19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 28 Mart 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 9 ‘KHK’yi incelemem’OHAL Komisyonu’nun ret kararlarına karşı açılan davalara mahkemeden ilk karar KHK ile yapılan ihraçlara karşı oluşturulan OHAL Komisyonu’nun ret kararları na bakması için görevlendirilen Anka ra 20. İdare Mahkemesi’nin ilk kararı ortaya çıktı. Mahkeme, hem komisyo nun ret kararının, hem de ihracına ne den olan KHK’nin iptalini ve görevine iadesini isteyen kişinin başvurusunu beğenmedi. KHK’lerin incelenemeyeceğini, sa dece komisyon kararına karşı dava açılabileceği ni belirterek davayı red deden mahkeme, dava SİNAN cıya da “KHK’nin ipta TARTANOĞLU lini istediği bölümlerini çıkar, dilekçeni düzelt gel” diyerek 30 günlük ek süre verdi. OHAL KHK’lerinden doğan adaletsiz lik iddiaları karşısında yine KHK ile ku rulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnce leme Komisyonu 22 Aralık 2017’de, son açıklamaya göre 6 bin 400 dos ya üzerinde inceleme yaptı. Bunlardan 1984’ü daha sonra çıkarılan KHK’lerle zaten iade edildi. Adalet beklemeye devam eden 4 bin 416 başvurudan sadece 100’ü kabul edildi, 4 bin 36’sı ise reddedildi. Kuruluş KHK’sine göre OHAL Komisyonu’nun aldığı ret kararlarına karşı açılacak davalar için Ankara 19. ve 20. idare mahkemeleri görevlendirildi. Komisyon kararlarına karşı açılan iptal davalarından ilkinin de ret yönünde sonuçlandığı ortaya çıktı. Ankara 20. İdare Mahkemesi, OHAL Komisyonun ret kararlarına karşı açılan bir iptal davasında 7 Mart 2018’de kararını verdi. Dava, 29 Ekim 2016 tarihinde çıkarılan KHK ile ihraç edilen bir kamu görevlisinin OHAL Komisyonu’ndan aldığı ret kararının iptali istemiyle açılmıştı. İdare mahkemesinin kararına göre, ihraç edilen kamu görevlisi; hem kamu görevinden ihraç edilmesine ilişkin KHK’nin, hem de OHAL Komisyonu’nun kendisine yönelik ret kararının iptalini ve kamu görevine iadesini istedi. Mahkeme ise “OHAL TOPYEKÛN SALDIRI tEDnerköüriçsütkyiatfirtaazsaığitimSen İstanbul şubeleri üyele E ri, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşa nan provokasyon ve ardından öğrencilerin hedef gösterilmesiyle yaşanan gözaltılara ilişkin EğitimSen İstanbul 3 Nolu Şube binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. EğitimSen 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş, AKP’nin iktidara geldiğinden beri ülkeyi çeşitli gerekçelerle kamplaştırdığını söyleyerek “Bizden olanlar okuyacak, sizden olanlar okumayacak fikriyle yola çıkıyorlar. Yanlı ve piyasacı bilimin nasıl üretileceğine dair ilginç örnekleri de ortaya koyuyorlar. Yüzlerce akademisyenin ihraç edildiği dönemde akademinin özgür bilimsel, topluma dair bir bilim ürettiğini söylemek çok zor. Bunu Boğaziçi’nde de yakından görebiliriz. Şu an hâlâ 15 üniversite öğrencisi gözaltında gerekçeli kararı bekliyorlar” di ye konuştu. EğitimSen 6 No’lu Üniversiteler Başkanı Görkem Doğan da öğrencilerin tutuklanması son dönemde normalleştirildiğini söyleyerek, “Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik özel bir çaba var. Bu hükümetin köklü kurumları ele geçirmeleri gibi bir çabası var. Biz bunu çeşitli, köklü liselerde de gördük. Şu anda Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Boğaziçi hedef tahtasına oturtuldu. Olay bütünüyle bir provokasyon” dedi. EğitimSen 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak da “Üniversiteler topyekun saldırı altındadır. OHAL dönemi politikalarıyla üniversiteler sınırsız itaate zorlanmakta, iktidardan farklı düşünen herkes terörist olarak yaftalanıp hedef gösterilmektedir” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet lmttdtvetidtıbakalöeğaİrüirnenıBsSalaas.knrlımaımiatsosnTısEnüienteçrkiğıyüAneaktadndsitdıeaennlzNmiidaekbevsmyğzl.üeüaepB‘eüiroiaeimUtçrrhenysmçesnUsiiişezçesakauüarivbiuÜdoLniivölltrdhlknneaienıekeinsrldapi/,drzinkirririeimislestsggeiaviitsrirlCtifüttkeiöreskssbmsa’d,iaurouçyiirr,eeerongaezsüeomlrmİm“lsalr”içdtiglşaHrdbtiıtuvnieiakunöhledrnerieielblsalltçzz,saueaerarheıi.BkaiaemeidrrnrmknenlStaaiökikziitirieymıil,tkmmıaoağlyueynhrtieabıydrrkorzöoeölasaetçueum.aaernrpnem(ınş. iakpmkDlybesatcuhÜblllooutllaıİaaeiimetanPaynlllrşşyidideurralre)ilaueııirıanşifnn KHK’sinde kamu görevinden çıkarıl masına ilişkin işlemin, idari davaya ko nu olabilecek bir idari işlem niteliğinde tazminata hükmedilmesi” talebinde bu minat mı olduğu dava dilekçesinden mesi suretiyle yeniden düzenlenecek olmadığına” karar verdi ve “iki işlemin lundu. İhraç edilen kamu görevlisi di anlaşılmadığından bu hususların açık dilekçe ile dava açılmak üzere dilek birlikte incelenmesi mümkün değildir” lekçesinde ayrıca manevi tazminat ola lığa kavuşturulması gerekmektedir” çenin reddine karar verilmesi gerek değerlendirmesini yaptı. Mahkeme, ko rak 300 bin TL istedi. değerlendirmesini yaptı. mektedir” ifadeleri kullanıldı. misyonun kuruluş KHK’si ile sadece komisyon kararlarına karşı dava açıla Takipsizlik yok Ankara 20. İdare Mahkemesi, sıraladığı gerekçeler nedeniyle, dosya Düzeltme için 30 gün bileceğinin düzenlendiğini anımsattı. Ancak mahkeme, “insan hakları ih da takipsizlik kararı verilmesi yolu Mahkeme dava dilekçesini, bu ne İhraç edilen kamu görevlisi, idare lallerinin tanınması, son verilmesi” gi nu tercih etmedi. Bunun yerine dava denlerle reddetti ancak, “Uygun bulun mahkemesine açtığı davanın dilekçe bi talepler için, idari dava türleri dışın cının dilekçesini nasıl yenileyebilece mayan dava dilekçesinin bildirim ta sinde, KHK ile ihraç işlemi için “yok da idare mahkemelerinde dava açıla ğinin yolunu gösterdi. Kararda, “Da rihini izleyen günden itibaren 30 gün sun kalınan maddi haklarının meslek mayacağı, idari işlem veya eylem tesi vacı tarafından yenilenmek istenildi içinde belirtilen noksanlar tamamlana ten çıkarma tarihinden itibaren hesap sine yol açabilecek nitelikteki taleple ği takdirde, kamu görevinden çıkarıl rak yeniden dava açmakta serbest ol lanacak en yüksek banka mevduatı fa rin karşılanmasının mümkün olmadı masına ilişkin KHK dava konusu edil mak üzere reddine” karar vermiş oldu. izi ile birlikte tahsiline, yaşanan insan ğına karar verdi. Davacının “adil tazmi meden, idari dava türleri niteliğinde, Yeniden dilekçe düzenlenerek açılacak hakları ihlallerinin tanınması, devam nat” talebi için de mahkeme, “Bu taz idari yargı yerlerince idari işlem veya dava için ayrıca harç alınmamasına da eden ihlallere son verilmesi, eski hale minatın kamu görevinden çıkarılması eylem tesisine yol açmayacak şekilde, hükmetti. Mahkeme, yeniden düzenle getirilmesi mümkün olanların eski ha sebebiyle yoksun kaldığı parasal ve öz tazminat talebi açık ve somut olarak necek dilekçede aynı yanlışlıkların ya le getirilmesi, gerektiğinde insan hak lük haklarından kaynaklanan zararlar ortaya konularak dava açılması gerek pılması durumunda davanın reddedile Polise şiddet cezasıları ihlallerini gidermek için adil bir mı olduğu, yoksa bundan ayrı bir taz tiğinden, ret kararından da bahsedil ceğine karar verdi. l ANKARA HİLAL KÖSE Kuzenler Mervan Kurt, Ahmet Usal ve Murat Şalcı’yı 7 Haziran 2012’de, Taksim İstiklal Caddesi’nde döverek yaralayan, Şalcı’nın beyin kanaması geçirmesine neden olan 4 polis memuru hakkında açılan dava yıllar sonra sonuçlandı. Mahkeme, sanıklardan Erdem Ata’ya “kasten yaralama” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Sanığın duruşmadaki fevri ve yargılamanın düzenini bozan davranışları nedeniyle takdir indirimi uygulanmadı. Mahkemece cezayı ertelemedi. Orantısız güç kullanıldı Üç genç, 7 Haziran 2012’de sivil polisler tarafından dövülmüş, olay caddedeki MOBESE kameralarına yansımıştı. Beyin kanaması geçiren Murat Şalcı, 5 gün boyunca Taksim İlkyardım Hastanesi’nde tedavi gördü. Adli Tıp Raporu’nda, Şalcı’nın yaşadığı yaralanmanın yaşamını tehlikeye soktuğu belirtildi. Olayın hemen ardından dövülen gençler hakkında polise direndikleri gerekçesiyle dava açıldı. Polisler hakkındaki soruşturma ise bir yıl sürdü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 4 polis memuru hakkında hazırlanan iddianamede, olay tarihinde İstiklal Caddesi’nde gezen şikâyetçilerin başka bir grupla kavgaya tutuştukları, polislerin de görevleri gereği kavgaya müdahale ettikleri belirtildi. Şikâyetçilerin polise direndikleri, polislerin de zor kullandıkları ifade edilerek “Zor kullan İstiklal Caddesi’nde kavgaya karışan 3 genci döverek yaralayan 4 polis memurundan 1’ine 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Cezada indirim yapmayan mahkeme, erteleme de yapmadı ma sırasında, şüpheliler orantısız güç kullanarak, Ahmet Uysal ve Mervan Kurt’u basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde, Murat Şalcı’yı ise hayati tehlike doğuracak ölçüde yaraladıkları anlaşılmıştır” denildi. Savcı, polislerin, “basit kasten yaralama” ve “hayati tehlike doğuracak şekilde kasten yaralama” suçlarından, 7 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. Rapor beklendi Polislerin davası İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. Gençlere açılan dava da bu dosya ile birleştirildi. Dava dosyasındaki bilirkişi raporunda, Şalcı’nın dövülme anıyla ilgili, “Muhtemelen sivil polis olan kırmızı tişörtlü şahsın, ani bir hareketle yerde yatan şahsın kafa bölgesine tekme attığı görülüyor. Yerde yatan şahsın darp edildiği ayak hareketlerinden anlaşılıyor” ifadesi yer alıyordu. Davanın 5. oturumunda, sanık polislerin baskısıyla yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verildi. Aylarca yeni rapor beklendi. ‘Devlet düşmanı’ Davanın karar oturumu 19 Mart’ta görüldü. Duruşmada son savunmasını yapan sanık Ekrem Ata, “Ben dev Murat Şalcı letin bana vermiş olduğu yetkiyi kullandım. Sınırı aştığımı düşünmüyorum. Beraatımı talep ediyorum” diye konuştu. Burak Mugul ise “Suçumuz yok. Görevimizin gereğini yaptık. Beraatımıza karar verilsin, bize saldıran diğer sanıklar cezalandırılsın” dedi. Mugul önceki celsede yaptığı savunmada ise “Sanıkların kayıtlarına baktığımızda kişilerin PKK sempatizanı olduklarını, polis ve devlet düşmanı olduklarını, bize nefretle saldırdıkla rını tespit ettik. Sanıkların girdikleri kavgada aldıkları darbelerden dolayı yaralanmalarını, propaganda amacıyla, avukat hanımın yönlendirmesiyle bize mal ettiler” diye konuştu. Bir polise ceza Polisleri yaraladıkları ve polislere hakaret ettikleri iddiasıyla yargılanan Mervan Kurt ve Murat Şalcı, kesin ve inandırıcı delil olmadığı gerekçesiyle beraat etti. Ahmet Usal ise polis Burak Mugul’u yaraladığı gerekçesiyle 2400 lira adli para cezasına mahkum edildi. Mahkeme, sanıklar Levent Karadeniz, Murat Turan ve Burak Mugul’un, Murat Şalcı’yı yaralamak suçundan, yeterli delil elde edilemediğini belirterek, beraatlarına karar verdi. Sanık Erdem Ata’yı ise TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay hapse mahkum etti. Polis memuru olan sanığın, suçu, ‘sahip olduğu nüfusu kötüye kullanmak suretiyle işlediği’ için, Şalcı’nın raporunu dikkate alarak, cezayı yarı oranında artırdı. Cezayı, Şalcı’nın yaşamının tehlikeye sokulması nedeniyle bir kat daha artırarak, 4.5 yıla çıkardı. TCK’nin 62. maddesindeki takdir indirimini uygulamayan yargıç, cezanın infazı bitene kadar sanığı kamu görevinden men etti. Çapulcular, marjinaller ve komünistler Bir çocuk doğurun. Küçücük bir parkın varlığında tüm evrenin kurtuluşunu modelleyecek kadar akıllı... Ağacın kutsallığını kavrayacak kadar inançlı... Üzerine çevrilmiş silahların karşısında yumuşacık bir sesle kitap okuyacak kadar korkusuz... Düşeni kaldırmadan yoluna devam etmeyecek kadar iyi... Başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünebilecek kadar iyi niyetli olsun. Bir çocuk doğurun. Kimselere benzemeyecek kadar farklı olsun. Dünyanın tüm renklerini üzerinde taşısın. Dünyanın tüm küfürlerini dilinde dolandırsın. Neşesini de itirazını da kimselerden sakınmasın. Aşk, inanç, ahlak hakkındaki düşünceleri farklı olsun. Kurduğu cümleler daha önce hiç kurulmamış... Savunduğu değerler toplum tarafından dışlanmış olsun. Utancı, cesareti, korkuları, istekleri, niyetleri, değerleri, hayalleri kalabalıklarınkinden farklı olsun. Ve kıyafetleri, saçları, görüntüsü kendine özgü olsun. Özgün olsun, özgür olsun. Bir çocuk doğurun. Bu düzene öfkeli olsun. Bilinçli bir şekilde sermayenin karşısında, emeğin yanında dursun. İnadına halkların kardeşliğine inansın. İnadına fırsat eşitliğini savunsun. İnadına adil bir düzen hayal etsin. Sınıf farkının lanetine bilensin, mutlak eşitlik hayalleriyle neşelensin. Köylüden, işçiden yana bir düzen düşlesin. Sömürü ahlakına savaş açsın. Düzeni değiştirme gücünü içinde hissetsin. İnsanlığa karşı duyduğu sorumluluğun bilinciyle tüm baskılara dirensin. Bir çocuk doğurun. “Çapulcu” olsun, marjinal olsun, komünist olsun. HHH Doğurun ve onu aslanların arasına atın. Çocuğunuz, aslanları aç bırakarak vahşileştiren korkunç iktidarların eğlencesi olsun. O iktidarlar, koltuklarında otursunlar ve akan kanı, kırılan kemiği seyretmekten haz duysunlar. Vahşetin enerjisiyle kendi iktidarlarının açlığını doyursunlar. Doğurun çocukları, verin iktidarlara. Onları aslanlara, aç aslanlara, vahşi aslanlara, neye hiddetlendiğini bilemeyen, neden aç bırakıldığıyla ilgilenmeyen, aslan olduğunu bile fark etmeyen, sırf iktidarlar eğlensin ve güçlensin ve eğlensin ve güçlensin diye arenada çocukları parçalamayı görev bilen... Doymayan... parçaladıkça daha çok acıkan... kalabalıklara... aslanlara... kalabalıklara... aslanlara... kalabalıklara atın çocuklarınızı. Bu ölümlü dünyada kadere inandığınız, kendi gücünüzün farkına varmadığınız, böyle gelmiş böyle gider sandığınız için... Doğurduğunuz çocuklarınızı iktidarların vahşiliğine kaptırıyorsunuz. Onları... Anca gençken çapulcu, marjinal ya da komünist olunur... Biraz büyüyünce sistemin içinde mutlaka güvenli bir yer bulunur diye diye büyütüyorsunuz. Gençliğin müthiş enerjisini ve aklını ve niyetini kendi korkunç eğitim sistemleriyle ve hukuki tehditleriyle yok etmeye çalışan iktidarların ekmeğine... Korkularınızla ve vazgeçişlerinizle ve boyun eğişlerinizle yağ sürüyorsunuz. HHH Doğurmayın o çocukları artık. Doğuracaksanız da onları zorla kendinize benzetmeyin. Siz... Doğurduğunuz o muhteşem çocuklara benzeyin. ‘Sur’da kamulaştırma şerhi kaldırılmalı’ Diyarbakır merkez Sur ilçesinde 20152016 arasında düzenlenen operasyonlardan sonra Sur’daki 6 bin 400 parsel için konulan “kamulaştırma şerhi”nin kaldırılması gerektiği belirtildi. Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Burç Baysal, şerhin konulduğu konut, pasaj, işyeri gibi gayrimenkullerin söz konusu kamulaştırma şerhi nedeniyle değer kaybı yaşadığını belirtti. l DHA İstanbul Nevruz’una 28 tutuklama İstanbul Bakırköy’de 21 Mart’ta düzenlenen Nevruz kutlamasında taşıdıkları flamalar ve attıkları sloganlar nedeniyle gözaltına alınan 73 kişiden 43’ü tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen 28 kişi tutuklanırken, 30 kişi ise savcılık tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle