18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ Su içerek uzun süre aç yaşanabiliyor n İnsan hiç yemek yemeden ne kadar yaşar? Yemek yemeden hayatta kalmanın süresi, vücut ağırlığına, genetik özelliklere, diğer sağlık sorunlarına ve en önemlisi vücudun ne kadar susuz kaldığına bağlı olarak değişir. Sıvı ve yiyecek olmadan insanlar genellikle 10 ile 14 gün içinde ölürler. Sağlıklı insanların yeterli sıvı aldıkları halde hiç yemek yemedikleri durumlar ile ilgili güvenilir bilgi yoktur. Hindistan’ın bağımsızlığı için açlık grevi yapan Mahatma Gandhi, ağzına yemek koymadığı halde –yalnızca ağzını ıslatacak kadar su içiyordu 21 gün dayandı. Kişiden kişiye farklılık gösteren bir durum bu. Tam açlıktan farklı olarak, su içerek aç kalmak sık görülüyor. Toplama kamplarında ve yokluk dönemlerinde insanlar bu koşullarda aylarca hatta yıllarca sağ kalabiliyor. Vücut enerjiyi muhafaza etmek için metabolizmayı yavaşlatır. Metabolizma hızındaki değişim konusu tam olarak bilinmese de, tiroid fonksiyonlarındaki değişiklikler üzerinden izlenebiliyor. Bu yetenek, diyabete yol açan genlerin evrimsel dayanıklılığını açıklıyor, çünkü bu genler geçmişte enerjinin daha ekonomik kullanımına destek çıkarak, yokluk dönemlerinde hayatta kalmayı sağlamıştır. Düşmana av olmaktan korunma n Ateşböcekleri nasıl ve niçin ışık yayar? Ateşböcekleri içlerindeki bir kimyasal reaksiyon sayesinde ışıldarlar. Bu reaksiyona biyolüminesan denir. Bol miktarda ısı çıkartan lambadan farklı olarak, ateşböcekleri “soğuk ışık” üretir. Eğer ışık üreten organı ampul kadar ısınsaydı, böcek kesinlikle yaşamazdı. Ateşböceklerinin ışık yaymasının birden fazla nedeni var. Bunlar vücutlarında koruyucu stereoidler üretir. Böylece düşmanlarına av olmaktan kurtulurlar. Işık yaymaları yenilemeyecek durumda olduklarını gösteren bir işarettir. Yetişkin ateşböcekleri kendi türlerine özgü bir şekilde ışıldarlar. Böylece karşı cinsin üyelerinin, erkekler arasında seçim yapmalarını kolaylaştıracak bir farklılık yaratmış olurlar. Bazı araştırmalara göre dişiler, erkeklerdeki bazı parıldama şekillerini diğerlerine tercih ederler. Daha hızlı yanıp sönmek ve ışığın yoğunluğunun fazla olması dişilere daha cazip gelebilir. TASARIM: İLKNUR FİLİZ bilim ve teknoloji Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. Cumartesi 22 Aralık 2018 Laboratuvarda ilk İsrail’deki girişimci bir firma, ‘biftek’ üretimi çeşitli hücre tiplerinden et dilimleri üretti. Şimdi hedef lezzeti artırıp maliyeti düşürmek. Araştırmacılar laboratuvarda üretilen bifteğin, hayvan kesilmeden üretilen ilk biftek örneği olduğunu söylüyorlar. “Gerçi et diliminin tadı ve kalınlığı üzerinde çalışılması gerekiyor ama dokusu oldukça iyi” diyor Aleph Farms firmasının kurucularından Didier Toubia. Fransız kökenli girişimcinin açıklamasına göre üretim maliyeti sadece 50 dolar. Oysa laboratuvarda üretilen ve 2013 yılında araştırmacı Mark Post tarafından büyük bir övgüyle sunulan ilk hamburger köftesinin üretim maliyeti 250 bin Avro idi. Araştırmacılara göre İsrail’de üretilen biftek prototipi, yoğun hayvan yetiştiriciliğine bağlı çevre kirlenmesini önleyerek, insanlara gerçek et sunmak isteyen endüstri için önemli bir adım olabilir. Henüz satılmıyor Gerçi laboratuvar eti henüz satılmıyor ama bir Amerikan firması yakında yapay tavuk nugge’larının bazı restoranlarda bulunabileceğini söyledi. Ve elbette tavuk eti olmadan mi nik tavuk parçaları üretmek, sığırsız yapay biftek üretmekten daha kolay. Toubia’nın açıklamasına göre laboratuvardaki biftek parçası, özel bir malzemeden elde edilen bir iskelet üzerinde yetiştirilen çeşitli hücre tipleriy le üretilmiş. Hücre kültürünün ana malzemesi ise inek cenininin kanından elde edilen, ama üzerinde çalışılması gereken sığır serumu. Bifteğin piyasaya sürülebilmesi için bazı zorlukların aşılması gerekiyor ki bu da araştırmacılara göre üç ila dört yıl sürebilir. Her şeyden önce tadının geliştirilmesi gerekiyor. Fakat araştırmacı, etin kızartılması sırasında gerçek etteki kokunun aynısının çıktığını da söylüyor. Etin kalınlığı da sorun Üretim sürecinin laboratuvar yerine fabrikada gerçekleştirilmeye başlanmasından sonra üretim maliyetinin de düşmesi bekleniyor. Aşılması gereken sorunlardan birisi de etin kalınlığı. Prototipin kalınlığı topu topu beş milimetre, araştırmacılar bifteği kalınlaştırabilmek için Technion kuruluşundaki doku mühendisliği uzmanı Shulamit Levenberg ile birlikte çalışıyorlar. Anlaşıldığı üzere laboratuvarda üretilen sığır etinin ekolojik ayak izi konvansiyonel sığır üretiminden daha zayıf. Ama hesaplamalara göre yine de tavuk üretimine kıyasla dört misli emisyon salımına yol açıyor. Derleyen: Nilgün Özbaşaran Dede World’s first labgrown steak revealed but the taste needs work, The Guardian, 14.12.2018. Sıcak banyo bunalıma iyi geliyor Bir araştırma, haftada iki kez öğleden sonraları yapılan sıcak su banyolarının insanların duygu durumlarında iyileşme sağlayabileceğini ortaya koydu. Ayrıca uyku düzeninde de olumlu etkisi var. Uzun süreli sıcak su banyoları bunalıma iyi gelebilir. Küçük çaplı bir araştırma, haftada yalnızca iki kez öğleden sonraları yapılan sıcak su banyolarının insanların duygu durumlarında az ama kalıcı bir iyileşme sağlayabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar bu tür sıcak banyoların hafif ve orta düzeyde bunalım durumlarında hastalara önerilen bir sağaltım yöntemi olan beden alıştırmalarına eşdeğerde bir yarar sağladığına tanık oldular. Bu yöntem işe yarayabilir, çünkü öğleden sonra beden sıcaklığının arttırılması bunalımlı kişilerde genellikle ayarı bozulan doğal uyku uyanıklık döngülerinin (sirkadiyen ritim) yeniden dengelenmesine yardımcı olur. Araştırmada banyoların insanların uyku düzenlerinde de bir iyileşme sağladığı görüldü. Bunalım çağın hastalığı Bunalım günümüzün en yaygın ruhsal sağlık sorunlarından birini oluşturuyor ve bu sorun genellikle antidepresanlar ve konuşma terapisiyle çözüme kavuşturulmaya çalışılıyor. Ne var ki, antidepresan ilaçlar çoğu zaman birtakım yan etkileri de beraberlerinde getiriyor ve konuşma terapileri de çok pahalıya mal oluyor. Bunalımın kökeninde yatan neden tam olarak bilinmiyor. Bu konuda en yaygın görüş beynin sinir hücrelerine elektrik sinyallerini aktaran serotonin adlı hormonu yeterince üretemediği yönünde, çünkü antidepresanlar görünürde bu bi leşenin düzeylerinde bir artışa neden oluyor. Bir başka görüş de, bunalımın kökeninde insan bedeninde gün boyunca yaşanan fiziksel ve biyokimyasal değişiklikleri içeren sirkadiyen ritim bozulmasının yattığı yönünde. İnsanlarda beden sıcaklığı genelde sabahları yükselir, öğleden sonra doruk noktaya ulaşır ve uyku sırasında yeniden düşüşe geçer. Bu, gündüz ile gece arasında yaklaşık 1°C’lik bir farklılığın yaşandığı inişliçıkışlı bir süreçtir. Ancak bunalım söz konusu olduğunda, bu sürecin dengesi de bozulur ve beden sıcaklığının doruğa ulaşması birkaç saat gecikebilir. 6 puanlık azalma Tüm bu gerçekliklerden yola çıkan Almanya Freiburg Üniversitesi’nden Johannes Naumann ve arkadaşları iyi bir zamanlamayla yapılacak bir sıcak su banyosunun bu döngüyü yeniden dengeye kavuşturup kişinin duygu durumunda bir iyileşme sağlayıp sağlamayacağını merak ettiler. Araştırmacılar, yarısı antidepresan ilaçlar alan ve bunları almayı sürdüren, bunalımlı 45 kişiyi araştırma kapsamına aldılar. Bunların arasından gelişigüzel seçilen deneklere ya haftada iki kez beden alıştırmaları yapmaları, ya da sıcak banyo almaları önerildi. Sıcak banyo uygulamasında denekler bir kaplıcanın yaklaşık 40°C sıcak suyla dolu havuzunda yaklaşık yarım saat geçiriyorlar, ardından sudan çıkıp sarındıkları battaniyeler ve sıcak su torbaları arasında 20 dakika daha kalıyorlardı. İki hafta sonra deneklerin bir bölümü aynı uygulamayı evlerinde sürdürmeye karar verirlerken, geri kalanlar bunu kaplıcada uygulamayı sürdürdüler. Banyolar beden sıcaklığında yaklaşık 2 derecelik bir artış sağlamaktaydı. Etkisi 2 haftada görülüyor Sekiz hafta sonra araştırmacılar sıcak banyo yönteminin, bunalım düzeylerinin değerlendirilmesinde yaygın olarak yararlanılan ölçeğe göre uygulamaya başlandığında ortalama 21 puan olan hastalarda, yaklaşık 6 puanlık bir azalmaya yol açtığına tanık oldular. Buna karşılık, beden alıştırmalarının yaklaşık 3 puanlık bir düşüş sağladığı görüldü. Raporda araştırmacılar, beden alıştırmalarından farklı olarak, banyoların etkisini iki hafta içinde göstermeye başladığının da altını çiziyorlardı. Britanya Ulusal Sağlık Hizmetleri’ne bağlı Black Country Partnership Vakfı ruhbilim uzmanlarından Nick Stafford, bunalımda sirkadiyen ritim dengelerinin nasıl bozulduğu göz önüne alındığında, sıcak banyo yaklaşımının kendisine oldukça mantıklı geldiğini belirterek, “Bu uygulamanın insanlara yarar sağladığına tanık olunmasından çok, böyle bir uygulamayı bugüne dek neden kimsenin akıl etmediğine şaşırdım,” diyor. Derleyen: Rita Urgan DİJİTAL KÜLTÜRÜ ETKİLEYEN 10 FİLM 1) Ex Machina (2014) 2) Suretler (2009) 3) Avatar (2009) 4) Ben, Robot (2004) 5) Her (2013) 6) Blade Runner (1982), Blade Runner 2049 (2017) 7) Azınlık Raporu (2002) 8) Yapay Zeka (2001) 9) Matrix (1999) 10) Johnny Mnemonic (1995) BÜ’ye Endüstri 4.0 Merkezi Boğaziçi Üniversitesi’nde “Endüstri 4.0 Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi” kuruluyor. TÜBİTAK’ın, Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı (1004 Programı) “Yüksek Teknoloji Platformları Çağrısı”na Boğaziçi Üniversitesi’nin yolladığı öneri fonlanmak üzere kabul edildi. Üniversite bünyesinde Teleiletişim ve Enformatik Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi TETAM’da yer alacak mükemmeliyet merkezi, Türkiye’nin “Endüstri 4.0 Teknolojileri” için araştırma, geliştirme ve yüksek teknoloji uygulamaları için ulusal bir platform olacak. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özkan,  üniversitenin son 5 yıl içinde, nesnelerin interneti, sensörler, sensör iletişimi, büyük veri, yapay öğrenme, yapay zeka, akıllı imalat sistemleri alanlarında araştırma projeleri ve yayınlarıyla öne çıktığın dikkat çekti.  Proje yürütücüsü ve platformun Başkanı Prof. Dr. Lale Akarun “proje ortakları ile birlikte, dijital dönüşümde kullanılacak teknolojilerin bazılarının ülkemizde üretilmesini sağlayacak çalışmalar yapacağız” dedi.  Tekfen Tarım’a ArGe Merkezi Tekfen Tarım AdanaAgripark Tesisleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ArGe merkezi olarak yetkilendirildi. Merkezde; yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan endemik tür Anamur muzu yanı sıra patates, erik, kiraz, buğday gibi ürünlerde hastalıklardan ari fide, fidan, tohum ıslahı, üretimi ve ihracatı yapılıyor. Türkiye’nin sayılı teknolojik tarım merkezlerinden biri olan Tekfen Tarım Adana Agripark Tesisleri”nde doku kültürü yöntemiyle tohum ve fidan üretimi yapılıyor. Konu ile ilgili yapılan açıklamada Tekfen Tarım”ın; Türkiye’ye has gen kaynaklarını kullanarak verimli ve kalite değerleri yüksek ekmeklik, makarnalık, bisküvilik buğday ıslahına da başladığı bildirildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle