18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 10 Nisan 2018 2 haber TASARIM: EMİNE BİLGET Kadıköy Belediyesi 34. yılını kutlarken, Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile Kadıköy’ü ve İstanbul’u konuştuk ‘Şehir işgal altında’ HAZAL OCAK “Kadıköy’de nasıl insanlar mutlu, huzurlu, güvenli ve rahat hissediyorsa aslında İstanbul’un bunu sağlamasıyla beraber tüm Türkiye’nin de aydınlanacağını biliyorum.” Bu sözler Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na ait. Nuhoğlu ile sohbetimiz sadece Kadıköy’e değil, İstanbul’a da geldi. Nuhoğlu İstanbul’u “Şu anda İstanbul bence işgal altında bu yönetim tarafından. İstanbul’u baskı altında tutarak İstanbul’un bütün nefes damarlarını kesiyor. Şu bizim olduğumuz ilçelerde özellikle hayatın çok mutlu ve canlı olmasının temel nedeni bu” diye özetliyor. Ortak nokta: Huzur Bugün tüm ışıltısıyla karşımızda duran Kadıköy’ü ne kadar tanıyoruz? Son dönemde kültür ve sanat etkinlikleriyle ön plana çıkan bu ilçenin her köşesinde farklı bir yaşam var. Çok kültürlü bir semt Moda’yla Fikirtepe’nin, Acıbadem’le Bostancı’nın ruhu farklı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun da söylediği gibi tüm ilçelerinin bir ortak noktası var ki, sanırım o da huzurlu ve mutlu bir yaşamı barındırması. İlk yerleşimi aslında Haydarpaşa Koyu çevresi ile Moda Burnu’nun civarı olan Kadıköy’ü daha yakından tanımak üzere Aykurt Nuhoğlu ile bir araya geliyoruz. Sabahın erken saatlerinde belediye başkanlığı önünde buluştuğumuz Nuhoğlu küçük bir Kadıköy gezintisi için hazır. Birçok siyasinin aksine yalnız başına yanımıza doğru yürüyor ve ekliyor: “Bana hep etkinliklerde yalnız başınıza geliyorsunuz” deyip şaşırıyorlar ben de onlara diyorum ki “Yalnızlık özgürlüktür...” ‘Haydarpaşa’nın dili olsa’ İlk durağımız 1906 yılında inşa edilmiş, bugüne değin konut olarak kullanılan, Kadıköy Belediyesi tarafından restore edilerek 30 Eylül 2016’da açılışı yapılan Karikatürevi. Bahçesinde gazetemizin ünlü karikatüristü Turhan Selçuk’un ölümsüz karakteri Abdülcanbaz heykeline selam verdikten sonra ilk olarak kamusal alanları konuşuyoruz. n Kamusal arazilerin önemi nedir? Kamu arazileri vatandaşlara ait. Bunları vatandaşların ihtiyacı için kullanılması lazım. Ankara’dan birileri tarafından satılıp para olarak düşünüldüğü zaman Ankara’dakinin hakkı mı bu? Temsil olarak buradaysak hatta direkt demokrasi olarak bu arazilerin ne olacağını vatandaşa sormamız gerekiyor. Ben hiçbir vatandaşın arazileri “sat” diyeceğini düşünmüyorum. Satmak istemiyorsa, siz neye göre hangi hakla bunu satıyorsunuz? Kadıköy ve İstanbul’daki milyonlarca insanın ihtiyaçlarını gidermiş durumda mıyız? Bu arazilerin tamamını kamuya aitse kamu yararına kullanmak zorundasınız. Bütçe satarak sürdürülemez. Kadıköy’de de kamu arazisinin olmaması bir sorundu. Biz de tarihi eserleri satın almaya başladık. Karikatür Evi, Gençlik Sanat Merkezi, Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi, Suadiye Sanat Atölyeleri, yakın zamanda satın aldığımız Sinematek binası olarak projelendirdiğimiz yerler bu şekilde hizmete açıldı. Kadıköy Akademi daha önce başkanlık konutu olarak kullanılıyordu, burayı da düşünce merkezi olarak hizmete açtık. Bu süreç içerisinde, mücadele verdiğimiz en önemli konu ‘kamusal alanlarımız’ oldu. Kamusal alanlarımızın ranta açılmasına, satılma Bahriye Üçok Ekolojik Yuva’da nesiller buluşuyor. Rakamlarla Kadıköy 4 Yaz ve kış spor okulları ile 6 bin 500 çocuk spora ilk adımı attı 4 Acıbadem Yüzme Havuzu ve Spor Merkezi’nden ayda 1800 kişi yararlanıyor. 4 Karikatür Evi’nde bugüne kadar düzenlenen 427 etkinliğe toplam 16 bin 532 kişi katılım sağlandı. 4 Gençlik Sanat Merkezi’nde son 1 yılda düzenlenen 19 atölyeye 1643 kişi, 58 etkinliğe 4 bin kişi katıldı 4 Potlaç Dayanışma Ağı’ndan 757 kadın faydalanıyor. 4 Moda İDEA Serbest Çalışma Alanı’ndan 7 bin 800 kişi ücretsiz yararlanıyor. 4 30 Mural ile Kadıköy duvarları renklendi. 4 Çevre Festivali’ne 2017 yılında 49 STK ve 20 bin kişi katıldı. 4 Haydarpaşa Kitap Günleri’ni 2 yılda 500 bin kişi ziyaret etti. sına, zaten az olan yeşil alanlarımızın rı olan bir yer.” heba edilmesine karşı ciddi bir duruş n Peki göreve geldiğiniz günden sergiledik. Kamu arazilerinin satışı bugüne neler yaptınız? na göz yumarsak, onları kaybedersek, Aslında bizim hayallerimiz büyük, çocuklarımız bizi nasıl affeder? Sü geleceğini de hayal ediyoruz bu ken rekli inşaat inşaat. Nereye kadar? Şu tin. İlk göreve geldiğimizde 20152019 Haydarpaşa’nın dili olsa da konuşsa. Stratejik Planı’nın hazırlanması gere Haydarpaşa’nın gar fonksiyonunu sür kiyordu. Ama Stratejik Plan bir forma dürmesi ile ilgili başta Haydarpaşa Da lite gibi kullanılıyordu. Bu bizi rahat yanışması, sendikalar, meslek odaları sız etti. Bir kentin beş yıllık geleceğini ve Haydarpaşa’ya vefa duyan herkesle planladığınızı söylüyorsunuz ama bu mücadele yürüttük. Göztepe’deki Me nu formalite icabı yapıp rafa kaldırı teoroloji arazisi, Erenköy Tarım İl Müdürlüğü arazisi, Kalamış Yatı limanı, Moda sahili, hepsi için mücadelemizi sürdürüyoruz. yorsunuz. Daha önemlisi bunu yaparken kimseye sormuyorsunuz. Ülkemizde birçok kavramın içi boşaltıldı. Özgürlük, demokrasi, şeffaflık gibi... ‘Yaşayan bir kent’ Moda Burnu’ndaki serbest çalışanların, ofisi olmayanların ve öğrencilerin ortak çalışma alanı sağlayan İDEA Kadıköy’e gidiyoruz. Burada Nuhoğlu’na Kadıköy’ün kendisine ne ifade ettiğini soruyoruz: “Kadıköy esaslı bir yaşam alanı. Modern, çağdaş, insanlar mutlu, huzurlu, barış içinde, geleceğe dönük bir yaşam alanı. Sadece tek başına bir ilçe değil. Burada bir kentte olması gereken her şey fazlasıyla var. Yaşayan bir kent. Sadece kültür, sanat, spor, eğitim, yeşil alanları, otoparkları değil. İnsanların da geçmişleriyle bağlantıla Bunlardan biri de ‘katılımcılık’. Herkes katılımcılıktan bahsediyordu ama içi boşaltılmıştı. Bu süreci gerçekten katılımcı bir şekilde nasıl sürdürebileceğimizi düşündük. Ve Stratejik Planı Kadıköylülerin katılımıyla yaptık. Bu gerçek anlamda bir katılımdı. Toplantılar öncesi açık çağrı yaptık. Çeşitli meslek grupları, gençler, muhtarlar, STK’ler ve belediye çalışanlarımız bir araya geldi. Ve nasıl bir Kadıköy’de yaşamak istediklerini konuştu. Bine yakın insanın katıldığı toplantılarla 52 karar çıkarttık. Bu toplantılar bizim öncelikleri ve ihtiyaçları tespit etmemizi sağladı. Şimdi 2018’deyiz, bu 52 projenin tamamına yakınını yap tık. Stratejik Plan’da olmayan, ihti yaç olarak tespit edilen başka pro jeler de hayata geçiyor. Kentin ihti yaçlarını takip ediyoruz, soruyoruz, dinliyoruz, araştırıyoruz. Kısaca pro jeler benim eserim değil. Yüzlerce insanın emeği, katkısı var. Ben de o insanlardan biriyim. İyi şeyler yap mak ve bunun bir parçası olmak gü zel. Küçük bir hikâyenin büyük ada mı olmaktansa, büyük hikâyenin küçük insanı olmak çok daha iyi. n Çocuklar için neler var? Çocuklar bizim için çok değerli. İki tane çocuk yuvası açtık. Biri Bah riye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası, dünyadaki en iyi 10 eğitim kurumu Karikatür Evi önünde Türkiye’deki karikatür sanatçılarının üstadı Oğuz Aral’ın ve onun ölümsüz eseri Avni’nin heykelleri var. arasına girdi. Fenerbahçe Çocuk Yuvası da parkın içinde çocukların doğanın içerisinde ilk eğitimlerini al masını sağlıyor. Çocuk Sanat Merkezimizden yılda 3 bin çocuk faydalanıyor, sanatla tanışıyor. Etüt merkezlerimiz var. Bir yenisini daha ekledik. 19 Mayıs Gençlik ve Çocuk Merkezi’nde, Türkçe, Matematik ve İngilizce derslerinin yanı sıra müzik, drama ve resim dersleri veriliyor. Öğrenciler, TEOG ve YGSLYS’ye hazırlanabilmek için merkezde verilen çeşitli kurslardan faydalanıyor. Karikatür Evi’nden yüzlerce çocuk faydalanıyor. Geleceğin karikatüristleri buradan çıkacak. Satın alıp restore ettiğimiz binalardan biri Gençlik Sanat Merkezi. Şu anda 1600 kişi faydalanıyor. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi Konservatuar öğrencileri de burayı derslik olarak kullanıyor. Stratejik Plan toplantılarında en fazla konuşulan konulardan biri Kadıköy’de belediyeye ait yüzme havuzunun olmamasıydı. Geçtiğimiz aylarda Acıbadem Yüzme Havuzu ve Spor Salonu’nu tamamlayıp hizmete açtık. Şu anda inşaat halinde olan bir kapalı spor salonu ve yüzme havuzu kompleksimiz daha var. Yıl sonunda bitirmeyi hedefliyoruz. ‘Bu dünya hepimizin’ n Görevde olduğum süreçte ‘şunu yapamadım’ dediğiniz bir şey var mı? Yapılamayacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Biz iyiyi düşündüğümüz müddetçe yapabiliriz. 1 tane yüzme havuzu yaptık şimdi ikinciyi de yapıyoruz ama elbette 21 mahallede 21 tane yüzme havuzu isterdim tabii. 21 mahallede tiyatro olmasını isterim. Çocukların yürüme mesafesinde spor alanlarına ulaşmasını isterim. İnsanların mutlu olabileceği bir tasarım sürekli kafamızda olmak zorunda. Elbette yürüme ve bisiklet yollarının olmasını isterim. Gelecekle ilgili çok fazla inşaat var, sıkıntımız var. Bu sorunun daha modern bir şekilde sürdürülmesini isterim. Şu anda imar yetkisi büyükşehirde ve bakanlıklarda ama imar hakkını sokakların tasarımını emin olun insanların çok daha iyi kullanabileceği hale getirilmesi mümkün ve buna da çalışıyoruz. Yani biz aslında yerel yöneticiler tüm bir yaşamın tasarlanmasını düşünmek zorundayız. 40 yıl sonra ‘Nasıl bir Kadıköy’, ‘Nasıl bir İstanbul’, ‘Nasıl bir Türkiye’, hatta ‘Nasıl bir dünya’ diye de düşünmeliyiz. Biz kendimizi gettolarda yaşayan insanlar olarak görmemeliyiz. Kısa vadeli düşünmeden kurtulmalıyız. Bu dünya hepimizin. Tekrar aday olup olmayacağına yönelik sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor: “Adaylığımızı devam ettiriyoruz. Sonuçta bu bir görev. Türkiye’nin bu şartlarda siyaset yapmak bence bir yurttaşlık görevi.” Uygarlık, kaba kuvveti daima yener! Birtakım yılgınlık söylemleri, bazı teslimiyet sloganları dolaşıyor ortalıkta... Neymiş efendim: “Kaybetseler de iktidarı bırakmazlarmış!” Neymiş efendim: “Seçimlerin sonuçları şimdiden belliymiş!” Neymiş efendim: “Bu düzen partilerinin birbirinden farkı yokmuş, seçimler boykot edilmeliymiş!” Bunların hepsi gönüllü kölelik, biat sloganlarıdır! HHH Artık halkı aldatamadıklarını... Kaybettiklerini biliyorlar: O nedenle de yeni ittifaklar arıyor, olmadık baskılar icat ediyor, toplumu bunaltıyorlar. En büyük destekçileri kaba kuvvet: Olağanüstü Hal, OHAL gerekçesiyle, toplumu Sıkıyönetim dönemlerinden daha zorlu bir baskı altına alıyorlar... Yargıyı kendilerine bağlıyorlar... İnsanları yargılamadan hapse atıyorlar... Birkaç küçük kuruluş dışında bağımsız medya diye bir şey bırakmıyorlar... Üniversiteleri susturuyorlar... Yanlış dış politikalar sonunda ülkeyi savaşa sokup, “vatanperverlik” , “milliyetperverlik”, “vatan hainliği” edebiyatı ile halkı seferber etmeye çalışıyorlar... OHAL kararlarıyla, seçimlerdeki propaganda özgürlüğünü ve eşitliğini yok ediyorlar... Seçim zamanlarında devletin bütün olanaklarını kendi partilerinin arkasına aldılar, kullandılar ve kullanıyorlar... Bütün bunlar yetmiyor, Yüksek Seçim Kurulu’na, seçim yasasına aykırı kararlar aldırarak, rejimi de değiştiriyorlar... Nihayet, yeni seçim yasasıyla, sandıklarda da kaba kuvvetin egemenliğini getiriyorlar. BÜTÜN BUNLARI TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ SINIRLAYARAK VE KISITLAYARAK, HUKUK DEVLETİNE AYKIRI UYGULAMALARLA, PARLAMANTER DEMOKRASİYİ YOK EDEREK YAPIYORLAR. Bu gücü nereden alıyorlar? Sandıktan! O HALDE, “OHALDE” BİLE, BÜTÜN BASKILARA VE YILDIRMALARA KARŞIN, SANDIĞA SAHİP ÇIKACAĞIZ! HHH Batı dünyasının yüzyıllar boyunca kan ve gözyaşı dökerek kazandığı ama bize birkaç on yıl içinde verilen temel hak ve özgürlükleri... Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde İstiklal Savaşı’nı kazandıktan sonra, sırt üstü yatarak elde ettiğimiz için değerini bilemediğimiz Demokratik Cumhuriyetin kazanımlarını... Her türlü kaba kuvvete karşı... Uygarca tutum ve davranışlarla... Aklımızla, vicdanımızla, kendimize ve toplumumuza karşı duyduğumuz saygı ve sorumlulukla... Sandıkta koruyacağız! DİREN DEMOKRASİ... DİREN HUKUK DEVLETİ... DİREN UYGARLIK! ‘İstanbul’un nefesi kesiliyor’ İDEA bahçesindeki sohbetimiz dönüp dolaşıp İstanbul’a ve CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayının kim olacağına geliyor. Nuhoğlu bu konuda şöyle düşünüyor: “Seçime 1 yıldan da az bir süre kaldı. Adayların çıkması güzel bir şey, daha çok çıksın. İstanbul tartışılsın. İstanbul’un geleceği tartışılsın. İstanbul ne istiyor? Aslında tarihe baktığımız zaman da İstanbul her zaman Türkiye’deki modern yaşamın, çağdaşlığın temsilcisi oldu. Her zaman yaşadığı coğrafya itibarıyla ileride oldu. Geriye dönük düşünmedi. Şu anda İstanbul bence işgal altında bu yönetim tarafından. İstanbul’u baskı altında tutarak İstanbul’un bütün nefes damarlarını kesiyor. Şu bizim olduğumuz ilçelerde özellikle hayatın çok mutlu ve canlı olmasının temel nedeni bu. İnsanlar sokaklarında kendilerini güvenli ve rahat hissetmek zorunda. Bir kent o güvenceyi vermeli. İstanbul o güvenceyi ne kadar veriyor konusunda şu anda tereddütlüyüm. İnsanlar bunu sorgulamalı. Çekmeköy’den Gaziosmanpaşa’ya kadar her yurttaş her birey günün her saatinde yürüyebiliyorlar mı? Kendilerini bulundukları her noktada çok rahat hissedebiliyorlar mı? Bence bunun konuşulması lazım. Kentin gelecekle ilgili tasarımı var mı? Şu anda yok. İşgal altında olan bu yapının böyle bir öngörüsü yok. Sadece her ay imar ve imar rantı üzerinde kenti yönetmeye çalışıyor.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle