18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 10 Nisan 2018 8 Savunmasız ceza 2 yıl 10 ay hapis cezası verilen Dilan Ekin, yargılama boyunca savunma yapamadı. Kararla birlikte tahliye edildi ama başka bir soruşturma kapsamında yeniden gözaltına alındı Dilan Ekin Grup Yorum üyesi Dilan Ekin’in de aralarında bulunduğu dört kişinin mahkeme heyeti cezaevine müzekkere yazısı yazmadığı için karar duruşmasında da İstanbul 23. Ağır Ceza’da karar savunma yapamadı. Mahke duruşması dün görüldü. Dosya me heyeti, Ekin’in duruşma daki tek tutuklu sanık olan Dilan Tekin, avukatların talebi ZEHRA ÖZDİLEK ne rağmen duruşmaya getiril yı uzatmaya yönelik eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle takdir indirimi yapmadı. medi. SEGBİS ile savunma yapma Ekin yurtdışı yasağı ve adli kontrol yı reddeden Ekin, istinaf yolu açık 2 şartıyla tahliye edildi. Ancak Gebze yıl 10 ay hapis cezası verilerek tah Cezaevi önünde tekrardan gözaltına liye edildi. Tahliyesine karar verilen alındı. Vatan Caddesi’nde bulunan Dilan Ekin başka bir soruşturma İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gö kapsamında Gebze Cezaevi önünde türülen Ekin hakkında avukatlarına tekrar gözaltına alındı. bilgi verilmiyor. Gebze Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Dilan Ekin, 19 Mart günü adliye ‘İstinafa götüreceğiz’ ye getirildiği halde yargılandığı da Ekin’in avukatı Berrak Çağlar, vanın duruşmasına çıkartılmamıştı. müvekkilinin savunması alınma “Terör örgütü propagandası yapmak” dan keyfi ceza verildiğini belirterek, ve “Toplantı ve yürüyüşte ihtara rağ “Dilan’ın savunması alınmadan hü men dağılmama” suçlarını işledi küm kuruldu. KHK’ye göre duruşma ği iddiasıyla yargılanan Dilan Ekin, ya getirilmediği için, ‘Savunma hak kından vazgeçmiş’ sayıldı. Bu durumun önü açılmıştı. Ama pratikte gördüğümüz ilk uygulama. Bu bir gelenek haline gelirse gerçekten ceza yargılaması açısından çok tehlikeli bir uygulama. Yargılamanın yüz yüzeliği ilkesi mahkemede yargıç karışısında savunma almayı gerektirir. Savunma yapma hakkı elinden alınıp cezalandırılıyor” dedi. Çağlar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dilan Ekin’in savunmasının neden alınmadığını biz çok iyi biliyoruz. Bir önceki duruşmada mahkemeye getirildiği halde duruşmaya çıkarılmamıştı. Biz bu durumu ısrarla mahkemeye anlatmamıza rağmen karar duruşmasına getirilmedi. Bir anlamda mahkeme aslında savunması alınmadan ceza vermek içinde özel bir çaba gösterdi. Dosyayı istinaf mahkemesine götüreceğiz. Bu durumları anlatacağız.” İşkenceye yine takipsizlik SEYHAN AVŞAR Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olan Cemal Bozkurt’un, çok sayıda gardiyanın saldırısına uğradığı iddiasıyla yaptığı şikâyet takipsizlikle sonuçlandı. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığı kararında, “Müştekiler ve mağdur vekillerinin iddialarının soyut beyan düzeyinde kalmaktadır. Somut olayda iddianame düzenlenmeyi gerektirir yeterli somut ve inandırıcı delil bulunanamamıştır” denildi. Bozkurt’un avukatı Zehra Şahin ise Tekirdağ Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz etti. Cemal Bozkurt, 4 Aralık günü ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, gardiyanlar tarafından dakikalarca şiddete maruz kaldığını ve durumunun iyi olmadığını söyledi. Avukatları ise 19 Aralık günü Bozkurt’u ziyarete gittiler. Üzerinden iki hafta geçmesine rağmen Bozkurt’un kolunda, bacağında ve kafasında morluklar ve şişlikler olduğunu tespit eden avukatlar Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Aynı cezaevinde kalan hükümlülerde Bozkurt’un uğradığı işkence ile ilgili Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben dilekçe yolladılar. Suç duyurusu ve dilekçelere rağmen Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Başsavcılığın kararında, Cemal Bozkurt’un odasına sayım için girildiği sırada, Bozkurt’un bahçe kapısına yakın şekilde oturduğu, gardiyanların kenara çekilmesi konusunda uyarılara uymayarak, “İstediğim yerde otururum. Karışamazsınız. Sayımınızı alın gidin. Keyfi uygulama yapmayın” dediği belirtildi. Yaşanan olayla ilgili Bozkurt hakkında disiplin soruşturmasının açıldığının belirtildiği kararda, Bozkurt’un ücret karşılığı çalıştığı işten bir ay süre ile yoksun bırakılması kararı verildiği aktarıldı. Bozkurt’a yönelik herhangi bir zor kullanma olmadığının belirtildiği kararda, “Arbede ortamı yaşanmaması nedeniyle Adli rapor alınmasını gerektirecek bir durum oluşmadığının tespit edildiği bu haliyle müştekiler ve mağdur vekillerinin iddialarının soyut beyan düzeyinde kaldığı, somut olayda iddianame düzenlenmeyi gerektirir yeterli somut ve inandırıcı delil bulunamadığı anlaşılmakta olay hakkında kanun adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” denildi. ‘Peşini bırakmayacağız’ Avukat Zehra Şahin, Bozkurt’u görmeye gittiklerinde işkence izlerinin durduğunu söyledi. Yaşanan bu durum ile ilgili olarak derhal Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet dilekçesi sunduklarını anımsatan Şahin, “Bizden ayrı olarak işkence olayına ve gardiyanların saldırısına şahit olan yan hücrelerdeki mahpuslar da ayrı ayrı suç duyurusu dilekçesi vermişler. Savcılık bir araştırma yapmadan, delilleri toplamadan, tarafların tanıkların ayrıntılı bilgi ve görgüsüne başvurmadan, müvekkilimizin hastane sevkini yapmadan dosyada takipsizlik kararı vermiştir. Savcılık açıkça, ‘İşkence vakasını soruşturmak istemiyorum’ demiştir” dedi. Takipsizlik kararına itiraz ettiklerini aktaran Şahin, şunları söyledi: “Sulh Ceza Mahkemesi itirazımızı kabul ederse savcılık kamu davası açmak zorunda. Ancak Sulh Ceza Hakimliği ne karar verirse versin bu saldırının ve işkencenin peşini bırakmayacağız. Saldırgan kamu görevlileri mutlaka birgün hukuk önünde hesap verecekler. Hapishanelerde, karakol ve gözaltı merkezlerinde işkence münferit değil sistematiktir. Hatta işkence ve kötü muamelenin yaşanmadığı örnekler istisna durumdadır. Unutmamalıyız ki hukuk tanımayan, yargı koruması altına alınmış devlet şiddeti hapishanelerle sınırlı değildir ve orada kalmaz, toplumun tamamına yönelir.” l İSTANBUL Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde gardiyanların saldırısına uğradığı iddia edilen Cemal Bozkurt’un savcılığa yaptığı şikâyete ilişkin, ‘delil yok’ denilerek takipsizlik kararı verildi DİYARBAKIR SANIKLARI KAÇIYOR Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 24 Eylül 1996’da 11 tutuklunun demir sopa ve çubuklarla öldürülmesi, 24’ünün yaralanmasıyla ilgili davaya Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Kamuoyunda “Diyarbakır Cezaevi katliamı davası” olarak bilinen davada 89 sanık tutuksuz yargılanırken dünkü duruşmaya 1 sanık SEGBİS üzerinden duruşmaya katıldı, diğerleri ise katılmadı. Sanık ve müşteki avukatların hazır bulunduğu duruşma, sanık Abdullah Altın’ın SEGBİS üzerinden savunma yapmasıyla başladı. Altın, Yargıtay’ın bozma ilamına diyeceği bir şey olmadığını söyledi. Ardından söz alan duruşma savcısı ve sanık avukatları davadaki eksikliklerin giderilmesini talep etti. Müştekilerin bir kısmının avukatı Mesut Beştaş, ifadesi alın mayan sanıkların bilinçli olarak ifade vermekten kaçındıkları için haklarında yakalama emri çıkarılmasını talep etti. Beştaş, aksi takdirde dava dosyasında bir ilerleme olamayacağını söyledi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, yapılan tebligatlara rağmen duruşmalara mazeretsiz katılmayan sanıklar Üzeyir Bal ve Mehmet Özay’ın ifadelerinin alınması için haklarında yakalama emri çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme, ayrıca duruşmaya katılma yan sanık Mehmet Hancı hakkında ise zorla getirme kararı verdi. Dava eksiklerin tamamlanması için mayısa ertelendi. 1996’dan bu yana süren yargılamada yerel mahkemelerin verdiği 2 karar Yargıtay tarafından usul ve esas yönündeki eksiklikler nedeniyle bozulmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2’nci ile işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddesinin ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye’yi 798 bin Avro tazminata mahkum etmişti. l Yurt Haberleri ‘İşkence’ demek yasak Ailesine cezaevinde gördüğü işkenceyi anlatmak isteyen mahkumun görüş sırasında kullandığı telefon, görüşün 8. saniyesinde kesildi Bolu F Tipi Cezaevi’nde hükümlü olan Emrah Yayla, 10 dakika olan telefon hakkı kapsamında annesiyle görüştüğü sırada “Merhaba, pazartesi yapılan işkenceden sonra bizi Adli Tıp’a sevk etmediler bilginiz olsun” dediği anda cezaevi yönetimi hattı kesti. Görüşme bu nedenle sadece 8 saniye sürdü. Annesine telefonda işkence gördüğünü belirten bir başka hükümlü Deniz Şah’ı ziyaret eden avukatı Ali Habib, müvekkilinin yüzünde darp izleri olduğunu belirterek, “Müvekkilim darba uğradığı kıyafetlerle görüşe geldi, kıyafetin üstünde birçok postal izi vardı” dedi. Bolu F Tipi Cezaevi’nde kalan tutuklu ve hükümlülere yönelik işkence iddialarında artış yaşandı. Hükümlü olan oğlu Deniz Şah’ı görmek için cezaevine giden anne Zeynep Şah, oğlununa işkence görmüş haliyle karşılaştı. Anne Şah, “Oğlumun normalde 10 dakika telefon hakkı olması lazım ama biz 10 saniye bile konuşamıyoruz, en son ziyarete git tiğim zaman yüzünde ve vicudunda darp izleri olduğunu gördüm” diye konuştu. Tutuklu Şah’ın avukatı Ali Habib, müvekkilini en son gördüğü zaman yüzünün sağ tarafında darp izleri, yüzünün sol tarafında ise şişlik olduğunu belirterek, “Müvekkilim darba uğradığı kıyafetlerle görüşe geldi, kıyafetin üstünde birçok postal izi vardı” diye konuştu. Hukuksuzluktan hukuksuzluk seç Bolu F Tipi Cezaevi’nde yaşananların hukuksuz olduğunu savunan Avukat Habib, “Ne yazık ki cezaevlerinde bir keyfilik var. Kimisi kitap hakkı veriyor, kimisi vermiyor. Ben müvekkilimin darp edildiğini gözlemledim. Müvekkillerimiz işkenceyi göze alıp başka bir cezaevine nakil olmak istiyor çünkü orada kitap okuma hakkı olduğunu söylüyorlar, yani hukuksuzluklar içinde hukuksuzluk beğeniyorlar” ifadelerini kullandı. Aynı cezaevinde ki başka bir tu tuklunun annesi Zeynep Yayla ise, çocuklarının kitap okuma, dergi okuma haklarının olmadığını, cezaevine naklediklerinde çıplak arandıklarını anlatarak, “Yerlere çamaşır suyu döküyorlar, oğlumun üzerindeki kıyafetler hep çamaşır suyu lekesiydi” dedi. Cezaevindeki oğluyla son telefon konuşmasını kayıt altına alan Yayla, ses kaydını Cumhuriyet ile paylaştı. Ses kaydının yalnızca 8 saniye olması dikkat çekti. Oğlunun 10 dakikalık telefonla sohbet hakkı olduğunu ifade eden Yayla, oğlunun görüşmenin başında “Merhaba, pazartesi yapılan işkenceden sonra bizi Adli Tıp’a sevk etmediler bilginiz olsun” dediğini, bu sırada hattın kesildiğini kaydetti. Yayla, defalarca suç duyurusunda bulunduğunu, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvurduğunu anlatarak, “Orada ne oluyor bilmiyoruz, evlatlarımıza işkence ediliyor. Gitmediğimiz yer kalmadı ama sonuç alamıyoruz” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: EMİNE BİLGET Usulsüzlükleri ortaya çıkarınca MESLEKTEN ATILMIŞTI İhraç edilen öğretmenin hukuk zaferi Mersin’in Gülnar ilçesinde Eğitim Sen Temsilcisi olan Fen Bilgisi öğretmeni Veli Zengin, Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde idarecilerin ek ders usulsüzlüklerini ortaya çıkardıktan sonra, o dönem okulu müdürü olan Turgut Önge’nin şikâyetiyle sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek önce açığa alındı, ardından meslekten ihraç edildi. Gözaltına alınan Zengin hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “başbakana hakaret” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla 3 ayrı dava açıldı. Hukuk mücadelesini kazanan Zengin, “Olmayan bir suçtan dolayı ihraç edildiğimi belirttim. Mahkeme de ihraç gerekçeleri arasında sayılan davalar ile ihraç kararının dayandırıldığı madde arasındaki farka dikkat çekti, olmayan bir fiil nedeniyle ihraç olunamayacağını belirtti” dedi. Mersin’in Gülnar ilçesinde 2016 yılında Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde idarecilerin ek ders usulsüzlüklerini ortaya çıkaran Eğitim Sen Temsilcisi olan Fen Bilgisi öğretmeni Veli Zengin, dönemin okul müdürü Turgut Önge’nin, Facebook paylaşımları nedeniyle İlçe Milli Eğitim’e yaptığı şikâyetin ardından 4 Ocak 2017’da açığa alındı ve geçen ekim ayında meslekten men edildi. Zengin, Konya İdare Mahkemesi’ne açtığı davayı geçen günlerde kazandı. Mahkeme Zengin’in hakkında isnat olan fiilin gerçekleşmediği sonucuna vardı. Devlet memurluğundan çıkarma cezasının Zengin’i maddi zarara uğratacağı ve telafisi güç zararlara yol açabileceğine hükmeden mahkeme oy birliğiyle yürütmeyi durdurma kararı vererek öğretmen Veli Zengin’in göreve iade edilmesine karar verdi. Olmayan bir suçtan ihraç edildim Gazetemize konuşan öğretmen Zengin, “Yüksek disiplin kurulu, hakkımdaki ihraç kararını ‘terör örgütleriyle irtibatlı olmak, terör örgütlerine kaynak ayırmak’ suçlarını içeren fıkraya dayandırıyordu. Oysa hakkımda açılan davalar Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarıydı. Dava dilekçesinde buna itiraz ettik. Olmayan bir suçtan dolayı ihraç edildiğimi belirttim. Mahkeme de ihraç gerekçeleri arasında sayılan davalar ile ihraç kararının dayandırıldığı madde arasındaki farka dikkat çekti, olmayan bir fiil nedeniyle ihraç olunamayacağını belirtti” dedi. l MERSİN GAZİANTEP/ Cumhuriyet 3 akademisyene 1 yıl 3 ayhapis cezası “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan 3 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, karara “Barış uzak bir memleket hâlâ ve biz karınca misali ona ulaşmaya çalışıyoruz” diyerek tepki gösterdi. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için “Terör örgütü propagandası” ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 32. Ağır Ceza Mahkeme’sinde devam etti. İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden ihraç edilen Arş. Gör. İrfan Emre Kovankaya ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Sharo İbrahim Garip 3. duruşmalarına çıktı. Bir önceki celsede esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, akademisyenlerin Terörle Mücadele Kanunu 7/2’ye göre cezalandırılmalarını istemişti. Mahkeme heyeti, suçu sabit görerek akademisyenlerin 1’er yıl 3’er ay hapisle cezalandırılmasına hükmetti, cezalar ertelendi. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, twitter hesabından karara tepki gösterdi. Keleşoğlu, “Bugün barış imzacısı olmam nedeniyle terör propagandasından 15 ay hapis cezasına çarptırıldım, infaz ise ertelendi. Barış uzak bir memleket hâlâ ve biz karınca misali ona ulaşmaya çalışıyoruz. Sağlık olsun!” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Hacı Lokman Birlik’in ağabeyine gözaltı Şırnak’ta 3 Ekim 2015’de öldürülen ve cesedi özel harekât polisleri tarafından zırhlı aracın arkasına zincirle bağlanarak sürüklenen terör örgütü PKK’nin silahlı gençlik yapılanması üyesi Hacı Lokman Birlik’in ağabeyi Hüseyin Birlik önceki gece gözaltına alındı. HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, “Hacı Lokman Birlik’in cenazesine katıldığı için ifadeye çağırmışlar. Cuma günü kendisini arayanlara, ‘pazartesi gelirim’ demiş. Ailenin neredeyse tamamından ifade vermelerini istiyorlar. Yakında kardeşinin taziyesine katıldığı için yargılanmaya başlanacak. Muhtemelen örgüt propagandası yapmakla suçlanacak. Benim de tutuklanma sebebim zaten Hacı Lokman’ın taziyesine katılmaktı. Zincirle cenazenin yerde sürüklenmesiyle ilgili soruşturma 2 yılı geçti hâlâ bitmedi” dedi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle