkeresine 20 gün kala, karakol çevresine çit örme görevi sırasında, silah arkadaşı Kıvanç Ağaoğlu tarafından tüfekle vurularak yaşamını yitiren er Sevag Şahin Balıkçı, ölümünün 7. yılında mezarı başında anıldı. Şişli Ermeni Mezarlığı’nda düzenlenen töre ne, Avrupa Irkçılık Karşı Harekat örgütü’nden (EGAM) Benjamin Abtan ve Ermeni Hayırseverler Birliği’nden Nicolas Tavitian da katıldı. Anmada konuşan Nor Zartonk’tan Arno Kalaycı, “Nasıl ki 100 yıl önce öldürülen atalarımızı unutmadıysak, Balıkçı’yı da unutmayacağız. Onun için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Trump, yine ‘büyük felaket’ dedi ABD Başkanı Donald Trump, 1915 olaylarının anma günü olarak kabul edilen 24 Nisan’da yayımladığı açıklamada geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük felaket anlamına gelen ‘Meds Yeghern’ ifadesini kullandı. Açıklamada “Bugün büyük felaketi yani Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yarım milyon Ermeninin tecrit edilmesini, katledilmesini ya da ölüme yürümesini anıyoruz. 1915’teki korkunç olayları hatırlıyor ve hayatlarını kaybedenlerin yasını tutuyoruz” ifadelerine yer verildi. Geçmişin acı veren unsurlarını bilmenin ve tanımanın daha hoşgörülü bir gelecek oluşturmak için ileriye doğru atılan adımlar olduğunu söyleyen Trump, “Bu acı günde kayıplarını anan dünyanın dört bir yanındaki Ermenilerin yanında yer alıyoruz ve daha iyi bir gelecek kurmak için birlikte çalışma sözü veriyoruz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Mızrak ve Ata davasında cezasızlık endişesi MAHMUT ORAL Diyarbakır’da 2006 yılında çıkan olaylarda 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsun Mızrak’ın ölümüyle ilgili 3 polis hakkında açılan davada sona gelindi. Savcı son duruşmada polislerin beraat etmesi yönünde mütalaa verirken yarın görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor. Avukat Abdullah Zeytun, “Savcının beraat talebinin mahkeme tarafından dikkate alınacağından endişe ediyoruz. Delillerin kaybedilmesi ile ilgili takipsizlik kararı, ne mağdur vekillerine ne de ailelerine tebliğ edildi. Bu da bizde cezasızlık ile ilgili endişe yaratıyor” dedi. Dava sürecinde Diyarbakır Valiliği önce silah kullanan polisler hakkında, soruşturma izni vermedi. Ancak Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin kararıyla yargı yolu açılmıştı. Mızrak’ın kafasına saplanan gaz fişeğinin yerine av tüfeği fişeği konulduğu, Enes Ata’nın ölümüne neden olan fişeğin ise yine adli emanette kaybolduğu belirlendi. Ayrıca 2015’te Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nce mahkemeye gönderilen bir yazıyla, olay gününe ait, polislerin yaptığı bütün telsiz konuşma kayıtlarının imha edildiği de saptandı. Kayıp gaz fişekleri ile ilgili suç duyurusu hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle